fiogf49gjkf0d "Ayrılık değil, özlemek hiç değil; en büyük acı, bu giderek büyüyen boşlukmuş... En büyük dert kimi özlediğini, kimi sevdiğini bilememekmiş... En büyük kayboluş sevip sevip sonunda kimi sevdiğini bilememekmiş... İçimde bir ses durmadan, dünyanın sonu geldi diyor. Dünyanın sonu bu halime öyle çok uyuyor ki, hiç üzülmeden, hiç korkmadan kabulleniyorum onu. Öylesine bencilim ki, dünyanın sonunu kendim gibi çok seviyorum."
"Seni sevmek, aşkın uğruna ama senden izinsiz başka bir kentteki hayatımı sıfırlayıp, yaşadığın kente, yaşadığın göğün altına, ıslandığın yağmurların altına gelip yerleşmekti. Senden başka bu koca kentte bir başınalık ve kimsesizlikti seni sevmek. Sokaklarda tek tanıdık bir simaya rastlamamaya alışmaktı güçlükle. Hücrelerimle beraber çoğalan aşkını özgürce ve sınırsızca yaşamak için ailemin şefkatli ve anlayışlı kollarından sıyrılıp kanatlanmak, yıllanmış can dostların sevgisini çok uzaklarda bırakmaktı."
"Seni sevmek, bu kentin tozlu, soluk ışıkları ruhumu ısırırken, aynı gecenin yıldızları altında seni deliler gibi özlemekti. O geceyi de kollarında geçirebilmeye seni ikna edebilmek için saatlerce sokaklarda dolaşıp, barlarda, kahvelerde oturup eve dönüşünü beklemekti. Bazen bu bekleyişlerin sonu, yorgun düşmüş bedenimi sürüklediğim evimde, o gece bir başka kadının yanında uyumana ağlamak olurdu sabah kadar. Ertesi gün bir şizofren gibi, hiç bir şey olmamış gibi tekrar seni sevmeye koyulurdum. Şaşırırdın..."
Cezmi Ersöz "Şizofren Aşka Mektup" kitabından sevdiğim bir kaç kısım... |