ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


13 Mayıs 2024, Pazartesi 22:32   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Mühim Mevzular > Politika, Tarih
forum sohbet oyun basliklari
   KİRLİ TARİH
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:03:10      KİRLİ TARİHsohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Burada diğer ülkelerin veya milletlerin kirli tarihleri yer alacaktır zaman zaman..İlk olarak cc halkımızın İSRAİL hakkında bilinçlenmesini istedim.....Buyurun....

İSRAİL İN KİRLİ TARİHİ

Bazi devletlerin kirli çamasirlari vardir. Ortaya çikmasini istemedikleri, bilinmesinden rahatsizlik duyduklari ve bu nedenle resmi tarihlerinden çikardiklari tarihsel gerçeklerdir bunlar. Örnegin Vietnam Savasi sirasinda ABD birliklerinin o ülkedeki sivil halka karsi uyguladiklari iskence ve katliamlar—ki bunlarin sonucunda 1.5 milyon Vietnamli yasamini yitirmistir—Amerikalilar tarafindan mümkün oldugunca unutturulmak istenir. Bu gerçek savas sirasinda ört-bas edilmeye çalisilmistir, savas sonrasinda ise Vietnamla ilgili olarak çevrilen Hollywood filmleri ile ayni yol denenmistir. Bu "Rambo" filmlerinde hep Amerikan askerlerinin Vietnam da yasadiklari zorluklar anlatilir, Amerikali birliklerinin diri diri yaktiklari köylüler degil.

Yine de Vietnam savasinin içyüzü pek çok insan tarafindan bilinmektedir. Çünkü savas dünyanin gözleri önünde yasanmis bir olaydir ve bu nedenle tam anlamiyla ört-bas edilmesi mümkün olmamistir.

Ancak baska bazi devletler, kirli çamasirlarini çok daha basarili bir biçimde gizleyebilmislerdir. Bu devletlerin belki de en basarilisi ise, Israil dir. Siyonizm in 1930 lu ve 40 li yillardaki tarihi sözkonusu kirli çamasirlarla dolu iken, Yahudi Devleti bu gerçekleri yalnizca gizlemekle kalmamis, dahasi kendi lehinde bir propaganda aracina dönüstürmüstür.
Öncelikle Israil in nasil bir imaja sahip olduguna bakalim.

Israil in Iki Yüzü

Israil, onyillardir tüm bir ulusu isgal altinda yasamaya zorlayan dünyadaki yegane devlettir. 1948 de Filistin topraklarinin önemli bir bölümünü isgal etmis ve Filistinlilerin bir kismini kendi yönetimi altinda yasamaya zorlamis, bir kismini sürmüs, hatta bir kismini da "imha" etmistir. 1967 de tüm Filistin topraklari Israil isgali altina girmistir. Ayrica Israil; Misir, Suriye, Lübnan ve Ürdün topraklarini isgal etmis, yillarca bu topraklardan çekilmemistir. Israil in isgal ettigi bölgelerdeki halka karsi uyguladigi devlet terörü ise oldukça ünlüdür. Israil ayrica dünyanin baska bölgelerindeki acilarda da pay sahibidir: Dünyanin dördüncü büyük askeri gücüne sahip olan Yahudi Devleti, Üçüncü Dünya daki baskici diktatörlere, fasist rejimlere destek olmus, onlara silah satmis, onlarin ordu ve gizli polislerini egitmistir. Pinochet, Idi Amin, Bokassa, Mobutu, Marcos, Noriega gibi eli kanli diktatörlerin tümü, Israil in yakin birer müttefiki olmuslardir.

Kisacasi, Israil, oldukça "kirli" bir devlettir. Birlesmis Milletler de aleyhine en çok karar çikartilan, ama bu kararlarin hemen hiç birini tanimayan Yahudi Devleti, dünyanin dört bir yanindaki pek çok insanin gözünde saldirgan, zorba ve küstah bir çete devletidir.

Ancak Israil in bir baska yüzü daha vardir. Daha dogrusu Israil çogu zaman bir baska yüzle insanlarin karsisina çikar. Bu yüz, Israil in bir "çete devleti" degil, aksine bir "mazlumlar ve magdurlar yuvasi" oldugu imajini verir. Bati daki pek çok insan da Israil i bu yüzüyle tanir. Bu görüse göre, Israil, dünyanin dört bir yaninda irkçilarin hedefi olan yahudilerin yegane siginagidir. Bu düsünce, temelde "yahudi soykirimi"na dayanir: Buna göre Israil, Naziler in Yahudi irkina yönelik korkunç iskence ve katliamindan kurtulan yahudiler tarafindan kurulmus bir siginaktir. Naziler 6 milyon yahudiyi acimasizca öldürmüslerdir. Bu bir daha asla yasanmamalidir. "Bir daha asla" seklinde sloganlasan bu mantik, Israilliler tarafindan son derece ustalikla kullanilmakta ve üstte sözünü ettigimiz tüm "kirli" isler, bu yolla hasir alti edilmektedir.

Bu yolla Israil in isgalleri ve devlet terörü mesrulastirilir: "Israil, güvenligini saglamak zorunda, yeni bir soykirim mi yasansin?" mantigi kullanilir. Israil Devleti sürekli olarak soykirim konusunu gündemde tutmakta ve bunu varliginin bir numarali mesruiyet kaynagi olarak göstermektedir. Israil i ziyaret eden her yabanci devlet adami, ilk olarak mutlaka Yad Vashem adli "Soykirim Müzesi"ne götürülür.

Tarihin Perde Arkasi

Israil in sözünü ettigimiz iki farkli imaji, takdir edilir ki, birbiriyle uyusmasi oldukça zor olan imajlardir. Bir yanda açikça saldirgan, irkçi, isgalci ve baskici bir devlet, öteki yanda "mazlumlarin siginagi" seklinde bir görüntü vardir.

Iste "Soykirim Yalani" adli kitabi ortaya çikaran arastirmayi yapmamiza neden olan sey de, bu iki zit görüntüdür. Bu iki zit görüntünün ardinda farkli bir gerçek olabilecegini düsündügümüz için bu kitaba konu olan tarihsel bilgileri arastirdik. Ve sonuçta ortaya pek az kimsenin farkinda oldugu bir gerçek çikti.

Bu gerçek, özetle sudur: Israil devleti, ikili bir karaktere sahip degildir. Yani bir yandan baskici ve saldirgan, bir yandan da "mazlumlarin siginagi" degildir. Aksine, baskici ve saldirgan karakter, Israil devletinin, bu devleti kuran ve yasatan siyasi kültürün yegane özelligidir. Israil in "mazlumlarin siginagi" olarak bilinmesine neden olan sey de, aslinda bu siyasi kültürün kendi halkina reva gördügü bir takim zulümlerden ibarettir.

Bu genel yorumu yapmamiza neden olan somut gerçek ise, öncelikle Nazizim ve Siyonizm arasindaki bilinmeyen tarihsel iliskidir. Soykirim Yalani adli kitabimizda bu konuyu ayrintilariyla gözler önüne serdik. Filistin de bir Yahudi Devleti kurmak için yeterli sayida Yahudiyi Avrupa dan göç etmeye bir türlü ikna edemeyen Siyonistlerin, II. Dünya Savasi öncesi dönemde Naziler i—ve diger pek çok fasist hareketi—destekleyerek zoraki bir göç sagladiklarini ortaya koyduk. Almanya yi Yahudiler den arindirarak etnik yönden "saf" hale getirmek isteyen Nazilerle, bu ülkedeki sözkonusu Yahudiler i Filistin e götürmek isteyen Siyonistlerin nasil dogal müttefik olduklarini inceledik. Naziler in Alman Yahudilerine yaptiklari baski ve zulümlerin, Siyonist liderler tarafindan neden sevinçle karsilandigini ve iki tarafin ne gibi isbirlikleri gelistirdiklerini ortaya çikardik.

Bu tablo açikça göstermektedir ki, Israil, antisemitizm (Yahudi düsmanligi) tehlikesinden kaçan Yahudiler için bir siginak degildir, aksine bu Yahudileri tehdit eden antisemitik hareketler, Siyonizm tarafindan en basindan beri desteklenmistir.

Bu gerçegin bilinmesinde ise büyük yarar vardir, çünkü bu gerçek, Israil devletinin kendi mesruiyetinin dayanagi olarak gösterdigi en büyük gerekçeyi çürütmektedir. Nitekim bugün Israil in politikalarina, hatta varligina karsi çikan "anti-Siyonist" Yahudiler de bu tarihsel gerçege isaret etmekte ve Siyonizm in Yahudiler için bir kurtulus degil, aksine en büyük tehlike oldugunu savunmaktadirlar.

"Soykirim Yalani" kitabinin verdigi en önemli mesaj, bizce budur. Israil, hem isgal ettigi Arap topraklarinin gerçek sahiplerine, hem de bu topraklara zor yoluyla getirdigi Yahudiler e baski ve zulüm uygulamis bir devlettir. Israil in resmi ideolojisi olan Siyonizm, bu nedenle asla ve asla gerçek anlamda baris yanlisi olamaz. Baris ve huzura dayali bir siyasi kültür, her irkçi ve fasist hareket gibi Siyonizm in de yok olmasina neden olacaktir çünkü.

Israil in bir "baris ve demokrasi" ülkesi olarak tanitildigi Türkiye de, bu gerçeklerin bilinmesi gerekmektedir. "Soykirim Yalani", iste bu yönde atilmis önemli bir adimdir.

Soykirim Efsanesi Nasil Dogdu?

Nazi Almanyasi ndaki Yahudilerin baski ve iskence politikasina maruz kaldiklari konusu, Nazilerin iktidara geldikleri 1933 yilindan itibaren Bati daki yayin organlarinda islenmeye baslamisti. Medyayi bu konuda besleyen en önemli kaynak ise birer sivil toplum örgütü niteligindeki Yahudi kuruluslariydi. Nazilerin Yahudilere karsi toplama kamplarinda sistemli bir "soykirim" yürüttügü yönündeki iddialar ise, 1942 yilinda yogunluk kazandi. Bu iddialari dile getirenler Dünya Siyonist Örgütü ve onun Batili ülkelerin hemen hepsinde kurulmus olan kollariydi. Örnegin Yahudilerin Nazi toplama kamplarinda "sabun" haline getirildiklerine dair saiyalar, ilk kez Amerika daki Siyonist hareketin lideri ve Amerikan Yahudi Kongresi nin (AJC) baskani olan Stephen Wise tarafindan duyuruldu. Wise, 1942 yilinda resmi bir açiklama yaparak, "yahudi cesetlerinin Almanlar tarafindan sabun, yag ve gübreye dönüstürüldügünü" iddia etti. Gaz odalari iddialari da yine ayni dönemde resmi siyonist kuruluslarin temsilcileri tarafindan duyuruldu.

Bu iddialarin genel medya tarafindan desteklenmesinin ise iki nedeni vardi: Birinci neden, Yahudi sermayeli yayin organlarinin bu konuya gösterdikleri özel ilgiydi. Ikinci ve daha önemli olan neden ise, bu haberlerin Batili ülkelerin savas halinde olduklari Nazi Almanyasi na karsi kullanabilecek iyi bir karsi-propaganda malzemesi olusuydu. ABD yönetimi bu propagandayi çok gerekli buluyordu; çünkü "kendi çocuklarimizi neden Avrupa da savasmaya gönderdik" diye düsünen genis halk kitlelerini savasin gerekliligine ikna etmek için, "gaz odalarinda öldürülüp sabun yapilan" masum insanlari kurtarmak kadar iyi bir gerekçe bulunamazdi. Nitekim Almanlar hakkinda buna benzer gerçek disi bazi vahset hikayeleri, I. Dünya Savasi sirasinda da Amerikan kamuoyunu ülkelerinin savasa girmesine ikna etmek için üretilmisti.

Savas yillarinda bu sekilde üretilen Soykirim söylentileri, Nazi toplama kamplarinin Amerikan, Ingiliz ya da Sovyet birlikleri tarafindan 1945 yili içinde ele geçirilmesiyle birlikte iyice güçlendi. Çünkü müttefik ordulari bazi kamplarda, özellikle Dogu Polonya daki Belsen de binlerce yahudi tutuklunun korkunç durumdaki cesetleriyle karsilasmislardi. Bunlarin fotograf ve filmleri dünya medyasinda yayinlandi. Bu cesetler soykirimin açik birer delili sayildilar. Oysa sözkonusu cesetlerin ölüm nedeni Nazilerin her türlü önleme ragmen bir türlü basa çikamadiklari tifüs salgini ve savasin son aylarinda Alman tasima sisteminin çökmesi nedeniyle bazi kamplarda, özellikle Dogu Polonya daki büyük kamplarda basgösteren açlikti. Buna karsilik, daha Bati da yer alan kamplardaki Yahudi tutuklularin gayet sihhatli ve psikolojik yönden de rahat bir durumda oldugu gözlenebiliyordu.

Nürnberg Mahkemesi

Soykirim efsanesini "adli" bir anlamda tarihsel literatüre geçiren en önemli gelisme ise, 1946 yilinda Nazi savas suçlularini yargilamak için düzenlenen Nuremberg Mahkemesi oldu. Bu mahkemede bazi "tanik"lar kürsüye çikarildilar ve toplama kamplarindaki yahudi tutuklularin gaz odalarinda sistemli bir biçimde ihma edildigini anlattilar. Bu verileri degerlendiren mahkeme, "6 milyon Yahudinin Nazi toplama kamplarinda imha edildigini, bunlarin dört milyonunun özel üretilmis imha araçlariyla katledildigini" kabul etti. Bu mahkemede delil olarak sunulan malzeme ve ifadeler, Soykirim literatürünün hala en büyük dayanagidir.

Ancak mahkeme gerçekte pek dürüst ve tarafsiz bir ortamda yapilmamisti. Nazi Almanyasi ni yenilgiye ugratmis olan müttefikler-ABD, SSCB, Ingiltere ve Fransa-Nazi rejimini ne kadar korkunç ve acimasiz gösterebilirlerse, kendi argümanlarini o kadar iyi savunacaklarini düsünüyorlardi. Bu nedenle Siyonistlerin savas sirasinda ürettikleri tüm Soykirim hikayeleri mahkeme tarafindan ciddiye alindi ve hepsi kabul edildi.

Yahudi kuruluslari tarafindan mahkemeye getirilen "görgü taniklari", toplama kamplarinda sahit olduklari gaz odasi manzaralarini anlattilar. Bu sahitlerin verdikleri ifadelerin çok büyük bölümünün gerçeklerle uyusmadigi bugün biliniyor. Örnegin mahkemeye çikarilan ve Dachau toplama kampindan kurtulduklari söylenen pek çok tutuklu bu kamptaki gaz odalari hakkinda detayli ifadeler vermislerdi. Oysa Dachau da "gaz odasi" olarak gösterilebilecek tek bir bina dahi olmadigi için, Soykirim literatürünün savunuculari ilerleyen yillarda bu iddiayi geri almak zorunda kaldilar. Bugün Dachau da gaz odasi oldugunu savunan hiç kimse yoktur.

Diger toplama kamplarindaki sözde gaz odalari ile ilgili ifadelerin çogu da çeliskiliydi. Bazilari gerçeklesmeleri bilimsel yönden imkansiz hikayelerdi.

Nuremberg Mahkemesi ne sahit olarak çikarilan en önemli kisi ise Auschwitz toplama kampinin kumandani Rudolf Höss"tü. Höss, çok önemliydi, çünkü mahkemeye çikarilan sahitlerin ezici çogunlugunun aksine bir Yahudi degil, bir Nazi subayiydi. Hem de Auschwitz de iki yildan uzun bir süre en üst düzey yetkili olmustu. Höss "itiraflarinda", Auschwitz in içinde "Wolzek" adi verilen özel bir imha kampi oldugunu, kendi komutasi altinda burada 2.5 milyon yahudinin öldürüldügünü söyledi. Ama "Wolzek" diye bir yer hiç bir zaman bulunamadi, dahasi Auschwitz de 2.5 milyon Yahudinin öldügü iddiasi da bir süre sonra Yahudi tarihçileri tarafindan geri alindi. Rakam önce 1.25 milyona, en son olarak da Yahudi tarihçi Jean Claude Pressac tarafindan 775 bine düsürüldü.

Peki Höss neden yalan ifade vermisti? Basit; Höss ü sorgulayan Ingiliz gizli servisi, ona agir bir iskence yapmis, dahasi ailesini ve çocuklarini öldürmekle tehdit etmislerdi!... Bu, bugün ispatlanmis tarihsel bir gerçektir. Höss bu durumda kendisini ve ailesini kurtarmak için her seyi imzalayabilirdi, nitekim öyle yapti.

Soykirim hikayesi Nuremberg mahkemesine dayanarak hizla büyüdü. Yahudi tarihçiler mahkeme tutanaklarindan alintilar yaparak kitaplar yazdilar. Baska tarihçiler bu kitaplardan alintilar yaparak yeni kitaplar yazdilar. Ilerleyen yillarda yeni bazi "soykirim sahitleri" çikti ve bunlar yazdiklari kitaplarla Nuremberg teki verilmis olan ancak sonradan "siritan" bazi ifadelerin yerlerine yenilerini koymaya çalistilar. Israil de özel bir Soykirim Arastirmalari Merkezi kuruldu. Dünya kamuoyunun soykirimi kesin bir tarihsel gerçek sanmasinin en önemli nedeni ise, Hollywood un Yahudi sermayeli film sirketleri ve Yahudi yönetmenleri tarafindan çevrilen 100 e yakin Soykrim filmi oldu.

Soykirimin sorgulanmasi ise 60 li yillarda basladi. ABD deki Northwestern University den Dr. Arthur Butz, Fransa daki Lyon Üniversitesi nden Robert Faurisson ve pek çok "best-seller" kitabin yazari Ingiliz tarihçi David Irving sözkonusu revizyonist akima öncülük ettiler. Revizyonist akimin bugün en önemli entellektüel merkezi, California daki Institute for Historical Review adli kurumdur.

Israil in Terör Gelenegi

Bir süredir "baris" rüzgarlarinin estigi Ortadogu, son bir hafta içinde Israil in Lübnan da gerçeklestirdigi bombalamalarla yeniden isindi. Bu durum, bazilari için sasirticiydi. Bir "baris ve demokrasi sembolü" olarak gördükleri Israil in, içi küçük çocuklarla dolu bir ambulansi nasil olup da havaya uçurdugunu, ya da sivil yerlesim bölgelerini nasil olup da fütursuzca bombaladigini anlamakta güçlük çektiler.

Oysa, Bati medyasinin propaganda ilüzyonundan kurtularak ve Israil in gerçek kimligini göz önünde bulundurarak vaziyete bakildiginda, Israil in sözkonusu "gazap üzümleri" operasyonunun hiç bir sasirtici yönü olmadigini görebiliriz. Çünkü Israil, bir terör devletidir; terör, Yahudi Devleti için olagan bir dis politika aracidir.

Israil in geçmisine bir göz attigimizda ise, bu tanimi kesinlestiren yüzlerce örnek bulmak mümkündür.

Terörizmden Basbakanliga

Israil in kuruldugu yillar, ayni zamanda Ortadogu nun da terörle tanistigi yillar olmustu. Yüzyilin basindan beri sistemli bir "devlet kurma" programi izleyen Siyonist hareket, 1940 li yillarda Filistin de olusturdugu terör örgütleri ile bölgeyi kan gölüne çevirdi.

Sag kanat Siyonistler, Filistin deki Araplara ve ilerleyen yillarda da Ingilizlere karsi savasacak olan Irgun Zvei Leumi (Ulusal Askeri Örgüt) ya da kisaca Irgun adli silahli yeralti örgütünü kurdular. Irgun ve 1940 yilinda ondan ayrilan Avraham Stern in kurdugu LEHI (Lomamei Herut Yisrael-Israil in Özgürlügü Savasçilari), Araplar a ve Ingilizlere karsi kanli terör eylemleri gerçeklestirdiler (LEHI, kurucusunun adindan dolayi Stern Çetesi olarak da anilir). Irgun ve Lehi nin iki aktif teröristi, yillar sonra tüm dünyanin taniyacagi isimler haline geleceklerdi: Menahem Begin ve Yitzhak Samir!   Ikisi de, sirasiyla, Basbakan oldular.

Bu sag kanat teröristler ile sol kanat Siyonistler arasinda da gizli bir ittifak vardi.  16 Eylül 1948 günü Stern örgütünün teröristleri, Birlesmis Milletler in Filistin arabulucusu olan ve Siyonistlerin isgal politikalarini elestirmesiyle taninan Kont Folke Bernadotte u Kudüs te öldürdüler. Yeni kurulmus olan Israil Devleti nin Basbakani Ben Gurion, Stern militanlarinca gerçeklestirilen suikasti lanetledi ve Bernadotte un BM karargahindaki cenazesine de katilarak taziyelerini sundu. Suikastin sorumlusu olan Stern üyeleri ise kayiplara karistilar. Ancak bir süre sonra bu militanlar ortaya çiktilar, hem de çok ilginç bir biçimde... Bernadotte u vuran Joshua Cohen adli tetikçi, Basbakan Ben Gurion un özel korumasi oluverdi birden bire.! Suikast emrini verenlerden Yitzhak Samir ise Mossad in Avrupa masasi sefligine getirildi.(1) Ben Gurion un basbakanliginin sürdügü bu dönemde, Samir in de katkisiyla, çok sayida "Israil düsmani" Mossad ajanlarinca Avrupa da öldürüldü. Kisacasi Israil in liderleri aktif birer teröristtiler, ya da terörizmi el altindan destekliyorlardi.

Terör, Israil in kurulmasiyla bitmedi, azalmadi da. Aksine, daha da çok kan dökmeye basladi.

Israil Tarzi Terör

... 80-100 kadar erkek, kadin ve çocuk öldürülmüstü. Çocuklari kafalarina sopalarla vurarak öldürdüler. Her evden en az bir kisinin canina kiyildi. Köylerde erkek ve kadinlar yiyecek ve su verilmeksizin evlere kapatildilar. Sonra da sabotajcilar gelip evleri havaya uçurdu. Bir kumandan, bir ere emir vererek, havaya uçurmak istedigi bir evin içine 2 kadin kapatmasini söyledi. Bu arada bir asker, öldürmeden önce bir Arap kadinin irzina geçtigini anlatti. Yeni dogmus bir çocugu olan Arap kadinina birkaç gün süreyle etraf temizlettirildikten sonra kadin ve çocuk öldürüldü. Harika bir adam diye nitelenen iyi yetistirilmis, iyi bir egitim görmüs kumandanlar, asagilik katiller haline gelmisti. Hem de gelisen korkunç olaylarin içinde ister istemez bu duruma düsmüs degillerdi. Aksine soykirimi ve yoketme metodlarini bilinçlice kullaniyorlardi. Onlara göre dünyada ne kadar az Arap kalirsa, o kadar iyiydi...

Üstteki satirlar, Israil in Davar gazetesinin 9 Haziran 1979 tarihli sayisinda yayinlandi. Yazilanlar, 1948 de Dueima adli Filistin köyünün ele geçirilmesi sirasinda yapilanlara taniklik eden Israilli bir askerin katliam hatiralariydi.

Önemli olan bu satirlarda anlatilanlarin, istisnai bir terör eylemini degil, Israil in kutsal terörünün siradan bir örnegini tarif etmesidir. Bir diger "siradan örnek", Israillilerin devlet kurduklari yilda, 1948 de Deir Yassin köyündeki Arap halka giristikleri katliamdir. Menahem Begin in yönettigi Irgun ve Stern teröristleri, Kudüs yakinlarindaki Deir Yassin köyüne düzenledikleri baskin sirasinda, hamile kadinlarin ve çocuklarin da dahil oldugu 280 kadar Arap köylüsünü önce sokaklarda dolastirdiktan sonra kursuna dizmislerdir. Ancak bir de önemli "detaylar" vardir: Öldürülen genç kizlarin çogunun irzina geçilmis, erkeklerin cinsel organlari koparilmistir. Siyonistler bazi kurbanlari öldürmek için biçak kullanmislardir. Raporlarda "ortadan ikiye biçilen" küçük bir kiz çocugundan da söz edilmektedir.(2)

Bu sekilde alti ay içinde Arap köylerine düzenlenen sayisiz baskinlarla 400 bine yakin Arap, yurdunu terketmek zorunda kaldi. Deir Yassin Katliami bu baskinlarin sadece birisiydi. Israilliler in yillar içinde terör yoluyla bosalttiklari köy sayisi, Israil in az sayidaki "muhalif" seslerinden biri olan Israel Shahak in tespit ettigi rakama göre, 385 tir. Bu köylerde yasayanlarin içinde korku yöntemiyle kaçirilanlarin yaninda, Deir Yassin le ayni kadere ugrayanlar da vardir.

Israil in terörü, ilerleyen yillarda da kan dökmeye devam etmistir. Kibya ya da Sabra Satilla katliamlari, yine buzdaginin görünen kisimlaridir. Israilliler çogu kez bu açik eylemleri bile üstlenmemeye çalismislardir. Örnegin Israil in 1982 yazindaki Lübnan i isgali sirasinda Sabra ve Satilla mülteci kamplarinda öldürülen 1.500 ün üstündeki Filistinli ler hakkinda Begin "yahudi olmayanlar, yahudi olmayanlari öldürdü, bize ne!" demisti. Oysa kisa süre sonra katliami gerçeklestiren Falanjistlerin Israil subaylarinin komutasinda oldugu ve Israil ordusunca silahlandirildiklari ortaya çikti.

Israil Tarzi Iskence

Israil in kutsal terörünün önemli bir parçasini ise iskence olusturmaktadir. 1967 den bu yana iki milyondan fazla Filistinli yi isgal altinda yasamaya zorlayan Yahudi Devleti, bu Filistinlilerin muhalefetini kirmak ve onlari göçe ikna etmek için sistemli bir iskence politikasi uygulamistir.

Yahudi Devleti nin korkunç iskence yöntemleri, ilk kez Londra da yayimlanan Sunday Times in 1977 yilinda yayinladigi uzun bir arastirmada ortaya çikti. Belgelenen vakalar, 1967 den itibaren on yillik Israil isgali sirasinda iskence gören kirkdört Filistinlinin durumlarini ortaya koyuyordu.

Buna göre, Israil in; Nablus, Ramalla, Hebron ve Gazze deki hapishanelerinde, Kudüs teki Rus sitesi ya da Moskoviya olarak bilinen sorgu ve gözalti merkezinde ve Yona, Ramle, Sarafand, Nafha gibi özel askeri hapishanelerde inanilmaz iskenceler uygulaniyordu. Sistemli dayak disinda, Israillilerin kullandigi iskence türleri arasinda; cinsel organlara elektrik verme, tutukluyu çirilçiplak buzlu suya sokma, gözleri baglanmis olan tutuklunun üzerine özel egitilmis köpekleri saldirtma, vücudun degisik yerlerinde sigara söndürme, arkadan tecavüz, tirnaklarin ve saglam dislerin sökülmesi gibi yöntemler vardi. Bazi tutuklularin kizlari da tutuklanmis ve bunlara babalarinin gözü önünde tecavüz edilmis, sonra da tutuklu kendi kiziyla cinsel iliskiye girmesi için zorlanmisti. Bazi erkek tutuklularin cinsel organlarina ince cam çubuklar sokulmus ve sonra da bu çubuklar organin içindeyken iskenceciler tarafindan kirilmisti. Erkek tutuklularin hayalarinin sikistirilmasi da çok kullanilan yöntemlerin biriydi. Bu iskenceler sonucunda çok sayida Filistinli tutukluda kalici sakatliklar meydana geldi. Çogunun cinsel fonksiyonlari sona erdi, görme ve isitme duyularini ve akli dengelerini yitirenler oldu. Bu fiziki iskencelerin yaninda psikolojik yöntemler de vardi. Siyasi tutuklular, kasten, Israil ordusuna çizme, kamuflaj agi, vb. malzeme imal etme islerine kosuluyorlar, reddettiklerinde fiziki yöntemlere basvuruluyordu.(3)

Sunday Times in ortaya çikardigi bu vakalar, 1967-1977 yillari arasindaki iskence vakalariydi. Ilerleyen yillarda da Israil in kutsal terörü ve kutsal iskencesi sürdü. Yalnizca 1987-1993 döneminde; Israil birlikleri tarafindan 1.283 Filistinli öldürülmüs, 130.472 tanesi hastaneye kaldirilacak derecede yaralanmis, 481 tanesi sürülmüs, 22.088 tanesi gözaltina alinmis, 2.533 ev mühürlenmistir. (4) Gözalti ve tutukluluk sirasinda kullanilan iskence yöntemlerinin hangi boyutlara vardigini bilmek de mümkün degildir.

