ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
Djche
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 9.Nis.2006 Pzr 21:18:33 Nazım hikmet KIZ ÇOCUĞU |
| Kapıları çalan benim kapıları birer birer. Gözünüze görünemem göze görünmez ölüler.
Hiroşima da öleli oluyor bir on yıl kadar. Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu. Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok. Şeker bile yiyemez ki kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler.
| |
alesta83
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 10.Nis.2006 Pzt 13:59:58 |
| fiogf49gjkf0d Çocuklar ölebilir yarın, hem de ne sıtmadan ne kuşpalazından düşerek te değil kuyulara filân; çocuklar ölebilir yarın,
| |
xArwenRAHMANx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Nis.2006 Cmt 16:48:09 |
| sen esirliğim ve hürriyetimsin, çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin, sen memleketimsin.
Sen ela gözlerinde yeşil hareler, sen büyük, güzel ve muzaffer ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin... | |
alesta83
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Nis.2006 Cmt 21:45:17 |
|
Karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin. Efkârlıyım, efkârlıyım, elini ver, nerde elin?
Ayışığı renginde kar, keçe çizmelerim ağır. İçimde çalınan ıslık beni nereye çağırır?
Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak? Kayınların arasında bir pencere, sarı sıcak.
Ben ordan geçerken biri: Amca, dese, gir içeri. Girip yerden selâmlasam hane içindekileri.
Eski takvim hesabıyle bu sabah başadı bahar. Geri geldi Memed ime yolladığım oyuncaklar.
Kurulmamış zembereği .......... ..........
|
| | | |
CHOC0LATE
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 27.Nis.2006 Per 16:14:23 |
| fiogf49gjkf0d
Bir Ayrılış Hikayesi |
|
Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beşyüz yüzde hudutsuz kere yüz... Kadın erkeğe dedi ki: - Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana... Ve artık biliyorum: Toprağın Yüzü güneşli bir ana gibi En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...
Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olanın parmaklarına başımı kurtarmam kâbil değil! Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak...
Sen yürümelisin, beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere... Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...
NAZIM HİKMET RAN |
|
Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri |
|
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliii hanımeli açan bir ev. Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin.
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: bahçesinde ebruliiiii hanımeli açan ev..
Nazım Hikmet Ran |
| | |
16benan
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 21.Haz.2006 Çar 01:17:01 |
|
ŞARKI
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey.. Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum
YÜRÜMEK
Yürümek; Yürümeyenleri arkasında boş sokaklar gibi bırakarak, Havaları boydan boya yarıp ikiye Karanlığın gözüne bakarak yürümek.. Yürümek; Dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup, Kelleni orta yere Yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek .. Yürümek;
Yolunda pusuya yattıklarını, Arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek .. Yürümek; Yürekten gülerekten yürümek ...
BENCE SENDE ŞİMDİ HERKES GİBİSN
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor Onlardan kalbime sevda geçmiyor Ben yordum ruhumu biraz da sen yor Çünkü bence şimdi herkes gibisin
Yolunu beklerken daha dün gece Kaçıyorum bugün senden gizlice Kalbime baktım da işte iyice Anladım ki sen de herkes gibisin
Büsbütün unuttum seni eminim Maziye karıştı şimdi yeminim Kalbimde senin için yok bile kinim Bence sen de şimdi herkes gibisin
BUGÜN PAZAR
Bugün pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara. Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben... Bahtiyarım...
ÖLÜMÜN SIRRI
Ölümün sırrını sordum bir gence Güldü de bu ani suale önce Ölüm dedi, ölüm bir hiçtir bence Gençliğimi yalnız aşk ile ördüm
Rast geldim ak saçlı bir ihtiyara Lanetler ederdi bir eski yare Sorunca ölümü dedi bir çare Çünkü rüya gibi bir hayat sürdüm
Bu sırrı sormağa karar verdim ben Hayatı hicranla dolu ölüden Baktı boş gözlerle ayet okurken Dedi ben hayatı ölümde gördüm
| |
16benan
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 21.Haz.2006 Çar 01:30:31 |
| Hoşça Kal Kardeşim Deniz
İşte geldik gidiyoruz hoşça kal kardeşim deniz biraz çakılından aldık biraz da masmavi tuzundan sonsuzluğundan da biraz ışığından da birazcık birazcık da kederinden bir şeyler anlattın bize denizliğin kaderinden biraz daha umutluyuz biraz daha adam olduk işte geldik gidiyoruz hoşça kal kardeşim deniz
NAZIM HİKMET | |
Evangeline
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 27.Ağu.2006 Pzr 05:12:11 |
| fiogf49gjkf0d YAŞAMAYA DAİR
1
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi meselâ, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani, bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derecede, öylesine ki, meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut, kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak, yani ağır bastığından.
1947
(Yaşamaya Dair şiirinin 1. bölümünü başka bir başlık altında paylaşmıştım ama bütünlüğü bozmamak için bu başlıkta da yer verdim.)
YAŞAMAYA DAİR
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani, beyaz masadan bir daha kalkmamak ihtimali de var. Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da yine sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için, diyelim ki, cephedeyiz. Daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki, hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. Yine de dışarıyla beraber yaşayacağız, insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgârıyla yani, duvarın arkasındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerde olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
YAŞAMAYA DAİR
3
Bu dünya soğuyacak, Yıldızların arasında bir yıldız, hem de en ufacıklarından, Mavi kadifede bir yaldız zerresi yani, yani, bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde, Hattâ bir buz yığını Yahut ölü bir bulut gibi de değil, Boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun, Duyulacak mahzunluğu şimdiden. Böylesine sevilecek bu dünya "Yaşadım" diyebilmen için...
Şubat 1948
NAZIM HİKMET
| |
alesta83
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Ağu.2006 Çar 13:02:58 |
| fiogf49gjkf0d KEREM GİBİ
Hava kurşun gibi ağır!! Bağır bağır bağır bağırıyorum. Koşun kurşun erit- -meğe çağırıyorum...
O diyor ki bana: — Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana...
«Deeeert çok, hemdert yok» Yürek- -lerin kulak- -ları sağır... Hava kurşun gibi ağır...
Ben diyorum ki ona: — Kül olayım Kerem gibi yana yana. Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karan- -lıklar aydın- -lığa..
Hava toprak gibi gebe. Hava kurşun gibi ağır. Bağır bağır bağır bağırıyorum. Koşun kurşun erit- -meğe çağırıyorum.....
| |
xflowerx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 31.Ağu.2006 Per 11:10:10 |
| DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler
| |
| |