ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
27 Nisan 2024, Cumartesi 05:28   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  DuBLeGo> Forum Başlıkları
    DuBLeGotarafından açılmış Toplam 74 Forum Başlığı var
<<1 2345678>>


DuBLeGo

DuBLeGo resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >TV, Medya, Podcast, TikTok-Youtube videolar >SURVİVOR ŞAMPİYONU BELİ OLDU!
  30.Ara.2006 Cmt 01:23:54
fiogf49gjkf0d

İzlemek için tuklayınız
Tüyleriniz diken diken olsun



DuBLeGo

DuBLeGo resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Kısa Bir Yazı
  8.Oca.2007 Pzt 16:09:10

İnsanları hayata bağlayan beklentileri vardır. Kimileri bunu bir hedef haline getirir ve onun için çalışır, mücadele eder. Kimileri ise çalışmak yerine beklentisinin ikram edilmesini bekler. Kimileri de vardır ki hedeflerine bencilliklerinin gözlerine çektiği perdeyle başkalarının üzerinden geçerek ulaşmaya çalışır.

İkramı bekleyenler, köleliği kabul edenlerdir. Emeğin olmadığı bir zafere, ancak ipleri başkalarının elinde olan kuklalar ulaşabilir. İnsanımıza gün geçtikçe sindirilen bu düşünce yapısı, bizi üretkenlikten uzaklaştırmakta ve günden güne sadece tüketen bir toplum olmaya sürüklemektedir.

Ulu önderin şu sözlerinde ne büyük bir mesaj gizli:

“Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istiklal ve istikballerini kaybeder.”

Bu sözlere katılmak sadece dilden dile dolaştırmak ile değil, onu hayata geçirebilmek için bir fiil ortaya koyabilmek ile mümkündür. Sözleri ile övdüğümüz atamızın şu sözüne cevap verebiliyorsak ne mutlu:

“Beni övmeyi bırakın,geleceğe ne düşünüyorsunuz.?”

Kendimize olan güvenimiz nedir?? Ürettiğimiz malların kalitesini yükseltmeye çalışıyor muyuz? Yoksa sadece bir sohbet ortamında veya bir köşe başında önümüze uzatılan mikrofona alaycı bir tebessüm ile mallarımız kalitesiz deme yolunu mu seçiyoruz? Maalesef yüzde 90 bu yolu seçiyoruz. Eğer ki özlü sözleri onaylıyorsak onlara sadece kafa sallamakla değil fiillerimizle sahip çıkmalıyız.

Bunları konuşurken konu derinleştikçe sonuç her zaman ülke yönetimin önümüze koyduğu engel niteliğindeki düzenlemelere gelir. Burada insanlarımızın söylediği tek şey yönetim bozuk! her gelen düzeltirim dedi ama bir öncekinin tekrarıydı tepkisi oluyor.

Bu durum 1938 sonrası dönemde hep böyle olmuştur. Bunun sonuçlarını bugün insanlarımızın siyaset veya politika sözünü duyduğu andaki tepkisinden anlayabiliyoruz. Eğer ki televizyon dizilerinde siyaset, bir iş adamının kâr oranını arttırabileceği bir sektör olarak vurgulanıyorsa bu tablo bize son 69 yıllık yönetimimizden mirastır.

İşte biz bu karamsar yanıtı veren insanlar arasından çıkarak, atamızın sorusuna cevap veriyoruz:

Geleceğe, senin bıraktığın yerden, senin ilkelerine bağlı kalarak, bu ülkenin kanını emenlere yaşama imkanı vermeyen bir toplum olarak, dik durmayı ve ezmemeyi ilke edinerek ve bu ülke ile sorunu olanların nefes alamayacağı bir vatan yaratarak ulaşmayı hedefliyoruz.

Biz, gelenin ne olacağını tahmin ederek değil, seni benimsemiş olanları her an yanımıza katarak gelen kitle olmak için çalışıyoruz.

Atam, ruhuna yemin olsun ki senin mirasına sahip çıkmak için gecemizi gündüzümüze katacağız. Tarihi adalet dağıtmak ve insanı yüceltmek olan bir milletin çocukları olarak ülkemizin geleceğine hizmetten bir an için bile geri durmayacağız. Bu bilinçli bir araya gelmiş insanların ortak ürünü olan teşkilatımızın ayakta kalmasını da önce imanımıza sonra şu özlü sözüne dayandırıyoruz:

"Milletten para istemek, onları en mukaddes gayeler hakkında bile şüphe ve tereddütte bırakıyor. Bundan başka, muhaliflerin en kuvvetli propaganda silahını teşkil ediyor. Bu sebeple, pek elim ihtiyaçlar için bile dua ile iş görmeye çalışıyoruz."

Ulu önder Atatürk, bir ömüre sığdırılabilecek en mükemmel fiilleri hayata taşımıştır. Bunu, ölümünün haberi yayılan bütün ülkelerde insanların yüzünde oluşan hüzünden anlayabiliyoruz.

Bir bayram arifesinde bir lider ölüyor ve bunu kendi insanlarının elinde yaşıyor. İhtiraslarnın kurbanı olan insanların sonları bu kadar üzücüdür. İşte atamızı dünyanın gelmiş geçmiş bütün liderlerinden farklı kılan, bırakın ihtiraslarını takip etmeyi, kendinden vazgeçerek hayatını milletine adamasıdır.


Bir dünyanın kalbini adaleti ve insancıllığı ile fetheden Atatürk ruhun şâd olsun.

Ölüm insanoğlu için ortak sondur ama ne durumda...


Alıntıdır



DuBLeGo

DuBLeGo resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Tarih, her zaman imkânsız sözünü anlamsız bırakanları kaydetmiştir
  8.Oca.2007 Pzt 16:13:39
Ümitsizliğini hayata karşı önyargı haline getirmiş insan kadar zavallı bir varlık var mıdır? Bu durumda olan insanların sayıca üstün olduğu bir toplum işkenceden zevk alan bir canlıya benzer.

“Bu ülkenin düzelebileceğine inanıyorum.” sözüne verilen tepkileri, özellikle de gençlerin tepkilerini düşündükçe isyanım bir kat daha artıyor. Verilen tepkilerin bazı örneklerini buraya not ediyorum.

1. Bu ülkede insanlar kanunsuz yaşamaya alışmış, ekonominin % 80 i kayıtdışı, sen bunlara kayıt dışılığı kaldıracağım dersen seçilemezsin.

2. Bu ülkede ekonomik yönden büyük güç odakları var. Bir şekilde ekonomik krizlerle sizi indirirler. Halkı ayaklandırırlar.

3. Siyaset kolay iş değil ekonomik yönden güçlü biri arka çıkmazsa iki günde bitersiniz.

4. Bu millete doğruları söyleyerek başa gelemezsiniz. Önce milletin gönlünü eğleyeceksiniz sonra başa gelince belki bir şeyler yaparsınız.

5. Amerika bu ülkeyi düzeltmeye çalışan birinin başarabileceği ihtimalini bilse iki günde öldürtür. Türkiye gibi pazarı nerede bulacaklar, onu kaybetmeyi göze alamazlar.

Bu görüşler gibi daha onlarcası var. Bu kadar mı ümitsiziz, bu kadar mı inandırılmışız...

Çok uzağa değil, yakın tarihimize bir bakın. Açlık, sefalet içerisinde Anadolu, ordularının büyük bir kısmı dağıtılmış bir millet ve topraklarının bir kesimi dünyanın en güçlü silahlarına sahip devletleri tarafından işgal edilmiş bir vatan.

Mustafa Kemal, tam bağımsızlığın hedef olduğu mücadeleye inanan ulu önder. Onun yaktığı ateşle bir millet dünyaya meydan okuyor ve bir destan yazıyor. Bu destanın faturasını inceleyen dünyanın gözüyle bakan Hollandalı bir yazar, Handelsblatat dergisinin Kasım 1922 sayısında şaşkınlığını şu satırlarla dile getiriyor.

“ Türkleri en yakından tanıyanlar ve en koyu Türk dostları için bile şaşırtıcı olan bu beklenmedik başarı (Kurtuluş Savaşı y.n.) akla şu soruyu getiriyor. Görünüşe göre son nefesini vermekte olan, ölüme mahkûm Türkiye, dört yıl süren dünya savaşında maddi ve manevi gücünü son damlasına kadar tüketmiş olduğu, üstelik bu savaşta hiç de özel bir yetenek ya da başkaca bir nitelik değişimi ortaya koymadığı halde, nasıl olur da böyle birden bire bütün dünyayı şaşkına çevirir. Sonu gelmiş gibi duran bu ülke, bugün üstelik yapayalnız kaldığı bir anda, en yüksek düzeyde bir örgütlenme ve dolu dizgin bir coşku sergiliyor. Türk paşalarıyla siyasetçileri, Asya halklarının ruh halini, Batı nın bütün büyük devletlerinin, Dawning Street ya da başka yerlerdeki bakanlıklarında kurulu bütün Müslümanlık işleri şubelerinden çok daha iyi kavramışlar. Londra’da yapılan Mustafa Kemal ve milliyetçi hareketlerinin sıfırı tükettiği, Anadolu yaylasının ortasında itildiği yalnızlığın er ya da geç tüm Kemalist hareketi iflasa sürükleyeceği, iki kere iki dört edercesine kanıtlanmıştı. Anadolu’nun daha dünya savaşı sonrasında fazla kan kaybından öldüğü, sözcüğün tam anlamıyla bir dullar ve yetimler ülkesine döndüğü söyleniyordu. Toprakların işlenemediği, tohumluk, tarım makinası ve iş gücü sıkıntısı çekildiği ileri sürülmekte idi. Eninde sonunda ülkenin sabrı taşacak, milliyetçi önderlere karşı ayaklanmalar patlak verecekti. İşte Londra’da söylenenler bunlardı. Gerçi Anadolu’nun bir yetimler ve dullar ülkesi olduğu doğruydu. Tam dört yıl boyunca, milyonlarca insanın fedakârlığıyla durmaksızın savaşabilmesi, demirden yumruğuyla İngiltere’nin maşasını (Yunan Ordusu’nu y.n.) denize dökebilecek ölçüde güçlü darbeler indirebilmesi ise, ulusal davaya duyduğu inanç sayesinde olabilmiştir. Bekleyelim görelim tutumu yetmez. Kendimizi Avrupalı olma zirvesinden ya da kibirliliğinden kurtarıp, İslam düşüncesinin içine girebilmeliyiz. Bunun gerekçesi Müslümanlık konusundaki bilgimizi arttırmak falan değildir. En basitinden kendi bencil çıkarlarımız ve gelecekteki çıkarlarımız bizi buna zorluyor. Yoksa günün birinde gözlerimizi açtığımızda, Asya’nın muazzam kapılarının şaşkın bakışlarımız önünde ebediyen kapandığını görürüz." (1)

Burada konumuzun dışında bir noktaya da değinmek istiyorum. Bu satırlardan bugün ülkemiz üzerinde oynanan oyunların neler olduğunun ipucu verilmektedir:
“Müslümanlık bilgimizi arttırmak için değil, Müslüman ülkelerin geniş topraklarında var olabilmek için dini kullanmalıyız.” (2)

Tarihi böyle destanlarla dolu olan bir milletin gençliği, örneği kendisinden bir insan ömrü kadar bile uzak olmayan bu destanı nasıl unutur da içinde bulunduğu milletin Mustafa Kemal’i olmaya çalışmak yerine en büyük önyargısı olan ümitsizliğini bu millete fatura eder.

Tarih, bir çok mücadelenin öncüsünü kaydetmiştir. Bunlar içerisinde nadirdir ki halkı arkasına alarak hedeflediği mücadeleyi zafere ulaştırsın. Atatürk’ ün en büyük özelliği her yolun mübah olduğu düşüncesi ile yürüme yolunu seçmemesi ve fikriyatının temelini oluşturan şu sözleri ile ifade ettiği, mücadelesinde omuz omuza vereceği milletle olan ilişkisinin niteliğidir:

“Milleti; yapmak kudreti ve kabiliyetini kendimizde görmediğimiz hususlar hakkında kandırarak geçici teveccühler elde etmeyi tenezzül etmeyiz. Millete; âdi politikacılar gibi yalan vaadlerde bulunmaktan nefret ederiz.” (3)
Giriş bölümünde yazdığım tepkilere cevap vermek gerekirse;

Bu ülkenin kurtuluşu Mustafa Kemal’in yoludur. O, halkını hiç aldatmamış ve yalan söylememiştir. Halkın yalana alışkın olması sözü, Anadolu’ya gelişi öncesindeki en büyük çekincesinin halkın artık savaştan bıktığı yönünde görüşler olduğun söyleyen Atatürk’ün Anadolu’ya gelişi ile halkta gördüğü inanç sayesinde, yalan olduğuna kanâat getirdiği görüşler gibidir.

Halkı kandırarak başa gelenlerin sonları 1938 sonrası hükûmetlerinin sonlarında olduğu gibi açıkça ortadadır. Seçildikleri dönemin akabinindeki seçimde kaybolmuşlardır.

Halkın güvenini kazanan bir hareket asırlık bir çınar gibidir. Kolay dağılmaz ve yıkılmaz.

Gayemiz, bu ülkede siyaset, tarihi tertemiz olan Türk milletinin çocuklarının gelecekleri için onların tertemiz yürekleri ve zihinleriyle işlemesidir.

Ekonomik yönden temiz olmak da böyle bir hareketin ancak halkın gönüllü olarak verdiği paralarla sağlanmasıdır. Bu yüzden büyük miktarları tek kalemde veren ekonomi devlerini değil, gönlüyle bu mücadeleye ortak olanları kabul ediyoruz. Biliyoruz ki ekonomik devler, günü geldiğinde verdikleri para boyutunda bir yama isteyecekler kendi açıklarına.

Dış odakların müdahalesine gelince, bu ülke bir kurtuluş mücadelesi vermiştir. Binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Bunların bir çoğu çocuk yaştadır. Onlar, o gencecik yaşlarında cephede hayatlarıyla kazandılar bu vatanı, bize düşen fikrimizle onların mirasını korumaktır. Her insanın mutlak varacağı son noktaya, bu vatanın vasiyeti yolunda iken ulaşmak en büyük şereftir.

Atam cephede söz vermiş kardeşlerime, onların verdikleri mücadele ile kurtarılacak vatanın yeni nesillerinin, yani bizlerin, fikrî ve ilmî yönden onların mirasına yaraşır bir şekilde yükseleceğine, nasıl olur da dururum, nasıl olur da yorulurum. Çalışmaktan sıkıldığım, ümitsizliğe düştüğüm her an benim için bir utanç kaynağıdır. Her saniye bir adım daha yaklaşan hesap gününde kardeşlerimin yüzüne nasıl bakarım...

Her şeyden önce zihniyet devrimi gereklidir. Ümitsizlik prangalarını kırmak için. Atamın sözlerini düşünün:

“Bir an için başarısız olduğumuzu varsayın, içinde bulunduğumuz durum çok mu şereflidir.”


(1) Metin Aydoğan; Yeni Dünya Düzeni Kemalizm ve Türkiye sf.152
(2) Metin Aydoğan; Yeni Dünya Düzeni Kemalizm ve Türkiye sf. 153


DuBLeGo

DuBLeGo resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >Ölümden korkuyor muyuz?
  8.Oca.2007 Pzt 16:18:10
Bir gazetecinin ölümle ilgili yazısını okuduktan sonra bu konu hakkında daha çok düşünmeye başladım ve bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.Yazarın yazısından kısaca bahsetmek istiyorum. Böbrek yetmezliğine yakalanan yazar sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yarın için sürekli planlar yaptığı, kendisinden çok uzak olduğunu düşündüğü bir anda nasıl ölümle yüz yüze geldiğini yazmıştı. İnsanın kendisine yakıştıramadığı ölümün aslında ne kadar yakın olduğunu ve her an ölebileceği gerçeğini kavramıştı. Son olarak yazar bize bir nefes kadar yakın olan ölümün hayata bakışını nasıl değiştirdiğini yazmış. Artık biliyordu ki dünyaya bağlanıp kalmak; bitmek tükenmeyen hırslar, istekler ve tutkular ona hiçbir şey kazandırmayacaktı; sadece yıkım olacaktı. Artık onun gözettiği tek bir gerçek vardı: Kendisini Yaratana kulluk etmek…

Yazının tamamını koymak isterdim ama bulamadım. Bu yazıyı okuduktan sonra gerçekten ölümün hiçte sandığım (sandığımız) kadar uzak olmadığını ve ölüm hakkında konuşmadan ya da onu bir şekilde ört pas etmekle bu gerçekten kurtulamayacağımı fark ettim.Ne kadar güzel, sağlıklı, zengin… ve güçlü olsakta Allah’tan gelecek herhangi bir şeyi engellemeye gücümüz yetmez. Artık ölüm benim için korkulacak ya da değiştirilmesi gereken bir konu değil. Böylece hep aklımda olan sorular da su yüzüne çıkmış oldu. Peki ya öldükten sonra..?

 

Yaşamaktan korkuyorum desem çokmu trajik olur...




DuBLeGo

DuBLeGo resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >A KADINIM!!
  8.Oca.2007 Pzt 16:52:09

TIKLAYINIZ..

 

KADINIM

Köhne bir yük katarı gibi ayak parmaklarımızı ezerek önümüz sıra geçen bu
yorgun asır, bizim asrımız değildi.

Korkarım, tozu dumana katarak pürtelâş gelen yenisi de, o imanla
beklediğimiz ahengin asrı olmayacak.

Raylar üstünde alelade bir tımarhane bu...

... Tıklım tıkış vagonlarında vahşi bir itiş kakış; dumanında genzi yakan
bir ihtiras kokusu...

Şüphesiz zamanla bu cinnet de ufukta yitip gidecek; lakin bizim için başka
katar yok ömrümüzün içinden geçecek.

Görünen o ki kadınım, seninle biz, hayat denen bu metruk peronda, üzerinde
adres yazmayan mektuplar gibi bekleşip, aşkımızı acılardan damıtarak
yaşlanacağız.
* * *
Öyle bir çağdayız ki, insanoğlu geçen asır düşünü gördüğe denizler altında
20 bin fersah yolu kat edip, arzın merkezine yaklaştıkça, uzaklaştı
insanlığından...

Kalabalıklaştıkça arttı kayıtsızlığın ıssızlığı...

Her bineni ise bulayan sefil bir trenle onun borsadan başka tapınak, paradan
başka tanrı tanımayan son yolcuları, kâinatın raylarındaki şiiri, ilhamı,
aşkı ezip geçti.

Ah o gönü1 şarkıları sustu önce...

Sonra, sevdaların ömrü kısaldı; tadı kaçtı hasretin, şehvetin harı söndü.

Sanal posta kutusu, mektubu öldürdü; bak, bir tek satır yok kalemimden sana
kalacak.

Silinip gidiyor telefondaki aşk mesajları; seni seviyorum , -ki amentüsüdür
itiraf gecelerinin- parfüm sıkılmış plastik bir gül dalının teybinde
tutsak...

Korkuyorum gülüm; Seni seviyorum desem sana, plastik kokacak.
* * *
A kadınım,

A hüznümün bahçesi! ..

Görmem mi sanırsın; sesi kısık gözlerinin nicedir... dudakların buselere
sağır...

Oysa ben, haykırmak için sesine, solumak için nefesine muhtacım.

Bilsen neler verirdim bakışlarından o kederi silebilmek, sana itimadın
hazzını yeniden verebilmek için...

Lakin öyle bir tufana yakalandık ki, birbirimize kavuşmak için
çekiştirdiğimiz kement boğuyor bizi...

Mübadele garında saadet ülkesine kesilmiş iki biletle mecalsiz bekleşiyoruz.

Kudretim olsa, seni bu harabe istasyondan kapar, koştukça yelelerinden
takvim sayfaları uçuşan bir kısrağın terkisine attığım gibi, o çok sevdiğin
ihtişam romanlarının mağrur asrına taşırdım.

Soyunurduk bütün o delik deşik kostümlerimizden, boyası akmış
maskelerimizden... Mecburi rollerimizden...

Devamsızlık yüzünden tarihten kovulmuş iki muzip çocuk gibi, azad olurduk
kendimizden... Benim boynumda alıçtan kolyeler, senin tebessümünde
sümbülden gamzeler; çözüp dudaklarımızın mührünü, iç çekişlerimizi toprağa
gömer, her akşam ilk sana gülümseyen yıldızına ip dolayıp keyifle
ayaklarımızı sallandırırdık dünyaya...

Dilimizde, kavuşmanın tadını/ayrılık feryadını taşıyan bir şarkıyla...

Uşşak makamında...

Can Dündar



DuBLeGo

DuBLeGo resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >Efsane Geri Dönsün Artık:(DELÜ BAR)
  24.Oca.2007 Çar 13:00:19
Şimdiki arkadaşlıklar zamanında delü barda pekişti seviyeli muhabbet ordaydı artık herkes delü barı geri istiyor.Onur abiDuy şu garibanların sesini


DuBLeGo

DuBLeGo resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >NUTUK UN GİZLİ ŞİFRESİ!!
  5.Şub.2007 Pzt 20:49:27
fiogf49gjkf0d
Nutuk`un Gizli şifresi

Beyin cerrahi Dr.Muammer Yüksel ile biyofizik uzmanı Dr.Erhan Kiziltan,bir bilimsel arastirma için bir araya gelip çalismaya baslar.Bu arastirma için gerekli olan bilgisayar programini Dr.Erhan Kiziltan yazar.Programin çalisip çalismadigini denemek için o sirada bilgisayarda tam metni hazir olarak bulunan Atatürk ün 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasinda CHP kongresinde okudugu Büyük Nutuk unu programa koyarlar.Bir süre sonra,program Nutuk un içinde her kelimenin kaçar kez tekrarlandigini ortaya çikarir.Iki bilim adami,ilk olarak Nutuk da 19 ar kez tekrarlanan kelimeleri ilk kullanim siralarina göre bir araya getirerek bir metin ortaya çikarirlar.19 rakami Atatürk ün hayatinda önemli bir yer tutmaktadir. ÇÜNKÜ;

*Atatürk,19.yüzyilin bitmesine 19 yil kala 1881 de dogdu.1881 19 un 99 kati.

*1881,Rumi takvime göre 1297 ye denk gelir.1+2+9+7:19

*Selanik de dogdu.Selanik sözcügünün ebced (Arapça da her harfin sayisal bir degeri oldugunu belirten hesap) hesabiyla degeri 171 dir.171 19 un 9 katidir.

*Nüfüs kütügünde sira numarasi 19 dur.

*Nüfus Cüzdani numarasi 999814 tü.Bu sayi 19 un 52 bin 621,789 kati.

*Istanbul Harp Okulu na 1900 de kayit oldu.1900 19 un 100 katidir.Bu sirada yasi 19 du.

*Harp Akademi sine 57.inci devre olarak girmisdir.57 19 un 3 kati.

*Atatürk Harp Okulunu 20 nci olarak bitirdi.Subaylardan birisi yabanciydi.Bu nedenle mezun olan 19 uncu subay oldu.

*Yüz basi olarak orduya katilis sirasi 38 di.19 un iki kati.

*Çanakkale Savaslari nin zaferle sonuçlanmasinda büyük rol oynayan 19.uncu tümeni kurdu.

*19 mayis 1915 de albay oldu.

*Komutani oldugu alayin numarasida 38 di.19 un 2 kati.

*Komutani oldugu bir baska alayin numarasi 57 ydi.19 un 3 kati.

*19 Mart 1916 da tuggeneral oldu.

*19 Aralik 1904 de Yildiz Sarayi na çagrildi.

*19 Mayis 1919 da Samsun a çikarak Kurtulus Savasini baslatti.O zaman 38 yasindaydi.Yani 19 un 2 kati.

*Atatürk ü Samsun a götüren Bandirma vapurunun 19 yolcusu vardi.

*Samsun da 19 gün kaldi.

*4 Temmuz 1919 da Erzurum a gitti.19 gün sonra 23 Temmuz da Erzurum Kongre sini topladi.

*4 Eylül 1919 Sivas Kongresi nden 114 gün sonra 27 Aralik 1919 da Ankara ya gitti.114 19 un 6 kati.

*Mili Mücadele ye baslanmasi için komutanlariyla yaptigi konusmanin tarihi 19 Kasim 1919 du.

*TBMM nin kurulmasina 19 Mart 1920 de karar verdi.

*19 Eylül 1921 de merasellik ve gazilik ünvani aldi.

*Gençlige Hitabe de 19 cümle vardir.

*Mustafa Kemal Atatürk adinda 19 harf var.

*Atatürk ün Latife Hanim ile olan evliligi 912 gün sürdü.912 19 un 48 kati.

*10 Kasim 1938 de öldü.1938 19 un 102 katidir.

*57 yil yasadi.19 un 3 katidir. Yasaminin ilk 19 yilinda askerlige hazirlandi.Ikinci 19 yilinda asker olarak hizmet verdi.Üçüncü 19 yilinda ise ülkenin kurtaricisi ve devlet baskani olarak görev yapti.

*Öldügünde yataginin altinda bulunan otomatik silahta 19 mermi vardi.

*Cenaze namazi 19 Kasim 1938 de Dolmbahçe Camii nde kilindi.

*Atatürk ün ölümü üzerine silah arkadasi Ismet Inönü nün Türk Milletine yazdigi beyanname 19 cümledir.

*Cenazesinde çalinan Chopin in cenaze marsinin numarasi 19 dur.Bu marsta 19 nota vardir.

*Miras olarak 19.000 lira birakmisdir.Yani 19 un 1000 kati.

* Ne mutlu Türküm Diyene cümlesi 19 harfdir.

* Istikbal Göklerdedir cümlesi de 19 harfdir.

*Istanbul Akaretler de kaldigi evin numarasi 19 dur. Iste bu nedenle,NUTUK da 19 ar kez tekrarlanan kelimelerden bir metin olusturan Dr.Muammer Yüksel ile Dr.Erhan Kiziltan,Osmanlica sözcükleri günümüz Türkçe sine çevirir bazi eksik cümleleri,anlamini bozmayacak sekilde tamamlar.Sonuçta ortaya su sasirtici metin çikar.

TÜM SEÇKIN TEMSILCILER MILLETE HIZMET ETMEK YERINE GÖREVLERINI YERINE GETIRMEMEKTEDIRLER. BUNLARIN KANUNLARA BILFIIL UYMALARI GEREKTIGINI BELIRTINIZ.

SUNU SÖYLEYINIZ:

YAKIN ZAMANA KADAR MEVCUT FAALIYETLERI BASKA GÖZLE GÖRMEYE ÇABALAYANLAR ARTIK DURUMUN FARKINA VARMISLARDIR.KUMANDANLARIN (ASKERLER VE YÖNETICILER) HIZMET ETMELERINE SIZ ENGEL OLUYORSUNUZ.OLAYLARI TAM OLARAK DÜSÜNEN HER KISI BUNUN NEDENININ HÜKÜMET OLDUGUNU GÖRÜR.TÜM BASKANLIK SISTEMI BIZCE SUISTIMAL EDILMEKTEDIR.TOPLANACAK TARAFLAR SAYICA AZ OLSA BILE AZAMI SAYIDAKI DÜSMANIN KARSISINDA DURMALIDIR.BU ÇAGRIYI YAPMASI GEREKEN YÜZ BASILARDIR. BÜYÜK SEREFLI CEPHE DÜSÜNÜLMELIDIR.

Bu metin 2 bilim adamini çok sasirtir.Çünkü günümüz Türkiye si ile ilgili ipuçlari vermektedir.Bir baska deyisle Atatürk,100 yil önceden Türkiye de olup bitecekleri görmüs gibidir.Dr.Muammer Yüksel ve Dr.Erhan Kiziltan arastirmalari sirasinda 19 ar kez tekrarlanan sözcükler de bulur.Bu sözcüklerle olusturdaklari metin ise,Türkiye deki bölücülük hareketinin ne asamaya geldigini 100 yil önceden gösterir gibidir. MAKSADIN ANLASILIYORDU.TARIHI VILAYETIN AHALISINI BÖLÜP DIYARBAKIR KÜRT DEVLETININ KURULMASINA YOL AÇMAK. MEMLEKETIN IÇINDE BULUNDUGU DURUM KESINLIKLE BIRISININ DURUMA MÜDAHALE ETMESINI GEREKTIRCEKTIR. IÇINDE BULUNULAN SOMUTSUZ KOSULLAR GEREGINCE BAGIMSIZ GRUPLAR HAREKETE GEÇECEKTIR. YIRMI VAKIT SONRASINDA BU DEGERLENDIRMEYI KIM YAPACAK VE EYLEME GEÇECEKTIR.

Bu metinde yer alan YIRMI VAKIT ifadesini ilgi çekici bulan iki bilim adami bir arastirma yapar.Vardiklari sonuç sasirticidir.Güneydogu da bir Kürt devleti kurmak için yola çikan Abdullah Öcalan PKK yi 1978 de kurmustur.Öcalan 1999 da yakalanmistir.Bir baska deyisle eylemlere basladigi yil ile yakalandigi yil arasinda 21 sene vardir.Bu da Atatürk ün YIRMI VAKIT deyimine uygun bir zamandir.Iki bilim adaminin yorumuna göre,bu 20 vakit dolmustur.Ve ülkenin bölünmesini engellemek için eyleme geçilmesi zamani gelmistir.Nutuk u iki bölüm halinde kitaplastirildigini göze alan Dr.Muammer Yüksel ile Dr.Erhan Kiziltan,kitabin belgeler bölümünde de

19 ar kez geçen sözcükleri arayip bulur ve yeni bir metin ortaya çikarir. DÜSÜNDÜKLERINI AÇIKÇA SÖYLEYEN PEK ÇOK KISININ ORTAK FIKRI;HÜKÜMETIN BUGÜN DÜNYAYA YAKIN DURMASININ ASIL NEDENININ SECIMLE KENDILRINE VERILEN GÜCÜ KULLANARAK SISTEME RESMEN AYKIRI FIKIRLERI UYGULAMAYA CALISMASIDIR.GERCEK YÜZÜ BELLI OLMAYAN AZINLIKTA OLAN YÖNETIM MERKEZI, GERCEK YÖNETIMIN,ANKARA NIN DIKKATINI CEKMEK ZORUNDADIR.RÜSVETCI VALILERIN (YÖNETICILER) CUMHURIYET ILKELERI YERINE KENDI ÇIKARLARINA YÖNELMELERI MÜDAHALEYI GEREKTIRIR.

Dr.Muammer Yüksel ile Dr.Erhan Kiziltan bu son metni günümüz Türkiye sini anlattigini düsünüyor.Iki bilim adami bu çalismayi kitap haline getirdi. Neden Kitap tan çikan ve NUTUK DAKI GIZLI HITAPE adini tasiyan kitabin önümüzdeki günlerde epey tartisma yaratacagi ortada.Çünkü kitapta Atatürk ün Gençlige Hitabe sinin hangi anlama geldigi ve hitabedeki uyarilarin hangi zaman diliminde geçerli olacagi da yine 19 formülü ile açiklaniyor.

Sonuç olarak; ZAMANININ ILERISINDEKI ADAM OLARAK NITELENEN ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ÜN 100 YIL ÖNCE YAZDIGI NUTUK,GÜNÜMÜZ TÜRKIYE SININ IÇINDE BULUNDUGU DURUMU ÇOK NET OLARAK ORTAYA KOYUYOR


www.kuvvaimilliye.net


DuBLeGo

DuBLeGo resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Bana Bir Kahraman Yarat!!Her Derde Deva Olsun
  5.Şub.2007 Pzt 20:56:36
fiogf49gjkf0d

bana bir kahraman yarat oynak olsun, ,
her mevzuda söylediği bir sözü olsun
memleketi kurtarsın işgal-i düşmenden,
köylüyü kurtarsın cehalat-i derinden,
hem yeni çul giydirsin köylünün sırtına,
hem barış getirsin yurda ve cihana,
bana bir kahraman yarat biraz oynak olsun....

hem mektepte okumuş hem gazi olsun,
zeki çevik ahlaklı hem medeni olsun,
haddini bildirsin cümle ağyara,
köylüyü erdirsin medeni dünyaya,
ilkeleri yazılsın her kitap başına,
resimleri asılsın her duvar başına,
heyakili dikilsin her köşe başına...
bana bir kahraman yarat her derde deva olsun...

ileriyi görsün geçmişten bakarak,
ben cahilim ya!! aydınlatsın laflar atarak,
benim adıma, benim için ve bana rağmen,
planlasın geleceğimi ben cahilim ya !!!
bana bir kahraman yarat süper zeka olsun...

ardından ağıtlar yakalım, dövünerek,
kabrinden medetler umalım, sürünerek,
hem bir kitabı olsun hıfz edelim,
her derdimize çare bilelim,
okudukça açılsın içimiz,
meydana çıksın cehaletimiz,

hem demokrat hem devletçi hem milletçi olsun,
hem batıcı hem doğucu hem alemci olsun,
hasılı salı pazarı gibi olsun,
ne ararsa köylü onu bulsun,

bana bir kahraman yarat ne olursun ........




DuBLeGo

DuBLeGo resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >KAN UYKUSU BELGESELİ(mutlaka izlenmeli)
  23.Şub.2007 Cum 15:01:21
fiogf49gjkf0d

BİNLERCE ŞEHİT, MİLYARLARCA DOLAR KAYIP…YILLARDIR SÜREGELEN BU SORUNUN ELBETTE, TARİHİ, SİYASİ, SOSYAL, EKONOMİK ONLARCA NEDENİ VAR…BU SORUNLAR YILLARDIR TARTIŞILIYOR. ANCAK “KAN UYKUSU” BU TARTIŞMALARI DEĞİL, HAKKARİ ÖZELİNDE 1993 1995 YILLARI ARASINDA YAŞANANLARI ELE ALIYOR.BİR KOMUTAN VE BİNLERCE MEHMETÇİĞİN DESTANSI MÜCADELESİNİ ONLARIN AĞZINDAN DİNLEMENİZ İÇİN HAZIRLANMIŞ BİR BELGESEL

Daha önce tv de yayınlandı ama izlemeyenler izlesin.Şimdiye kadar izlediğim en iyi belgesellerden biri..

10 ar dakikalık bölümlerden 115 dakika sürüyor..

 

 

BÖLÜM 1 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 2 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 3 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 4 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 5 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 6 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 7 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 8 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 9 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 10 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 11 İÇİN TIKLAYINIZ

BÖLÜM 12 İÇİN TIKLAYINIZ

 

 



DuBLeGo

DuBLeGo resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >Tavlada Kapışmak İsteyen Varmı?:)))
  23.Şub.2007 Cum 17:19:05
fiogf49gjkf0d

Çok güzel olmuş bu tavla işi.Şimdilik sadece cafe 1,2,3 ve 4 de bulunuyor İnşallah ilerleyen zamanlarda diğer odalarda da görürüz cc yönetimine  teşekkürler.

Not=DeliDumrul öğrende gel

 

                            KAN UYKUSU

<<1 2345678>>