Israil iskence gelenegi ile ilgili olarak en son 1995 Agustosunda ortaya bazi yeni bilgiler çikti. Emekli Albay ve tarihçi Mose Givati, "Çöl ve Alevlerin Içinde" adli kitabinda, 1948, 1956 ve 1967 deki Arap-Israil savaslarinda Israil ordusunun savas esirlerine inanilmaz iskenceler yaptigini yazdi. Buna göre, esir alinan Misirli askerlerin gözleri sigara ile oyulmus, cinsel organlari kesilerek agizlarina tikanmisti...

Burada önemli olan bir nokta var. Israil devlet aygiti, terör ve iskenceyi yalnizca pragmatik bir uygulama olarak degil, bunun da ötesinde kutsal bir misyon olarak görmektedir. Israil in terörü, Livia Rokach in ifadesiyle, "kutsal" bir terördür. Çünkü bu terör, yahudi dini kaynaklari tarafindan emredilir.

Terörün "kutsalligi"

Eski Ahit in Tesniye kitabinda, 7. Bap söyle baslar:

"Allahin Rab, mülk olarak almak için gitmekte oldugun diyara seni götürecegi ve senin önünden çok milletleri, Hittileri ve Girgasileri ve Amorileri ve Kenanlilari ve Perizzileri ve Hivileri ve Yebusileri, senden daha büyük ve kuvvetli yedi milleti kovacagi; ve Allahin Rab onlari senin önünde ele verecegi ve sen onlari vuracagin zaman; onlari tamamen yok edeceksin; onlarla ahdetmeyeceksin ve onlara acimayacaksin ve onlarla hisimlik etmeyeceksin; kizini onun ogluna vermeyeceksin ve onun kizini ogluna almayacaksin... Çünkü sen Allahin Rabbe mukaddes bir kavimsin; Allahin Rab, yeryüzünde olan bütün kavimlerden kendine has bir kavim olmak üzere seni seçti."

I. Samuel kitabi 15. Bap in basinda ise su ayet yer alir:

"Ordularin Rabbi söyle diyor: Amalek in Israil e yaptigini, Misir dan çiktigi zaman yolda ona karsi nasil durdugunu arayacagim. Simdi git, Amaleki vur ve onlarin herseylerini tamamen yok et ve onlari esirgeme ve erkekten kadina, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden esege kadar hepsini öldür."

Ayetlerde geçen Hittiler, Yebusiler, Amalekler gibi kavimler, M. Tevrat in yazildigi dönemlerde Ortadogu da bulunan toplumlardir. Bu nedenle bu ayetlere (ve M. Tevrat in içindeki yüzlerce benzerlerine) göz atan pek çok kisi, tarihin derinliklerinde kalmis birer siddet olayinin hikayesini okudugunu sanabilir. Oysa gerçek böyle degildir... Israil in "güvercin" siyasetçilerinden Amnon Rubinstein, su satirlari yaziyor:

"(Israilli radikallerin) kullandigi lisanda, günümüzdeki Araplar; Yebusiler dir, Amalekler dir ya da Kenan diyarinin Tevrat tarafindan lanetlenen yedi kavminden herhangi birisidir... Tesniye de, geride hiç bir sey kalmayacak sekilde Amalek i yok etmek üzere verilen emir, dogrudan bugünkü Araplar a yönelik olarak yorumlanmaktadir... Israil in savaslari da bu çerçevede anlasilmakta ve bu savaslarda bu yeni Amalekler e karsi insancil davranilmamasi gerektigi söylenmektedir. Haham Menachem M. Kasher, 1967 savasindan sonra yazdigi bir yazida, Tevrat in onlari sizin önünüzden yavas yavas azaltacagini ve yurtlarina sizi yerlestirecegim seklindeki ifadesinin, Israil in Araplar la olan iliskisini tarif ettigini yazmistir... Bar Ilan Üniversitesi nden Haham Israel Hess, daha da ileri gitmis ve Tanri nin Amaleklere karsi girisilen savasa bizzat katildigini söylemistir. Israel Hess in konuyla ilgili yazisinin basligi ise, Tevrat in katliam emirleri dir." (5)

Kisacasi, Israil kimligi olusturan en büyük faktör olan "dinci" ekol, Muharref Tevrat ayetlerini bu sekilde yorumlamakta, ve böylece Yahudi Devleti nin uyguladigi teröre teolojik bir mesru temel olusturmaktadir. Iste bu nedenle terör ve Israil, birbirinden ayrilmaz iki parçadir. Yahudi Devleti, mevcut ideoloji ve kurumlariyla ayakta kaldikça, terörü mesru bir siyaset araci olarak görmeye devam edecektir.

"Gazap üzümleri"nin bombalariyla ambulans içinde parçalanan çocuklar, bu gerçegin ne ilk ne de son kurbanlaridir.

 

kiz.gif


     

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

bellerophontess

bellerophontess resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  3.Haz.2008 Sal 00:09:07sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Kirli Tarihten Kasıt olarak buraya ekliyecegin seyleri anladım ben okudugumda

Yoksa en basitinden soykırım yoktur demek aymazlıgına dusmezdin

o yuzden tarihi carpıtmayalım ve ozellikle bir ogretmen olarak bu tezi vicdanınızın neresine koyuyorsunuz merak ediyorum

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  3.Haz.2008 Sal 02:28:27sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
bellerophontess :

Kirli Tarihten Kasıt olarak buraya ekliyecegin seyleri anladım ben okudugumda

Yoksa en basitinden soykırım yoktur demek aymazlıgına dusmezdin

o yuzden tarihi carpıtmayalım ve ozellikle bir ogretmen olarak bu tezi vicdanınızın neresine koyuyorsunuz merak ediyorum

ŞU VAHŞETİN BU ÇOCUKLARA BU ŞEKİLDE EMPOZE EDİLMESİ SENİ HİÇ RAHATSIZ ETMEMİŞ ANLAŞILAN....

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

bellerophontess

bellerophontess resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  3.Haz.2008 Sal 09:51:29sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
·prensess344· :

ŞU VAHŞETİN BU ÇOCUKLARA BU ŞEKİLDE EMPOZE EDİLMESİ SENİ HİÇ RAHATSIZ ETMEMİŞ ANLAŞILAN....

