ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


6 Mayıs 2024, Pazartesi 11:19   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Mühim Mevzular > Politika, Tarih
forum sohbet oyun basliklari
   Gaziden bir sanatçıya mektup(mutlaka okunmalı)
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

DuBLeGo

DuBLeGo resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  8.Ağu.2006 Sal 08:39:41      Gaziden bir sanatçıya mektup(mutlaka okunmalı)sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Biliyorsunuz Sanatci y..... E....., terorun neden oldugu olumlerin durmasi icin guvercin kanadina mektup yazdi, 24 Temmuzda Hurriyet gazetesinde mansetten verildi bu mektup.


E..... in mektubuna bir Guneydogu gazisi yanit vermis, o mektup Hurriyet te yer bulamaz elbette. Guneydogu gazisi Oktay Yildirim, "evrensel (kuresel) degerlerin karsisinda yer aliyor, kaba milliyetci, soven, irkci, gerici T.C. ideolojisini" temsil ediyor. Soylu sanatin, guzelliklerin, kuresel barisin ve Daniela Hanimefendinin yuksek himayesine de mazhar olamaz. O gazi, postmodern sivil demokrasi mucadelesinde derin devlet ideolojisini temsil ediyor, postmodern kadife devrimler bu ideolojiyi bertaraf etmek icin tezgahlaniyor Soroz tezgahlarinda....

Biz yine de okuyalim Gazi nin mektubunu, kulak verelim cigligina ne dersiniz?...

Dr. Ali Riza Ucer
Tip Kurumu Genel Sekreteri

**
Bolucu yardakcisi Y..... E..... a mektup


Bu bir mektuptur.
Kus kanadina, suya, col kumlarina yazilmis mektuplari okuyanlara veya bu mektuplari yazanlara ithaf edilmistir.
Vatan uzerine.
Bayrak uzerine.
Onur uzerine.
Namus uzerine.
Vicdan uzerine.
Akil uzerine.
Adi fark etmeyen ve ithal edilmis tum meseleler uzerine.
Kelimeler ve kelimeleri cirkinlestiren kalemler uzerine.
Kalemleri tutan riyakâr ve kan kokulu eller uzerine.
Kalemlerini sapladiklari sehitlerin ve kadinlarinin ve cocuklarinin ve kardeslerinin ve onlarin analarinin yurekleri uzerine yazilmistir.
Mayin, bomba, pusu, baskin, yazar, cizer ve ihanete alet olan her sey uzerine.
Istemeyen okumasin.
Kanla yazilmis bir mektuptur bu. Guvercin kanadinin gucu yetmez tasimaya, karabasli kartal olsa nafile.
Agirdir; zira eskidir ve unutuldukca kanla yeniden yazilir, sehit mezarlarinin taslari uzerine.
Bu mektup binlerce yil once yazildi ve binlerce yildir yaziliyor, yeni fark edenler utansin.
Kardes kardesi oldurmez, olduren kardes falan degildir, kallestir olsa olsa.
Kalleslerin en kallesi ise kardesim diyerek kalleslik yapan kalleslerdir.
Ve aslinda en kahpesi, mayin degil onu Adil Binbasilarin, Davut cavuslarin yoluna doseyen eldir, o eli alkislayan ve ululayip aklayan kalemdir.
En az o el kadar sucludur o kalem, tarihin yanilmaz vicdaninda.
O mayinlara basip parcalanan bedenler, Edirnekapi’dadir ve bizim yureklerimizde ve hafizalarimizda yasarlar.
Kemerburgaz’daki Kemer Country villalarindan gorunmez Edirnekapi, cok uzaktir hem de cok.
DAGLARDA YARIM KALDILAR VATAN ICIN
Ellerimizde can verdi o parcalanan bedenlerin sahipleri, bayraklari dalgalansin diye.
Vucudunda sigara sondurulerek, tum kemikleri kirilarak, kafa derileri yuzulerek iskence edilen, sonra da agactan kaziklarla oldurulen ve cigliklari telsizlerden dinletilen vatan evlatlarinin yeri bizim yureklerimizdedir, o cigliklari duymayanlarin yani basinda durmaz onlar.
Bir de katillerinin yani basinda dururlar, kulaklarinda cinlar haykirislari eger bir yerlerinde bir parca insanlik kalmissa.
Yaziklar olsun, can veren o yigitleri hainlerle bir tutanlara.
“Agabey diyordu bana telefonda Astsubay Zulfikar, gecen gun kiz arkadasimla gezdim biraz ve kimse bacagimin takma oldugunu anlamadi”.
“Agabey diyordu, biraz daha ugrasirsam belki bisIklet bile surebilirim”.
Daha on dokuz yasindaydi Zulfikar, mezun olali tam yirmi gun olmustu, o kahpe ellerin dosedigi mayinla ve bazi kalemler tarafindan ululanan o hainlerin, ilk izleriyle tanisirken.
Kuskun veya kizgin degildi sesi, pisman veya aciz de degildi.
Gururlu ve biraz pusluydu sadece, bisIklet surebilse yeterdi.
Kosmayi, atlamayi, denize girmeyi feda etmisti vatani icin.
Bacagini payanda yapmisti, Kemerburgaz’in da uzerinde bulunan Turk egemenlik ortusune.
Yaziklar olsun, cicek toplayan kucuk kizlari oldurenlere ve yaziklar olsun o katilleri ululayan kalemlere.
KAVGANIN BIR SEBEBI VAR, IHANETIN DE
Kavganin sebebini unutmadik, cunku bu kavga hic bitmedi.
Kavganin sebebi vatandir cunku bayraktir, onur ve namustur, vicdandir.
Kimseye verilemeyecek olan, kimse ve hicbir sey icin vazgecilemeyecek olan egemenlik hakkidir.
Atalarimdan bana kalmis olan ve benim cocuklarima birakmak zorunda oldugum mirasin vicdani sorumlulugudur.
Hicbir vicdana dayanarak reddedilemez, hicbir cocugun veya sevgilinin sevgisiyle degistirilemez.
Hicbir ********** pazarliga konu edilemez, namustur cunku istiklal, obur ihtimal olumdur.
Ben dilimle, bayragimla, hudutlarimla yasamak icin olmeyi kayip veya yazik degil, seref sayarim.
Bu paha ne ile bicilirse bicilsin, kimseye yalvarmam durdurun diye, benim olana uzanmissa el, ben durdururum ellerimle.
Megerki olum varmis, sevememek varmis, cicek koklayamamak, ne gam?
Vermek vicdansa eger, akilsa susmak, pusmak, yerle yeksan olmustur onur ve seref.
MAYINLAR NEREDE
Mayinlarin yeri bilinmez, doseyen serefsizin yeri bilinmedikce.
Ve daglara dosenen mayindan daha tehlikeli ve kahpecedir dimaglara ve bilinclere dosenen mayinlar.
Daglara dosenen mayin tek kalir, tek can alir.
Urer her dogumda, her okunmada zihinlere dosenen mayinlar ve ihanet her dogumda bir daha artar.
Baska zihinlere bulasir, mayinlarin en tehlikelisidir bu, yayilir.
Daglardaki gibi otla ve toprakla gizlenmez, sevgiyle, barisla ve daha ne kadar varsa tum suslu kelimeler alet edilir bu gizlemeye.
Iste o anda olur kelimeler, kahreder kaderine.
Kullanicisini secme hakki yoktur cunku sevgi, bolen ve yikanin agzindan, ask yataklik edenin, sinsice zihinlere mayin doseyenin kaleminden dokulur.
Olur kelimelerde sevgi.
Ve baris artik, en fazla parayi verenin yatagini doldurur, en fazla paraya yazip cizenin elinden.
En pahali kalemler pazarlar barisi, salyalari akan boluculerin sofrasina.
Bazen bir villanin calisma odasinda ve bazen bir gazete kosesinde dokunakli kelimelerle suslenip oylece pazarlanir baris. Pazarligi yapilmis ve satin alinmis bir fuhus icin.
Bolmek ve parcalamak icin yapilan hain savas, fuhus yapar barisla, tecavuz eder barisa hayâsizca.
Dedim ya, bu eski ve agir bir mektuptur, Turk nereye gittiyse obasiyla, ihanet en sondaki katirla takip eder goc kolunu.
Soylu atlar hizlidir, bu yuzden biraz gec gelir ihanet, yolda haram meralardan beslenerek.
Bu eski bir hikâyedir, ne kus kanadi ne suya atilan sise tasiyabilir; agirdir, kanla yazilmistir, bir kismi Edirnekapi’dadir, Canakkale’de bir kismi ve Karsta, Izmir’de, Mus ovasinda, Malazgirt’tedir, Sakarya’dadir.
Bir kismi hala yazilmaktadir, Cudi’de, Gabar ve Korkandil’de, Masura cayinda, Ali bogazinda, Cehennem deresinde cehennem sicaginda yazilmaktadir, sehit Mehmetlerin kaniyla.
Yaziklar oluyor, onur ve serefe, bayraga, vatana, kutsal olan ne varsa yaziklar oluyor onursuz bir hayatla degis tokus edilirken.
BU YAZGIYI KIM YAZMIS?
Yaziklar oluyor yazgiya, cunku yazgi ihanet edenin sucunu tasiyamaz, can alanin, ev yakanin, cocuk oldurenin yuku yazgiya bile agir gelir.
Kislaya gidenin, askerden sonra evlenip cifte cubuga bakmanin hayalini gudenin yazgisi Allahin ise eger, cocuk oldurenin, mayin doseyip pusu kuranin yazgisi kimindir.
Kim yazar bu yazgiyi ve hangi kalem bunu yazgi diye ulular, hangi akil buna inanir ve bu nasil vicdandir?
Bu agir ve eski bir hikâyedir, kanla yazilmistir ve ne kus kanadi ne suya atilan sise tasiyabilir; bir kismi Edirnekapi’dadir ve Edirnekapi cok uzaktir, Kemerburgaz’daki bir villanin calisma odasina.
Adil Binbasinin bastigi mayinin uzerinde “made in Italy” yaziyordu Ingilizce. Ama doseyen eller Ingilizce veya Latince degil Kurtce konusuyordu ve Kurtce de “mayin” kelimesinin nasil soylendigi onemli degildi, tasidigi anlam ihanetti nasil olsa.

Kimseyi hakli veya haksiz bulmayan kalemler, hakki yazar sonra, hak icin olenlerin inadina.
Boylece hakki, batila pazarlar ayni sabikali eller ve kalemler, ayni hayâsiz fuhus icin.
Ne gariptir ki bu kalles ellerin dosedigi mayinlara daima anayasal yolculuklara cikanlar basar. Onlar ki; bu yolculuga siyasal veya mukaddes yolculuklar yapilabilsin diye cikarlar.
Yaziklar olsun, baktiklari kirik camli siyasal gozlukleri ile odenen bedellerin mukaddesatini goremeyenlere.
Yaziklar olsun!
DIL KAVGANIN VE IHANETIN SEBEBI MIDIR YOKSA ARACI MI?
Korku salan ve ofke cagristiran meselelerin parcalari degil, esas gerekceleridir aslinda Turkce disindaki baska diller.
Dil ozgur olunca, Ozgurluk dil olur artik ve butun bolunmeler boyle baslar.
Ozgurluk daima yeni sinirlar ister.
Okul der, ayri olsun.
Burokrasi der, bu dilde anlayamiyorum ayri olsun.
Bayrak der sonra, ayri olsun dilim ayri nasilsa, ben de ayriyim ve bu da varligimin semboludur.
Toprak der arkasindan, ayri olsun birazini bana ver, nasil olsa daha once dilinin, ozgurlugunun birazini vermedin mi?
Hem ne olacak, birazcik topraktan ne cikar biz kardes degil miyiz?
Ozgurluk paylasilmaz oysa.
Birinin ozgur oldugu yerde, digeri ozgur olanin kurallarini ve ozgurlugunu tehdit edinceye kadar ozgurdur.
Yani dilin de kisinin de ozgurlugu esas mulk sahibinin ozgurlugunu ve gelecegini tehdit edene kadardir.
Sonrasi anarsi, sonrasi teror, sonrasi boluculuk, kahpelik ve ihanettir. Sonra arkadan vurmalar ve mayin dosemeler baslar yollara ve zihinlere.
Ama her hal ve sart altinda, tum boluculerin yardim ve yatakliga ihtiyaclari vardir. Gizli olmalidir, yardim ve yataklik, sinsice.
Kimse fark etmeden yapilmalidir, Turkce konusmalidir ama aslinda baska dilde anlasilmalidir.
Acindirmalidir ama aslinda acimadan katletmelidir, dili, egemenligi ve onun bekcilerini.
Yardim ve yataklik yapanin da yardima ihtiyaci vardir.
Disaridan.
Cok uzaktan, denizler ve tarihler otesinden. Eski kinlerden ve hesaplardan ve o hesaplarin sahiplerinden beslenir yataklik yapan.
Para alir, vaat alir, AFERIN alir.

Bu eski ve cok agir bir mektuptur.
Turk bagimsizligini koruyanlarin kanlari ile yazilmistir.
Ne suya salinan bir sisenin ve nede kuskanadinin tasimaya gucu yeter; karabasli kartal olsa nafile.
Basligi binlerce yil once atilmistir ve Edirnekapida’ki sehit mezarlarinin taslari uzerine yazilmaya devam etmektedir.
Emin olun binlerce yil daha yazilmaya devam edecektir.
Turkcenin sahipleri yasadikca bu kanli mektup yazilmaya devam edecektir cunku Turkcenin ve onun sahiplerinin ozgur yasamasini istemeyenler, yollara ve zihinlere mayin dosemeye, parcalamak ve bolmek icin cabalamaya, parcalamaya calisanlara yardim ve yataklik etmeye devam edeceklerdir.
Bu eski mektup bir yazittir aslinda Turk’un var olus destanidir, binlerce yildir yasli dunyanin bagrina sapli kaidelere ve mezar taslarina yazilir.
Yazanlar asla diz cokmezler ve kimseye yalvarmazlar.
Kimsenin topragini, dilini veya ozgurlugunu istemezler ve kendilerinin olani da kimseye vermezler.
Bu bir mektuptur.
Vatan, Bayrak ve Onur uzerine yazilmistir.
Vatansizlar, dilsizler, hainler, boluculer ve toprak hirsizlari gibi aczi ve acinmayi anlatmaz.
Var oldugu yerde kendinden gayri herseyi onemsizlestiren, vatan ve bayrak askini anlatir.
Onurlu ve egemen olebilmenin, onursuzca ve esir yasamaktan daha onemli oldugunu anlatir.
Asla diz cokmeyecegimizi anlatir.
Yuregi olan varsa gelsin de coktursun diye, Yuregi olan varsa okusun diye yazilmistir.


“VARLIGIM TURK VARLIGINA ARMAGAN OLSUN”

OKTAY YILDIRIM

 

https://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/hab...arih=2006-07-24

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir