ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
Nefertiti585
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 10.Ağu.2006 Per 14:34:10 Ayrılık Üstüne.. |
|
|
Yeni araştırmalar beni ister istemez günümüzün konu mankeni olan ayrılık konusuna getirdi. Türlü türlü ilişkiler yaşanır. Aşk ilişkileri bunların başta gelenidir. Aşk üzerine, ayrılık üzerine ve özellikle hasret üzerine milyonlarca söz sarf edilmiş olmasına rağmen, nedense ayrılış şekilleri üzerinde hiç kimse durmak istememiş. Bu büyük açığı kapatma misyonunu üstlendim ve hemen kolları sıvayıp çalışmalara başladım. Röportaj yaptığım kişilerin isimlerini açıklama şansım yok ama en azından gerçeği söylemiş olduklarına güvenebiliriz.
Yaptığım araştırmalarda ortaya çıktığı üzere, en çok ayrılma şekli sessizlik ile gerçekleşiyor. Dikkat edilecek olursa, EN ÇOK diye belirttim yani bu tip ayrılmalar diğerlerinin arasında en sıradan olanı diyebiliriz. Genelde bu tip ayrılıklar erkeklerin tercih ettiği bir tür olup kadınla yatağa girmeden önce gerçekleşmez. Önce yatağa girilir, sonra da ortadan kaybolunur. Ve uzun bir süre hiç ses çıkmaz ki durum iyice anlaşılsın.
Bu tip ayrılmalara alışkın olan kişiler arasında bir de racon sahibi olanlar vardır. Bir süre sonra onlar yeniden sahneye çıkarlar ve vurucu sözü söylerler adama: Dostluğun benim için daha önemli!
Sanki bu sözü söyleyerek kendi vicdanlarını rahatlatmak isterler. Bu arada karşı taraf da susmak zorunda kalır çünkü ortaya kutsal bir kelime atılmıştır: Dostluk!
Bir başka grup daha vardır ki onlar evlere şenliktir aslında. Sen çok iyisin, ben seni hak etmiyorum! Böyle denince karşı taraf şereflendirilmiş olur, aynı zamanda tereyağından kıl da çekilmiş olur. Bir taşla iki kuş! Bu grup ayrılıkları tercih edenleri tebrik ediyorum. Temiz iş!
Üçüncü ayrılık grubu daha fesattır. İşin içine dayanılmaz bir kıskançlık sokulur. Ve karşı taraf iyice yılana kadar ve hatta arkasına bakmadan kaçıp gidene kadar kıskançlık hep revaçta tutulur. Aslında belki de en insaflı ayrılık türü bu olabilir. Ne bileyim, kimse kırılmaz en azından.
Bitmedi... Bir de dördüncü bir grup vardır ki onlar kendilerini büyük risklere atar ve Sıkıcı olmaya çalışırlar. Genelde bu teşebbüsler çuvallama şeklinde sonuçlanır. Çünkü sıkıcı da olsa, beni çok seviyor diyecek gönüllü çoookkkkkk...
Evet, devam ediyoruz... Canım, ben seni sonra arayayım? Bu söz görüldüğü gibi telefonda söylenir. E tabi, yüz yüze biraz tuhaf kaçar. Bu da söylenmiş son söz olur genelde, çünkü sonra hiç olmayacaktır. Anlayana sivrisinek saz!
Bir de gerçek Kadir İnanırlar vardır, bilirsiniz. Sırtımda öyle bir yük var ki... Kimseyi sevemem. Hatta kendimi bile! Ehh... Ne diyelim. Senin canın sağ olsun Kadir abimmmm.
Ayrılmayı insan aklına koymaya görsün bir kez. Bundan kolay ne olabilir? Karışın iyice hayatına. Ona günlerini zehir edin. Öyle çok direktif verin ki kendini beceriksiz, aptal, zavallı gibi hissetsin. Aman dozaja dikkat.Bu durumlar zaman zaman geri tepebilir.
Sonra bir dolu ıvır zıvır ayrılıklar da var elbet; Bir süre görüşmeyelim, Seni özlemeyi özledim , Olmuyor, ben elimden geleni yaptım , Görüyorsun işte, yürütemiyoruz... Bu türler üzerinde fazla durmuyorum çünkü bunlar bilim adamlarının ve de araştırmacıların GELENEKSEL dediği türlerdir.
Son grup bir başka alemdir. Onlar da genelde düz olma yolunda hareket ederler. Seni sevmem mümkün değil!" İşte böyle söylerler adama. Ancak, bu tipler genelde gerçekten de temiz kalplidir ve bu sözü olası bir platonik aşkı önlemek için sarf ederler. Yani birinci kategoridekiler gibi, işi pişirdikten sonraya bırakmazlar.
Bütün bu araştırmaların ışığında doğal olarak ben de hayatımı kiminle paylaşacağıma karar verdim gitti. Tabi ki platonik bir aşk edineceğim ve sonra da o bana "Seni sevmem mümkün değil" diyecek, ben de bu işin içinden minimum zararla çıkmış olacağım. Hey! Bu muhteşem bir fikir değil mi?
|
Alıntı.. | |
Nehir
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 10.Ağu.2006 Per 17:14:25 |
| ayrılıklar - birliktelikler
ayrılıklar da emek ister
birlikteliklerin istediği gibi
her ayrılık biraz gecikmiştir ama
kağıt üzerindedir bazı ayrılıklar
kağıt üzerinde bile değilken bazı birliktelikler
hiçbir yerde yazmayabilir bazı kopmaz ayrılıklar
her yerde yazarken çoktan kopmuş birliktelikler
silinmez izler kalabilir bazı ayrılıklardan
tek iz kalmazken bazı birlikteliklerden...
| |
Nehir
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 10.Ağu.2006 Per 17:16:31 |
| Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... "Üşüme" diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... "Özledim" deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim. Kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna, ağlasaydım doya doya ... Geçerdi üşümesi yüreğimin, geçerdi üşümesi içimin, kirpiklerimde yağmurlar dumanlanmazdı biliyorum...
Seninle suları yeşil bir ırmağın kıyısında buluşmak, saçlarının kokusundan öpmek, içime çekmek ve serin soluğundan içmek, sana sarılmak, kucaklamak, uçmak isterdim…
Ama nafile, aramızdaki bütün yollar kapalı... Bütün dallar kesik... Yokluğun buz gibi soğuk... Üşüyorum... Yüreğim de donmuş sanki. Gözlerimde... Ateşler içinde bedenim... Öyle bir üşüme ki, hiç bir şey ısıtmıyor artık. Bütün uzuvlarım uyuşmuş. Ezip geçiyor ruhumu acılar...
Yoksun işte, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi. Kirpikleri kırılan bir zamanın teninde, ağrılı şiirler topluyorum gecelere şimdi... Bilirim, sevmek ve özlemek bir ateşe dokunmaktır; yakmaktır yüreğini yangınlarda. Ama ben üşüyorum. Yokluğun buz gibi soğuk. Yakacak bir şeyimde yok… Ağlıyorum, buza dönüşüyor gözyaşlarım… Ağlıyorum, akıp gidiyor gözyaşlarım çağlayanlara… Bakakalıyorum ardından çaresiz…
Ah! bir el olsan dokunsan alnıma, okşasan saçlarımı bir anne şefkatiyle.. Geçerdi ağrısı başımın, geçerdi biliyorum... Bir gül olsaydın bahçemde, koklasaydım nefes nefes, çekseydim içime derin derin... Bir göz olup baksaydın gözlerime, çekip alsaydın içindeki hüznü... Ah! bir bilsen nasıl sevinirdi yüreğim, nasıl sevinirdi dudağımdaki gelincik, kapımdaki akasya...
Susuyorum artık derin derin... Ve sessizce soluyorum bir hazan yaprağı gibi... Oysa ne kadar çok hasretim konuşmaya, anlatmaya anlaşılmaya... Oysa ne çok istiyorum, tüm bedenimden söküp almanı yalnızlığımı, hicranımı bir tılsımla... Yüreğim kanrevan, dikenler acımasız, ayaklarım kırık koşamıyorum artık doruklara, menzil uzak...
Gel. Yüreğim ol seher gülüm, her ölümümde bana yeniden hayat ver. Elim ol, ayağım ol, canım ol... Gecem - gündüzüm ol... Ağlayan gözlerim ol her damlada yeniden doğur beni, yeniden doğur umudumu. Her öldüğümde yeniden yarat ki, seni ne kadar özlediğimi anlatayım yeryüzündeki bütün canlı cansız varlıklara, ne kadar çok sevdiğimi ...
Önce sen gel sevgilim solmadan resimler, şiirler sislenmeden... İslenmeden geceler ... Sonra ölüm gelsin...
Yoksun işte, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi.
| |
SHeVa34
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 10.Ağu.2006 Per 21:12:15 |
| yaaaa siz bu sözleri nerden buluyonu zağladım bee bede bir kader bilmezi sevdim O KADAR günahım neydi ki? | |
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 10.Ağu.2006 Per 21:49:31 |
|
Ayrılık yaman kelime, ne siz sorunn ne ben söyleyim.
İşte aynen o 4.gruba girenlerden hissediyorum kendimi
Neyse yorum yok... | |
xxcollboyllxx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ağu.2006 Cum 01:39:09 |
|
YİNE SEN.......... |
|
YİNE SEN BU GECE TEKRAR GELDN AKLIMA ASLINDA HEP AKLIMDASIN HİÇ ÇIKMIYORSUNKİ SENİ HER DÜŞÜNDÜĞÜMDE HER SEFERİNDE SANA DAHA FAZLA BAĞLANIP GİTGİDE SANA DAHA FAZLA AŞIK OLUYORUM NE OLUYOR BANA ALLAHIM NE HALLERDEYİM BİLMİYORUM TEK BİLDİĞİM BEBEĞİM SENİ SENDEN ÇOK SEVDİĞİM AMA BU EDALARINA ANLAM VEREMİYORUM ANLAYAMIYORUM NE YAPMAK İSTEDİĞİNİ SEN DE BENİ SEVİYORSUN BİLİYORUM AMA YAPTIKLARINI HİÇ AMA HİÇ ANLAMIYORUM SEN BENİ SEVDİĞİNİ SÖYLEDİĞNDE HERŞEY TAMM SENİ KAZANDIM DİYORDM AMA YANILIYORDM HATTA ONU SÖYLEDİKTEN SONRA SANA BEBEĞİM DİYORDUM AMA YANLIŞ YAPIYORDUM BİLEMİYORUM NE YAPMAK İSTEDİĞİNİ ANLAMIYORUM BU SÖZLERİNİ DÜN GECE KARANLIK DENİZİN YALANCI MAVİLİĞİNİ SEYREDERKEN YİNE DÜŞTÜN AKLIMA ZATEN BİRTEK AKLIMDA OLUYOSUN HİÇ YANIMDA OLMUYORSUN NE OLUR DÖN ARTIK BENİ BEN YAPAN SENSİN SEN DE OLMASAN BU BENLİĞİM YOK OLSUN BİTSİN SENİ ÇOK ÖZLEDİM ARTIK BU AYRILIK FAZLA SÜRMESİN | | | |
californication
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ağu.2006 Cum 01:44:09 |
| ne olursa olsun sen benim tek hayalim, içimde kor ateşsin kim olursa olsun yalnız seni bekledim, unutmadım sewdim hayat yoluna koysun yıktığı her hayali, kırılan her kalbi düşler bizim olsun yangınların izini AŞKlar siler sewdiğim... | |
samimi01
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 12.Ağu.2006 Cmt 11:18:42 |
| Ama belkide insanlar bazen gercekten ayrılmak zorunda kalabilir hep işin diyer yonünü görmeyin bence olur mu her ayrılan şuçlu değildir bazen sevmek fedakarlık ister en çok sevdiği şeyden fedakarlık hemde anlatabildim mi acaba | |
16benan
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 18.Ağu.2006 Cum 15:23:18 |
|
YOKSUN
Kalabalık, çok kalabalık. Bak herkes gelmiş seni görmeye. Bir de yalnızım derdin,senden başka kimsem yok derdin.Görüyorsun işte,belki de görmüyorsun ama benim sözüme inanırsın,herkes burada diyorum sana.Kimler geldi bilemiyorum,ben bile hepsini tanımıyorum.Belki de buğulu gözlerimden seçemiyorum.Ama inan bana herkes burada,hepsi senin için geldi..
Çok gürültü var burada, herkes feryat figan. Başını ağrıtmadılar umarım. Ne kadar söyledimse de dinletemedim. Hepsine tek, tek susmalarını aksi halde başının ağrıyacağını söyledim ama nafile. Hepsi aynı ifadeyle ne yaptığımı anlamaya çalışan bakışlar yönelttiler bana. Biraz hak verdim onlara; seni benim anladığım kadar, seni benim düşündüğüm kadar kim düşünebilirdi ki! Çaresiz sustum.
Çok karanlık, herkes siyah giyinmiş. Bir ben miyim kıpkırmızı? Doğru ya senin kırmızı rengini ne denli sevdiğini kim bilecek ki! Yine bakışları üzerime çektim işte, ayıp ettim kırmızı giymekle. Önemli olan senin beğenmen, beğendin değil mi doğruyu söyle?
Çok yağmur var bugün İstanbul’da. Paçalarıma kadar ıslandım, herkes öyle ama bu kahrolası yağmur en çok benim üzerime yağıyor sanki. Yo, hayır, hayır, şimdi idrak ediyorum, gökyüzü kupkuru. Bu düşen damlalar benden ve seni seven gözlerden akıyor.
Çok soğuk bugün İstanbul.
Ellerim, dudaklarım mosmor oldu. Tıpkı seninkiler gibi. Senin soğuğun buraya kadar geldi. Üşüdün işte biliyorum!Isıtmak istiyorum seni,kahretsin ısıtamıyorum!Ne sarılmam,ne öpmem ne de içini ısıtan sevgi namelerim ısıtmıyor artık seni.
Kimse dinlemiyor beni!Sen o küçücük yerde yapamazsın!Götürmeyin orada sıkılacak diyorum, deliye bakan gözlerle karşılaşıyorum.Ben deli değilim,seni en iyi ben tanırım.Yine dinlemiyorlar beni.Peki ya sen niye itiraz etmiyorsun.Herkes burada gürültü yaparken,sessiz kalan neden sen oluyorsun,neden!!
Upuzun bir beş yıla rağmen İstanbul hala çok soğuk. Ben o günden beri kaloriferlerimi yakmıyorum. Senin üşümen belki çoktan geçti ama ben ısınmak istemiyorum. O küçücük yerde çoktan sıkılmıştır canın biliyorum. Yanına gelmek istiyorum, birkaç denemeye rağmen ulaşamıyorum. Kısacası senin o gün girdiğin toprağın altına, ben her gün giriyorum.
Ben,bugün, beş senedir yaptığım gibi seni düşünüyorum; sen şimdi yok musun,yani bir daha hiç olmayacak mısın..?????????
| |
alesta83
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Eyl.2006 Cmt 22:11:05 |
| fiogf49gjkf0d Yalnızlık nedir bilir misin?
Bence bilemezsin!
İnsanın kendi kendisiyle kalması değildir yalnızlık, lakin her insan farklıdır. Sen hiç benimle birlikte kaldın mı? Etrafında kimse yokken benimle yüzleşebildin mi?
Onca acı, saçmalık, ağrı, alkol komaları arasında ve sigara içmezken bile genzinde düğümlenen dumanlarla nefes almaya çalıştın mı?
Sen sadece seninle, yani kendinle baş başa kaldın. Oysa seninle baş başa kaldığım vakitlerdi benim en mutlu günlerim. Şimdi kendimle, koca bir sıkıcılık, yaşlanmaya yüz tutmuş bir ruhla birlikteyim. Kendimleyim desem, biliyorum, kendim bu değilim!
Bunca sıkıntı yaşadığım söylenemez aslına bakarsan, yazdıklarım sadece benim manevi olarak çöküş sınırlarımı zorladığım vakitler. İşte bu yazılarla ayakta kalabiliyorum belki de...
Ama tahammül sınırlarım son vaktine yaklaşıyor artık.
Ne bir peri masalı aslına bakarsan, ne de Reşat Nuri romanı...
Onlardan daha bayağı bir hayat üzerine yazılmaya çalışılan kelimelerin toplamı...
Ama düşünüyorum da, bütün intiharların başlangıcı bir melankolik yalnızlık sendromundan ibaretmiş gibi geliyor. Yani önce çevrene, sonra en yakın arkadaşlarına en son olarak da kendine yabancılaşma zincirlemesi... Son halkası aldığımız nefesi oluşturuyor belki de, işte bu yüzdendir benim son halkada oluşum itibariyle boğazıma düğümlenen soluklar...
Soluk soluğa bir hayat yaşıyorum mayışık hayaller kurarak...
Üşengeç planlarım var sürekli, yani bayağı, yani sıradan işte.
Herkesin istediği gibi bir hayat yaşamaya çalışsam da ben, kabıma sığamıyorum. Yok hayır, belki de kabım bana geniş geliyor. Bunu düşünmek lazım ki, çevrenin bana koyduğu standartlarda yaşamak, benim için daha zor, daha çok uğraş gerektiriyor. Ben kolayı seçiyorum..!
Kendimi yargılamaktan nefret ediyorum ama yaşadıklarımın sorumlusu olarak bir başkasını göstermek aldığım nefese ihanetmiş gibi geliyor bana. “Etrafımda olan bütün olaylar, benimle akalalı ya da değil” saçmalıkları yüzünden belki de dünya bu kadar umursamaz. Kelebek etkilerini unuttuk artık, herkes kendisinin tırtılı... Kimse kelebek olmayı seçmiyor, güzel bir gün yaşayıp ölmektense, sürünerek bir ömür yaşamak cazip geliyor.
Kelebek olup özgürce uçmayı seçebilenlerdir, kelebek etkilerini yaratanlar ve bu dünyayı baştan aşağı değiştirecek olanlar..
Ve tırtıllardır bu dünyanın yükünü çeken sırtlarında, özgürce nefes almaktan korkanlar, ve hep sürünerek yaşayacak olanlar...
| |
| |