ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
13 Mayıs 2024, Pazartesi 15:31   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler > Sanat ve Felsefe
forum sohbet oyun basliklari
   Paylaşım
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Imhoted

Imhoted resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  25.Mar.2008 Sal 17:54:38      Paylaşımsohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
gerçekten çok güzel bir yazı; herkesle paylaşmanızı öneririm………….
Ben beş yaşında idim.
Babaannem rahmetli, pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü.  Babaannem eğildi, aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyor. Çocukluk iste, aman babaanne dedim, Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya değer mi?
Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı,  öfkeyle doğruldu.   Sen oturduğun yerden ahkâm
kesiyorsun, dedi. Hiç pirinç üretilirken gördün mü?
İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar.  Bir pirinç tanesinde  kaç insanin göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun?
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
 
*Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Alain in proposlarini okuyorum.  Birden irkildim.  Babaannemi hatırladım. Alain, bir  insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu. İlave ediyordu.  Bir iğnenin
üretiminde binlerce insanin alın teri,  göz nuru,  el emeği vardır diyordu.

*On dokuz yıl evveldi.**
Stockholm e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi.
Sabahleyin, traş olmak için lavaboya gittiğimde,  aynanın yanında ilginç bir not gördüm.
Lütfen diyordu, traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu var, oraya bırakın.  Bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayiine yardımcı olun.
Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdanberi çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde İsveç çeliğinden yapılmıştır diye yazardı.  İste o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen
turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu. *

*İsviçre de zaman zaman,  belli periyotlarda, radyolar,  televizyonlar,  bir haberi duyurur.
Şu tarihte,  su saatte, adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın.**
Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj, kutu varsa,  velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapının önüne koyun.
İsviçre nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla ağaç ziyanına engel olun. *

*Japonlar son derece sade, basit, yalın mütevazı yasayan insanlardır.  Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş ,  hayatın manasını anlayamamış , zavallı kimselerdir.
Böyleleri ile, zavallı, evini mezat salonuna çevirmiş diye eğlenirler.
Bir insanin gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır. Vaktiyle Japon ekonomisi bir
darboğazdan geçiyor.  İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşıyor.   Zamanın başbakanı meclisi
toplar. Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve su andan itibaren der, Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Su üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim. Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün
borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını
söylemeye gerek  yok.  Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı, ne kadar gösterişten uzak...

*Gerekmediği halde elektriği yakmakla,   Suyu kapamadan bos yere akıtmakla, Gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, Yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla   biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?

*Hayat çok ince, akil almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.  Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki,  İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.

Bir mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atı, bir at bir komutanı,  bir komutan bir orduyu,
bir ordu bir ülkeyi kurtarır
diyordu..

Maddi durumumuz ne olursa olsun,  ister zengin olalım,  ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız. Bunda parayı da, maddiyatı da aşan  büyük bir edep ve incelik vardır.

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir