ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
GoLetsGO> Forum Mesajları | | GoLetsGO'e ait Toplam 389 Forum Mesajı var
|
|
GoLetsGO
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >2012 OLİMPİYATLARI İÇİN TÜRKİYEYE DESTEK> 4.Nis.2006 Sal 19:01:22 | |
Which city should host the 2012 Olympics? |
|
Havana |
|
3% |
7367 votes |
|
Istanbul |
|
50% |
141829 votes |
|
Leipzig |
|
1% |
1776 votes |
|
London |
|
4% |
10207 votes |
|
Madrid |
|
1% |
2096 votes |
|
Moscow |
|
31% |
88495 votes |
|
New York |
|
5% |
15171 votes |
|
Paris |
|
1% |
3056 votes |
|
Rio de Janeiro |
|
5% |
15446 votes |
Total: 285443 votes | SON DURUM BU | |
GoLetsGO
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >ATATÜRK ÜN KARİZMASI> 4.Nis.2006 Sal 18:36:46 | |
01.jpg |
02.jpg |
03.jpg |
04.jpg |
05.jpg |
06.jpg |
07.jpg |
08.jpg |
09.jpg |
10.jpg |
11.jpg |
12.jpg |
13.jpg |
14.jpg |
15.jpg |
16.jpg | |
| | |
GoLetsGO
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Washington Times iiddası (başbakan ve kurmaylarının İSLAMOFAŞİST bir darbe girişimi var)> 4.Nis.2006 Sal 18:33:08 | | fiogf49gjkf0d Yazı WashingtonTimes Gazetesinde şu kişi ve başlık altında yayınlanmıştır: Islamofascist coup? By Frank J. Gaffney Jr. Mart 14, 2006 Haber Linki: -https://www.washingtontimes.com/commentary/20060313-094413-3980r.htm-
14 Türk Gazetesinde de gazeteden alıntı yapılmıştır...
| |
GoLetsGO
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Washington Times iiddası (başbakan ve kurmaylarının İSLAMOFAŞİST bir darbe girişimi var)> 4.Nis.2006 Sal 18:29:40 | | fiogf49gjkf0d
Washington Times iddiası... (Başbakan ERDOĞAN ve kurmayları "İSLAMOFAŞİST" Bir darbe istediğini ve ordu bu isteğin karşısında durduğunu iddia etti...)
Washington Times Gazetesi Başbakan Erdoğan ın amacını yazdı... Washington Times gazetesi yaklaşık altı ay aradan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın İslamofaşist darbe istediği iddiasını yineledi. Amerika da yayınlanan ve zaman zaman Türkiye ye yaptığı sert çıkışlarla tanınan Washington Times gazetesi, Başbakan Erdoğan ın İslamofaşist bir darbe istediğini, ordunun da bu isteğin karşısında durduğunu savundu. Gazete, Rektör Aşkın ve Orgeneral Büyükanıt olaylarının da "Erdoğan ın İslamofaşist darbesinin" bir parçası olduğunu öne sürdü. Frank J. Gaffney Jr. tarafından kaleme alınan yazıda, Türkiye nin 80 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk tarafından teokratik ve Birinci Dünya Savaşı ndan malup ayrılan Osmanlı İmparatorluğu nun küllerinden yaratıldığı belirtildi. Türkiye nin modern ve son derece laik bir ülke olduğu vurgulanan haberde, Türkiye de laik hükümetin en büyük garantörünün -bu bazen demokratik kuralların çiğnenmesi anlamına gelse de- ordu olduğu belirtildi. Ordu nun Türkiye de bu yüzden en çok saygı duyulan kurumların başında olduğu da vurgulandı.
"İSLAMOFAŞİSTLER ATATÜRK REJİMİNİ YIKMAK İSTİYOR" "İslamofaşist Darbe?" başlıklı yazıda, Atatürk ün düzenini sona erdirilmesinin ve hilafetin tekrar kurulmasının İslamofaşistlerin en büyük hedefi olduğu belirtildi. İslamofaşizmin Suudi Arabistan başta olmak üzere İslami rejimler tarafından desteklendiği ve bunun tehlikeli bir siyasi hamle olduğunu belirten Washington Times, İslamofaşizmin yükselişinin ardından Batı da Türkiye nin tekrar Müslüman dünyaya bir model bir olarak görülmesinin umut edildiği belirtildi. Gazete Batı nın bunu "2002 yılında İslamcı Recep Tayyip Erdoğan ın oyların azınlığını almasının ardından iktidarda bir tekel haline gelmesine rağmen bile" sürdürdüğünü belirtti. Batı nın bu umudunun, Türkiye nin Avrupa Birliği ile müzakerelere başlamasına izin verilmesinin altında yatan gerçek olduğu belirtilen yazıda, AB sürecinin Erdoğan tarafından "orduyu şah mata getirmek için başarılı bir şekilde kullanıldığı" ifade edildi.
YEŞİL SERMAYE Yazıda, "Böylece Erdoğan ın ülkedeki laik kurum ve geleneklere karşı giriştiği İslamofaşist darbe isteğinin karşısındaki ordunun, Türkiye yi Avrupa nın dışında tutmakla suçlanabildiği" ifadeleri yer aldı.Altı ay önce de benzer bir makaleye yerverdiklerini hatırlatan gazete, Türk ekonomisinin "yeşil sermaye" olarak da bilinen ve Suudi Arabistan ile diğer bazı Körfez devletlerinin petrolden gelen milyarlarca dolarına boğulduğunu belirtti. Yazıda, Bu paranın Türk iş hayatına akarak İslamcıların güç merkezini oluşturması ve İslamofaşist terörü desteklemesine neden olabileceğine inanmak için nedenler bulunduğu ifade edildi. Gazete, İslamcıların "klasik faşist teknikleri" kullandıklarını yani "yeşil fonları", demokratik muhalefeti destekleyen işadamlarının, Türkiye nin geniş Alevi azınlığın, Türkiye nin başarılı ekonomisi ve sosyal modernizasyonu için önemli olan çalışan kadınların, laik bürokrasinin ve basının karşısında kullandıklarnı belirtti.
İSLAMOFAŞİST DARBENİN HEDEFİ LAİK EĞİTİM SİSTEMİ... İslamofaşist darbenin özellikle odaklandığı hedeflerin başında Türkiye nin laik eğitim sisteminin geldiğini belirten gazete, medrese benzeri imam hatip liselerinin ve sadece Kur an eğitimi verilen "diğer okulların" desteklendiğini ifade etti. Yazıda Erdoğan ın kendisinin de imam hatip mezunu olduğuna dikkat çekildi. Gazete eğitim gibi yargının da İslamofaşist darbenin hedeflerinden biri olduğunu ifade etti.
"AŞKIN DAVASINDA SAVCI YUKARIDAN EMİR ALDI" Öncelikle ilk olarak "yukarıdan emirler alan bir yerel savcının" laik akademisyen Yücel Aşkın hakkında suçlamalar ortaya attığını belirten gazete, on binlerce Kur an eğitimi veren okuldan mezun olmuş kişinin yargıç olarak atandığını ve bunların şeriata göre dava yönetmesine söz verildiğini iddia etti. Erdoğan ın okullarda türban yasağını destekleyen AİHM kararını da eleştirdiğini hatırlatan gazete, mahkemenin kararının ardından Erdoğan ın "Buna onlar karar veremez, o hak ulemanındır" dediğini belirtti. Gazete bu açıklamanın Erdoğan ın Türkiye nin AB ye katılımı yönünde gösterdiği çabaların inandırıcılığının sorgulanmasına da neden olduğunu ifade etti.
"ERDOĞAN AB SÜRECİNİ ORDUYU EKARTE ETMEK İÇİN KULLANIYOR" Erdoğan ın AB sürecini basit bir şekilde laik hukuku koruyan orduyu ekarte etmek için kullandığını öne süren gazete, Başbakan Erdoğan"ın orduyu İslamofaşist düzeni kurma yolunda bir engel olarak gördüğü savunuldu.
