Rock/Metal Grupları, Şarkı Sözleri, Klipler, Tavsiyeler...

Venom her ne olursa olsun, türe ismini veren ve ilk Black Metal hareketine yön veren hatta o harekettin başlangıcından bugüne öyle yada böyle ayakta kalmayı başarmış tek gruptur. Son albümleri Metal Black bence müzikal anlamda çok başarılı olmasa da, geçmişten bugüne ayakta olup çok da değişmeyen bir grubun saygıyla ayakta dinlenmesi gereken bir albümdür, benim için. Bu arada belgeseller ve çeşitli yazılarda bir çok hataya rastlıyorum, kısaca türle ilgili bir kaç cümle yazmak isterim.
Öncelikle ilk Black Metal hareketi, teorik olarak Hellhammer la başlatılır. Hellhammer la başlatılma sebebi, neredeyse ilk kez bu yoğunlukta Şeytan ve okkült inançların şarkı sözlerinde yer bulmasıdır. Bunlardan önce şarkılarında mistisizm, okkültizm kullanan gruplar olsa da (Black Sabbath hatta Led Zeppelin gibi) yoğunluk anlamında hiçbir zaman bu hareketin ilk dönemi kadar yüksek yoğunluklu olmamıştır. Hellhammer ın hemen ardından bir kaç grup, şarkı sözleriyle ön plana çıkar. Possessed (Seven Churches ve Beyond The Gates albümleri mutlaka dinlenmelidir), Celtic Frost (ki bu grup Hellhammer ın devamıdır) (Morbid Tales, To Mega Therion ve Into The Pandemium albümleri birer klasiktir) kuzeyde ise Bathory (Bathory, The Return, Under the Sign of the Black Mark birer klasiktir) ve son olarak da Venom... Burada Venom, en radikal şarkı sözlerine sahip fakat diğer gruplara göre müzisyenlik anlamında çok geride olmalarına rağmen, hem İngiltere deki piyasanın genişliği hemde arkasında Castle gibi bir şirketin bulunması sebebi ile diğer grupların önüne geçmiştir. Burada önemli bir nokta Venom un o dönemde piyasada çok büyük gruplarla (ıron Maiden vs..) rekabet etmesinin ve ayakta kalabilmesinin en büyük etkeni, farklı olmak isteyen dinleyici grubudur. Bu kitle grubu senelerce ayakta tutmuştur... Sanırım bende bu gruptayım...
Neyse ilk Black Metal hareketini oluşturan gruplar, zaman içerisinde farklı yönlere kaymıştır. PoSsessed dağılmış, Celtic Frost, Cold Lake albümünden itibaren neredeyse bir Glam grubu haline gelmiş (Vanity/Nemesis albümünü ilk dinlediğimde ilk şarkıyı bile dinleyememiş kasedi kırıp atmıştım), Bathory ise Blood, Fire, Death albümünden itibaren Nordik efsanelere daha sıkı sıkıya sözlerinde kullanmaya başlamış ve son olarak Octagon albümüne kadar gitgide Nordik folk kökenine inmiştir. Grubun tek elemanı olan Quorthan ın ölümü ile Bathory efsanesi sona ermiştir. Ama Bathory bugünkü, Viking Metalin ve Norvec Black Metalinin kesinlikle atası ve ilk yaratıcısıdır. Tüm grupların içinde sadece Venom ayakta kalabilmiştir. Gelip giden elemanlara (Cronos, Demolotion Man, Atton vs) rağmen ilk günlerinden bu yana fazla değişiklik göstermemeleri hali ile bugünkü Black Metal İn gerçek ataları olmaları gerçeğini daha da pekiştirmiştir. Bir not olarak o dönemde tüm bu gruplar thrash sınıflandırılmasında gözükürler, Black Metal terimi daha sonraları kullanılmaya başlanır. Ama genelde yazıldığı gibi Venom kesinlikle Thrash Tyrants sınıflandırılmasına sokulmaz.

Neyse bu kadar yazdım, bari kısaca Black Metal hareketinin sonraki yıllardaki gelişimini de kısaca değineyim. İlk Black Metal hareketinden sonra karşımıza Amerikan hareketi çıkar. İlk erken dönem temsilcisi Slayer dır. Bu dönemde gene trash daha sonra speed kategorisinde anılan grup, Reign Blood a kadar olan dönemde özellikle ilk albümleri olan Show No Mercy de şeytan öğesini çok sıklıkla kullanmıştır. 1980 lerin sonunda Death Metal ortaya çıkıp 90 larda ön plana gelince, ritm ve müzik tekniği olarak death olup, şarkı sözleri açıısndan şeytan temasını işleyen gruplar ortaya çıkmıştır. Bu grupların müziği Satanic Death veya Black Death Metal olarak isimlendirilir. Ön plana çıkan en önemli grup Deicide (Deicide, Legion, Once Upon the Cross gibi albümler mutlaka dinlenmelidir) özellikle solistleri Glen Benton un alnındaki yakma ile oluşturulmuş ters haç ve 30 yaşında öleceği söylentileri ile bir dönem bu hareketin öncüsü olmuştur. Bu dönemin en önemli bir diğer grubu Acheron dur. Church Of Satan destekli Rites Of The Black Mass albümleriyle ( Bu albümdeki latince ve enokça messeler ve keyboard rifleri konuyla ilgili olanlar için Szandor LaVey tarafından icra edilmiştir) bunun dışında gene bilindik gruplardan Morbid Angel, Church Of Satan destekli albümlerinde hristiyanlığa resmen savaş açmış ve mitolojideki şeytan figürlerini kullanarak (Sümer mitolojisi ve Lovecraft Necronomicon öğeleri) Avrupaya da bu hareketi taşımıştır. Zaten bu dönemde Amerikan ailesini ve Cocuklarını koruma kurulu tarafından bir çok Amerikalı grubun albümlerini basması engellenmekteydi. Avrupadaki göreceli serbest ortamda Samael, Rotting Christ gibi gruplar kendilerinden önceki Amerikalıların formülleri ile oldukça başarılı albümler çıkartmışlar fakat sonra daha müzikal olmak adına farklı yönlere kaymışlardır. Avrupa da bu müziğin ortaya çıkışının başlangıcında ise İskandinavya da Black Metal in 3. önemli hareketi ortaya çıkmıştı bile...

İskandinav ve özellikle Norveç Black Metal hareketi: Norveç te bir grup müzisyenin bir anda ortaya çıkıp, ilk Black Metal hareketindeki gruplara atfen, bileklikler, savaşcıya benzer kıyafetler ve warpaint ile oldukça hızlı, sert ve söz olarak satanizm öğesini hiç korkmadan ön plana çıkartmasıyla dikkat çekmeye başlar. Özellikle bir grup müzisyen birbirlerinde session olarak çalışarak bir anda kıta avrupasını derinden etkileyen albümler ortaya koyarlar. Bu hareket ortaya çıktığında çok büyük ilgi görmez. Mesela benim haberim İzmir de gittiğim Mayhem konserinden sonra oldu.. Fakat zamanla sözlerdeki radikalliğin, gerçek hayata taşınması ile birlikte intiharlar (Mayhem den Dead), kilise yangınları, cinayetler (Burzum dan Varg Vikerness in hareketin öncüsü Euronymous u öldürmesi) ile bir anda ilgi odağı haline gelir. İlk başlarda Immortal, Dark Throne, Burzum, özellikle Mayhem gibi grupların sert duruşları, akabinde İskandinav ülkelerinde sonradan getirilen Hristiyanlığa resmen savaş açmaları ile türün ateşleyicisi olurlar. Bunlar haricinde Hristiyanlığa savaş açmak yerine eski gelenekleri konu eden Enslaved (Frost ve Eld birer klasiktir bence) gibi gruplar Viking Metal i, akabinde de onlarca türev bir anda ortaya çıkar. Bir anda Black Metal trend haline gelir. Bence bu hareketin sonu Euronymous un ölümü ile sona erer

Modern Black Metal hareketi ise, müziğin trend olması ile her ülkeden çıkan neredeyse binlerce grubun, binlerce albümünün ortaya çıkması ile olayın tam bir moda haline gelmesi ve şu günlerde bu tarz grupların piyasanın bitmesi ile farklı türlere doğru dönüş yaptığı, bence tamamen endüstriyel ve ticari bir harekettir. Bu dönemde de başarılı ve iyi grupların çıktığı muhakkatır ama yeterince uzun yazdım sanırım, bu konuyu da başka birbaşlıkta ayrıntılı bir şekilde inceleriz....

-------------------------------------------------------------------

Yazının devamı için tıklayınız

--------------------------------------------------------------------

Euronymous röportajı

Mayhem ne olursa olsun, şimdi ne kadar kötü konuşulursa konuşulsun black metal in ikinci doğuşunun habercisidir. İster sevin, ister sevmeyin bu yadsınamaz bir gerçektir. Ben şahsen 30 lu yaşlarını geride bırakmış bir insan olarak Mayhem i hemde orjinal kadrosuyla canlı canlı seyretme fırsatı yakalamış bir insan olarak kendimi çok şanslı addediyorum. Zaten orjinal kadrosu ile yurtdışında verdikleri 2 konserden bir tanesi idi. (diğeri Leipzig) Ne zaman bundan Norveçli dostlara bahsetsem, ne kadar şanslı olduğumuzu söylerler. Tabii biz efsanevi bir konsere şahitlik ettiğimizi çok sonradan anladık ya... Orası da başka bir komedidir... Konserin hikayesini fazla kimse bilmez, ben lisedeydim o zaman bu arada. Kısaca anlatmak isterim, İzmir de zamanının kuvvetli müzik dükkanı Studyo Umit bir konser düzenlemek ister, headliner olarak Napalm Death in geleceği dedikoduları dolaşmaya başlar aslında doğrudur da, ama konser bir türlü gerçekleşmez, bazıları parasal konularda anlaşılamadığından, bazıları Napalm Death kadrosunun ülkemize gelmeye korktuğunu söyler ama doğrusunu nedir bilinmez. Sonuçta bir şeyler olur ve belki Mayhem in çok gözde bir grup olmamasından kaynaklanan düşük bir ücretle ülkemize gelirler. Aslında konserde hepimiz ufak çaplı bir şok yaşamıştık, açıkcası pek çoğumuzun bende dahil Mayhem ve bu yeni iskandinav müzik hareketinden haberimiz yoktu. Neyse kim ne derse desin herkes büyük bir şok ve coşku yaşamıştı. Warpaint ve witch vokal... İlk tanışma idi sonuçta...

neyse söylenecek çok şey var Mayhem için, belki okumamış olanlar vardır diyerek sizlerle Mayhem in efsanevi kurucusu Eyuronymous un son röportajını paylaşayım. uzun seneler geçti aradan sanırım orjinal metni, sayın Çağlan Tekil çevirmişti, kendisine de selam olsun buradan....

Oncelikle sunu sormak istiyorum Euronymous, sen ve Dead hep eski black metal tarzi icinde yasadiniz. Dead’in olumunden sonra genc ve populer death gruplarina tepkin artti mi?
Evet. Savas ilan ettik. Dead bu insanlar eski black/death metal dunyasina ait herseyi yok ettigi icin oldu. Bugun death metal artik normal, kabul goren ve hatta komik birsey ve bundan nefret ediyoruz. Eskiden death metal, bileklikler, zincirler, deri ve siyah giysilerdi ve Dead bu dunyadan ve uzerinde yasayan herseyden nefret ettigi icin bu sekilde yasiyordu. Eger parasal imkanimiz olsaydi, konserlerde biraraya gelecek ve bu tip insanlari oyle bir benzetecektik ki artik konserlere gelmekten korkacaklardi. Ama simdi onlarin paralarini emmek zorundayiz. Ne kadar istiyor olsak da bu modayi durdurmak imkansiz hale geldi, artik yapabilecegimiz en iyi sey mumkun oldugu kadar cok “moda” b**u satmak.
1991 ilkbaharinda Oslo’da metalin yaninda bircok tur satan bir muzik dukkani actin. Bu dukkan ile soyleyebilecegin bir sey var mi? Planlarin neler?
Aslinda ilk fikrimiz sadece metal muzigin satildigi bir dukkan acmakti ama bundan vazgectik. Normal metal artik pek populer degil, simdi butun cocuklar “death” metal dinliyor. Ben Judas Priest satmayi Napalm Death satmaya tercih ederdim ama en azindan simdi death metale agirlik verebilir ve “death”cilerin aradiklari moda muzigi bulabilecekleri bir dukkan isletebiliriz. Bu da bizim para kazanip evil insanlar icin daha cok evil muzik getirmemizi saglar. Fakat sattigimiz muzik ne kadar boktan olursa olsun dukkana bir black metal havasi verecegiz. Son zamanlarda kiliselerde bir takim “icraat”larimiz olmustu, dukkan ileride bir black kilisesi gibi gorunecek. Icerisinin tamamen karanlik olmasini da dusunduk, boylece insanlar satilan albumleri gorebilmek icin ellerinde mesaleler tasimak zorunda kalacak.
Su anda Mayhem cephesindeki durum nasil?
Her zamanki gibi zorluklarla dolu ama bir Mayhem albumu kaydetmeye cok yakiniz. Neredeyse butun sarkilar tamamlandi, ben ve Hellhammer butun albumu 3 gitar ve 2 bas kullanarak kaydedecegiz. Cok yogun bir sound olacak. Albumde vokalleri kimin yapacagi daha belli degil, ne olacagini bekleyip gorecegiz. Bu isin altindan gayet iyi kalkabilecek birkac kisi taniyoruz.
Medallion Of Slayer dergisinin dedigine gore “surunme sinirinda yasiyorsunuz”. Hic herseyi birakip 9’dan 5’e calisan normal bir insan olmayi dusundun mu yoksa sacma bir soru mu soruyorum?
Cok zor zamanlar oldu ama normal bir insan olmadigim icin boyle bir sey yapmam zaten imkansizdi. Son zamanlarda bu durumun olasil sebeplerini cok dusundum. Paramizin olmamasinin sebebi hardcore. Cok uzun bir zaman paradan nefret etmelisin, kendini bir bok zannetmemelisin., acik fikirli olmalisin, sunu bunu yapmalisin diyen underground kurallarina bagli kaldik. Bu son derece salakcaydi ama o zaman hardcore domuzlari tarafindan cikarilmis bu kurallara uymazsan bir death/black grubu olarak kabul edilmiyordun. Bunun alternatifi para kazanabilmek icin gidip buyuk bir firma ile anlasmakti ve biz bunu asla istemedik. Zaten oyle yaparsan da hardcore domuzlari tarafindan “ticari” ilan edilirdin. Butun bunlar, 8 yil sonra biz hala ilk gunku kadar parasiz gezerken, o domuzlarin butun buyuk plak sirketlerini kontrol altina almalarina sebep oldu. Bu plak sirketleri de sadece kendi aptalca dunyalarina uyan “death” metal gruplariyla, yani toplumsal sarki sozleri yazip esofman giyen lavuklarla anlasma imzaliyorlar, dolayisiyla cocuklar buyuduklerinde sadece bunlari gorebiliyorlar. Bizim gordugumuzderi bileklikli evil gruplari degil... Artik sadece “underground” olabilmek icin zil gibi gezmekten yoruldum. Eger gunde 20 mektup yazmazsam herkes bana “rip-off” der diye yemek yiyecek param olmamasindan da yoruldum. Onlar buyuk oynadilar ve hicbir zaman salakca underground kurallarina boyun egmek zorunda kalmadilar. Onlar buyuk oynadilarsa biz de boyle yapmaliyiz ama bu moda haline degil “tarikat” haline gelmeli. Grup ve sirket ile ilgili yeni politikamizin sebebi budur. Birilerinin black ve onun turevi muzikler icin bir plak sirketi kurup karsi ataga gecmesinin vakti geldi. Eger piyasayi yeniden kendi ayaklari uzerinde durabilir hale getirebilir ve iyi dagitim yapabilirsek DSP’nin Peaceville veya Nuclear Blast kadar buyumemesi icin sebep yok. Bu, hardcore sirketleriyle bas etmenin tek yolu. Artik kendi piyasamizin kontrolunu elimize almanin zamani geldi. Evil gruplari yaymali ve insanlarin ruhlarini zehirlemeliyiz.
Peki Norvec’teki metal piyasasi hakkinda ne dusunuyorsun? Buradan hristiyan bir metal grubunun (Crush Evil) ciktigina gore sence de gercekten yanlis giden birseyler yok mu? Bu herifleri nasil gebertecegiz?
Bir kere Norvec’teki piyasa en iyisidir. Halen albumu bulunmayan bir suru grubun yaninda bir iki boktan grup da var tabii ama bunlarin sayisi hicbir zaman Isvec’teki kadar cok degil. Oradaki 100 gruptan sadece 2 yada 3’unun iyi olmasina ragmen, burada, -o b**tan gruplar bir demo bile kaydedemezken- butun iyi gruplar (Dark Throne, Burzum, Immortal, Thorns, Arcturus, Enslaved, Malfeitor ve daha bilmediklerim) yakinda albumlerini cikaracak. Crush Evil gibi boktan gruplara gelince, bu herifler icin ciddi seyler dusunmeliyiz. Birkac sosyetik grubun olmasi yeterince kotuyken bir de hristiyan grubu kaldiramayiz. Ama merak etme planlarimiz var. Cok uzun sure devam edemeyecekler.
Simdi daha eglenceli birseylerden bahsedelim, gore filmlerinden... sence en iyi gore yildizi kim ve hangi boktan sebepten bu filmler yasal degil? Sence de her video dukkaninin bir gore arsivi olmamali mi?
Aslinda bu tip filmlerin yasak olmasinin iyi bir sey oldugunu dusunuyorum. Eger yasal ve kolay bulunabilir olsalardi butun veletler bunlari seyrederdi ve gore da ekstrem bir sey olmaktan cikardi. Death metale boyle oldu, dukkanlarda satilan, normal ve kolay bulunan bir sey olunca butun evil atmosfer gitti. Gore filmlerinin komik degil karanlik olduklarini dusunuyorum. Orada olan kendileri olmadigi icin bunlara gulen insanlar gordum. Bu tip filmleri seyretmenin en iyi yolu kendini filmdeki kurbanin yerine koymak. O zaman cok daha ulpertici ve guzel oluyor. Karanlikta ve yalniz seyredilmeli ve kurbanla birlikte aci cekilmeli. Cunku eger baskalariyla seyredilirse konusmalar, gulusmeler filan oluyor, filmden ister istemez uzaklasiyorsun. Bu komik olmamali, depresif olunca daha iyi...
Uzun zamandir Samael, Rotting Christ, Master’s Hammer, Tormentor, Massacre gibi gruplarin DSP’den album cikartacaklarini soyluyordun ama bu gruplardan bazilari gozlerinde dolar isareti olan ve black metalin sattigini bilen sirketlerle anlastilar. Bu seni kizdirmiyor mu? Senin icin vaktin daraldigni hissetmiyor musun?
Bu biraz sinir bir sey ama bir yandan da bir intihar politikasi olan “underground” kalma cabasinin bir sonucu... zaten oenmli olan bu evil muziklerin satilmasi, kimin sattigi onemli degil. Buyuk ihtimalle Tormentor’dan bir kayit piyasaya surecegiz. Dagildilar ama “Anno Domini” adli demolarini basmak istiyorlar. Bu isi yazin halletmeyi dusunuyoruz. Vakit daralmiyor cunku etrafta bir suru iyi grup var. Norvecli gruplari hicbir sirket tanimiyor ki zaten! Mesela Burzum, Earache’nin butun gruplarindan 10 kat daha iyi; Thorns ve Arcturus da oyle. Rotting Christ ve Master’s Hammer’la belki gelecekte birseyler yapabiliriz. Samael’le hicbir zaman gorusmedik ama simdi keske gorusseydik diyorum cunku albumleri mukemmel.
Bugun underground piayasadaki neredeyse her grup kendi tarz ve dusuncesinin orjinal oldugunu soyluyor ama gruplarin %95’i birbirinin ayni... Sence orjinal bir death metal grubu nasil olmali?
Bugun artik death metal grubu yok. Bir suru (yanlis anlasilmalara karsi soyleyeyim –black metalin muzikle alakasi yoktur. Mercyful Fate’de, Blasphemy’de black metal’dir. Onemli olan sarki sozlerinin seytani olmasidir. Eger degilse black metal degildir) “life” metal grubu var. Mesela Therion’u ele alalim. Yaptiklari muzik bayagi iyi. Isvec’in en iyi gruplarindan biri olduklarini soyleyebilirim ama sarki sozleri kokusmus! Toplum ve cevre kirliliginden bahsediyorlar, bunun olum ile ne alakasi olabilir ki? Eger bir grup olumu isliyor ve yuceltiyorsa, ne tip metal yapiyor olursa olsun death metal yapiyordur. Eger seytani isliyor ve yuceltiyorsa black metal yapiyordur. Ve olumu islemek derken bunun komik oldugunu dusunup, kanli seylerden hoslaniyor olmayi kastetmiyorum. Sadece hayat denen seye duyulan nefret yuzunden birini oldurebilecek olmaktan bahsediyorum. Bunlar sadece bir suru insan gereksiz yere oldugu icin savaslardan hoslanan insanlardir. Kac grup boyle dusunuyor? Cok degil, benim aklima bir tane bile gelmiyor...
Konserler soz konusu olunca pek aktif bir grup sayilmazsiniz ama yine de Almanya ve Turkiye’de birer konser vermeyi basardiniz. Bu turne hakkinda ne diyeceksin, yenileri olacak mi?
Turne tam bir karmasaydi, bir daha asla trenlebir yere gitmeyecegiz. Bayagi para kaybettik ama yine de Dogu Almanya ve Turkiye’ye gitmek cok guzeldi. Anilarimiz aclik ve salak gumruk memurlari ile dolu ama yine de bu firsati kacirmak istemezdim. Gelecek icin tur planimiz yok, bakalim ne olacak! Esofmanli veletlere calmak istemiyoruz, dolayisiyla simdilik bekliyoruz.
Death metal’in MTV’ye cikmasina ne diyorsun?
Berbat! Ama o zaten death metal degil ki, dolayisiyla...
Yakinda DSP Abruptum’un ilk albumunu piyasaya cikaracak. Bu konuda ne diyeceksin?
Evil, saf evil. Kayit boyunca studyoda birbirlerine iskence ediyorlardi ve nasil aci cektiklerini muziklerinde duyuyorsun. Gelmis gecmis en cilgin album olacak ve kesinlikle normal insanlara gore degil. Iste bu, hicbir zaman moda olmayacak bir muzik, cunku trendciler bunu anlayamaz. Mukemmel olacak! Albumun fiyati Burzum’unkiyle ayni olacak. Adi “Obscuritatem Advoco Amplktere Me” ve eger saf karanligi sevmiyorsaniz kesinlikle uzak durmalisiniz.
Underground piyasadaki insanlarin birbirlerinin fikirlerine biraz daha fazla saygi gostermesi gerektigine inanmiyormusun? Bilirsin iste, populer olmayan dusunceleri yaymak kabul edilen bir sey degil. Sanki bir takim ahlak bekcileri varmis gbi, kimse toplum tarafindan kabul edilmeyen bir sey soylemiyor.
Insanlarin birbirlerine saygili olmasi gerektigine inanmiyorum. Trendy insanlarin bana saygi gostermlerini degil, benden nefret etmelerini ve korkmalarini istiyorum. Eger fikirlerimizi kendi fikirleri gibi kabul etmiyorlarsa siktirip gidebilirler, cunku onlar bizimkiyle hicbir alakasi olmayan bir muzik piyasasina aittirler. Madonna hayranlari bile olabilirler. Biz ve digerleri arasinda bir abis var. Hardcore kurallarindan birinin acik fikirli olmak oldugunu hatirla. Dolayisiyla biz dikkatli olmali ve acik fikirli olmaktan kacinmaliyiz. Hardcore domuzlari gercekten de kendilerini ahlak bekcisi haline getirdiler, biz de onlarin suratlarini tekmelemeli ve ahlaksizligin bekcileri olmaliyiz.
Rifflerinin karanlik bir havasi olmasi istedigini soyluyorsun. Eger seytani bir havasi olmadigi halde iyi bir riff cikarirsan yine de onu kullanirmisin?
Eger bir riff bana iyi geliyorsa mutlaka karanlik bir havasi vardir ve seytanidir. En azindan kendim yazarken bu boyle. Bunu daha once hic dusunmemistim.
Mercyful Fate, Venom ve Hellhammer gibi gruplar olmasaydi, bugun bu muzigi yapar olur muydun?
Bu imkansiz. Venom ve diger eskiler Mayhem’in olmazsa olmaz ilhamlari ve grubun varliginin esas sebepleridir. Eger onlar baslatmasaydi, bunu biz baslatirdik diye dusunmek hosuma gidiyor ama kimbilir? Bunlar onemli degil, eski Venom’u “yaraticilar” diye selamlariz.
Simdilik baska soru yok. Roportaji istedigin gibi bitir.
Mayhem’in “Deathcrush” adini tasiyacak mini LP’sini yayinlamak uzere oldugunu hatirlatmaliyim. Artik tisortlerimiz de var. Evil olun, acik fikirli degil...

-------------------------------------------------------------------

Yazının devamı için tıklayınız

--------------------------------------------------------------------

Gönderen Hakancez zaman: 10:01 0 yorum

Etiketler: black metal, euronymous, mayhem

Burzum hakkında

Burzum için bir kaç şey bende yazmak isterim. Öncelikle ufak bir açıklama anlamında Burzum (yani karanlık) Varg Vikerness in solo projesidir. Albümleri birbirinden farklı psikolojilerde şarkı sözlerinden oluşur, bazılarına göre filozof, bazılarına göre Tolkien hikayeleri ve Viking kültüründen etkilenmiş bir sosyopattır. Şarkı sözleri bana göre tam bir kaostur. Özellikle Aske (EP) ve Burzum albümleri şarkı sözlerini bu karmaşanın en göze çarptığı 2 kayıttır. Bu kayıtlarda Nordik efsanelerden, Nietzsche felsefesinden etkilendiği açıktır. Ama bir yandan Sümer efsanelerinde sıklıkla geçen Ea yı bile şarkılarına konu yapıp, şeytanın her çağda yaşadığını, isimlerin farklı olsa da sonuçta bahsedilenin "o" olduğunu ve bunları Nordic efsanelerle birleştirip kendince bir felsefi açıklama yapmaya çalışır. Det Som Engang Var albümünden itibaren Viking ve Nordic kültürüne sarılır. Filosofem de ise, karanlığın içlerine dalar, rune ve futhark yazıtları ile geçmişe duyulan özlem ve inanılmaz bir kaos duygusu hasıl olur. Zaten Burzum un tepe noktası budur hapise girdikten sonra çıkarttığı veya çıkartılan Daudi Balder albümü yükselen milliyetçiliğinin ayak sesleridir. Uğradığı teorik komployu Balder ile özleştirir, müzikal anlamda bence tam bir kaos tur. Bu arada bu albümleri anlamak için çok ciddi anlamda Nordic mitolojiyi bilmek gerekir. Bilgi açısından Balder, Loki nin kandırmasıyla Hög tarafından öldürülüp Tanrıların yokoluşunu (Ragnarok) başlatan, Nordik kültün en sevilen ve en iyiliksever tanrısıdır. Ama bu isme sahip albümün bookletinde pagan vikinglerin, ileriki çağlarda hristiyanlığın domine olması ile yokedilmesi resmedilir. Albüm, müzikal anlamda yerlerde sürünmesine rağmen, felsefi ve ruh olarak cidden bir kaostur. Varg kendini ihanete uğramış pagan mesihi olarak resmetmiştir, Balder i de çok akıllıca kullanarak.... Hliðskjálf için fazla bir şey söyleyemeyeceğim şimdilik Nord mitlerini incelerseniz yine yerlerde sürünen müziğin altındaki hastalıklı felsefeyi görebilirsiniz. Kimseyi kastetmiyorum, yanlış anlaşılmasın ama Burzum u dinlemek ile dinlediğini sanmak arasında çok fark vardır. benim gördüğüm kadarı ile çok az insan Burzum u "dinler".....

Varg, Euronymous ve o dönemin bir çok ekstrem müzisyeni "Black Circle" isimli bir komünün hatta bohem yaşamın içindedir. Bu grup Dead in ölümünden sonra müziklerinde bahsettikleri yeniden başlangıç aslında sonu (Ragnarok gene Nordik efsanelerden) yaratmak üzere eylemlere girişir... Dead birçokları için Balder ne ise odur... Varg ın Euronymous u öldürmesinin 2 farklı teori vardır. belki bilenler vardır DSP, Euronymous un plak şirketidir ve Burzum un bazı kayıtları bu plak şirketinden çıkar, bu ticari ilişkiden kaynaklanan sorunların bu olayı gerçekleştirdiği en sıklıkla karşılaşılan teoridir. İkinci teori ise, Dead in ölümüyle, Euronymous Balder lik tahtına oturur, Varg kendisini Höd olarak görüp, tıpkı efsanelerdeki gibi Balder in ölümü ile Ragnarok un yani Black Metal in yeniden doğacağını düşler. Hoş bu düşünce Black Metal in yeniden doğuşu yerine efsanelerin tam tersine tümden yokoluşunu getirir. Zaten Daudi balder albümünün kaotik yapısı tüm bu karmaşanın bir ürünüdür. Black Circle a dahil bir çok grup yokolur gider yada müzikal olarak eski geleneklerden uzaklaşır (Immortal, Arturus, Emperor hatta Burzum ve Mayhem in kendisi bile) Olanları hepimiz biliyoruz zaten trendleşmeyi ve gelmekte olan müzikal çöküşü...

Burzum kayıtlarına gelince orjinal DSP kayıtlarına ulaşmak neredeyse imkansız olsa da, daha sonraları Misantrophe plak şirketinden çıkmış Digipack şeklindeki Burzum albümlerine özellikle internetten rahatlıkla ulaşılabilir... özellikle Filozofem packi cidden müthiştir bu arada... Hatta bazı albümlerin özel vinyl basımları vardır ki bunları arşivcilere tavsiye ederim...

-------------------------------------------------------------------

Yazının devamı için tıklayınız

--------------------------------------------------------------------

Gönderen Hakancez zaman: 09:59 0 yorum

Etiketler: black metal, burzum

Venom hakkında

Bir önceki yazımda olayın köklerinden bahsetmiştim. Venom 1980 lerin başında ilk EP lerini kaydettiklerinde (Angeldust) kısıtlı müzikal yeteneklerine rağmen piyasada inanılmaz bir ilgi görür ve hemen bir sonraki EP lerini (Live like Angel....) ve ilk LP lerini (Welcome To Hell) çıkartırlar, bununla beraber yazımda bahsettiğim diğer gruplar 1980-81-82 yıllarında piyasanın önde gelen fanatik kitlesi olup, konserleri dolan grupları haline gelince, bunları izleyen bir çok grup şeytan imgesini kullanmaya başlar, Destruction ve Sodom da bunlardandır benim gözümde. Hoş Sodom zaten Alman dır sonraki albümlerinde Persecution Mania vs. ilk EP lerinin satanist öğeleri bir anda kaybolur, Destruction da keza aynı şekilde Alman dır, ilk seytan temaları ile ortaya çıkıp, sonra değişime uğramış 2000 lerde tekrar Antichrist gibi 2. Black akımını yakalamaya çalışmış, müzikal olarak iyi ama duruş olarak yön değiştiren bir grup olarak asla piyasaya yön veremeyip unutulmuş gitmiştir. Alman satanik metal hareketi çok daha sonraları 10 yıl kadar sonra başlar ki, bunun ataları Sodom veya Destruction yerine Bathory dir. Dolayısıyla bu grupları British Black Metal akımına sokmak kesinlikle olmaz, ki zaten böyle bir akımda yoktur...

Venom, resmen NWOBHM grubu olarak addedilse de, daha sonraları thrash veya death grubu olarak anılmıştır. Ama Venom kendini özellikle Welcome to Hell den sonra resmen Black Metal grubu olarak ilan eder, ki Black Metal albümü her şeyiyle bunun için tasarlanmış ve kaydedilmiştir. Ta 1984 Hammersmith konserlerinde (ki bilinen ilk official konser kaydıdır. 06.01.84) ve sonra gelen konserlerde israrla Black Metal grubu olduklarını söylerler... Ama British Black Metal diye bir ana akım asla olmamıştır. Venom ille bir akımın parçası olacaksa, kendi deyimleri ile Black Metal akımına, kabul edilen hali ile ise hatta macro anlamda NWOBHM akımının bir parçasıdır...

Bunun için örneklere albümlerinde rastlanır ilk aklıma gelen At war with Satan albümünden "Stand Up and Be Counted" şarkısının sözlerine bakalım,

Stand up and be counted
Come on, raise your hands
We are the black metal gods..... diye gidiyordu sanırım......

veya Black Metal şarkısından

"Black is the night, metal we fight
Power amps set to explode
Energy screams, magic and dreams
Satan records the first note.
We chime the bell, chaos and hell
Metal for maniacs pure.
Fast melting steel, fortune on wheels
Brain haemorrhage is the cure
For BLACK METAL
lay down your soul to the gods rock `n roll

Freaking so wild, nobody s mild
Giving it all that you ve got.
Wild is so right, metal tonight
Faster than over the top.
Open the door, enter hells core
Black is the code for tonight
Atomic force, feel no remorse
Trunk up the amps now it s night
BLACK METAL
lay down your soul to the gods rock `n roll
metal ten fold through the deadly black hole
riding hells stallions bareback and free
faking our chances with raw energy

Come ride the night with us
Rock hard and fight
United my legions we stand
Freak hard and wild for us
Give up your souls
Live for the guest satans band

Against the adds, black metal gods
Fight to achieve our goal
Tasting a spell, leather and hell
Black metal gods rock `n roll
Building up steam, nuclear screams
War-heads are ready to fight
Black leather hounds, faster than sound
Metal our purpose in life.
BLACK METAL
lay down your soul to the gods rock `n roll
black metal

Görüldüğü gibi Venom ta 1982 de kendi söylemleri ile resmen Black Metal yapıyordu....

-------------------------------------------------------------------

Yazının devamı için tıklayınız

--------------------------------------------------------------------

Gönderen Hakancez zaman: 09:58 0 yorum

Etiketler: black metal, venom

Metal müzik

Ben yastakilerin bu boka saplanmasinin sebebi kesin ve kati "Iron Maiden"dir. İlk dinledigim albumleri 83 yili "Powerslave" idi. Sonra bu ne kiyak muzik derken seneler surecek bir kaset, cd ve son donemde de LP toplanan bir surec basladi. Bu seneler dunyada Thrash ve Speed denen iki turun yukseldigi senelerdi. Bizde comez halimizle olaya daldik. Kimler vardi hatirliyorum da muzigin en baba oldugu senelermis. "Megadeth" o zamanlar adam gibi muzik yapsa da gene benim cok sevmedigim "Metallica", ayrica "Voivod", "Anthrax", "Kreator", "Tankard", "Sodom" ve bunlar gibi belki yuzlerce grup tanidik o senelerde. Bunlardan bir tanesi vardi ki onun yeri her zaman kesinlikle hepsinden farkli idi; "Slayer". Muzigin hizindan, adamlarin giyinislerinden, sozlerinden acikcasi her seyinden etkileniyordum. Bugun bile adamlar hayvan gibi caliyorlar. O zamanlar kavga ederdik arkadaslarla hep, yok onun davulcusu daha iyi yok bunun vokalisti kotu falan. Simdi bakiyorumda yukarida saydigim adamlar arasinda birazcik yavaslamis veya kendi tabirleri ile teknik olmus olsalarda hala bu adamlar bir numara. O donemde cekme kasetler kopya videolar igrenc baskili t-shirtler hayatimizin onemli birer parcasi haline gelmisti. Birimiz orjinal bir t-shirt alinca neredeyse Izmir camiasinda olay oluyordu. Zaten herkesin birbirini tanidigi guzel gunlerdi dogrusu. Seneler gectikce muzik turleri kullanilan ekipmanlar degismeye baslamis duymadigimiz "hibrid" tarzlar ortaya cikmisti. Bu isin temeli ne sorusu kafamizi kurcalamaya basladiginda aslinda bugun bile hala tamamlanmamis bir arayis ortaya cikti. Taa 1960 larda bu isin temelleri atilmisti. Ilk onceleri biraz primitif ve gitar sound u uzerine kurulu muzikleri "Jimi Hendrix", o yillarin hircin cocuklarini "Rolling Stones" soz ve temalara onem verilmesini "Doors" melodi ve degisik enstrumanlarin biraraya gelmesi ile harmoniyi "Jethro Tull" rock grubu denen seyi "Deep Purple" "Led Zeppelin" "The Who" ve isin bugunlere gelmesini -bence- saglayan adamlari tanidik. Bu son soyledigim grup "Black Sabbath"tir. Vokalistleri "Ozzy" ve daha sonralari "Dio" bugunun manyakliklarinin tohumlarini atan adamlardir bence. Gene bu senelerde bazi albumler vardi aslinda cokta dikkat etmedigimiz gruplarin, bir bakiyorduk ki hepimizin agzina mars olmus. Ornegin "Manowar" "Kings Of Metal" albumu bu muzikle ilintili olmayan insanlar bile en az 2-3 sarki biliyorlardi. Bu donemde farkli olmak istegimidir, ruh halindeki degisikliklermidir bilinmez beni yeni turleri arastirmaya itti. Iste bu donemde Black Metal diye bir akimin oldugunu kesfettim. Bunun en onemli temsilcisi "Venom"du. Bugun o doneme geri donup baktigimda muzigin kabiliyet falan olmadan hizli, sert ve icten oldugu bir donemmis. Adamlarin "Black Metal" albumu elime gecmisti daha sonra tum albumlerini topladim. Benim favori adamim olan "Cronos" gruptan ayrilinca yeni hicbir albumlerini dinlemedim. 90larda tekrar bir araya geldiler ve adamlar gene ayni idi. O donemde 3 tane daha baba grup vardi. Norvecli "Bathory" ki modern Iskandinav Black Metalinin babasi onlardir. Adamlarin ilk 3 ana albumu mukemmeldir. "under the sign of the black mark, blood fire dath ve hammerheart" Bu albumlerden sonra "Octagon" diye bir kepaze bir album cikartinca onlari bir daha dinlemedim. "Possessed" bu gruplarin en eskisi idi ve 2 ana album yapip ortadan kayboldular efsanevi "7 churches" ve "beyond the gates of hell" Bu 3 gruptan sonu en vahim olani "Celtic Frost"tur. Saglam bir muzikal yapilari olan grup "nemesis" albumunde glam yapmaya basladi. Onlar hepimizin hafizasinda "circle of the tyrant" ile kalacaklardir. Bu arada Iskandinavya da yeniden yukselen bir Black Metal olayi varmis ki biz bunu cok sonra ogrendik. Aslinda Izmir de yasayip ben yaslarda olanlar bu akimin en onemli temsilcisini canli olarak seyretmistik, "Mayhem" Bu donemde "Burzum", "Arcturnus", "Immortal", "Masters Hammer" "Dark Throne" gibi suru ile Norvecli grup ortaya cikti. Biz bunlarin cogunu cok sonralari dinleyebildik. O donemin Black Metal i "warpaint" makyajli, "witch" vokalli ve ciddi sekilde sert bir muzikti ki, konularda oldukca extremlesmis idi. Satanizm tekrar yukselise gecmisti. Iskandinavyada ardi kesilmeyen cinayetler, kilise yanginlari tum dikkatleri bu gruplarin uzerine cekti ve gruplar o donemde iyice yeraltina girdi. Bu arada Varg in(Burzum) Euronymous u (Mayhem) oldurmesi yeralti dunyasinda ciddi bir savasi baslatti. Sonra piyasa kendine gelip asil dusman olan Hristiyanliga tekrar isyan bayragi acti. Muzikalite nin dusuk oldugu donemlerdi acikcasi. Daha saf ve siddetli bir muzik cagi idi. Bazi Iskandinav gruplari ise farkli yol izleyip Nordic efsaneleri muziklerinde kullandilar (Eld gibi) ama hedef hep hristiyanlikti cunku Iskandinav halklarina bu din zorla kabul ettirilmisti. Yukselen milliyetci degerler genclerin eski inaclara sahip cikmasina sebep oldu ve putperestlik satanizm ile muttefik oldu. Yillar sonra "Emperor" gibi muzikalitesi yuksek gruplar tum dunyada muzikal olarak daha kuvvetli bir Black Metal in onunu actilar. Bunlara en iyi 2 ornek Ingiliz "Cradle Of Filth" ve Iskandinav "Dimmu Borgir"dir. Zaten bu sure icinde Black Metal yeraltindan cikip trend haline geldi. Ne yazik ki death cagi gibi bunun da sonu hayirli olmadi. Bu arada pure Black Metal yapan gruplarda yok degil. Benim en sevdigim grup "Marduk" "Dark Funeral"gibi. Bunlar hala eski geleneklere uygun muzik yapiyorlar. Hatta eski bir cok grup trendlesmenin verdigi populer olma istegini bir kenara birakip kendilerine geldiler "Satrycon" gibi. Tabi bu donemde ilginc karisimlarda ortaya cikti. Mesela "Impaled Nazarene" gibi. Bu Finlandiyali babalar Black metal riffleri ile resmen black metalin grindcore unu yapiyorlardi .Ayrica "Samael" "Rotting Christ" gibi gruplarda brutal vokalli seytani icerikli muzikleri ile ortaya ciktilar. Bu bir nevi black ile death metalin bir karisimi gibi bir seydi. Bu akiminda oncusu kesinlikle "Deicide" ve "Acheron"dur. Seneler once death metalin en ustte oldugu zaman daha seytani muzik yapiyorlardi. Fakat biraz once saydigim gruplar daha teknik muziklere yelken actilar ve daha populerlesme yoluna gittiler. Gene farklilasma surecine muzikal olarak cok kaliteli daha geleneksel enstrumanlara yer veren neredeyse orkestral denebilecek "Haggard" "Hargalaz Runedanz" gruplari da ornek gosterebiliriz. Zaten tum bu gruplar yeni Doom muziginin yukselen gruplari idi. Kisaca birazda Doom dan bahsetmek gerekirse. Bu müzik yapisi geregi her donem degimis bu tarz muzik yapan gruplar genelde hep ticari hale gelmistir. Akim bence "Cathedral" grubu ile basladi. Death metalle ayni zamanda filizlendiler ve daha melodik olarak kaldilar. Zaman zaman çeşitli gruplar bu tarz muzige donduler. "Therion" gibi death yaparken doom yapmaya başladilar. Benim her zaman favorim "My Dying Bride" olmuştur bunalim amcalar hala ayni devam ediyorlar. Bir baska favorim ise pek bilinmeyen alman "Evereve" grubudur. Su an surusune bereket Doom grubu var artik. "Moonspell" "The Gathering" "Theatre Of Tragedy" Pek ilgilenmedigim ama zaman zaman bir muzik turu olarak kalmistir Doom benim icin. Bizim memlekette ilk black dalgasi gecince Death metal on plana cikti tabii ki. O donemin sert ve brutal gruplari bir anda ortaligi sardi. En bilinen ve en baba gruplar "Morbid Angel" "Cannibal Corpse" "Carcass" "Death" "Obituary" hep amerikan kokenli idi. O donemlerde ilk Turk Death gruplarida ortaya cikti. Bu akim ilk donemlerde ana tema olarak hep olum konusunu islediler. Bunlardan sadece "Morbid Angel" daha okult konulara deginiyor ve Lovecraft evreni cevresinde geziniyordu. Hatta o donemin en cok satan albumu de bu gruba aittir. "Covenant" albumu 50 binin uzerinde satarak rekor kirmistir. Ilk donemlerde bu gruplar akimi suruklerken Thrash ve Speed tarzi muzigin yavas yavas yokolmasi ile Death bir anda trend haline gelip ortaligi boguren bir suru grup kapladi. Hemen her album birbirine benizyordu sanki. Gruplar bu donemde olum temalarindan vazgecip dogayi yoketmeyelim vesaire olaylarina girmeye basladi. Bu tarz donus yasayan gruplar "Gorefest" "Hypocrisy" hatta "Obituary" ve daha bir cogudur. Bir kisim grup ise daha gene brutal ama daha teknik yapitlar ortaya koymustur. Buna da ornek olarak "Death"i verebiliriz. Bu donemin ortalarinda yavas yavas kuzeyli gruplar citayi yukseltmeye basladilar. "Dismember" "Unleashed" bunlara ornek olabilir. Tabii bir de Therion varki onceleri baya baya Death yaparken bir anda Doom grubu haline gelmistir. Bizde bu donemin en onemli toplulugu bence "Asafated" tır. Her ne kadar saf Death Metal grubu -konu olarak- olmasa da dagilna ,kadar bu ulkenin bence en onemli Death grubu olmustur. Gene bu donemde biraz daha hizli ve kisa sarkilar yapilan Grindcore diye bir tarz cikmisti. Bu olayin onculugunu "Napalm Death" yapmistir. Fakat donem cesitli Death gruplari buna donduler furya bitince hepsi Death Metal e donduler. Sonra ayni manyaklik Black dunyada "Impaled Nazarene" ile karsimiza cikti, allahtan onlar tek baslarina yollarina devam ediyorlar ve cok saglamlar. Bir tur daha var ki iste o konuda tamamen hoduk diyebilirm kendime. Power metal, bu tam bir karmasidir. Kim ne yapar neye gore isimlendirilir bilinmez zamaninda "Running Wild" ve "Helloween" varken bu turun orneklerinden sayilirlardi. Simdi bir suru bilmedigim ve ilgilenmedigim grup var bir kismini dinledim ama bu tarzdaki teknik hosuma gitmiyor tamam gruplar resmen All-Star ve inanilmaz virtuozler var ama bu denli teknik muzik beni sikiyor. Sanirim bu isin onculeri su an "Dream Theatre", "Iced Earth" ve "Stratovarious" hepsi bana cok uzak. Bir seye dikkat ettiyseniz yazimda bir seye deginmedim, bu cagin yeni metal muziginden "Metallica"nin acayiplesmesi ve "Nirvana" vari garipliklerin ortaya cikmasi ile acayip bir muzik tarzi olustu malum rapci kilikli turntable ve bilimum elektronik boku muzik icine sokup ask mesk sacmaliklarindan bahsedenler onlarin benim icin degeri yok ama Rock veya Metal dunyasinin Pop starlari onlar zaten... Ha birde senelerdir hic degismeyen bir trendler ruzgari var ki, bu sadece bizde degil tum dunyada bu sekilde. Mesela Black Metal gozde oldugu zaman tum sirketler gaza gelip binlerce grup cikariyorlar sonra bir seyler oluyor moda bitiyor. Herkes acayp bir seyler yapmaya devam ediyor. Trendlerin etkisini bos verin sevdiginiz ve gercekten sert olan seyleri dinleyin...

-------------------------------------------------------------------

Yazının devamı için tıklayınız

--------------------------------------------------------------------

Gönderen Hakancez zaman: 09:55 0 yorum

Etiketler: black metal, death metal, heavy metal, thrash

Bathory

Bathory hakkında bende yazayım birazcık. Sanırım 1987 veya 88 yılında tanımıştım Bathory i. O dönemlerde albümler, birazcık gecikme ile geliyordu Türkiye ye. 1986 tarihli LP leri olan Under the Sign of the Black Mark ı dinlemiştim. O dönem müziğin güzelliği keşfetmek hele bir ortaokul öğrencisi metalci için anlatılmaz bir duygudur. Thrash in dorukta olduğu dönemlerdi, Thrash in 4 devi ortalığı yakıp kavuruyordu. Venom un şarkı sözlerinde karanlık bir dünyanın arkaik haberleri veriliyordu. Slayer da ve bazı diğer thrash gruplarında da karanlık dünyanın başka işaretleri vardı. Açıkcası, o karanlık dünya kendimizi farklı hissettiren bir imge idi. Şimdi kızanlar vardır mutlaka, özentilik olayına. O dönemki özenti olayı, şimdiki gibi farklı olmak içindi ama bir fark vardı, yeni gruplar, yeni albümleri bulmak onları tanıtmak ve arkadaşlarına ilk kez dinletmek özentisi. Şimdiki gibi tümden ben şu grubun fanıyım olayı pek yoktu, sanırım bizim dönemimiz biraz daha araştırmacı bir özentilik idi. Neyse, konumuza gelelim.

Bathory nin beni en etkileyen şey o dönemde albüm kapakları olmuştu, tıpkı Venom gibi korkusuzca karanlık figürler ile doluydu kapaklar. Under the Sign of the Black Mark ın o dönem için harika bir atmosferi vardı. Woman of Dark Desires, Call from the Grave, Equimanthorn gibi şarkılar ki hatırladığım albümün ilk 3 şarkısı olması lazım, damara işleyen, kapkaranlık atmosferi olan şarkılardı. İşte o dönemde hemen araştırmalarımız başlamıştı, bu adamlar kimdir nedir diye. Seneler sonra elimize albümleri geçmeye başladı, Return ve ilk albümleri... Sonraları sanırım 1990 ların başında Blood Fire Death ve Hammerheart albümleri. yazılarımı okuyanlar varsa, Nordik efsaneleri öğrenmişliğimi bu albümlere borçluyum. Valhalla, Odin, kuzgunlar neydi bunlar, kimlerdi... Nord efsanlerini öğrenmeye başladık bir anda, ansiklopedilerden ve kitaplardan. Bu 2 albümün efsanevi kapakları da, bu merakımızda önemli birer yapıtaşı idi. Göğsümüzü gere gere, arkadaşlarımıza hava atardık, viking grubu bunlar, bak bunları anlatıyorlar diye.

Yapısal olarak Venom, Possessed yada Celtic Frost la alakaları yoktu. O dönemde hala kim ne müzik yapıyor tartışmaları yapılıyordu. Ama favori konu thrash ve speed arasındaki farktı tartışılan. Yeni yeni black metal konuşuluyordu, Venom un Black olduğu kesindi, Possessed de belki ama Celtic zaman içinde garip bir hale bürünmüştü, Glam metal grubu olarak hor görülür halde idi, Slayer kendini thrash grubu olarak tanımlıyor, Destruction speed grubu diyordu kendine, peki Bathory ne idi. Seneler sonra şaşkınlıkla Black Metal in içine sokuluşunu gördük Bathory nin. Ama ilk 3 albüm Black metal olabilirdi. Sonrası kesinlikle Viking Metal dir. Zaten Mayhem i İzmir de calı seyrettiğimizde, Bathory gibi bunlar demiştik.

1990 ların ortalarında bir şekilde LP bulmak daha rahat hale geldi, müzik daha rahat paylaşılır oldu, hepimizde çift kaset deckleri vardı artık. Bathory bizim için o dönemde Death metalin dominant olduğu bu dönemde de bir merak konusu oldu. Aslında bugünün Black Metal i anlamak için özellikle İskandinav etkisini, Bathory i öğrenmek gerekir. Twilight of the Gods, Requiem, Octagon albümleri yazınsal anlamda ağırlığı olan albümlerdi. Gitgide yavaşlayan ama yazınsal anlamda yükselen bir yapısı vardır Bathory nin. Hele Blood on Ice albümü yazınsal anlamda Quorthan ın bence müzik edebiyatı açısından neredeyse doruk noktasıdır.

Bathory aslında Quorthan yani Ace Börje Forsberg, bence underground müziğin önemli ikonlarından biridir. İskandinav Black Metal inin başlangıcı, öğretisinin hatırlatıcısı ve ilham kaynağıdır. Hatırlatıcısını, özellikle yazdım, Nordik efsaneler ve mitoloji ilk onunla müziğin içinde bu yoğunlukta yazınsal olarak kullanılmıştır. Bu mitolojiyi müziğinde kullanan bir çok müzisyen olmuştur. Belki de en önemlisi büyük besteci Wagner dir ki kendisini pek severim.

Artık 30 lu yaşlarımdaki bir müziksever olarak bugünün Black Metalcilerine Bathory i dinlemelerini tavsiye ederim. Benim görüşüme göre, Black Metal i, bunun tarihçesini, ortaya çıkışını, müzikal yapısını çözmenin önemli bir ipucu olduğunu düşünüyorum Bathory nin....

-------------------------------------------------------------------

Yazının devamı için tıklayınız

--------------------------------------------------------------------

Gönderen Hakancez zaman: 09:53 0 yorum

Etiketler: Bathory, black metal

Ankaralı türkücü furyası hakkında

2 gündür rahatsızlığımdan dolayı hatta 3 gün oldu galiba, evde müzik sistemim ve ne yazık ki tuvalet (afedersiniz) arasında bir köprü kurdum. Aslında fena da olmadı hani, eskiden kalma kasetlerimi cdlerimi ve plaklarımı çıkartıp doya doya dinledim. Bugün bu durumuma üzülen arkadaşlarım ellerinde çeşitli cd ve vcd ler ile çıkaverdiler. Üzerlerinde türlü garip grupların t-shirt leri, ellerinde cd dolu torbaları görünce Seçil, yazık kızcağız yine garip İskandinav grupları dinleyeceğiz yandık diyen gözlerle bana baktı... Bunu arada yaparız, türlü underground grupların cdleri ve plaklarını biraraya gelince dinleriz. Yedekte bir ss nin olmasının avantajları.. hehehehe... Genelde mahallenin pek hoşlanmadığı bu anlardan biri yaşanmadı ama aslında daha faciası yaşandı. Sizlere yepyeni bir akımdan bahsedeceğim, bende bugün çok yakından tanıştım. Bizim cocuklar, Ankara havası denilen türe ait neredeyse herkesin cdlerini toplamışlar. Öncelikle ilk tanıtacağım cd, Ankaralı Ayarcı Namık a ait,

CD nin üzerinde binbir çeşit yazı yazıyor, albümün ismi, "arabada beş evde onbeş" sanırım, ama küçücük kapakta, yeni kral gibi yazıların yanısıra "neşe kaynağımız" yazıyor ki, gerçekten bu adam başlı başına bir neşe kaynağı. Yanlarında getirdikleri Aktuel dergisinin 2005 sayısında neşe kaynağı bu arkadaşın bu kasedinin 400-450 bin civarında sattığından bahsediyordu. Ankaralı Namık ın 2006 nın "Salla" albümünü de ayrıca dinledik. Bu albüm diğerine göre daha hareketli daha şenlikli bir albüm, daha hareketli, "Arabada beş" albümü daha "damardan" bir albüm... Bu sanatçımızın (???) esas bombası görüntülü vcd si... Birazdan onu da anlatacağım...

İkinci tanıtacağım, Hasan Yılmaz isimli bir başka sanatçı (???) onun Salla isimli komedi albümü. 2-3 slow parça hariç, tamamen hareketli şarkılardan oluşturulmuş. Sözler, bu türün sanırım en önemli özelliği.. Sözler hiçbir anlam taşımayıp, hatta erotik bile denebilir, zaten vcdleri seyredince sebebini anlıyorsunuz... Baştan sona saçma sapan sözlerden oluşan bu albüm, okuduğumuz kadarı ile türün "master piece"lerindenmiş...

Son olarak, Ankaralı Yasemin ve Ankaralı Turgut un "split" albümleri var ki, bu iki "sanatçı" başlı başına birer olay. Yasemin in, müthiş "Ankara Dedikleri" şarkısında Ankara nın semtleri sayılırken benim bildiğim semtlerin hiçbirinin adı duyulmadı, sanırım bu farklı kültürel bir yapı olsak gerek. Bu ikilinin düetleri ve bireysel şarkıları evlere şenlik...

Hımm esas şenlik, bunlar değil, iki adet VCD de. Birincisi ayarcı Namık a ait, diğeri de Ankaralı Yasemin e ait... Özellikle Yasemin in kapak zaten başımıza geleceklerin habercisi gibi idi, izle oyna, dinle oyna, muhabbet gecesi vesaire yazılar... İki VCD ninde olayı bu sanatçılarımızın çalıştıkları Pavyonlarda çekilmiş olması... Çeşitli dansçıların eşlik ettiği bu kayıtlar, olayın altında yatan gerçekleri anlatıyor. Değişen eğlence anlayışı, değişen hatta belki yokolan müzik ve kültür anlayışının habercileri sanırım bunlar...

Velhasıl kelam, bu komik gün ve dinleti 2 saat kadar sürdü... Bu ülkedeki çoğu iyi müzisyenin albümlerinin satışları yerlerde sürünürken ve hatta bir çoğunun albümü bile yokken, çeşitli "sanatçı"ların (???) albümleri bırakın binleri, yüzbinlerce satarken, ülkemizdeki gerçek müzisyenlerin albümlerini alarak destek vermeliyiz. Seneler öncesinden alınan kasetlerin ne olursa olsun kötü kayıtları, kötü produksiyonlarına rağmen bir şeyler anlatmasına, sözlerindeki mesajlara ve müziklerindeki ruha seneler sonra bile şapka çıkartıyorum... Ülkedeki müziğin durumu tahminimden kötü sanırım.... Neyse uzun bir yazı oldu gene...

-------------------------------------------------------------------

Yazının devamı için tıklayınız

--------------------------------------------------------------------

Gönderen Hakancez zaman: 09:51 0 yorum

Etiketler: ankaralı türkücüler

Morbid Angel

Forumu arattım ama sanırım bu büyük death grubu hakkında bir topik yok sanırım. Eh hemen açayım o zaman. Umarım hoşunuza gider, bayağı uğraştım çünkü...

Morbid Angel, death metal geleneği olduğu üzere Florida da 1983 yılında kurulmuştur. Müzikal anlamda Death Metal türünün önemli temsilcilerinden birisidir, ama işledikleri konular anlamından diğer grulardan büyük ölçüde ayrılır. Çok büyük ölçüde edebi mitoslar, şeytan ve satanizm teması işlerler. Yıllar içerisinde müzikleri gitgide daha teknik hale gelmiştir bunda gitarist Trey Azagthoth un söz ve gitar alanındaki gelişmesinin yanısıra bence türün en büyük davulcusu olan Pete Sandoval ın etkisi çok büyüktür.

Morbid Angel kendi iddialarına göre ilk death metal gruplarından birisi hatta ilkidir. Aslında bu büyük ölçüde doğru bir söylemdir. Grubun Abominations Of Desolation kaydı 1986 yılında gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde bu denli burtal ve kendini death olarak tanımlayan çok fazla grup yoktur. Bu kayıt 1991 yılında basılmıştır. Grup, ilk günden bu güne Earache Records, bünyesinde yeralmaktadır. bilindiği gibi death in dominant olduğu dönemlerdeki en önemli plak şirketlerinden bir tanesidir. Earache Records, büyük olmasının yanısıra özellikle Nordik gruplar ve benim en sevdiğim gruplardan biri olan Mayhem tarafından çok eleştirilse de death metal dünyasına inanılmaz katkılar yapmıştır. Plak şirketinin benim için en özel yönü, internetin olmadığı dönemde mektupların arasına para koyarak sipariş verdiğimiz dönemlerde bir kere bile olsun beni üzmemesidir. Bu sayede tüm Morbid Angel albümlerine kayıtların çıkışından bir süre sonra orjinal olarak sahip oldum. Neyse....

Grup, özellikle Trey Azagthoth klasik müzik geleneğinden çok etkilenmiş bir müzisyen olsa da, grubun asıl etkilendiği Gotik edebiyattır. Albüm kapaklarında, şarkı sözlerinde ve hatta isimlerinde Al Azif (necronomicon) etkisi görülür. Shub Niggurath, Yog Sothot ve benzer imge ve karakterler Lovecraft mitoslarından alınmıştır, bunun yanısıra Sümer, Asur mitolojisinin çok büyük etkisi görülür. Bu etki özellikle Domination albümüne kadar çok üyük ölçüde hissedilir.

Grupta benim en üzüldüğüm olaylardan bir tanesi dave Vincent in bir süre gruptan ayrılması aslında ayrılmak durumunda kalmasıdır. Dave Vincent büyük ölçüde politik bir kişilik olup, aşırı sağcı kimi söylemleri ile grubun politize olması durumuna karşı kısa bir ayrılık dönemi geçirmiştir. Bunun yanısıra Church Of Satan oluşumunda da, oldukça etkin olan Vincent, kilisenin kurucusu ve baş rahibi LaVey ile oldukça yakın bir kişidir. LaVey in ölümünden sonra, kilise dağılma sürecine girmiş, Vincent bu konuda daha az tepki çekmeye başlamıştır. Tüm bu süreçler sonunda gruba tekrar geri dönmüştür.

Bu arada Church Of Satan demişken, genelde kilise ile yakın ilişkide olan müzisyenlerin albümlerinin bir kısmı finanse edilirken, Morbid Angel bu duruma gelmemiştir. Vincent hariç diğer elemanlar, grubun hep mitoslar etrafında olmasını istemişlerdir, Vincent in kısa ayrılığının sebebi budur.

Yukarıdaki duruma örnek olarak benim çok sevdiğim ve geçmişte fan sitesi ile mektup arkadaşı olduğum Acheron grubunu verebilirim. Bu death metal dünyasının çok bilinmeyen ama çok önemli gruplarından bir tanesidir. Benim çok sevdiğim ve dini anlamda politize olmuş müzik anlamında en başta gelen Rites Of The Black Mass albümündeki Latince ve Enokça dualar bizzat LaVey tarafından okunduğu gibi, ayrıca keyboard larda LaVey tarafından çalınmıştır. Enokça olayını merak edenler için ayrıca ileri de açabilirim.

Bu arada grubun en anormal elemanı bence Azegthot tur, kendisi bir bilgisayar oyunu manyağı olup, Doom ve Quake oyunları için çeşitli levellar ve mp haritaları tasarlamış olmasının yanısıra zaman zaman bazı server larda açılan Morbid haritalarında yeni albüm diye soran bende dahil fanlarını frag manyağı yapmaktadır. Zaten her albümün arkasındaki teşekkür yazılarında neredeyse tüm PC ve konsol tasarımcısı firmalara teşekkür eder.

Grup elemanları

-Trey Azagthoth -gitar, klavye zaman zaman vokal

-Pete Sandoval - Davul ve bence şu an için bu tarzın en iyi davulcusu

-David Vincent - Vokal ve bas

gruba şu an konserlerde gitarist Tony Norman eşlik etmektedir.

Session müzisyenler ve değişen elemanlar
-Mike Browning - Davul (1983-1986)
-Wayne Hartsell - Davul (1986-1988)
-Dallas Ward - Vokal, bas (1983-1985)
-Richard Brunelle - Gitar (1985-1992,1998(konserlerde session)
-Kenny Bamber - Vokal (1985)
-Sterling Von Scarborough - Bas (1986)
-Steve Tucker - Vokal ve bas (1997-2001, 2003-2004)
-Jared Anderson - Vokal ve bas ne yazık ki 2006 da öldü (2001-2002)
-Tony Norman - Gitar(2003-2006)
-Erik Rutan - Gitar, klavye (Turlarda session müzisyen olarak) (1993-1996, 1999-2002, 2006)
-John Ortega - Bas (1985-1986)
-Michael Manson - Vokal (1986)
-Phil Anselmo - Albümlerde zaman zaman vokal için destek vermeye devam etmektedir.

Albümleri
Bu arada fazla insan bilmez ufak bir bilgi, albüm isimlerinin baş harflerine bakın, umarım "z"ye kadar gider

-Altars Of Madness
-Blessed Are The Sick
-Covenant
-Domination
-Entangled In Chaos
-Formulas Fatal To The Flesh
-Gateways To Annihilation
-Heretic

Diskografi haricindekiler
-Abominations Of Desolation (grup tarafından ilk death metal kaydının kendilerine ait olduğu iddia edilir 1986 yılındaki ilk kayıtlarıdır. 1991 yılında yayınlanmıştır)
-Laibach Re-mixes (Trey Azagthoth un hayranı olduğu gruptur bir saygı ifadesidir bu albüm)
-Love Of Lava

Bu kadar yeter sanırım, daha sonra bu konuda yazmaya devam ederim...

Notlar
1. Grup logosu ve fotograflar grubun resmi sitesinden alıntıdır.
2. Albüm listesi grubun resmi sitesinden alınmıştır.
3. Bilgiler, biyografi olanlar, grubun resmi sitesi, İngilizce Wikipedi ve diğer bazı kaynaklardan alınarak tarafımdan Türkçeleştirilmiştir.
4. Yorum kısımları bana aittir. Hiçbir şahıs yada grubu bağlamaz

-------------------------------------------------------------------

Yazının devamı için tıklayınız

--------------------------------------------------------------------

Gönderen Hakancez zaman: 08:52 0 yorum

Etiketler: death metal, morbid angel

Acheron

Amerikan satanik Death metal sahnesinin en bilindik ama Avrupa da da bir o kadar tanınmamış bir gruptur Acheron. Günümüzün imaj açısından satanik gözüken gruplarının tam tersine, bir coven içerisinde olup, üyeleri Church Of Satan üyesi hatta rahibi olup, bu kurum tarafından desteklenmesinin yanısıra, şarkı sözlerinin çoğunluğunu İngilizceye dönüştürülmüş ayetler, orjinal Latince ayetler hatta zaman zaman Enokça ayetlerden oluşur. Müzikal anlamda geleneksel Amerikan Death Metal sounduna oldukça yakın olsa da, söz anlamında görüldüğü gibi oldukça politiktir. Anton Szandor La Vey’in Satanic Bible’ının yanısı sıra, Messé Noire, Missa Solemnis, Missa Niger hatta Libri Luciferius gibi fazla bilinmeyen okkült ve karanlık kitaplardan ayet ve parçacıklar hemen her albüme serpiştirilmiştir. Hatta Rites Of The Black Mass baştan sona bir ayin olarak tasarlanmış olup, bizzat Anton Szandor La Vey albüme katkı yapmıştır. Grup müzikal vukuatlarına 1988 yılında başlamıştır. Grup ortaya çıktığı anda Amerika’da inanılmaz tepki görmüş, albümleri yasaklanmak istenmiştir hatta bazı eyaletlerde yasaklanmıştır. Bu yüzden ilk albüm Belçika’lı bir plak şirketnden çıkartılmak durumunda kalınmıştır. Daha sonra “Şeytan Kilisesi”nin kurulmasından sonra, grubun kilise ile yakın ilişkileri de olduğundan, sesini daha da agresif olarak yükseltmeye başlamıştır. Tam bu noktada ortaya Rites of the Black Mass albümü çıkar ki, Amerikan yasalarına ciddi bir karşı çıkışla, daha albümün girişinde toplum için en kabul edilmez dua vardır. Orjinal Messé Noire ayetleri,

-In nomine magni dei nostri satanas luciferi, introibo ad altare dei nostri. Ad dei nostri, satanas luciferi, qui laetificat juventutem meam. Qui regit terram.

-Türkçe çevirisi ise; Karanlıkların tanrısı şeytanın adına, O’nun mabedine çıkıyorum. Karanlıkların tanrısı bana/bize gençliği veren ve dünyayı yöneten.

Yukarıdaki ayet, normalde İncil’den bir parça olup, ters çevrilmesi suretiyle orjinal Messé Noire oluşturulmuştur. Bizde bir çok kişi, ne olduğunu bilmeden sırf gizemli görünmek için yukarıdaki cümleleri sıklıkla kullanır, ben bilgi olsun diye çeviriverdim bari anlamını bilip kullansın arkadaşlar diye. Burada dikkat edilirse şeytan Satanas Luciferi olarak tanımlanmış. Normalde Lucifer, Roma’nın ışık tanrısıdır ve aslında ışık getiren anlamına gelir. (lux latince ışık demek) ilk Hristiyan konsülünde (Iznik) o dönemki konjonktürde pagan ışık tanrısı şeytanla özdeş kabul edilmiş ve lanetlenmiştir. Daha sonraları okkült gelenek tarafından kutsanmış ve şeytan’ın isim ile kutsanmıştır. Aslında bir çok terimin bu tarz karmaşık ve tarihsel çıkışları vardır. Neyse konumuz Acheron... Bu albümün etkileri yasaklanma olmuştur. Amerikanın demokratik zannedilen günlük yaşamına bomba etkisi yapmıştır.

Grup müzikal açıdan çok verimli değildir. Grubun müziğe etkisi bu politize yapıdır. Çağdaşı olan bir çok Amerikan grubunu etkilemiş ve ciddi bir müzikal cephe haline gelmiştir. Bu etki Avrupa’da fazla ilgi görmemiştir. Amerikan Şeytan kilisesinin kıta Avrupasında hemen hiç etkisi olmadığı ve bu dönemde özellikle Kuzey Avrupa’da ortaya çıkan ve daha da şiddet içeren ikinci Black Metal dalgasının dominant hale gelmesi, bu durumun sebepleridir.

Kadro

Rev. Vincent Crowley – Vokal ve bas
John Scott - Klavye
Michael Estes - Gitar
Richard Christy - Davul
Peter H. Gilmore – Senfonik sessionlar

Albümleri

-Messe Noir Live -Demo – dünya üzerinde 666 kopyası vardır
-Rites of the Black Mass
-Alla Xul -EP- dünya üzerinde 1000 kopyası vardır
-Satanic Victory
-Lex Talionis
-Hail Victory aslında Satanic Victory albümünün Avrupa için baskısıdır,bu kayıtta extra bonus track vardır ve dünya üzerinde 1000 kopyası vardır
-Anti-god, Anti-christ
-Those Who Have Risen – bu albüm complilation dır
-Necromanteion Communion
-Compendium Diablerie ilk demo kayıtlarıdır
-Xomaly -EP- dünya üzerinde 1000 kopyası vardır

Yukarıdaki yazılar tamamen bilgi amaçlı olup, kişisel fikirlerim değildir. Crowley’in ayin görüntüsü, fan sitesinden alınmış olup tarafımdan sansürlenmiştir. Bilgiler, Acheron’un resmi web sitesinden alınmış olup, resimler ayin resmi hariç aynı sitedendir. Sadece bahsi geçen resim fan sitesinden alınmıştır.

-------------------------------------------------------------------

ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

Euronymous röportajı

Burzum hakkında

Venom hakkında

Metal müzik

Bathory

Ankaralı türkücü furyası hakkında

Morbid Angel

Acheron