ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Ay aman offfff. Anneyycciiiiim
Hızlı hızlı baktım ama yine de mideme bir şeyler oluyor galiba. Hokkabaz nereden buldun bunları ? Mümkünse tanıma beni de !

Daha önce bir üye böyle bir çalışma yapmıştı, aynısından bir kez daha yapılmış...hımm :) Olsun fazlası göz çıkarmaz...

Kolay gelsin.

Nice bayramlara sağlık ve mutluluk ile hep beraber girmek dileğiyle.
Bayramınız kutlu olsun...

Çok güldüm :)))))) İşte bunların hali özetle bu :)))))))
Teşekkürler paylaşım için...

Çok güzel bir şarkı. Düette yer alan Aslı Güngör, bir anda internete eklediği bu şarkısı ile şöhret olmuş...Paylaşmak istedim.
Hoş vakitler...

https://www.youtube.com/watch?v=LGoh51-QAhE

Sevgili Vogen,
Yorumlarınızda çok güzel ve zekice cevaplar yazıyorsunuz, sizi tebrik ederim. Ayrıca beni de güldürdünüz bayan arkadaşa verdiğiniz cevapla, çok hazır cevapsınız :)))
Gelelim şu 3.Lale Devrine:) Bunlar neden özellikle lale dikerler, dağıtırlar? Hiç dikkatinizi çekti mi? Dikkat edin hep Osmanlı döneminin kültürü, özentileri vardır yaptıkları çoğu şeyde. 1-2 sene önce, uluslararası bir organizasyon olmuştu Topkapı Sarayı nda anımsar mısınız bilmem. Yabancı konuklar da vardı, tayyip ve eşi olaya ev sahipliği yapmıştı. Orada yemek daveti, semazenler, tasavvuf musikisi vs. vardı. Tüm bu tarz organizasyonlardaki seçimleri ve tutumları ile Osmanlı yönetim sistemini istedikleri, genel tutumları ve politikaları ile verdikleri dolaylı mesajlardan anlaşılmaktadır. Gelenekçi bir kesim, padişahlık sistemini günümüz sartlarına uydurmaya çalışan, son derece antidemokratik yöntemlerle hareket eden bir anlayışta insanlar...İşte lalelere merakları da çok alakasız gelmiyor bu nedenle:)Osmanlılar elbetteki bizim geçmişimiz, o dönemi ve insanlarını inkar edemeyiz, atalarımız neticede...Beğendiğimiz ya da beğenmediğimiz tutumları oldu olmadı değil. Ama Osmanlı da var olan tek başlı yönetim sisteminin bir ülkeye ne kadar zarar verdiği, halkın yönetimde söz sahibi olmamasının son derece sakıncalarını tarih gösterdi. Kardeşi kardeşe kırdıran, ölümlere kargaşalara yol açan, gelir dengesizliğinin var olduğu, keyfi kararların alındığı, düşünce/ifade özgürlüklerine asla müsamaha gösterilmeyen bir yönetim anlayışı vardı. Dini esas alan bu siyasi yönetim, aynı zamanda Avrupa hayranlığı ve emperyalizmin uşaklığı ile de son döneminde parçalanmaya, vatan topraklarının paylaştırılmasına kadar gitmiştir... 

İşte akp iktidarının, etrafındaki insanları hiçe sayıp adeta o dönemde yaşadıklarını sanarak, tarzının ne kadar Osmanlılara benzediğini farkettiniz mi? :)Büyük Atatürk kutsiyetin siyasallaştırılması, halifelik, tek başlı yönetim sistemi ile ilgili görüşlerini Nutuk ta Cilt-3,Vesika 264 te detaylıca açıklamıştır.Mutlaka göz atmanızı tavsiye ederim. İslamiyet i, Kur-an ı, 4 Halife Devri ni O ndan daha iyi yorumlayıp açıklayabilen bir insan daha olamaz. 

Şunu hiçbir zaman kimsenin unutmaması gerekir ki, bu insanların her ne kadar Osmanlı hayranlığı olsa da, Türkiye Cumhuriyeti nin yönetim sistemi Cumhuriyet tir ve asla bir daha geriye dönmeyecektir. O zamanlarda eğer Kurtuluş Savaşı yapılmasaydı, Kuvay-i Milliye ruhu olmasaydı bugün özgür bir biçimde yaşamayacaktık. O Avrupa hayranlığı ile bakılan devletlerin sömüsürü olmaya mahkum olacaktık. Tıpkı İngiltere nin Avustralya yı, Fransa nın da Cezayir i sömürge altına alması gibi...

Bugün özgür isek hala, Atatürk ve şehitlerimize borçluyuz bunu. Bu insanlar Atatürk ü ve devrimleri umursamaz tavırları ile nankörlük etmektedirler.Hiçbirzaman Atatürkçü düşüncenin yok olmasına ve Cumhuriyet rejimimin yıkılmasına asla izin vermeyecağiz ! Bu tip lale devriymiş, dindar görünümmüş, tek başlı antidemokratik yönetim sistemiymiş...bunların nereye varacağı çok açıktır. Geçmişteki deneyimleri örnek almayıp aynı hatayı 2. kez yapmak da dünyanın en büyük aptallığı olsa gerek...
Saygılarımla 

Tarih: 14 Ocak 2000, Yer:Avustralya: “Sayın Öcalan düşüncelerinin değil, şu anda almış olduğu kellelerin hesabını veriyor.”

“Basından takip ettiğimiz üzere, şehitlerimizle ilgili bu talihsiz lafı eden ve terörist başına sayın diyen T.C.Başbakanı sıfatına sahip tayyip e gereken cevap, kendisine açılan dava sonucunda verilmiştir. Şehitlerimizin ayaklar altına alınan itibarı, bir nebze yerine geri getirilmiştir…

Bu memlekette hak var, hukuk var, kanun var, nizam var…var da siz bunlardan haberdar mısınız? Bu tartışılır. Ya da bunun söylenmemesi gerektiğini bile bile pişkinlikle ve aymazlıkla, hala bu gibi akıl almaz lakırdılarınıza çekinmeden hep devam etmek mi politikalarınız? Sizin adaletinizin ne olduğu zaten aşikar, demokrasi anlayışınızın da. Bu memleket için canını hiç düşünmeden veren cennetlik insanlara, adeta alay eder gibi "kelle" denilemeyeceğini, bebek katili bir teröriste "sayın" diyerek saygıya değer bir mahlukat olamayacağını bilmiyor musunuz? Türkiye’ye gelmiş geçmiş hiç bir iktidar ve başbakan sıfatında hiçbir Türk evladı, böylesine yakışıksız ve utanç duyulacak lafları etmedi! Bu cüreti siz nereden bulabiliyorsunuz? T.C. Başbakanına yakışmayacak laflar idi bunlar. Gerçek bir vatansever olsaydınız ne öncesinde ne de sonrasında bu tip lafları ederdiniz! Bir laf var; dervişin fikri neyse zikri de odur. Bu halk sizin gibilerin gerçek yüzünü artık iyice görmeli ve uyanmalı. tayyip artık oğluna aldığı gemicikle de öder şehit ailelerine tazminatı artık, ne olacak. Mühim olan şehitlere ve ailelerine yaptığı saygısızlığın manevi tazminatını nasıl ödeyecek?”
Saygılarımla

Başbakan a 3 kuruşluk tazminat

İstanbul Kartal Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmadan çıkan kararın ardından şehit aileleri, Erdoğan’dan milyarlarca lira tazminat talep etmek için “dava aç” kampanyası başlattı.

Yeniçağ Gazetesi nin haberine göre, davacı Vekili Büyük Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Kemal Kerinçsiz, “Karar kesin olup temyizi mümkün değildir” dedi.

Kerinç, yaptığı yazılı açıklamada davaya ilişkin süreçle ilgili olarak şunları kaydetti:
"PKK’ya siyasi affı gündeme getiren Başbakan’a karşı, şehit ailelerinin şehitlere kelle demesinden ötürü açmış oldukları 3 kuruşluk davalar kabul edilerek Başbakan’ın mahkumiyetine karar verildi. Onbinlerce şehit ailesi, Başbakan Erdoğan aleyhine milyarlarca tutarında tazminat davalarını açma hazırlığına girdi. Başbakan Erdoğan 2000 yılında Avustralya’da yapmış olduğu radyo konuşmasında; terörist başı Abdullah Öcalan için üç defa ‘sayın’ sözcüğünü, şehitlerimiz için de ‘kelle’ sözcüğünü kullanmıştır. ‘Sayın’ sözcüğünü kullanmasından ötürü, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayetler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararların verilmesi üzerine, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na itiraz edilmiş, mahkeme itirazı kabul ederek kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı kaldırmış, ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin fezlekeyi düzenleyerek Meclis’e göndermiştir.

TEMYİZİ YOK

Başbakan’ın ‘kelle’ sözcüğünü kullanmasından ötürü şehit aileleri toplu olarak Başbakan Erdoğan hakkında İstanbul Kartal Adliyesi’nde üç kuruşluk tazminat davası açmıştır. Mahkeme, açılan davalarda Başbakan’ın malvarlığını soruşturmuş ve 12.12.2007 tarihli celsede yapılan yargılama sonucunda, Başbakan’ın şehitlere “Kelle “ diyerek şehit ailelerine hakaret ettiğini kabul ederek, Başbakan’ı tazminat ödemeye mahkum etmiştir. Verilen mahkeme kararı kesin olup, temyizi kabil değildir.

Kaynak: Vatan Gazetesi, 13.12.2007

N_O_A

"Konu başlığında anlatılan hususlar şu; başı örtülü bir lise talebesi ödül alması gerekirken alamamış nedeni ise türbanlı olması. Kendi kişisel çıkarları için şu hassas konuyu kullanıp forum içerisinde saldırmayı amaç edinmiş basiretsiz insanların yeri değildir forum."

Bu gibi konuları özellikle seçip, forum açıp, amacına uygun provakasyon yapanların da ayrımcılıgını unutmamak gerek.

Hoş sohbetler...