ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
xxxGOKERxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Kas.2009 Pzt 02:10:02 CENNET HAKKINDA DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKENLER |
| CENNET
Galaktik genişliğe yayılmış NUR bedenli insanların Dünyada edindikleri gelişmeye göre-bâtınlarında keşfettikleri özelliklere göre, kendi boyutlarında yaşamalarıdır.
Kur’ân ‘daki gerek Cennet, gerekse Cehennem anlatımı, bizim anlayışımıza göre, bize bir şeyler vermesi için yapılmış olan târif ve tanımlamalardır.
Bundan 100 sene önce yaşamış insana ben çıkıp da;
“Senin vücudun moleküller ve atomlardan ibarettir” desem; adam bana bakar, “Her halde kafayı üşütmüş bu, deli!. “ der. Çünkü, çoğunluk onun gibi düşünüyor.
Dolayısıyla biz toplum olarak böyle düşünüyorsak; “Bu adam deli, bizim düşünmediğimiz şeyleri söylüyor“ deyip, yalancılık ve delilik ile itham ederiz.
İşte, Kur’ân’daki Cennet ve Cehennem târifleri, tavsifleri de bize belli anlayışları göstermek, bildirmek üzere gelmiştir.
Yâni, yanlış dediğimiz belli davranışları yaparsan sonunda seni sıkacak, azâp verecek bir takım olaylar var. Eğer belli bir takım yapman gereken şeyleri de tavsiyelere uyup yaparsan bunun neticesinin de senin için yararlı olacak bir takım sonuçlar var, anlamına olarak!.Yoksa, bunları somut nesneler olarak alıp, değerlendirmek çok güç!. | |
xxxGOKERxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Kas.2009 Pzt 02:11:02 |
| ASTROLOJİK ETKİLER CENNET’TE DE DEVAM EDER Mİ?
Astrolojik etkiler Cennet yaşamında da devam eder...
İnsan varolduğu sürece onun zaman ve mekânı yok olmaz, içinde yaşadığı boyuta ve ortama göre!...
Cennet yaşamında da melekî etkiler sonsuza dek devam eder.
CENNETLİKLER NİÇİN ÖNCE CEHENNEMDE YANARLAR?
Çünkü, "yanmadıkları" takdirde, üzerlerine yerleşmiş, şartlanmalara dayanıp gerçekçi olmayan değer yargılarıyla, asla cennete giremezler de ondan!.
"Rahmet" onların "yanmalarını" sağlamaktadır!... "Yanarak" arınmaktadırlar!.
"Yanma", gerçeğe uygun olmayan düşünce ve duygulardan, şartlanmalara dayanan kabullenişlerden "arınma"dan dolayı olmaktadır!.
| |
xxxGOKERxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Kas.2009 Pzt 02:11:33 |
| CENNET’TE ZAMAN VAR MI?
Cennetler dediğimiz diğer âlemlere gidenler, yâni diğer yıldızların boyutsal derinliklerine gidenler kendilerinde mevcut ruhânî kuvvetlerle; ki bu ruhânî kuvvetler de ilâhî isimlerin mânâlarına dayanıyor; ilâhî isimlerin mânâlarını ortaya koyup gerçekleştirme kâbiliyetini kendilerinde bulacaklar!.. Çünkü bu ilâhî mânâların gereğini, ortaya koyabilmede, dünyada bir güçlük var...Bir madde beden oluşması var!
Şu madde beden, senin her düşündüğünü bilfiil ortaya koymanı çok güçleştiriyor. Ama cennette lâtif bir yapı!. Lâtif bir yapı olması nedeniyle de her düşündüğün, tahayyül ettiğin şey anında gerçekleşiyor!.. Ve böylece, cennet hayatı onlar içinde ölümsüz olarak, ebedî olarak sonsuza dek devam eder!
Cennet boyutu, ışık hızı boyutudur!
Orada olup biten her şey ışık hızıyla olup biter!
Işık hızıyla cereyan eden olaylar dolayısıyla da orada zaman kavramı olmaz.
Nurânî yapıda her şey “düşünce boyutu”nda oluşur.
Düşünce boyutunda zaman kavramı yoktur!
Zaman kavramının ötesinde Cennet dediğimiz ortamdaki yaşantıda “İnsan nurânî bedene sahiptir” diyoruz. Bu “nurânî beden” dediğimiz yapı bizim RUH dediğimiz yapıyla alâkası olmayan bir yapı. Varlığın aslına ve orijinine en yakın bir yakın bir haldir, bir tür meleki boyut hâli.
Bu boyutta varlık, bir dalga boyu şeklinde mevcuttur! Ama dalga olarak da kendini görmez, ama varlığı bir dalga boyu hâlindedir. Şimdi dalga boyutu hâliyle olan o varlık kendi dalgasına yüklenmiş olan veri tabanının hâsılasını yaşar. Yâni;hayâl ettiği şey-düşündüğü şey-kendinde açığa çıkan bilgi-ilmin doğrultusunda o anda belli olaylar yaşar. AN içinde olur bunların hepsi! Ve sayısız “AN”lar devam eder!
Nasıl bazıları rüya görür, ”Bu rüya hiç bitmiyor, sabaha kadar devamlı rüya gördüm kesintisiz biçimde” der…Bunu, sonsuza dek yay!...
Kendi ilminin getirisi olan ortamda sonsuz var edişleri yaşar.
Dolayısıyla artık burada zaman kavramı kalkar!
”O her an yeni bir yaratıştadır” hükmü Cennet ehlinde tam anlamıyla hissedilir-yaşanır bir biçimde ortaya çıkar. Dolayısıyla her an yeni bir şeyler üretir, yaratır. | |
xxxGOKERxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Kas.2009 Pzt 02:12:06 |
| CENNETTE MEKÂN VAR MI?
Güneşin “Cehennem” oluşu, atom altı boyutu itibariyledir!.
Nasıl bizim bir biyolojik, maddi, atom üstü boyuta ait bir bedenimiz var ve buna karşılık bu bedenin dalga atom altı boyuta ait "İKİZİ" mevcut ise; aynı şekilde Güneşin de bir atom altı boyuta ait ışınsal ikizi mevcuttur ki, işte esas "CEHENNEM" oluşu o boyutu itibariyledir...
Kezâ, Samanyolu dediğimiz yıldızlardaki cennetler dahi, bu görünen madde yanları itibariyle değil; algıladığımız madde yapılarının atom altı boyutunu teşkil eden dalga ikizleri itibariyledir!
Ne var ki, bugün bizim madde beden algılayıcılarımıza göre içinde bulunduğumuz ortam nasıl madde kabulümüzü oluşturuyorsa; aynı tarzda, o boyutta da içinde bulunduğumuz ortam - şu an bize GÖRE, dalga boyut olmasına rağmen- bize madde ortam olarak gelecektir.
Cehennemdekiler oranın şartlarına göre yoğunlaşıp bir tür maddeleşmiş bedenlerle yaşamlarına sonsuza dek devam ederler!
Orada herkes birbirini görür ancak herkesin azâbı farklıdır.
Cehennem zindandır!.. Sicciyn’dir.
Eğer şu anda dünyada belli çalışmalar yapıp da belli bir ruhâniyet, belli güç elde edemezse insan, bunun neticesi olarak, kendilerini oradan kurtarabilmeleri ebedî olarak mümkün değil!..
Ondan sonra cehennem böylece geçilebilirse eğer;
Tabiî biz burada haşr sahasında olacak olaylara değinmiyoruz, o da ayrı bir konu!.. Geçebilirlerse eğer, Cennete gidiyorlar.
Cennete girecek en düşük mertebeli bir insana, bu dünyanın on misli büyüklüğünde bir Dünya verileceği söyleniyor hadîste.
Uzaydaki, galaksideki yıldızların en küçüğü o, bundan daha küçük yıldız yok!.. Hattâ daha da büyük belki de; Hz. Rasûlullah "mübalağa zan olunur" diye, o kadarla yetindi.
Cehennem ve Cenneti, gidilecek bir mekân olarak düşünmekten öte, “içinde yaşanılan kişisel boyut” diye düşünürsek, olayın şekli biraz daha değişebilir.
Siz hâlâ Cennet’i bir mekân olarak düşünüyorsunuz!... Halbuki Cennet mekân değil, yaşam boyutudur!... Bunu çok iyi anlamaya çalışın!.
Cehennem bir mekândır!..Fakat Cennet ise bir yaşam boyutudur...Orada kişi kendi gelişme seviyesine göre oluşan bir boyutun sonucunu yaşar!.. anlatabildim mi?
Cennet, “Nur boyut”tur.
Cennet ortamına geçenler, NUR bedenle ve edindikleri özellik kadarıyla zaman ve mekân kaydının dışında yaşarlar!
Cennette farklı boyutlar yoktur! Farklı boyutlarında yaşayan insanlar vardır!
Esasen âlemdeki her yapıda, ruh ve nur boyutları mevcuttur!. Meselâ Güneşin dahi ruh ve nur boyutu vardır. Gözümüzün algıladığı ise, Güneşin madde-gaz boyutudur. Bu yüzden de Güneş içinde yaşamakta olan, ruh boyutu ve nur boyutu canlılarını algılayamamaktayız!
Ruh gözü görenler o boyutu; Nur boyutunu algılayabilenler ise, elbette ki, o boyuta dair algılamaları yapmaktadırlar.
Cenneti; “insanın dünyası” olarak düşünsek, “Cennetin insanı” yerine; nasıl olur acaba?..
Bunu düşünün iyice bir bakalım... | |
xxxGOKERxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Kas.2009 Pzt 02:14:10 |
| “CENNET EHLİ”, KAÇ TÜRLÜDÜR?
Cennet ehli esas itibariyle iki tabakadır;
İrfan sahipleri... Ve ahmaklar!... Yâni, irfânı olmayanlar... Yâni İman ehlinden olup da Allah’a iman etmemiş olanlar.(Bkz. “B” sırrıyla İman)
CENNET’E GİRMEK NEYE BAĞLIDIR?
Kişinin Cennete girmesi, TAKDİR hükmündedir!
Fakat Cennetteki mertebesi, amelleri itibariyledir!
Cennete giriş amele bağlı değil, ilâhi takdire bağlıdır!
Sen, takdirle-çok çok az amelle de Cennete girersin ama cennetteki şartların son derece sınırlı kalır
| |
xxxGOKERxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Kas.2009 Pzt 02:14:46 |
| CENNET’TE MERTEBE NEYE BAĞLIDIR?
Amel, kişinin Cehennemdeki süresini-azâbını azaltır, Cennetteki mertebesini yükseltir.
Kişinin Cehennemde kalış süresi ile, Cennetteki mertebesi, tümüyle dünyada yaptığı fiillerine ve çalışmalarına bağlıdır.
Cennete giden herkes orada dünyada edindiği kapasite kadarıyla yaşar.
Eğer kişi dünyada iken bazı gerçekleri fark edememiş ise; ya da anladığını sanmış fakat gerçekten anlamamış ise; bu takdirde cennette zaten onun araştırmasına girmeyecektir... Bu yüzdendir ki, dünya yaşamı içinde bir kısım gerçekleri anlamamış insanların cennette onları fark etmesi diye bir şey söz konusu değildir.
Bu yaşadığımız boyut ve şartlarıyla o boyut yaşamının ilgisi yoktur... Cennet yaşamını görülen güzel bir rüya gibi değerlendirmek, “bühl”lerin işidir!.
Veri tabanı ne kadar geniş kapsamlı ise, o kişinin Cennette duyacağı güzellikler, hazlar, zevkler de o kadar fazladır. Cennetteki mertebe farkı dediğim şey de, buna dayanır.
Onun için diyor ki, Hazreti Rasûlullah:
"Beşikten mezara kadar ilim tahsil et!."
Çünkü, “ilim tahsil etmek”, denen şey, senin beyninde mevcut olup, ruhuna da yüklenmekte olan veri tabanını olabildiğince üst kapasiteye çıkarmandır.. Ne kadar beynini geliştirebilir, ne kadar veri tabanını artırabilir, ne kadar ilim sahibi olabilirsen, yaşamın o kadar farklı olur
Allah’ın kurmuş olduğu “Mîzan” dolayısıyla biz bu Dünyada yaşadığımız her an’ ı - her dakikayı çok büyük bir nimet olarak bilmek zorundayız.
Cennete giden hiç kimsenin Cennette mertebesi yükselmez. Cennette mertebe yükselmesine karşı ne bir âyet var, ne de bir hadis var.
Dolayısıyla; kişi bu Dünya hayatında ilmini-irfanını-basiretini ne kadar arttırırsa âhrette de o mertebelerin gereğini yaşayacaktır!
| |
xxxGOKERxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Kas.2009 Pzt 02:15:17 |
| CENNET’TE NASIL BİR BEDENİMİZ OLACAK?
Dünyada “ibadet” adı verilen (hakikatları olan Allah’a ait özelliklerin kendilerinde açığa çıkması) çalışmalara gereken önemi vermiş olanlar; bu çalışmalar sonucu edindikleri NUR ile, enerji ile, kendilerini cehennemin ve içinde yaşamakta olan canlılarının ortamından kurtarıp, cennet boyutuna geçiş yapacaklardır. Sahip oldukları nur oranının getirdiği hız nisbetinde...
Cehennemden kaçış, “Ruh Beden”lerin cehennem ortamında terk edilmesi ve “NUR Beden”le yeni bir boyuta geçilmesi sûretinde olacaktır!.
Nasıl madde beden dünyada bırakılıp, ruh bedenle kabir âlemi ve cehennem boyutunda geçildiyse; ruh beden de cehennem boyutunda terk edilerek NUR bedenle cennet boyutuna geçilecektir!.
Bir biyolojik bedenimiz var...Biyolojik bedenimizle birlikte “Nâri Beden”imiz var. Fakat o nâri bedenin içinde bir de “Nùri Beden” var, ”Nur Yapılı Beden” var!
“Antiçekim dalgaları” dediğimiz dalgalar, nûri bedenin yapısı-hammaddesidir!
“Nâri beden”le Cennete girilmez! Cennete girenler,”Sırat”ı geçtikten sonra “Kevser Irmağı”nda değişirler!
Kevser Irmağı, nâri bedeni ortadan kaldırır; ”Nur Beden” kalır!
Cennet boyutuna ruh bedenle değil, NUR bedenle geçilir, o zamana kadar ruh beden derin uyku ve uyanıklık aşamalarıyla yaşamına devam eder... meselâ mutlak kıyâmet aşaması gibi...
Nur boyutunda, ruh boyutunda olduğu gibi bir sâbit beden görüntüsü, şekil yoktur!. Burası salt bilinç boyutu olup; bilinç, tahayyül ettiğini canlı olarak anında yaşar!. Rüyada algılanan maddemsi yaşam duygusuyla!.
Ruh boyutundaki beden görüntüsü şekli genelde, kişinin dünyadan ayrıldığı andaki son görüntüsü üzerinedir.
Nur yapılı birimler ise bir beden veya şekille bağımlı olmayıp, dilediği beden şekline bürünebilir… Nur boyutunda cennette yaşayanların tümü, gerçekte nur yapılı şekilden beri bilinç varlıklardır; algılayana göre görüntü verirler. Kabir âlemindeki sorgu meleklerinin, herkese değişik gelmesinin de nedeni budur.
Dünyada yaşanılan zevklerin kaydı da ruhta ve cennete gidecek olan NUR bedende mevcut olduğu için de cennette bu tür duygular olabilecektir.
| |
xxxGOKERxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Kas.2009 Pzt 02:16:33 |
| CENNETTE YAŞLANMA OLACAK MI?
Cennet ortamına gidenlerde zaman kavramı olmayacağı için yaşlanmak diye bir kavram da söz konusu değildir.
O cennetlere giden kişiler yaş mefhumundan beridirler...Orada, dede - nine, anne - baba, kardeş - evlât - torun gibi mefhumlar yoktur... Herkes aynı yaştadır.
CENNET’TE AZÂP VAR MIDIR?
Cennette yanma yoktur!.
Bu ne demektir, düşünebiliyor musunuz?...
Bilincinizin kilitlenmesi!...
Cennette azâp yoktur!.. Herkes elindekinin en iyi olduğunu düşünüp, daha üstününden de haberi olmayacağı için hiç bir Cennet ehli azap duymaz!..
| |
xxxGOKERxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Kas.2009 Pzt 02:17:09 |
| CENNETTE NASIL BİR YAŞAM VAR?
Nedir cennet yaşamı?…
Bostan, bahçe anlamında kullanılan “Cennet” kelimesiyle sembolize edilen ortam veya boyut nasıl bir şey?
Kimler o ortama girecek?… Nasıl girilecek?… O ortam nerede?… Orada nasıl yaşam var?… Sorular pek çok!.
Cevap…?
İrdelersen, ya kâfir derler, ya münkir!.. İnsan olarak, düşünen beyin sahibi bir fert olarak, merak etme ve araştırma hakkın yok çünkü!. Sana yasaklamış bunları, cevap verme cehli ve acziyeti içinde olanlar!.
Ama bizde merak var ya… Serde araştırmacılık ruhu var ya... Geçmişte de bu konuyla ilgilenmiş pek çok ermiş var ya…
Ben de kurcaladım bu konuyu onlardan… Sonra, aldıklarımı, biraz da bu devrin ilmi gelişmeleriyle sentez yapıp yorumladım… Şimdi algıladıklarımı, içinde bulunduğum ortam elverdiğince, anlatmaya çalışacağım… Adımı dikkatli atmak gerek; tahtalar hayli koflaşmış zîra!
Tekrar edeyim… Bunlar benim kişisel yorumlarımdır… Yorumlarımı diler değerlendirirsiniz; dilerseniz güvenilmez bulur; böyle de düşünen varmış deyip, bir yana koyar; fırsat bulunca da doğru bildiğinizi bize yazarsınız.. Elbette bu konuda soracaklarımızı da kabullenmek kaydıyla!.
Önce şu tasnifi yapalım;
Dünya yaşamının cennet kavramı var; kendi şartları içinde…
Kâbir âleminin cenneti var; kendi şartları içinde…
Mutlak manâda cennet var… Kendi şartları içinde…
Bazıları “cennet” kavramını, bunlardan yalnızca biri için kullanınca, olayın anlaşılmasında çok güçlükler yaşanıyor…
“Dünya cenneti” denince, bundan kişinin tabiatına uygun gelen, zevklerini tatmin edebildiği bir ortam anlaşılıyor genelde… Yanı sıra, içinde bulunduğu mânevî âlemdeki huzur da anlaşılabiliyor.. Tâbii, bu kısa süreli de olabiliyor; uzun süreli de…
Cennet ehli aslında birkaç sınıftır. Kezâ cennet de!..
Ef`âl cenneti, esmâ cenneti, sıfat cenneti ve zât cenneti olmak üzere dört cennetin mevcûdiyetinden söz edilir.
Ancak bu dört cennet birbirinden ayrı dört mekân şeklinde olmayıp, boyutsal tasniftir!..
Herkese bir dünya düşecek şekilde galaktik boyutlarda bir cennet söz konusudur. Nitekim bu duruma bir hadîs-i şerîfte şöyle işaret edilmektedir:
"Cennete en son girecek kişiye, bu dünyanızın on misli büyüklüğünde bir dünya verilir ve orada dilediğini iste denilir!.."
Kısacası cennet ortamına gidecek her kişiye, üzerinde yaşadığımız bu dünyanın çok sayıda büyüğü birer dünya düşecektir!.. Ve bu insanlar, o yıldızlarda ya da boyutlarda; dünyada kendini tanıyabildiği nispette, kendisine zevk verecek şeyler arasında yaşamına devam edecektir.
«Cennet»ler denilen sayısız gezegenlere giden halogramik dalga bedenler (ruhlar) kendi türünden olan oradaki sayısız varlıklarla görüşüp konuşmak, ilişki kurmak; orada kendisindeki üstün güçler dolayısıyla dilediği gibi tasarruf edebilmek imkânına kavuşacaklardır!..
Âdeta tâbiri câizse, o gittiği gezegenlerin tanrısı (!) gibi olacaktır!..
Zîra, kendisi, ALLAH` ın yeryüzündeki Hâlifesi olarak meydana getirilmiş ve sayısız ilâhî güçlerle donatılmış ve bezenmiştir...
Halbuki o gezegenin kendine has varlıkları, insanda bulunan bu toplu güçlerden yoksundur...
Dolayısıyla, «cennet»e gidenler, hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın duymadığı, hiç bir dilin söylemediği nimetlere kavuşacaktır... Bizim bu konudaki bütün tahayyülümüz yetersiz kalır...
Orada düşünsel beraberlikler ve düşünsel güzellikler yaşanır!. Herkes düşündüğü kadar ki-düşünebildiği kadar ki güzellikleri yaşayacaktır!
Dünyada düşünce-düşünebilme kapasitesini ne kadar arttırabilirse insan, Cennette de o kadar çok nimete kavuşur.
Kişinin Cennette erişeceği nimetler, Dünyada erişebildiği düşünce kapasitesi kadardır!
Bu kapasitenin yükselmesi de Dünyada yaptığın zikirle beynindeki açılım kadardır!
Zikirle ne kadar açılım meydana getirirsen, o kadar ilmin artar o kadar ruhânî kapasiten gelişir ve bunun sonucu olarak da o kadar Allah’ın isimleri sende açığa çıkar. Ne kadar sende Allah’ın yaratıcılık sıfatı açığa çıkarsa, o kadar da senin Cennette yaratıcılığın meydana gelir ve o kadar büyük güzellikleri yaşarsın.
Bir insanın, düşündüğü, tasavvur ettiği, hayâl ettiği her şeyi gerçekleştirebildiği bir ortamı tasavvur edin!. İşte, en basit, en alt sınırlarıyla, Cennet hayatı...
"İnsan"ın varlığında yer alan Allah`ın isimlerinden, "Hâlik" gibi bazı isimlerin mânâlarının neticesinde düşündüğü, tasavvur ettiği, hayâl ettiği her şeyi anında kuvveden fiîle, düşünceden tatbikata çıkartıyor. Cennet sözcüğünün ifade ettiği anlamın asgarisi, en alt sınırı bu!.
Bir dalga boyu olan bilinç, her dem kendinde tahayyül ettiğini var görür ve o hayâlin içinde yaşar. Onun için de “Cennet” diye târif edilen ortamda ne düşünür, hayâl edersen anında o düşündüğün şey meydana gelir.
Örneğin; “Benim beş tane bedenim olsun! “ dersin. Anında cennette beş tane bedenle yaşarsın. “Her biri ile ayrı ayrı şeyler yapayım.” dersen, her biri ile ayrı ayrı şeyler yaparsın.
Cennetteki kişinin kudreti, kendindeki vehim kuvvesini kullanabildiği miktardadır.. Bu esasen dünyada dahi böyledir!.
Cennet boyutunda, o kişinin ilmiyle sınırlı olmak şartıyla, Allah isimlerinin özellikleri açığa çıkacak; o boyutta yaşayanlar; Allah’ın kuvvet-kudret ve yaratıcılığıyla, diledikleri her şeyi istedikleri anda, istedikleri şekilde yaşayabileceklerdir | |
xxxGOKERxxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Kas.2009 Pzt 02:17:51 |
| CENNET’TEKİ EN SON NİMET NEDİR?
Allah`ın çok uzun zaman içinde istidatları nispetinde cennet ehline kendini bildirmesi söz konusudur. Cennet nimeti dahi bununla tamam olur. Esasen bu öyle bir nimettir ki, bundan daha büyüğü hayâl bile edilemez.
“Cennet” ismiyle târif edilen ortamda yaşayan kişi, o ortamın şartlarına ve yapısal özelliklerine göre, hayâl edebildiği her şeye kavuşacaktır. Öyle ki, isteyip de gerçekleşmeyen hiç bir arzusu olmayacaktır.
İşte, bu kadar nimet içinde olmasına rağmen, Hak’kın kendisine zuhûru öylesine bir biçimde içinde bulunduğu yaşamı değerlendirmesine yol açacaktır ki, bunu şu anda, bu dünyada izah edebilmek mümkün değildir.
Nitekim bir hadîs-i şerîfte bu nimet hakkında şöyle denilmektedir:
"Allah cennette mü`min kulları için öyle bir nimet hazırlamıştır ki, hiç bir kulak işitmemiş, hiç bir dil söylememiş ve hiç kimse onu hayâl etmemiştir."
Bu cennette en son verilecek olan o nimettir ki, nasıl bir şey olduğunu hakkıyla bilebilmek mümkün olamaz.
Cennet ehli, daima cennetin sayısız nimetlerini düşünerek, onları ne şekilde elde edebileceğinin hesabı içindedir. Bu yüzden de kafası hep cennet ve cehennemle ilgili fiillerle meşguldür. O nimetlerin sahibi kendilerini ancak ikinci derecede ilgilendirir.
Oysa, bu durumları dolayısıyla, öyle büyük bir nimeti elden kaçırmaktadırlar ki bunun lisan ile târifi mümkün değildir.
Zîrâ, hakikate ermenin, Allah`ı "öz"ünde bulmanın getireceği öylesine sonsuz ve büyük bir nimet söz konusudur ki, yaşayamayana bunu dil ile anlatmak mümkün olmaz. | |
| |