ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


29 Nisan 2024, Pazartesi 15:02   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler > Aşk ve Sevgi üstüne
forum sohbet oyun basliklari
   Türkülerimizin Gönüller Dolusu Hikayeleri :$ Zülüf Dökülmüş Yüze :$
 <<1 2>>
Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Nehir

Nehir resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2007 Pzr 01:09:38      Türkülerimizin Gönüller Dolusu Hikayeleri :$ Zülüf Dökülmüş Yüze :$sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

          Türkülerimizin Gönül Dolusu Hikayeleri

Gerçekten de “gönül” kelimesinin Ertaş’ın şahsi lügatinde çok özel bir yeri var. O adeta, tıpkı Yunus gibi, Hacı Bektaş-i veli gibi kendisini”gönüller yapmaya” adamış biri... “gönül”ün geçmediği türküsü yok dense yeri...

Şu garip halimden bilen işveli nazlım
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Bir başka türküsünde:

Küstürdüm gönlümü güldüremedim
Baharım güz oldu yazım kış oldu
Gönüle yarini bulduramadım
Baharım güz oldu, yazım kış oldu
1960’lı yıllardan itibaren ismi bağlama ile birlikte anılan, sadece geniş halk kesimlerinde değil, ciddi musiki çevrelerinde de taktir ve hayranlıkla dinlenen Neşet Ertaş’ı farklı bir bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Çünkü o da aslında tam bir yöre sanatçısı, yani mahalli bir sanatçı olmasına rağmen yaygın şöhreti ve söylediği türkülerin popülaritesi ile ülke genelinde tanınan biri olarak diğerlerinden ayrılır.

İşte Neşet Ertaş Orta Anadolu bozkırlarının tam göbeğinde, “ay dost deyince yeri göğü inleten” gönül delisi bir babanın evladı olarak 1938’de Kırtıllar’da dünyaya gelir. Hiç çocuk sahibi olamadığı ilk karısı Hatice’yi genç yaşında kaybeden Muharrem Ertaş, ikinci evliliğini Kırtıllar köyünden Döne ile yapar ve bu evlilikten, Necati, Neşet, Ayşe, Nadiye ve muhterem adında beş çocuğu olur. Kırtıllar nüfusunun tamamı abdallardan ibaret olan bir aşiret köyüdür. Köyün çevrede “abdallar” adıyla anılması da bundan olsa gerek. Daha altı yedi yaşlarında iken, kendisini yöre düğünlerinin aranılan sanatçı babası Muharrem Ertaş’ın sazı önünde oynarken bulan Neşet Ertaş, hayatını, bir nevi hayat destanı diyebilceğimiz 1960’lı yıllarda yazdığı uzun bir şiirinde şöyle anlatır.

    Zülüf dökülmüş yüze - Orta Anadolu yöresi 



Bin dokuzyüz otuzsekiz cihana
Kırtıllar köyünde geldin dediler
Babama Muharrem, anama Döne
Dediysen Ata’yı bildin dediler


Dizinde sızıydı anamın derdi
Tokacı saz yaptı elime verdi
Yeni bitirmiştim üç ile dördü
Baban gibi sazcı oldun dediler


O zaman babamdan öğrendim sazı
Engin gönül ile Hakk’a niyazı
O yaşımda yaktı bir ahu gözü
Mecnun gibi çölde kaldın dediler


Zalım kader devranını dönderdi
Tuttu bizi İbikli’ye gönderdi
Babam saz çalarken bana zil verdi
Oynadım meydanda köçek dediler



Anam Döne İbikli’de ölünce
Tam beş tane öksüz yetim kalınca
Beşimiz de Perişan olunca
Babamgile burdan göçek dediler



Yürüdü göçümüz Tefleğe doğru
Bu hali görenin yanıyor bağrı
Üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
Bunlara bir ana bulun dediler


Yozgat’ın Kırıksoku Köyü’ne vardık
Bize ana yok mu diyerek sorduk
Adı Arzu dediler bir ana bulduk
İşte bu anadır buldun dediler



En küçük kardaşı kayıp eyledik
Onun için gizli gizli ağladık
Üstelik babamı asker eyledik
Yine öksüz yetim kaldın dediler


Zalım kader tebdilimi şaşırttı
Heybe verdi dalımıza devşirtti
Yardım etti Yerköy’üne göçürttü
Biraz da burada kalın dediler


Yerköy’den Kırıkkale’ye geldik
Babam saz çalarken biz çümbüş aldık
Kırşehir’e varınca kemanı çaldık
Aferin arkadaş çaldın dediler


Yarin aşkı ile arttı hep derdim
Babamı bir yere dünür gönderdim
Başlık çok istemişler haberin aldım
İstemiyor yarin seni dediler


Kırşehir’de yedi sene kalınca
Düğün düzgün hepsi bize gelince
Burada herkese yer daralınca
Ankara’ya gider yolun dediler


Ankara’da (sünnetçi) Veysel Usta’yı buldum
Epeyce eğleştim, evinde kaldım
Yüz lirayı verip bir yatak aldım
Etti isen böyle buldun dediler


Bir ev kiraladım münasip yerde
Kaldı kavim kardaş hep Kırşehir’de
Bu aşk hançerini vurdu derinde
Çaresini bulamazsan ölün dediler


Yarin aşkı ile döndüm şaşkına
Arada içerdim yarin aşkına
Canan acımaz mı garip dostuna
Buna da içeriye alın dediler

Bu hasretlik duygusu Türkü babanın sanatına olumlu etki yaparak, memleketin taşına, toprağına, insanına hasret ve özlemle dolu pek çok türkünün doğmasına sebep oldu.

Ana vatanımsın, baba yurdumsun
Ozanlar diyarı şirin Kırşehir
Uzak kaldım gurbet elde derdimsin
Hasretin bağrımda derin Kırşehir.
Feleğin yazdığı kara yazıynan
Çok yürüdüm bağrımdaki sızıynan
Kara kaşlarıynan, kara gözüynen
Aşık etti beni birin Kırşehir

      Denizler etrafımızda dolaşırlar,Nehirler ise içimizden akarlar

                             img102/5920/kavumaoj0.gif

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Star-Sun

Star-Sun resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2007 Pzr 01:35:38sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Yarin aşkı ile döndüm şaşkına
Arada içerdim yarin aşkına
Canan acımaz mı garip dostuna
Buna da içeriye alın dediler

Emeğine sağlık Nehir.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Harwest

Harwest resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2007 Pzr 01:44:23sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Hastane önünde incir ağacı

Doktor bulamadı bana ilacı

Baş tabib geliyor zehirden acı

Garip kaldım yüreğime dert oldu

Ellerin vatanı bana yurt oldu

Mezarımı kazın bayıra düze

Benden selam söyleyin sevdiğim kıza

Başına koysun.karalar bağlasın

Gurbet elde kaldım diye ağlasın

 

Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genç askerde vereme yakalanır.Hava değişimi olarak Yozgat a(Akdağmadeni) gelir. Sözlüsünün ailesi gence kızlarını göstermek istemezler.Genç tedavi için İstanbul da Hastaneye yatar,Pencereden gördüğü incir ağacından aldığı  ilhamla yukarıdaki türküyü söyler.Yakalandığı amansız hastalıktan kurtarılamayarak hastanede ölür.Ailesi cenazesini Yozgat a getiremez..,İstanbulda kalır.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Harwest

Harwest resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2007 Pzr 01:50:04sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Nehir çok güzel bir başlık açmışın teşekkürler sana

Kesik Çayır Biçilir Mi?