Konuyu çarpıtmayalım lütfen. İsrail  filistinlilere karşı aşırı güç kullanan, savunma stratejisi olarak devlet terörünü meşru gören bir devlettir. Buraya kadarına itiraz etmem ama eklediğin yazıyla seninde yapmak istediğin de aynı sey. israilden bir farkın kalmıyor

Konuyu biraz daha açarsak soykırıma uğramış bir halkın devleti olarak israilin yaptıkları yeri geldiğinde nazileri aratmıyor. Geçmişte kendisine karşı kullanılmış yöntemlere benzer yöntemler kullanan şiddeti destekleyen bir ülke ama İsraile ne kadar kızsan yahudileri ne kadar sevmesende Soykırım Yoktur demek ve bunu inkar etmek sadece açtığın başlığa (kirli tarih) uygun bir yazı olabilir. İsrailin bu yaptığı ve tarihini görmezden gelen şiddet uygulamaları ile senin aşırı muhafazakar duygularınla soykırım yoktur kaalinde yazdığın yazı arasında temelde hiçbir fark yoktur. İkiside öfke ve nefretin gün yüzüne çıkmış hali gibi sadece farklı iki uçta o kadar

Onun içindirki yukarda koyduğun resim beni çok rahatsız etti. Savasın hertürlüsüne karşı olan birisi olarak aynı zamanda internetten kolayca bulabileceğin soykırım resimleride beni çok rahatsız ediyor. çünkü insanoğlunun birbirini öldürmesi kadar kötü birsey yok. Bunlar ne vicdanlarımızın kaldırabileceği nede dinlerimizin uygun gördüğü birşey.

Dolayısıyla ben birkez daha sana soruyorum Soykırım Yoktur demeyi vicdanında ve dini anlayışında nereye koyuyorsun?

bana bunun cevabını verebilicen mi?

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

zulalp

zulalp resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey
ozel karakter ile sohbete katil
sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  3.Haz.2008 Sal 10:08:24sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Prensess344 ve Bellerophontess ikinizin yazilarini da cok dikkatli okuyorum ve zevkle takip ediyorum.Ancak birbirinize bu kadar zit dusunceler icinde oldugunuza hayret ediyorum.Bence bu yazilarin icerigi dogru bilgiler.Sonuc olarak ayri seyler savunmuyorsunuz.BAZI NOKTALARI KABUL ETMEYEBILIRSINIZ AMA YOK SAYAMAZSINIZ.Ben sizi zevkle izliyorum.Tesekkurler.....
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  3.Haz.2008 Sal 15:34:31sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Vay be, bu forumda tarih yeniden yazılıyor hakikaten. "Soykırım efsanesi"ymiş!

Hitler de zaten Yahudi dostuydu değil mi? "Kavgam" denen kitabı yazan da o değildi aslında; "Dostluğum" diye bir kitap yazıp Yahudilere olan dostluğunu tüm dünyaya gösterdi.

Bir de bellerophontess´in yazısının altına çok alakalı olduğu için o resmi koymuşsun ya
çokoprenses, başka bir şey demiyorum.
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  3.Haz.2008 Sal 16:14:28sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
bellerophontess :
·prensess344· :

ŞU VAHŞETİN BU ÇOCUKLARA BU ŞEKİLDE EMPOZE EDİLMESİ SENİ HİÇ RAHATSIZ ETMEMİŞ ANLAŞILAN....

Konuyu çarpıtmayalım lütfen. İsrail  filistinlilere karşı aşırı güç kullanan, savunma stratejisi olarak devlet terörünü meşru gören bir devlettir. Buraya kadarına itiraz etmem ama eklediğin yazıyla seninde yapmak istediğin de aynı sey. israilden bir farkın kalmıyor

Konuyu biraz daha açarsak soykırıma uğramış bir halkın devleti olarak israilin yaptıkları yeri geldiğinde nazileri aratmıyor. Geçmişte kendisine karşı kullanılmış yöntemlere benzer yöntemler kullanan şiddeti destekleyen bir ülke ama İsraile ne kadar kızsan yahudileri ne kadar sevmesende Soykırım Yoktur demek ve bunu inkar etmek sadece açtığın başlığa (kirli tarih) uygun bir yazı olabilir. İsrailin bu yaptığı ve tarihini görmezden gelen şiddet uygulamaları ile senin aşırı muhafazakar duygularınla soykırım yoktur kaalinde yazdığın yazı arasında temelde hiçbir fark yoktur. İkiside öfke ve nefretin gün yüzüne çıkmış hali gibi sadece farklı iki uçta o kadar

Onun içindirki yukarda koyduğun resim beni çok rahatsız etti. Savasın hertürlüsüne karşı olan birisi olarak aynı zamanda internetten kolayca bulabileceğin soykırım resimleride beni çok rahatsız ediyor. çünkü insanoğlunun birbirini öldürmesi kadar kötü birsey yok. Bunlar ne vicdanlarımızın kaldırabileceği nede dinlerimizin uygun gördüğü birşey.

Dolayısıyla ben birkez daha sana soruyorum Soykırım Yoktur demeyi vicdanında ve dini anlayışında nereye koyuyorsun?

bana bunun cevabını verebilicen mi?

·RestlessOblivion· :
Vay be, bu forumda tarih yeniden yazılıyor hakikaten. "Soykırım efsanesi"ymiş!

Hitler de zaten Yahudi dostuydu değil mi? "Kavgam" denen kitabı yazan da o değildi aslında; "Dostluğum" diye bir kitap yazıp Yahudilere olan dostluğunu tüm dünyaya gösterdi.

Bir de bellerophontess´in yazısının altına çok alakalı olduğu için o resmi koymuşsun ya
çokoprenses, başka bir şey demiyorum.

Bu iki mesaja cevap vermek istemedim ama yine kendimi tutamıyorum özellikle Rest bey saolsun beni itiyor cevap yaz diye.... Altta paylaşacağım yazı size bir cevap teşkil edecektir tabi geniş düşünüşler için dimağı açık olanlar adına......

SOYKIRIMIN HİÇBİR TÜRÜ BENİM DESTEĞİMİ ALAMAZ EMİN OLUN.....

HOLOCAUST MÜZESİ VE İSRAİL - YAHUDİ LOBİSİNİN HİTLER ÜZERİNDEN TÜRK ALEYHTARLIĞI - ERMENİ SEVDASI

ABD nin kalbinde, başkent Washington D.C. de Holocaust Müzesi, yani Yahudi Soykırım Müzesi vardır. Bu müze herhangi bir müze değildir. Burası "AGENTCY OF THE AMERICAN PRESIDENT…", Türkçesi ile direkt ABD başkanına bağlı bir müzedir.

Sevk ve idaresi, ABD başkanının tayin ettiği 55 şahıs, beş Amerikan Senatörü, beş Temsilciler Meclisi Milletvekili, İç İşleri, Dış İşleri ve Eğitim Bakanlığı nın temsilcileri ile üç eski üyeden oluşan heyetçe yürütülmektedir.

Bu müzeyi ben de bir kez ziyaret ettim. 5 bin yıllık bir tarihe ve Türk İstiklal Harbi gibi bir destana sahip Türk milletinin böyle bir müzesinin olmayışı ne kadar acıdır. Washington un en güzel yerindeki bu müze ile Atlanta daki Amerikan İç Savaşı nı anlatan müze, müzecilik tekniği bakımından şaheserdir.

Aşağıdaki bilgileri Türk vatanseverliğinin mümtaz şahsiyetlerinden işadamı Sayın Melih Berk in konuyla ilgili çalışmalarından ve bana göndermek lutfunda bulunduğu yazılarından özetledim.

1978 yılında Başkan Carter ile başlayan çalışmalar; Ekim 1980 de Kongre den gelen teklif (Public Law 96-388) ile devam etmiş…
22 Nisan!!! 1993 de Başkan Clinton tarafından açılmıştır. Yani "24 Nisan dan iki gün önce.
Washington D.C nin en güzel yerinde 36.000 SQ FOOD daimi sergi sahası ve arkasında da devamlı araştırmada çalışan 300 kişilik bir gruba sahiptir. Kuruluşu için, arazi tahsisi dışında, gerçek ve tüzel kişilerden 200 milyon dolar bağış toplanmıştır.
Müzenin kuruluşunda başkan ve kurucu heyet tarafından bir gaye ortaya konmuş ve bir çerçeve tema verilmiştir:

"To create a living memorial to the six million Jews and million of other victims of Nazi fanaticism who perished in the holocaust; with the aim that is should never happen again…"


Türkçeye şöyle çevirebiliriz:

"Altı milyon Yahudi ve Nazi fanatizminin katliamında yok olmuş diğer milyonlarca kurban için yaşayan bir anıt yaratmak; bir daha asla olmaması gayesiyle…"
Bu müzenin içindeki yüksek duvarlardan birinde Hitler in Polonya yı işgali öncesinde verdiği bir emir yer almaktadır:

"Bize hayat alanı gerekmekte, acımasız olunacak; çoluk, çocuk, kadın, erkek katledilecektir. Acıyanı en ağır ben cezalandıracağım."
İnsan kasabının bu emri tarihi belgelere göre doğrudur.

Ancak daha sonra, çok sonra bu emrin arkasına bir makalede: "Who after all, speaks today of the annihilation of the Armenians?" (Bütün bu olanlardan sonra, Ermenilerin yok edilişini kim bugün konuşuyor?) cümlesi eklenmiştir.

Yani Hitler, Yahudileri katletme ilhamını Türklerin "Ermenileri katletmesi"nden almış.
Washington daki Yahudi soykırım müzesindeki duvarda bu yazının altında da kaynak olarak şöyle yazmışlar:

"According to Reports received by the Associated Press Bureau Chief in Berlin, Louis Lochner-Adolf Hitler"

Yani, "AP" ajansı Berlin bürosu şefi gazeteci Louis Lochner ın raporuna istinaden, Hitlere atfen…

Hâlbuki Hitler yukarıda zikrettiğimiz emri Polonya işgali sırasında 22 Ağustos 1939 da vermişti.

Müze duvarına niçin "Adolf Hitler 22 ağustos 1939" yazmıyorlar? Niçin bir gazeteciye atfen dolaştırarak yazıyorlar.

Çünkü Hitler 1939 dan 1945 te intihar edinceye kadar, konuşmalarında, binlerce emirinde, ciltler dolusu yazılarında… Herhangi bir yerde, bu "tarihi ilhama" bir kere olsun atıf yapmıyor.

Hiçbir tarihi belgede Hitler e ait böyle bir referans yoktur.
Bir başka husus.

Nuremberg mahkemesinin Amerikalı hâkimlerinin delil diye kabul etmedikleri bu uydurulmuş belgenin komik bir şekilde "According to…" diyerek halen müzenin duvarında duruyor olması… Bunun anlamı İsrail in, ABD deki Yahudi lobisinin Türk düşmanlığı yaptığı anlamını taşımaz mı?

"Ermeni meselesi"nde Türkiye ye karşıt görüş ileri sürenler, özellikle Amerikan kongre üyeleri konuşmalarına Adolf Hitler manyağına mal edilmiş yukarıdaki "vecize" ile başlıyorlar.

Kısaca müzenin duvarındaki bu "vecize"tam bir ahlaksızlık örneğidir.
Bu ahlaksızlığın hamisi de İsrail, ABD deki Yahudi lobisi ve buna göz yuman ABD başkan ve kongre üyeleridir.

Akla hemen şu soru geliyor. Müzenin duvarındaki Hitler e mal edilen "vecize"nin doğruluğunu kimse araştırmamış mı?

Elbette araştırılmış ve doru olmadığı, uydurma olduğu ispatlanmış.
Mesela bir tanesi, Princeton Üniversitesi nden Prof. Dr. Heath lowry bu konuda kitap bile yazmıştı.

Sayın Melih Berk konuyu derinliğine araştırmış. Söz Sayın Berk in.

"Müzenin kuratorlerinin yazdığı kitaplardan açıkça anladığımız kadarıyla, müze kurulurken bu söylev- vecize konusu defalarca gündeme gelmiş; yönetim kurullarında istifalara varacak derecede kavgalar olmuş… Ancak müzede satılan kitaplarda da açıkça itiraf edildiği şekilde (The Holocaoust Museum in Washington, ISBN 0-8478-1906-x-ISBN 0-8478-1907-8; Sayfa 164) Başkanın verdiği -yukarıda belirtilmiştir- temaya uymamasına rağmen, "Ermenilere verilen bir sözden dolayı", bu söylev-vecize ABD başkanına bağlı saygın bir müzede yerini alabilmiştir.

Ben bu "sözün" altında ne yattığını çook merak ettim ve onu da başka bir kurucunun hatıra kitabında buldum.

Edward T. Linenthal, "Preserving Memory the Struggle to create America s Holocaust Museum, Viking 1995, ISBN 0-670-86067-0" kitabının sayfa 230 ve devamında detayları ile… Ermenilerin müzede 1980 de Set Momjian adlı, Başkan Carter (ilk Evanjelist ABD başkanıdır. RKK) danışmanı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları komisyonu üyesi vasıtası ile temsil edildiklerini ve bu zatın söylev karşılığı duvara asılan uyduruk Hitler vecizesi RKK) bir milyon dolar bağışta bulunduğu vb… yazmaktadır.

Menfaat ve para sen nelere kadirsin?!!!

Bu tarihi yapana sadık kalmadan yazdırma dayatması.

İnsanlığın geleceğini şaşırtmaya dönük; SOYKIRIM KADAR BÜYÜK BİR İNSANLIK AYIBIDIR.

Bunu ne Tanrı ne de kul affeder.

Benzer gerekçelerle, müzeye 2002 Şubat ında yapmış olduğum yazılı müracaat ve sonraki yıllardaki müze yetkilileri ile görüşmelerim ve yazışmalarım konunun, müze yetkililerince tamamen politik ortama göre ele alındığını ve yönetimde çok Ermeni nin olduğunu göstermiştir.

