ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
| | |
|
HoKKaBaZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 5.Tem.2008 Cmt 13:51:52 Okkır´ın Eşi AİHM Yolunda |
| fiogf49gjkf0d
Okkır’ın eşi AİHM yolunda |
5 Temmuz 2008 | |
|
Şehriban OĞHAN/ ANKARA |
|
’Çetenin finansörü olduğu’ iddiasıyla Ergenekon soruşturması kapsamında bir yıl önce tutuklanan, bu sürede kanser olan Kuddusi Okkır’ın eşi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklerini açıkladı.
İşte Kuddusi Okkır`ın dram fotoğrafları...
Hastalığı ortaya çıkınca hastane hastane dolaştırılan eşini, 3 hafta sonra bir yer sedyesinde yatarken bulduğunu hatırlatan Sabriye Okkır, "Uğradığımız haksızlıklar karşısında yalnız olmadığımızı bilmek istiyoruz" dedi.
ERGENEKON soruşturması, daha dava süreci başlamadan, ’çeteye finansal destek sağladığı’ iddiasıyla bir yıl önce tutuklanan ve akciğer kanserine yakalandığı için tahliye edilen Kuddusi Okkır’ın yaşadıklarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınıyor. Okkır’ın hastalık serüvenini bir dilekçeyle TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı ve bazı üyelerine anlatan eşi Sabriye Okkır, AİHM’e başvuracaklarını açıklarken, "Uğradığımız haksızlıklar karşısında yalnız olmadığımızı bilmek istiyoruz" dedi. Ancak dilekçesi bugüne kadar komisyon gündemine alınmadı.
’Hak ihlalleri silsilesi’
Sabriye Okkır, Komisyona gönderdiği 4 Haziran 2008 tarihli dilekçesinde eşinin tutukluluğu ve hastalanması sürecinin bir hak ihlalleri silsilesi olduğunu savundu. Ölümle pençeleşen eşinin suçu sabitlenmeden cezalandırıldığını öne süren Okkır, yaşadıklarını şöyle dile getirdi: "Tedavisi zamanında başlatılmadı, ihmaller nedeniyle sağlık durumu çok kısa sürede ağırlaştı. Gelişmeler bize bildirilmedi, kendisini İstanbul’da hastaneler arasında sayısız kez dolaştırıldığı üç hafta boyunca göremedik.
’Eşimi sedyede buldum’
Eşimi üç haftanın sonunda Bayrampaşa Cezaevinde bir koridor köşesinde, yer sedyesinde tanınmayacak bir halde buldum. Konuşamıyordu, beslenemiyordu ve beni tanımıyordu. Eşimin sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmesi talebimiz, yoğun bakıma alınma raporu dahi ekte olmasına rağmen, kanıtları karartabileceği gerekçesiyle reddedildi. Bugün ise doktorlar eşim için yapılacak hiçbir şey kalmadığını, kaçınılmaz sona hazır olmamız gerektiğini söylüyorlar. Yukarıda anlatılan 3 haftalık işkence süresinin tanık olabildiğim son anıdır." Sabriye Okkır’ın dilekçesinin kendisine de geldiğini belirten Komisyonun CHP’li üyesi Ahmet Ersin, kendisinin de Komisyon Başkanlığı’na bir yazı yazarak, Okkır’ın durumu ile "şüpheli olarak gözaltına alınıp tutuklananların, olağanın dışında çok uzun süren ve bir türlü tamamlanmayan hazırlık soruşturmaları nedeniyle doğal hakim önünde savunma yapmalarının aylarca önlenmesinin insan hakları ihlali yönünden değerlendirilmesini istediğini" söyledi. Ancak bu başvurusunun da gündeme alınmadığını söyleyen Ersin, "Suçunun ne olduğunu bilmeyen insanların aylarca cezaevinde tutulmaları keyfilik izlenimi vermektedir, ağır bir insan hakkı ihlalidir. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu büyük bir görev ihmali içindedir. Komisyon Başkanlık Divanı Hükümetin yedek lastiği konumunda olduğu için böylesine ağır insan hakkı ihlallerine seyirci kalıyor" dedi. |
Kaynak | |
HoKKaBaZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 7.Tem.2008 Pzt 12:35:02 |
| fiogf49gjkf0d ONU HANGİ MAHKEME NASIL YARGILAYACAK?
KUDDUSİ Okkır’ın yargılanamadan cezaevinde ölmesi nasıl bir olaydır...
Nasıl bir insanlık meselesidir?
Cezaevinde mahkemeyi beklerken ölmek.
O son bakışları cezaevinde hiç mi görülmedi. O eriyen beden hiç mi dikkat çekmedi?
Belki de öldükten sonra yargılanıp suçsuz çıkacak. Çıksa ne olur. En büyük mahkemeye gitti zaten... Ve belki de o büyük mahkemede, ondan önce, son ana kadar cezaevinde eriyişini görmeden tutanlar yargılanacak...
Hürriyet’in İnsan Hakları Treni’nde Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye temsilcisi Levent Korkut’la konuşuyorum..
Şöyle diyor: - Bu iddianame yazma-oluşturma aşamasının bir süresi olmalı. İnsanlar resmen neyle suçlanacağını bilmeden cezaevlerinde aylarca yatırılamaz.
- Nasıl bir süre yani?
- Dünyada örnekleri var. Yani diyebilirsiniz ki, şu şu suçlamalarda iddianame örneğin 2 ay içinde mahkemeye sunulmalı... Böyle olmayınca bakın insanlar aylarca cezaevinde kalıyor.
Kim bilir şu anda iddianamesinin yazılmasını ya da davanın başlamasını, sonuçlanmasını cezaevlerinde bekleyen kaç insan vardır... Kaç mağdur... Kaç acılı insan. Ve onları dışarıda bekleyen kaç yorgun...
İşte Okkır... Yargılanamadan ölen zanlı...
Türkiye bari bu meseleyi AB’yi, ABD’yi AP’yi, insan hakları örgütlerini ya da af örgütlerini beklemeden çözse...
Suçlu suçsuz kendi insanına, vatandaşına saygı duyan bir devlet gibi...
Fatih Çekirge, Hürriyet, 7 Temmuz 2008, Pazartesi | |
HoKKaBaZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 12.Tem.2008 Cmt 22:53:55 |
| fiogf49gjkf0d
İkinci Okkır vakası kapıda...
Ergenekon kapsamında 13 aydır tutuklu bulunan Asuman Özdemir’e siroz teşhisi kondu.
İstanbul Barosu Başkanlığı, 13 aydan bu yana sürdürülen Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan şüpheli Ayşe Asuman Özdemir’in insan hakları ihlali ile karşılaşması çok ciddi bir olasılık olduğunu kaydederek, “İkinci Okkır vakası kapıda" açıklaması yaptı.
İstanbul Baro Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, 13 aydan bu yana sürdürülen Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan şüpheli Ayşe Asuman Özdemir’in insan hakları ihlali ile karşılaşması çok ciddi bir olasılık olduğuna dikkat çekerek, “Adı geçen şüpheli, en temel insan hakkı sayılan yaşama hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır" dedi.
Baro açıklamasında, Özdemir’in Baro’daki rapor içeriğine göre, siroz teşhisi konulduğuna işaret edilerek, şöyle denildi:
“Epilepsi tanısı da bulunan şüpheliye iki ay içinde karaciğer transplantasyonu yapılması gerekmektedir. Modern Devletin en temel görevlerinden birisi de, yurttaşlarına sağlık hizmeti sunmasıdır. Ceza soruşturmasına maruz kalanlar ile tutuklu ve hükümlüler için, özgür bireylere kıyasla, bu ilke daha bir önemlidir. Modern Ceza İnfaz Mevzuatları, bu anlamdaki düzenlemelerle bu kişilerin yaşam haklarından doğrudan sorumlu olmak üzere, ‘devlet’i işaret etmiştir."
Türkiye’de 5275 Sayılı Yasada, bu durumda bulunan yurttaşlar için “sağlığın korunmasıö bağlamında önemli düzenlemelerin öngörüldüğü ve bu düzenlemelerin “tutuklular için de geçerli olduğu vurgulayan açıklamada, devletin tutuklu ve hükümlülere sağlık hizmeti vermesinin yasal düzenlemeler ile yükümlülük konumuna getirilmiş olmasının, bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler açısından ciddi bir sorumluluk oluşturacağı kaydedildi.
İstanbul Barosu, Ergenekon soruşturması sırasında, bu düzenlemelerin tümüyle göz ardı edildiği, şüpheli Kuddusi Okkır’ın yaşamını yitirmesi ve hastalığın seyrinin bilinmesine karşın, tahliyenin ölümden 4 gün önce yapıldığı vurgulandı. Açıklamada, “İstanbul Barosu olarak bizi, Ayşe Asuman Özdemir olayında bir ‘erken uyarı’ görevine sürüklemiştir. Aksi takdirde ‘İkinci Okkır Vak’ası’ ile karşılaşılması büyük bir olasılıktır" denildi.
Baro açıklamasında, 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 76. maddesinin yüklediği sorumluluk çerçevesinde açıklama yaptıkları dile getirilirken, şu görüşlere yer verildi:
“Yargının güvenirliğine dair ciddi sıkıntıları yaşamamıza neden olan Ergenekon Soruşturması’nda, yeni bir ‘vak’a’nın yaşanmasına tahammül edilmemelidir."
internethaber | |
10TuncaySanli10
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Eyl.2008 Cmt 14:06:00 |
| fiogf49gjkf0d Adalet Bakanlığı, Okkır la ilgili raporunu hazırladı
5 Eylül 2008 / star
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliyesinin ardından hayatını kaybeden Kuddusi Okkır ın ölümüne ilişkin hazırlanan raporda, soruşturmayı yürüten 2 savcı ile Okkır ı tahliye etmeyen mahkeme üyeleri hakkında soruşturma yapılmasına gerek olmadığına yer verildi.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Kuddusi Okkır ın ölümüyle ilgili olarak Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan 3 sayfalık rapor, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına gönderildi.
Raporda, cezaevinde ağır şekilde hastalanan Okkır ın Tekirdağ F Tipi Cezaevinden sevk edildiği İstanbul daki hastanelerde tedavisinin yaptırıldığı dönemde, yakınlarının bir kez kendisiyle görüşme talebinde bulunduğu kaydedildi.
Okkır ın daha sonra eşi Sabriye Okkır tarafından Bayrampaşa Devlet Hastanesi mahkum koğuşunda ziyaret edildiği belirtilen raporda, Okkır ın aşırı rahatsızlığı nedeniyle karşılıklı görüşmenin gerçekleşemediği ve söz konusu tarihlerde refakatçıya ihtiyaç olduğuna dair Cumhuriyet savcılığına veya ceza infaz kurumlarına yazılı bir belgenin ulaşmadığı vurgulandı.
Raporda, Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve 3 üye hakimin de Okkır ın oğlu Oytun Okkır tarafından yapılan tahliye talebini reddettikleri hatırlatıldı.
Bu kişilerin görevlerini doğru ve tarafsız yapamayacakları kanısının uyandırılmasına ilişkin iddiaların incelendiği de vurgulanan raporda, incelemede, Okkır ın bozulan sağlık durumuyla ilgili düzenlenmiş tüm raporların anında soruşturma dosyasına aktarılmadığının görüldüğünü belirtildi.
Okkır ın tutukluluk durumunun her ay düzenli olarak incelendiği ve yasalarda hastalık halinin tutukluluğun kaldırılması sebebi olarak düzenlenmediği belirtilen raporda, ileri sürülen iddiaların sübuta ermediği kanaatine varıldığından adı geçen ilgililer hakkında soruşturma yapılmasına gerek olmadığı belirtildi.
DOKTORLARIN İHMALİ OLUP OLMADIĞI İNCELENSİN
Raporda ayrıca, Okkır ın cezaevinden sevk edildiği ve tedavisinin yapıldığı 6 hastane ile muayenesinde görev yapan doktorların, ölüme neden olan rahatsızlıkların teşhis ve tedavisinde kasti veya ihmali eylemlerinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.
Raporda, değerlendirmeden sonra, bu kişiler hakkında gerekli inceleme ve soruşturmanın yapılması istemiyle ihbarda bulunulması gerektiği görüşünü yer aldı.
| |
lailaflower
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 7.Eyl.2008 Pzr 00:13:35 |
| fiogf49gjkf0d
Kuddusi Okkır bir davada göz altına alınmış ve belkide neyle suçlandığını bilmeden vefat etmiştir ancak bu adam medyada tanıtılırken Ergenekon örgütüne parasal destekle suçlandığı anlatılmıştır bu medyanın bildiğini o insanlar içerde bilmiyorlarmıydı yapmayın lütfen bu kadar mahsum değiller tamam hastalanmış ve kişisel hatalardan tedavisi aksaklıklara uğramış olabilir daha iyi şartlarda tedavi edilebilirdi ama kanser hastası ve ciğer kanseri bu kurtulma yada yaşama şansı ne olacaktı orasını Allah bilir. Ama tabi insanların hayatları son anlarına kadar değerlidir mahkumda olsa özgürde olsa fark yapmaz bu.
Eşinin AİHM başvurmasıda olağan bir durumdur ama işin ilginç olan tarafı bu ERGENEKON davasında içerde yatanların hepsinde bir hastalık tecellisi başladı bu belkide kader belkide bu ülkeyi yıkmaya çalıştıkları birsürü kirli oyunun içinde yer aldıkları ve VATAN TOPRAĞI üzerinde pkk ve bilumum ihanetçilerle pazarlık yapmalarının sonucunda ALLAHIN YÜCE ADALETİ de OLABİLİR. O MEHMETÇİĞİN kanı yerdemi kalıcaktı yada suçsuz yere bir şekilde faili meçhul cinayetlere kurban giden insanların.
BU VATANA UZANACAK ELLER KIRILSIN ELLER yetmez KOLLARI KOPSUN. | |
| | |
| |