"BÜYÜKANIT OLAYI BUNUN KANITI" Gazete, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında ortaya atılan suçlamaların da bu çerçevede gündeme geldiğini savundu. Büyükanıt ın bu yaz Genelkurmay Başkanı olmasının beklendiğini belirten gazete, Büyükanıt ın Cumhuriyet karşıtları aleyhinde söylemleriyle tanındığını belirtti.
"AYNI SAVCI SUÇLADI" Kara Kuvvetleri Komutanını suçlayan savcı ile Yücel Aşkın ı suçlayan savcının aynı kişi olduğuna dikkat çeken gazete, Büyükanıt hakkındaki suçlamaların da en az Aşkın a yöneltilenler kadar saçma olduğunu belirtti. Yazıda son olarak Amerika ve diğer özgürlük yanlısı ülkelerin İslamcı bir Türkiye yi Müslüman dünyaya bir örnek olarak göremeyeceği ve bu yolda Türkiye nin artık özgür dünyanın değerli bir üyesi olamayacağının anlaşılması gerektiği belirtildi.
|
| | |
GoLetsGO
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Haber >Güncel haberler >düşünmesi bile korkunç!!!!> 4.Nis.2006 Sal 17:53:57 | | 7 şiddetinde İstanbul
İstanbul, 7 şiddetinde bir depremle bu hale gelebilir. National Geographic dergisi, bu manzaradan kurtulmanın yollarını yazdı
Böyle bir depremde İstanbul da olacaklar:
Kent susuz kalacak
Su ve kanalizasyon şebekeleri hasar görecek. Doğalgaz boruları kırılacak. Telefonlar çalışmayacak. Sel baskını ve yangın en büyük tehlike.
Köprüler ayakta
Otoyollar hasar görecek. Sahil yolları sular altında kalacak, limanlar kullanılamaz duruma gelecek. Boğaz Köprüleri ise sağlam kalacak.
İstanbul yanacak
Doğalgaz hatlarındaki patlamalar, özellikle benzin istasyonu ve kalabalık bölgelerde yangın çıkaracak.
Ölü sayısı: 1 milyon
En çok hasar görecek ilçeler: Adalar, Avcılar, Bakırköy, Kadıköy, Kartal, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Pendik, Tuzla, Bağcılar, Bahçelievler, Gaziosmanpaşa ve Üsküdar. Kentteki ölü sayısı en az 1 milyon olarak tahmin ediliyor.
Apartmanlar yıkılacak
Eski ahşap evler ve apartmanların çoğu yıkılacak. Büyük gökdelenler yıkılmasa da, camları patlayacak, asansörleri bozulacak ve yangın çıkacak.
Felakete karşı önlem almak için geç değil
National Geographic dergisi, İstanbulluların en çok merak ettiği konuyu bu ay kapağına taşıdı. İstanbul gibi büyük şehirlerin 7 nin üzerindeki bir depremde ne derece hasar göreceğini ayrıntılarıyla araştıran dergi, bir felaket senaryosu sunmuyor. Aksine, bu sonuçlardan en az zararla kurtulmanın ve şehri kurtarmanın yollarını anlatıyor. Hasarı en aza indirmek için hala alınacak önlemler var. İşte depremle dost olabilmenin yolları:
Müstakil evler: Ahşap evlerin temellerine bağlanarak sağlamlaştırılması gerekiyor. Yığma bina duvarları, hasır lifle güçlendirilerek birbirlerine ve çatıya bağlanmalı. Sallantıda düşebilecek eşyalar, duvara sabitlenip dolap kapaklarına kilit takılmalı.
Metro hatları: Tünellerin en savunmasız alanı olan değişken zeminli bölgelerde esnek birleşim noktaları kullanılırsa, hatlar kırılmaz.
Apartmanlar: Binaları temelinden izole edip kauçuk mesnetler üzerine oturtmak gerekir.
Altyapı hatları: Su boruları ve elektrik hatları kentin can damarları. Bu kanallar depremle birlikte hareket ediyor, dolayısıyla sonrasında onarılması daha kolay oluyor.
Otoyol ve köprüler: Büyük köprüler, temellerine mikrokazık çakılarak, çelik ceketlerle ve hasır lifle güçlendirilebilir. Yollardaki yumuşak zeminler, heyelan tehlikesine karşı kaya zeminle birleştirilerek sağlamlaştırılmalı.
| |
GoLetsGO
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >ATATÜRK ÜN KARİZMASI> 4.Nis.2006 Sal 17:35:42 | | ASALETİ YETER | |
GoLetsGO
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >BAKALIM TANIYABİLCEKMİSİNİZ??> 3.Nis.2006 Pzt 16:18:17 | | BUDA KİM YAWWW????? | |
GoLetsGO
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Kopulası Şeyler >NOKTAYI BUL??????> 3.Nis.2006 Pzt 16:10:45 | | huzur bir insanın en önemli ........ sıdır | |
GoLetsGO
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >bunları biliyoRmuydunuz??(osmanlıdan ve geçmişten)> 2.Nis.2006 Pzr 20:46:38 | |
Oldukca uzun ama okumakta fayda var
Kendinizi Türklere Emanet Edin
16. yüzyılda Osmanlı Devleti nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolay Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan ın ölüm döşeğin de, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde:
"Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız Asla Rus a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler" diyerek nasihat ettiğini …(2)
Talan Edilen Mirasımız
Şanlı Osmanlı Devleti nin kurucusu Osman Gazinin mübarek anası Hayme Hatunun Domaniç’teki türbesini ulu hakan Abdülhamid Han ın, ecdadına hürmetinin ifadesi olarak büyük bir itina ile tamir ettirip pencerelerini atlas perdelerle kaplattırdığını ve zeminini de Hereke dokuması muhteşem bir halı ile, döşettiğini . . .
Daha sonraları iş başına gelen Halk Partisi döneminde ise o muhteşem halının türbeden gasp edilerek, partinin İnegöl ilçe yöneticilerinin kapılarına paspas yapıldığını ve atlas perdelerinin de kaymakamlık binasında kullanıldığını... (3)
Ecdadımızın Silinmez İzleri
1976 yılında Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde, deniz suyunu tatlı suya çeviren bir tesisin açılışından sonra meslektaşları ile sohbete girişen dönemin Türkiye Büyükelçisi Necdet Özmen in bir ara söze: "Bu Suudi Arabistan ın ilk tuzdan arıtma tesisidir" diye başlaması üzerine
Fransız Büyükelçisinin hayretler içinde kalarak:"No... Sör... Bu Suudi Arabistan ın ilk tuzdan arıtma tesisi değildir. İlki Osmanlılar ın 1800.lü yılların sonunda yaptığıdır" diyerek ecdadımızın eşsiz mirasından habersiz yaşayan elçimizi mahcup ettiğini ,,(4)
Bitmeyen Osmanlı Sevgisi
Balkanlar dan Orta Doğu ya kadar büyük bir coğrafyanın 1. Cihan Savaşından sonra elimizden çıkmasına rağmen, o topraklarda yaşayan halkın hala büyük bir hasretle "Osmanlı, Osmanlı " diye sayıkladığını ..
Budapeşte den gelen bir yazarımıza bir Boşnak,ın . "Madem ki İstanbul a gidiyorsun Allah aşkına o şehrin toprağını benim için öp Allah benim canımı İstanbul u görmeden . alması!" dediğini Trablusgarp daki ihtiyar Cezayirlilerin , boyunlarına muska diye Osmanlı parası taktıklarını…(5) Biliyor muydunuz.
Avrupa da Akıncı Korkusu
1534 yılında Viyana daki St. Stephen Katedrali nde. Osmanlı akıncılarının yaklaştığını görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli bir memuriyetin ihdas edildiğini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye Meclisince. Artık bir Osmanlı tehlikesi kalmadığından, bu vazifenin lüzumu yoktur" diye bir karar alınarak iptal edildiğini...(6)
Cennette Yer
Osmanlı Devleti nin zirvelerde şahlandığı, akıncılarının Avrupa içlerinde at oynattığı bir dönemde. kilisede bir papazın vaaz verirken"Dünya hakimiyetinin Türklere fakat Cennet in de kendilerine ait olduğunu... " söylemesi üzerine. bu taksime aklı yatmayan cemaatten bazılarının büyük bir ümitsizlik içinde: "Dünyada bizi yurtlarımızdan çıkaran Türkler hiç Cennet te yer bırakırlar mı?" dediklerini...(7)
Batışın Remzi
Yükseliş dönemimizin ruhunu yansıtan mütevazı Topkapı Sarayına karşılık, yıkılışımızı remzeden Varsay taklidi Dolmabahçe Sarayının Avrupa dan borç alınan para ile, 9 ton altın ve 41 ton gümüş kullanılarak inşa edildiğini... (8)
Şefzade nin Dolmabahçe Sefası
İsmet İnönü nün Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde, oğlu Ömer İnönü nün gerek talebelik gerekse daha sonraki yıllarda koskoca Dolmabahçe Sarayını ikametgah olarak kullanıp, yattığı bir oda için bütün sarayın kaloriferlerini yaktırdığın ve ayrıca bu şefzadenin sarayda kadınlı kızlı gece alemleri düzenlediğini...
Bütün bu olanların dönemin Millet Meclisinde ciddi tartışmalara yol açtığını ve o gün mecliste bulunan baba İnönü nün kulaklığı takılı olduğu halde müzakereleri işitmemezlikten geldiğini (9)
Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın. günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını
Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu ndaki bir ağaca asıp, üzerine de:
"Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını..
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını (10)
Nebiler Sultanı nın Güzellikleri
Aşk bahçesinin yanık bülbülü Hazreti Mevlana nın, Peygamberimiz in (sav) üstün vasıflarıyla alakalı olarak:
Nebiler Sultanı nın (sav) vasıflarının şerhini. eğer ben devamlı, durmadan söylesem, yüzlerce kıyamet geçer de o yine bitmez. " dediğini...
Sahabi efendilerimizden Amr bin As ın (ra): "Benim gözümde Resulullah dan (sav)daha sevgili, benim gözümde Ondan daha büyük bir kimse yoktur. Ne var ki, Ona olan tazimimden gözüm doya doya Ona bakamıyordu " dediğini. . .
İmam Kurtubi nin de "Nebiler Nebisi nin (sav) güzellikleri bize tamamıyla gösterilmemiştir. Gösterilmiş olsaydı, gözlerimiz Ona bakmaya takat getiremezdi " diyerek İki Cihan Saadet Güneş’inin güzelliklerini bir nebzecik olsun anlatmaya çalıştıklarını..(11)Biliyor muydunuz?
Osmanlı Arması
Merhum Necip Fazıl Kısakürek in 1954 lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu mecmuasının bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca, "padişahlık propagandası yapmak " gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatıldığını ve kendisinin de suçlanarak mahkemeye sevkedildiğini
Necip Fazıl ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:
İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var Siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?" diye haykırdığını (12) Biliyor muydunuz?
Pasaport Farkı
Şanlı Osmanlı Devleti nin yıkılmasından sonra, son derece üzgün ihtiyar bir Ürdünlünün, elindeki yeni Ürdün pasaportuyla İsviçre sefaretine giderek: "Herkes bu pasaportla alay ediyor Eskiden Osmanlı pasaportum varken selam dururlardı. Ben Osmanlı teb asıyım ne olur bunu değiştirin" diye sefaret yetkililerine yalvardığını… (13)
Türk Köşesi
Devlet i Aliye yi Osmaniye nin üç kıtada at oynatıp buyruk yürüttüğü ihtişamlı dönemlerinde, Avrupa da Türk hayat tarzı ve modasının çok tesirli hale geldiğini Evlerinde Türk köşesi bulundurmayan sosyete mensuplarının ayıplandığını (14)
Reformun Böylesi
0 zamana kadar sadece batılıların kendi aralarında düzenledikleri balolara, yanlış batılılaşma hareketinin bir parçası olarak Türk devlet adamları da katılınca 11829), baloda bulunan bir Fransız kadının oldukça doğru bir teşhiste bulunarak Türkler reforma, bitirmeleri gereken yerden başladılar dediğini ...(15)
Birinci Dünya Savaşının Vahşet Yılları
Birinci Dünya savaşı sıralarında Musul da halkın açlıktan perişan durumlara düşüp hergün sokaklarda kadın-erkek çocuk-ihtiyar birçok insanın inleye inleye ölüme gittiklerini ve buna bir çare bulunamadığını…
Açlıktan ölen bu zavallı çocukların etlerini kasap dükkanlarında koyun ve kuzu eti diye satan veya aşçı dükkanlarında pişirip halka yedirme vahşetini gösteren on-oniki kişinin idam edildiğini . (16)
Amerikan Yardımı (!)
Truman doktrini çerçevesinde Amerika Birleşik Devletleri nden aldığımız 69 milyon dolar askeri yardım ile elde edilen askeri techizatın bakımı için ABD ye her yıl 400 milyon dolarlık bakım ve ithalat parası harcaması yaparak ne kadar karlı bir anlaşma (!) yaptığımızı (17)
Hayal Müessesesi
Teb asını "Emanetullah" olarak gören Osmanlı Devleti nde, akıl hastalarına bimarhanelerde son derece şefkatle muamele edilip ceviz karyolalarda, ipekli çamaşır ve çarşaflarda yatırılıp musiki ile tedavi edildiğini.
Aynı dönemde Avrupa da ise, akıl hastalarının ruhuna şeytan girmiş denilerek diri diri yakıldığını. . (18/a)
İstanbul daki bimarhaneleri giren Mongeri Pere nin: "Burası Avrupa nın asırlar sonra tahayyül edeceği bir hayal müessesidir dediğini ve Osmanlı nın uyguladığı bu musiki ile tedavi metodunun ABD de ancak 1956 yılında uygulamaya geçebildiğini (18/b
Üçüncü Dünyanın Kobayları
Batıda ilaç üretmekle ilgili yönetmeliklerin son derece ağır olup, bir ilacın piyasaya çıkarılmadan önce kobaylar üzerinde yeterince deneme yapılması gerektiğini ve bunun ise uzun ve pahalı bir süreç olduğunu .
Buna çare bulan batılı hümanistlerin(!), yeni geliştirdikleri denenmemiş ilaçları üçüncü dünya ülkelerine pazarlayarak hem para kazanıp, hem de milyonlarca gönüllü kobay üzerin de ilaçlarını denediklerini
İlaç iyi çıktığı takdirde mallarını batıda pazarladıklarını, kötü çıktığında ise foyası çıkana kadar üçüncü dünya ülkelerine satmaya devam ettiklerini . . (19)
İçi Yivli Toplar ve Ecdadımızın Sızlayan Kemikleri
Yavuz Sultan Selim Han ın Ridaniye Savaşı nda, ileri görüşlü babası Sultan II Bayezid ın icadı olan "içi yivli topları kullanarak büyük başarılar elde ettiğini..
Bugün ise bizlerin hala II Bayezid in bu büyük icadını tarih kitaplarımızda: "Yivli top 1868 de Almanlar tarafından icad edildi" diye okutma gafletini göstererek ecdadımızın kemiklerini sızlattığımızı.. (20)
Tanzimat Dönemi Ordusu
II Mahmut döneminde Osmanlı ordusunun modernleştirilmesi için danışmanlıkta bulunan Alman komutanı Helmuth von Moltke nin Tanzimat dönemi ordusunun halini
"Bu ordu: kaputları Rus, talimatnameleri Fransız, tüfekleri Belçika, sarıkları Türk, eğerleri Macar, kılıçları İngiliz ve öğretmenleri her milletten, Avrupa sisteminde bir ordudur" diyerek tarif ettiğini .(21)
Bediüzzaman,ın Rızık Hususundaki Hassasiyeti
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri nin 1924 yılı yazında Van daki Erek dağına çıkarak bütün vaktini tesbihat ve münacat ile geçirdiği günlerde, yanında bulunan talebelerinin dağlardaki yaban elmalarını koparıp yemek istemeleri üzerine Üstad ın onlara izin vermeyip
"Bizim hissemiz bağlar ve bahçedekilerdir Bizim rızkımızı Cenab-ı Hakk oralarda tayin etmiştir. Bu yabani meyveler yabani hayvanların rızkıdır. Onların kısmetine dokunmamamız gerekir" dediğini… (22)
Milletlere Göre Fiyat Farkı
Osmanlı nın son döneminde (1850) İstanbul da uzun yıllar kalmış bir batılı tarihçi olan M A Ubicini nin şehirde yaşayan değişik milletlerin karakter yapılarını öğrendikten sonra, hatıralarında:
"Bir kaide olarak, Ermeni ye istediği paranın yarısını, Ruma üçte birini, Yahudi ye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alışveriş ettiğiniz zaman istediği fiyattan emin olunuz ve istediğini veriniz"diye yazdığını… (23)
Batıda ve Osmanlı da Yalan
1717 - 1718 yılları arasında İstanbul da İngiliz elçiliği yapan G.Montagu nun hanımı Lady Montagu nun Osmanlı toplumundaki ticaret ahlakı ile alakalı hatıraların da, oldukça enteresan bir şekilde:
"İngiltere de yalancılar yaptıklarıyla öğünürler.
Burada ise (Osmanlı da) yalan söylediğinden emin olunduğu zaman yalancının alnına kızgın demir basılıyor. Bu kanun eğer bizde uygulanırsa ne kadar güzel yüzün bozulduğu, ne kadar kibar sınıfına mensup kişilerin kaşlarına kadar inen peruklarla dolaşmaya mecbur kaldıkları görülür. diye yazdığını… (24)Biliyor muydunuz?
Marks ın Hayranlığı
Şeyh Şamil liderliğindeki Kafkas halkının, istilacı Ruslara karşı olan istiklal savaşlarında göstermiş oldukları büyük direniş karşısında Karl Marks ın:
"Hürriyetin nasıl elde edilmesi lazım geldiğini Kafkasya dağlılarından ibretle öğreniniz. Hür yaşamak isteyenlerin nelere muktedir olduğunu görünüz. Milletler, onlardan ders alınız. .. " diyerek hayranlığını itiraf etmek zorunda kaldığını... (25)
Osmanlı Devleti nde ağaçlara çok kıymet verilip koruma altına alındığını . . . Sultan ll. Abdülhamid devrinde, Belgrad ormanlarına zarar verip ormanı tahrip ettikleri için bir köyün kitle halinde sürgün edildiğini. . .(26) |
| | |
GoLetsGO
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >TARİH SIKICI DEĞİLDİR(işte örnek sıkılmadan okuyun)> 2.Nis.2006 Pzr 20:42:57 | | fiogf49gjkf0d
Kim Demiş Tarih Sıkıcı Diye |
|
Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse eskiden Ingiltere de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün.1500 lerde Ingiltere de işler şöyle yapılıyordu: Insanların çoğu Haziran da evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziranda hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yinede kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.
Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak ta bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. Ingilizce deki banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın! (Don t throw the baby out with the bath water) deyimi buradan gelmektedir. Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yatıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. Ingilizce deki "kedi-köpek yağıyor" (It s raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir. Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan Ingiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.
Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden yapılmıştı. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır. Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı "thresh hold" (saman tutan; Türkçesi "eşik") idi. Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu. Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu. "Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük" (peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur. Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna "yağ çiğnemek" (chew the fat) adı veriliyordu. Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü.
Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında "tabak ağzı" (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu. Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. işçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı. Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor, aile etrafına toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna "uyanma" nöbeti deniyordu. Ingiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı. Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti (graveyard shift) denirdi. Bazıları zil sayesinde kurtulur (saved by the bell) bazıları da "ölü zilci" (dead ringer) olurdu. Gerçekler bunlar. Kim demiş tarih sıkıcıdır diye.. |
| | |
| |