ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
ASKlM> Forum Mesajları | | ASKlM'e ait Toplam 68 Forum Mesajı var
|
|
ASKlM
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >Ececim Çıtır Sevgilim Doğum Günün Kutlu Olsun...> 21.Kas.2010 Pzr 21:28:18 | | ALLAH AKIL FİKİR VERSİN SİZLERE...ANASAYFA PARTİSİ OLMALI | |
ASKlM
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*> 21.Kas.2010 Pzr 21:24:40 | | Eşşeği Saldım Çayıra
eşşeği saldım çayıra, otlaya karnını doyura, gördüğü düşü hayıra, yoranında avradını...
mülkü günahın soyu, yaktı harap etti koyu, olusüne bir tas suyu, dokenin de avradını..
derince kazın kuyusunu, inim inim inilesin, kefenin diken iğnesi, dikenin de avradını..
madagaskar rutbeyledi, yaktı koyu mahveyledi, sorarlarsa kım söyledi, soranında avradını... | |
ASKlM
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Eski Chatcity ajanları >Ajanlarımızı Tanıyalım - Tanım Listesi !> 16.Ara.2008 Sal 02:23:42 | | fiogf49gjkf0d
HurremSuItaan :
Silmiyorum seni Susak! Bu mesaj bir Susağın ruh anotomisinin göstergesi olacak kalacak... |
|
|
O halde En İyiler Listesine koyarsın hürremim | |
ASKlM
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Eski Chatcity ajanları >Ajanlarımızı Tanıyalım - Tanım Listesi !> 15.Ara.2008 Pzt 20:21:12 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
SoUlHuNtEr41 :
AMAN HA İYİ TANIYIN AJANLARI BELKİ SİZDE OLURSUNUZ AJANLARDAN ÖRNEK ALIN ARDA ABİNİZ SİZE TANITIMINI YAPMIŞ YENİ USERLER DİMİ YANİ HELAL BE ARADACIM KİM TUTAR SENİ Bİ DE BİZİM TANITIMIMIZI YAPACAK KİMSE OLSA AHH AHHH |
|
|
CC TAVLA |
Tavla Puanı: |
0 |
Oyun Sayısı: |
0 |
Kazanılan: |
0 |
Kaybedilen: |
0 |
CC OKEY |
Okey Puanı: |
0 |
Oyun Sayısı: |
0 |
Kazanılan: |
0 |
Kaybedilen: |
0 | |
|
Bu Kıyagımıda Unutma SoUlHuNtEr41
Her Ay 2000 cc ni Alırım Haberin Olsun Tanıtımın İçin | |
ASKlM
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >Hayata Bakış Açısı !!> 15.Ara.2008 Pzt 18:10:13 | | fiogf49gjkf0d İleri derecede hasta iki adam aynı hastane odasındaydılar. Adamlardan birinin her öğleden sonra 1 saatliğine oturmasına izin veriliyordu, ciğerlerindeki suyun süzülmesi için. Bu hastanın yatağı odadaki tek pencerenin tam yanındaydı. Diğer hasta ise hep sırtüstü yatmak zorundaydı. Bu iki hasta saatlerce birbiriyle konuşur, eşlerini, ailelerini, evlerini, işlerini, askerlik anılarını, tatilde gittikleri yerleri anlatırlardı birbirlerine.
Pencerenin yanındaki hasta, her öğleden sonra oturmasına izin verdikleri saati diğer hastaya pencereden görebildiklerini anlatarak geçiriyordu. Diğer hasta hep bir sonraki günü iple çekmeye başladı, dışarıdaki renkli ve hareketli dünyayı dinlemek için.
Pencere, içinde çok güzel bir göl olan parka bakıyordu. Ördekler ve kuğular gölde yüzerken çocuklar model bot’larını suda yüzdürüyorlardı. Genç aşıklar, gökkuşağının tüm renklerindeki çiçeklerin arasında kol kola dolaşıyorlardı. Ulu ağaçlar etrafı süslüyor,uzaktan şehrin silueti görünebiliyordu.
Pencere kenarındaki adam bunları muhteşem bir detayla anlatırken, odanın diğer ucunda yatan adam gözlerini kapar ve bu muhteşem manzarayı hayalinde canlandırırdı.
Sıcak bir öğleden sonra, pencerenin yanındaki adam geçmekte olan bir şenlik alayını tarif etti. Diğer adam bando seslerini duyamasa bile hayalinde canlandırabiliyordu, pencere kenarındaki adamın tasviriyle.
Günler ve haftalar geçti. Bir sabah banyo yaptırmak için su getiren gündüzcü hemşire pencere kenarında yatan hastanın cansız bedeniyle karşılaştı: uykusunda, huzur içinde ölmüştü. Hüzünlendi, hastane görevlilerini cesedi dışarı taşımaları için çağırdı.
Uygun zaman geçtiğine kanaat getirir getirmez, diğer hasta pencerenin kenarındaki yatağa taşınmasının mümkün olup olamayacağını sordu. Hemşire memnuniyetle isteğini yerine getirdi, hastanın rahat olduğundan emin olduktan sonra onu yalnız bıraktı. Hasta yavaşça, duyduğu acıya aldırmadan, bir dirseğine yaslanarak dışarıdaki dünyaya bakmak üzere yatağından doğruldu.
Sonunda, dışarıyı kendi gözleriyle görme zevkini yaşayabilecekti. Pencereden dışarı bakabilmek için yavaşça dönmeye zorladı kendisini. Pencere, boş bir duvara bakıyordu.
Adam hemşireye, vefat eden oda arkadaşının pencerenin dışında görünen harika şeylerden bahsetmesine sebep olan şeyin ne olabileceğini sordu. Hemşirenin cevabı, ölen adamın kör olduğu ve pencerenin önündeki duvarı görmediğiydi. “Sanırım seni cesaretlendirmek istedi” dedi.
Epilog: Diğer insanları mutlu etmek çok büyük mutluluk getirir, kendi durumunuz ne olursa olsun. Paylaşılan dertler yarısı kadar üzüntü verir, paylaşılan mutluluklar ise iki katı artar.
Kendinizi zengin hissetmek istiyorsanız, sahip olduğunuz ve paranın satın alamayacağı her şeyi sayın.
Yaşadığımız her bir gün bize bir hediyedir.
| |
ASKlM
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Ben Küçüğüm...> 15.Ara.2008 Pzt 18:04:59 | | fiogf49gjkf0d
Belkide bu hayatta yanlış olan benim, fazla olan eksik olan ne varsa hepsi de benim, yaşam bu, bişeyler dönüp duruyor, dünyanın dönmesi ile alakalı değil bunlar. Kendimdeki yanlışlıkları çözmeye çalşıyorum, biliyorum bende bir çocuğun yüreği ve bir yetişkinin bedeni var, bunları tam olarak tanımıyorum ama içlerinde yaşıyorum. Ne gariptir ki kendimi keşif yolculuğunda son demleri yaşayan bir kaşif gibi görmeye başladım, dışarıdaki yaşama karşın iç dünyamdaki yolculuk daha zorlu geçmeye başladı. Her şeye kapıyorum gözlerimi ve yaşamımı, sadece dostlarıma kapatamıyorum yüreğimi, dost elim benimle, sevgiyi tutan yüreğim şu anda nerede bilemiyorum. Ama bu sevgisiz yaşama gözlerimi kapayarak devam ediyorsam, benim yerime tahammül göstermesi gereken o olmalı, yüreğim sahip çıkmalı artık yaşamın tüm zorluğuna. Farklı bir yaşamı hayal etmiyordum, sadece elimdeki yaşamın sevgiyle yaşanır olmasını bekliyordum, elimizde bulunan yaşama gerçekten ellerimin uzanmasını istiyordum. Hep konuşan, beni sevgiye çağıran yüreğimi derin bir sessizliğe itmek istemiyorum, insan herşeyden önce bir dostunu kaybettiğini düşündüğünde kırılıyor, ya yüreğim, yüreğimi neden kaybediyorum bilemiyorum. İnsanlar öyle bencil ve alıcı rolleri kapmışlarki bişey diyemiyorsun, değişiklik yapamıyorsun, sen arkadaşsan arkadaşlık var, sen özveride bulunursan özveri var, sen seversen sevmek var, her şeyin karşılıklı olduğu bir dünyada peki nerede bu duyguların karşılığı. Bende değişmek istiyorum diye haykırıyorum ama yapamıyorum, buradaki yaşamımı, harfleri sardığım fırça darbeleri ile sevgiye boyarken birdenbire şımarmak isteyen küçük bir çocuk oluveriyorum, sonra insanların arasına karışınca birden büyüyorum yeniden. Sevgi duygularım kabarınca nasıl da çıkıp geliyor içimdeki küçük çılgın çocuk, saklandığı yerden, alıp götürüyor beni riyaraklıklardan hüzünlerden, kim ne derse desin ben küçüğüm hiç büyümek istemeyen bir küçüğüm. | |
ASKlM
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >(s.a.v) Peygamber Efendimizin Çocuklara Olan Sevgisi Ve İlgisi )> 15.Ara.2008 Pzt 17:56:56 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) in tüm insanlığa örnek olan şefkati, merhameti ve müminlere olan düşkünlüğü, çocuklara olan tavrında da çok yoğun olarak görülmektedir. Peygamberimiz (sav) hem kendi çocukları ve torunları hem de ashabının çocukları ile çok yakından ilgilenmiş, doğumlarından isimlerinin konmasına, sağlıklarından ilimlerinin artmasına, giyimlerinden oynadıkları oyunlara kadar onlar için tavsiyelerde bulunmuş, hatta bizzat yol göstermiş, ilgilenmiştir.
Örneğin, Peygamber Efendimiz, kızı Hz. Fatıma (ra) ya, her iki torununun doğumundan hemen önce"Doğum olunca bana haber vermeden çocuğa hiçbir şey yapmayın"181 diye tembihlemiştir. Bebeklerin doğumundan sonra ise onların beslenmelerini, bakımlarını ve nasıl korunacaklarını bizzat göstererek anlatmıştır.
Peygamberimiz (sav) ayrıca, yeni doğan bebeklere, çocuklarına, torunlarına ve ashabının çocuklarına hep dua etmiştir. Onları severken ya da onların oyunlarını izlerken, onlar için Allah tan hayırlı ve uzun bir ömür, ilim, hikmet ve iman istemiştir. Örneğin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin e her vesilede dua etmiş ve bu duasının, Hz. İbrahim in Hz. İshak ve Hz. İsmail için ettiği dua olduğunu belirtmiştir.182
Ashabından İbn-i Abbas (ra) çocukken Peygamberimiz (sav) in kendisine "Allah ım buna hikmeti öğret" diye dua ettiğini aktarır. Ashabından Enes (ra) e ise çocukluk döneminde, Allah ın mal ve evladını çok ve ömrünü uzun kılması ve verdiklerinin Enes (ra) hakkında hayırlı ve mübarek olması için dua etmiştir.183
Peygamber Efendimiz çocukların oyununa da çok önem vermiş, hatta zaman zaman onlarla oyun oynayarak ilgilenmiştir. Hz. Peygamber (sav), "Çocuğu olan onunla çocuklaşsın"184 diyerek, anne babalara çocuklarını bizzat eğlendirmelerini tavsiye etmiştir. Peygamberimiz (sav) çocukların yüzme, koşu, güreş gibi oyun ve sporlarla meşgul edilmelerini de tavsiye etmiş, hatta torunlarını ve çevresindeki çocukları buna teşvik etmiştir.
Birçok sahabe, Peygamber Efendimizin çocukları nasıl sevdiğini, onlarla nasıl ilgilendiğini ve oyunlar oynadığını aktarmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir:
Hz. Enes (ra):
"Resulullah aleyhissalatu vesselam çocuklarla şakalaşmada insanların en önde olanıydı."185
El Bera (ra):
"Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellemi Hasan omuzunda iken gördüm…"186
"Peygamberimiz (sav) kızı Hz. Fatıma (ra) ya şöyle derdi: Haydi şu oğullarımı (Hasan ve Hüseyin) çağır bana! Ondan sonra o ikisini göğsüne basar, koklardı."187
Ya la İbnu Mürre (ra) Peygamberimiz (sav) in çocuklara olan sevgisine, onlarla nasıl şakalaştığına dair şunları anlatmıştır:
"Bir grup ashab, Resulullah ile birlikte aleyhissalatu vesselam ın davet edildiği bir yemeğe gittiler. Yolda torunu Hüseyin e rastladılar, çocuklarla oynuyordu.
"Resulullah (sav) çocuğu görünce ilerleyip cemaatin önüne geçip onu tutmak için ellerini açtı. Çocuk ise sağa sola kaçmaya başladı. Resulullah da onu takliden sağa sola koşarak, tutuncaya kadar peşinde koştu. Yakalayınca ellerinden birini çenesinin altına diğerini de ensesine koyup öptü ve Hüseyin bendendir. Ben de Hüseyindenim. Kim Hüseyin i severse Allah da onu sevsin. Hüseyin sıbtlardan bir sıbttır (torun) buyurdu."188
Hz. Enes (ra) in bildirdiğine göre Resulullah (sav), "dünyadaki iki reyhanım" dediği torunları Hasan ve Hüseyin i sık sık yanına çağırtıp onları koklar ve bağrına basardı.189
İbnu Rebi ati ibni l Haris (ra) diyor ki:
"Babam beni, Abbas (ra) da oğlu el-Fadl (ra) ı Resulullah a gönderdi. Huzurlarına girdiğimiz zaman bizi sağlı sollu oturttu ve bizi öylesine sıkı kucakladı ki daha kuvvetlisini görmedik."190
Resulullah (sav)çocuklara olan sevgisini gösterirken sıkça onların başlarını okşardı ve onlara hayır duaları ederdi. Örneğin Yusuf İbni Abdillah İbni Selam (ra), "Hz. Peygamber (sav) beni Yusuf diye isimlendirdi, başımı okşadı" der. Amr İbnu Hureys (ra) ise annesinin kendisini Hz. Peygamber (sav) in huzuruna götürdüğünü, Resulullah (sav) ın başını okşayıp bol rızka kavuşması için dua ettiğini, Abdullah İbnu Utbe (ra) de beş-altı yaşlarındayken Peygamberimiz Efendimizin başını okşayarak, zürriyeti ve bereketi için dua ettiğini hatırlayabildiğini anlatır.191
Hz. Muhammed (sav) in çocuklara gösterdiği ilgili ve sevgi dolu tavrı, Ebu Hüreyre (ra) de şu örneklerle anlatmıştır:
"Meyvenin ilk çıkanı getirildiği zaman Resulullah (sav) şöyle derdi: Allah ım Bize, Medinemize, meyvelerimize, müdd ve saımıza (yani ölçeklerimize) kat kat bereket ver diye dua ederdi. Sonra meyveyi orada bulunan en küçük yaştakine verirdi."192
"Çocuğa karşı yumuşak davranmak Allah Resulü nün adetlerindendi. Allah Resulü bir seferden döndüklerinde çocuklar kendilerini karşılarlardı. Allah Resulü de durur sahabelerine çocukları kaldırmalarını emrederdi. Onlar da çocukların kimini Allah Resulü nün önüne kimisini terkisine bindirir ve bazılarını da kendileri bineklerine alırlardı."193
"Resulullah (sav) Hz. Fatıma nın evinin avlusuna geldi ve oturdu. Burada çocuk var mıdır? diye sordu. Hz. Fatıma nın çocuğu (Resulullah ın torunu), süratle koşarak geldi ve Resulullah ın boynuna sarıldı. Resulullah çocuğu öptü."194
"Çocuklarla o kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu."195
Cabir İbnu Semüre (ra) de aynı konuda şunları anlatmıştır:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam la birlikte ilk namazı kıldım. Sonra aleyhissalatu vesselam ehline gitti. Onunla ben de çıktım. Onu bir kısım çocuklar karşıladı. Derken onların yanaklarını bir bir okşamaya başladı. Benim yanağımı da okşadı. Elinde bir serinlik ve hoş bir koku hissettim."196
Kız çocuklarının doğar doğmaz öldürüldükleri bir dönemde peygamber olarak görevlendirilen Hz. Muhammed (sav), kız çocuklarını da erkek çocuklardan ayırmamak gerektiğini, kız çocuklarını öldürmenin günah olduğunu bildirmiş, ve hepsine eşit sevgi ve ilgi göstererek, topluma da güzel bir örnek olmuştur. Peygamberimiz (sav) in kız çocuklarındaki güzel özellikleri vurguladığı sözlerinden biri şudur:
"Kız ne güzel evlattır. Şefkatli, yardımsever, munis, kutlu ve analık duyguları ile doludur."197
Peygamberimiz (sav) sevgisini hem sözleriyle hem de davranışlarıyla gösterirdi. Çocuklara onları sevdiğini söylerdi.198
Peygamber Efendimiz, çocuklara olan şefkatinde hiçbir ayırım gözetmezdi. Kendi çocuklarına ve torunlarına gösterdiği sevgi ve merhametin aynısını diğer Sahabî çocuklarına da gösterirdi. Halid bin Said (ra), Peygamberimiz (sav) i ziyarete geldiğinde yanında küçük kızı da vardı. Habeşistan da doğduğu için, Peygamberimiz (sav) ona ayrı bir yakınlık gösterirdi. Bir seferinde Peygamberimiz (sav) in eline işlemeli bir kumaş parçası geçmişti. Hz. Halid in kızını çağırttı ve ona verdi, sevindirdi.
Cemre o sıralar küçük bir çocuktu. Babası alır, onu Peygamberimiz (sav) in huzuruna götürür, derdi ki: "Yâ Resulallah, şu kızım için Allah a bereketle dua eder misiniz?" Peygamber Efendimiz Cemre yi kucağına oturttu, elini başına koydu ve bereketle dua buyurdu.
Peygamberimiz (sav) in yardımcısı Hz. Zeyd (ra) in oğlu Üsame (ra) Peygamber Efendimiz ile ilgili şunları anlatmıştır:
"Resulullah bir dizine beni, bir dizine de torunu Hasan ı oturtur; sonra ikimizi birden bağrına basar ve Ya Rabbi, bunlara rahmet et. Çünkü ben bunlara karşı merhametliyim diye dua ederdi."199
Bazı kimseler, Peygamberimiz (sav) in çocuklarla oyun oynamasını, onlarla ilgilenmesini anlamıyorlardı. Bir defasında Akra bin Habis (ra), Peygamberimiz (sav) i, Hz. Hasan ı öperken gördü ve şöyle dedi:
"Benim on çocuğum var. Şimdiye kadar hiçbirini öpmedim." Bunun üzerine Peygamberimiz, "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz" buyurdu."200
Peygamber Efendimiz mübarek evladı Hz. İbrahim i de, süt annesinin evinde sık sık ziyarete gider, şefkat ve merhametini göstererek, başını okşar, bağrına basardı. Peygamber Efendimizin hizmetkarı Hz. Enes (ra), ilgili bir hatırasını şöyle anlatır:
"Ben ev halkına Resul-i Ekremden (sav) daha şefkatli, daha merhametli davranan bir kimse hayatımda görmedim. İbrahim, Medine nin Avali kısmında sütannesinin yanında bulunurken, Peygamberimiz onu görmeye gider, biz de beraberinde bulunurduk... Peygamberimiz içeri girer, oğlunu alır, öper, sonra dönerdi... Yine bir gün gittiğimizde Resulullah çocuğunu getirtti, bağrına bastı. Ona bazı sözler söyledi, onunla konuştu."201
Hazret-i Ali anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz bize ziyarete gelmişti. O gece bizde kaldı. Hasan ve Hüseyin de uyuyorlardı. Bir ara Hasan su istedi. Peygamberimiz hemen kalktı ve su kırbasından bir bardak su aldı, çocuğa verdi…"202
Peygamberimiz (sav), ayrıca müminlere çocukları arasında adaletle davranmalarını hatırlatmış ve şöyle demiştir:
"Allah tan korkun. Çocuklarınızın size itaatli olmalarını istediğiniz gibi siz de onların aralarında adaletle davranınız."203
"Allah öpücüğe varıncaya kadar her hususta çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever"204
Peygamberimiz (sav) çocukların eğitilmeleri ve güzel ahlak ile terbiye edilmeleri üzerinde de durmuş ve bu konuda birçok tavsiyede bulunarak yol göstermiştir. Peygamberimizin (sav) bu konudaki sözlerinden bazıları şöyledir:
"Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz."205
"Çocuğun, babası üzerindeki haklarından biri ismini ve edebini güzel yapmasıdır."206
"Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın..."207
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), her konuda olduğu gibi, çocuklarla ilgilenmesi, onlara gösterdiği sevgi ve şefkat ile müminlere en güzel örnektir. Peygamberimiz (sav) "Küçüklerimize şefkat etmeyen ... bizden değildir"208 diyerek, çocuklara gösterilen şefkatin önemini belirtmiştir..
| |
ASKlM
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Yaşam Ve Ölüm -> 15.Ara.2008 Pzt 17:31:30 | | fiogf49gjkf0d
hayat hep birlikte olma çabalarının yalnız kalmaların kayalarında parçalanısından ibarettir diyordu biri peki yaşamak ve ölmek sebep sonuç ilişkisinde ise,ve ölüm yaşantımızın haklı bir sonucuysa yaşamak icin sebeplerimiz neler?aslında çok ta sevmedigimiz bir hayata çogu zaman kıyısından köşesinden tutunuruz,bir mut ararız bizi baglayacak..bir yerden baktıgımızda aslında kedinin fare ile oynadıgı gibi oynar ne büyük ironidir bu!düsünmeden yasarız cogu zaman düsündügümüzde de aman be bosver deriz,koca dünyada ben merkezli yasamaya calısırken evrende cok ufak bir nokta olmak kacıs noktamızdır cogu zaman,yalnız degiliz diye kendimizi avuturuz..aslında o kadar yalnızız ki..söylesenize kim cift doguyor anne karnından ya da kim mezara iki kisi gömülüyor?kendimizi kandırıyoruz sanki -mış gibi yapıyoruz...ama kabullenemiyorz yalnız olmayı,iliskilerimiz oluyor bir yerden sonra hayatımız,degilmi ki biz ölüyoruz ilişkilerimiz nasıl kalsın?ve bitiremediklerimiz(iliskilerimiz) boguyor bizi,kacmaya calıstıgımız anlarda sorumluluklarımız ya da baska sebepler yakalıyor ve keşke ler başlıyor etrafımızı sarmaya sonra yasamamıs olmayı diliyoruz caresizce.. peki ya ölüm?en sıkı dostumuz gibi sarıldıgımız hayatımızda çokta haketmedigimiz bir tekedişmi ya da terkedilişmi? aslında sormak istedigim cok soru var,ne yazıkki hayat herzaman sevincli olmuyor.. | |
ASKlM
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Öneriler >Rap Odası İstiyoruz;)> 15.Ara.2008 Pzt 15:33:41 | | fiogf49gjkf0d
| |
ASKlM
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Sigaranın Faydaları ııı::::::::ı~~> 15.Ara.2008 Pzt 14:09:05 | | fiogf49gjkf0d Sigaranın Faydaları
Sigaranında faydası mı olurmuş, demeyin. İşte o kadar kötülenen her fırsatta iftiralara mağruz kalan sigaranın faydaları :
Sigara içeni köpek ısırmaz; çünkü yanında baston taşır.
Evine hırsız girmez; çünkü sabahlara kadar öksürür.
Üzerine sinek konmaz; çünkü buram buram nikotin kokar.
Fazla yorulmaz; çünkü yorulunca tıkanacağını bilir.
Yürümek için zorlanmaz; çünkü tekerlekli iskemlede gezdirilir.
İhtiyarlamaz; çünkü genç yaşlarda sevdiklerine kavuşur.
Yüzlerine renk gelir; çünkü dişleri ve bıyıkları sapsarı olur.
Vücutları bir kuş gibi hafifler; çünkü ileri dönemdeki dolaşım bozukluğundan ötürü önce parmakları, sonra da el ve ayakları kesilir.
VE ZARARLARI SİGARANIN!!
-Akciğer kanseri -Bronşit -Amfizem -Kroner arter hastalıkları -Yemek borusu kanseri -Mide kanseri -Ülser -Pankreas kanseri -Rahim kanseri -Kısırlık -Erken menapoz -Ağız kanseri -Periferik damar hastalıkları -Felç -Gırtlak iltihabı -İdrar kesesi kanseri -Kemik erimesi -Koku duyusunda azalma -Tat alma duyusunda azalma -Döllemede azalma -Cinsel gücün azalması
EGER BUDA ÇÖZÜM VERMİYORSA AŞAGIDA BUYURUN MENÜNÜZ
| |
| |