ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


7 Mayıs 2024, Salı 00:02   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Mühim Mevzular > Politika, Tarih
forum sohbet oyun basliklari
   Atatürk, Suudi Kralı, Peygamberimizin Kabrı ve Bizim İnsanımız
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

muratugras82

muratugras82 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  11.Kas.2011 Cum 12:17:21      Atatürk, Suudi Kralı, Peygamberimizin Kabrı ve Bizim İnsanımızsohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Aşağıda paylaşımda bulunacağım konu bir zaman önce tartışılmış ve çeşitli yorumlar yapılmış, bir takım kimselerin Atatürk`ü dinsiz olarak gösterme çabaları üzerine bunu ortadan kaldırmak bu görüşleri yıkmak için atılan bir safsata olarak gösterilir bu olay. Yani aşağıda anlatılan olayın bir yalandan ibaret olduğunu söyleyen çoktur. Bu olayı aldatmaca yalan palavra olarak görenlerin alt kimliklerini araştırdığımızda şu sonuçlar çıkar:

a) Zaman Gazetesi ve Samanyolu Haber Gurubunu izleyen ve bu gazete ve kanaldaki haberleri sorgusuz sualsiz kabul eden gurup

b) Kazım Karabekir`in kıskançlıkla mı yoksa hırsla mı yazdığı yazılara bakarak sorgusuz sualsiz bunları kabul eden gurup,

c) İslam ile Laikliği karşılaştırma gafletinde bulunan gurup,

ç) Atatürk`ün gereğinden fazla değer gördüğünü hatta Peygamberimizle karşılaştırma gafletine düşen gurup,

d) Hilafetin kaldırılmasını hazmedemeyen, anlamını yitirmiş hilafet makamını kendi çıkarları için kullanan gurupların izinde giden gurup

e) Osmanlıcılık ülküsüne bağlı körü körüne bağlı olanlar....

vs vs...

pek tabidir ki bu gurupları artırabiliriz. Gelelim bu olayı dile getirip Atatürk üzerinden karşıt gurubu yobazlıkla suçlayan guruplara;

a) Cumhuriyet gazetesi ve bu medya gurubunun tv kanallarını izleyen ve bu gazete ve kanallardaki haberleri sorgusuz sualsiz kabul eden gurup,

b) Laiklik kavramını çağdaşlık olrak gören ve laikliği benimsemeyenleri yobaz olarak gösteren gurup,

c) Atatürk üzerinden prim yapmaya çalışan gurup,

ç) Siyasi kaygılarından dolayı Atatürk`ü karşıt gurubu köşeye sıkıştırmaya çalışan gurup, örneğin bizim sözüm ona çağdaş profesörümüz Yaşar Nuri Öztürk...

d) Bu ülkede ezanı duymaktan rahatsız olan guruplar...

vs vs... Konu uzun ve derin. Nitekim Ankara`da bulunduğum sürece Milli Kütüphanede bir araştırmam olmuştu: Samsunlu olmamdan kaynaklanan bir meşguliyet edinmiştim. Aklıma iki soru takılmış bu iki soru üzerine araştırmalar yapmıştım. Araştırmamın ilk saf`ası bu sorulardı. Daha sonra nereden başlayabilirim dedim ve Padişah ile Atatürk arasında geçen yazışmaları inceledim ve anılar okudum. Bulduğum belgelerin tamamı orjinaline uygundu. Ve Osmanlı Türkçesi ile yazılmıştı. Elimde olsa da ekleyebilseydim bu yazışmaları ama mümkün değil bu. (Bu yazışmaların orjinallerini Ankara daki Milli Kütüphane de bulabilirler.) İncelemem sonucunda şu bilgilere ulaştım ve aşağıdaki yorumları çıkartmıştım ve üniversitemdeki ilgili bölüm tarafından ilgiyle karşılanmıştı. Mutlak ki bilimsel hatalar yapmıştım ama incelemem en yüksek notla değerlendirilmişti. Gelelim sorularıma:

1) Neden Atatürk?: Anadolu daki direnci kırmak üzere İstanbul hükümetine emir verilir ve direnişin kırılmasını istemektedirler işgal devletleri. Bunun üzerine Sultan Vahdettin bulunduğu durumdan dolayı çaresizdir ve müfettiş gönderecektir. Bu görevli de ne hikmettir ki Çanakkale ve Trablus da askeri dehasıyla başarılı olmuş ATATÜRK`tü. Osmanlı da başka asker müfettiş mi yoktu da Mustafa Kemal olmuştur? Vahdettin bilmiyor muydu Mustafa Kemal2in vatanseverliğini! Bunun tesadüf olduğunu veya hata olduğunu zannede olacaktır Vahdettin açısından ama buna ne tesadüf ne hata diyebiliriz. Buna planlı bir çaba diyebiliriz. Nitekim Neden Samsun sorusunda bunu anlatacağım: Ve şu bilinir ki ve açıktır ki ve belgeleriyle sabittir ki, Vahdettin Atatürk`e şu emri de vermektedir: Ben seni geri çağırsam da seni vatan hainliği ile de suçlasam geri gelmeyeceksin. Atatürk`e emir verdi cümlesi birilerinin hoşuna gitmeyebilir ama Atatürk Ordu mensubuydu ve ordunun başı padişahtı! Vahdettin in ileri görüşlü olduğu sadece vahdettin değil tüm padişahların rast gele seçilmediği her yönden donanımlı oldukları bilinir Vahdettin de bir padişahtır. Vahdettin i yüceltmiyorum bu arada Osmanlı yı yüceltiyorum altını çizeyim. Vahdettin çok iyi biliyordu ki vatan hainliği ile suçlanacağını. Çünki bunlar bir planın parçalarıydı. Atatürk emri alır ve hayalindeki Türkiye Cumhuriyeti için gerekli desteği de padişah`tan almıştır. O ünlü bandırma gemisiyle Samsun`a gelmiştir  nihayet Atatürk. Şimdi gelelim Samsun`a.

Neden Samsun? Samsun ve çevresi sanıldığı gibi sorunun az olduğu bir yer değil aksine Topal Osman Ağa nın işgalcilere karşı o dönemde başarılar kazandığı bir bölgedir. Yoksa direkt Anadolu ya gidebilir Zonguldak Sinop tan da girebilirdi anadoluya Atatürk. Ve Samsun da Halk işgalcilere göz açtırmıyordu. Bunu bilen Atatürk Samsun dan işe başlamayı uygun görmüştür. Bundan sonra da Amasya`ya kadar da Atatürk`ün korumalığını İşgalcilere karşı başarı kazanan Topal Osman Ağa yapmıştır. Topal Osman ağa bu yörede cok sevilen biriydi. Daha sonra asılacaktır Topal Osman Ağa. Topal Osman ağa üzerinden de Atatürk`e laf atanlar olacaktır ama bunlar vatanseverdir kendilerini seve seve bu topraklar için verecek kişilerdir tıpkı Vahdettin gibi. Yalnız bir müddet sonra kendisine ait yönetim istemesinden dolayı İdam edilmiştir. Tıpkı sütçü imam gibi. Kurgulunan bir plan tıkır tıkır uygulanmış, ve günümüz Türkiye`sine kadar gelinmiştir. bugün dünyada olanlara karşı dimdik duruluyorsa o zamanın planlarından kaynaklanmaktadır.

Niye yazdım bu yazıyı? Aşağıdaki yazı üzerine birileri Atatürk`ü ilahsızlaştırmak istemeleri ya da Atatürk ün ilahi güclere sahip olduğunu sanan yobazlara karşı yazdım. Anlatmak istediklerimi çok kısa cümlelerle yazdım. Atlamış olduğum yerler olabilr hoş görülmesi dileğiyle. Buraya kadar okundu ise yazım lütfen eleştirilerinizi bana soru sorarak değil cıkarımlar yaparak yapın. Şahsıma soruları cevaplamayacağımı bildiririm. Düşüncelerinize sunuyorum yazıyı.

son cümle: Atatürk bir VATANSEVERDİ...

 

 

Suudiler 1926 yılında kendi sınırları içindeki tüm mezarlıkları yıkma kararı alır. İşin en ilginç yanı Hz. Muhammed’in mezarının da Suudi sınırları içerisinde olmasıdır. Ancak Atatürk öyle bir telgraf çeker ki, Suudiler mezarın tek bir taşına bile dokunamazlar. Nevzat Yalçıntaş’ın anekdotunu Can Ataklı köşesinden şöyle aktarmış:

TEK TAŞINA DOKUNURSANIZ ORDUMU GÖNDERİRİM

Prof. Nevzat Yalçıntaş “Suudiler 1926 yılında sınırları içinde tüm mezarlıkları yıkıyorlardı. Atatürk sıranın Hazreti Muhammed’in kabrine geldiğini öğrenince bir telgraf çekerek, ‘Eğer bir tek taşına bile dokunursanız ordumu aşağı gönderirim’ demişti. Bunun üzerine Suudiler Hazreti Muhammed’in kabrine dokunamamıştı. Ama bu telgraf yok edildi” dedi.

Atatürk olmasa bugün Hazreti Muhammed’in mezarı da olmayacaktı

O BELGE NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Yalçıntaş anlatıyor:  “(Dışişlerinde Bakanlık arşivini araştıran) Münir Bey aradı. Çok ilginç bir belge bulduğunu, bunu getirip göstermesi gerektiğini söyledi. O sırada benim çalıştığım başbakanlık binası ile dışişleri binası aynı yerde. Hemen atlayıp geldi. Çok heyecanlıydı.”

Prof. Yalçıntaş, Münir Bey’in gösterdiği belgeye baktığında çok şaşırdığını belirterek şöyle devam etti: “Belge bir telgraf metniydi. Henüz yeni kurulan Suudi devletinin kralına gönderilmişti. Telgrafta ‘Hazreti Muhammed’in mezarının yıkılacağını derin üzüntü içinde öğrendim. Bu kutsal emanete asla dokunamazsınız. Bir tek taşının bile zarar gördüğünü duyarsam orduyu aşağıya gönderirim’ anlamına gelen cümleler vardı.”

ZAMANINDA FAHRETTİN PAŞA MEZARI TERK ETMEMİŞ

Yalçıntaş, burada Hazreti Muhammed’in mezarı ile ilgili kısa bir detay anlattı. İngiliz işgali sırasında komutan olan Fahrettin Paşa’nın kabri terk etmemek için uzun süre direndiğini, aç kaldıklarını bu nedenle çekirge yiyerek beslendiklerini, sonunda İngilizler’in hiçbir şekilde dokunmamaları kaydıyla Hazreti Muhammed’in mezarını terk ettiklerini ancak kutsal emanetleri de yanlarına aldıklarını söyledi.

BELGEYİ AÇIKLAMAMIŞLAR

Şimdi gelelim belgenin bulunmasından sonraki gelişmelere, çünkü vahim ve ilginç olan bu: Nevzat Yalçıntaş’ın anlattığına göre Münir Bey belgeyi önce bir üst amirine götürüyor. Belge oradan daha yukarı taşınıyor. Sonunda müsteşara oradan da Bakan İlter Türkmen’e geliyor. Tabii Evren Başkanlığı’ndaki Milli Güvenlik Konseyi’nin de haberi oluyor.

Sorun şu: Bu belge ne yapılacak? Dönemin Atatürkçü komutanları ve onların emrindeki bürokrasi bu belgenin açıklanmasını istemiyor. Ancak belge de ortaya çıkmış bir kere. Sonunda o dönemde yazılan ve şimdi kitapçılarda tek nüshası bile kalmayan bir Atatürk kitabının içine, hiçbir anons yapılmadan konuyor.

Kısacası konu adeta kapatılıyor, sadece o tuğla gibi kalın kitabı sonuna kadar okuyanların dikkatini çekecek biçimde “zevahiri kurtarmak” adına konuyor.

Peki bu belge şimdi nerede? Kimin koruması altında? Bu da bilinmiyor. Bilinen tek şey, Atatürk’ün İslam aleminin peygamberi Hazreti Muhammed’in mezarının ortadan kaldırılmasını önlemesi herkesten saklanıyor.

HZ. MUHAMMED MESCİDİ NEBEVİ’DE YATIYOR

Hazreti Muhammed 571 yılında doğdu 632 yılında vefat etti. Peygamberimiz Medine’de oturduğu evde toprağa verildi. Bu mezar bugün dünyanın en büyük camisi olan Mescidi Nebevi’nin içinde.

Mescidi Nebevi, Hazreti Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesinden sonra ilk namaz kıldığı yer. Hazreti Muhammed, Medine’de oturduğu evin hemen yanına kentin ilk mescidini inşa ettirmişti. Bu mescit geçen yıllar içinde defalarca yenilendi. Bugün 600 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği Mescidi Nebevi’nin korumasını çok uzun yıllar Osmanlı askeri yapmıştı.

Arabistan’da mezar adeti yoktur. Ölüler herhangi bir yerde toprağa verilir, üzerine belirleyici bir şey konmaz. Bu nedenle sadece Hazreti Muhammed’in mezar yeri ile ilgili bilgi vardır. O’nun dışındaki İslam büyüklerinin mezarlarının yeri bilinmez. Bir süre önce Hazreti Muhammed’in annesine ait olduğu ileri sürülen bir mezar ortaya çıkarılmıştı. Ancak Suudi yönetimi bu mezarı da ortadan kaldırmış ve yerine otopark yapmıştı.

Atatürk’ün müdahalesi olmasa Suudiler, Mescidi Nebevi’nin hemen dibindeki Hazreti Muhammed’in mezarını da tamamen ortadan kaldıracaktı. Nitekim Hazreti Muhammed’le aynı yere defnedildikleri bilinen Sahabe’nin önde gelen isimlerinin mezar yerleri bugün dümdüzdür.

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir