fiogf49gjkf0d
ISTANBUL AĞRISI
kanatları parça parça bu ağustos geceleri yıldızlar kaynarken şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen sen eğer yine istanbul san yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim
pançak pançak şiirler tüküreceğim demek yine ben limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları mavi asfaltlara çökmüş diz bağlıyor eğer sen yine istanbul san kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan sirkeci garı nda tren çığlıklarıyle bıçaklanıp intihar dumanları içindeki haydarpaşa dan anadolu üstlerine bakıp bakıp ağlayan sen eğer yine istanbul san aldanmıyorsam yakaları karanfilli ****ler eğer beni aldatmıyorsa kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine senin emrindeyim utanmasam gözlerimi damla damla kadehime damlatarak kendimi yani şu bildiğim atilla ilhan ı zehirleyebilirim
sonbahar karanlıkları tuttu tutacak tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor imtihan çığlıkları yükseliyor üniversite den tophane iskelesi nde diesel kamyonları sarhoş direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şöförler uykusuz dalgalanıyor
ulan istanbul sen misin senin ellerin mi bu eller ulan bu gemiler senin gemilerin mi minarelerini kurdan gibi dişlerinin arasında liman liman götüren ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor antenlerinden neden peki istanbul ya ben ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas ya benim kahrım ya senin ağrın ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi burgu burgu içime boşalttığın o senin ağrın o senin
eğer sen yine istanbul san yanılmıyorsam koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine satır satır okumak istediğim sen eğer yine istanbul san eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim
ulan yine sen kazandın istanbul sen kazandın ben yenildim kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine emrindeyim ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa yanılmıyorsam sen eğer yine istanbul san senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir
ulan bunu sen de bilirsin istanbul kaç kere yazdım kimbilir kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken 1949 eylül ünde birader mirc ve ben sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık sana taptık ulan unuttun mu sana taptık attila ilhan |