ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
14 Mayıs 2024, Salı 13:20   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Chill> Forum Mesajları
    Chill'e ait Toplam 47 Forum Mesajı var
<<1234 5>>


Chill

Chill resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Sigara..!!!!>
  26.Kas.2007 Pzt 07:49:49
fiogf49gjkf0d

KENDİNİ BIRAKMAYA HAZIRLAMA
Bırakmayı istediğiniz konusunda olumlu düşünün. Ne kadar zor olacağı şeklindeki olumsuz düşüncelerden kaçının.
Bırakmak isteme nedenlerinizin hepsini yazın. Her gece yatmadan önce bu nedenlerden bir tanesini on kere tekrarlayın.
Sağlığınıza ve başkalarına karşı sorumluluklarınıza ek olarak güçlü kişisel nedenler geliştirin. Sigara arası vermek için harcadığınız bütün çaba ve zamanı düşünün. Bir paket sigara almak için nasıl koşuşturduğunuzu, ateş bulmak için nasıl çabaladığınızı düşünün.
Kendinizi fiziksel olarak hazırlamaya başlayın. Hafif bir egzersiz programı başlatın. Daha fazla sıvı alın, dinlenmeye daha fazla zaman ayırın ve aşırı yorgunluktan kaçının.
Bırakmak için özel bir gün saptayın. Bu doğum gününüz, evlilik yıl dönümünüz gibi özel bir gün olabileceği gibi dünya sigarayı bırakma günü de (31 Mayıs) olabilir. İşte çok sigara içiyorsanız, sigarayı tatil gününde bırakın ki, işe döndüğünüzde sigarayı bırakmış olun. Bırakma gününü çok özel bir gün olması için elinizden geleni yapın ve onu hiç bir şeyin değiştirmesine izin vermeyin. Bu sizin sigara içmeyen biri haline geldiğiniz günü daha yakından izlemenize ve her yıl kutlamanıza yardımcı olur.
NE BEKLEDİĞİNİ BİLMEK
Gerçekçi beklentileriniz olsun. Sigarayı bırakmak kolay değildir, fakat imkansız da değildir. Her yıl milyonlarca insan sigarayı bırakır.
Bıraktıktan sonra ortaya çıkacak yoksunluk belirtilerinin geçici olduğunu bilin. Bu belirtiler genellikle 1-2 haftada ortadan kalkarlar.
Nükslerin (tekrar başlama) sigarayı bıraktıktan sonraki ilk haftada en sık olduğunu bilin. İlk haftada yoksunluk belirtileri çok şiddetlidir ve vücudunuz hala nikotine bağımlıdır. Bunun en güç zaman olacağının farkında olun ve bütün kişisel desteklerinizi kullanın. İradeniz, aileniz, arkadaşlarınız ve bu kitaptaki ipuçları bu kritik dönemi başarı ile atlatmanıza yardımcı olacaktır.
Geri kalan tüm nükslerin ise bırakmanın ilk üç ayında olduğunu bilin. Bunlar genellikle belirli olaylar tetiği çektiğinde (Örneğin, ani, beklenmeden ortaya çıkan sıkıntılı durumlar) oluşur. Bu zamanlar, insanların sigaraya otomatik olarak uzandıkları zamanlardır. Çünkü sigara içme gevşeme hissi yaratmaktadır. Bu ortaya çıktığında kendimizi hazırlamamızın çok zor olduğu bir durumdur. Fakat böyle bir durum oluştuğunda bir takım önlemleri hatırlamakta çok önemlidir. Sigara içmenin bir alışkanlık olduğunu, fakat sizin üstesinden gelebileceğiniz bir alışkanlık olduğunu unutmayın.
Sigarayı bırakmada başarılı olmuş kişilerin bir kaç denemeden sonra temelli bıraktıklarını göz önünde bulundurun. Siz ilk bırakma denemesinde başarılı olan kişilerden biri olabilirsiniz. Fakat başarılı olamazsanız, yılmayın. Tekrar tekrar deneyin.
BAŞKALARINI DA KATMAK
Bir arkadaşınızla hedeflediğiniz tarihte bırakacağınıza dair iddiaya girin. Sigara içmediğiniz her gün sigara parasını biriktirin ve eğer sigara içerseniz ceza olarak onu verin. Ancak sigara içseniz de asla çabanızdan yılmayın. Başarılı olmak için kendinizi daha güçlendirin ve tekrar deneyin.
Arkadaşlarınıza veya eşinize sizinle birlikte bırakmasını teklif edin.
Ailenize ve arkadaşlarınıza bırakacağınızı ve bırakma tarihinizi söyleyin. Bu bırakmadan önce ve bıraktıktan sonra size çok önemli bir destek kaynağı olacaktır.
BIRAKMA YOLLARI
Marka Değiştirin
Hoşlanmadığınız bir markaya geçin.
Hedeflediğiniz tarihten bir kaç hafta önce düşük nikotin ve katran içeren bir markayı kullanmaya başlayın. Bu sigara içme davranışınızı değiştirmede yardımcı olacaktır. Buna karşın daha fazla sigara içmeyin, daha sık ve derin nefes çekmeyin. Bunlar nikotin alınımını arttırır ve burada temel amaç vücudun nikotin olmaksızın işlevselliğine alışmasıdır.
İçtiğiniz Sigara Sayısını Azaltın
Her sigaranın sadece yarısını için.
Her gün ilk sigarayı yakmayı bir saat erteleyin.
Günün sadece tek veya çift saatlerinde sigara içmeye karar verin.
Bir gün önceden ertesi gün ne kadar sigara içeceğinize karar verin. İçtiğiniz her fazla sigara için hoşlandığınız bir hayır kurumuna 100.000 TL bağışlayın.
Sigara içmeyi kesmede yardımcı olmak için yeme alışkanlıklarınızı değiştirin. Örneğin, süt için. Bir çok insan sigara içmekle süt içmenin uyumsuz olduğunu düşünür. Yemekleri ve aperatifleri sigara içmeye neden olmayacak biçimde sonlandırın.
Sigara yerine bir bardak meyve suyu için.
Sigara içmeyi azaltmak tamamen bırakmaya yardımcı olur, fakat tamamen bırakma değildir. Eğer günde yedi sigaradan az içiyorsanız tamamen bırakma hedef tarihini tespit etme zamanı gelmiştir ve bunun için hazırlıklara başlayın.
“Otomatik” Olarak İçmeyin
Sadece gerçekten istediğiniz sigaraları için. Tamamen alışkanlıkla yaktığınız her sigarayı fark etmeye çalışın.
Kül tablalarını boşaltmayın. Bu size her gün ne kadar sigara içtiğinizi hatırlatacaktır. Aynı zamanda sigara izmaritlerinin kokusu ve görüntüsü olumsuz uyaran olacaktır.
Otomatik uzanmayı engellemek için sigarayı alışılmadık yerlere ve değişik ceplerinize koyarak ters elinizi kullanarak alın.
Gün içinde hiç düşünmeden bir kaç sigara yakıyorsanız, her seferinde sigarayı yakmadan önce aynaya bakın ve onu gerçekten isteyip istemediğinize karar verin.
Sigara İçmeyi Zorlaştırın
Sigarayı karton karton satın almayın. Bir paket bitmeden diğer paketi satın almayın.
Evde ve işyerinde yanınızda sigara bulundurmayın. Sigaraya ulaşmayı zorlaştırın.
Sigara İçmeyi Tatsızlaştırın
Sadece hoşlanmadığınız durumlarda sigara için. Örneğin, başkalarıyla birlikteyken sigara içmekten hoşlanıyorsanız, yalnız sigara için. Sandalyenizi odanın boş köşesine çevirin, dikkatinizi sadece içtiğiniz sigaraya ve onun olumsuz etkilerine odaklayın.
Bütün sigara izmaritlerinizi, sigara içmekle oluşturduğunuz kirliliği size görsel olarak hatırlatacak büyük bir cam kavanozda biriktirin.

BIRAKMADAN HEMEN ÖNCE
Sigaranın olmadığını durumların pratiğini yapın.
Tekrar tekrar bir daha hiç içemeyeceğim şeklinde düşünmeyin. Sadece bugün içmeyeceğim şeklinde düşünün.
Kendinize bugün içemeyeceğinizi söyleyin.
Sigara kokusundan kurtulmak için elbiselerinizi temizleyin. Temizlenmezse koku uzun bir süre kalabilir.
BIRAKMA GÜNÜNDE
Bütün sigaralarınızı ve kibritlerinizi atın. Çakmakları ve kül tablalarını saklayın.
Sigara kirlerinden kurtulmak için dişçiye gidip, dişlerinizi temizletin. Onların ne güzel göründüğüne dikkat edin ve bu şekilde kalmalarını sağlamaya azmedin.
Kendiniz ve başkalarınız için satın almak istediğiniz şeylerin listesini yapın. Fiyatlarını sigara paketleri şeklinde hesaplayın ve bu hediyeleri satın almak için içmediğinizi sigaraların parasını bir kenara koyun.
Bu büyük günde boş kalmayın. Sinemaya gidin, egzersiz yapın, yürüyüş yapın, bisiklete binin, vs.
Ailenize ve arkadaşlarınıza bu günün bırakma günü olduğunu ve bundan sonraki bir kaç gün ve haftanın sizin için zor zamanlar olduğunu söyleyin. Bu zor günlerde size yardımcı olmalarını isteyin.
Kendinize hediye olarak bir şeyler alın veya günü kutlamak için özel bir şey yapın.
BIRAKTIKTAN HEMEN SONRA
Evde ve işyerinde, çevrenizde temiz, yeni ve sigara içilmeyen bir ortam oluşturun. Kendinize çiçekler satın alın. Kokularından bu kadar çok hoşlandığınız için şiz de şaşıracaksınız.
Bıraktığınız ilk bir kaç günde boş zamanlarınızı kütüphane, müze, tiyatro, alış veriş merkezi gibi sigara içilmesine izin verilmeyen yerlerde geçirmeye çalışın.
Mümkün olduğu kadar fazla miktarlarda su ve meyve suyu için. (Kafein içeren sıvılardan kaçınmaya çalışın.)
Alkol, kahve ve sigara içmeyle bağlantılı olabilecek diğer içeceklerden kaçının.
Sigara içmek yerine bir muhabbet başlatın.
Eğer elinizde sigara tutma hissini özlüyorsanız, kalem, tespih, meşe gibi şeylerle oynayın.
Eğer ağzınızda sigara hissini özlüyorsanız, yalancı sigara ya da kürdan kullanmayı deneyin.
Ayartılmaktan Kaçının
Yemeklerden sonra sigara içmek yerine masadan kalkın ve dişlerinizi fırçalayın veya yürüyüşe çıkın.
Eğer genellikle araba kullanırken sigara içiyorsanız, özellikle ilginizi çeken radyo kanalını veya hoşlandığınız müziği dinleyin. Veya yapabilirseniz bir süre toplu taşıma araçlarını kullanın.
İlk 1-3 hafta içinde sigara içmeyle kuvvetle bağlantılı olabilecek hoşlandığınız durumlardan kaçının. Bunlar hoşlandığınız televizyon programını seyretmeme, koltuğunuzda oturmama veya yemekten sonra kahve veya kokteyl içmeme olabilir.
Sigaradan uzak durma yeteneğinizden emin oluncaya kadar, ilişkilerinizi sağlıklı, sorunsuz ev dışı gezintiler veya sigara içilmesine izin verilmeyen yerlerle sınırlandırın.
Sigara içmeye ayartılabileceğiniz bir yerde veya durumda olmanız gerekiyorsa, (Örneğin, yemekli toplantı veya kokteyl) sigara içmeyenlerle birlikte olmaya çalışın.
Sigara reklamlarını analiz etmeye çalışın ve markalarını satmak için size nasıl şirin görünmeye çalıştıklarını anlamaya çalışın.
Aşırı İstek Geldiğinde
Yerine geçebilecek yiyecekleri el altında bulundurun. Sigaranın yerine havuç, turşu, ayçiçeği (çiğdem), elma, kereviz, kuru üzüm veya şekersiz sakız deneyebilirsiniz.
On kere derin nefes alın ve bir kibrit yakarken son nefesiniz tutun. Yavaşça nefesini verirken kibriti söndürün. Onun bir sigara olduğunu düşünün ve kül tablasında onu kırın.
Mümkünse bir duş alın veya banyo yapın.
Ani ve derinlemesine gevşemeyi öğrenin. Kendinizi gevşetin, rahatlatıcı ve hoşlandığınız bir durumu gözünüzün önüne getirin ve bulunduğunuz ortamdan bir süre uzaklaşmaya çalışın. Bu rahatlatıcı hayal üstüne odaklaşmaya çalışın ve başka hiç bir şeyi düşünmeyin.
Sigara yerine tütsü veya mum yakın.
Hiç bir zaman “bir taneden zarar gelmez” düşüncesine izin vermeyin. Bir tanesi bile zarar size bir şekilde zarar verecektir



Chill

Chill resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Merak Edilenler >Bebişler :)))))Önemli..!!!>
  26.Kas.2007 Pzt 07:46:37
fiogf49gjkf0d

Soru 1: Koltuk altında neden tüyler çıkar?
Cevap 1: Bunun nedeni ergenlik çağına ulaşmanızdır. Ergenlik çağına ulaşan çoğu kız ve erkeğin koltuk altlarında tüyler çıkmaya başlar.

Soru 2: Kasıklarımıza yakın yerde neden tüyler vardır?
Cevap 2: Kasığa yakın yerde çıkan tüylere “kasık tüyleri” denir. Kasık tüyleri, kızlar ve erkekler ergenlik çağına ulaştıklarında çıkmaya başlarlar. Bu normal fizyolojik bir olaydır.

Soru 3: Bebekler nereden gelirler?
Cevap 3: Bebekler annelerinden gelirler. Anneleri onları doğurur.

Soru 4: Minik bebekler doğmadan önce nerede yaşarlar?
Cevap 4: Küçük bebek embriyonları doğmadan önce annelerinin rahminde gelişirler ve yavaş yavaş olgunlaşırlar.

Soru 5: Embriyonlar annelerinin rahmindeyken bir şey yerler mi?
Cevap 5: Anne rahmindeki embriyonlar bir şeyler yerler, ancak bunun için ağızlarını kullanmazlar. Plasenta ve göbek kordonu onlara annenin vücudundan besin ve oksijen sağlar, böylece hayatta kalırlar ve sürekli büyürler.

Soru 6: Bir annenin karnı bebeği olacağı zaman neden büyür?
Cevap 6: Annenin karnı giderek büyür çünkü içindeki bebek de büyümektedir.

Soru 7: Bir embriyon doğmadan önce annesinin rahminde ne kadar kalmalıdır?
Cevap 7: Bir embriyon dışarıya çıkıp annesi ve babasıyla buluşmadan önce, dokuz ay annesinin rahminde kalıp gelişmelidir.

Soru 8: Bir embriyon nefes alabilir mi?
Cevap 8: Rahim içindeki embriyon nefes alamaz. Annenin plasentasından sağlanan oksijeni içine çekmek için göbek kordonuna bağlıdır.

Soru 9: Bir anne doğum sırasında neden acı hisseder?
Cevap 9: Embriyon yaklaşık 9 ay boyunca büyüdükten sonra annenin rahmi onu daha fazla taşıyamayacaktır. Bu nedenle rahim kasılıp embriyonu dışarıya itecektir. Rahim kuvvetli bir şekilde kasılıp, bebeği vajinadan dışarıya iterken, anne şiddetli bir acı hissedecektir.

Soru 10: Doğum yapmak çok acı verdiğine göre, bu anne için dayanılmaz olmaz mı?
Cevap 10: Doğum yapmak çok acı vericidir, ancak yeni doğan bir bebeği görmenin zevki de anlatılmazdır. Bu nedenle, doğum çok acı verici olsa da, anne buna dayanacak ve bebeğine sevinecektir.

Soru 11: Anneler hamileyken ve karınları büyükken neden geniş ve rahat kıyafetleri giymeyi severler?
Cevap 11: Bunun nedeni annenin karnının çok büyümüş olması ve artık her zamanki kıyafetlerini giyememesi. Bu nedenle çok daha rahat olan hamile kıyafetlerini giymelidir.

Soru 12: Anneler hamileyken ve karınları büyükken neden yüksek topuklu ayakkabı giymezler?
Cevap 12: Çoğu hamile, hamilelikte yüksek topuklu ayakkabı giymez çünkü karınları çok büyümüştür ve onlar için oturmak, ayakta durmak ve hareket etmek zorlaşmıştır. Dengelerini kaybetme tehlikesini önlemek için çoğu hamile yüksek topuklu ayakkabı giymez.

Soru 13: Sadece kadınlar mı doğum yapabilirler?
Cevap 13: Sadece dişiler doğum yapabilirler. Çünkü sadece onların embriyonu taşımak ve ve beslemek için rahimleri vardır. Ancak bebeğin, annenin yumurtasıyla birleşecek babanın spermlerine de ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Ancak bu şekilde döllenmiş yumurta meydana gelir.

Soru 14: Spermlerin büyüklükleri ne kadardır?
Cevap 14: Her sperm yaklaşık 0.06 santimetre uzunluğundadır. Spermler çok miniktir.

Soru 15: Kadının yumurtası ne kadar büyüktür?
Cevap 15: Kadının yumurtası 0,2 santimetre büyüklüğündedir.

Soru 16: Sperm ve kadının yumurtası nasıl bir araya gelirler?
Cevap 16: Kadın ve erkeğin üreme organları birbirleriyle temas ettiğinde, kadın ve erkek cinsel ilişkide bulunduklarında, erkeğin spermi kadının yumurtasıyla birleşme fırsatı bulur ve döllenmiş bir yumurta meydana getirir.

Soru 17: Embriyon daha annenin rahmindeyken kız mı erkek mi olacağını söyleyebilir miyiz?
Cevap 17: Bir embriyonun kız veya erkek olacağını söyleyebilmemiz için 45 gün annesinin rahminde gelişmelidir.

Soru 18: Annenin göğüslerinden neden süt gelir?
Cevap 18: Anne bebeğini emzirmek zorunda olduğu için göğüslerinden süt gelir. Anne sütü sadece bebeğin zeki olmasını sağlayan besinleri içermez, aynı zamanda hastalıklara karşı bebeğin daha dirençli olmasını sağlar. (Anne sütü bulaşıcı hastalıklara karşı koruyucudur.)

Soru 19: Baba da bebeği emzirebilir mi?
Cevap 19: Anne ve babaların farklı fiziksel yapıları vardır, bu nedenle baba bebeği kendi göğüslerinden emziremez. Ancak biberondaki süt ile bebeği besleyebilir.

Soru 20: Embriyon hiç dışarıya çıkmadan sonsuza kadar annenin rahminde kalabilir mi?
Cevap 20: Bütün canlıların belli gelişim süreçleri vardır. Bebekler bu konuda istisna değildir. Anne rahmindeki bir embriyon belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra kesinlikle dışarıya çıkıp herkesle tanışmalıdır.

Soru 21: Bebekler doğar doğmaz yürüyebilirler mi?
Cevap 21: Hayır, yürüyemezler. Bebekler yavaş yavaş yürümeyi öğrenene kadar yaklaşık bir yıl büyüyüp gelişmelidirler. Ancak bundan sonra kemikleri sertleşir ve kasları yeterince güçlü olur.

Soru 22: Bebeklerin de bizim gibi çok uykuya ihtiyaçları var mıdır?
Cevap 22: Evet, bebeklerin de bizim gibi çok uykuya ihtiyaçları vardır. Ancak bebeklerin uyku alışkanlıkları değişkendir. Bazen hemen sütlerini içtikten sonra uyurlar, bazen de gece yarısı uyumakta zorlanırlar.

Soru 23: Çoğu insan neden duş alırken banyonun kapasını kapatır?
Cevap 23: Bazı insanlar duş alırken banyonun kapısını kapatır, bazıları da hafif aralık bırakır. Eğer başkalarının seni duş alırken seyretmesini istemezsen kapıyı kapat. Bu senin hakkın. Eğer annen ve baban sen duş alırken duşa girmek isterse, üzerine bir havlu alana kadar onlardan beklemelerini isteyebilirsin.

Soru 24: Başka insanlar banyoyu kullandıklarında neden onları seyredemeyiz?
Cevap 24: Başkalarını duş yaparken seyretmeyiz. Çünkü bu onların özel işidir. İnsanlar banyo yaparken vücutlarının belli bölümleri açıktadır. Başkalarının vücudumuzu görmemesini istemeye hakkımız vardır.

Soru 25: Filmlerde veya dergilerde neden bazı insanların üzerinde giysileri yoktur?
Cevap 25: Bazı dergiler para kazanmak için pornografik resimler kullanırlar. Bazıları da fotoğraf sanatını kullanarak insan vücudunun güzelliğini göstermeye çalışırlar. Her kişi yetişkin olduğunda bir dergi veya filmin sanat mı yaptığını yoksa sadece insan vücudunu mu teşhir ettiğine kendi karar vermelidir. İnsan vücudunu topluma açık yerlerde teşhir etmek uygun değildir.

Soru 26: Bebekler ne zaman konuşmaya başlarlar?
Cevap 26: Üç ile altı ay arasında bebekler belli sesleri taklit etmeye çalışarak “bebek diliyle”, “na, na,...ga, ga..., goo, goo,...” gibi sesler çıkarırlar. Yavaş yavaş an-ne, ba-ba demesini öğrenirler. Sonunda bu sesleri insan diliyle bağlantılı olarak kullanırlar. Biraz daha büyüdüklerinde kelimeleri giderek daha doğru şekilde söylemeye başlarlar. Tabii ki çocukların bu konudaki öğrenme hızları farklıdır.

Soru 27: Daha büyük çocuklar için tasarlanmış olan oyuncaklar neden bebeklere verilmemelidir?
Cevap 27: Bu çok önemli bir sorudur. Büyük çocuklar için olan oyuncaklarla bebeklerin oynaması tehlikeli olabilir. Küçük bebekler sadece kendi güvenlikleri düşünülerek, onlar için özel olarak tasarlanmış oyuncaklarla oynayabilirler. Örneğin zehirli madde içermemeleri ve fazla küçük olmamaları önemlidir. Ayrıca oyuncağın uçlarının yumuşak olduğuna ve keskin köşeleri olmamasına dikkat etmeliyiz. Bu şekilde bebeğin oyuncağı yutmayacağından veya bir yerini kesmeyeceğinden emin oluruz.

Soru 28: Anne hamile olduğunda neden ekşi şeyler yemekten hoşlanır?
Cevap 28: Eğer annen hamileyken ekşi erik, portakal veya başka ekşi şeyleri yemeyi seviyorsa bu tat alma duyusu değiştiği ve daha az hassas olduğu içindir. Ama bütün anneler aynı değildir. Bazıları baharatlı veya tuzlu şeyler yemekten hoşlanırlar. Bunların hepsi şahsi tercihlerine bağlıdır.

Soru 29: Hamile kadınlar neden sabahları kendilerini hasta hissederler?
Cevap 29: Hamilelik sırasında her kadının durumu farklıdır. Bazılarının iştahları kapanır. Bazıları ise çok iştahlıdır. Bazıları tatlara karşı o kadar hassastır ki en ufak bir tat bile mide bulantısı ve kusmaya neden olur. Ancak ilk üç ay geçtikten sonra çoğu kadında bu şiddetli durum ortadan kalkacaktır.

Soru 30: Anne hamile olduğunda baba ona neden ağır şeyler taşıtmaz?
Cevap 30: Hamileliğin ilk üç ayında plasenta daha tam olarak şekillenmemiştir ve rahimle olan bağlantısı zayıftır. Bu nedenle hafif bir hareket veya titreşim bu bağlantıyı koparabilir. Anne ağır bir şeyi kaldırmaya çalıştığında rahmi kan ile dolar ve bu kolayca bir düşüğe neden olabilir ve rahim aşağıya kayabilir

Soru 31: Annenin rahmindeki embriyon her zaman hareketsiz mi durur?
Cevap 31: Hayır, durmaz! Rahim içindeki embriyon pek çok şey yapabilir. Örneğin göz kırpar, başını çevirir, parmaklarını emer, gülümser, hıçkırır vs. Bu çok şaşırtıcıdır! Son üç ayda embriyon tüm vücudunu çevirebilir ellerini ve ayaklarını uzatabilir.

Soru 32: Anne hamile kaldıktan sonra neden sık sık tuvalete gider?
Cevap 32: Kadınların idrar yolları erkeklerinkinden daha kısadır. Özellikle hamileliğin son üç ayında rahimdeki ağırlık nedeniyle kadınların idrar yolları aşağıya doğru bir baskıya maruz kalır, bu nedenle normalden daha sık idrara çıkmak zorundalar. Bu normaldir.

Soru 33: Annenin karnı büyüdüğünde neden baba onun ayakkabılarını bağlar ve ayak tırnaklarını keser?
Cevap 33: Bunun nedeni embriyonun sürekli büyümesidir ve annenin karnının genişlemesidir. Bu durumda annenin eğilmesi zorlaşır ve baba yardım etmek zorundadır.

Soru 34: Anne bebeği dünyaya getirdikten sonra karnı yine eski halini alır mı?
Cevap 34: Bebek doğduktan sonra rahim kası kasılmaya devam eder ve rahim yavaş yavaş küçülmeye başlar. Yaklaşık 6-8 hafta sonra rahim yine eski büyüklüğünü alacaktır. Bu bir tavuk yumurtasının büyüklüğüdür. Eğer anne bebeği kendisi emziriyorsa, bebeğin göğüs uçlarını emmesi de rahmin kasılmasını destekleyecektir.

Soru 35: Anne doğum yaptıktan sonra neden çok uzun süre uyuyacaktır?
Cevap 35: Doğum yapmak fiziki gücü çok azaltan, zor bir olaydır. Bu nedenle doğum yaptıktan sonra yeni anne kendisini çok yorgun hissedecektir ve bebeğine bakmak için gerekli gücü toplamak için dinlenmek zorundadır.

Soru 36: Bir bebeğe bakmak kolay mıdır?
Cevap 36: Aslında değil. Bebekler çoğunlukla uyuyormuş ve mama yiyormuş gibi görünse de bir bebeğe bakmak kolay bir şey değildir; özellikle günlük düzeni henüz belli değilse. Bebekler süt içmelidir ve geceleri altları değiştirilmelidir. Bu nedenle bir bebeğe bakmak zaman alıcı ve zor bir iştir.

Soru 37: Bütün annelerin göğüsleri bebekleri emzirir mi?
Cevap 37: Bebeklere anne sütü vermek onları beslemenin en iyi yoludur. Ancak bazı anneler çalışmak zorundadır ve bazılarının yeterince sütü yoktur. Bu nedenle anne sütü yerine bebeklerine hazır mama vermek zorundadırlar.

Soru 38: Bebek için anne sütü mü yoksa bebek maması mı daha yararlıdır?
Cevap 38: Anne sütü bebekler için en uygun besinleri içerir. Bir çok antikor içerdiği için bebeği mikropların neden olduğu enfeksiyonlara karşı korur. Ayrıca anneleri tarafından emzirilen bebeklerin özellikle zeki oldukları söylenmektedir.

Soru 39: Göbek kordonu bebek doğduktan ne kadar süre sonra düşer?
Cevap 39: Bebeğin göbek kordonu doğumdan bir hafta sonra kuruyup düşecektir. Bu süre içinde göbek kordonunun su ile temas edip mikrop kapmamasına dikkat edilmelidir.

Soru 40: Bebek doğum sırasında neden düzensiz nefes alır?
Cevap 40: Doğum sırasında bebekler nefes almak için midelerini kullanırlar. Bu nedenle nefes alışları ve nabızları düzensizdir.

Soru 41: Yeni doğmuş bir bebeğin vücudu neden orantısız görünür?
Cevap 41: Bu yeni doğmuş bir bebeğin kafasının çok büyük olmasındandır. Bebeğin kafası vücudunun tamamının dörtte biri kadardır. Bu nedenle bebek büyük kafası ve küçük vücuduyla ET gibi görünür.

Soru 42: Bebekler sıcağı ve soğuğu hissedebilirler mi?
Cevap 42: Çok küçük olmalarına rağmen bebekler de yetişkinler gibi temel duyuları algılayabilirler. Özellikle sıcak ve soğuk gibi ısı farklılıklarına karşı çok hassastırlar. Bu nedenle banyo sularının ve sütlerinin ısılarını ayarlamak konusunda dikkatli olmalıyız. Yoksa canları yanacağı için ağlayacaklardır.

Soru 43: Bebeklerin tat alma duyuları var mıdır?
Cevap 43: Evet, vardır! Bebekler annelerinin sütlerinin kokularını, ekşi ve acı tatları ayırt edebilirler.

Soru 44: Bebekler gök gürlemesinden korkarlar mı?
Cevap 44: Gök gürültüsü gibi ani ve yüksek sesler bebekleri ürkütebilir. Bebekler seslere karşı çok hassastır ve onları yüksek seslerle korkutmamak konusunda hassas olmalıyız.

Soru 45: Bebeklerin sütlerini içtikten sonra neden gazlarını çıkarmak için yardıma ihtiyaçları vardır?
Cevap 45: Bebekler süt emerken içlerine biraz hava da çekerler, bu da onları rahatsız eder. Bu nedenle sırtlarına hafifçe vurup, havanın dışarıya çıkmasını sağlamalıyız.

Soru 46: Anne neden bebeğin biberonlarını ve emziklerini kaynatmak zorundadır?
Cevap 46: Anne bunları sterilize etmek zorundadır. Çünkü, bebeğin bağışıklık sistemi zayıftır ve çok çabuk mikrop kapabilir. Bu nedenle bebeğin bütün beslenme araçları ve emzikleri onu hastalıklardan korumak için sterilize edilmek zorundadır.

Soru 47: Bebekler nasıl yıkanır?
Cevap 47: Bebeklerin hızlı bir metabolizmaları vardır. Bu nedenle, her gün banyo yapmaları gereklidir. Henüz çok küçük olduklarında sadece ıslak bir bez ile silinebilirler. Büyüdüklerinde ise küvetin içine yatırılabilir. Bunu yaparken çok fazla su kullanılmamasına dikkat edilmelidir. Yoksa bebek kendisini güvende ve rahat hissetmeyecektir.

Soru 48: Bebekler soğuk suda yıkanabilir mi?
Cevap 48: Tabii ki yıkanamaz. Bebeğin banyo suyu için en uygun ısı 38-40 derece arasındadır. Aslında bunu elinle hissedebilirsin. Eğer su çok ılık ve rahatsız etmeyecek bir ısıda ise, büyük olasılıkla tam bebeğe göredir.

Soru 49: Bebekler yürüyüş için dışarıya çıkarılabilir mi?
Cevap 49: Bir bebek yaklaşık iki haftalıkken doğal havaya alışması için dışarıya çıkarılabilir. Bu aynı zamanda cildini kuvvetlendirir ve metabolizmasını destekler.

Soru 50: Bebekler güneşte zaman geçirmeli mi?
Cevap 50: Evet, ancak, doğrudan güneş ışığı bebek için uygun değildir. Bir bebeği dışarıya çıkardığında, bir şapka ile, başını yüzünü ve gözlerini doğrudan güneş ışığına karşı korumalısın. Uygun miktardaki güneş ışığı, kemiklerini ve kaslarını kuvvetlendiren kalsiyum ve D vitamini alımını arttırır.

Soru 51: Bebeğin altını değiştirirken neden önce ellerimizi ısıtmalıyız?
Cevap 51: Eğer bebeğin altını soğuk ellerle değiştirirsek bebek kendisini rahatsız hissedecektir, hatta sinirlenecektir. Bu nedenle bebeğin altını değiştirmeden önce ellerimizi ısıtmalıyız.

Soru 52: Bebeklerin popoları neden bazen kızarır?
Cevap 52: Poponun kızarmasına pişik denir. Eğer bebeğin altı düzenli olarak değiştirilmezse ve poposu iyice temizlenmezse kolayca pişik olabilir. Bu da bebeği çok rahatsız eder.

Soru 53: Bir şeyi sakladığında bebek neden onun yok olduğunu düşünür ve onu aramaz?
Cevap 53: Bu bebeğin görmediği şeylerin beyninde yeri olmamasıyla ilgilidir. Örneğin bir bebekle saklambaç oynadığında, seni bir süre görmezse seni unutup aramayacaktır. Bebek tecrübe edindikçe hafızası da kuvvetlenecektir.

Soru 54: Bebekler çevrelerinde özellikle belirli kişilerin olmasından mı hoşlanırlar?
Cevap 54: Elbette. 2-3 aylık olduğunda bebek kendisini seven ve ona bakan birini gördüğünde mutlu olacaktır. Bu kişiyi başka kişilerin içinde gördüğünde ise bu kişiye bakacaktır. Bir bebek özellikle kendisiyle ilgilenen bir kişiye yakınlık duyacaktır.

Soru 55: Bebekler bizim kıyafetlerimize benzer kıyafetler mi giyerler?
Cevap 55: Bebeklerin ciltleri çok hassas olduğu için onlar için en uygunu saf pamuk giysilerdir. Bebekler yumuşak, rahat, teri emen, içeriye hava girmesini sağlayan, sıcak tutan ve kolay yıkanan kıyafetler giymelidir. Çok süslü ve püsküllü giysiler bebekler için uygun değildir.

Soru 56: Bebekleri neden kendimizden farklı şekilde giydirmeliyiz?
Cevap 56: Bebekler çok küçüktür, kemikleri henüz çok kırılgandır ve dik oturamazlar. Bu nedenle onları genellikle yatırmalıyız ve giydirirken dikkatli olmalıyız. Kollarını ve bacaklarını rahatça kıvırabilen ve esnetebilen yetişkinlerden tamamıyle farklıdırlar.

Soru 57:Bebekler hergün kakalarını yaparlar mı?
Cevap 57: Bir bebek 10-14 günlük olduğunda günde 3 veya 4 defa düzenli olarak kakasını yapmaya başlayacaktır. Ancak her bebeğin kendi biyolojik takvimi vardır ve her bebek kendi kurallarını uygulayacaktır.

Soru 58: Bebekler kabız olur mu?
Cevap 58: Bazı bebekler bir veya iki gün kaka yapmazlar. Ancak bebek sağlıklı ve neşeli görünüyorsa bu konuda endişelenmeye gerek yoktur.

Soru 59: Bir bebek hiç kakasını yapmıyorsa ne yapmalıyız?
Cevap 59: Bir bebek üç gün kakasını yapmazsa sinirli olacaktır ve sütünü içmek istemeyecektir. En iyi çözüm daha fazla süt içmesini sağlamaktır.

Soru 60: Bir çok yeni doğmuş bebeğin kafası neden uzun ve ilginç görünür?
Cevap 60: Bir bebek doğarken uzun, dar ve onu sıkıştıran vajinadan geçmek zorundadır. Bu nedenle normal doğumla dünyaya gelen bebeklerin kafaları büyük ve uzun görünür! Bu önemli değildir kafaları yavaş yavaş normal şeklini alacaktır.

Soru 61: Anne ve babalar bebeklerini ilk gördüklerinde tanıyabilirler mi?
Cevap 61: Bazen. Çoğu yeni doğan bebek güzeldir ve birbirlerine benzerler. Bu nedenle önceleri anne ve babaların onları tanıması kolay olmaz. Bu nedenle hastaneler yeni doğmuş bebeklere onları tanıtan bir künye takarlar.

Soru 62: Sarılık nedir?
Cevap 62: Doğumdan 24 saat sonra bazı bebeklerin cildi, yüzleri, göğüsleri ve karınları dahil olmak üzere sararmaya başlar. Biz buna sarılık diyoruz.

Soru 63: Bir bebek büyürken kime benzeyeceğini söyleyebilir miyiz?
Cevap 63: Bunu ilk başta söylemek zordur. Ancak bebek büyümeye başladığında babasının kaşlarını, annesinin dudaklarını ve başka aile bireylerinin özelliklerini aldığını görebilirsin.

Soru 64: Yeni doğmuş bir bebeğin ağırlığı ne kadardır?
Cevap 64: Her yeni doğmuş bebeğin ağırlığı farklıdır. Ancak ortalama olarak çoğu yeni doğmuş bebeğin ağırlığı 3,000 ile 4,000 gram arasındadır.

Soru 65: Yeni doğmuş bebeklerin derileri neden buruşuktur ve yaşlı insanlara benzerler?
Cevap 65: Bu yeni doğan bebeklerin doğumdan sonra su ve besin kaybetmelerindendir. Bebekler doğum sırasında yaklaşık 200 gram kaybederler, bu nedenle ciltleri buruşuk görünebilir. Ancak birkaç gün sonra ağırlıkları artar ve daha sevimli görünürler.

Soru 66: Prematüre bir bebek nedir?
Cevap 66: Tam olarak gelişmeden doğan bir bebeğe prematüre denir. Prematüre bebeklerin doğum sırasındaki ağırlıkları 2,500 gramın altındadır. Bazı bebekler o kadar erken doğarlar ki, hayatta kalabilmek için özel, yoğun bir bakıma ihtiyaçları vardır.

Soru 67: Prematüre bebekler daha mı kolay hasta olurlar?
Cevap 67: Fazla erken doğan bebeklerin özel bir bakıma ihtiyaçları vardır, çünkü iç organları henüz tam olarak gelişmemiştir. Bunlar için, sağlıklı doğan bebeklerden daha çok endişeleniriz, ancak yoğun bir bakım ile bunlar yavaş yavaş büyüyeceklerdir.

Soru 68: Yeni doğmuş bir bebeğin derisinin üzerinde neden beyaz bir madde vardır?
Cevap 68: Yeni doğmuş bir bebeğin üzerindeki maddeye plasenta yağı denir. Plasenta yağı bebeğin cildini yağlar. Bu yağ olmadan bebeğin derisi kurur.

Soru 69: Bebeğin poposu sanki birisi vurmuş gibi neden mavi olur?
Cevap 69: Bu mavi lekelere “doğum lekesi” denir. En azından bebeklerin yarısında bu doğum lekeleri vardır. Doğum lekelerinin özel bir tedaviye ihtiyaçları yoktur . 6 veya 7 yaşlarında kendiliklerinden kaybolurlar.

Soru 70: Küçük bebeklerin çoğu birbirine benziyor. Bir bebeğin kız mı erkek mi olduğunu nasıl anlarız?
Cevap 70: Bu doğru. Genellikle bebeklerin dış görünüşlerinden kız mı erkek mi olduğunu söyleyemeyiz. Bunu söyleyebilmenin tek yolu üreme organlarına bakmaktır.

Soru 71: Küçük bir bebeğin cinsiyetini nasıl anlayabiliriz?
Cevap 71: Eğer bebeğin erkek üreme organları varsa erkektir. Eğer dişi üreme organları varsa kızdır.

Soru 72: Bebekler kendilerine hafifçe dokunulmasından hoşlanırlar mı?
Cevap 72: Evet, hoşlanırlar. Bebekler yumuşak dokunuşları hissetmekten hoşlanırlar. Gerçekte hafif dokunuşlar ve vuruşlar bebeğin büyümesi ve gelişimi için çok önemlidir.

Soru 73: Bebekler acı hissetmez mi?
Cevap 73: Bebekler doğar doğmaz acı hissetmeye başlarlar. Örneğin, tıbbi bir muayene sırasında iğne yapıldığında bebekler ağlarlar.

Soru 74: Bebekler ses duyabilir mi?
Cevap 74:Tabii ki, duyabilir. Birkaç saat önce doğmuş olan bir bebek sese tepki verecektir. İki hafta sonra ağladığında bile durup başkasının sesini dinleyecektir!

Soru 75: Bir bebeğin zor işittiğini nasıl anlayabiliriz?
Cevap 75: Günümüzde teknoloji o kadar gelişmiştir ki 5 haftalık bir bebeğin duyma yeteneğini ölçmek için testler yapılabilmektedir.

Soru 76: Bebeklerin iyi koku alma duyuları var mıdır?
Cevap 76: Bebekler sirke ve amonyak kokusuna karşı çok hassastırlar. Aynı zamanda annelerinin ve başka kadınların kokularını ayırt edebilirler.

Soru 77: Bebek ağladığında “ınga, ınga” diye ses çıkarır, ancak göz yaşı dökmez. Bunun nedeni nedir?
Cevap 77: Bir bebek “
ınga, ınga” diye ağlar. Ancak bir yetişkin gibi gözyaşı dökmez. Bunun nedeni ise gözyaşlarını üreten gözyaşı torbalarının doğumdan yaklaşık 2-4 hafta sonra çalışmaya başlamasıdır. Bu andan itibaren gözyaşı dökmeye başlarlar.

Soru 78: Bebekler parlak, renkli resimlere bakmayı severler mi?
Cevap 78: Bebekler siyah-beyaz, tezat oluşturan geometrik şekillere büyük ilgi duyarlar. Donald Amca, Miki Fare veya köpek resimleri çok fazla ilgilerini çekmez.

Soru 79: Bir anne doğum yaptıktan sonra tekrar hamile kalmak için ne kadar beklemelidir?
Cevap 79: Hamilelik ve doğum çok zor süreçlerdir ve anneyi fiziksel açıdan yorgun düşürürler. En uygunu tekrar hamile kalmadan önce bir yıl dinlenmesidir. Bazı anne ve babalar 3 veya 4 yıl sonra bir bebek sahibi daha olmayı düşünürler ama sonra bir çocukları daha olmaz. Bazı anne ve babalar ise sadece bir çocuğa sahip olmanın güzel olduğunu düşünürler.

Soru 80: Neden bir bebeğin kafası özellikle büyük görünür?
Cevap 80: İnsanların fiziksel gelişimleri kafaları ile başlar. Gelişme hızlı bir şekilde baş ile başlar. Çünkü, beyin insan vücudundaki en önemli organdır. Arkasından sırayla vücudun diğer bölümleri gelişir.

Soru 81: Bebeklerin kemikleri çok mu yumuşaktır?
Cevap 81: Bir yetişkinin kemikleri ile karşılaştırıldığında bebeğin kemikleri çok yumuşaktır. İskeletin sağlıklı gelişimini sağlamak için, bebeği kalsiyum gibi mineraller içeren yiyeceklerle dengeli bir şekilde beslemek önemlidir. Ergenlik çağının sonunda iskeletin gelişimi tamamlanmış olur.

Soru 82: Küçük bebekler neden her zaman birşeyler çiğnemeyi severler ve ağlarlar?
Cevap 82: Bebek diş çıkarırken diş etleri bazen acır veya kaşınır. Bu nedenle kendisini rahatsız hissedecektir ve rahatlamak için birçok şeyi tutup, çiğneyerek rahatlamaya çalışacaktır.

Soru 83: Bebeklerin dişleri ne zaman çıkar?
Cevap 83: Bebeklerin dişleri farklı zamanlarda çıkar. Çoğunun dişleri 6-7 ay arası çıkar. Bebeklerin 20 bebek dişi vardır.



Chill

Chill resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Önemli Bilgiler..!!!>
  26.Kas.2007 Pzt 07:42:36
fiogf49gjkf0d

Az ışıkta okumak gözlere zarar vermez. Ama gözlerinizin gereksiz yere yorulmasını istemiyorsanız aydınlık yerde okuyun.
Yanlış dereceli gözlük gözleri bozmaz.Bilgisayarla çalışmak gözleri bozmaz sadece yorar.
Dünyadaki ısı 1900 yılından itibaren 0.7 derece arttı.
600 tane bitki cinsi et yiyendir. (Camiraous)

Yunuslarin beyni insanlarinkinden daha büyüktür.
Arılar, sivrisinekler ve diğer ses çıkaran böcekler kanatlarıyla bu sesi çıkarırlar.
insanlar ömrü boyunca 20 kilo toz yutarlar.
Shakespeare 23 Nisan da doğdu ve 23 Nisan da öldü.
Dünyada en çok kullanılan isim Muhammed dir.
Michael Jardan ın bir senede Nike reklamlarından kazandiği para,
Malaysia daki Nike fabrikasinda çalisan tüm personelin aldığı senelik maaştan daha fazladır.
amerikalılar hergün 1.6 milyondan fazla saat trafik sıkışıklığında zaman kaybediyorlar.
Bir oyun ne önemi vardır. 1923 de bir oy, Adolf Hitler i Nazi partisinin liderliğine getirdi.
Amerika da sandviçlerin %50 si öğle yemeklerinde, %28 i ise akşam yemeğinde yeniliyor.
Her insan günde ortalama 2 kilo çöp üretiyor
Kibrit kutusu kadar bir altın,bir tenis kortu büyüklüğüne kadar inceltilebilir.
İnsan günde ortalama 80 ile 100 saç teli döker.
Altmış yaşında, insanlar tat alma duyularının %50 sini kaybederler.
El tırnakları, ayak tırnaklarından daha hızlı büyürler.
Gülmek için 17 adeleye ihtiyaç vardır. Surat asmak için ise 43 adeleye ihtiyaç vardır.
İnsan vücudunda 600 ü aşkın adele vardır.Beynin %85 i sudur.
İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir.
Gözleri açık tutarak hapşırmak imkansızdır.
Bir insan yedi dakika içerisinde uykuya dalar.
Sıcak su soğuk sudan daha ağırdır.
Mexico City her sene 25 cm. kadar batıyor.
Peru da hiç umumi tuvalet yoktur.
Sağ elini kullanan insanlar, sol elini kullananlara göre ortalama dokuz yıl daha fazla yaşıyorlar.
Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzu dolduracak kadar tükürük salgılar.
Telefonunuz 201 parçadan oluşur.
Yetişkin bir insan günde ortalama 23.000 kez nefes alır.
Amerikan halkının %49 u hergün kişi başına 3.3 fincan kahve içiyor.
Sarışinların esmerlere göre daha fazla saçı vardır.
İnsanlar yaşamları boyunca altı filin ağırlığına eşit miktarda yiyecek tüketiyorlar.
Döllenmeden doğuma kadar bir bebeğin ağırlığı beş milyon kat artıyor.
İnsan vücudu bir saniyede iki milyon kırmızı kan hücresi üretir.
Aynı parmak izi gibi, her insanın dil izide farklıdır.
Ortalama bir insan yılda 1.460 in üzerinde rüya görür.
Soğan doğrarken sakız çiğnemek göz yaşarmasını önler.
Vücudumuzdaki kemiklerimizin dörtte biri ayaklarımızda bulunur.
Ampulü icat eden Thomas Edison karanlıktan korkardı.
Kürdan, Amerikalıların boğulmasına en fazla neden olan nesnedir.
İtalyan bayrağının tasarımını Napoleon Bonaparte yapmıştır.
Kağıt parçalar ilk kez Çin de kullanılmıştır.
Ketçap önceleri ilaç olarak kullanılıyordu.
Uzay yolculuğunda taşınacak her kilo için gerekli olan yakit miktarı 530 kg dır.
Salatalık bir sebze değil, meyvedir.
Eski zamanlarda dinamit yapımında yerfıstığı kullanılırdı.
Dracula, tarih boyunca sinemaya en fazla uyarlanan hikayedir.
İnsanlar vücutlarinda 300 adet kemikle doğuyorlar ama yetişkin olduklarında bu sayı 206 ya düşüyor.
Ortalama olarak, Amerika da günde üç adet cinsiyet değiştirme operasyonu gerçekleşmektedir.
Eskimolar buzdolaplarını yiyeceklerin donmaması için kullanırlar.
Telefonun mucidi Alexander Graham Bell, karısı ve annesiyle hiçbir zaman telefonda konuşamadı. Çünkü ikiside doğuştan sağırdı.
İnsan terinin bir santimetrekaresi 625 tane ter bezi içerir.
Hindistan da oyun kağıtları yuvarlaktır.
Çocuklar baharda daha fazla büyüyor
.



Chill

Chill resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Yağmur>
  26.Kas.2007 Pzt 07:35:41
fiogf49gjkf0d

korkmuyorum artık senden gece
korkmuyorum hiç karanlık
üzerime gel istersen
sar beni ben kaçıp gitmem.
korkmuyorum artık senden yalnızlık
korkmuyorum hiç korkmuyorum.
yüreğime vur vur istersen
kalmadı hiç kaçıp gtmem.

sokaklarda yanımda dolaşan yağmur
geceleri başucumda duran yağmur
avucumda ellerin yerine yağmur
vur yüzüme vur yüzüme.
saçlarımda nefesn yerine yağmur
dudağımda dudağın yerine yağmur
gökyüzünden çaresizliğimi yağmur
vur yüzüme hadi vur yüzüme

korkmuyorum artık senden gece.
korkmuyorum hiç karanlık
üzerime gel istersen
sar beni ben kaçıp gitmem.
korkmuyorum artık senden yalnızlık
korkmuorum hiç korkmuyorum.
yüreğime vur vur istersen
kalmadı hiç kaçıp gitmem.

sokaklarda yanımda dolaşan yağmur
geceleri başucumda duran yağmur
avucumda ellerin eline yağmur
vur yüzüme vur yüzüme.
saçlarımda nefesin yerine yağmur
dudağımda dudağın yerine yağmur
gökyüzünden çaresizliğimi yağmur
vur yüzüme hadi vur yüzüme



Chill

Chill resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >BEN>
  26.Kas.2007 Pzt 07:30:12
fiogf49gjkf0d

Daha Çok gençtik........

şairin dediği gibi deli çağımdı hani kendi gemisinin kaptanı olurya insan,işte öyle......

bütün gemilerin mutlaka bir limanı vardır ve ergeç o limana demir atacak sonunda.

ama insanın doğası o kadarfarklı ki kendisi için en uygun limanı bilse bile asla okyanuslarda gezinmeden , fırtınalarda savrulmadan,kendi içinde yarattığı korsanlarla savaşmadan ve ıssız adalarda hükümdarlık kurmayı düşünmeden,kendi geçeğiyle yüzleşmek istemez.....çünkü çabucak aklını çelecek kadar macera anlatırlar diyer kaptanlar ve sonu neye mal olursa olsun kendi macerana iter seni karşı koyamadığın ve dizginleyemediğin egoların.

hep eksik hep yarım hep boş hissttiğine inanır içinde taşıdığım ikinci sen......yaşanılması belkide kaçınılmaz olan ve şu anda istesemde değiştiremeyeceğim şeyleri yaşadım bundan asla kaçamam .....ama o zmanlar daha kendi benliimin anlamını dahi bilmiyordum ... bilemezdim.

fakat şu an sana istediğin her konuda söz verebilir ve dimdik sözümün arkasında durabilirim.çünkü artık ne istediğimi biliyorum hayatımdaki birine ne verebileceğimden eminim......

yani demem o ki, ben ozmanlar tanıdığın başı boş,günü birlik düşünen ve ayakları yere basmayan cüneyt değilim .

zaten değişmemem mümkün değil benimle beraber her şey değişti hayata dair........

coğrafyalar,iklimler ,iletişim,liderler ve daha sayamadığım bir çok şey.............değişim kaçınılmaz artık fırtınalar beni korkutmuyor ,kendi yarattığım bütün korsanlarımı yendim okyanuslar o kadar büyük gelmiyor,gök yüzünün sonsuz boşluğu ilgimi çekmiyor tek istediğim uzun yıllardır kaptanlığını yaptığım benim kadar yorgun gemimi kucaklayacak dingin bir liman .yıldızların sonsuz ışığını ,sabah güneşini,yağmurun delice yağmasını ,güverteye attığım ekmek kırıklarının kuşlar tarafından paylaşıldığını ,rüzgarın görünmeyen ama içimi ürperten fısıltısını,en güzel sabahları karşılayacağım bir liman ........

hayatımda artık gerçek değerler olsun,ekmek kırıklarını paylaşan o kuşlar gibi paylaşım ellerimin ucundaki yüreğimi......

şu anda uzun zamandır hoşuma giderek dinlediğim ve seninle paylaşmak istediğim bir şarkı var .gitarın o karşı konulmaz asiliğiyle sözlerin uyumu hayatımı bana yeniden muhasebe ettiriyor: gittin çok uzaklara/sen giderken son bahar vurdu buralara....../bilmiyorum dönermisin?/olurda dönersen/aynı mevsimde sakın gelme....../evet şimdi bütün benliğimle ve bütün yalınlığımla senden sadece şunu istiyorum:yüreyini o ılk günkü heyecanıyla bana sonuna kadar açık tut....sakın çelişkilere`,olmazlara ızım verme ve asla korkma.........17li yaşlarımın hoyratlıgı ,vurdum duymazlığı yok artık....bunca zaman sonra yeniden birbirimizi bulduk ve bu ilahi tesadüfe sonuna kadar sadık kalalım...bir annenin uzun zaman sonra evladını kucaklaması gibi çatlamış toprağın yağmurun ilk damlasıyla buluşması gibi birşey...beni ilk günkü gibi sev ellerimdeki yüreğimi al ve artık fırtınalarda yorgun düşen bedenimi hafiflet....

Cüneyt............................................................................minäkin Rakastan Sinua



Chill

Chill resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Ehliyet Sınavı>
  26.Kas.2007 Pzt 07:28:07
fiogf49gjkf0d

Bunlara Çalışın Tek Tek Soracam..!!!!



Chill

Chill resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Ehliyet Sınavı>
  26.Kas.2007 Pzt 07:27:08
fiogf49gjkf0d

trafik ile ilgili kurullar kuruluşlar ve komisyonlar

karayolu güvenliği yüksek kurulu ::kurul yılda iki defa olağan,Başbakanın Gerek Görmesi Halinde Olağan Üstü Gündemle Toplanır.

karayolu trafik Güvenliği Kurulu:Kurul emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri başkanının Başkanlığında Ayda Bir Toplanır,zorunlu hallerde başkan tarafından toplantıya çağrılabilir.

GÖREVLERİ YETKİKERİ

* trafşkle ilgili kuruluşlarda koordineyi sağlamak öneride bulumak

*trafik kazalarının azaltılabilmesi için önerilerde bulunmak

*karayolunun güvenliği için plan hazırlamak,kendi görev alanına giren konuların yasal düzenlenmesi ve uygulamalarda görülen aksaklıkları tespit etmek.

İÇ İŞLERİ BAKANLIĞI EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

*Trafik ile ilgili kuruluşların çalışma şartları ,personel,görev,yetki ve sorumlullukları emniyet genel müdürlüğü trafik hizmetleri başkanlığı merkezi ve taşra trafik kuruluşları .

TRAFİK ,KARAYOLU VE ARAÇLARLA İLGİLİ TANIMLAR

TRAFİK:yayaların hayvanların ve araçların karayolu üzerindeki hal ve hareketleridir.

KARAYOLU:trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi köprüler ve alanlardır.

ARAÇ:karayolarında kullanılabilen motorlu motorsuz ve özel amaçlı taşıtlar ile işmakineleri ve lastik tekerlekli traktörlerin genel adıdır.

TAŞIT:kara yolunda insan hayvan ve yük taşımaya yarayan araçlardır.bunlardan makina gücü ile yürütülenlere MOTORLU TAŞIT insan ve hayvan gücü ile yürütülenlere motorsuz taşıt denir

ayrıca bir kazanç kadı olmaksızın kullanılanlara hususi taşıt çeşitli şekilerde kazanç sağlamak amacı ile kullanılanlara ticari taşıt taşıt kanunu kapsamına girenlere resmi taşıt resmi olmakla birlikt ticarilik niteliği olanlarada resimi ticari taşıt denir

SÜRÜCÜ:karayolunda motorlu veya motorsuz bir aracı veya taşıtı sevk ve idare eden kişidir

ŞÖFÖR:karayolunda ticari olarak tescil edilmiş bir motorlu taşıtı süren kişidir



Chill

Chill resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Bu da Ben den>
  26.Kas.2007 Pzt 07:24:56
fiogf49gjkf0d

ıÜüßugün Senin Doğum Günün Öpücük Koydum aLnına Kopardığın güLLerden Taç Yaptım Mersin`e..Yaşadığım En ßüyük MutLuLuk,Çektiğim En ßüyük Acısın..ßir Şarkı Yazdım Sana Umarım Hep HatırLarsın..!!

Ne Desem AnLamsız AŞkım İşte ßitti Rüya Gißi,KaLan ßir Kaç GözYaşı ßeLki ßir Kaçını ZehirLedi.Sigara Kadar ZararLısın Çektikçe Yaktın HeLaL..aLLah Razı oLsun Aşkım Ödenecektir Kar Zarar...En Çok ßu Şarkıyı Yazmak İstemedim Gök Şahit..!Şimdi ELimi Tutsaydın,SarıLsaydın Çok Garip..Karton SokakLar,öpüştüğümüz CaddeLer Hani Kayßeden Aşk,Kazanan Kim,Kim ßu Aşkın Şehidi??ßunCa KaLaßaLık Ortasında YaLnız KaLdın mı Hiç Sen?KaLßine ßir Ağrı sapLanıp,DaLıp Gittin Mi Hiç ßiLmeden? İsmimi Andığın Anda Kafan Karışıp,GözLerin DoLdu mu?GüLerken AğLadığım,RoL Kestiğim Roman ßu..Seni SorduLar Ardından O Gitti GeLmez Dedim..Sen Aradıkça TeLefonLarda KaLßimi Sıktım Dur Dedim.. ßitti Herşey Herkese YaLan SöyLe..Kendine Sakın SöyLeme Seviyorsun Yinede..!!Sen Yoktun Seni Düşündüm eLim TeLefona Gitti..Numaranı ßiLe siLmişim İnsan NasıL SiLinirKi?SiLinir DeğiL Adı Aşk,ßeLki TeLefondan siLdim Ne AkLımdan Ne KaLßimden Seni Hiç SiLemedim...

ßugün Senin Doğum Günün Öpücük Koydum aLnına Kopardığın güLLerden Taç Yaptım Mersin`e..Yaşadığım En ßüyük MutLuLuk,Çektiğim En ßüyük Acısın..ßir Şarkı Yazdım Sana Umarım Hep HatırLarsın..!!

GüLmek Uzun Zamandır RoL Yaptığım ßir Oyun,Hiç GüLemedim AyLar oLdu,Çünkü Işığım Yoktu..iLk Günüm Son Günüm iLk Yorum Son Yorum ßen Yokum Sen Warsın ßuda Hatıram oLsun..!!ßugün Doğum Günün ßeßek Canım Sakın oLa Hiç AğLama ÖyLe HatırLansın ßugün,We Yarın ßu IşıkLar ßu EğLence ßitecek..YaLnızLık Gerçek Demek Gerçek ßizi Çekecek..Seviyorum YaLann Yokk UmutLanma Aşk ßittii..!!ßu ßiten Hikayenin ßeLkide Son Eseri GözLerinde Yaş oLmasın Tüm KaLßim Yanında.Çiğnedin Geçtin Herşeyi oLsun Aşkım Hiç Takma..!!UmutLarım ßittiği Yerim Aşkımı İçime Gömerim..Ayakta Durmaya haLim Yok Yinede Koşar GeLirim..ßugün Senin Doğum Günün ßeßek Öpücük Koydum aLnına Kopardığın güLLerden Taç Yaptım Mersin`e..Yaşadığım En ßüyük MutLuLuk,Çektiğim En ßüyük Acısın..ßir Şarkı Yazdım Sana Umarım Hep HatırLarsın..!!

ßugün Senin Doğum Günün Öpücük Koydum aLnına Kopardığın güLLerden Taç Yaptım Mersin`e..Yaşadığım En ßüyük MutLuLuk,Çektiğim En ßüyük Acısın..ßir Şarkı Yazdım Sana Umarım Hep HatırLarsın...!!!



Chill

Chill resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Öneriler >CHATCITY CEZA VE TUTUK EVİ : )>
  18.Kas.2007 Pzr 00:08:50
fiogf49gjkf0d
ne kadar cazip olursa o kadar potansiyel artar kısacası bence olmaz...!!!


Chill

Chill resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Öneriler >CC Halkı Küfüre Karşı Çıkalım.>
  18.Kas.2007 Pzr 00:06:33
fiogf49gjkf0d

bence küfür ve argo kullanan insanlarla karşılık lı diyaloğa girilmemeli  nekadar diyalog kurarsak (bu iyi veya kötü yönde fark etmez) onlar daha da abartıyorlar ama karşılık vermesseniz susuyorlar deneyin ve görün

 

<<1234 5>>