ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
22 Mayıs 2024, Çarşamba 00:16   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  CaLlKusu> Forum Mesajları
    CaLlKusu'e ait Toplam 18 Forum Mesajı var
<<12 >>


CaLlKusu

CaLlKusu resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Kopulası Şeyler >Fark Ettim Ki. (Oyun)>
  19.Mar.2009 Per 19:31:09
fiogf49gjkf0d
Fark ettim ki farkındalığın farkına varmışsınız


CaLlKusu

CaLlKusu resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Kopulası Şeyler >Kafanı Arkaya ÇEVİR ve Gördüklerini Bizimle Paylaş :)>
  19.Mar.2009 Per 19:15:21
fiogf49gjkf0d

arkaya baktığımda o kadar çok sey görüyorum ki acılar hüzünler mutluluklar yalnızlıklar bunun yanı sıra kalabalıklar sevgiler nefretler kavgalar aşklar ayrılıklar

insannı insan yapan tüm duygular bazıları fazla bazıları az yaşandı ama yaşandı o yüzden geçmişe bakmıyorum yada kafamı arkaya çevirmiyorum geleceğe bakıyorum kafamı arkaya çevirmiyorum en fazla sağa sola cevirip etrafımdakilere bakıyorum ne gerimde bıraktıklarımı nede arkamdakileri günümüme taşımadım taşımayı düşünmüyorum arkam bomboş her günüm yeni bir sayfa her gün sıfırdan başlıyorum

 



CaLlKusu

CaLlKusu resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >18 MART UNUTMAYIN UNUTTURMAYIN>
  19.Mar.2009 Per 18:41:57
fiogf49gjkf0d

 

SEYİT ALİ ONBAŞI (SEYİT ALİ ÇABUK)

 

Seyit Onbaşı, 1889 yılının Eylül ayında Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyünde dünyaya geldi. Babasının adı Abdurrahman, annesinin ki Emine idi.

Seyit, 1909 yılının Nisan ayı başlarında askere alındı. 1912 de Balkan Savaşları na katıldı. Savaş bitiğinde terhis edilmedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi nde görev aldı. Çanakkale Savaşları nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdırdı.
18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyası nda ayakta kalabilen tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu. Seyit Onbaşı büyük bir güçle 215 Okkalık mermiyi üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve bu kahramanlığı ile Ocean gemisi büyük bir yara almıştı.
Seyit Onbaşı 1918 sonbaharında köyüne döndü. sanatı olan ormancılık ve kömürcülüğe devam etti.

1934 tarihinde yürürlüğe konan soyadı yasasıyla "Çabuk" soyadını aldı. 1939 yılında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle vefat etti.

 

 

SEYİT ALİ ONBAŞI VE ÇANAKKALE SAVAŞI

 

Çanakkale önlerinde tarihte ender görülen bir muharebe cereyan etmekteydi. Bir yanda dünyanin en gelismis askeri vasitalarina sahip ve sayica çok kalabalik Bati ülkeleri, diger tarafta vatanlarini müdafaa için cepheye kosup; düsmanin topuna, tüfegine iman dolu gögsünü siper eden Mehmedcik...

Anadolunun cihangir ruhlu yigitleri, sanli fakat talihsiz devletlerinin elde kalan kismini müdafaa için cansiperane vurusmakta. Düsman zirhlilarinin yagdirdigi güllelere, yaylim atese karsilik vermekte, düsmana adim attirmamaktadir.

Her hususu gözönünde bulundurduklarini zanneden ve hesaplarina göre en geç üç günde Çanakkale yi asacaklarini hesap eden düsmanlar yanildiklarini aci bir sekilde görecek ve zelil bir halde kaçacaklardir Çanakkale önlerinden. Onlar kaçarken, geride Mehmetçiklerin kanlari, canlan pahasina kazanip evlatlarina ithaf ettikleri sanli bir hatira kalacaktir.

Çanakkale harbinde tarihlere sanla geçen kahramanlik tablolari çizilmistir. Iste böyle tablolan çizenlerden birisi de Koca Seyyit tir.

1889 da Balikesir e bagli Havran ilçesinin Çamlik köyünde dünyaya gelen Seyit, çocuklugundan itibaren gürbüz yapisi ve pehlivanligiyla dikkatleri çekmistir. Bu vasfindan dolayidir ki asker ocaginda kendisine pehlivanligina izafeten "Koca" lakabi verilmis ve "Koca Seyyid" diye taninmistir.

1909 da vatani vazifesine yapmak üzere askere giden Koca Seyit üç senelik asker iken 1912 de Balkan harbi patlak vermis, Seyit de birligiyle birlikte savasa katilmistir. 1913 te Balkan savasinin sona ermis olmasina ragmen Seyit terhis edilmemistir.

1914 te Birinci dünya savasi patlak verince Seyit de Çanakkale de topçu eri olarak vazife almisti.

Çanakkale Bogazi nin Rumeli yakasinda, Kilitbahir denilen mevkide 28 lik Mecidiye bataryasinda Seyit le birlikte kirk kisi vazifeliydi.

17 Mart 1915 te Çanakkale deki bütün birliklerde yogun bir faaliyet görülmekteydi. Ertesi gün, düsmanin büyük bir hücuma geçecegi haber alinmisti.

Seyit Onbasinin bataryasinda da hazirliklar tamamlanmis ve düsmanin taarruzu beklenmeye baslanmisti.

18 Mart 1918 de ilk önce Fransiz daha sonra Ingiliz zirhlilari Çanakkale bogazinda görülmüslerdi. Kiyilan yogun top atesine tutan düsman zirhlilari ayni siddette karsi atesle karsilasinca duraklamislar, fakat ateslerini kesmemislerdi.

Anadolu ve Rumeli kiyilarindan ates ve dumanlar göklere yükselmekteydi, düsman atesi araliksiz devam ediyordu.

Ingilizlerin en büyük savas gemilerinden Queen Elizabeth ve Ocean zirhlilari Koca Seyit in bataryasinin bulundugu Kilitbahir önlerine gelmis, kiyiyi top atesine tutmustu.

Ates çemberi genisleye genisleye Koca Seyit in bataryasina ulasmisti. Bataryanin sagina soluna mermiler pespese düsmeye baslamisti. Durumun kritik olusunu gören batarya komutani "siginaga!" emrini vermisti. Fakat batarya erleri siginaga ulasmadan müthis bir gürültü kopmus, sanki yer yerinden oynamisti. Koca Seyit de o gürültüden sonrasini hatirlamiyordu. Düsman gemilerinden atilan bir mermi cephanelige isabet etmis, cephanelik havaya uçmustu.

Bataryadaki erlerden on dördü sehit olmus, yirmi dördü ise yaralanmisti. Sadece Seyit ile Ali isimli arkadasi yara almadan kurtulmuslardi.

Saglik erlerinin müdahelesiyle kendine gelen Seyit gözlerini açinca etrafta sehit olan arkadaslarinin cesetlerim görmüs ve arkadaslarindan durumu ögrenmisti. Bataryada ikisinden baska kimse kalmamisti.

Bataryanin toplarindan ikisi topraga gömülmüs ve kullanilmaz hale gelmisti. Sadece bir tanesi kullanilabilir haldeydi. Onun da vinci kirilmisti.

Koca Seyit, bir denizde hâlâ ates püsküren düsman zirhlisina bir yerde yatan sehitlere bir de topa bakmis ve büyük bir hirsla her biri 215 okka (276 kilo) agirligindaki mermilere yönelmisti. Arkadasi Nigdeli Ali sasirmisti, Koca Seyit ne yapmak istiyordu. Seyit, saskin saskin kendisine bakan arkadasina "yardim et de mermiyi yükleneyim" demis, ardindan da "Ya Allah" diyerek koca mermiyi kavramis ve Ali nin yardimiyla sirtlamisti. 276 kiloluk yüküyle 28 lik topun alti basamagini çikan Koca Seyit mermiyi topun agzina yerlestirmeyi basarmisti. Imanin hem nur hem de kuvvet oldugunu göstermisti Koca Seyyit. Bu hakikati bütün dünyaya ilan edecekti. Simdi bütün dikkatini vermis önünde canavar gibi duran Ocean in üzerine çevirmisti topun namlusunu. Hedefi iyice tesbit edip nisaninin dogru olduguna kanaat getirdikten sonra "Ya Allah, bismillah!" diyerek topu ateslemisti. Topun gürlemesiyle birlikte karsidaki düsman gemisinden yogun siyah bir duman yükselmisti. Aninda yalpalamaya baslamisti. Koca gemi isabet almisti. Gemi personelinin sesleri kiyidan duyuluyordu. Vurmustu Koca Seyit, koca kefere gemisini. Ve magrur düsmanin koca gemisi batacakti.

Düsmanlar Mecidiye bataryasinin safdisi edildigini zannetmekteydiler. Kilitbahir cephesindeki komutanlar da ayni kanaate varmislardi. Fakat Mecidiye bataryasindan ateslenen bir top düsman gemisini batirmisti iste.

Batarya komutani Hilmi Bey derhal Mecidiye bataryasina kosmus ve topu Seyitle arkadasinin atesledigini ögrenmisti. Hemen oracikta onbasi rütbesini takmisti Seyit e. Komutanlar takdirlerini bildirmekteydi.Batarya Komutani Hilmi Bey ne istersin Seyyid dediginde Kumandanim tayinim az geliyor iki tayin isterim demis, fakat ikinci yemekte arkadaslarim bir tayin alirken ben iki tayin alamam diye hakkindan feragat etmistir.

"Nasil yaptin?" sualine ise su cevabi veriyordu. "Cenb-i Hakkin yardimiyla."

Koca Seyit in Ocean i batinsi bir anda her tarafa yayilmisti. Mehmedcik taze moralle düsmani siddetli top atesine tutmustu. Gün batimina kadar devam eden siddetli savasta düsman perisan edilmisti. Düsman Çanakkale yi geçememisti. Geçemiyecekti de...

Çanakkale kahramanlarindan Koca Seyit 1918 de terhis edilmisti. Köyüne dönen Seyit geçimini temin için çalismaya baslamisti. Fakat hain gözler cennet vatanin üzerinde olunca rahatlik yoktu.

Düsmanlarin hücumlari bitmiyordu. Daha düne kadar Osmanli devletine bagli olan "usak tabiatli" Yunanlilar 15 Mayis 1919 da Izmir i, 28 Mayis 1919 da da Ayvalik ve Edremit i isgal etmisti. Vatan istila altindaydi, Çanakkale nin sanli gazisi Seyit onbasi durabilir miydi? Durmadi ve isgal haberini alir almaz cepheye kostu.

Karis karis vatanini müdafaa eden yediden yetmise Anadolu insaniyla omuz omuza verip vurusuyordu. Koca Seyit, Ordunun 26 Agustos 1922 de baslattigi büyük taarruza da istirak etmis ve 28 Agustos ta cereyan eden muharebede iki yerinden yaralanmisti. Büyük zaferin kazanildigini hastanede yatarken ögrenmisti Koca Seyyit. Dünyalar kendisinin olmustu. Artik asirlardir oldugu gibi sanli bayragi semalarda hür olarak dalgalanacak, Ezan-i Muhammedi vatan semalarindan eksik olmayacakti.

Savasin kazanilmasindan sonra mütevazi hayatini devam ettirmisti. Koca Seyyid, fakirdi, çoluk çocugunun geçimini saglamak için binbir mesakkatle dagdan odun getiriyor, odun kömürü yapip satiyordu.
Koca gazinin madalyasi bile yoktu. O da "müracaat et sana madalya versinler, maas baglasinlar" diyenlere, "Biz madalya için, maas için dövüsmedik. Ya sehid olacagiz ya gazi dedik. Ücretini Cenab-i Allah tan bekledik ve Rabbim bize gazilik rütbesini nasib etti" demistir.

Dagdan sirtinda odun tasirken yagmurlu ve soguk havalarda üsütmüs sonunda zatürre hastaligina yakalanmisti.Hastaligi sirasinda da malesef hiçbir yardim görememisti.1939 yilinin Aralik ayinda vefat eden Koca Seyit geride maddî hiç bir servet birakmamisti. Madde bakimindan belki dünyanin en fakir insaniydi, fakat, sanli tarihe malolan sanli hatiralar birakmisti.

Koca Seyyid ve arkadaslarini bu vesileyle birkez daha rahmet ve minnetle yad ediyoruz....

 



CaLlKusu

CaLlKusu resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >18 MART UNUTMAYIN UNUTTURMAYIN>
  19.Mar.2009 Per 18:37:39
fiogf49gjkf0d
BİR ANZAK ASKERİNİN ÇANAKKALE SAVAŞI SIRASINDA
AİLESİNE YAZDIĞI MEKTUP

10 AĞUSTOS 1915
GELİBOLU

Sevgili ve bir zamanlar mutlu ailem.
Gelibolu cehenneminden hepinize merhaba! Bu mektubu size yazmak niyetinde değildim. Aslında ben artık kimseyle konuşmak kimsenin, kimsenin yüzünü görmek istediğimden de emin değilim. Hem siz benim buraya cehennem dediğime bakamayın burası hakikaten güzel bir yer. Üzerleri toz toprakla örtülmeden önce zeytin ağaçlarının bolluğu, savaşa aldırmadan her yanda pıtır pıtır açan kırmızı gelinciklerin neşesi, akşamları yarımadayı kızıla boyayarak batan güneşin insanın içini acıtan güzelliği ve bir de Gelibolu bülbülleri. Gelibolu’da hâlâ un ufak olmadan kalan küçük bir ruh parçam mevcutsa bunu bülbüller sağlamıştır. Eğer o sırada bir Türk öldürmüyor ya da Türkler tarafından öldürülmüyorsak, Gelibolu’nun muhteşem gurubunu seyrediyoruz. Ege Denizi’nin içine gömülen güneşin biraz önce Pasifik Okyanusu’ dan yükselerek Yeni Zelanda’ da ki ertesi günü aydınlattığını bilmek insanın canını acıtıyor. Fakat bu acı hissi çok kısa sürüyor, sonra yeniden katılaşıyorum. Artık saatlerce hiçbir şey hissetmiyor ve duymuyorum. Bu arada sadece bakıyor, saklanıyor, ateş ediyor, süngü takıyor, düşman öldürüyor, bit ayıklıyor, yemek diye verdikleri kuru bisküvi, kraker, kuru et parçalarını kemiriyor, zaman olursa yatıyor, çok ender olarak da uyuyorum. Ben artık sadece bir Anzak askeriyim. Ne sevdiğim şarkılar, yemekler, kokular ne de sevdiğim insanlar... Ben artık bir sayıyım. Yaşayan bir sayı. Ölürsem o zaman da bir sayı olacağım. “Vatan uğruna kahramanca” ölmüş bir sayı. Kahramanca ve vatan uğruna! Kahramanlık mı? Hadi yaa. Kahramanlık zorla olmaz. Vatana gelince... Burası Türklerin vatanı ve bu savaş bizim savaşımız değil. Bizler İngilizlerin de söyledikleri gibi sadece “hevesli oğlan çocukları”yız. Asıl kahraman olan Türkler. “Johnny Türk” dediğimiz Türkler vatanlarını savunmak için bize karşı çok ağır şartlar altında direniyorlar ve kahramanca ölen asıl onlar.
Geçen hafta ölüleri gömmek için karşılıklı ateş kes ilan edildiğinde ilk defa Türkleri yakından ve canlıyken gördük. Türkler bize anlatılan canavarlara benzemiyordu.Onlar da gözlerinde endişe ve keder olan genç insanlardı.Onlarında arkalarında bekleyen üzüntülü aileleri, yaşlı anne-babaları, karıları belki de sevgileri vardı. Onlar da yaralanınca acı çekiyor, onlar da gencecik hayallerini bırakıp ölüyorlar. Türkler de insandı.
Bana sigara ikram eden iki Türk’e ben de konserve et verdim, ama kabul etmediler. Bu sığır etidir dediysem de inanmadılar. Aslında anlamadılar. O zaman ellerimle kafama boynuz yapıp öküz gibi böğürdüm. Güldüler. Ben de güldüm. Orada savaş meydanında etrafımız askerlerin cesetleriyle doluydu, biz düşmandık ve birbirimize gülüyorduk. Bana sigara ikram eden Türklerden bir “sen no İngiliz” diye şaşırarak sordu. “Ben İngiliz değilim” dedim. Sonra elini uzattı “ben TÜRK” dedi. Bana uzatılan eli tuttum. Orada, Gelibolu’nun en kanlı savaşlarının yapıldığı o tepede, el sıkıştık. Ben artık bu adamla nasıl düşman olabilirdim? Ben bu adamla neden düşman olmuştum ki? Düşmanım o anda artık arkadaş Türk olmuştu.
Ben bu savaşta ölmeyi reddediyorum.
Bu benim savaşım değil.
Fakat yaşamak için de hiç isteğim kalmadı.
Tanrım günahlarımı affet.
Hepinizi çok seviyorum.


Ebediyen sizin oğlunuz.
Alistair John TAYLOR
GELİBOLU 1915



CaLlKusu

CaLlKusu resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity nedir ne değildir? >DİKKAT ! CHATCITY EN KARİZMATİK ERKEĞİ YARIŞMA ELEMELERİ !!!>
  15.Mar.2009 Pzr 12:43:19
fiogf49gjkf0d

1.) suleyman284 (43)

2.)dipintodiplu (60)

3.)byexotik  (48)



CaLlKusu

CaLlKusu resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >AH BİZ KADINLAR...>
  14.Mar.2009 Cmt 15:02:05
fiogf49gjkf0d
Ah biz kadınlar…
 
Birbirinizi sevin ama sevgiyi esaret yapmayın. Sevgi, ruhlarınızın kıyıları arasında, gidip gelen deniz olsun. Birbirinizin kadehini doldurun ama bir tek kadehten içmeyin. Birbirinize ekmeğinizi verin ama  aynı dilimi yemeyin. Birlikte şarkılar söyleyip, dans edin ama her biriniz yalnız ölün.
                                                                                                                  
Kahlil CİBRAN
 

Evlilik yıllarımdaydı, bir gün eşime, “Sana ne maddi ne de manevi ihtiyacım yok. İkimize de keyif verdiği sürece bu evlilik sürmeli” demiştim.
 
Tabii ki sonuç, bir haftaya yayılan tartışmalar ve küskünlüklerdi. Ona göre nasıl olur da bir kadının eşine maddi ihtiyacı olmazdı. Hele manevi ihtiyacı?
 
Tabi, beni eve girecek hırsızlardan, öcülerden eşim koruyacaktı. Çünkü o benden güçlüydü. Onun pazıları sert yumrukları vardı.  Bense narin, bir tokatla devrilecek küçücük bir kadındım.
 
Beni anlayamamıştı ne yazık ki… Anlamaması da çok doğaldı. Her ikimizde evlilikten ya da beraberlikten farklı şeyler bekliyorduk. Aynı evi, mutfağı, yatağımızı, çocuklarımızı paylaşmak, ailece görüştüğümüz dost sohbetleri ona öylesine yetiyordu ki… Oysa benim beklentilerim,  onun beklediklerinin çok ötesindeydi. Karı-koca olmak yerine hep sevgili kalmayı istemiştim.
 
Tabii ona, onun anladığı anlamda ihtiyacım yoktu. Kendimi hırsızlardan da, öcülerden de koruyabilirdim. Çalışıyordum. Maaşım ve mesleğim vardı. Yani ekonomik anlamda da kendime yetebilirdim. Ama ne var ki, kendi kendimi saramazdım. Kendi kendime güzel, sevgi sözleri söyleyerek hoşnut olamazdım. Yanağıma, alnıma, dudağıma bir öpücükte konduramazdım. Benim istediğim, geceler boyunca sevgiyle kollarında sarılıp, uyuyacağım, kendi dünyamı paylaşacağım, bireyliğimi koruyarak sürdürebileceğim bir beraberlikti. Adı ister evlilik olsun ister gönüllü beraberlik.
 
Oysa ben dünyamı ne kadar büyütmeye çalışıyor olsam da, için de bulunduğum kurum, o denli dünyamı küçültüyordu. Evet, eşime yeten o küçücük dünya, bana yetmiyordu.
 
Çoğu zaman, işimden çıktığımda evime, mecbur olduğum için gidiyordum. Oysa bir yerlerde oturmak, arkadaşlarımla sohbet etmek, belki bir iki kadeh bir şeyler içmek. Ya da, bazı geceler, sadece bana ait bir odada, yalnız kalmak veya yatmak. Düşünmek, kendi sevdiğim müziği dinlemek. Ya da, istediğim zaman, tek başıma çıkıp, yürümek.
 
Hayır, bunların yapılabilmesi, evlilik kurumu içinde neredeyse olanaksızdı. Belki bu özgürlükleri beyler, kadınlara göre,  daha rahat yaşayabiliyorlar. Zaten öğretilen kurum içinde, benim yaşadığım özlemleri duyan kadın sayısı da sanırım çok az.
 
Erkek dostlarımı şöyle bir kez daha gözden geçiriyorum. İlginç ki çoğunun, eşlerinin dışında sevgilisi var. Yani öteki kadın…
 
Ama inanın ki, bu erkek dostlarımın bir çoğu, eşlerinin dışında, değişik bir cinsel yaşam seçtikleri için değil, aşık olmak, sevgililiği yaşamak, özlemek ve özlenmek istedikleri için öteki kadını var ediyor. Yani küçülen, heyecanın kalmadığı dünyalarını büyütmek istiyorlar.
 
Çünkü kurum içinde bir şeyler eksik yaşanıyor. Çünkü yasaklar, evlilik kurumunun içinde, sınırlar var.
 
Ah biz kadınlar… Evlenir evlenmez, iyi bir eş, iyi bir anne olmaya soyunu veririz.
 
İşimiz, evimizin işleri, çocuğumuz ve de akşamdan akşama görüştüğümüz eşlerimiz, hemen de yetiverir.
 
Giderek haftada bire inen cinsellik, zaman içinde, angaryaya dönüşerek aylara düşer. Yani beden doyumu… Çoğu gez, giysiler bile çıkmadan…
 
Çünkü kadınlar böyle öğrendi. Çevresinden böyle gördü. Çok azımız küçülen dünyamıza baş kaldırıyoruz.
 
Ama çoğumuzun talebi, o kurumun küçülttüğü dünyada, eşimizle birlikte olmak. Yani, küçülen dünyada, yapışık kardeş gibi yaşamak zorunda kalan eşler…
 
Oysa yaşam öylesine kısa ki… Gelin, kurum adına bu güzel dünyayı küçültmeyelim. Yaşamı kendimize kahretmeyelim. Birbirimizin kadehlerini dolduralım ama tek kadehten içmeyelim. Varsın dünyalarımız alabildiğine büyüsün. O büyüyen dünyalarımız içinde, kollarımız hala birbirini buluyor ve istiyorsa, işte mutluluk yakalanmıştır.
 
Hem de baskısız, zorunluluk duymadan, sadece sevgiyle…
 
Uğur ilhan 
alıntıdır


CaLlKusu

CaLlKusu resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Uyuşturucu kullanan kişilerin tedavisi ve Bilinmesi gerekenler>
  11.Mar.2009 Çar 23:15:03
fiogf49gjkf0d

AİLELERİN BİLMESİ GEREKENLER

BUNDAN YÜZYIL SONRA BANKA HESABINIZDA KAÇ PARANIZIN OLDUĞUNUN, HANGİ TÜR BİR EVDE OTURDUĞUNUZUN YA DA NE ÇEŞİT ARABA KULLANDIĞINIZIN HİÇ ÖNEMİ KALMAYACAK.
ANCAK; BİR ÇOCUĞUN HAYATINDA ETKİLİ OLABİLİRSENİZ DÜNYA DAHA FARKLI OLACAKTIR.


TOPLUMUN TEMELİ AİLEDİR. SAĞLAM TEMELLERE OTURTULMUŞ AİLELERDEN OLUŞAN TOPLUM DA GÜÇLÜ OLUR.

AİLE VE YAKIN ÇEVRENİN DİKKATİNE!


Gencin içinde bulunduğu aile, okul, yakın çevre alkol kullanan, bağımlı olan genci ne kadar erken fark eder, ona yardımcı olmaya çalışırsa, gencin bağımlılıktan kurtulma şansı o kadar artar. Bu nedenle, erken teşhis belirtilerinin bilinmesi çok önemlidir. Teşhis belirtileri fiziksel ve ruhsal-toplumsal olarak iki grup içinde toplanır. Bunların birkaçının bir araya gelmesi alarmı harekete geçirir.

FİZİKSEL TOPLUMSAL RUHSAL

- Bitkinlik
- Dalgınlık
- Uyuklama
- Uyku bozukluğu
- Konuşma güçlüğü
- Burun akıntısı
- Terleme
- Titreme
- Dengesizlik
- Gözde kanlanma
- Göz bebeğinde daralama
- Yüzde kızarma-soğukluk
- Kabızlık
- İshal
- Mide-Bağırsak yakınmaları
- Yürüme bozukluğu
- Solunum güçlüğü
- Ağrılar

 
- Duygu durumu değişikliği
- İlgi-istek kaybı
- Donukluk
- Bilişsel bozukluklar
- Başarıda azalma
- Bakımsız dış görünüş
- Gerçek dışı konuşma
- İçe kapanma
- Çevre değişikliği
- Konuşma içeriğinde değişme
- Aşırı para harcama
- Suç işleme eğilimi
- Evden uzaklaşma
- Madde kokusu
 

- Madde Kullanan Kişi Nasıl Anlaşılır?


Madde kullanan kişiyi anlamak için kesin bir ölçü yoktur. Kişilerde görülen davranış değişikliklerini hemen uyuşturucu kullanımına bağlamak yanlış olur. Unutulmamalıdır ki; ergenlik döneminde de bedensel değişiklikler görülür.
Uyuşturucu madde kullanan kişilerde görülen davranış değişiklikleri şöyle özetlenebilir:

- Arkadaş çevresi değişir.
- Aile ilişkileri azalır, odasında yalnız kalmayı tercih eder.
- Okul başarısı ve okula devamı azalır.
- Daha fazla para harcamaya başlar
- Bazen neşeli, sakin, bazen öfkeli, saldırgan davranışlar gibi ruhsal değişimler gün içinde gözlenir.


Çocuğunuzun Uyuşturucu Madde Kullandığını Anlarsanız Bu Konulara Dikkat Edin!

Anne ve babalar; çocuğunuzun uyuşturucu kullandığını anladığınızda;
1- Paniğe kapılmayınız,
2- Öfke ile hareket etmeyiniz,
3- Sorunu görmezden gelmeyiniz,
4- Durumu gözlemleyiniz,
5- Çocuğunuzun sosyal çevresini inceleyip, sorunun kaynağını tespit etmeye çalışınız,
6- Çocuğunuzun arkadaş ilişkilerini gözden geçiriniz,
7- Çocuğunuzun uyuşturucu madde kullanmasının sebeplerinin arasında, sizin de eksik ve yanlış davranışlarınızın olduğunu göz ardı etmeyiniz,
8- Çocuğunuza kesinlikle kötü davranmayınız, onu suçlamayınız,
9- Uzman bir hekimin bilgisine başvurunuz
10- Uzman hekimin tavsiyeleri doğrultusunda hareket ediniz,
11- Çocuğunuzu sıkmadan, sevgi ve şefkatli bir yaklaşımla ona daha fazla zaman ayırınız,
12- Aile bağlarını gözden geçirip, sorunları giderip, güçlendirmeye çalışınız,
Gençlik ve Uyuşturucu


- Ergenlik


Ergenlik on üç yaşlarında başlayan ve yirmi yaşlarına kadar devam ettiği kabul edilen cinsel fizyolojik ve bilişsel yönden olgunlaşma süreci olarak adlandırılabilir.Tüm ergenlerin uyuşturucu madde kullanmaya başlama riski vardır. İradesizlik, kişilik zayıflığı madde kullanmak için mutlak etkenler değildir. Ancak madde kullanmaya başlayan gençlerde ortak bazı özellikler dikkat çekmiştir:

--- Ani tepkiler veren
---Saldırgan ya da asi davranışları olan
---Her şeyi reddeden
---Davranış bozukluğu gösteren
---Aykırı davranışlar içinde bulunan
---Erken yaşlarda davranış problemleri olan
---Çabuk heyecanlanan
---İçe dönük olan
---Fazlasıyla itaatkar olan
---Yaşıtlarından aşırı etkilenen

- Uyuşturucu Kullanan Gençlerin Ailelerinde Benzer Bazı Özellikler Bulunmuştur-

---Parçalanmış, boşanmış aileler
---Ebeveynlerden birinin kaybı
---Aile içinde uyuşturucu madde kullanan bir üyenin varlığı
---Aile içi iletişim eksikliği
---Baskıcı ve ilgisiz aile
---Aile içinde gencin özdeşim kurabileceği bir bireyin olmaması

 Madde Kullanmaya Gençler Daha Çok Nasıl Başlıyor?

Gençler en sık olarak merak nedeni ile madde kullanmaya başlamaktadır. Bu nedenle uyuşturucuya karşı özendirici davranışlardan kaçınmak gerekir.
Arkadaş baskısı ikinci önemli etkendir. Bir arkadaş ortamında yapılan ısrara çoğunlukla dayanılamamaktadır. Arkadaş grubunun dışında kalmak, onlardan farklı olmak korkusu yaşanmaktadır. Gencin kendini kanıtlama güdüsü ile bir de buna merak eklenince kullanım kaçınılmaz olmaktadır. Bu nedenle gencin kendi hakkını koruması, "hayır" diyebilmesi çok önemlidir.
Sorunlarını çözmek için başka yol kalmadığına inandıkları anda kullanım sıklaşır. Bir başka deyişle çaresizlik önlemi bir etkendir. Bu nedenle gençlere sorunlar ile başa çıkma yöntemlerinin öğretilmesi önem kazanmaktadır. Bu sorun karşısında nasıl davranmaları gerektiğinin öğretilmesi ve bugüne kadar kullandıkları yanlış davranış biçimlerinin düzeltilmesi gerekir.

ALINTIDIR BU BİLGİLER İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ NARKOTİK ŞUBESİNDEN ALINMIŞTIR.



CaLlKusu

CaLlKusu resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Uyuşturucu kullanan kişilerin tedavisi ve Bilinmesi gerekenler>
  11.Mar.2009 Çar 23:10:52
fiogf49gjkf0d
BU BİLGİLER İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ NARKOTİK ŞUBESİNDEN ALINMIŞTIR.

TEDAVİ

Evet! Uyuşturucu madde kullanan kişiler tedavi olabilir. Özellikle tedavi ilkelerini yerine getiren kişilerde uyuşturucu maddeyi bırakma oranı çok yüksektir.
Kullanıcılar arasında "bu hastalığın tedavisi olmadığı" yolunda bir kanı yerleşmiştir. Bu değiştirilmeye çalışılmalıdır.
Uyuşturucu maddeyi bırakan kişilerde tekrar madde kullanımına başlamak sık olarak gözlenen bir durumdur. Kişi uyuşturucu maddeleri bıraktıktan sonra bir daha hiçbir zaman kullanmamalıdır. Bir kez kullanması onun eski günlerine dönmesine neden olabilir.

     Tedavinin ilkeleri
Bu maddeleri kullanan kişilerin tedavisi kişiye, kullanılan maddenin cinsine ve kullanım süresine göre değişiklikler göstermektedir.
Tedavinin başarısı için iki önemli etken sayılabilir:
1. Bunlardan birincisi kişinin tedavi olmayı istemesidir. Eğer kişi tedavi olmayı kendisi istemiyor ise, kimse ona zorla bıraktırmayı başaramaz.
2. Diğeri ise kişinin maddeyi bırakmaya kendini hazır hissetmesidir. Çünkü, kişi maddeyi bıraktığı zaman alışkanlıklarını, yaşadığı ortamı değiştirmek zorunda kalabilecektir. Eğer tüm bunlara hazır değilse, yapabilecek fazla bir şey yoktur.
Uyuşturucu madde kullanan kişide bağımlılık geliştiyse, tedavi daha güç olacak ve daha uzun sürecektir.

Ayrıca, uyuşturucu kullanımı ile daha da artan aile içi iletişim bozukluklarının, kopukluklarının giderilmesi için anne ve babanın da tedaviye katılması gerekir.
ÖNLEME

Gençlerin madde kullanmaya başlamasını önlemede ailelerin çocukları ile ilişkilerinin kalitesi önemli bir yer tutar. Çocukları ile kuvvetli sevgi ilişkisi olan doğru ve yanlışları öğreten, davranışları için uygulanabilir kurallar koyan, bunların uygulanmasını sağlayan ve çocuklarını gerçekten dinleyen ebeveynler çocuklarının uygun bir aile ortamında yetişmesini sağlamış olurlar.

İnsan ihtiyaçları, sonsuzdur.Çocuğunuzun yaşını sosyal çevresini, ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak ne kadar harçlık vereceğinizi belirleyiniz. Belirlenen bu rakam ihtiyaçların üzerinde yada bu ihtiyaçları karşılayamayacak miktarda olmamalıdır.
 

(Çok verme arsız edersin. Az verme hırsız edersin.)
atasözü
 

     1. Değerlerin öğretilmesi:



Her ailenin bazı prensip ve standartlarla belirlenmiş davranış beklentileri vardır. Sosyal, ailesel ve dini değerler gence alkole ve maddeye hayır demeleri için nedenler bulmasını ve kararlılıklarını kesin bir şekilde sürdürmelerini sağlar.
Aile değerlerinizi çocuğunuza açık bir şekilde öğretebilmeniz için:
İzin alması için gerekli olan değerleri açık bir şekilde belirtin ve dürüstlük, sorumluluk alma ve kendine güvenin neden önemli olduğunu, bu değerlerin iyi kararlar vermede nasıl yardımcı olacağı hakkında konuşun.
Kendi davranışlarınızın çocuğunuzun değerlerinin gelişmesini nasıl etkilediğini sakın unutmayın. Çocuklar kendi anne-babalarının davranışlarını taklit ederler. Örneğin sigara içen anne ve babaların çocuklarının sigara içme yüzdesi daha yüksektir. Sigara içme, alkol ve yatıştırıcı ilaçları alma davranışlarınızı yeniden gözden geçirin. Unutmayın ki sizin bu maddeye karşı tutumunuz çocuğunuzun alkol veya madde kullanıp kullanmamaya karşı belirleyeceği tutumu şekillendirecektir. Bu zaman zaman aldığınız alkolü tamamen kullanmamanız anlamına gelmektedir. Çocuklar bağımlılık düzeyinde, kendisine ve ailesine zarar verebilecek düzeyde alkol kullanımı ile sosyal içicilik arasındaki farkı anlayabilirler.
Çocuğunuzun asla sizin içkinizden tatmasına izin vermeyin. Böylece çocuk, erişkinler için yasal ve kullanılabilir olan alkolün çocuklar için yasal olmayan bir madde olduğunu görebilir.
Kendi söz ve davranışlarınız arasında ki uyuma dikkat ediniz. Çocuğunuzun sizinle özdeşim kurduğunu unutmayınız. Çocuğunuzdan beklediğiniz davranışları sizin gösterdiğinizden emin olunuz. Çocuğunuz sizi model alır. Sizin davranışlarınızın, tutumlarınızın, sorunlarla başa çıkma yollarınızın benzerlerini çocuğunuzda görebilirsiniz.
Çocuğunuzun sizin aile değerlerinizi anladığından emin olunuz. Aileler bazen çocuklarının nadiren veya hiç konuşmadan değerleri aldıklarını düşünürler. Bu doğru değildir. Bunlar, aile yemek için bir araya geldiğinde konuşulabilir.


     2. Alkol ve Diğer Maddelere Karşı Kuralların Konması ve Bunların Uygulanması:

Kuralların konması işin sadece başlangıç kısmıdır. Önemli olan bunların uygulanmasıdır. Kurallara uyulmadığında uygulanacak yaptırımlar da önceden belli olmalıdır.
Açık olun. Kuralların nedenlerini açıklayın. Kuralların neler olduğunu ve nasıl bir davranış beklediğinizi söyleyin. Kurallara uymamanın sonuçlarını, yani yaptırımın ne olacağını, nasıl uygulanacağını ve ne kadar süreceğini tartışın.
Tutarlı olun. Çocuğunuzun alkol veya madde kullanmaması konusundaki kuralların evde, arkadaşında ve her yerde geçerli olduğundan emin olun.
Makul olun. Daha önce kararlaştırılmamış yeni kuralları ve cezaları çocuğunuzla tartışmadan uygulamayın. "Baban eve geldiğinde seni öldürür" gibi gerçekçi olmayan tehditlerden kaçının. Bunun yerine sakin bir şekilde tepki verin ve daha önce kararlaştırmış olduğunuz cezayı uygulayın.

     3. Alkol ve Maddelerin Etkileri Hakkında Bilgi Sahibi Olma:


Aileler; alkol ve uyuşturucu maddeler hakkında bilgilenmeli, tehlikeyi kendilerinden ve çocuklarından çok uzaklarda görmemeli, tehlikeden uzak kalabilmek için tedbirler geliştirmelidirler.

     4. Çocuğunuzla Konuşma ve Onu Dinleme:
Bir çok aile çocuğu ile alkol ve diğer maddelerin kullanımını konuşmaktan kaçınır. Bazıları kendi çocuklarının böyle maddelerle karşılaşmayacağını düşünür. Bazıları ise bunu nasıl konuşacağını bilmediği için veya böyle fikirleri çocuğun kafasına koymak istemediği için konuşmaz.
Çocuğunuz böyle bir problem yaşayıncaya kadar beklemeyin. Tedavi programlarına giren bir çok genç ailelerin öğrenmesinden önceki en az iki yıldan beri madde kullandıklarını açıklamaktadırlar. Çocuğunuzla madde ve alkol hakkında daha erken konuşmaya başlayın ve iletişim kanallarını açık tutun.
Tüm cevapları bilmeme olasılığından endişe etmeyin. Çocuğunuz bununla ilgili olduğunuzu bilsin yeter. Birlikte cevapları araştırabilirsiniz.

Aşağıda çocuğunuzla alkol ve madde hakkında konuşabilmenizi sağlayacak bazı ipuçları bulacaksınız.

İyi bir dinleyici olun. Çocuğunuzun size problemlerini veya sorunlarını getirebileceğinden emin olun. Çocuğunuzun size söylediği şeyleri dikkatle dinleyin. Öfkenizi kontrol edin, şiddetten kesinlikle kaçının. Gerekiyorsa, sakinleşmek için kendinize süre verin. Çocuğunuzun ne söylediğine çok dikkat edin. Eğer çocuğunuz sorunlarından bahsediyorsa, okulda veya arkadaşlarıyla işlerin nasıl gittiğini siz sorun.
Hassas konularda da konuşabileceğinizi hissettirin. Gençler, kendileri için önemli konularda ailelerinden bilgi alabileceklerine inanmak isterler.
Ödüllendirin. Sadece yanlışlar üzerinde odaklanmayın, iyi yaptığı şeyleri de fark edin ve bunları belirterek pekişmesini sağlayın. Aileler ödüllendirmekte eleştirmekten daha cömert olursa çocuklar kendilerini daha iyi hissederler ve kendi kararlarına güvenerek özgüveni yüksek gençler olurlar. Burada kastedilen sözel ödüllendirmedir. Yani çocuğunuzun yaptığı davranışı beğeniyorsanız onu takdir ettiğinizi söyleyin.
Açık mesajlar verin. Alkol veya madde hakkında konuşuyorsanız çocuğunuza kullanmama mesajını açık şekilde verdiğinizden emin olun. Böylece çocuğunuz kendisinden beklenenleri tam olarak bilecektir.
Doğru davranışlarınızla model olun. Çocuğunuzdan beklediğiniz dürüstlük, ahlaklı olmak gibi davranışları kendiniz gösterdiğinizden emin olun.

     5. İletişim İpuçları:

Dinleme;

  • Dikkatle dinleyin
  • Sözünü kesmeyin
  • Çocuğunuz konuşurken kendi söyleyeceğinizi
  • Hazırlamakla meşgul olmayın
  • Çocuğunuzun sözünün bittiğinden emin olana kadar bekleyin.

Gözleme;

  • Çocuğunuzun yüz ifadesi ve vücut dilini anlayın.
  • Çocuğunuz sinirli ve rahatsız mı veya rahat mı görünüyor?
  • Konuşma süresince çocuğunuzun söylediklerini ona eğilerek, omzunu tutarak ve başınızı sallayarak ve
    göz teması kurarak dinleyin.
  • Çocuğunuzun konuşmalarını ciddiye alın.

Cevap verin;

  • "Şunu yapmalısın", "senin yerinde olsam" veya "ben senin yaşındayken" ile başlayan cümleler yerine
    "çok ilgimi çekti" , "anlıyorum ki bu bazen zordur" gibi cümlelerle başlamak cevap vermek için daha uygundur.
  • Eğer çocuğunuz size duymak istemediğiniz şeyler söylüyorsa, sakın bunları yadsımayın.
  • Her durum için çocuğunuza önerilerde bulunmayın. Bunun yerine anlattığı şeylerin ardında ki duyguları anlamaya çalışın.
  • Çocuğunuzun kastettiği şeyi anladığınızdan emin olun.
  • Çocuğunuzun içinde bulunduğu güç durumu sizinle paylaştığı için pişman olmasına neden olmayın. Her zaman onun yanında olacağınızı hissettirin
ALINTIDIR
<<12 >>