Meram bağları, Meram çayırları tanıktır, böylesi yiğit her anaya kısmet olmaz. İnadına mertti, inadına yiğit, inadına yağızdı. Konya nın valisi o yıl Meram da otururdu hep. Meram o zamanlar da en saygıdeğer yeriydi şehrin, Mevlevi dedeleri Meram daydı, çelebiler hepten Meram daydı. Ve Vali paşanın yâveri, genç yâveri Meram dan çok az inerdi Konya ya. Bütün oralar bu genç adamı, o da bütün oraları tanırdı, iyi tanırdı. Yâver, fesini sola doğru devirdi. Güz demiydi. Serindi ama o yanıyordu. Korkmuyordu. Oysa Kocamış bir gece yollara düşmüştü "Dutlu"dan Meram a doğru, akşam namazından sonra. Korkmuyordu. "Sırtıma sepken yağıyor." "Yanuben yorgun gelirim." demiş elin oğlu zamanında. Yâver işte bu hâl idi. Konya severdi bu delikanlıyı; O da Konya yı. Ama Konya dan daha çok sevdiği bir şey bir kişi, bir hatun kişi vardı. Meram a ilk zamanlar sık gelirdi. Aslı Konaya lı değildi. Sevdiceği bir Mevlevî çelebisinin kızıydı. Düşünün, Allah etmesin dile düşerlerse ötesi yoktu bu işin. Allah etmesin dile düşerlerse, Musalla mezarlığında selviler hüzzam makamından bir şarkıyla başlayıverirlerdi. Allah etmesin, gençti. Konya nın delikanlısı zaten pek hayır okumuyordu adının üstüne. Allah etmesin. Ama yine de kotkmuyordu işte. Sevdiceği bir Mevlevî çelebisinin kızıydı. Gelirken- giderken bir şeyler olmuştu. Bir şeyler olmuştu çünkü. Loraslarından kalkan ebabil kuşları, kanatlarında "Günaydınlar" getirdilerdi bir gün. Ebabil kuşlarının gözleri kahverengiydi, sol ellerinin üstünde bir "Ben" vardı ebabil kuşlarının. Bu gece onunla buluşacaktı. İlk buluşmaları değildi bu şüphesiz. Ama Meram ın o ördekbaşı ve şili çayırları o "incecik" çayırları tanık olsun ki en mutlusuna gidiyordu buluşmalarının. Yâver fesini sol yana devirdi ve bıyıklarını burdu. Eli-ayağı yanıyor gibiydi. Kerpiç duvarı aşmıya çalıştı. Ceketi tozlandı, aldırmadı, hemen şöyle silkiverdi eliyle, ince çayırlar ayağına dolaştılar aldırmadı. Çelebi kızı, Zerdalinin altına vardı. Gözleri apaydınlıktı, kahverengiydi. Yâver yanına gelince, oturuverirdi çayırların üstüne. Yâver o cesaretsiz elleriyle çelebi kızın elini tutacak oldu, edemedi. Oturdu. Konya pul pul dirildi gözbebeklerine. Yalnız Konya değil dünyalar onundu. Anasını hatırladı, bir zaman sonra, memleketini hatırladı, sonra kalkıp gitmek istedi, niye istedi bilmem, gidemedi.Oturdu. Derken efendim sekiz iklimden ipil ipil bir batı rüzgarının seranadı başladı. Kız konuşuyordu. Çelebi kızı. Derken efendim, Dere tarafından bir bülbülü vurdular, ne hacetti, kız konuşuyordu, yâver öldü öldü dirildi. Konuştular. Kızın elleri yâverin ellerinde serindi. Uzun uzun konuştular. Aşktı bu dost. Sevgiydi. Ne Konya vardı önlerinde, ne zerdali ağaçları, Ne Meram, ne paşa, ne çayırlar ve ne de sekiz taraflarından sekiz kara binayla onları gözetleyen sekiz Konya uşağı. Derken efendim, yâver "Haydi hoşçakalasız" diyecekti, diyemedi. Derken efendim sekiz karabina sekiz kurşun kuştu yâverin suratına. Derken efendim, yâver "gidem" dedi, gidemedi. Önce sallandı sağ ayağının üzerinde üç kez. Sonra sa yanına devrildi. Kıpırdayamadı bile. Sekiz Konya delikanlısı için sanki bir şey olmamıştı. Dere yöresine doğru "Konyalı" yı çağıraraktan yürüdüler. Sabah yakındı. Çelebi kızı ölü sevgilinin üstüne eğildi. Öylece kaldı. Gün ışığında ölü yâveri ve çelebi kızını "incecik" çayırların üstünde buldular. Paşa, vali paşa, yâverin anasına yanık künyesini gönderdi yarıntesi günü. "İnce çayır biçilir mi Sular ayaz içilir mi Bana yardan vaz geç derler Yâr tat lolur geçilir mi" Sonra arkasından, mezar taşı olsun garibin diye bu türküyü yakıverdiler. "İnce çayır biçilir mi?" Biçtiler bile. "Aman ben yandım, paşam ben yandım, Ellerin köyünde vuruldum kaldım." Kaynak: Kamil UĞURLU Bir Konya Türküsünün Doğuş Hikayesi Türk Folklor Araştırmaları-Kasım 1963

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

ercan497

ercan497 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2007 Pzr 01:50:25sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Şu garip halimden bilen işveli nazlım
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

yüregine saglik tsk ler
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Harwest

Harwest resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2007 Pzr 12:42:31sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Ana vatanımsın, baba yurdumsun
Ozanlar diyarı şirin Kırşehir
Uzak kaldım gurbet elde derdimsin
Hasretin bağrımda derin Kırşehir.
Feleğin yazdığı kara yazıynan
Çok yürüdüm bağrımdaki sızıynan
Kara kaşlarıynan, kara gözüynen
Aşık etti beni birin Kırşehir

Çok çok sevdiğim bir türkü iç anadolulu oluşumuzdan mı yoksa türkülere sevdamdan mı nedir?Bu türküyü dinlerken müziği ve sözleri beni biyerlere götürür

Çok güzeldi paylaşım için sağol Nehir

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

xxxxxiSyAnxxxxx

xxxxxiSyAnxxxxx resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2007 Pzr 13:04:28sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Türkü Dostlarına..

Sevgiyle..