Bu saygın müze temasına ve amacına uygun çalışmalıdır. Şayet müze "bir daha olmasın" amacına uygun davranmayacaksa, o zaman yoluna aynen devam etmelidir.
Çünkü gelecek kuşak Amerikalı Türkler ile Amerikalı Ermeniler arasında etnik çatışma çıkartmak için düşmanlık ve nefret tohumlarını fark etmeden yeşertmektedirler…"
Tarihe baktığımızda, Yahudilere karşı Almanlar, İngilizler, İspanyollar… Hâsılı Hıristiyanların tamamına yakını katliam, şiddet, sürgün uygulamışlardır. Biz ise Türk tarihinin her safhasında Yahudilere kucak açmışız.

Osmanlı Türk İmparatorluğu kurulurken Bizans tan gelen hahambaşı "Bir sinagogumuz bile yok" deyince, Bursa da camiden önce sinagog yapılır… Tarihin derinliklerinden 1492 ye oradan İkinci Dünya Savaşı na, tarih en az on Yahudi göçünün Türk topraklarına yapıldığını yazar.

İkinci Dünya Savaşı esnasında en az 20 bin Yahudi yi Nazi vahşetinden kurtaran Türklerdir. Behiç Erkin, Necdet Kent ve Selahattin Ülkümen, bu üç Türk diplomatının neler yaptıklarını ve elbette Türkiye Cumhuriyeti nin devlet politikası olarak, İsrailliler, ABD deki Yahudi lobisi bilmez mi?

Ancak bu üç Türk diplomatından benim bildiğim kadarıyla, Necdet Kent e 2005 yılında İsrail bir şükran madalyası verdi. (Necdet Kent 2002 de öldükten sonra) oğlu Muhtar Kent ise Aralık 2007 de Coca-Cola CEO luğuna tayin edildi. Selehattin Ülkümen 26 Ekim 2004 tarihinde sadece davetlilerin bulunduğu 75 dakikalık bir toplantıda Washington daki müzede anıldı.

Bunun dışında adı geçen müzede bu üç Türk diplomat ve Türklerin Yahudilere kucak açmasına dair küçücük bir emare bile yer almıyor. Kaldı ki Behiç Erkin ismi ise hiç anılmıyor. Hâlbuki Melih Berk Bey in 2007 yılında Behiç Erkin in torununun yazmış olduğu "Büyükelçi" adlı kitapla alakalı organize ettiği toplantıda, Dedeman Oteli nde, Behiç Erkin in bizzat kurtardığı Türk Yahudi si yaşlı bir beyefendi ile tanışmıştım.
İster istemez şu soru akla geliyor.

Bizim açımızdan her üçü de Türk olan bu diplomatlardan, Behiç Erkin için Türk soylu olarak bilindiği için mi bugüne kadar sembolik de olsa hiçbir şey yapılmadı?
Diğer ikisi de Sabatayist olarak bilinse de Washington daki müzede Türk ve Türkleri temsil edeceği için mi yer almıyor?

Biz Türkler Çanakkale de bize karşı İngiliz ordusu içinde savaşan Yahudi birliğini, İngilizlerin Türklere karşı Ortadoğu da tezgâhladığı oyunlarda, İsrael Shahak ın bile yazdığı Yahudi casusları, bugünkü İsrail sınırları içinde yer alan Megido Vadisi ndeki Türk-İngiliz Savaşı nda, yenildiğimiz bu savaşta İngiliz birlikleri içindeki Yahudilerden oluşan taburları… Galata daki Yahudi bankerlerin Avrupalı bankerlerle işbirliği yaparak Osmanlı Türkiye sini soyup soğana çevirdiğini bile hatırlamak istemezken…

Başta 13. Kabile" kitabının yazarı Arthur Kostler olmak üzere pek çok bilim adamının, "Hitler in katlettiklerinin çoğu dinen Yahudi olsa da, ırken çoğunluğu Hazar Türkleriydi, gaye de İsrail devletini "ari Yahudi ırkı"na dayalı olarak kurmaktı", tezini görmezden gelirken, pek çok Hıristiyan kaynakta iddia edilen "Hitler in katlettiği Yahudilerin sayısı inanılmaz derecede abartılı" sözlerini duymazlıktan gelirken… Sovyetler Birliği döneminde komünizmin soykırıma tabi tuttuğu Türklerin sayısı en az 10 milyon iken ve İsrail bunları hiç kınamamışken… Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Şimdi İsrail devletini yönetenler ve onların emrindeki ABD Yahudi lobisi Ermeniler ve Kürtler üzerinden Türkiye yi sırtından hançerliyorlar.

Justin Mc Carthy gibi namuslu tarihçi, "Türkler Ermeni soykırımı yapmamıştır" derken, Washington daki müze yetkilileri Sayın Melih Berk e gönderdikleri bir elektronik postada "Hitler in söylevinin vecizesinin doğruluğunu tahkik ediyoruz" gibi absürt laflarla halen tahkikata devam ediyorlar!!!

Türkiye de eskiden anti-semitist olarak sadece bir avuç, kendileri de ne yaptığını bilmeyen "siyasal İslamcı" grup vardı. 12 Eylül darbesi, 1991 deki Birinci Körfez Savaşı, 28 Şubat post-Modern Darbesi, Kemal Derviş operasyonları, nihayet Mart 2003 te Irak ın işgal edilmesinden sonra ABD yönetimindeki Yahudi neo-conlar ve İsrail in Kürt politikası ve AKP iktidarının "babalar gibi satarım" amentüsüne bağlı özelleştirme furyasındaki Yahudi işadamlarının rolü ile Türkiye de IMF destekli vahşi kapitalizm uygulamaları…

Bunların hepsi İsrail e ve ABD deki Yahudi lobisine fatura edilmiş durumda.

Kamuoyu araştırmalarındaki İsrail aleyhtarlığının, ABD aleyhtarlığının önünde olması ne anlama geliyor? Hem de Türkiye de medya İsrail-ABD yanlısı yayın yaparken.
Buna rağmen Türkiye deki İsrail ve Yahudi aleyhtarlığı ile ABD deki üstü örtülü anti-semitizmi birbirine karıştırmamak gerekir.

İsrail ve ABD deki Yahudi lobisi Türklerin dostluğunu istiyorsa mevcut Ermeni ve Kürt politikasından vazgeçmek mecburiyetindedir. Washington daki müzenin duvarındaki o ahlaksızlık örneği Hitler vecizesini kaldırmak durumundadır. Aksi takdirde bu algılar Türklerde anti-semitizme dönüşür ve bu da İsrail in "beka meselesi"nde uğraşacağı problemleri "x+100"noktasına taşır.

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

bellerophontess

bellerophontess resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  3.Haz.2008 Sal 20:18:56sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

prenses soruma hala cevap alamadım. sagdan soldan alıntı yapıp konuyu carpıtmayalım lutfen nedense hep bunu yapıyorsun.

Dolayısıyla ben birkez daha sana soruyorum Soykırım Yoktur demeyi vicdanında ve dini anlayışında nereye koyuyorsun?

sorum bu ve kendi cumlelerinle bir cevap bekliyorum

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

RumuzKomsusunaAsik

RumuzKomsusunaAsik resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  4.Haz.2008 Çar 00:47:37sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
upuzun yazmışın prenses kim okuyo bunları allahaşkına kendi kafandan yazmadına eminim ben kesin seninde sevgilin benim gibi akplidir
CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir