ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 5.Eki.2008 Pzr 23:11:24 Ey Deniz |
| fiogf49gjkf0d EY DENİZ yorulmadın mı? bir ileri salınıyorsun, bir geri ne istiyorsun? nereye gidiyorsun, dur durak bilmeden sanki sen de benim gibi iki kalplisin; köle ve özgür biri kaçmak istiyor, diğerinden, ama kaçmak imkansız! söyle ey deniz! sende hem iyilik hem de kötülük mü var? sükunetinde güven mi var? dalgalarında ürkeklik mi? yayılışın kolay; çekilişin zor mu? alçalışın zillet, yükselişin övünç mü? sessizliğinde hüzün, coşkunda müjde mi var ? söyle ey deniz! sende hem iyilik hem de kötülük mü var? durdum, gece kapkaranlık deniz, bir ileri bir geri ne deniz verdi bana yanıt ne toprak gece ağarmaya başladığında ve tan ufku sürmelediğinde bir ırmağı işittim mırıldanan; kainat, dürülme ve açılmadır insanlar içinde iyiler de var kötüler de denizde de med ve cezir!
Mihail Nuayme | |
Ferigimm
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 5.Eki.2008 Pzr 23:53:32 |
| fiogf49gjkf0d
Denizler olsun hep mutluluğa vesile, kavuşmalara gebe...
| |
Ferigimm
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 5.Eki.2008 Pzr 23:54:05 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Bir tek ikimiz varız,yalnız, Sevgi dolu iki kalp,heyecanlı, Deniz kıyısında duruyoruz, Kıyıya vurup giden dalgalar, Oradaki nadir dostumuz.
Ayaklarımız çıplak,üşümek yok, Denizin içinde şimdi bilekler, Ruhumuz da girmiş,karışmış, Mavinin,doğanın içine, Birde,çığlık çığlığa martılar.
Deli gibiyiz,huzur bu olmalı, Kardeşi mutluluk da burada, İkimizin içinde hepsi, Hani şimdi sen varsın ya, Mühim değil,karanlık olan gerisi.
Bir deniz kabuğu buluyorum, İlk kez gördüğüm,eşsiz, O küçücük şey bile, Mutlu ediyor,seni,beni, Hüzün çok yersiz.
Elinde deniz kabuğu şimdi, Gülüyorsun,hem de biricik, Gözlerin eşlik ediyor buna Ah bir de müzik olsa,keşke Dans etsek seninle,bu gecelik.
Gerek yok müziğe,diyorsun, Deniz kabuğu,gece misali saçlarında, Dalgalar,martılar,deniz... Müzik zaten yanımızda, Bana bakışının,anlamı mercanlarında.
Tutuyorsun beni sıkıca, Sevildiğimi hissediyorum, Dans ediyoruz,dünyalar bizim, Hiç bitmesin bu an,bu zaman, Hiç gitmesin bu mutluluk,sevgilim.
| |
Ferigimm
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 5.Eki.2008 Pzr 23:58:20 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
Deniz Sensin
deniz sensin deniz senin adın ne yana baksam maviliklerin dalgalanan mavi gözlerin
gökyüzündeki güneşin yansıması saçların denizde bir hüzün olmuş deniz elerin deniz senin yüzün ne yana baksam hırçın gülüşün
deniz sensin alev yok içinde yanıp kül olmak yok sende deniz senin gerçeğin toprak yok durmak yok ölmek yok bakışlarına solmak yok sığ olmak yok
deniz sensin ne yana baksam ordasın herşekle girip dolmaksın yüreğime üzerinde yüzen ömürler denizde hep seni görürler deniz senin kızgınlığın deniz sensin içinde ölenlere kırgınlığın deniz sensin | |
| |
Ferigimm
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Eki.2008 Pzt 00:02:22 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Deniz ... Bakışlarımı görüyor musun? Bakıyor DENİZ DENİZ diye Rüyalarımsın uyanıkken DENİZ DENİZ diye, Hayallerimsin uyurken DENİZ DENİZ diye Ellerim uzanıyor olduğun yere Uzanıyor DENİZ DENİZ diye Kalbimin sesini duyuyor musun? Çarpıyor DENİZ DENİZ diye | |
Ferigimm
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Eki.2008 Pzt 00:04:10 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
Deniz ve ben deniz bana baktı ben dibindeki taşlara deniz bana dokundu ben taşlara
tuzlu
deniz yuttu ben ağladım deniz benle sevişti ben dibindeki taşlarla ....
| | | |
Ferigimm
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Eki.2008 Pzt 00:32:19 |
| fiogf49gjkf0d deniz..
Şimdi bi denizin içindeyim Durgun her şey Uykuda herkes Bi an durup baktığımda ne der diye düşündüğüm olmuyor değil… Bedenim suyla ahenk içinde… Suyun içindeyim Kendimle değilim ama yalnızım Uykuda her şey Gün ışığı suyla oynaşırken yavaşça uyandığımı hissettim Biraz uykulu gözlerimle başımı kaldırıp baktım Ne olduğunu bilmediğim her şeye! Suyla havanın birleştiği o yerde yaşamayı arzuladım.. Sonra hayaller kurmaya başladım Dokunduğumu yaşadığımı hissettiğimi fark ettim.. Arayıp bulamadığım çok şey vardı İsteyip elde ettiğimde… Yorgunum bazen Bi müzikte kafamı dinlerken buldum kendimi Çekip aldım aniden Sersemledim Deliye döndüm Ağladım Sustum Yaşadım her şeye rağmen!!!! Bunlar aklımdan geçerken not aldım kıyılara köşelere Dibe vurmaktı istediğim, Hızla nasıl hareket ettiğimi bilmeden derinlere doğru yol almaya başladım Gittim gittim… Hala neden ulaşamadığım aklımda ve bi an önce ulaşmak için daha hızlı hareket etmeyi emrediyorum beynime Beni dinleyip dinlemediğini bilmiyorum… Hala yol almaktayım… Canım yanıyor sanırım Hissettiğim şeyler çok gidici Tıpkı benim gibi akıcı hızla ulaşmakta menziline! Kafamın içinde bi müzik var Sözleri duyuyorum ama tekrarlayamıyorum Gerçek olan her şey gibi buda farklı hissetmeme neden oluyor Boğuluyorum nefessiz kalıyorum Bunu uzun zamandır yaşadığımı bi zaman sonra hissediyorum Sonunu görür gibiyim Yaklaşıyorum şimdi Saatte 1000 km yapar gibi hızla yaklaşıyorum Aklımda suyla havanın birleştiği o ince çizgiye ulaşmak içinde bu kadar uzun ve yorucu anları yaşayıp yaşamayacağımı tartıyorum Soluk alıp veriyorum Tekrar alıp veriyorum ve bi daha O kadar yakınım ki… Aldığım soluğu verirsem toprağa çarpıp bana geri dönecek! Bi daha ki nefes alışıma kadar olan zaman aralığını hiç anımsayamıyorum Şimdi daha az yoruluyorum Aslında yer çekimine karşı gelmek daha hafifleticiymiş kendine karşı gelmekten Yukarıya doğru hareket ediyorum Derin bi nefes alıp daha da yükseliyorum Şimdi daha yavaş ama daha sakin hareket ediyorum Düzenli nefes alıp veriyorum Daha tanıdık hissettiklerim Ruhum suskun hala Sessizlikle dans ediyor Ayağına bastığı anlarda bi çığlık Sadece o kadar Az kaldı Uçan kuşların kanat çırpışlarını duyuyorum Yaşamak ne denli anlamsız diye düşünüyorum bi an Ama geçiyor sonra daha başka hissediyorum Bi ismi yok ama farklı anlamsızlıktan Ruhum öksürmeye başlıyor Ardından bi hapşırık Sessiz ama! Kızıyorum sessiz hapşırdığı için Beyin damarların tıkanır ölürsün diyorum Benim beynim yok diyor Tuhaf oluyorum Sonra onu konuşturduğumu söylüyorum gülümsüyor sadece ve yine suskunluğu dansa kaldırıyor… Bu sefer çok hızlı dans ediyorlar bir an önce bitirmek istermişçesine Pişman olmuşçasına… Müzik susuyor selamlıyorlar birbirlerini ve yalnızlık uzak diyarların bekleyenlerine gidiyor Ruhumla beni baş başa bırakıyor! Nefes almayı özlediğimi hissediyorum Aslında nefes alabilmeden de yaşanır kılan şeyin ne olduğunu düşünüyorum Yada bana nefes veren şeyin ne olduğunu … Elimi uzatıyorum benden önce yada sonra yaşamamalı o anı elinden tutuyorum Çok yakındayız Yavaşlıyorum ve gözlerine bakıyorum Şimdi diyorum O an suyla havanın birleştiği çizgide hissediyorum kendimi Çabuk geçiyor Ama bi daha suyun altına girip havayla birleştiği yerden geçmek anlamsız geliyor Ruhum gülümsememi istiyor bende boyun eğiyorum Şimdi hava ciğerlerimi yakıyor Ama yinede soluk alıyorum Arkama bakıyorum terk etmediğimi hissetmek istiyorum Güneşle oynaşan sudan çıkıyorum!! Gözlerimden sicim gibi yaşlar akıyor Suratım yeni uyanmış gibi anlamsız!! Ruhum tepkisiz yanımda sürükleniyor benimle Kısa zamanda olsa ihtiyacım vardı buna Şimdi daha iyiyim
fatoş | |
Ferigimm
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Eki.2008 Pzt 00:35:05 |
| fiogf49gjkf0d DENİZLE RANDEVU
Bir gün.İstanbulun sıcak ve nemle boğuştuğu bir gün.Kulaklarımda derinlerden gelen bir uğultu hissediyorum.Denizin dalga sesleri olmalı.Gel,diyor gel! Gel de bir sohbet edelim,ne zamandır yoksun ortalarda.Yüreğimin elinden tutup yola düşüyorum. Denizle konuşmak dertleşmek hep iyi gelmiştir bana.Şu dünyanın yükünü taşımaktan yorulduğum zamanlar, bir garip hale bürünürüm.Ne gezmek,ne dost sohbetleri,ne okumak hiç bir şey kar etmez ruhumu dinlendirmeye.Giderim denizi seyrederim saatlerce.İçimdeki sebepsiz yangını anlatırım,ağzımı hiç açmadan.O da beni dinler sessizce.Arasıra dalgalarını sertleştirir"ileri gittin yeter artık!" dercesine.Vurur yüreğimin bamteline.Zamanı meçhul bir randevu verir ve ayrılırım huzurundan.
Kimi,nereye,neden götürdüğünü bilmeden ilerleyen otobüsün camından hızla kayan insan siluetlerini izliyorum.Köprünün altından geçen onlarca araba.Nedir bu koşuşturma?Bu gelmeler gitmeler.İnsanoğlunun bu gidişatı nereye? Ah be İstanbul yazık sana!Nasıl taşıyorsun bunca yükü,yorulmaz mısın sen hiç,bıkmaz mısın?Sende yaşayan o kadar insanın ,canlının,cansızın gamı,kederi,özlemi,mutluluğu,ağlaması,eğlenmesi hepsi omuzlarında.Kiminin duasındasın,kiminin bedduasında.Yazık sana gönlümün şehri,yazık sana!... Bu düşünceler içindeyken birde baktım Kartaldayım.Otobüsten inip ağır adımlarla sahile doğru yürüdüm.Bir hayli kalabalıktı sokaklar.Parkta oynayan çocukların,dondurmacıların,ağaç altlarında serinlemeye çalışan insanların arasından geçtim.Bir çay bahçesinde oturdum.Çay söyledim,ince belli bardakta. İki üç bardak içip,kıyıdaki kayalıklara oturacak,başbaşa kalacaktım dostumla.Hani tiyatroda oyun başlamadan önce,dekoru izler ve incelersiniz de,oyun başlayınca sadece oyuna odaklanırsınız ya;işte öyle,birazdan şu izlediğim herşey,aklımdan geçen her fikir silinecek ve biz denizle bütünleşeceğiz.
İkinci çayımı yudumlarken boyacı bir çocuk yanıma yaklaştı. -Boyayayım mı abla?dedi. Ayakkabılarıma baktım,yazlık ipli ayakkabıydı,boyanacak yeri yoktu.Çocuğa baktım gülümsüyordu.Gözleri yüzüğümün taşı kadar parlak ve yeşildi.Elleri ise simsiyahtı tıpkı saçları gibi.Ne kadar güzel ve zekice bakıyordu. -Ayakkabı boyamayı boşver,gel sana bir dondurma ısmarlayayım,dedim.Şaşkınlık bürüdü yüzünü. -Abla!...dedi. -Bak,dedim.Ne güzel abla diyorsun bana.Abla sözü dinle,hadi otur. Tereddüt içinde sandığını yere bıraktı,sandalyenin kıyısına ilşti. -Adın ne?diye sordum. -Ümit abla, dedi. Nerelisin, burda mı oturuyorsun? -Bingöllüyüm,Samandırada oturuyorum. -Okula gidiyor musun? -Altıncı sınıftayım. -Ne kadar güzel.Hem okuyorsun,hem çalışıyorsun. -Evet abla,dedi.Biz kalabalık bir aileyiz.Babam pazarcı.Büyük abim askerde.Benden küçük dört tane kardeşim var.Okuyabilmem için,babama yardım etmem lazım. -Yaşın küçük ama yüreğin ve aklın olgunlaşmış Ümit.Ne olmak istiyorsun? -Bilgisayar mühendisi olmak istiyorum.Ayakkabı boyayan bu eller,klavyeye dokunsun istiyorum.Sakıp Sabancı limon satarak başlamış işe.Ben de birgün onun gibi olacağım,herkes beni tanıyacak.Bilgisayar üretip,onun hayaliyle yaşayan çocuklara dağıtacağım. Dondurması gelmişti,yemeye başladı.Bense hayretten ağzım açık onu dinliyordum.Kelimeler ağzında dans ediyor gibiydi.Elleri, kolları, heryeri konuşuyordu sanki.Bir ara TRTde pazar konserini yöneten adını hatırlayamadığım yakın tarihte rahmetli olan orkestra şefini hatırlattı bana.O derece kendinden emin ve kendine hakim. Eliyle birkaç boyacı çocuğa işaret yaptığını farkettim. -Arkadaşlarım beni çağırıyorlar abla,dedi.Ben kalkayım.Dondurma için teşekkürler.Bir daha karşılaşırsak o zaman ben ısmarlarım haberin olsun. -Tamam,dedim.Umarım birgün hayallerini gerçekleştirirsin.İnancını ve gayretini yitirme,ismiyle müsemma Ümit. Uzun bir süre ardından baktım.Uzaklaşan Ümitle kaybettiğim ümitlerimi düşündüm.Ümitsizliğime yandım.Deniz demek bunun için çağırmıştı beni,hayatım boyunca unutamayacağım bir ümit dersi vermek için...
Masadan kalktım.Uzaktan denize bir selam çaktım."Bugün senden alacağımı aldım"dedim hadi hoşçakal. Bir sonraki randevu ne zaman olur,neler yaşarım bilemiyorum.Belki bu defa yaşlı bir amcayla tanıştırır deniz beni,yada bir kediyle.Bana daha başka hayat dersleri vermek için.
Sağol can dostum, mavili yeşilim,denizim... | |
Ferigimm
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Eki.2008 Pzt 00:40:52 |
| fiogf49gjkf0d deniz akmaz ki...
Akışına bırakmak… “Biraz da akışına bırak her şeyi” diyebilmek. Akışına bırakabilirsin bir suyu, bir dereyi ya da bir yağmuru. Akışına git diyebilirsin. Akışına gider zaten bir su, bir dere ya da bir yaz yağmuru. Çünkü onlar zaten sen istesen de istemesen de akar gider. Çünkü hepsinin gidecek bir yeri vardır. Sonunda her damla kavuşur zaten bir denize. Peki denizi bırakabilir misin sen akışına? Denizin gidecek başka bir yeri var mıdır? Deniz bir dere ya da su gibi akabilir mi?
Denizi akışına bırakamazsın sen. Deniz akmaz ki; çünkü deniz akamaz… Deniz durağandır. Deniz gidemez ki; çünkü gidecek yeri yoktur. Aaa evet doğru söylüyorsun. Deniz başka denizlere hatta okyanuslara bağlanır ama bir deniz okyanusa doğru akıp gitmez ki çünkü deniz akamaz. Sadece kollarıyla bağlanır başka denizlere ve okyanuslara. Tıpkı bir anneye, bir babaya bağlanır gibi bağlanır bir deniz büyük bir okyanusa. Zaten o deniz o büyük okyanusların bir parçası değil midir? Tıpkı bir kardeşe, ablaya bağlanır gibi bağlanır bir deniz başka denizlere. Zaten denizler birbirinin kardeşi değil midir?
Dinle şimdi… Görebildiğin en mavi deniz senin HAYATIN. Bağlı olduğu büyük okyanuslar ANNEN ve BABAN. Diğer mavi denizler senin ARKADAŞLARIN ve KARDEŞLERİN…
Bir su damlası değil senin hayatın(denizin). Kocaman bir deniz… nasıl olur da akışına bırakabilirsin bir denizi. Bırakamazsın ki çünkü akamaz bir deniz. Bağlanır ancak kollarıyla okyanuslara ve denizlere. Can bulur onlardan.
Kocaman bir deniz senin hayatın... Senin denizin… senin hayatın… Birçok sahile kıyısı olan bir deniz... İçinde nice mutluluklar barındıran bir deniz. Masmavi bir deniz. Senin gördüğün ilk fırtınada akışına bırakmak istediğin bir deniz… Ama bir denizi akışına bırakamazsın ki…
Her şeyi ile seni mutlu eden denizini(hayatını; unutma o deniz senin hayatın) bir gün hafif bir meltem sarar. Seni daha da mutlu eden bir meltem. Hayatını okşayan bir meltem… O kadar zararsız görünür ki kapılırsın onun verdiği huzura ki huzur da verir sana. Sonsuza kadar huzur verebilir sana. Ya da sonsuza kadar huzur verebilirdi isteseydi eğer. Kim bilir belki de gerçekten istemiştir. Öyle ya o da masum bir meltemdir zaten. Ama başka yönlerden gelen rüzgarlarla masumiyetini kaybedebilir. İstemese de o masum meltem büyük bir fırtınaya dönüşebilir. Ve bir gün o masum meltem büyük fırtınalar koparır denizinde. Büyük bir fırtınaya dönüşür. Bir zamanlar denizini okşayan meltem şimdi bir fırtınadır. Birden hiç sebepsiz çığlıklar atmaya başlayan bir fırtına… Dalgalandırmaya, karartmaya başlar denizini(hayatını). Artık denizini okşayan meltem yoktur ortada. Bilirsin bir daha o meltemin senin denizini okşayamayacağını. Hem kendi hem de senin dinginliğini bozmuştur çünkü o artık bir fırtınadır. Karşı koymaya çalışırsın, denizini korumaya çalışırsın ama o daha da çok inatlaşır. Ve… denizinin tam orta yerinde büyük bir boran koparıverir. Büyük bir boran… denizin(hayatın) dalgalanmıştır artık. Dalgaların etrafını saran sahilleri de vurmaya başlar. Sanki fırtınanın hırçınlığından intikam alır gibi kırbaçlarsın, denizini(hayatını) saran sahilleri.
Sonra çekilir gider o büyük fırtına denizinin üstünden. Gidecek başka yolları vardır. Ve çeker gider denizinden, bir zamanlar seni okşayan masum meltemin sebep olduğu fırtına. Geriye denizine ait kırbaçlanmış sahiller ve bulanık bir deniz bırakarak( unutma o deniz senin hayatın). Ve sen o denizini akışına bırakmak istersin. Ama deniz akmaz ki… O durağandır. Bağlanır okyanuslara ve başka denizlere…
Korkma giden fırtınanın ardından mutlaka bir güneş doğar. Ondan alacağın güçle denizini ve denizine ait sahilleri toparlayabileceğin bir güneş… Bir güneş hiçbir şey beklemez üzerine doğduğu denizden. Ve hiç bir denizin gücü bir güneşin ışığını söndürmeye yetmez. Ama bir güneş üzerine doğduğu denizin ulaşabildiği her damlasını ısıtabilir.(unutma o deniz senin hayatındı.) Ki güneş zaten bir tanedir her gün doğan… | |
yakamozshe
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Eki.2008 Pzt 00:44:31 |
| fiogf49gjkf0d YAKAMOZLARIN DENİZE ÇIĞLIKLARI
Denizler ülkesinde bir kadın yaşarmış… Denizin dalgalarını seyrettiğinde dünyanın tam olması gerektiği yerinde olduğunu düşünürmüş. Küçük dünyasında mutluymuş kendine göre… Tutkunmuş maviye birde martılara… Yeşil ve mavi iç içe çıplak ayak gezermiş kumsalda… Ovalar ülkesinde bir adam yaşarmış. Toprak yanığı yüzü güldüğünde gözlerinin içi gülermiş. Ovalar ülkesinden çıkmak zorunda kalmış zamanın birinde. Yolu denizler ülkesine düşmüş. Kadını görmüş uzaklardan kumsalda… Oturmuş kumlara ellerinde yaralı bir martı okşamakta gözleri ağlamaklı… Bakmış kadın adama, adam sadece gülümsemiş. Tutmuş martının kanadını sarmış, okşamış. Kadın adama teşekkür etmiş adam yine gülümsemiş. Kadının aklına gözleri takılmış adamın… Nerden çıktı şimdi akşamın bu vaktinde demiş kadın... Ama yok o gözler hep aklında denize bakmış evet… Evet demiş işte onun gözlerinde yakamozlar saklı… Işıl ışıl gözlerinde deniz saklı… Gözleri mavi bile değilken adamın adını deniz gözlü koymuş kadın Adam sabah ilk iş kumsala gitmiş gözleri ile kumsalı taramış kadın yok. Martı kadın nerdesin demiş nerdesin. Beklemiş… Beklemiş yok martı kadın, gözlerine hüzün düşmüş karanlık çökmüş omuzları düşmüş dönmüş denize ardını gidecekken bir çığlık duymuş. Bakmış kimseler yok uzaklara bakmış martı kadın… Martı kadın kumsala inerse deniz gözlü adamı görme korkusunu yaşamış… İçinde beliren fırtınalara isim verememesine şaşırıyor. Oradan oraya savruluyormuş kalbi… Şimdi demiş artık yakamozlar düşmüştür denizin üstüne deniz gözlü adamın gözleri gibi… Tutamamış kendini koşmuş kumsala… Kadın görmüş tam denizle kumsalın birleştiği yerde adamı… her iki yanında deniz her iki yanında yakamozlar. Uzatmış ellerini adama denizden bir meltem esmiş hafiften saçları dağılmış. adam tutmuş ellerini kadının saçları deniz kokuyormuş kadının. Adamın saçları ise dağ çiçekleri… Sabahın ilk saatlerine kadar el ele oturmuş martı kadın ile deniz gözlü adam. Ay batmamak için güneş doğmamak için direnmiş zaman zalim kayıvermiş avuçlarından… Kaybolmuş birer birer onlara aşk şarkıları söyleyen yakamozlar… Güneş bulutlara saklanmış bulutlar yağmış gözlerine… Adam ovalar beni beklemekte demiş. Martı kadın git o zaman demiş. Martı kadın bakmış deniz adamın gözlerine. Yakamozlar… Yakamozlar yokmuş… Adam gitmiş… Ovalarına… Gülen gözlerini kumsalda bırakarak… Martı kadın kendine iyi bak deniz gözlüm demiş… Denizler ülkesinde her gece kumsalda deniz adamın gözlerini aramış yakamozlarda… İki damla yaş düşmüş denize gözlerinden… Ve sessiz çığlıklarla yakamozlar inlemiş…
O deniz ülkesinde derler ki martı kadın kadar severse yüreğin yanarsa eğer sevda ile yakamozların çığlıklarını duyarsın… | |
| |