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Harwest

Harwest resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2007 Pzr 13:13:37sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Nem Kaldı

Parsel Parsel Eylemişler Dünyayı
Bir Dikili Taştan Gayrı Nem Kaldı
Dost Köyünden Ayağımı Kestiler
Bir Akılsız Baştan Gayrı Nem Kaldı

Padişah Değilem Çeksem Otursam
Saraylar Kursam Da Asker Yetirsem
Hediyem Yoktur Ki Dosta Götürsem
İki Damla Yaştan Gayrı Nem Kaldı

Mahzuni Şerifim Çıksam Dağlara
Rastgelsem De Avcı Vurmuş Marala
Doldur Tüfeğini Beni Yarala
Bir Yaralı Döşten Gayrı Nem Kaldı
Aşık Mahsuni Şerif

Bende Üstadın sevdiğim bir türküsünü Türkü Dostlarıyla paylaşayım

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Nehir

Nehir resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2007 Pzr 13:50:18sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Karadır Kaşları Ferman Yazdırır 


Karadır kaşların ferman yazdırır,
Bu aşk beni diyar diyar gezdirir,
Lokman Hekim gelse, yaram azdırır,
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin.

Ormanlardan aşağı aşar geçerim,
Nazlı yari kaybettim ağlar gezerim
Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur,
Nazlı yarin hayali karşımda durur.

Karadır kaşların benzer kömüre,
Yardan ayrılması zarar ömüre,
Kollarımdan bağlasalar demire,
Kırarım demiri, giderim yare.

Ormanlardan aşağı aşar giderim,
Nazlı yari kaybettim,ağlar gezerim,
Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur,
Nazlı yarin hayali karşımda durur.

Uzaklara gittim,gelirimdiye,
Tabancamı doldurdum vururum
Hiç aklıma gelmez ölürüm diye,
Ölüm ver Allahım ayrılık verme.

Ormanlardan aşağı aşar giderim,
Nazlı yari kaybettim,ağlar gezerim,
Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur,
Nazlı yarin hayali karşımda durur.

Üç güzel oturmuş karaya bakmaz,
İnsan sevdiğini dilden bırakmaz,
Hey Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz,
Gönül defterinden sildin mi beni.

Ormanlardan aşağı aşar giderim,
Nazlı yari kaybettim,ağlar gezerim,
Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur,
Nazlı yarin hayali karşımda durur.
Karadır Kaşların Ferman Yazdırır türküsünün kahramanı MUSTAFA TUNA ile 14 ARALIK 2002 tarihinde SEYİTGAZİ ‘deki evinde DSP Eskişehir Milletvekili NECATİ ALBAY ile birlikte yaptığım söyleşi...Mustafa TUNA ,astım hastası..Zor nefes alıyor,arada bir yanındaki astım ilacı aletinden nefes çekiyordu. Zaman zaman konuşurken zorlandı.

-Sayın Mustafa Tuna yıl 1944...Siz Seyitgazi’lisiniz, komşu kızına tutuluyorsunuz. Ama babanız evlenmenize karşı çıkıyor. Neden?

-Kızın babası Rum dan dönme idi Babam ‘Ben soyuma Rum kanı katmam’ diye itiraz etti. Kanımıza karışmasın dedi. Belki de isabetliydi. Düşüncesi öyleydi. Ama gönül ferman dinlemediği için, biz kızı kaçırmak zorunda kaldık.

-Nasıl ve kiminle kaçırdınız?

-Arabacı Raşit vardı. Arkadaşımdı. Kız nişanlanınca, biz Raşit’in arabasıyla kaçırmaya karar verdik. Benim aracı kadınlarım vardı. Haber getirip götüren... Onlardan kızın ertesi gün çeşmeye geleceğini öğrendim. Bir yandan da kızın kına hazırlığı var. Bu iş bitiyor, biz bunu önleyelim dedik. Kızın eviyle, Kuruçeşme arasında dar bir sokak var. Arabayı sokağın başına çektik. Birgün önceden de atları nallatmışız. Herşey hazır. Kız testileri su doldurup, omuzuna almış. Sokak dar kaçacak-göçecek yer yok. Sabahın da körü... Saat 7-8 gibi. Kızı yakaladım. Duvara çarptım. Omuzundaki su testileri kırıldı. Kucaklayıp arabaya attım. Atları kırbaçladık. Yola koyulduk. Kalabalık bir gündü. Arabacı yolu şaşırdı. Planladığımız yola gitmedi. Eskişehir yoluna saptı. Zaten arabacı Raşit saralıydı. Nöbeti tuttu, titriyor. Kız bağırıyor. Bir elimle kızın ağzını kapatıyor, ötekiyle Raşit’i tutuyorum. Yuları kavrayıp, atların sırtına bineceğim ama, bu defa ötekiler arabadan düşecekler. Atlar başı boş koşuyorlar. Aniden bir de karşıdan kamyon çıktı. Eskişehir tarafından geliyor. Kamyonu gören atlar ürktü, anayoldan çıkıp, orman yoluna saptı araba.

-Ve ormanların gümbürtüsü başladı. Hangi ormandı bu?

-KIZILTEPE ORMANI diyoruz. Şu karşıdaki orman, Eskişehir yolunda. Atlar ormanın içine daldı. O arada millet de peşimize düşmüş... Jandarma süvarisi bir yandan çevirdi; kızın nişanlısının akrabaları öte yandan. Üstümüze geldiler. Nihayet arabayı çevirdiler. Teslim olmak zorunda kaldık.

-Alıp götürdüler sizi...

-Götürdüler, tevkif ettiler..27 gün yattım. Sorgu hakimi samimi bir arkadaşımdı. Ben o zamanlar Halkevi çalışmalarına katılıyorum. Oradan tanışıyoruz. Beni hapishane bahçesinde volta atarken görmüş, işaret etti bana. ‘Hayrola n’apıyorsun orada?’ diye sordu. Ben de ellerimi üstüste çaprazlayıp, tevkif edildim dedim. Gardiyanı gönderdi ‘yaz, tahliyemi istiyorum de’ dedi. Yazdım, imzaladım. ‘Sen aşağı in. Şimdi seni bırakacaklar’ dedi. Aşağı indim, beni tahliye ettiler. O zaman sorgu hakiminin yetkisi vardı. Ben tahliye oldum. Ama mahkeme devam ediyor. Dosya ağır cezaya, Eskişehir‘e gönderildi. Duruşmaya çağırdılar. Mahkemeye gittim. İlk duruşmada beni tevkif ettiler.

-Suç kız kaçırma tabii ki ?

-Evet evet. 431’e 62 inci madde gereğince dava açıldı. Mahkeme devam ediyor. İkinci duruşmaya kardeşimle babam, RAZİYE’yi de getirdiler.

-Babanız araya girdi yani?

-Evet, babam araya giriyor, kızın ifade vermesini istiyor. Alıp mahkemeye kızı getiriyorlar. ‘Ben gönlümle gittim. Beni kaçıran olmadı. Yaşım küçüktü,beni zorla evermek istediler, ben de Mustafa’ya rızamla kaçtım. Zorla filan götürülmedim.’ Bunlar zapta geçti. Savcı itiraz etti: ‘Kızın yaşı küçük, tanıklığı geçerli değil‘ dedi. Ben de ‘Sayın yargıç, akit kişiyi reşit kılar. O zaman küçüktü ama, olay olmuş. Kişi reşit sayılır ‘ dedim. Beraatimi ve tahliyemi istedim. İçeri girdiler, bir saat kadar kaldılar. Sonra kararı açıkladılar. Bir seneye mahkum edildim. Yalnız bu arada bir şey anlatmam gerek KARAKULAK diye biri var Seyitgazi’de... Varsıl. Benim onunla bir meselem var. Ben ilk 27 gün yatıp çıktığımda, peşime adam takıyor...Beni vurdurtmak istiyor. Adamın birine yüz lira veriyor. O da benim arkadaşımdı. Gelip bana durumu anlattı. Biz o yüz lirayla,gidip güzel bir rakı içtik. Sonra Karakulak’ı yolda çevirip rezil ettim. Beni vurdurtmak için verdiği yüz lirayla içki içtiğimizi söyledim. Boynuma sarıldı, gönlümü aldı. Dayı yeğen olduk. Aramız iyileşti. Ama sonradan öğrendim ki, bir senelik tevkifatımda onun parmağı var. Benim ceza almam için mahkemeyi etkilemiş. Yıl 1944, tek parti dönemi...Bu tür şeyler kolay oluyordu. Velhasıl biz bir yıl yatacağız. Ben temyiz ettim, fakat savcının kızı da mahkeme kaleminde memur olarak çalışıyor. Kayıttan geçirdiğim dilekçeyi, temyize göndermiyor. Ama dilekçenin tarih ve numarası elimde var. Bana karar tebliğ ediliyor, bakıyorum temyiz isteğim yok...Yazmamışlar. İtiraz ettim. Elimdeki tarih-numarayı gösterdim. Zaten tahliyeme iki ay kalmış. Gardiyana on lira verdim, yeni yazdığım dilekçeyi bakanlığa gönderdim. Tahkikat açıldı, müfettiş geldi. Haklı çıktım ama, bir sene yattım.

-Siz bu arada olayı türküye mi döktünüz?

-Ben Seyitgazi’deki ilk yirmi yedi günlük hapisliğimde, sazla türküyü söylemeye başlamıştım. Hapishaneden, dışarıya taştı türkü... Bütün Eskişehir’in dilinde. Öyle meşhur oldu ki türkü, Eskişehir yıkılıyor. Hapishanede berber Gazi vardı, idamlık. Seyitgazi’den. O beni koruyor. Kimse bana dokunamıyor hapishanede. Tatarlar var. "Leylalar" diye bir türkü söylüyorlar. Cümbüşün bini, bir para. Bizim türkü de her tarafa yayıldı. Ben günümü tamamlayıp çıkacağım sırada, Hakkı Efendi, yani kızın babası haber gönderiyor, "tahliye olduğunda doğruca bizim eve gelsin görüşelim" diyor. Ama babam kabul etmiyor. Ben babamı karşıma alıp da onlara gitmedim.

-Yani görüşmediniz...

-Ben kızla görüşüyorum, ama babasına gitmedim. Hatta hiç unutmuyorum, aracılar vasıtasıyla kız bana bir çevre göndermişti. Baktım olmayacak, babam reddediyor, 1948‘de terk-i diyar eyleyip, Ankara’ya gittim. Orada iş bulup çalıştım. İnşaatlarda çalıştım, taşeronluk yaptım.

-Eşiniz Hikmet Hanımla nasıl tanıştınız?

-Benim çalıştığım insanların akrabası idi. Her zaman görüyordum. Kısmetmiş, istettim evlendik.

-Şimdi şunu öğrenmek istiyorum Karadır Kaşların Ferman Yazdırır Türküsü bu anlattığınız yaşam öykünüzün yansıması mı? Yani size ait değil mi?

-Bestesi de güftesi de bana ait.

-Başka türkü yaktınız mı?

-Şiirlerim çok, ama başka türküm yok.

-Bu türkü çok tutuldu. Herkes kendinden bir parça buluyor bu türküde... Öğrenmek istiyorum ‘Karadır Kaşların Ferman Yazdırır’ ne demek sizce?

-Yani hatıra yazdırıyor demek.

-Kaşları kara mıydı?

-Karaydı, çok da güzeldi rahmetli canım ...(Burada Mustafa Tuna’nın gözleri doluyor... Ağlamaklı oluyor)

-‘Bu aşk beni diyar diyar gezdirir’...

-Gezdirdi, uzun yıllar gurbette yaşadım. Yirmi iki yıl Seyitgazi’ye hiç gelmedim...

-‘Lokman hekim gelse, yarem azdırır’...

-Çare yok yani...

-Çare yok ‘Yaremi sarmaya yar kendi gelsin’

-Çok sözleri var türkünün ...Ama unutmuşum.

‘Anası Ümmü de babası Hakkı,
Bizi ayırmaya var mıydı hakkı,
Kuruçeşme suyu çağlayıp akar,
Anası çıkmış da yollara bakar.’

-Anasının adı Ümmü, babasının adı da Hakkı mıydı?

-‘Ormanların gümbürtüsü başıma vurur, Sevdiğimin hayali karşımda durur.’ ne demek?

Atlar ormana girdi ya...Onu kastediyorum.

-‘Kızıltepe ardıçları sallanır, Birgün evvel atlarımız nallanır’. Bir gün evvel Raşit atları nallatıp, arabayı hazırlamış yani...Öyle mi?

-Evet evet...Kızıltepe ormanı da Eskişehir yolu üzerindeki orman...

-Sonra Hikmet Hanımla evlendiniz. Siz mutlu oldunuz, karşı tarafın durumu n’oldu?

-O çok üzgün öldü canım...

-Yakında mı öldü?

-1989’ın 21 Temmuz’unda öldü. Şu şiirle andım ben..

‘Açmış kollarını kara toprak,
Seni bağrına basmak için,
Niçin niçin niçin,
Çektiğin ızdıraplar için.’

(Sözün burasında Necati Albay, araya giriyor.)

-Mustafa Abi, senin türküde unuttuğun yeri ben hatırlatmak istiyorum.

‘Dolana dolana geldim bacana,
Çay mı demletirsin Kadir kocana,
Danıştın da mı geldin Sultan Elif Hocana
Ölüm ver Allahım, ayrılık verme’

-Bunlar kim?

-(Necati Albay) Kadir evlendiği adam, Sultan Elif de , Demirci Guru Memed’in kardeşi, aracılık yapıyormuş.

-Benim yirmiyedi günlük hapisliğimde düğün yapıldı, evlendi. Altı ay, bir sene kocasıyla kaldı. Benim için ifade verdikten sonra, kocasının evine gitmedi, babasının evine döndü. İşte o zaman babası hapisten çıkınca doğru bize gelsin dedi. Resmen boşanmamışlardı; ayrıydılar. Babam da rıza göstermeyince ben buraları terkettim.

-Ne zaman terkettiniz; kaç yıl sonra döndünüz Seyitgazi’ye?

-1948 yılında terkettim; 1975 yılında döndüm. Çocukların çoğu gurbette doğdu.

-(Necati Albay) Babasıyla küsken arada bir ‘Köylü Gazetesi’ gönderirdi Seyitgazi’ye. Beni de aralarına alırlardı, babası Ahmet Amca bana okuturdu gazeteyi. Mustafa Abi’nin haberini öyle alırdık.

-Mustafa Bey, siz uygar bir insansınız, türkü yakanların duygusallığı fazladır. Hayatını o türküye bağlar, etkisinden kurtulamaz. Ama siz bunları aşmışsınız. Mutlu bir evlilik yapmışsınız. Meslek edinmişsiniz. Yetişkin çocuklarınız var. Yaşamda başarılısınız. Ama burada benim öğrenmek istediğim şey şu; kızı başkasına zoraki vermeleri, babanızın da itirazı mı sizi etkiledi? Olayın nedeni bu mu yani?

-Evet.

-Kız ile sonra hiç karşılaştınız mı?

-Kocası öldükten sonra bir iki karşılaştık. Ailesiyle sürekli görüşüyoruz. Tabii konu hassas olduğu için kimse üstüne gitmiyor.

-Mustafa Bey, peki bu türkü burada, Seyitgazi‘de doğmuş, Zonguldak’a nasıl maledilmiş?

-Vallahi bilmiyorum ki...

-(Necati Albay) Ağabey benim hatırımda kalan şu; ben sana hatırlatayım da sen ne dersen de... Bu türküyü sen Zonguldak’ta çalışırken, hani orada bir yerde çalışmışsın ya!

-Bartın’da ...

-Hah!. Oralarda çalışırken, Zonguldak türküsü diye verdin. Buraya maledilmesin, aileler üzülmesin diye. Benim hatırladığım, 1975’te sen buraya döndüğünde seninle konuştuk. O zaman sen bana böyle anlattın.

-Bu hastalık bende unutkanlık yaptı. Birçok şeyi hatırlayamıyorum. Türkünün çok sözünü de unuttum. Hatıra defterim vardı. Onu da yaktım.

-Şimdi işi yerine oturtmak gerek. Bu türkü Seyitgazi’li iki gencin yaşadığı olay üstüne yakılmış. Olayın taze olması nedeniyle kimi ayrıntılar gizlenmiş. Ama artık olan olmuş, ölen ölmüş... Gerçek neyse ortaya çıksın. Türkü de doğduğu yere maledilsin.

-Elli altmış sene geçti aradan. Ben yazdığım şeyleri hatırlamıyorum

-Bartın’da ne iş yaptınız?

-Tapu Kadastro’da çalışıyordum. Geçici görevle gittim. 1950’li yıllar olsa gerek.

-Mustafa Bey, bu bir fikri ürün. Araba üretmek, tarlada bir şey yetiştirmek gibi... Fikir üretimi... Size ait olan bu ürünü başkaları sahiplenmiş. Hem de siz sebep olmuşsunuz. Allah gecinden versin size bir şey olsa, bina mal-mülk geçer gider. Ama bunlar kalıcıdır. Bunlarla anılırsınız.

-İşte bilmiyorum gayri... Benim adıma bir şey kaydettirmedim. Kimse üzülsün istemedim

(Necati Albay elindeki dizeleri okuyor.)

‘Minareye çıkıp bize baktılar,
Arkamıza candarmayı taktılar,
Arabada sarılıp da yattılar,
Ölüm ver Allahım ,ayrılık verme.’

-Necati Bey daha iyi biliyor. Halka malolmuş. Ben unutuldum artık, halkın oldu türkü.

-Necati Bey, siz bir ay öncesine, yani 3 Kasım 2002 seçimlerine kadar DSP Eskişehir Milletvekili idiniz. Benim de çok eski bir arkadaşımsınız. Bana da bu türküyü araştırmam için yardımcı oldunuz. Anlaşılıyor ki, ‘Karadır Kaşların Ferman Yazdırır’ türküsü, doğduğu yere mal edilmemiş. TRT kayıtlarında Zonguldak görünüyor. Oysa olay burada, Seyitgazi’de geçmiş. Sizin de çocukluk anılarınızda yeri var. Bana bu türkünün bu bölgeye ve Mustafa Bey’e ait olduğunu nasıl açıklayabilirsiniz?

-Şimdi Yaşar’cığım, Mustafa Abim, benim çok sevdiğim birlikte olduğum, beraber gün geçirdiğim bir kişi. Mustafa Abi yetişme çağında, Seyitgazi’yi terketti gitti. Nedeni bir kız kaçırma olayıdır. Mustafa Abi’nin babası ile de yakınlığım vardı. Zaman zaman bir araya geldiğimizde, Ah oğlum, benim bir oğlum var, şimdi buralarda değil’ der iç geçirirdi.

-Bu olaya müdahalesinden ötürü üzüntü duyar mıydı?

-Duymaz mıydı? Ben gerçekten Mustafa Abi’yi çok merak ederdim. Onu tanımamıştım. Ama Ahmet Amca’nın anlatımından biliyordum. Nerede olduğunu bilmezdim. Ama zaman zaman ondan ‘Köylü Gazetesi ‘ gelirdi. Kahvede oturan ihtiyarlara gazeteyi okurdum. Yani benim bu aileyle böyle bir yakınlığım vardı. Bu Köylü Gazetesi, Ahmet Amca ile oğlu arasında ve bizler arasında bir iletişim aracıydı. Sonra aradan yıllar geçti, sanıyorum 70’li yıllardı. Mustafa Abi emekli oldu. Seyitgazi’ye geldi. Tanıştık. Bu şimdi içinde bulunduğumuz evleri yaptırdı. Buraya yerleşti. Dostluk öyle başladı.

-Bu türkünün ona ait olduğu konusu...

-Bu türkünün ona ait olduğunu bilmeyen yoktur Seyitgazi’de... Türkünün sözlerinde geçen yerler de Seyitgazi’nin yer adlarıdır. Örneğin Kızıltepe, Eskişehir’den Seyitgazi’ye gelirken yol üstünde gördüğümüz tomruk yığılı tepenin adıdır. Ve de ardıçlar vardır. ‘Ardıçlık’ denir. Bu da geçiyor türküde. Kızıltepe’nin altında deve yolu vardır. ‘Develerin gümbürtüsü’ diye geçiyor. Eskiden deve kervanları bu yoldan geçerdi. Boyunlarında çanlar vardı. ‘Develerin gümbürtüsü , başıma vurur’ lafı da budur. Yani ‘Derelerin gümbürtüsü’ değil...’Develerin gümbürtüsü’ dür o. Ve bu da Kızıltepe’nin yanından geçen deve yoludur. Kahramanları belli olan ‘Karadır Kaşların’ türküsü Seyitgazi’de yaratılmış bir türküdür. Ama Mustafa Abi bunu kimseye zarar vermemek için geçici olarak çalıştığı Zonguldak’a maletmiştir. Çünkü aileler rencide olsun istemiyordu. Kız evlenmişti. Çocukları vardı. Böylece türkü oradan halka maloldu. Her Seyitgazi’li bu türkünün olayını bilirdi. Vaktiyle bu türkü radyodan çalınırken, Seyitgazi’liler olaya duydukları saygıdan ötürü radyolarını kapatırlardı. Yani sözün kısası bu türkü sazıyla, sözüyle Seyitgazi’lidir. Mustafa Abi’nin yaşam öyküsüdür.

-Peki Mustafa Bey sizin eğitiminiz neydi?

-Burada Seyitgazi’de o zaman ortaokul yoktu. İlkokulu burada bitirdim, Kalecik‘te ortaokul diploması aldım. Tapu Kadastro’ya girdim. Orada tekamül kurslarına devam ettim. Kademe kademe ilerleyip, tapu müdürlüğünden emekli oldum.1921 doğumluyum.

-Mustafa Bey sizi bu hasta halinizde epeyce yorduk. Çok teşekkür ederim. Ama önemli bir saptama yaptığımıza inanıyorum. Eğer izin verirseniz, türkünün kimliğinin değişmesi için gerekli girişimleri yapacağım. MESAM ve TRT’ye bu anlattıklarınızı aktaracağım. Türk Halk Müziğimizin önemli ürünlerinden biri olan Karadır Kaşların Ferman Yazdırır türküsünün’nün asıl kaynağına, yani SEYİTGAZİ’ye ve şahsınıza kaydedilmesi için çaba göstereceğim.

-Kimseye zarar gelsin istemiyorum. Hatta kızın adı hiç geçmese iyi olur. Gerisi size kalmış, n‘aparsanız yapın


Tüm  türkü sevdalarına,sevdalılarına.Teşekkür ederim katıldığınız için
          Denizler etrafımızda dolaşırlar,Nehirler ise içimizden akarlar
          
                            img102/5920/kavumaoj0.gif
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

SugaRGirLn

SugaRGirLn resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey
ozel karakter ile sohbete katil
sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2007 Pzr 15:07:13sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
Ala gözlüm ben bilden gidersem - Çukurova yöresi

Ala gözlüm, ben bu ilden gidersem,
Zülfü perişanım kal, melil melil.
Kerem et, aklından çıkarma beni;
Ağla göz yaşın sil, melil melil.

Yeğin ey sevdiğim, sen seni düzet;
Karayı bağla da, beyazı çöz, at;
Doldur ver badeyi, bir daha uzat;
Ayrılık şerbetin ver, melil melil.

Elvan çiçeklerden sokma başına,
Kudret kalemini çekme kaşına,
Beni unutursan doyma yaşına,
Gez benim aşkımla yar, melil melil.

Karac`oğlan der ki: Ölüp ölünçe,
Ben de güzel sevdim kendi halımça;
Varıp gurbet ile vasıl olunça,
Dostlardan haberim al, melil melil.


Karacaoğlan
CC sohbet icin buraya
 <<1 2>>
Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir