ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
14 Mayıs 2024, Salı 01:14   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Mühim Mevzular > Politika, Tarih
forum sohbet oyun basliklari
   DENİZ GEZMİŞ
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

SteLLaR

SteLLaR resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  15.Şub.2008 Cum 13:52:13      DENİZ GEZMİŞsohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Deniz Gezmiş

1965 ten sonra Türkiye de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) nun kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, 24 Şubat 1947 de Ankara nın Ayaş ilçesinde doğdu. Öğretmen bir ailenin çocuğu olması sebebiyle ilk ve ortaöğrenimini çeşitli kentlerde, liseyi İstanbul da okudu. 1966 da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine giren Gezmiş, henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu. 1965 te Türkiye İşçi Partisi(TİP) nin Üsküdar ilçesine üye oldu. İlk kez 31 Ağustos 1966 da Ankara dan İstanbul a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik isçilerinin Taksim Anıtı na çelenk koymaları sırasında isçileri destekleyen ve Türk-İş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı.

Ardından 19 Ocak 1967 de Türkiye Milli Talebe Federasyonu(TMTF) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967 de öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 Ocak 1968 de Devrimci Hukuklular Örgütünü kurdu. 7 Mart 1968 de İÜ Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk ü protesto ettiği için tutuklandı. 68

2 Mayıs a kadar tutuklu kalan Gezmiş, 30 Mayıs ta 6. Filo yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. Öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan Deniz Gezmiş, 12 Haziran 1968 de İstanbul Üniversitesi nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adına İÜ Senatosu ile Baltalimanı nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı; öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. İşgalden kısa bir süre sonra İstanbul a gelen 6.Filo yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül de serbest bırakıldı.TİP içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yol açan ideolojik sorunlarda Milli Demokratik Devrim(MDD) görüsünü benimseyen Deniz Gezmiş, bu görüşün özellikle devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu. Ekim 1968 de eylemlerde birlikte olduğu Cihan Alptekin, Mustafa İlker Gürkan, Mustafa Lütfi Kıyıcı, Cevat Ercişli, M.Mehdi Beşpınar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Ömer Erim Süerkan la birlikte Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) ni kurdu. 1 Kasım 1968 de TMGT, AÜTB, ODTÜÖB ve DÖB ün başlattığı Samsun dan Ankara ya Mustafa Kemal Yürüyüşü nü düzenledi. Ardından 28 Kasım 1968 de ABD büyükelçisi Kommer in gelişi sırasında Yeşilköy Havaalanı nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı.

İstanbul Üniversitesi nde sağcı güçlerin 16 Mart ta girişmis olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan Gezmiş , bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart ta yeniden tutuklanarak 3 Nisan a kadar hapis yattı Ardından 31 Mayıs 1969 da İÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. Üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan Gezmiş, Haziran ın sonunda Filistin e gitti. Filistin e gitmeden önce 23 Haziran 1969 da TMGT nin topladığı 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi. Eylül e kadar Filistin de gerilla kamplarında kalan Deniz Gezmiş,1 Eylül 1969 da, 10 Haziran da "üniversiteyi işgal" ettiği gerekçesiyle Hukuk Fakültesi nden ihraç edildi. Hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazetecilere gizlendiği yerden demeçler verdi. 23 Eylül 1969 da Hukuk Fakültesi nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan Gezmiş, 25 Kasım da serbest bırakıldı. Ancak Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi nde Battal Mehetoğlu nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin Gezmiş e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 Aralık 1969 da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan Cihan Alptekin le birlikte 18 Eylül 1970 e kadar tutuklu kaldı. Bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürmeyi planladı. Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan la birlikte THKO yu kurdu. 11 Ocak 1971 de THKO adına Ankara İş Bankası Emek Şubesi nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 Mart 1971 de dört ABD li erin Balgat taki Tuslog Tesisleri nden kaçırılması eyleminde de bulunan Gezmiş, erlerin serbest bırakılmasından sonra Sivas ın Sarkışla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf Aslan la birlikte yakalandı. 68

16 Temmuz 1971 de başlayan THKO-1 Davası nda TCK nin 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971 de idam cezasına çarptırıldı.

6 Mayıs 1972 de idam edildi.

 

Son Sözü ; İnanıyorumki benim kellemi isteyenler muradına ermeyecek benim ve yoldaşlarımın hesabı eryada geç gelecek nesillerimiz soracak.BAĞIMSIZ HALKIM a canım feda , MUSTAFA KEMAL ATATÜRK e canım feda..

İdama Giderken Son Resmi

 

 

Deniz Gezmişin Mahkemediki Sesi İle Duruşmadaki İsyanını Dinlemek Ve İzlemek İçin Aşağıdaki Videoyu İzlemenizi Temenni Ederim.. (Bu Ülkeye Gerçek Sahip Çıkan Atatürkçüler Bizleriz!!!)

 

DENİZ GEZMİŞ ÖLÜMDEN KORKMUYORUZ..

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

0ssye5ayqala

0ssye5ayqala resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  15.Şub.2008 Cum 14:01:35sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

burdan...

   Gerçekten izlemenizi İSTİYORUMMMMMM

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

model71

model71 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  15.Şub.2008 Cum 15:09:13sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Deniz Gezmiş
1947 yılında Ankara’da doğdu.Liseyi İstanbul’da okudu.1966’da İÜ Hukuk Fakültesi’ne girdi.Kısa sürede gençlik eylemlerinde öne çıktı.TİP’de çalıştı.1968’de Devrimci Hukuklular Örgütü’nü kurdu.Amerikan 6.Filosu’nu protesto eylemlerine katıldı ve İstanbul Üniversitesi’nin işgaline öncülük etti.DÖB’ün kurucuları arasında yer aldı.Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal Yürüyüşü’nü tertipledi.1969’da Filistin’e gitti, gerilla eğitimi gördü.THKO örgütünü kurdu.Örgütün ilk eylemi olan İşbankası Ankara Emek Şubesi soygununa katıldı.Yine Ankara’daki Balgat Amerikan Üssü’nden dört Amerikalının kaçırılması eylemine katıldı.Sivas Gemerek’te çatışmada yakalandı.Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 tarihinde Ankara Merkez Kapalı Cezaevinde idam edildi.

12 Mart 1971 muhtırasından sadece altı gün sonra Sivas’ın Gemerek ilçesinde yakalanıp Ankara’ya getirilen Deniz Gezmiş’i sorgulayan kişi Demiral’dı. Deniz Gezmiş, Demiral’ın önüne getirildiğinde hakkında tam 11 ayrı suçlama vardı. Bunlar arasında ABD Büyükelçisi Kommer’in arabasının 6 Ocak 1969 günü Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) yakılması; bir erin ölümü ile sonuçlanan ODTÜ kampüsündeki çatışma; hacze giden avukat ve polislerin Sevim Onursal’a ait evde silah zoruyla alıkonulup bağlanması; 25 Ağustos 1969 günü bindikleri taksi şoförünü (Mesut Erdinç) kendilerini ihbar etmesin deyip ağzını bantlayarak küvete koyduktan sonra orada unutup ölümüne sebebiyet vermek; 29 Aralık 1969’da ABD büyükelçiliği önündeki polis noktasını tarayıp polisleri yaralamak gibi olaylar vardı. Nusret Demiral bu 11 olayı saydıktan sonra, “İfadeni alacağız.” deyince Deniz Gezmiş, “Faşist cumhuriyet savcılarına ifade vermem.” cevabını veriyor.
Gerisini Demiral şöyle anlatıyor: “Ben de dedim ki cumhuriyet kelimesinin yanında faşist kelimesi olmaz. İfade vermem dedi; ama sonra yedi saat ifade verdi. Hatta bir anımız var. Yemek yedin mi diye sordum. Yemedim dedi. Biz de yemedik, beraber yemek yiyelim dedim. Cebimde, o zamanın parasıyla 50 lira vardı. Bir şeyler aldık, yemek yedik. Hatta kelepçeli getirmişlerdi. Kelepçeleri çözün dedim. Çözülünce rahatladı. Ferahladı. Muhabbet ettik doğrusu. İfadenin dışında bir konuşmamız oldu. Kendisinden ifade almak için tabii bütün bunlar. Hemen pat küt, şunu söyle bunu söyle değil. Adam çok samimi olarak kendisini anlattı. Her şeyi söyledi orada… Biz senin ifadeni alacağız, bize her şeyi söyle, seni sıkıştırmıyoruz, şunu söyle, bunu söyle demiyoruz. Yemekten sonra, dâhil olduğu kişileri ve olayları anlattı. Nerelisin diye başladık. Erzurumlu olduğunu, bir öğretmenin oğlu olduğunu söyledi, kendi hayatından bahsetti. Yavaş, yavaş, ondan sonra her sorduğumuz soruya cevap verdi. Senin bu hareket tarzın nereden geliyor, neden bu yoldasın, örgüt üyesi misin dedik. Türk Halk Kurtuluş Partisi Ordusu’nun bir savaşçısıyım dedi. Bazı şeylerde ifade vermedi tabii. Ondan sonra sıkıyönetim mahkemesi açıldığı zaman bütün evraklar oraya gönderildi.”
O gün Deniz Gezmiş ile yaptığı konuşmaları, notlarından özenle aktaran Demiral, 18 Mart 1971 günü saat 19.25 itibariyle Gezmiş’in söylediklerini tutanağa şöyle geçirmiş: “Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu bugün Türkiye’de emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi veren ve ülkenin bağımsızlığının ancak silah zoruyla sağlanacağına inanan ve bu yolda silahlı mücadele yapan bir örgüttür. Bu örgütün herhangi bir örgütle ilişkisi bulunup bulunmadığı ve bu örgütün bir mensubu olup olmadığım hususuna cevap vermeyeceğim. Ben bu örgütün savaşçısıyım. Örgütteki rolüm ve çalışmalarım hakkındaki suale de cevap vermiyorum.”
Demiral’ın o günden hatırladığı bir diğer nokta Gezmiş’in, “48 saattir uykusuzum” demesiydi. Deniz Gezmiş de tıpkı Demiral gibi İstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisiydi. 1966’da bu fakülteye girmişti, ancak 1969’da Filistin’deki kamplara gidince okulu terk etmişti. Demiral, o gün Gezmiş ile konuşurken, “Aynı üniversitede okuduk. Bizim zamanımızda da hadiseler olmaya başlamıştı.” deyince, Gezmiş bu sözlere hiçbir tepki vermemiş. Demiral, Gezmiş ile birlikte yaralı olarak yakalanan Yusuf Aslan’ın da ifadesini almış. Hastaneye gittiğinde Yusuf Aslan’ın, kasığından yaralı olduğu ve vücudunda diren olduğu halde ayağa kalktığını belirterek şöyle devam ediyor: “Karaciğerinden vurulmuştu, direnle besliyorlardı. Ona rağmen ayağa kalktı, selamladı, oturdu, ifadesini öyle aldık. Oradaki o terörist kişinin takındığı tavır, Türk örf ve adetlerine uygun, bir cumhuriyet savcısına karşı saygıyı simgeleyen bir hareket tarzıdır. Ama bugün onu göremiyoruz. Bugün duruşmalarda adam sana çakmak atıyor, küfür ediyor. Onlarda bu yok. Nereden nereye gelindi.”

Denizler
nerede
yanıldı?

Nasıl devrimci gençlik olunacak? Gençlik bir devrimin örgütlenmesinde nasıl bulunacak?

60 lı yıllarda gençlerin kafasını en çok meşgul eden soru buydu herhalde. O dönemin ideolojik ortamını en çok etkileyen de bu sorundu. Gençler devrimci ve antiemperyalist mücadelenin örgütlenmesinde kendilerine yer arıyorlardı. Ancak bildikleri bir şey de bunun yalnızca kitaplar okuyarak öğrenilemeyeceği idi. Ciddi bir ideolojik çalışmanın yanında gençler halkla bağlar kurmaya, devrimci eylemler örgütlemeye giriştiler. Kısa zamanda çok büyük bir kitleselliğe ve halkın içinde önemli bir güce ulaştıkları da söylenebilir.

Ancak bu çaba aynı zamada bir çok yanlışları da beraberinde getirdi ister istemez. En önemli sorun gençliğin ne yapması gerektiği üzerineydi? Denizler ısrarla gençiliğin tüm siyasal partilerden uzak durmaları gerektiğini vurguladılar ki, bu doğruydu. Gençliğin rolü ve doğası hakında gerçekten önemli bir fikirdi bu. Ancak zamanla bu fikir tek başına gençlerin öncü kuvvetler olarak algılanmasına kadar vardı. Hatta bunu da aşarak tüm devrimci eylemin yükünü gençlerin sırtlayabileceklerini düşündüler. Ülkenin siyasal mekanizmasından tümüyle kopup devrimci eylem örgütlemeye girişmek doğruydu, ancak halktan koparak devrimci eylem mümkün değildi.

Silahlı eylem Türkiye koşullarında ister istemez bunu getirdi. Denizler çıkışlarında ve eylemlerinde Kuvayı Milliye ye dayanıyorlardı. Ancak bunu Latin Amerika benzerlerine koşullayarak salt silahlı eyleme indirgemek büyük bir hataydı, aynı zamanda ülkenin gerçek tarihsel mirasından da kopulmasını getirdi. Gençlik, enerjisini halk kuvvetlerinin bağlarının güçlendirilmesine, örgütlendirilmesine ve bilinçlendirilmesine harcayabileceği bir zamanda ondan tamamen kopmak sonucunu doğuracak bir eylem türüne girişti. Denizlerin önemli yanlışı budur.

Ancak sapla samanı birbirinden ayırmak gerekir. Denizlerin idam edilmesinin sebebi devrimci olmalarıydı. Yanlış eylemler yapmaları değil. Onlar maceraya giriştiler ve bunun bedelini ödediler demek ağır bir sapkınlık belirtisidir. Dönemin devrimci gençlik önderlerinin tümünün de büyük saldırılar ve ölümlerle karşılaşmalarının sebebi devrimcilikleridir. Yanlış eylemleri değil. Devrimci mücadelenin bedelinin ağır olduğunun en temel kanıtları yine Kuvayı Milliye geleneğinin binlerce şehitle kurtuluşa ulaşmış olmasıdır. Devrimcilik için "ölüm hoş geldi, safa geldi" diyebilecek kadar metin olmak şarttır.

Denizlerin hataları, asıl yıkıcı sonuçlarını onlar idam edildikten sonra gösterdi. Devrimci hareket 70 li yıllar boyunca büyük bir ideolojik bunalıma düştü. Bir yandan kurtuluşa ve Kuvayı Milliye geleneğine yönelik bir umutsuzluk başgösterdi. 60 lı yıllar boyunca ciddi ideolojik ve tarihsel bir bilincin gelişmesine sebep olmuş sistem eleştirisi yerini, düzen solcularının da körüklediği bir "faşizm" edebiyatına bıraktı. Bu zeminde gerçekten faşist ve provokatör güçler ortalıkta cirit atabildi, gençlere saldırdı ve Amerikancı 12 Eylül faşizminin hazırlanmasında uygun bir zemin yaratılmış oldu.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

dewil88

dewil88 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  24.Şub.2008 Pzr 09:10:08sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
her şeyi göze alarak Yaptıkları ve yapmaya çalıştıkları ile gerçek bir lider
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Roen

Roen resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey
ozel karakter ile sohbete katil
sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  24.Şub.2008 Pzr 11:59:49sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Bir isyancının izleri,Darağacında üç fidan

konuyla ilgili güzel kitaplar.Okumayan arkadaşlara tavsiye ederim.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

FrankfurtYakisiklisi

FrankfurtYakisiklisi resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  1.Eyl.2008 Pzt 19:44:17sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

 

Kağıttan Bir Gemidir Devrim Kimbilir Kaç Yunus Görmüş Kaç DENİZ GEZMİŞ

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

ancilay

ancilay resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey
ozel karakter ile sohbete katil
sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  1.Eyl.2008 Pzt 20:08:28sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
·FrankfurtYakisiklisi· :

 

Kağıttan Bir Gemidir Devrim Kimbilir Kaç Yunus Görmüş Kaç DENİZ GEZMİŞ



Kağıt bir gemidir devrim bütün gemiler hurdaya çıksada sonunda taşıdığı özgürlük şiiriyle batmadan yüzer...Nicedir dünya sularında kim bilir kaç Yunus görmüş kaç Deniz Gezmiş...

=)

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

CcTiMcC

CcTiMcC resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  1.Eyl.2008 Pzt 22:37:52sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

13 kişiyi öldürdüm diyenlerin (bkz: tevfik ağansoy) sokakta gezebildiği (o da öldürüldü ya,*******) bir ülkede, hiç kimseyi öldürmediği halde, "bizden üç kişi (adnan menderes, fatin rüştü zorlu ve hasan polatkan), onlardan da 3 kişi" denilerek 2 arkadaşıyla öldürülmüştür.

Diğerleri

Yusuf ASLAN

Hüseyin İNAN

 

***************

 

DEVRİM

Temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek için
asıldığı çividen indirilmelidir
yaprakları biten takvim

Zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir halı

İçinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve topluiğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek için zulmüne
makas denilen patronun

Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının

Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında

Kim bilir kaç yunus görmüş
kaç deniz gezmiş..

                                                                                                                                                                     

Edit Hokkabaz

1 Eylül 2008, Pazartesi 23:43  

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

10TuncaySanli10

10TuncaySanli10 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  3.Eyl.2008 Çar 00:47:46sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

68 liler Sanık İskemlesine- Ahmet Turan Alkan


 

30 yıl önce hükümetleri emperyalizm uşaklığı ile orduyu faşistlikle niteleyen 68 kuşağının yaşlı mensuplarından bazıları şimdi militarizme övgü derecesinde ordu hayranı, darbeciliği alkışlayacak kertede demokrasi aleyhtarı bir tavır içinde...

 

Üniversite yıllarım, öğrenci olaylarının en hareketli, en kanlı günlerine denk geldi. Lise talebesiyken siyasete ve ideolojik düşünceye meraklı bir genç değildim; fakat 1972 yılının güz aylarında Ankara’ya gidince, ülkenin gençlerini kamplaşmaya sürükleyen o büyük girdaptan bütün yaşıtlarım gibi ben de etkilendim.

 

Fakültelerde “hâkimiyet kurmak” diye bir kavram geliştirilmişti; benim fakültem sadece solun hâkimiyetinde bulunmakla kalmıyor, öğretim üyesi ve öğrenci kadrosunun kısm-ı âzâmı itibariyle bir nevi sosyalist fikriyatın genel merkezi muamelesi görüyordu. SBF’nin öğrenci yurtları, bir sene önce polis tarafından aranmak isteyince, içerdeki dirençli öğrencilerin karşı koyması yüzünden büyük tahribata uğramış olduğu için kapalıydı. Fakülte öğrencilerine tahsis edilmiş özel bir yurdun bulunması, 70’lerin Türkiye’sinde büyük lüks, çok güzel bir imkândı ve benim kuşağım bu imkândan hiç istifade edememiştir. 12 Mart akabinde getirilen sıkıyönetim disiplini sebebiyle ilk birbuçuk sene sıradan öğrenciler gibi, nisbî bir rahatlık içinde derslere devam edebilmiştik ama 1974’deki meşhur eylemci affından sonra fakülteye devam etmek, bizler için fiilen imkânsız hâle gelmişti. Bir defasında fakülteye girmek için bir öğle vakti ana kapıya doğru yürürken etraftaki çimenliklere yayılmış solcu arkadaşların bizleri taş yağmuruna tutarak geri püskürtmesini hiç unutamam.


 

İşte bugünlerde bazı kart solcu eylemcilerin “68’liler kuşağı, 68’lilik ruhu” diye pazarlamaya çalışıp nostalji unsuru gibi takdim ettikleri şey, en hafif renkleriyle böyle berbat bir tablodur ve bu tablo sonraki günlerde daha da ağırlaşmış, bomba sesleri, silah ve kanla lekelenmişti.

68’liler..., onlar her kimse, dünyadan habersiz çoluk-çocuğu kandıracaklarına Türk toplumundan özür dilemelidirler. Yaptıkları her şey baştan aşağı yanlıştı; yanlış bir fikrî yapı üzerinde duruyor, yanlış yönlendiriliyor ve yanlış işler yapıyorlardı. O dönemin yayın organlarını gözden geçirince “şiddete, özellikle devrimci şiddete” ne kadar övgü dizdiklerini hayretle göreceksiniz. Sınıf savaşını ve proletarya ihtilâlini savunmaya kalkışmaları ise ne kadar sığ ve naif bir ideolojik çizgiye tutunduklarını gösterir.

Bu konuda hayli teferruat bilgisi aktarmak mümkün ama neticeye bakalım: Proleterya şuurundan mahrum köylü kitlelerini mezhepçilik ve etnik ayrımcılık kartlarını kullanarak peşlerine takıp kırlardan şehirlere doğru halk ihtilâli başlatmayı düşünen şiddet sevdalıları, 12 Eylül fırtınasını bir şekilde atlattıktan sonra, meslek itibariyle “profesyonel devrimci” kimliklerini bırakıp, o güne kadar ağız dolusu sövdükleri büyük sermaye şirketlerinde yöneticilik kadrolarına talip oldular. Mahkemelerde kendilerini savunurken gururla haykırdıkları “profesyonel devrimcilik” mesleğinde -nedense?- artık bir gelecek görmüyorlardı.

68’liler 68’li yıllarda çocuktular, 70’li yıllarda silahlı eylemci ve provokatör kimliğine büründüler; bugünlerde yine çocukluğa avdet etmiş görünüyorlar. Bu nitelemeler hiç de ağır ve haksız yakıştırmalar değildir; 70’li yılların ortalarında Türkiye’de Maoculuk yapmak, köylü kitlelerini silahlandırarak şehirleri zaptetmek fikri, çocukluk değilse nedir? Ya o Enver Hocacılara ne demeli? Türkiye’yi o yılların Arnavutluğundan bile daha geri buluyorlar ve ülkesini küçük bir hapishane hâline getirmekten başka fazileti olmayan bir adamın fikrî önderliği uğrunda kendi kardeşlerine düşman gibi bakıyorlardı.
Hiç unutmam; bir voleybol müsabakasında bizim solcuların Enver Hocacı takımı, Türk voleybol takımını değil Arnavutluk millî takımını alkışlamışlardı. Sâfiyetin bu kadarı belki mâzur görülebilir ama, zihinlerinde kurguladıkları muhayyel bir devrim uğruna şiddeti övmeleri, cinayet işlemeleri, hatta asker ve polis öldürmeleri hoş görülecek şeyler zümresinden değildi.

Tarihin ne garip bir tecellisidir ki, -belki de “istihzâsı” demeliyiz- bundan otuz sene önce askere ve polise kurşun yağdıran, orduyu faşistlikle, hükümetleri emperyalizm uşaklığı ile, Atatürk’ü gardırop devrimcisi olmakla niteleyen bu kuşağın yaşlı mensuplarından bazıları şimdilerde militarizme övgü derecesinde ordu hayranı, darbeciliği alkışlayacak kertede demokrasi aleyhtarı bir tavır içinde görünüyorlar.

Hayır, bu ucuz ve pespâye “68’liler” edebiyatını köpürtmeye kimsenin hakkı yok; bugünün çocukları, o günleri sırtına parka, beline palaska kuşanıp askerî bot giyerek hızlı solculuk yapan romantik bir gençlik kuşağının hikâyesi olarak bilmemeliler, çünkü gerçek tamamen başka. 68’liler bugün “kart ve romantik devrimci” pozlarıyla fiyaka satmayı değil, aslında cehaletleriyle bütün toplumu ne büyük acılara sürükledikleri için yargılanmayı hak ediyorlar; en azından tarihin ve ma’şeri vicdânın mahkemesinde yargılanmaları gerek.

68’liler efsânesi büyük bir fiyaskodur; bu kuşak, önyargıları doğrultusunda silah kullanmayı, şiddeti övmeyi ve cana kıymayı başarmıştır ama bu sözde başarının yanına ilâve edebilecekleri entelektüel bir başarıdan söz edilemez. Sosyalizmin, onların sevdiği tâbirle “Marksizm-Leninizm”in evrensel dağarcığına ciddi bir katkıda bulunabilmiş de değillerdi.

Bu romantizmin köpürtülmesi, hiçbir şeyden haberi olmayan, ciddi surette kitap kültüründen kopmuş bugünün gençlerine fayda vermez, aksine çok zarara uğratır. Yakın tarihini, televizyon dizilerinden yarım-yamalak öğrenen ve daha tehlikelisi öğrendiğiyle yetinen bugünün gençlerine, “silahlı devrimci şiddet” öğretisinden başka bir marifetleri görülmeyen mücrim bir kuşağın jelatinle ambalajlanmış hâtıraları iyi örnek diye sunulamaz. Türk gençliğinin özenmesi gereken “iyi ağabey” tipi Deniz Gezmiş ve arkadaşları olmamalıdır. Onlar, idam gibi ağır bir cezayı hak etmemiş olmakla birlikte bal gibi suçlu insanlardı.

Ve kanunlarımızda suçu övmek diye bir fiil olması lâzımdı; hâlâ yerinde durur mu bilmem?


 

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir