fiogf49gjkf0d
Birgün uzak diyarlarda çok güzel bir kız yaşarmış evlenme çağı gelmiş fakat ona gönül veren kimseyi beğenmiyormuş sonunda yerli halk ülkenin en yakışıklı ve gururlu delikanlısını getirmiş ve kızla tanıştırmış, delikanlı kızı görür görmez aşık oluvermiş fakat kız ona bile burun kıvırmış ve delikanlı buna dayanamayıp ülkeyi terk etmiş yıllar sonra yolu yine kızı gördüğü yere düşmüş ve kendisini beğenmeyen kızın kimi beğenip evlendiğini merak etmiş evini öğrenip kapının önünde evden kocasının çıkmasını beklemiş bir süre sonra evden alçak boylu topal ve sarhoş bir o kadarda çirkin biri içeriye doğru bağıra çağıra sokağa çıkıp evden uzaklaşmış, bizim delikanlı o kadar sinirlenmişki hemen kapıya doğru gidip yumruklamaya başlamış kapıyı her zamanki güzelliğiyle kız açmış ve ilk görüşte tanımış beğenmediği yakışıklıyı. delikanlı kıza hiddetle :
- Bu adam içinmi beni beğenmedin, diye bağırmış.
kız sakin bir biçimde :
-Benimle arka bahçeye kadar gelebilirmisin. demiş.
arka bahçeye gittiklerinde çok güzel güllerle dolu bir bahçe görünmüş.bahçenin başında kız;
-Ben bahçenin sonuna gidiyorum bu bahçedeki en güzel gülü bana getireceksin fakat asla geri adım atmayacaksın ve sadece bir gül koparacaksın. demiş çocuğa
delikanlı bir iki adım atmışki üzeri su damlacıklarıyla dolu bir gül görmüş tam koparıyormuşki bir adım sonra daha tomurcuk halinde kıpkırmızı bir gül , doğru ona doğru yönelmiş fakat tam koparacakken biraz ileride hayatında gördüğü en güzel gül bütün ihtişamınla orada duruyor ve kendi kendine biraz ileride kesinlikle daha güzeli vardır diye düşünüp adımlarını atmaya başlamış. fakat birde ne görsün güller yavaş yavaş kuru ve boynu bükükleşmeye başlamış çocuk ilk gördüğü güller gibi bir gülün mutlaka olabileceğini düşünüp bahçenin sonuna doğru yaklaşmış artık kıza sadece bir iki adım kalmış ve çocuk bahçenin sonunda kuru ve artık gül denemeyecek kadar kötü bir gül alıp kıza utanarak uzatmış.
ve kız çocuğa :
İşte benim yıllar önce düştüğüm hata bu demiş...
|
insanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır" der dostoyevski...
veda acısı, kabuğunu soyar insanın; yaldızını kazıyıp çırılçıplak ortaya serer.birlikteliğin örttüğü tüm kusurları, ayrılık sergiler.bir ayrılık arifesinde helalleşilir ve o an hakiki tabiatlarıyla yüzleşilir.
"ölene kadar" diye söz verilmiştir, ama "ölüm yolunda" başka tercihler belirmiştir.
kararsız prensesin vicdanı azap çekerken 7 cücelerin somurtkanı "aklını başına al" diye fısıldar kulağına; haytası ise "kalbinin sesini dinle" diye çekiştirir eteğinden...
hep hayran bakan gözlere, hatalar takılmaya başlar.
"ama"yla biter alelade iltifat cümleleri:
"sen iyi bir insansın, ama arkadaşların kötü", "seni seviyorum, ama bu ilişkide mutlu değilim", "ben başka türlü bir beraberlik düşlemiştim" vs.. vs...
sonra gelsin uykusuz geceler...bir türlü karar verememeler...ruhen gidip gelmeler..."hele biraz daha zaman geçsin" diye nikah ertelemeler...
birlikteymiş gibi yaparken, sevecek başka yüzler, yüzecek başka denizler kollamalar...
"aslında bütün bunlar bizim iyiliğimiz için"e kendini inandırmalar...
sonrası hep aynı:
bekleyenin "hani sonbaharda buluşacaktık. hazan geldi geçti, sen gelmez oldun" sızlanmaları...
bekletenin "geliyorum az kaldı" oyalamaları...
bittiğini bile bile işi uzatmalar; söyleyemedikçe hepten batağa saplanmalar...
terke makul bir gerekçe ararken hepten çarşafa dolanmalar...veda konuşmasında süslü iltifat cümlelerinin arasına, o cümleleri hiçleştiren mayınlar serpiştirmeler...
üzgün görünmeler... bağış dilenmeler... "...ama kaçınılmazdı" demeler...
"sözünden caydın" yakınmalarını "sen de eski sen değilsin. değişmişsin" diye göğüslemeler...
... asıl kendinin değiştiğini bilmezden gelmeler...
ve son sahne:
terk edenin o mahcup "gönlüm başkasında" itirafına karşılık terk edilenin kırık çalımı:
"uğurlar olsun! ben yoluma devam ediyorum".
ihanetler böyledir:ilki, bir yenisine gebedir; ikincisi daha az acı verir ondan sonra dur durak yoktur: güvenilmez aşık, sevdikçe kıran, gezdikçe ardında bir kırık kalpler mezarlığı bırakan biçare dervişe döner.
artık acılara hapsolmuştur: buluşmak istedikçe ayrılacak, birleşmeye çalıştıkça parçalanacak, sonunda terk ettiklerinin "ah"ı tutup terk edildiğinde mukadder yalnızlığına kapanacaktır...
Can Dündar
Okuyun Lütfen İki kez okuyun
Taki Kafanıza birşyeler DANK edene kadar .
|