fiogf49gjkf0d SON CÜMLENİN KALEMİ Birinin yoğurduğu düğümlerde, yollarım kesilir apansız. Menekşe solmaz; yarım ağız bir hastalık... Oysa bilmezdim menekşenin içinde kadın türünü barındırdığını. İçgüdüsel bir süsleme sanatı.
Yol ve menekşe bir umut bayrağı!
Hangi kuytuda uyur uyanık bir umut yaşar? Hangi penceresiz odada, bir nebze beyaz doğar? Ve hangi tür insanlıkta ölmek bilmez hırslar, acımasızlıklar var?
"KAÇ" Tek başına cümle yüzlü bir soru! Şimdi yiterim tüm rakamları zamandan yana şaşkın. Nasıl bir zaman ki bu; kaç dünü tutmuş bir ipin ucunda? Ya da kaç yarın gömülmüş sevgi bahçemize? Peki ya şu an; gerçekten varmı sizce?
Sorular birikirken uykusuzluk tünemiş ufkuma, balık ağızlı soluklar dolar sevdama. Niyetine sürgülü bilgilerde, ben kesilir tüm renkler. Cehalet boyanır sayfalar boyunca. Bense yaşarım toyluğun en üst rafında.
Bir deli gömleği dikilir beynimde. Adresi sorarsanız, anıların depolandığı lobun tam köşesinde. Ne kadar yarım kalmışlıklar varsa kainatta, hepsi isterler gömleğimden bir parça!...
Yüküm; kıyılmış bir ezan silüetiyle kulaklarımda. Duyulmamış her ses bir parça eza nasıl olsa! Kışlamalık bir boyut arayışı var ruhumun üreyen girdabında...
Rakamı önemsiz gözlerde didiklenir kısır cümlelerim. Bende yılışık bir haz; duygumu eleştireni dinlerim. Onlarca intihar gizlenir cep diplerimde; birini de salıvermem görünmesin gerçek yüzüm diye...
Dost dillerde dallanır, köy bucak sinlerim! İçlerini açıp kimleri otopsiye göndereyim? Her cesette bir manidar parmak izim, her cesette ölgün yüzlü aldanış nefeslerim...
Başı gözü sağ bir hasretle işlenirim. Dili dilimde binlerce cümle silerim! Yazamadıklarıma yardan susmalar örerim. Sonunda hasret elinde bir çaputa dönerim.
Adı kalmamış bu sert iklimin,bendeki gönül izlerini düşlerim. Kaç binse varlığı, o kadar izimde tanıklığı... Ben olabilme çukurlarında dalarım, kendimi gördüğüm gidişlere. Her gidişte burda ölümleşirim, ama sonsuzluk damıtırım son nefesini çekmiş kalemimle...
Son cümlenin kalemi olma gururundan son cümle olarak doğarım yeryüzüne...
HOŞÇAKAL!!!!
RENK DEĞİŞİR Mİ ? SEN DEĞİŞİR MİSİN ? OVUNCA GÖZLERİNİ BEN DEĞİŞİR MİYİM ?
Denizler etrafımızda dolaşırlar,Nehirler ise içimizden akarlar
|
fiogf49gjkf0d SON CÜMLENİN KALEMİ II / Funda DANE
Kendimden kaçmaya niyetli kilit seslerinde, küçük kızın sihirli nefesi, çözer sanki düğümlerimi. Gözlerindeki buğuya ısmarladım, yeri parmaklarım olan gökkuşağını. Yedi rengi tutup, avuç avuç içtiğim gün; sekizinci rengi dalgalanacak uçurtmam. Tüm şiirler başlıklarını silecek yağmurun renginden! Yağmur uçurtmamda çiçeklenecek...
Her uyku öncesi kirpiğime takılan kaçış! Ne zaman doğdun beni, zamanın hangi olmayan anında? İçimden, içimi çektiğin kadar doğurgansın kaçışıma. Hem anne, hem çocuk olma ağacında, gece-gündüz birliğinden filiz, düzge yaprağındasın. Her bahar kaçışım dökülür yazgıya...
Eski sirklerde can veren anıların çeteleri, yağmalıyor yalnızlık sarayımı. Rüyalar en acemi trapezciydi; umutlar, ağsız ip üstü yürüyüş gönüllüsü... İp: bıçak sırtı! Kaçışa gölgelenen ışıklar altında, umut görmez ayaklarında ki çoşkuyu. Rüyalar kan revan!
Şimdi sıçrar işte bir şiire kalemim. Gözlerim imge mahmuru... Ellerimde söylenmemiş cümlelerin doğum lekeleri. Kimbilir hangi kulun sol bayırında varlıkları... Alnımda ateşten rakkase, kaderin üstünde arzusunu sergilemekte. Tutuşmuş karayelden zilleri, eteklerinde. Yanıyor her satır bir kalça haraketiyle. Yazgı damlıyor bir kıvılcım gibi zamana...
Azat edilmiş akrep ile yelkovan, ellerinde ölü düşlerim... Bir ayin başlar tarihi unutulmuş vedada. Gelmesi mümkün son cümle, çınlar kulaklarımda: tik-tak, tik-tak... Acaba, hiç olmadığından mı unutulmuş bu veda?
Aklıma dökülen saniyelerden, bir **a fışkırır! Bir soru asar şizofren balkonumun duvarına. Kanım duvarın harcında: "Hangisi gerçek söyle bana: olmayana yazmayı iman edinip tutuşan sen mi; yoksa günlerden sıra her bana geldiğinde, yokluğa hazır gidişe kul olan o mu?"
Soru dönerken zaman çemberiyle aklımda; bahar imzalı deli gömleği ile uzak mayıs görünür hınzırca ve gözüm giyinir şu soruyu usulca: "Yazıl(a)mayacak onca şiirde, gerçek nedir acaba?" Var olma düşünde avuçlarıma kurulan sözden sera mı; yoksa başlıkların kordonu tam kesilirken, içime kaçan mısralar mı? Yaşanan geçerken akrepsiz bir saatle düne ( ki ben dün ile hiç tanışmadım! ), yelkovana emanet zehrin salınışı mı yarınlara ( yarına kavuşan kim var acaba? )?
Öldüğün halde, hala yazmadığın cümlenin kalemi! Doğru mu diyorsun tüm bu gömlek cebi saçmalıklara? Bu doğruysa, ya yazdıkların hangi başlık altında? Hepsi yanlış uçurumda, yanlış ölümler atlatmış, yanlış gevezelikler miydi? Peki; ya salt çoğunluğa eğdiğin boynunda, şiirler açan doğru; ya o?
Göğü ne kadar çizebildin kendini bir asaya bağlayıp vazgeçtiğin anda, vazgeçildiğin anda? Kanından yıldızlar kaydırdın, intihara gelin bileklerine. Kaç ucu kırık kalemin, kaç yazılmamış dizenin katilisin bir düşünsene! Dilinden, her hecenin kanı damlar şiirlere...
Şimdi son cümlenin peşinden vuruyorum yollara kendimi, sırtımda ısıtma gözyaşlarını! Bırak kayboluşumu, bir şiirin dar sokaklarında. Işığın altında beni bekleyen kendime kayboluyorum, korkma! Son cümleyi tutamadın dilinde, bende izinde demleniyorum işte...
Bekle beni; nokta ertesi cümle toplulukları doğuracağım gününe. Baharda ünlemler filizlenecek! Ve tüm kalemlerin ucu çiçek çiçek sana gelecek... İlk cümleyi geç, ikinci cümlede seni bekliyor olacağım kendimle. Görünce sarıl, sekizinci rengi yırtmış ellerime!
Şimdi gitmeliyim.
Tutanaklı gökkuşağı son cümlenin kaleminde....
Funda DANE
RENK DEĞİŞİR Mİ ? SEN DEĞİŞİR MİSİN ? OVUNCA GÖZLERİNİ BEN DEĞİŞİR MİYİM ?
Denizler etrafımızda dolaşırlar,Nehirler ise içimizden akarlar
|