ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
6 Haziran 2024, Perşembe 19:03   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Haber > Güncel haberler
forum sohbet oyun basliklari
   HABERLER
 <<12345 6789101112131415...30>>
Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Nefertiti585

Nefertiti585 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  18.Oca.2007 Per 13:10:10sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
Naile E nin katillerine müebbet istemi
Van ın Başkale ilçesinde evlilik dışı ilişkiden hamile kaldığı gerekçesiyle öldürülen Naile E nin olayıyla ilgili tutuklu bulunun 6 sanık için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

Başkale de evlilik dışı ilişkiden hamile kalan 15 yaşındaki Naile E nin öldürülmesi olayıyla ilgili Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianame tamamlandı. Van 2. Ağır Ceza Mahkemesine dava açılması talebiyle sunulan iddianamede, Naile E nin öldürülmesi olayına karıştığı iddiasıyla tutuklu bulunan 6 sanık için TCK nın 82/1. maddesi gereği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. İddianamede, Naile E nin ağabeyi Kemal E. hakkında töre saikiyle adam öldürme , amcası Kerim ile dayıları Zeki ve Sabri E. hakkında, cinayete yardım etme , anne Siti ile baba Mehmet E. hakkında ise cinayete azmettirme suçlamaları yer alıyor.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Van ın Başkale ilçesinde baş ağrısı şikayetiyle 15 Ekim 2006 tarihinde hastaneye giden ve 9 aylık hamile olduğu ortaya çıkan 15 yaşındaki Naile E, 18 Ekimde doğum yaptıktan sonra silahla öldürülmüş, olayın ardından Naile E nin babası Mehmet E, annesi Siti E, amcası Kerim E ile dayıları Zeki ve Sabri E tutuklanmıştı. Naile E nin ağabeyi Kemal E. ise 1 Kasım 2006 tarihinde silahıyla güvenlik güçlerine teslim olmuştu.

 

Mevlana filmini ABD liler çeksin
Unesco nun 2007 yi Mevlana Yılı ilan etmesine dikkat çeken gazeteci İsmail Kılıçarslan, çekilebilecek bir Mevlana filminin önemine dikkat çekti, bir de öneride bulundu.

Mevlana filmi niçin yok?

Malum 2007 yılı, UNESCO tarafından “Mevlana Yılı” olarak ilan edildi.

Bu çerçevede, yıl boyunca Hazreti Pir, pek çok etkinlikle anılacak. Mevlana’nın idealleri, eserleri, fikirleri, hayatı gündemde olacak. Proje yarışmalarından konserlere, uluslararası sempozyumlardan özel basım kitaplara kadar pek çok “iş”ten söz ediliyor. Bir de Mevlana filminden. Bu çok güzel bir haber, çünkü 2007 yılı bunun için çok önemli bir fırsat.

Bir Mevlana filminin ne işe yarayacağı sorusuna cevap vermeyi bile zül addediyorum. O kadar çok işe yarar ki. Ama en önemlisi şudur: Bir Mevlana filmi; Richard Attenborough’un Gandhi’si, Mel Gibson’ın The Passion of the Christ’i dünyada hangi etkiyi yaptıysa, o etkinin 2-3 katını yapar. Çünkü, Türkiye’nin dünyaya sunduğu en önemli kültürel değer Hazreti Mevlana’dır. Çalışmalara bugün başlansa, 2008’in ortalarında Mevlana filmi tüm dünyada gösterime girer. Ve bu, hayal mayal de değildir. Lakin şurası çok önemli.

Tüm dünyada gösterime girecek olan bir Mevlana filmi; popüler Türk sinemasının yönetmenleriyle falan çekilemez. Kimse kusura bakmasın. 5- 6 milyon dolarlık bir bütçeyle, Mehmet Ali Erbil’i, Özgü Namal’ı falan oynatarak yapılacak bir filmin Türkiye sınırlarını aşma şansı nerdeyse sıfırdır. Bunun yerine, birazcık büyük düşünmeyi bilen insanlara ihtiyaç vardır. Vizyon sahibi, ticareti bilen insanlara ihtiyaç vardır. Bence plan şu olmalıdır: 30 milyon dolar parayı (ki Mel Gibson Hazreti İsa filmine o kadar para harcadı) bir araya getirir ve Holywood’a gidersiniz. Dünyaca ünlü Türk asıllı senarist David Mamet’la senaryo anlaşmanızı yapar, ardından (örnek olsun diye söylüyorum) Paramount’la masaya oturursunuz. Paramount, kesinlikle projeye balıklama atlar.

Ve ortaya Gandhi ya da Passion tadında bir film çıkarmayı, bu filmi tüm dünyaya pazarlamayı başarır. İşin başında koyduğunuz 30 milyon doları fazlasıyla geri alacağınız, garantidir üstelik. Niçin garantidir? Çünkü, kapitalizmin diliyle konuşacak olursak, tüm dünyadaki “Mevlana pazarı” inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Bugün, Japonya’dan Avustralya’ya, Amerika’dan Norveç’e Hazreti Mevlana’yı seven, öğretilerini anlamaya çalışan, kitaplarını okuyan milyonlarca insan vardır. Yalan yanlış bilgilerle yazılmış “Mevlana ve sufizm” kitapları pek çok ülkede bestseller durumundadır.

Bu pazarı doğru değerlendirmek, dünyadaki en etkili tanıtım fırsatı olan sinemayı harekete geçirmek “2007 Mevlana Yılı”nda atılabilecek en doğru adımdır. Aldığım haberler doğruysa, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, bir Mevlana filmi için çeşitli yönetmenlerle görüşmeler yapıyormuş. Görüşme yapılan isimlerden birkaçı da çalındı kulağıma. I-ıh. Türkiye sınırlarını asla aşmayacak projelerle vakit kaybetmenin alemi yok. Akyürek’e önerimi yukarıda söyledim.

Bence, bütün gücünü “30 milyon doları nasıl bir araya getiririm” cümlesine vermeli. Açık konuşmak gerekirse, Kültür Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi, onca işadamı 30 milyon doları bir araya getiremiyorsa ayıp zaten. O zaman tencereciye çizgi film yaptırtmak lazım. Dükkanı da kapatmak!

 

Hafta sonu havalar sert geçecek
Yarın yurdun büyük bölümü yağış ve kar yağışının etkisi altına giriyor. Hava sıcaklığı cumartesi günü tüm yurtta 3 ila 5 derece azalacak. İşte 5 günlük haritalı hava durumu:

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, yarın ve Cumartesi günü Karadeniz bölgesinin iç kesimleri, İç Anadolu ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu da kar yağışı beklendiğini bildirdi.

Hafta sonu yurtta hava sıcaklığı 3 ila 5 derece azalacak. Yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek.

Marmara ve yurdun iç kesimlerinde sabah saatlerinde sis görülecek. Yurdun iç ve doğu kesimlerinde buzlanma ve don olayı görülecek. Hava sıcaklığı tüm yurtta 1 ila 3 derece artacak. Rüzgar güney ve güneybatı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek.

 

Sabetay Varol/CNN TURK/Paris

İktidardaki Halk Hareketi İçin Birlik Partisi’nin (UMP) cumhurbaşkanı adayı Nicolas Sarkozy, Fransa Ermeni Örgütleri Koordinasyon Konseyi (CCAF) tarafından düzenlenen bir toplantıya mazeret bildirerek katılmadı.

Parti lideri sıfatıyla davet edilen Sarkozy’yi bu toplantıda danışmanı Patrick Deveciyan temsil etti.
 
Aynı toplantıya çağrılan Sosyalist Parti lideri François Hollande ise olumlu karşılık verdi ve Senato’da gündeme alınmayı bekleyen inkar yasası teklifinin bir an önce gündeme alınmasını talep etti.
 
Hollande, “Seçim öncesi hükümet teklifi Senato gündemine koyarsa seve seve lehte oy vermeye hazırız” dedi. François Hollande 12 Ekim’de oylanan teklifin kendi partisi tarafından Ulusal Meclis’e sunulduğunu hatırlatarak iktidara geldikleri takdirde, bu konudaki yasal süreç sonuçlanana kadar çalışmalarını sürdüreceklerine dair taahhütte bulundu.
 
Ana muhalefet lideri Hollande, “soykırımı tanımanın Türkiye’nin AB üyeliği için koşul haline getirilmesi gerektiğini” de iddia etti. Deveciyan da teklifin bir an önce yasalaşmasını istedi.
 
Erdoğan, Sarkozy ile görüşmüştü
 
Nicolas Sarkozy teklifle ilgili şimdiye kadar net tavır almamakla birlikte, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından oylama öncesine yasaya engel olması yönünde kendisine telefonla iletilen bir talebe, üç maddeden oluşan bir teklifle karşılık vermişti.
 
O tarihte Türk kamuoyunda tepki uyandıran teklifte, Ankara’nın Ermenistan sınırını açması, Türk ve Ermeni hükümetlerinin siyasi ağırlıklı bir komisyon oluşturarak tüm ikili sorunları ele alması ve TCK’nin 301 inci maddesinin iptali yer alıyordu.
 
Sarkozy, Türkiye bu istekleri yerine getirdiği takdirde yasayı bloke edebileceğini belirtmişti.
 
Fransa Ermeni teklifini kabul etmişti
 
Fransa Meclisi Genel Kurulu, Sosyalist Parti nin sunduğu Ermeni soykırımı nı inkarın suç sayılmasını öngören yasa teklifini 12 Ekim 2006 da kabul etmişti. Teklif, soykırım ı inkar edenler hakkında 1 yıl hapis ve 45 bin euroya kadar para cezası öngörüyor.
 
Yasa teklifi 19 a karşı 106 oyla kabul edilmişti. Teklifin yasalaşması için önce parlamentonun üst kanadı olan Senato tarafından, daha sonra da Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tarafından onaylanması gerekiyor. Yasa teklifinin Senato ya götürülme kararı ise hükümetin elinde bulunuyor.
 
Genel Kurul da, Patrik Deveciyan ın Ermeni soykırımı nı reddetmenin suç sayılmasını öngören yasa teklifine ilişkin olarak verdiği, bilim adamları ve tarihçilerin çalışmalarının yasanın yaptırımlarından muaf tutulmasına ilişkin değişiklik önergesi ise reddedilmişti.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Nefertiti585

Nefertiti585 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  18.Oca.2007 Per 13:39:01sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
Bush a Demokrat tepkisi


Bush gibi Cumhuriyetçi olan Hagel, Demokratlara destek veriyor
ABD Senatosu nda çoğunluğu ele geçiren Demokratlar, ABD Başkanı George W. Bush a Irak a takviye asker göndermenin ulusal çıkarlara aykırı olduğunu belirten bir taslağı Senato ya sundu.

Demokratların önderliğinde hazırlanan, ancak iki Cumhuriyetçi senatör tarafından da desteklenen tasarı, Irak a ek asker gönderilmesinin ulusal çıkarlara uymadığını ve Irak sorununun siyasi yönden çözülmesi gerektiğini savunuyor.
 
Tasarı, bağlayıcılık niteliği taşımadığından, Bush un planlarını engellemeyecek. Ancak tasarının Senato da kabul edilmesi durumunda bu, uzmanlara göre kamuoyu nezdinde Başkan Bush a ağır bir darbe vuracak.
 
Tasarı, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Demokrat senatör Carl Levin, Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat senatör Joe Biden ve Cumhuriyetçi senator Chuck Hagel tarafından hazırlandı. Bir başka Cumhuriyetçi senatör Olympia Snow da tasarıyı desteklediğini açıkladı.
 
Cumhuriyetçi Parti nin daha şimdiden iki fire vermesi, Beyaz Saray ı kaygılandırdı. Tasarının terör örgütü el Kaide nin işine yarayacağını ima eden Beyaz Saray Sözcüsü Tony Snow, "Kongre nin vermek istediği mesaj ne ve hangi izleyiciyi hedef alıyor? Sadece Başkan ı mı, Amerikan seçmenini mi, yoksa aynı zamanda el Kaide yi mi?" diye konuştu.
 
Tasarının, gelecek çarşamba Senato Dış İlişkileri Komitesinde ele alınması bekleniyor. 7 Kasım Kongre seçimlerini kazanan Demokrat Partinin, hem Senato da hem de Temsilciler Meclisi nde çoğunluğu bulunuyor.
 
Taslak metnin içeriği 
 
Senato daki Demokratlara yakın bir kaynağın verdiği bilgiye göre, metinde "ABD nin Irak taki varlığının ancak Amerikan halkının desteğiyle sürdürülebileceği" vurgulanacak.
 
Kamuoyu yoklamalarına göre ABD Başkanı Bush un Irak ta izlediği stratejiye verilen destek her geçen gün azalıyor.
 
Bush un açıkladığı yeni Irak stratejisinin ilk ayağı olan 4 bin kişilik bir birlik geçtiğimiz günlerde Irak a gönderilmişti.
 
Bush un yeni stratejisinin içeriği
 
ABD Başkanı George W. Bush, yeni Irak
stratejisini 11 Ocak ta açıkladı. Hatalar yaptığını kabul eden ancak ABD halkının beklentilerini ve Irak Çalışma Grubu nun önerilerini dikkate almayan Bush, Irak a 21 bin 500 ABD askeri daha gönderileceğini açıkladı.
 
Askerlerin 17 bin 500 ü Bağdat a, 4 bini de Sünni direnişinin kalesi El Anbar eyaletine konuşlandırılacak.

Bush un yeni Irak stratejisi, ulusal uzlaşmayı sağlaması için Irak hükümetine ağır baskı yapılmasını da içeriyor.
 
Sünnilerin siyasi sürece katılımının artırılması için bir ön önce eyalet seçimlerinin yapılması, petrol yasasının çıkarılması, eski Baasçıları yasaklayan kanunun yumuşatılması isteniyor.
 
Yeni strateji uyarınca, Irak a 1.2 milyar dolar ekonomik yardım da yapılacak. Bush ayrıca, Irak hükümetinin de toplam 10 milyar doları kalkınma projelerine ayırmayı kabul ettiğini açıkladı.
 
İran ve Suriye ye suçlama
 
Bush yeni stratejisini açıklarken, Suriye ve İran ı ağır şekilde suçladı. İran ın, Irak taki mezhep çatışmalarını körüklediğini ileri süren Bush, Suriye nin de yabancı direnişçilerin Irak a geçmesine izin verdiğini savundu.
 
Bush, "Artık buna izin vermeyeceğiz" diyerek, iki ülkeye gözdağı verdi ve Irak Çalışma Grubu ile uluslararası toplumun beklentilerinin aksine, bu iki ülkeyle diyaloga girilmeyeceğinin bir kez daha işaretini verdi.
 
PKK ile mücadele
 
Bush konuşmasında, Türkiye - Irak sınırındaki sorunların çözümü için de çabalarına devam edeceklerini altını çizdi fakat ayrıntı vermedi.
 
Ancak PKK ile mücadelenin yoğunlaştırılması ve Kerkük konusunda Türkiye nin hassasiyetlerinin dikkate alınmasının da ABD nin yeni stratejisinin bir parçası olduğu belirtiliyor.
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Nefertiti585

Nefertiti585 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  19.Oca.2007 Cum 12:01:58sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Chelsea nin yıldız oyuncusu hırsızlıkta suçüstü yakalandı
Ünlü futbolcu Glen Johnson bir mağazadan klozet ve musluk teçhizatı çalarken yakalandı.
Bir sezonluğuna Portsmouth takımına kiralanan Chelsea takımının yıldız oyuncusu Johnson Millwall takımının oyuncusu Ben May’le banyo malzemeleri satan bir mağazaya giderek lavabo, musluk teçhizatı ve klozet almak istediklerini söyledi. Aradıkları malzemeleri bulan iki futbolcu beğendikleri klozetten daha ucuz bir klozet bularak pahalı olanı ucuzun paketinin içine koyarken güvenlik görevlisi tarafından yakalandı.
Futbolcuların klozet kapaklarını değiştirdiğini ve musluk teçhizatını aldıkları görülmesin diye paketin altına gizlediklerini kapalı devre televizyon sisteminden izleyen güvenlik görevlisi durumu mağazanın müdürüne aktardı.

Bunun üzerine polise haber veren mağaza müdürü mağazanın erkek görevlilerine polis gelene kadar ikiliye göz kulak olmaları talimatını verdi.
Haftada 30 bin pound geliri olan 22 yaşındaki Johnson kasaya giderek ucuz olan klozet kapağının ve lavabonun parasını ödedi. Fakat paketin içine sakladığı musluk teçhizatını ödemediği görülen Johnson ve arkadaşı mağazadan ayrılmak üzereyken kapıda polisle karşılaştı.

Polis eşliğinde mağaza müdürünün odasına götürülen ikiliye video kayıtları izlettirildi. 80 pound para cezasına çarptırılan iki futbolcu serbest bırakıldı.
Dartford, Kent’te bulunan mağazanın çalışanlarından biri olayla ilgili olarak şunları söyledi: ‘Hepimiz Johnson’ı tanıdık. Bu kadar parası olan bir adamın bir klozet çalacağı kimin aklına gelirdi? Çaldıkları anlaşıldıktan sonra tüm bu olanlarla çok eğlenmişe benziyorlardı. Hatta tutuklandıklarında bile sırıtıyorlardı. Özür dilemediler. İki yaramaz okul çocuğuna benziyorlardı’.

 

İngiliz BBG sinden ırkçılık özrü


19 Ocak, 2007 11:03:00 (TSİ)

Yarışmacılardan Shilpa Shetty, ırkçılığa maruz kaldığını söylemişti
İngiltere de Channel 4 televizyonunda yayınlanan Biri Bizi Gözetliyor benzeri yarışmaya katılanlar, programın tehlikeye girmesi üzerine, aralarında ırkçı kavga yaşandığı iddialarından geri adım attı ve özür diledi.

Bazı İngiliz yarışmacılar, Hindistan ın en ünlü oyuncularından biri olan kadın yarışmacıya "çöplüğüne geri dön", "geldiğin yere defol git" demiş ve aksanıyla dalga geçmişti.
 
Yarışmanın İngiliz asıllı katılımcılarından olan ve Hintli asıllı Shilpa Shetty ye ırkçı hakarette bulunan Jade Goody, kameralar önünde, sözlerinin ırkçı anlam taşımadığını belirterek, bütün Hintlilerden özür diledi.
 
Aynı şekilde Bollywood aktristi yarışmacı Shilpa Shetty de üzerinde düşününce, ev arkadaşının sözlerinin ırkçı unsur taşımadığını gördüğünü belirtti.
 
Shetty, insanların kızgınlık anında istemedikleri şeyleri söyleyebileceklerini, hoşgörülü olmak gerektiğini de savundu. Ancak yarışmacıların attığı bu geri adım da programa tepkileri azaltmaya yetmedi.
 
Programın sponsoru olan ünlü telefon şirketi Carphone Warehouse, şu ana kadar 3 milyon sterlinlik bölümünü ödediği mali desteğini çektiğini açıkladı. Sponsor firma sözcüsü, Biri Bizi Gözetliyor un son serisinden desteklerini çektiklerini belirtirken, bazı yarışmacıların davranışlarından duydukları rahatsızlığın altını çizdi.
 
Program yayından kalkmıyor
 
Channel 4 yönetimi ise programın yayından kaldırılmayacağını açıkladı. Ancak hükümete bağlı TV denetim birimi Ofcom a programla ilgili 30 bin şikayetin yapıldığına dikkat çeken İngiliz basını her şeye rağmen programın geleceğinin tehlikede olduğunu yazıyor.
 
Hintli asıllı ev arkadaşına ırkçı saldırıda bulunduğu öne sürülen Jade Goody nin annesi de bir açıklama yaptı ve "Kızım hayatının hiçbir döneminde ırkçı olmadı. Zaten kendisi de melezdir ve çocukluğu boyunca ırkçı saldırılara hedef olmuştur" dedi.
 
Ancak bütün bunlara rağmen, Channel 4 televizyonunun Biri Bizi Gözetliyor programının izleyici sayısı arttı. Programın geçen pazartesi günü 3.5, salı günü 4.5 ve çarşamba günü de 5.2 milyon kişi tarafından izlendiği bildirildi.
 
Perşembe günü rakamının, Biri Bizi Gözetliyor formatının İngiltere de ulaştığı en yüksek izleyici sayısı olduğu belirtiliyor.

Hastane kapısında doğum yaptı
Sivas’ın Yıldızeli ilçesinde doğum için hastaneye gelen kadın hastane kapısında doğum yaptı.
Edinilen bilgiye göre 17 Ocak Çarşamba günü sabaha karşı doğum sancılarının artması üzerine hastaneye gelen kadın hastane giriş kapısında doğum yaptı.(K.T)isimli bayan akşam saatlerinde doğum sancılarının başladığını ancak kocasının eve geç gelmesinden sonra apar topar hastaneye kaldırıldığı ve hastane kapısında doğum yaptı.7.çocuğunu dünyaya getiren anne ve bebeği hemen tedavi altına alındı.

Olayla ilgili olarak Sağlık İl Müdürlüğü soruşturma başlattı.

 

Helikopterle Boğaz turu ister misiniz?
Türk tüketicisini Pegasus Havayolları ile ucuz biletle tanıştıran Ali Sabancı’nın ortağı olduğu Esas Holding, şimdi de Medair ile İstanbullular’a Boğaz turu attıracak. Helikopterle Boğaz turu yapmanın bedeli bakın ne kadar?

Havacılık sektöründe Pegasus ile ucuz bilet uygulamasını başlatan Ali Sabancı, şimdi de Medair şirketiyle haftasonları Boğaz turu yaptıracak. Ali Sabancı ve ablası Emine Sabancı Kamışlı’nın sahibi olduğu Esas Holding bünyesinde 6 aydır hava taksi, hava ambulansı ve VIP hizmeti veren Medair’in 7 kişilik iki adet helikopteri bulunuyor. Bir saatliğine helikopterle Boğaz turu yapmanın bedeli ise kişi başına 150-200 euro.

HER HAFTASONU TUR VAR

Taksim veya İstinye pistinden yapılacak tur kapsamında, tarihi yarımada Haliç, Eyüp Sultan, Topkapı Sarayı, Sultanahmet, Ayasofya, Dolmabahçe, Çırağan, Ortaköy, Rumeli Hisarı, Anadolu Hisarı, Küçük Su Kasrı, Hidiv Kasrı, Beylerbeyi Sarayı, Kız Kulesi gibi yerler görülebilecek.

Tanıtım amacıyla 14 Ocak’ta yaptıkları 75 euroya yarım saatlik helikopter turunun büyük ilgi gördüğünü kaydeden Medair Satış ve Pazarlama Direktörü Etem Emre Yıldız, “21 Ocak’ta da aynı uygulamayı bir kez daha yapacağız. Bundan sonra haftasonları Boğaz turuna başlıyoruz” dedi.

Medair’in başlattığı hava taksi hizmetinin işadamlarından büyük ilgi gördüğünü dile getiren Yıldız, “Medair’in saati 1800 euroya (artı KDV) verdiği hava taksi hizmeti, zamanı değerli işadamları tarafından hem şehir içi hem de şehirlerarası kullanımda tercih ediliyor” dedi. Yıldız, ayrıca yine saati 1800 euroya fotoğraf, film ve belgesel çekimi hizmetleri için de helikopter kiralama hizmeti verdiklerini anlattı. Yıldız, “Helikopterin havada stabil kalabilmesi ve yavaş uçuşlar gerçekleştirebilmesi nedeniyle fotoğraf ve film uçuşları fotoğrafçı ve film yapımcılarına pek çok olanak sağlıyor” diye konuştu.

Arsa alan, yukarıdan bakmak için kiralıyor

İstanbul’da gayrimenkul projelerinin artmasıyla arsalarını yukardan görmek isteyen işadamları olduğunu söyleyen Yıldız, “İşadamları arsasını görmek için helikopter kiralıyor. Ardından mimari ekiple yukarıdan binanın yönüne, cephesine karar veriyor” dedi.

12 milyon euroya 3 helikopter alacak

Gelen talep üzerine şu anda 2 helikopter bulunan filolarını genişletme kararı aldıklarını ve 2008’e kadar 3 yeni helikopter almayı planladıklarını ifade eden Yıldız şöyle konuştu: “Helikopterlerin her birinin maliyeti 4 milyon euro. Helikopter sayısı arttıkça maliyetlerimiz de düşecek.”

 

İngiltere hala Emre yi tartışıyor
Newcastle United’da oynayan milli futbolcu Emre Belezoğlu ile ilgili ırkçılık tartışmaları sürüyor.
The Guardian gazetesinin haberine göre 30 Aralık’ta Everton ile oynanan karşılaşmadaki bir penaltı pozisyonunda Emre ile rakip oyuncular Tim Howard, Joseph Yobo ve Joleon Lescott arasında geçen bir pozisyon ardından, maç sonunda Newcastle’ın menajeri Roeder’in, ev sahibi takımın soyunma odasındaki konuşmalarıyla ilgili tartışmalar devam ediyor.

Roeder’in, Everton soyunma odasında ise tam olarak ne dediği bilinmiyor ancak Newcastle menajeri, Emre’nin ırkçı sözlerini örtbas etmeye çalışmakla itham ediliyor. Roeder ise, yaptığı açıklamada, “Everton’daki maçımızda herhangi bir şeyi örtbas etmeyle çalıştığım iddialarını kesinlikle reddediyorum. Gerçek şu ki ben sadece Everton soyunma odasına giderek özür dilemek istedim çünkü benim bulunduğum yerde iki tarafın da oyuncuları arasında bizim kazandığımız penaltı pozisyonu sonrasında çirkin şeyler yaşandı” diye konuştu.

“EMRE IRKÇI SÖZLER SÖYLEMEDİ”

Rakip takımın soyunma odasında Emre’nin ırkçı sözler söylediği gerekçesiyle özür dilediği iddialarını da reddeden Roeder, “Emre bana ne söylediğini açıkça anlattı. Çok hoş olmasa da ırkçı sözler de değildi” dedi.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Nefertiti585

Nefertiti585 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  19.Oca.2007 Cum 12:08:56sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
21 bin özelleştirme mağduruna iş umudu
Özelleştirme sonucu işsiz kalan ya da işsiz kalacak olanlardan 21 bin 193 ü kamu kurum ve kuruluşlarında geçici personel statüsünde işe yerleştirilecek.

Özelleştirme mağduru 21 bin 193 kişi kamu kurum ve kuruluşlarında geçici personel statüsünde işe yerleştirilecek. Çoğu kamu kurumlarının taşra teşkilatında istihdam edilecek personele eğitim durumlarına göre 892.72 YTL yle 704.78 YTL arasında ücret ödenecek.

Bakanlar Kurulu nun "Kamu Kurumu ve Kuruluşlarındaki Geçici Mahiyetteki İşleri Yürütmek Üzere Geçici Personel İstihdamı ve Bu Personele Ödenecek Ücretler Hakkındaki Kararı" Resmi Gazete de Yayımlandı. Buna göre, kamu kurum ve kuruluşlarındaki geçici mahiyette işleri yürütmek üzere, özelleştirme uygulamaları sonucunda işsiz kalan ya da kalacak olanlardan 21 bin 193 kişi 2007 yılında geçici personel olarak sözleşmeli çalıştırılabilecek.

NE KADAR MAAŞ VERİLECEK?

İstihdam edilecek geçici personelde Devlet Memurları Yasası nda belirtilen şartlar aranacak. Kararla istihdam edilecek geçici personele, tahsil dereceleri dikkate alınarak, ödenecek aylık brüt ücretleri de belirlendi. Buna göre, yükseköğrenim mezunlarına 19 bin gösterge rakamının memur maaş katsayısı ile çarpımından elde edilecek 892.72 YTL, lise ve dengi okul mezunlarına 17 bin gösterge rakamının memur maaş katsayısıyla çarpımından elde edilecek 798.75 YTL, ilköğretim mezunlarına ise 15 bin gösterge rakamının çarpımından elde edilecek 704.78 YTL ödenecek.

NEREDE İSTİHDAM EDİLECEK?

Adalet Bakanlığı nın taşra teşkilatına 2 bin 640, Milli Eğitim Bakanlığı na 10 bin 338, İçişleri Bakanlığı na 3 bin 500, Yargıtay Başkanlığı na 115, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ne 800, Sağlık Bakanlığı na 1750, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ne 10, Tarım Bakanlığı na 650, Kültür Bakanlığı na 300, Çalışma Bakanlığı na 200, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu na 500, Orman Genel Müdürlüğü ne 300 özelleştirme mağduru yerleştirilecek. Danıştay Başkanlığı nın merkez teşkilatında 50, Devlet Personel Başkanlığı nın merkez teşkilatında da 30 özelleştirme mağduru geçici olarak istihdam edilecek.

Geçici personelden, bu Kararda belirtilen görevleri yapmak üzere, görevli oldukları memuriyet mahalli dışında görev yapacaklara harcırah ödenecek. Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde fiilen görev yapan geçici personel, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin asli personeli gibi iaşe edilecek. Geçici personel, Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul ve esaslar dahilinde, yiyecek yardımından yararlanabilecek.

Geçici personele, bu Kararda belirtilen ücretler dışında herhangi bir ad altında bir ücret ödenemeyecek ve sözleşmelerine bu yolda hüküm konulamayacak. Kararda belirlenen ücretler üst sınırlar olup, ödenecek miktarlar kurumlarınca ayrıca tespit edilecek. Ödemeler, görevin yapılmasının ardından her ayın 14 ünde yapılacak. Hizmet sözleşmesinin sona erdirilmesi halinde kıst olarak hesaplanan ücret, ayrılma tarihini takip eden aybaşında ödenecek.

Bu ödemeler, sosyal güvenlik mevzuatına göre kişiden yapılacak kesintilerle gelir ve damga vergisi dışında herhangi bir kesintiye tabi tutulamayacak.

Geçici personelin çalışma saat ve sürelerinin belirlenmesinde, Devlet memurları için tespit edilen çalışma saat ve süreleri dikkate alınacak. Ancak, geçici personelin kendisine verilen görevleri çalışma saatlerine bağlı kalmaksızın sonuçlandırması gerekiyor. Bu çalışma karşılığında ise herhangi bir ek ücret ödenmeyecek.
Geçici personel, istihdam edildiği sürece dışarıda kazanç getirici başka bir iş yapamayacak. İstihdam edilecek geçici personele, çalıştıkları her ay için azami 1 gün ücretli izin verilebilecek.

Geçici personel, atandıkları yerin, iş akitlerinin feshedildiği andaki görev yerlerinin yer aldığı mahalli sınırlar içerisinde olması halinde atama emirlerinin kendilerine tebliğ edildiği günü izleyen iş günü, başka yerlerdeki görevlere atananlar ise atama emirlerinin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 15 günü izleyen iş günü içerisinde işe başlamaları gerekiyor.

 

ABD de İran a savaş önlemi
Cumhuriyetçi ve Demokratlardan oluşan bir grup ABD Temsilciler Meclisi üyesi, kongrenin izni olmadan İran a savaş açılmasını yasaklayan bir tasarı hazırladı.

Başkan George W. Bush un 21 bin 500 ek askerin gönderilmesini öngören yeni Irak planını açıklaması, ABD siyasetini hareketlendirdi. Bush, planını savunurken, aralarında kendi partisinden de olan Temsilciler Meclisi üyeleri, karşı yönde görüş bildirmeye devam ediyor.

Belo TV ye konuşan Bush, "İnanıyorum ki plan işe yarayacak" dedi. Plana bir şans verilmesini isteyen Bush, eleştirilerde bulunan meclis üyelerine de yeni bir öneri sunmaları için çağrıda bulundu.

Bush un bu açıklamalarına karşın ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Demokrat Nancy Pelosi de ABC ye verdiği demecinde, "Kongre, Bush un planına red oyu verecek. Çünkü bu politikaya katılmıyor. Öte yandan, Demokratlar, askerlerimiz için kaynak arttırılmasını asla engellemeyecek" diye konuştu. ABD Temsilciler Meclisi nin çoğunluğu 2006 Kasım ayında yapılan seçimle Bush un partisi olan Cumhuriyetçiler den Demokratlar a geçmiş, Pelosi de yapılan oylamada Temsilciler Meclisi Başkanlığına seçilen ilk kadın olmuştu.

Bush un yeni Irak planını açıklamasının ardından İran a savaş açılacağı daha fazla dillendirilmeye başladı. Bazı siyasetçi ve uzmanlarca yeni planın asıl hedefinin İran olduğu iddia edilirken, bu konuda Temsilciler Meclisi nde bir gelişme yaşandı. Aralarında Cumhuriyetçiler in de olduğu Walter Jones liderliğindeki 11 siyasetçi, İran a savaş açılmasını kongrenin izni olmadan imkansız kılan bir tasarı hazırladı. Tasarının arkasındaki siyasetçiler, "İran a yönelik herhangi bir savaş hazırlığında değiliz, amacımız İran ın Irak a müdahale etmesini engellemek" diyen Bush yönetimine inanmadıklarını, çünkü aynı yönetimin Irak savaşı konusunda bir çok kez yalan söylediğini kaydetti.

AA

Türkiye boğazın incisi
Fransa nın yüksek tirajli dergilerinden Paris Match , 2006 yılı Aralık ayı sayısında, Türkiye ye büyük yer ayırdı. Dergi, Türkiye ekonomisinin dünyanın en güçlü 20 ülkesi arasında bulunduğuna işaret etti.

Paris Match Türkiye nin turizm güzelliklerini övdüğü sayısında, Kültür
ve Turizm Bakanı Atilla Koç un Türkiye nin turizm değerlerine dair yaptığı açıklamalara yer verdi.

Türk-Fransız ilişkilerinin bütün detaylarına yer verilen dergide, Nobel
Ödüllü Türk edebiyatçısı Orhan Pamuk un eserlerinin 40 ayrı dile çevrilmesinden övgüyle bahsedildi.

Haberi okurlarına Türkiye boğazın incisi başlığıyla veren Paris Match,
Türkiye ekonomisinin dünyanın en güçlü 20 ülkesi arasında bulunduğuna işaret etti.

Sabancı ailesi ve üniversitesi ile Sakıp Sabancı Müzesi ne geniş yer verilen dergide, THY, Formula yarışları, mavi tur ve yağlı güreş kültürü de önemli yer buldu.

Türk tekstilinden, futboluna, Bogaz Köprüsü nden Nemrut a, Mevlana ya, Ürgüp teki Peribacalarından golf alanlarına ve turizm çeşitliliğine yer veren dergi, Türkiye nin doğal güzelliklerini fotoğrafla Fransızların beğenisine sundu.

Paris Mach te, Türkiye nin turizm potansiyelini de övdüğü sayısında, 2010 yılında 30 milyon turist hedeflediği de anlatıldı.

Bilardo salonunda cinayet
Aksaray da faaliyet gösteren Majestik Bilardo da bilardo oynayan bir kişi silahlı saldırıya uğrayarak yaşamını yitirdi.

Veli Ateş, bilardo oynadığı sırada dışarıdan gelen ve adının T.B. olduğu öğrenilen şahıs, elindeki tabancayla Veli Ateş e ateş etmeye başladı. Ateş, olay yerinde yaşamını yitirirken T.B. kaçtı.

Polis, T.B yi yakalamak için çalışma başlattı. Veli Ateş in yakınları olayı duyarak cinayetin işlendiği bilardo salonuna geldi.

Büyük bir üzüntü yaşayan Ateş ailesi, ölen yakınlarını görmek isterken polis cinayet mahallinde inceleme yapıldığı için aileye izin vermedi.

Ceset, cenaze arabası ile Aksaray Devlet Hastanesi morguna götürüldü.
Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

Tuvalete gitmeme yarışı, can aldı!
Sacramento’daki KDND-FM skandal bir yarışmaya imza attı. Radyonun düzenlediği yarışmada 18 kişi, hiç tuvalete gitmeden en fazla su içme yarışmasına katıldı. Ve...

Radyo DJ’leri de yarışmacıları cesaretlendiren laflarla yarışmada tansiyonu yükseltiyorlardı.  Bir dinleyici arayarak bu yapılanın çok tehlikeli olduğunu söylüyor, fakat radyo DJ lerinden biri onu umursamayarak her şey yolunda, ayrıca bizim sorumluluğumuz da yok, yarışmacılar kendileri mesul diye cevap veriyordu.

Radyonun 12 Ocak günkü sabah şovu “Morning Rave” de bunlar oluyordu.  Oysa haddinden fazla su içilmesi sarhoşluğa ve zehirlenmeye (intoksikasyon) sebep olabilirdi.

Nitekim de öyle oldu. 28 yaşındaki Jennifer Lea Strange yarışma sonrası hayatını kaybetti.  Yarışma sonrası başının ağrıdığı söyleyen daha sonra evine çekilen kadın, evinde öldü.

KURBANIN YAKINLARI RADYOYU MAHKEMEYE VERDİ

3 çocuk annesi Strange ‘in yakınları radyo istasyonunu mahkemeye verdiler.  Olayı soruşturan savcı otopsi raporunun kendisine ulaştığını, Jennifer Strange’in intoksikasyon sonucu öldüğünün kesinleştiğini belirtti.
Olayın gerçekleştiği bölgedeki şerif sözcüsü programın bant kayıtları üzerinde soruşturmanın derinleştirileceğini, kayıtlardan, DJ’lerin yarışmacılara neler söylediklerinin tespit edileceğini belirtti.

PROGRAM YAYINDAN KALDIRILDI

Radyo istasyonunun sözcüsü çarşamba günkü açıklamasında soruşturma noktasında adli ve idari birimlerle işbirliğine gideceklerini söyledi, bahsi geçen sabah programıysa yayından kaldırıldı.

 

Öğrencilerin çıplak pozu cepte
Okullardaki cep telefonu skandalına bir yenisi Yozgat ta eklendi. Okulda iki hafta önce yapılan aramada H. adlı bir öğrencinin cep telefonunda, aynı okulda okuyan S. ve S. adlı iki erkek öğrencinin küvette çıplak görüntüleri bulundu.

Ayrıca internetten indirilen porno görüntülerin de yer aldığı belirlendi. Görüntülerdeki iki öğrencinin küvette birbirlerine mastürbasyon yaptığı öne sürüldü.

SORUŞTURMA AÇILDI

İddiaya göre, görüntüleri fark eden öğretmen durumu okul idaresine bildirmesine rağmen herhangi bir disiplin işlemi uygulanmadı. Okul Müdürü Aydın Ercan ise iddiaların asılsız olduğunu savundu. Ercan, şöyle konuştu: "Bizim okulumuzda böyle bir görüntü yakalanmadı. Ancak, bir öğrencinin cep telefonunda porno görüntüler olduğunu söylediler. Ben de telefona el konulmasını, görüntülerin silinerek öğrenci velisine bilgi verilmesini istedim. Bana öğrenciler arasında çekilmiş bir görüntüden bahsedilmedi" Yozgat İl Milli Eğitim Müdürü İlimdar Kaya ise, konuyla ilgili iki müfettişin görevlendirilerek soruşturma başlatıldığını ifade etti.

 

Kız öğrencilerin erkek kavga sı
Bayrampaşa Ticaret Meslek Lisesi nin kız öğrencileri, ders çıkışı tekme tokat kavga etti. Kızların saç saça baş başa birbirine girmesine neden olan kavganın "erkek" meselesi yüzünden çıktığı ileri sürüldü.

Dün saat 13.00 sıralarında dersten çıkan bir grup kız öğrenci, okulun dışında tartışmaya başladı. Ancak tartışma bir anda kavgaya dönüşünce kızlar saç saça baş başa birbirine girdi. Diğer öğrencilerin şaşkın bakışları altında birbirlerine vuran kızlar, bununla da yetinmeyip tekmeler savurdular. Yaklaşık 8 öğrencinin karıştığı kavga, diğer öğrenciler tarafından yatıştırıldı. Kızlar evlerine giderken, kavganın "erkek" meselesi yüzünden çıktığı ileri sürüldü.

 

Güneydoğu da 1 yılda 421 kişi öldü

Güneydoğu da yaşam hakkı ve ihlalleri sonucu son bir yılda 421 kişinin öldüğü öne sürüldü. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır şubesinin raporuna göre, bölgede 6 kadın namus cinayetine kurban gitti , 11 çocuk da cinsel taciz ve tecavüze uğradı.

İHD Diyarbakır şubesi Güneydoğu da Yaşam Hakkı ve İhlalleri başlıklı  raporunu  açıkladı.
 
Rapora göre, bölgede son bir yılda 72 kişi faili meçhul saldırı ve yargısız infaz sonucu öldürüldü. Aynı şekilde 13 kişi de yaralandı.
 
Raporda 15 kişinin kaybolduğu belirtilirken, 334 kişinin de işkence ve kötü muamele gördüğü açıklandı.
 
Raporda aile içi şiddet ve çocuklara yönelik cinsel tacizle ilgili veriler de yer aldı. Buna göre, 6 kadın namus cinayeti sonucu öldü, 6 kadının ölümü ise şüpheli bulundu, 34 kadın da şiddete maruz kaldı.
 
Güneydoğu da son bir yılda yılda 11 çocuk cinsel taciz ve tecavüze uğradı. 12 çocuk ise şiddet gördü.
 
Bölgede yaşam hakkı ve ihlalleri sonucu bir yılda toplam 421 kişinin öldüğü tespit edildi.
 
Raporda ayrıca güvenlik güçleriyle PKK lı teröristler arasında meydana gelen çatışmalarda 294 kişinin öldüğü, 303 kişinin yaralandığı ifade edildi.
 
Çatışmalarda yaşamını yitirenlerin bir önceki yıla oranla daha düşük olduğu açıklanırken, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerde yüzde 200 artış saptandı.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Nefertiti585

Nefertiti585 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  19.Oca.2007 Cum 12:19:50sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
Ecevit adına vakıf kurulacak
Eski Başbakan Bülent Ecevit adına “Türkiye’nin siyasi bütünlüğünü korumaya yönelik” çalışmalar yürütmek amacıyla vakıf kuruluyor. Vakfın kaynağını ise....

Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit adına eğitim, burs ve “Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik” siyasi çalışmalar yapacak bir vakıf kurulacak.

Vakfın kuruluş için gerekli olan bütçe ise Bülent Ecevit’in İstanbul Bağdat Caddesi üzerinde bulunan evi satılarak karşılanacak.

Ecevit’in vefatına kadar koruma müdürlüğünü yapan ve 2007 başında emekliye ayrılarak siyasi çalışmalara başlayan Recai Birgün, vakıf çalışmalarıyla ilgili olarak ANKA’ya bilgi verdi.

Bülent Ecevit sağken vakıf kurulması yönünde düşünceler bulunduğunu ifade eden Birgün, Rahşan Ecevit’in konuyu yeniden gündeme getirerek çalışmalara yeniden başlandığını söyledi.

Vakfın kurucuları arasında Rahşan Ecevit’in yanı sıra Prof. Dr. Alemdar Yalçın, Prof. Dr. Hasan Ünal, Prof. Dr. Talat Halman gibi isimlerin bulunduğunu söyleyen Birgün, kuruluş çalışmaları için toplantılara devam ettiklerini bildirdi.

EĞİTİM VE BURS

Vakfın siyasi bir temelde kurulmadığının altını çizen Birgün, “Ana amacımız eğitim ve burs konusunda çalışma yapmak. Vakıf, siyasetle iç içe olacak ama siyaset üstü bir anlayışımız olacak. Özellikle Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne yönelik faaliyetlere ilişkin çalışmalar yapmayı hedefliyoruz” dedi.

Vakfın amaçları ve hedefleri ile ilgili toplantıların sürdüğünü kaydeden Birgün, en büyük amaçlarının ise üniversite kurmak olduğunu bildirdi. Vakfın Ankara merkezli olacağını belirten Birgün, vakıf için gerekli bütçenin ise Bülent Ecevit’in İstanbul Bağdat Caddesi’nde bulunan evin satılarak karşılanacağını kaydetti.
Vakfın isminin henüz belirlenmediğini anlatan Birgün, çalışmaların sona yaklaştığını kaydetti. Birgün, Rahşan Ecevit’in bir süre önce başladığı Bülent Ecevit arşivine ilişkin ise çalışmaların sürdüğünü söyledi.

Sansür iddilarına Yılmaz dan yanıt
Hürriyet yazarlarından Şükrü Kızıltok un POAŞ hakkında yazdığı 2 Ocak tarihli yazının sansürlendiği iddilalarına, yine Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz dan açıklama geldi.

SABAH’ın Borat’ı dün yine Hürriyet’e sallıyordu.Prof. Dr. Şükrü Kızılot’un, POAŞ’taki vergi incelemesiyle ilgili olarak yazdığı yazının "yeterince memnuniyet verici olmadığı için" Hürriyet internet sitesinden çıkarıldığını iddia ediyordu.

Yazısını okuyunca, 2 Ocak tarihli Hürriyet’i internetten buldum.

Sadece Şükrü Kızılot’un yazısına değil, o günkü bütün köşe yazılarına ulaşılamadığını gördüm.

Nedeni bilinmeyen bir şekilde bir tek benim yazım arşivde yer alıyordu.

Başyazar Oktay Ekşi’nin, Yayın Danışmanı Doğan Hızlan’ın, Bekir Coşkun’un, Emin Çölaşan’ın, Özdemir İnce’nin ve öteki yazar arkadaşlarımızın hiçbirisinin yazısına ulaşılamıyordu.

Hürriyet’in internet sitesinin Haber Yönetmeni Arzu Çakır’a bunun nedenini sordum.

Sistemden kaynaklanan bir sorun olduğunu, bir-iki gün içinde çözüleceğini ve isteyen herkesin 2 Ocak tarihli köşe yazılarını okuyabileceğini söyledi.

Borat’a şunu hatırlatmak da isterim ki nasıl girilebildiğini biliyorsa www.google.com üzerinden 2 Ocak tarihli bütün yazılara ulaşabilmesi de mümkün.

Arşiv sistemindeki arıza giderilinceye kadar yazılarımızı oradan okuyup içindeki bilgilerden yararlanabilir.

Gazetenin Kıbrıs, Almanya, ABD ve tüm Türkiye baskılarında yayımlanan bir yazının "yokmuş gibi" buharlaştırılamayacağını da bilmesi gerekirdi aslında.

Gazete genel yayın yönetmeni olmuş ama hayali senaryolar üzerine böyle balıklama atlamamayı hálá öğrenememiş olmasına da üzüldüğümü belirteyim.

Ve son bir not: Eski yazılarından rahatsız olması gerekenler şu anda Hürriyet’te çalışmıyor!

12 yaşındaki çocuk baliden komada
Kilis te, aşırı derecede bali çektikten sonra boş bir arazide koma halinde bulunan çocuk, doktorların müdahalesi sonucu kurtarıldı.

Edinilen bilgiye göre, Demirciler Mahallesi Çamlık Parkı karışışındaki boş arazide bir çocuğun baygın halde yattığının bildirilmesi üzerine, olay yerine giden polis ekipleri, hareketsiz ve baygın halde olan bir çocukla karşılaştı.

Hemen olay yerine ambulans çağrıldı. Tam donanımlı sağlık ekipleri, boş arazide baygın olan 12 yaşındaki A.D. ye olay yerinde müdahale ettikten sonra Kilis Devlet Hastanesi ne kaldırdı.

Kilis Devlet Hastanesi ndeki doktorların yoğun çabası sonucu A.D., 3 saat sonra kendine geldi. Çocuklarının hastaneye kaldırıldığını haber alan aile de hastaneye geldi. A.D. nin tedavisine devam edildiği, olayla ilgili olarak Çocuk Şube Müdürlüğü tarafından soruşturma başlatıldığı bildirildi.

Mucit anneden uykumatik
Denizli de Mürşide Arpacık adlı ev hanımı, çocuklarının gece sürekli üşütmesinden yola çıkarak ürettiği ve "Uykumatik" adını verdiği ürünle dünya pazarına açıldı.

Denizli de Mürşide Arpacık adlı ev hanımı, çocuklarının gece sürekli üşütmesinden ve hastalanmasından yola çıkarak ürettiği ve "Uykumatik" adını verdiği ürünle dünya pazarına açıldı.

2 çocuğunun geceleri üzerlerindeki yorganın düşmesi sebebiyle üşüterek hastalanmasını engellemek için kolları sıvayan ev hanımı Mürşide Arpacık, yatağa dikilen ve fermuarlı olan "Uykumatik"i icat etti. Kısa sürede işlerini büyüten ve tekstil işiyle uğraşan eşi Hasan Arpacık la omuz omuza vererek çalışmaya başlayan Mürşide Arpacık, kullanımı artan üründe eksik gördüğü yerleri ve talepleri de değerlendirerek, hem yorganı hem de yastığı çarşafa dikili olan ürününü geliştirdi. Çocukların rahatlıkla içine girerek uyuduğu, istediği gibi hareket edebildiği, rahat kullanımı ve kaliteli ham maddeyle üretilen Uykumatik" kısa sürede büyük ilgi gördü.

Denizli Servergazi Devlet Hastanesi nde de kullanılmaya başlanan ve hastane yetkililerinin annelere önerdiği "Uykumatik"in satışı iç piyasada artarken, Mürşide Arpacık, açtığı işyerinde işçi çalıştırmaya başladı. Gelen talepleri karşılamaya çalışan Arpacık ın icat ettiği ürün, dünyanın en büyük tekstil fuarlarından olan Almanya nın Frankfurt şehrindeki Heimteks Fuarı nda da görücüye çıktı. Heimteks Fuarı sonrası siparişlerin artması üzerine işleri yoğunlaşan Mürşide Arpacık, ürüne özellikle annelerin büyük ilgi gösterdiğini söyledi.

Çocuklarının sürekli hasta olduğunu belirten Arpacık, "Çocukların hasta olmaması ve yataktan düşmemesi için ürettiğim bu ürünle, çocuklar başta üşüme olmak üzere birçok hastalığa yakalanmaktan kurtuluyor. Bu ürünü kullanan çocuklar, yataktan düşmüyor. Kullanan müşterilerimiz o kadar memnun ki, bunu icat ettiğim için annelerden teşekkür alıyorum. Tulumdan kurtulduklarını söylüyorlar. Bu ürünün patentini de aldım" dedi.

Kendisinin bu konuda çok sıkıntı yaşadığını söyleyen Arpacık, "Diğer anneler de aynı sıkıntıları yaşıyor. Onların görüşleri doğrultusunda ürünümüzü sürekli geliştiriyoruz. Ürünü kullanan anneler yaşadıkları sıkıntılardan kurtuldular" diye konuştu.

İngiltere de fırtına can alıyor: 12 ölü
İngiltere de dün başlayan şiddetli fırtına devam ederken, sert hava koşullarının yol açtığı kazalar sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı 12 ye yükseldi.

Fırtınanın yol açtığı maddi zarar ise milyonlarca sterlinle ifade ediliyor. 280 bin evin elektriksiz kalmasına yol açan fırtınada rüzgarın hızı zaman zaman saatte 160 km ye kadar yükseldi. Meteoroloji uzmanları, iki gündür süren fırtınanın, son 20 yıldır İngiltere de görülen en şiddetli fırtına olduğunu bildirdi. Ülkenin kuzeyi ile İskoçya nın güney bölümü ve kuzey İrlanda da bugün de sürmesi beklenen şiddetli fırtına, ağaçların, otomobil ve kamyonların devrilmesine yol açtı. Yollar trafiğe kapanırken, görevliler kapanan yolları açabilmek için aralıksız mesai yaptı. Otoyollar ve demiryolları da devrilen ağaçlar ve araçlar yüzünden uzun süre kapalı kaldı. Demiryolları sözcüsü, dün olduğu gibi bugün de çok az sayıda tren seferinin yapılacağına dikkat çekti. Fırtınada hayatını kaybedenlerin büyük bölümü de devrilen araçların altında kalanlar oldu. Bunun dışında çöken inşaat iskeleleri ve duvarlar da can kayıplarına yol açtı. Görgü tanıkları, rüzgarın, en şiddetli estiği noktalarda park halindeki araçları sürüklediğini ve sokak lambalarının yerlerinden koptuğunu anlattı.

Cem Yılmaz Sufi oldu iddiası
İddiaya göre ünlü komedyen Cem Yılmaz, Sufizm i benimsedi. Artık gecelerde de görünmeyen Yılmaz ın sufi olmasına vesile olan isim ise Umre ye birlikte gittiği başka bir ünlü.

Ünlü şovmenin Mazhar Alanson sayesinde Sufizm ile tanıştığı ve Sufi olduğu iddia ediliyor. Sanatçının uzun bir zamandır gece hayatından elini eteğini çekmesi de buna dayandırılıyor.

İddialara göre Cem Yılmaz, Sufizm i benimsedi. Yılmaz ın son iki yıldır gece hayatından uzak durması, Umre ye gitmesi, Sufizm ile ilişkisine dayandırılıyor. Ünlü şovmen son zamanlarda da sık sık Beyazıt ve Sultanahmet taraflarında görülüyor... Fırsat buldukça sahafları dolaşan, Sufizm, Mevlevilik ve Bektaşilik ile ilgili kitapları okuyan Cem Yılmaz, yapılan bu iddialar hakkında şimdilik konuşmamayı tercih ediyor.

UMRE YE BİRLİKTE GİTTİLER

Cem Yılmaz ı sufizm ile tanıştıran kişi, yakın dostu Mazhar Alanson. Her Şey Çok Güzel Olacak ve son olarak da Hokkabaz adlı filmlerde Yılmaz ile başrolleri paylaşan Alanson da Sufizm i benimseyen isimler arasında. MFÖ grubuyla birlikte Sufi " ve Buselik Makamı adlı şarkıları da yapan Alanson, Umre ye de ünlü komedyen Cem Yılmaz ile birlikte gitmişti.

Sufizm nedir?

Sufizm bir yaşam tarzıdır, hayata farklı bir bakıştır. Bireyden Tanrıya giden yoldur. Dinde ibadetlerin çoğu farz iken, Sufizmdeki uygulamaları bireyler zevk aldıklarından dolayı yaparlar. Burada zikir, fikir gibi meditasyon uygulamalarının sayısal çokluğu önemli değildir. İbadeti kalite, kalpten ve zevk alarak yapabilme önemlidir. Aslında birçok konuda neyin yapıldığı değil, nasıl yapıldığı farkı oluşturur. Mesela dindar bir kişi namaz kılarken, ibadeti esnasında kendinden geçer, dış çevresini unutursa, geriye konsantre olduğu ideali kalır. İşte bu Sufizmdir.

 

Cinnet geçirdi, evini yaktı
Ankara da cinnet getiren bir kişi evini ateşe verdikten sonra kayıplara karıştı

Olay gece 03.00 sıralarında Küçükesat Kiraz Sokak içerisinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, gecekonduda yaşayan bir vatandaş, cinnet getirdikten sonra evini ateşe verdi.

Şahsın, evini ateşe verdikten sonra kayıplara karıştığı öğrenildi. Yangının başlamasının ardından alevleri fark eden çevre sakinleri, itfaiyeye bilgi verdi. Olay yerine gelen ekipler, tamamen tutuşan eve müdahale ederek, kısa sürede yangını söndürdü. Polis, evini ateşe veren şahsı bulmak için çalışma başlattı.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

DarkShine

DarkShine resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  19.Oca.2007 Cum 19:46:56sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Çevreciler ‘Küresel ısınma dünyanın sonu olacak’ derken kimse oralı olmadı, şimdi tüm dünya “Kış niye gelmiyor” diye soruyor

16.01.2007

New Scientist ve Nature gibi dünyanın en saygın bilim dergileri, son 5 yıldır yayınlanan tüm baskılarında “Küresel ısınma felaketi geliyor! Eğer küresel ısınmayı önleyemezsek dünyanın sonu gelecek!” uyarılarını yapıyordu. Ancak küresel ısınma, çevreci gruplar haricinde birçok insan tarafından görmezden geliniyordu. Ancak dünya bu yıl felaketin kapıda olduğunu anladı. 2006 yılı dünya genelinde, meteoroloji kayıtlarının tutulduğu 17’inci yüzyıldan bu yana en sıcak 6’ncı yıl oldu. ABD, Avrupa ülkeleri ve Türkiye’de sıcaklıklar mevsim normallerinin ortalama 3-5 derece üzerinde seyretti; daha da kötüsü 2007 en sıcak yıl olacak. İşte dünyayı şaşkına çeviren ve “Kış nereye gitti?” sorusunu gündeme getiren gelişmeler:

HELİKOPTERLE KAR SERVİSİ
* Alpler’deki kayak merkezleri kar yağmayınca yapay karla idare etmek zorunda kaldı. Almanya, Fransa, Avusturya ve İsviçre’de her yıl 240 milyon turistin kayak yaptığı tesislerde doluluk oranı yüzde 20... Kış Olimpiyatları ve Snowshoe Kayak Festivali’nde pistlere helikopterlerle kar taşınıyor.

MOSKOVA’DA PAPATYALAR
* Rusya’nın başkenti Moskova’da papatyalar ve menekşeler açtı. 40 yıl aradan sonra ilk kez yılbaşında Kremlin Meydanı’na kar yağmadı. Hava sıcaklığı 9 dereceyi buldu. Mevsim normallerine göre, Moskova’da Ocak sıcaklığı -5 derece....

AĞAÇLAR ÇİÇEK AÇIYOR
* Romanya ve Bulgaristan’da sıcaklıklar 15 dereceyi aştı. Fransa’nın Nice kentinde, İtalya’nın güneyinde, İspanya’da ve Yunanistan’da insanlar yeniden denize girmeye başladı. New York’ta sıcaklık 15 derece. Central Park’ta ağaçlar çiçek açtı.

KUZEY DENİZİ RIVIERA OLACAK
* AB Komisyonu’nun raporuna göre, Avrupa’nın kuzeyinde ılıman bir iklim olacak. Bu sayede tarım üretimi yüzde 70 artacak. Kuzey Denizi sahilleri yeni Riviera olacak. İsveç ve İngiltere gibi ülkeler, küresel ısınma nedeniyle avantajlı konuma geçecek.

BARAJLARDA SU % 25 AZALDI
* Geçen Ocak’ta İstanbul’daki 17 su kaynağının yüzde 81.3’ü doluydu. Bu yıl 11 Ocak rakamlarına göre ise doluluk oranı yüzde 56’ya düştü. Baraj ve diğer su kaynakların yüzde 44’ü yağmur beklerken, geçen yıla oranla yüzde 25’lik bir daralma yaşanıyor. Aralık 2005’te doluluk oranı yüzde 63.4 iken, Aralık 2006’da yüzde 58’e düştü. Geçen yıl şubat ve mart ayında gelen yağışlarla birlikte barajlardaki doluluk oranı yüzde 98’e çıkmıştı.

Günde 10 tişört satıyoruz sanki yaz ayında gibi
Küresel ısınma sektörleri de zora soktu. Mantolar, kazaklar soğuk bir kış için hazırlanan tekstilcilerin elinde kaldı, zincir satanlar iş yapamadı... İşte küresel ısınma yüzünden değişen dengeler....

İlyas Kuriş (Damat/Tween/ADV Akmerkez Mağaza Müdürü): Kışlıklarda geçen yıla göre düşüş var. Gerçek anlamda kış yaşanmadığı için kimse kaban, mont, palto gibi kalın ürünler almıyor. Buna karşılık baharlık dediğimiz trikolar gidiyor. Mesela günde 10 tişört satıyoruz. Sanki yaz mevsimindeyiz.

Kazak mont satışı % 40 düştü
Süleyman Orakçıoğlu (İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı): Kışlıkların satışında yüzde 40’lık düşüş var. Küresel ısınma koleksiyonları değiştirdi. 1.5 kg olan ceket ağırlığını 280 grama düşüren bir teknoloji kullanmaya başladık. Mecburen gömlek hafifliğinde ceket üretiyoruz.

İndirimler 2 ay erken başladı
AMPD Üyesi ve Alkaş Danışmanlık Gen. Müd. Ercüment Alptekin: “Kışlık satışları durdu. O yüzden indirimler geçen yıla göre 2 ay önce başladı.”

Hotiç Üretimden Sorumlu Müdürü Yavuz Hotiç: “Neredeyse sezona indirimle girdik. Bot, çizme gibi sezon ürünleri, ihtiyacı tam karşılamadığından normalden daha önce indirimler başladı.”

Şubat sonunda yaz sezonu
Nafiz Yılmaz-Elle Ayakkabı Akmerkez Mağaza Müdür Yardımcısı: Satışlar havalarla doğru orantılı. Havalar tüketiciyi çok etkiliyor. Artık botlar pek revaçta değil. Havalar karlı, yağmurlu olsa, kış mevsimi gerçek anlamda yaşansa satışlar daha da artacak. Şubat sonu gibi kışlık sezondan çıkıp yazlık sezona geçeceğiz.

Patinaj zinciri hiç satılmıyor
Türkiye’nin en büyük lastik zinciri üreticilerinden Atlı Zincir, küresel ısınmadan olumsuz etkilenenlerden. İstanbul’da son 2-3 yıldır yoğun kar yağışı nedeniyle zincir yetiştiremeyen şirketin satışları bir anda azaldı. Yetkililer, yaptıkları işin mevsim şartlarına paralel olduğunu belirterek, “Kışın geç gelmesi bizi kötü etkiledi” yorumunu yaptı.

İthal kömür elde kaldı
Necati Yıldız Genç Maden İşletmecileri Derneği Genel Sekreteri: “Kış aylarındaki ısının normalin üzerinde seyretmesi kömür talebini de olumsuz yönde etkiledi. Şubat ve mart aylarında da sıcaklığın bu şekilde devam etmesi halinde yerli kömür sektörünün de olumsuz etkileneceği bir gerçek.”

Doğalgaz tüketimi azaldı
İGDAŞ’ın abone sayısı arttı ancak doğalgaz tüketimi azaldı. 2005 sonu itibarıyla abone sayısı 3 milyon 5 bin 927’ydi. 2006 sonunda 3 milyon 317 bin 446’ya yükseldi. Buna karşılık gaz tüketimi azaldı. Aralık 2005’te abone başına tüketim 193.4 metreküpken, Aralık 2006’da 183.685 metreküpe geriledi

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

DarkShine

DarkShine resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  19.Oca.2007 Cum 19:49:38sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
Nevşehir’in Uçhisar beldesinde,son 10 yılda restore edilen 400 evden 80’i yabancılarca satın alındı.3 bin 900 nüfuslu beldedeki tarihi evlerin çoğu Fransızlar tarafından kapışıldı.

Ürgüp  Göreme bölgesinin önemli turizm merkezlerinden Nevşehir’in Uçhisar beldesinde, son 10 yılda restore edilen 400 tarihi evin yaklaşık yüzde 20’sinin yabancılar tarafından satın alındığı belirtildi. Uçhisar Belediye Başkanı Mustafa Zühal,  tarihte Etiler, Frigyalılar, Kapadokya Krallığı, Bizanslılar, Anadolu Selçukluları, Karamanoğulları ve Osmanoğulları’na ev sahipliği yaparak medeniyetlerin buluşmasına olanak sağlayan beldelerinin günümüzde turistik amaçlı olarak Fransız, Alman ve Amerikalıları ağırladığını söyledi. 3 bin 900 nüfuslu beldelerinde bulunan yaklaşık 400 tarihi evin restore edilerek turistik amaçlı olarak kullanılabilir hale getirildiğini ifade eden Zühal, son 10 yıl içinde bu evlerin yaklaşık yüzde 20’sinin yabancılar tarafından satın alındığını kaydetti.

Başkan peşkeşten memnun

Yabancı yatırımcıların artışı ile birlikte son yıllarda yerli yatırımcıların da atağa geçerek, beldeye yatırıma yöneldiğini vurgulayan Zühal, şu bilgileri verdi: “Yabancıların beldemize olan ilgisi, yerli yatırımcıları etkiledi. Belde halkımızın genelde yatırım yapmak için maddi gücü el vermiyor. Ancak Uçhisar dışında yerli yatırımcılar da son zamanlarda beldeye yatırım yapmak için atağa geçti. Beldede yaşayan yabancılar, Kapadokya ve Uçhisar’ın tanıtımına önemli katkılar sağlıyorlar. Beldemize en çok Fransızlar ilgi gösteriyor.”
Tehlikeyi fark etmemek için kör olmak gerekir
TMMOB Konya Şube Başkanı Yıldız, “Bugüne kadar ülkemizde yabancılara satışı yapılan arazi, bina ve dairelerin toplam alanı 1 milyon 814 bin 834 dönümdür” dedi
Harita Kadastro Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Ferruh, yabancıların Türkiye’de gayrimenkul edinmelerine imkan sağlayan yasanın, Aralık 2005 tarihinde AB’ye uyum yasaları çerçevesinde yürürlüğe sokulduğunu söyledi. Yıldız, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Konya İl Koordinasyon Kurulu üyesi olan Konya’daki bazı meslek odası başkanlarıyla birlikte önceki gün Bera Otel’de basın toplantısı düzenlayarak, yabancılara satılan mülk satışını ele aldı. AB Konseyi kararlarının Türkiye’de gelecekte uygulanmaya başlamasıyla bu toprakların bütünüyle yabancıların eline geçeceğini, bunun da jeopolitik önemi büyük olan Türkiye için büyük bir sorun oluşturacağını vurguladı.

İsrail’in gözü GAP’ta

Yıldız, “Özellikle İsrail’in GAP bölgesindeki tarım topraklarında gözü olduğu herkesçe bilinmektedir. Bugüne kadar ülkemizde yabancılara satışı yapılan arazi, arsa, bina ve dairelerin toplam alanı 1 milyon 814 bin 834 dönümdür. Bu rakam, devlet kurumlarından alınan resmi rakamdır” dedi.  Yıldız, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesinin son fıkrasında “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir” ibaresinin bulunduğunu vurguladı. Yıldız, “Hukuki durum böyle olunca, yabancılara gayrimenkul satışı konusunda ülkemizi bekleyen tehlikeyi fark etmemek için kör, sağır ve düşünce özürlü olmak gerekir” dedi.
Resmi rakamlar gerçeği yansıtmıyor
Harita Kadastro Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Ferruh Yıldız, yabancılara arazi satışında resmi makamların verdiği rakamların hiçbir zaman gerçekleri yansıtmadığını söyledi. Yıldız, şunları kaydetti:  “Ülkemizde kadastro görmeyen yerlerde zilyetçiliğin devri yoluyla, yani muhtarlıkların yaptığı toprak satışı yöntemiyle yabancılara devirler söz konusudur. Bu devirler muhtarlıklar kanalıyla yapıldığından, bunların miktarı hiçbir zaman resmi makamlarca bilinmemektedir. Yaklaşık 30 bin dönüm toprağın bu şekilde satıldığı biliniyor. Toprağın kıt bir kaynak olarak değeri her geçen gün artmaktadır. Toprak, mülkiyet ile birlikte ele alındığında bağımsızlık ve hürriyetin simgesidir. Toplumsal bir değer olan toprağın kısa dönemde ekonomik çıkarlar için yabancılara peşkeş çekilmesi, günü kurtarma politikalarının bir göstergesidir.”
 
 
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

vogen

vogen resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  19.Oca.2007 Cum 20:34:37sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Bu gün güpegündüz, İstanbul un göbeğinde bir gazeteci öldürüldü. Bütün dünyanın gözünü birkez daha üzerimize çeviren bu olay hakkında, olaydan saatler geçmesine rağmen en ufak bir haber, bir başlık yok forumda. Sanırım CC forum internetin en geyik forumu.

Başımız sağolsun, Hrant Dink için değil baş sağlık dileğim, dünyadaki Türk siyasetinin, Türk politikalarının ölümüne.

Elin kopsun!!!!!!

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Nefertiti585

Nefertiti585 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  20.Oca.2007 Cmt 11:28:32sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Agos gazetesine girerken vurularak öldürüldü
Vücuduna aldığı 3 kurşunla olay yerinde hayatını kaybetti









Defne Sarısoy: Öncelikle Türkiye-Ermenistan ilişkileriyle başlayalım. Son günlerde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde yaşanan gelişmelerle birlikte, Ermenistan’dan da bir takım açıklamalar geliyor. Bir yandan “Türkiye’nin AB’ye girmesi iyi olur, ilişkilerimizin normalleşmesi için bir şans yaratabilir” deniyor. Diğer taraftan da,” Türkiye, önce bizim taleplerimizi karşılaşın” deniyor. Şimdi burada iki farklı duruş görüyoruz. Bu iki farklı görüş neye dayanıyor? Şu anda geldiğimiz noktada Türkiye-Ermenistan ilişkileri için nasıl bir değerlendirmede bulunabiliriz?
Hırant Dink: İki farklı görüşün aynı yerden geldiğine dikkat etmek lazım. Yani Ermenistan hükümetinden, Robert Koçaryan’dan gelen bir görüş bu.

Şunu tespit edebiliriz: Son iki ay içerisinde, Ermenistan’ın Türkiye’ye yönelik söylemlerinde bir değişiklik, bir sertleşme söz konusu oldu. Bundan çok daha önce, tek bir söylemi vardı. O da: “ Biz, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini isteriz. Bizim için de yararlı olur, Türkiye için de yararlı olur” şeklindeydi. Son iki ayda tamamen politik, hatta biraz da diplomaside ‘timing’i yakalamak gayretiyle ortaya çıkmış bir şey. 17 Aralık’a kadar Avrupa Birliği ilkeleri nezdinde, ne kadar konuyu onların gündemine taşıyabilirlerse, onlar da o kadar Türkiye’ye sınırın açılması konusunda baskı yapabilir, şeklinde bir durum. Avrupalı liderleri dolaştılar, mektuplar yazdılar. Bu politikalarını uygulamaya koydular. Bence söyledikleri genel olarak şu: Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini isteriz ama Türkiye, şu andaki haliyle bunu haketmiyor”.
Özellikle soykırımın tanınması sorunu ve Ermenistan’la sınırın açılması konusunu, birbirine paralel olarak koydular.

Türkiye’nin soykırıma ilişkin net ve sesini yükseltmiş tavrını koruyacaklarının onlar da farkındalar ama hiç olmazsa, iki şeyden birine Türkiye’nin biraz daha yaklaşması açısından yararlı olabilir diye düşünüyorlar. Brüksel’deki havaya bakılırsa, Ermenistan’ın sınırının açılması konusu,Türkiye’nin önüne belki vazgeçilmez bir şart gibi değil ama önemli bir şart gibi konulacaktır diye düşünüyorum. Soykırımın tanınması sorunu ise farklı. Avrupalılar da ona farklı yanaşıyorlar. Onu ayrı tutabilecekler ama sınır açılması konusunu masaya koyacaklar. Bana sorarsanız, ben bundan rahatsız değilim. Keşke Türkiye bunu baskı şeklinde algılamasa da, güçlü bir telkin olarak algılasa ve sınırın açılması için elinden gelen gayreti gösterse. O sınırın açılmasının, Türkler ile Ermeni halkı arasındaki, bütün sorunlarının çözümüne katkısı olacağını düşünüyorum.

Defne Sarısoy: Siyasilerden gelen farklı mesajlar var. Tayyip Erdoğan’a bakarsanız, Türkiye, yeterince adım attı ve Ermenistan ile dostluk ilişkilerini kurmak için hala önemli adımlar atıyor. Ama Koçaryan’a bakarsanız da, Türkiye-Ermenistan sorunlarının çözülememesinin tek nedeni Türkiye. Siz durumu nasıl görüyorsunuz?
Hırant Dink: Türkiye, hiçbir adım atmadı. Türkiye her zaman fırsat kaçırdı. En büyük fırsatı da zaten bundan önceki Petrosyan döneminde kaçırdı. Petrosyan, Karabağ konusunda dahi önemli tavizler verdi. Türkiye’nin soykırımı tanıması konusunda çok önemli tavizler verdi. Hatta kendi halkı içerisinde kendi konumunu sarsacak açıklamalarda bulundu. Türkiye’yle yakınlaşmak istedi ama uzattığı eli havada kaldı. Hatta o söylemleri yüzünden de iktidarından oldu. Türkiye o zaman önemli bir fırsat kaçırdı. Daha sonra, bence Koçaryan’ın yinelediği iki önemli adım oldu; adımlardan bir tanesi 3 yıl önceydi. Koçaryan, “Bizim Türkiye’den toprak talebimiz yok” dedi. Türkiye, bu adımın üzerine gitmedi. Yakınlaşma politikası olmadı. Bir başka söylem: Ermenistan Dışişleri ve Koçaryan, aynı şeyi söylüyorlar, “Biz Türkiye ile ön koşulsuz bir ilişki istiyoruz” diyorlar. Ben atılmış bundan daha net bir adım, diplomaside nasıl mümkün olabilir bilmiyorum.

TÜRKİYE’NİN GEREKÇELERİ
Türkiye ise bunun karşısına gerçekten açıklanması mümkün olmayan gerekçeler sürüyor. Türkiye üç gerekçe sunuyor. Birincisi; sınır. Sınırın açılmasını Karabağ sorununa endekslemesi akıl alacak bir şey değil. Ermenistan’ın diğer komşusu Azerbaycan ile sınır sorunu var, Karabağ ile ilgili problemi var.
“Ermeni soykırımını, uluslararası politik arenada bir sermaye olarak gören kesimler var. AB’ye girmesini istemeyen çevreler, soykırımı Türkiye’ye dayatabiliyorlar.”

Azerbaycan, Ermenistan-Türkiye ilişkilerini bloke etmiş vaziyette. Oradaki çözümsüzlük, buradaki çözümsüzlüğü etkiliyor. Bu söz konusu. İkincisi; soykırımın tanınması konusu. Bu konuda Ermenistan hükümeti açıklama yaptı: “Bizim, hükümet olarak böyle bir diplomatik talebimiz yok. Ama Ermeni halkının bu konudaki talebi, bizim açımızdan gerçekten haklı bir taleptir. Biz, bu talebin önünde değiliz ama arkasında oluruz” dedi.
Üçüncüsü ise; Kars-Gümrü Antlaşması. Antlaşmayı Ermenistan’ın tanımasını istiyor ama tanımayan Gürcistan da var hala. Ayrıca Kars-Gümrü Anlaşmasının maddelerine bakmak lazım. Tanınması Türkiye’ye neler getiriyor, neler getirmiyor? Bu antlaşmada Iğdır, Misak-ı Milli sınırları dışında. Şimdi bunu mu tanıyacağız? Bu tarihte kalmış bir anlaşma.
Ermenistan tarafını dinlediğinizde, “Sınırımız açılsın, tamam bu sorunları diplomatik olarak konuşuruz, çözeriz aramızda. Her türlü anlaşmayı tekrar yaparız” görüşü hakim. Hatta sınırın açılmasının, Karabağ sorununun çözümüne de katkı yapacağı, Türkiye’nin daha nötr bir arabulucu konumuna gelebileceği dile getiriliyor. İkincisi soykırımın tanınması çabaları açısından da, sınırın açılması taraflar arasında Ermeni halkıyla Türk halkı arasında bir tür normalleşme sürecine başlangıç sağlayacaktır. Bu kadar gergin talepler, daha yumuşayacaktır belki. Niyetiniz hakikaten iyi komşuluk ilişkisiyse, bu sınırın açılmamasının herhangi bir anlamı ve açıklaması yok.



Defne Sarısoy: Sözde Ermeni soykırımı konusu, zaman zaman soğutulup, önemli zamanlarda tekrar ısıtılan bir konu. Ve Ermenistan’ın Amerika nezdinde, Avrupa nezdinde çok önemli girişimleri var bu konuyla ilgili. Tarihsel gelişimine ve Ermeniler için bugün ne ifade ettiğine bakmakta yarar var. Ermeni soykırımı neden önem taşıyor ve Türkiye’ye kabul ettirilmesi neden zorunlu görülüyor?
Hırant Dink: Bir kere Ermeni halkıyla, özellikle diaspora’da yaşayan Ermeni halkını ayırmak lazım. “Ermenistan’da halk, soykırıma çok daha dingin bakıyor. Diaspora ise, bu bunu tür kimlik korumasının temel argümanı haline dönüşmüştür.”

Ermenistan halkının bu konulardaki bakışı, duruşuyla, tutumuyla, diaspora’daki Ermeniler’in duruşu ve tutumunu biraz birbirinden ayırmak lazım. Çünkü Ermenistan’da halk içerisinde bu soykırım kavramı çok daha içselleştirilmiş ve dinginleşmiş vaziyette. 24 nisanlar’da Ermenistan halkı, gider, vakur bir şekilde anıta çiçeğini koyar, atalarını anar. O artık onun içselleştirdiği ve patırtıya gürültüye vermeden her yıl yenilediği bir hale dönmüştür. Diasporadakilerde ise, bu olgu bir tür kimlik korumasının temel argümanı haline dönüşmüştür. Oradaki insanları da anlamak gerekir. Ne dünya, ne de Türkiye’nin soykırım konusunda bugüne kadar Ermeni halkının acılarını anlamadığını, paylaşmadığını ve bu nedenle de bu tarihsel travmanın kalıtsal olarak kuşaktan kuşağa intikal ettiğini görebiliyoruz. Bu onların nezdinde, vazgeçilmez bir arayış. Ama nasıl bir arayış? Bana kalırsa kendileri de bunu çok iyi bilmiyor.

Defne Sarısoy: Yani, nereye varılmak isteniyor?
Hırant Dink: Onlarla konuştuğum zaman, “Siz ne istediğinizi biliyor musunuz?” diye soruyorum. Ve bazen öyle cevaplar alıyorsunuz ki, şu yargıya varabiliyorsunuz: Aslında bunlar Türkiye’nin soykırımı tanımasını istemiyorlar, işlerine de gelmez gibi bir kanıya kapılıyorsunuz. Çünkü, tanıdıktan sonra ne olacak?

Defne Sarısoy: Tazminat talepleri açısından mı önem taşıyor?
Hırant Dink: Tazminat talebinde zaten bulunanlar var. Toprak talebi ise artık realitesini yitirmiş vaziyette. Özellikle Koçaryan’ın “toprak talebimiz yoktur” açıklamısının ardından, toprak talebinin günün gerçeklerine uymayan birşey olduğunu görüyorlar. “Türkiye’deki azınlıkların sorunları iki- üç cümleyle anlatılacak kadar basittir. Ama ne devletin, ne hükümetin zihniyetini bir türlü anlayabilmiş değilim.”

Benim her zaman yinelediğim bir şey var. Mesela ben, soykırım olgusunu içselleştirmiş bir vaziyetteyim. Ama o kadar içselleştirmiş bir vaziyetteyim ki, bunun için kimseden herhangi bir beklentim de yok. Benim atalarımın yaşadığı bir acıdır. Ben bu acıyı, onurumla sırtlarım, ebediyete kadar taşırım, unutmam da. Ama buradan herhangi bir siyaset de, herhangi bir husumet de üretmem. Bunun için çıkıp, siyasal bir mücadeleye girmem. Şunun için girmem; bu olayı zaten uluslararası politik arenada her zaman bir sermaye olarak kullanmaya hazır kesimler var ve halen de kullanıyorlar. Örneğin, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini istemeyen Avrupa’daki çevreler, soykırımın tanınmasını da Türkiye’ye dayatabiliyorlar. Bir koz olarak kullanıyorlar. Şimdi ben de Ermeni dünyasına şunu söylüyorum: Bizim bu trajedimizin, politik alanlarda sermaye olarak kullanılmasına izin vermek bize yakışmaz. Bu doğru bir tutum değil. Hatta ben daha da ileri giden bir cümle de sarfediyorum. Bu tutumumuz, aslında o dönemde katledilen insanları belki bugün bir kere daha katlediyor.
Bu olayın bu hale gelmesinin temel nedenlerinden biri; Türkiye’nin bu konuda herhangi bir empati göstermemiş olması. Türkiye, sağduyulu bir yaklaşım gösterse, bunu da bir zihniyet haline getirirse, zaman içerisinde giderek yumuşayarak, sorunun çözülmemesi için hiçbir neden yok. Ama şimdi Ermenistan’a gittiğimizde, kiminle konuştuysak, Türkiye’ye olan güvensizliklerini dile getiriyorlar. 1993 yılında Turgut Özal, “Ne olur Ermenistan’a iki misket bombası atsak” demişti. Bugün de Türkiye’nin sınırı açmaması gibi konular, Türkiye’ye güvensizliği körüklüyor.



Defne Sarısoy: Türkiye’li Ermeniler’in yaklaşımına gelirsek, gerek Karabağ sorunu, gerek sınırların açılması, gerek sözde Ermeni soykırımı ile ilgili görüşler, Ermenistan’la paralellik taşıyor mu? Yoksa Türkiye’li olma nedeniyle biraz daha farklı görüşler var mı?
Hırant Dink: Türkiye’deki Ermenilerin ne diaspora’daki Ermeniler’le, ne de Ermenistan’daki Ermeniler’le, her konuda tam bir görüş içerisinde olduğunu söylemek mümkün değil. Bence Türkiye’deki Ermeniler, en sağlıklı noktada kalabilen ve düşünen insanlar. Temel nedenlerinden biri şu: Diaspora Ermenileri’nin ya da Ermenistan Ermenileri’nin en büyük handikapı, Türklerden hala uzak oluşları. “Diaspora Ermenileri’nin ya da Ermenistan Ermenileri’nin en büyük handikapı, Türklerden hala uzak oluşları. Bizim en büyük avantajımız; Türklerle yaşıyoruz.”

Bizim en büyük avantajımız; Türklerle yaşıyoruz. İyi, kötü günlerimiz oluyor. Ama bir Türk olgusu, diaspora’nın kimliğinde öfke yaratırken, bizdeyse bunun tam aksine sağlıklı bir ruh hali yarıtıyor. Dolayısıyla diasporada Türk olgusunun varlığı onlar için bir zehirse, bizim için panzehir. Mesela ben, bu soykırım tartışmaları konusunun da artık Türkiye’de konuşulmasını istiyorum. Ciddi bir fikir özgürlüğü içerisinde, otokontrole gerek kalmadan, bir suç teşkil etmesine neden olmadan, ülkemiz içerisinde bunu konuşabilmeliyiz.
Ermenileri dışarıdan buraya davet ederek, Türk ve Ermeniler her yönüyle konuşabiliriz. Biz konuşmazsak, dünya bunu zaten malzeme olarak kullanıyor. Onların elinden alıp, bunu Türkiye’ye yaşanmış olduğu zemine çekmek lazım. Bu topraklara ve bu halklar arasına çekmek lazım. Tabu haline dönüştürmenin hiçbir anlamı yok. Bence, Türkiye’nin asıl sorunu şu : Türkiye’de bu konuda tek yanlı bir bilgi akışı var. Alternatif bilginin de akması lazım. Ermeniler ne diyor, yabancı kaynaklar ne diyor? Gerisi halkımızın zaten entelektüel performansına kalmış bir şeydir. Bilgi rahatlıkla dolaşsın. Tartışmalar rahatlıkla yapılsın. Sonuçta biri soykırım olduğuna inanır, böyle algılar. Biri öyle algılamaz, “katliamdı” der. Bence önümüzdeki süreçlerden biri, sınırların açılmasıysa, öbürü de bu tartışma ortamının sağlıklı bir şekilde Türkiye’de artık gelenekselleşmesidir diye düşünüyorum.
Üçüncü bir yaklaşım da; Türkiye’nin diasporayla ortak bir dil bulması ve bir diyalog yolu sağlaması olacaktır. Bu zor bir şey ama öncelikle Ermenistan ile bulunan dilin ardından, o da kendiliğinden gelir diye düşünüyorum.

Defne Sarısoy: Biraz da Müslüman olmayan dini azınlıkların haklarına bakarsak, Avrupa’dan Türkiye’ye sürekli dayatılan bir konu bu. Dini azınlıkların haklarının karşılanmadığına yönelik şikayetler halen gündeme getiriliyor. Türkiye’den ne gibi talepler var ve ne kadarı karşılanabildi?
Hırant Dink: İnanın hayatta, kendi boyutunun çok çok üstünde, bir sorunmuş gibi duran ve yansıması bu kadar büyük olan, kendi küçücükken bu kadar büyük sorun haline gelebilen ve getirilebilen başka hiçbir vaka hatırlamıyorum. “Ermenistan Dışişleri Bakanı ve Koçaryan, “Biz Türkiye ile ön koşulsuz bir ilişki istiyoruz” diyor. Bundan daha net bir adım, diplomaside nasıl mümkün olur bilmiyorum.”

Türkiye’deki azınlıkların sorunları inanın iki üç cümleyle çözülebilecek, o kadar pratik ve o kadar basit sorunlardır. Ama ne devletin , ne hükümetin zihniyetini bir türlü anlayabilmiş değilim. Yani birkaç tane ufak sorunu çözmeme inadıyla, bu kadar besleyerek ve bu kadar kullanılır hale gelmesini sağlayarak, bilinçli bir politika mı izliyorlar diye tereddüte dahi düşüyorum. Avrupalılar, kim ki benim sorunumla ilgilenecek? Benim sorunum iki, üç tane sorun. Bir tanesi ; azınlık vakıfları mülk edinemiyorlardı. Bunun için bir kanun da çıkarıldı, bunu uygulamaya geçirin, bitsin. Diğeri; okullarımızda müdür, müdür yardımcısı sorunu. Böyle ufak birkaç tane sorunlar bunlar.

Defne Sarısoy: Çözülemeyecek yaşamsal sorunlar yok aslında.
Hırant Dink: Zihniyet yaşamsal. Bence pratik sorunlar ama zihniyet çok inanılmaz boyutta. Asıl sorun şu: Türkiye’de azınlıkları devlet, güvenlik konsepti içerisinde değerlendiriyor. Bunu bir güvenlik sorunu olarak görüyor. Dolayısıyla haklar tanınırken, sürekli güvenlik kaygılarıyla hareket ediliyor. Azınlıkların haklarını kısıtlama geleneği, devletin güvenliği açısından gerekli görülen bir kavram haline dönüşüyor. Bunu anlamaksa imkansız bir şey. Bu anlayış bizi, eşit yurttaş kavramının ötesine atıyor. İkinci sınıf, üçüncü sınıf, statüsü daha düşük bir kesim konumuna dönüştürüyor.

Azınlıklar sadece bir ders kitabında anlatılır. Ne yurttaşlık kitabında vardır, ne sosyal ders kitaplarında. Tek bir yerde vardır: MGK ders kitabında. MGK ders kitabının da, T.C. aleyhine oynanan oyunlar bölümünün içerisinde, Türkiye’deki azınlıklar diye geçen bir paragraftır, orada anlatılır. Orada azınlıklar,Türkiye’de tarihinden beri, tasa ve kıvançta birlikte hareket eden kesimin dışında tutulur. “Yüzde 95’i tasada ve kıvançta birlikte hareket etmiştir” yazılmıştır. Azınlıklar, yüzde 5 içinde tutulur. İşte bu zihniyetten dolayı ve derin bürokrasiye de yerleşmiş zihniyetten dolayı, azınlıkların zaman zaman problemleri oluyor. Yoksa, nedir azınlıkların sorunu? Din adamı yetiştiremiyorum. Açarsınız, İlahiyat Fakültesinde bir bölüm, olur biter. Sorunlar hiç önemli değil. AmaTürkiye’nin empati göstermesi gerekirken, aksine bu gerginliği daha erginleştiren süreç içerisine giriyor. Bu da diasporayı etkiliyor. Diaspora da dünyayı etkiliyor. Dünya da bunu çok güzel bir koz olarak uluslararası arenada kullanıyor. Böyle bir kısır döngü dönüyor. Sonuçta bu da günlük, pratik yaşantımıza dokunuyor.
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Nefertiti585

Nefertiti585 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  20.Oca.2007 Cmt 11:36:55sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

 

20 Ocak 2007
Başbakan Tayyip Erdoğan, Agos Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’e yönelik suikast haberini alır almaz eşi Rakel Dink’i telefonla aradı.

Hürriyet’in edindiği bilgiye göre, Rakel Dink’i, Bakanlar Kurulu toplantısının hemen ardından arayan Erdoğan, olayın şokuyla fenalaşıp hastaneye kaldırıldığı için kendisiyle görüşemedi. Telefona yanıt veren yakınlarına olaydan duyduğu büyük üzüntüyü ve başsağlığı dileklerini ileten Erdoğan’ın, kendisine gelir gelmez Rakel Dink ile de görüşmek istediği öğrenildi.

PATRİĞİ ARADI

Erdoğan, dün akşam Ermeni Patriği Mesrop Mutafyan’ı da telefonla aradı. Erdoğan, Mutafyan’a, Dink’in cinayete kurban gitmesinden duyduğu derin üzüntüyü bildirip, başsağlığı dileklerini iletti. Erdoğan, "alçakça" diye niteleyip, "Bu kurşun aslında hepimize sıkılmıştır" dediği cinayetin aydınlatılması için olayın üzerine büyük bir kararlılıkla gideceklerini söyledi.

Erdoğan, Mutafyan’a, "Bu olayı en kısa sürede aydınlatıp, arkasında kim varsa ortaya çıkaracağımızdan emin olun. Bütün istihbarat birimlerimizi, güvenlik güçlerimizi harekete geçirdim. Bu olayın üzerine büyük bir kararlılık ve ciddiyetle gideceğimizden emin olmanızı istiyorum" dedi. Erdoğan, programının uygun olması halinde Dink’in cenaze törenine kendisinin de katılabileceğini belirtirken, "Bu olayla ilgili soruşturmayla ilgili olarak iki bakanımı görevlendirdim. Bu iki bakanım cenaze töreninde hazır bulunacaktır" bilgisini de verdi.

 

Ertuğrul ÖZKÖK

 

Ali Kemal e vatan haini dememiştim


DÜN Hrant Dink’in öldürüldüğü haberini aldığımda, dünyanın önde gelen medya yöneticileriyle yemekteydim.

Haber yemek salonuna bomba gibi düştü.


Biz dünya medyasını yöneten bu insanlara yepyeni bir Türkiye portresi anlatmaya çalışırken, pespaye bir katil, bu ülkenin kıymetli bir evladını şehrin orta yerinde kalleşçe katlediyordu.

Bu haberi öğrendiğimde nedense aklıma Trabzon’da rahibin öldürülmesi geldi.

Toplum olarak o rahibin öldürülmesine karşı duyarsızlığımız beni kahretmişti.

Bir din adamı öldürülüyor ve bunu sanki adi, sıradan bir cinayet gibi karşılıyoruz.

Rahibin cenazesi İstanbul’a getirilirken, Trabzon’un ne valisi, ne belediye başkanı ilgileniyor.

Olayı "meczup bir gencin tek başına yediği halt" seviyesine indirip bıraktık.

Bu insanların eline silahı veren iklimi kimlerin yarattığını hiç düşünmedik.

* * *

Hayatım boyunca kimse için "vatan haini" ifadesini kullanmadım.

Ali Kemal’e bile vatan haini demedim.

Bu kelimeyi ilk defa bir katil için kullanıyorum.


Evet bunu yapan, gerçek bir vatan hainidir.

Türkiye’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve onun bütün vatandaşlarının düşmanıdır.

Bu adamı "Provokatör" olarak nitelemek bile yanlış.

"Provokasyon", bu olayın vahametini küçültmektir.

* * *

Bana göre bu olayla ilgili en çarpıcı ve düşündürücü değerlendirmeyi ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu yaptı.

"Bu olay Ermeni soykırımı konusunda hepimizi suçluluk kompleksine sokacaktır" dedi.

Çok doğru.

Bu cinayet, sözde soykırım iddiaları konusunda büyük bir fikri taarruza hazırlanan Türkiye’nin savunma gücüne vurulmuş çok büyük bir darbedir.

Bu cinayet, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en vahim suikastlarından biridir.

Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç cinayetlerinden daha büyük uluslararası yankı yaratacaktır.

Türkiye uzun yıllar bu lekeyi temizlemeye uğraşacaktır.

O nedenle hepimiz, bu cinayetin son halkasına kadar çözülmesi için takipçilik görevini yapmalıyız.

Bu olayın "meczup bir gencin" işi olduğu iddia edilirse, asla inanmayalım.

Evet bu defa inanmayalım.

O adamın eline silahı veren kim, onu bulup yakasına yapışalım.

Ama her şeyden önce, ülkemizde insanları böyle pespaye katiller haline getiren sosyal ve siyasi iklimi kim, kimler yaratıyor ona bakalım.

* * *

Yıllardan beri şunu yazıyorum:

Toplumun "makul üyeleri" sindirilmiştir.

Meydan azgın azınlıkların tahakkümüne kalmıştır.

Demokrasilerin başına gelebilecek en büyük tehlike budur.

Azgın azınlık şövalyeleri cirit atmaya başladığı zaman, toplumların ruh sağlığı bozulur.

Bizim toplumumuzun ruh sağlığı da bozulmuştur.

* * *

Hrant Dink
makul bir Ermeni’ydi.

Ve cesurdu.

Cesaretini sadece Türkiye’nin azgın ırkçılarına karşı değil, asıl Ermeni diasporasının azgın ırkçılarına karşı ispatlamıştı.

Emin olun, bu cinayetin iki sevineni olacaktır.

Irkçı Türkler ile ırkçı Ermeniler.

Geriye kalan herkes, bugünden itibaren derin bir yasa girmelidir.

 

Oktay EKŞİ

O kurşun Türkiye’ye atıldı


TÜRKİYE’de inandığını söyleyerek ve yazarak gazetecilik yapmanın bedelini canıyla ödeyenler kervanına son olarak Agos Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Hrant Dink de katıldı.

Bir önceki şehidimiz 21 Ekim 1999 tarihinde öldürülen, Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Ahmet Taner Kışlalı idi.


"Serbesti" isimli gazetenin Başyazarı Hasan Fehmi Bey’in 6 Nisan 1909 tarihinde öldürülmesinden beri geçen 98 sene içinde 61 gazeteciyi suikast sonucu kaybettiğimize göre her 1.5 yılda bir şehit vermişiz. Bu tablo gösteriyor ki, sadece yöneticilerimiz değil, toplumumuz da "ifade özgürlüğüne" karşı hoşgörülü olmayı bilmiyor.

Önceki cinayetlerin failleri gibi Hrant Dink’i öldürenler de, tetiği hangi inanç ve hangi gerekçeyle çekmiş olurlarsa olsunlar, asıl bu millete kötülük yapmış oldular. Çünkü öncelikle bu ulusun adına leke sürdüler.

Hrant Dink’in katli tam da Ermeni soykırımı iftirasının tazelenip tekrar gündeme sunulduğu bugünlere rastladı.

Bilindiği gibi yeni yasama yılına 4 Ocak günü başlayan ABD Kongresi’nin özellikle Demokrat üyeleri, "Türkler 1915’te Ermenilere karşı soykırım uygulamıştır" anlamına gelen bir yasa önerisini Kongre’den geçirmeye kararlı görünüyorlar. Hatta Temsilciler Meclisi’ndeki Demokrat çoğunluğun lideri Nancy Pelosi’nin bu öneriyi imzalayacak ilk isim olacağı (belki de bu yazıyı okuduğunuz dakikalarda öneri verilmiş olur) bildiriliyor.

Hrant Dink’in alçakça katline herkes gibi ABD Kongre üyelerinin de tepki göstereceklerini ve onun da ivmesiyle söz konusu öneriyi kabul edeceklerini tahmin etmek artık beklenen bir şey oldu.

Onu, bugüne kadar Türkiye’yi üzmemeye dikkat etmiş öteki ülkelerin ve bu arada İngiltere’nin izlemesi artık kimse için sürpriz olmasın.

"Onlar istediği kadar kabul etsin, biz kabul etmedikçe hiçbir sonuç çıkmaz" diyemezsiniz. Çünkü bugüne kadar, "1915 olayları soykırımdır" diyen ülkelerin sayısı 17-18 idi. Büyük devletler de o kervana katılınca sayı hızla büyür. Hatta Birleşmiş Milletler’deki (BM) devletlerin çoğunluğunu oluşturacak noktaya ulaşabilir. İşte o zaman uluslararası camia, BM eliyle Türkiye’ye yaptırım kararı alabilir. Bu "ya soykırımı kabul edip şu bedeli ödeyeceksin, yahut bu yaptırımlara katlanacaksın" türü bir şey olur. Kısaca Yahudilere karşı soykırım uygulayan Almanlarla aynı kefeye konuluruz.

Bu dediklerimiz Dink olayının Türkiye ile ilgili boyutu. Ama bugünün meselesi,-görüşlerine katılmadığımız- bir gazetecinin, inandıklarını yazdığı için katledilmiş olmasıdır.

Dink, sözünü sakınmayan yani inandıklarını olduğu gibi yazan, yürekli ve -bildiğimiz kadarıyla- dürüst, özellikle uygar bir gazeteciydi. Tartışılan 1915 olaylarının "soykırım" olduğunu savunuyordu ama Fransız Milli Meclisi geride kalan yıl "Ermenilere karşı soykırım uygulanmamıştır diyenlerin 5.5 yıla kadar hapis ve 49 bin Euro para cezasına çarptırılacağını" hükme bağlayan öneriyi kabul ettiği zaman ilk karşı çıkan da o idi. Çünkü bu yasanın "ifade özgürlüğünü engellediğini" savunuyordu.

Hrant Dink’in katili (veya katilleri) yakalanıp cezalarını çekmedikçe, hepimiz bu şen’i cinayetin suçlusu gibi ezileceğimizi bilelim.

CC sohbet icin buraya
 <<12345 6789101112131415...30>>
Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir