ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
| | |
|
prangaxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 3.Haz.2008 Sal 21:15:35 Nazim Hikmet RAN |
| fiogf49gjkf0d olumunun bugun 45. yildonumu ustanin.
Yazdiklarini, memleket sevdasini, insana olan sevdasini tarihin her doneminde SIKILMADAN okuyabilecegimiz usta sairi,
Hasretle sevgiyle ve saygiyla aniyorum bir eseriyle
BİR AYRILIŞ HİKAYESİ
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...
NAZIM HiKMET RAN | |
silverxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 3.Haz.2008 Sal 22:26:58 |
| fiogf49gjkf0d Basit yaşayacaksın.
Mesela susayınca su içecek kadar basit. Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın; tekbir düğme, tek bir cümle gibi; Sevince lafı dolandırmadan söylediğin seni seviyorum gibi.
Basit bir öpücük yetecek sana; basit sıcak bir öpücük ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin. o öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını, o öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını. Kabak çekirdeği vermeyecek sana rakamların veremediği mutluluğu.
El yazısıylayazılmış eğri büğrü bir mektup olacak en değerli kağıdın; hep yanında taşıdığın, atmaya kıyamadığın.
İki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin. Kısacık olacak uyanman ve yola çıkman arasında gecen süre; kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve yollara cıkman arasında gecen süre.
Kendin bile anlayabileceksin yaznıklarını; bakısların bile anlatabilecek kendini.
beklentilerinde basit olacak. Kaf dağı nın önünde bekleyecek mutluluklar. Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını; ya da bir damla gözyaşı yatacak sana en ucuz aşk romanını.
Bir kaşarlı tost olacak aradığın nasıl oturacığını bilmediğin sofrada; parmakların olacak en kıymetli çatalın. Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri. İskender in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.
Bir flarmoni orkestrası veremeyecek sana kontrplak bir gitarda, doğru basılmış bir fa diyez in mutluluğunu.
Makyajın ilk a sına kadar bilmen yetecek. Temizlik kokacak en pahalı parfumun
Bilmiyorum diyebileceksin bilmediğinde ve çok normal olacak onu da bilmeyişin. Tek dereden su getirmen yetecek, bir istemiyorum diyebilme.
Ne durduğu farketmeyecek abanın altında.
Saatin, sadece saati gösterecek; Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın. Küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan.
Basit yaşayacaksın, basit. Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit...
| |
HurremSuItaan
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.Haz.2008 Çar 01:11:19 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
Yazar Vala Nureddin, Nazım Hikmet le olan dostluğunu biriktirdiği kitabının başlığına kondurmuştu "Bu dünyadan Nazım geçti" diye... Nazım ın içinde olduğu ancak bir dönem vatan haini olarak da isminin yankılandığı Türkiye, güzel, güneşli günler pek göremese de, Nazım memleketine olan hasretini ölümüne dek sürdürdü. 45 yıl geçti, Nazım gideli bu dünyadan, o gün 3 Haziran dı.
Ölüme Dair
Buyrun, oturun dostlar, hoş gelip sefalar getirdiniz. Biliyorum, ben uyurken hücreme pencereden girdiniz. Ne ince boyunlu ilâç şişesini ne kırmızı kutuyu devirdiniz. Yüzünüzde yıldızların aydınlığı başucumda durup el ele verdiniz. Buyrun, oturun dostlar hoş gelip sefalar getirdiniz.
Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor? Osman oğlu Hâşim. Ne tuhaf şey, hani siz ölmüştünüz kardeşim. İstanbul limanında kömür yüklerken bir İngiliz şilebine, kömür küfesiyle beraber ambarın dibine...
Şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız simsiyah başınızı. Kim bilir nasıl yanmıştır canınız... Ayakta durmayın, oturun, ben sizi ölmüş zannediyordum, hücreme pencereden girdiniz. Yüzünüzde yıldızların aydınlığı hoş gelip sefalar getirdiniz...
Yayalar-köylü Yakup, iki gözüm, merhaba. Siz de ölmediniz miydi? Çocuklara sıtmayı ve açlığı bırakıp çok sıcak bir yaz günü yapraksız kabristana gömülmediniz miydi? Demek ölmemişsiniz?
Ya siz? Muharrir Ahmet Cemil? Gözümle gördüm tabutunuzun toprağa indiğini.
Hem galiba tabut biraz kısaydı boyunuzdan. Onu bırakın Ahmet Cemil, vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan, o ilâç şişesidir rakı şişesi değil. Günde elli kuruşu tutabilmek için, yapyalnız dünyayı unutabilmek için ne kadar çok içerdiniz... Ben sizi ölmüş zannediyordum. Başucumda durup el ele verdiniz, buyrun, oturun dostlar, hoş gelip sefalar getirdiniz...
Bir eski Acem şairi : «Ölüm âdildir» - diyor,- «aynı haşmetle vurur şahı fakiri.»
Hâşim, neden şaşıyorsunuz? Hiç duymadınız mıydı kardeşim, herhangi bir şahın bir gemi ambarında bir kömür küfesiyle öldüğünü?...
Bir eski Acem şairi : «Ölüm âdildir» - diyor. Yakup, ne güzel güldünüz, iki gözüm. Yaşarken bir kerre olsun böyle gülmemişsinizdir... Fakat bekleyin, bitsin sözüm. Bir eski Acem şairi : «Ölüm âdil...» Şişeyi bırakın Ahmet Cemil. Boşuna hiddet ediyorsunuz. Biliyorum, ölümün âdil olması için hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...
Bir eski Acem şairi... Dostlar beni bırakıp, dostlar, böyle hışımla nereye gidiyorsunuz?
NAZIM HİKMET RAN. | |
HoKKaBaZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.Haz.2008 Çar 01:15:24 |
| fiogf49gjkf0d SEVGİLİM YALAN SÖYLERSEM
Sevgilim yalan söylersem sana Kopsun ve mahrum kalsın dilim Seni seviyorum demek bahtiyarlığından
Sevgilim yalan yazarsam sana Kurusun ve mahrum kalsın elim Okşayabilmek saadetinden seni
Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar Ve göremesinler seni bir daha Nazım Hikmet | |
OnEmAdLoVe
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.Haz.2008 Çar 01:34:47 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
CEVİZ AĞACI
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril. Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var, Yüz bin elle dokunurum sana, Istanbul a. Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, Istanbul u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında
NAZIM HiKMET RAN
SENİ DÜŞÜNMEK
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum.
NAZIM HiKMET RAN
| |
Nefertiti585
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.Haz.2008 Çar 03:30:06 |
| fiogf49gjkf0d
Ben bir insan, ben bir Türk şairi Nazım Hikmet ben tepeden tırnağa insan tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret...
Ben hem kendimden bahseden şiirler yazmak istiyorum, hem bir tek insana, hem milyonlara seslenen şiirler.
Hem bir tek elmadan, hem süpürülen topraktan, hem zindandan dönen insan ruhundan, hem kitlelerin daha güzel günler için savaşından, hem bir tek insanın sevda kederlerinden bahseden şiirler yazmak istiyorum, hem ölüm korkusundan, hem ölümden korkmamaktan bahseden şiirler yazmak istiyorum.
Nazım Hikmet
Japon Balıkçısı | |
Ercie94
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.Haz.2008 Çar 17:18:14 |
| fiogf49gjkf0d En güzel deniz
Henüz gidilmemiş olandır... | |
ooomygirlll
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.Haz.2008 Çar 17:25:50 |
| fiogf49gjkf0d OTOBİYOGRAFİ
1902 de doğdum doğduğum şehre dönmedim bir daha geriye dönmeyi sevmem üç yaşımda Halep te paşa torunluğu ettim on dokuzumda Moskova da komünist Üniversite öğrenciliği kırk dokuzumda yine Moskova da Tseka-Parti konukluğu ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini verdiler de otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ dan Havana ya
Lenin i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924 de 961 de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır
partimden koparmağa yeltendiler beni sökmedi yıkılan putların altında da ezilmedim
951 de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün 52 de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım şu kadarcık haset etmedim Şarlo ya bile aldattım kadınlarımı konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
başkasının hesabına utandım yalan söyledim yalan söyledim başkasını üzmemek için ama durup dururken de yalan söyledim
bindim tirene uçağa otomobile çoğunluk binemiyor operaya gittim çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21 den beri camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye ama kahve falıma baktırdığım oldu
yazılarım otuz kırk dilde basılır Türkiye mde Türkçemle yasak
kansere yakalanmadım daha yakalanmam da şart değil başbakan filân olacağım yok meraklısı da değilim bu işin bir de harbe girmedim sığınaklara da inmedim gece yarıları yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında ama sevdalandım altmışıma yakın sözün kısası yoldaşlar bugün Berlin de kederden gebermekte olsam da insanca yaşadım diyebilirim ve daha ne kadar yaşarım başımdan neler geçer daha kim bilir.
NAZIM HİKMET
| |
| | |
| |