fiogf49gjkf0d Atatürkçülüğün ne olduğu ya da ne olmadığı üzerine uzun yıllardır önemli tartışmalar yürütülmektedir.bununla birlikte Atatürkçülüğün ne olduğunu anlamak için izlenen yöntem oldukça dinsel dir.Deyiyerindeyse,Atatürkçülüğün üzerine incelemeler,Atatürk ün sözlerini tefsir eden bir yöntem içerisinde skıkışıp kalmıştır.Bu nedenle de Atatürkçü olduğu bilinenler dahil,hatta bu işin bilimi ile uğraşanlar dahil,çoğu fikir insanı bilimle değil,daha ziyade hurafelerle uğraşan mollalar görümündedirler...
O halde Atatürkçülüğü anlama ve izah etme çabasının öncelikle bu bilim dışı yöntemden kurtarılması gerekmektedir.Bunun için ise, Atatürk ün eylemleri yani yaptıkları ile kendi programı yani ALTI Ok u içiçe,birarada incelemek gerekmektedir.
Fakat biz yine biliyoruz ki,özellikle Altı Ok u,nedense derinliğine incelenmemiş bir konudur;akedamik anlamda ise burası boş bir alandır.Oysa Atatürk ü anlamak ve Atatürkçülüğü yerli yerine oturtmak için ,başlangıç noktası Altı Ok olmalıdır.
Mustafa Kemal den Atatürk e
Atatürk,ismi üzerine Türklerin atasıdır.Bu soyadı bile önemli bir gerçeği yansıtmaktadır.Atatürk ten önce elbette Türk vardı ama gerek Osmnalı İmparatorluğu nun İslamcı-kozmopolit yapılanması içerisinde,gerek batı sömürgeciliğinin saldırısı karşısında,Türklül neredeyse yok edilmişti.
Atatürk ün daha Kurtuluş Savaşı nın başlarındaki iddası ise,Anadolu çölünden kimsenin göremediği bu Türk Milletini çıkartmaktı.Kurtuluş Savaşı bu anlamı ile Türk ün yeniden tarih sahnesine çıkartan Mustafa Kemal in,kendisine soyadı olarak ATATTÜRK ü seçmesi bu bakımdan son derece anlamlıdır.
Atatürk ün soyadı ile birlikte ortaya çıkışı,Kurtuluş Savaşı nın başarı ile kazanılmasından ve Devrimlerin başarılmasından sonradır.Türk ü Anadolu dan atmak isteyen Batı emperyalizmi Kurtuluş Savaşı ile yurttan atıldıktan ve yine Türk ü devlet yapısı içinde yok eden ve yok sayan Osmanlı saltanatı ve hilafeti yıkıldıktan sonra Atatürk ortaya çıkmıştır.
O zamana kadar Atatürk değil Mustafa Kemal vardır.Mustafa Kemal ise,TÜRKİYE Yİ VARETMEYE ÇALIŞAN,BU YOLDA EMPERYALİSTLERLE,SALTANATLA,HİLAFETLE,VE BİR KISIM MUHALEFETLE MÜCADELE EDEN BİR DEVRİMCİDİR.
Atatürk in Altı Ok u...
a-Cumhuriyetçilik
Teşkilatı esasiye kanunu Cumhuriyet şeklinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından dahi değiştirilmesi hakkını tanımamış ve hatta bunun teklif ve müzakeresi imkanını ortadan kaldırmıştır.
b-Milliyetçilik
CHF,Türkiye nin yaşaması,ilerlemesi ve bakası için milliyet vasfında en büyük kuvveti görmektedir.Fırka progamımız millet ve milliyet tabirlerini bazen çekip ızatan,bazen sıkıp darlaştıran;fakat her iki halde memleket için büyük zararlar getiren ölçüsüz mahiyetten kurtarmıştır.
Fırka esaslarına göre (Millet;dil,kültür ve mefkure birliği ile birbirine bağlayan vatandaşların teşkil ettiği bir siyası heyettir)
Bugunkü Türk Milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük,çerkezlik,ve hatta lazlık ve pomaklık fibi fikirler telkin edilmiş olan vatandaşımızı kendimizden sayarız.Mazinin karanlık istibdat devirlerinden kalma bir miras olan ve uzun tarihi tekallübatın mahsulü bulunan bu yanlış telakkileri hulusla ve samimiyetle düzeltmek vazifedir.
c-halkçılık
Biz memleketin saadetini,vatandaşların birinin menfaati ötekini selbeden sınıf zihniyetinin hakimiyeti altında yaşamamasında görüyoruz.Millet ve Milliyet mefhumlarını anlamış vatandaşların kütleşmemesi ancak bu mefhumların halkçılık zihniyeti ile incelemesi ve saflaşması sayesinde mümkün olur.
d-Devletçilik
Vazifesi,dahilde emniyet ve asayişi temin ve ecbeni devletlerle münasebetleri tanzim etmekten nihayet vatan müdafasını hazırlamaktan ibaret olan basit devvlet telakkisi çoktan tarihe karışmıştır.
Fertleri veyahut şirketleribu muğlak ve teferruatlı çalışmanın yegane unsuru olarak görmek,bu işlerde devlete faaliyet hissesi ayırmamak ve hatta icabında devletin tansşzm ve müdahele hakkını tanımamak liberak mesleğin artık dünyanın her tarafında hatırası kitaplarda kalan prensiplerinden ibarettir.
e-Layîklık
Din telakkilerinin memleket tanziminde tesiri haiz olamsı yüzünden birçok devletler gibi Türkiye de uzun asırlar pek çok zararlar görmüştür.Bu sebeple vatanımızın maziden kalma dertleri tedavi olunurken ilk alınan inkılap tedbirleri arasında din ve dünya işlerini birbirinden ayırmaya Fırkamız büyük ehemmiyet vermiştir. Türkiye de din telakkisi her vatandaşın kendine ait vicdani ve şahsi bir mesele halindir.
d-inkılapçılık
Vatanın bugünkü kurtuluşunu ve milletin şerefli bir içtimai heyet olarak istikbale gidişini inkılap semerelerine medyunuz,İstila ordularının memleketten kovulmasına hatta muahadelerle kazanılan istiklalin,mahfuz kalmasına rağmen inkılabı tahakkuk ettirilmemiş Türkiye nin yaşaması ve kurtulması mümkün olamazdı.
Fırkamız milletimizin birçok fedakarlıklarla yaptığı bütün bu inkılaplardan doğan ve inkişaf eden prensiplerle sadık kalmayı ve onları müdafa etmeği esas tutar.
Devrimci Atatürk,Muhafazakar Muhalefet
Atatürkçü ideolajinin esasları olan Altı Oku un Chf içindeki tanımlanışını gördükten sonra,bu Altı Ok u siyasal yelpaze içerisinde yerleştirilmesine geçebiliriz.
Bilindiği gibi Türk Devrimi kendisini burjuva ve bolşevik devrimlerinden başka bir yol olarak tanımlamış ve halkçılığı da temel ideolojik esas olarak belirlemiştir.Ancak halkçı bir ideolajinin siyasal sistemdeki yeri de tatrtışma konusudur.
Liberaller haklçılığı solculukla şuçlarken,marksistler onu sağcılıkla,hatta fasistlikle suçlarlar.
Ancak Atatürk ün bulunduğu yer yine bizzat Atatürk tarafından açıkca ortaya konulmuıştur.Atatürk ün yazdırdığı (büyük kısmı bizzat kendisi tarafından kaleme alınan)Lise Tarih kitaplarında siyasal rejim tartışması kapsamlı bir şekilde sürülmektedir.
O tartışma içinde Meclis içindeki saflaşma şu şekilde açıklanır: Birinci Büyük Millet Meclisi nde Atatürk e göre iki cereyan vardır,bunalrdan birincisi Muhafazakar cereyandır,ikincisi ise Devrimci cereyan.Birinci cereyan hilafet yanlılarından oluşur iken ikinci cereyan halkçı programı sahiplenenlerdir.
Dolayısı ile ilk bölünme Muhafazakarlarla Devrimciler arasındadır.Mustafa Kemal in yeri ise muhafazakarlara karşı devrimci cephedir.
Solcu Atatürk,Sağcı Muhaflefet
Fakat tanımlama bununla da sınırlı değildir;
meclis üyelerinin çeşitli gruplarla bölünüşü görünürde ve şekilsel bir bölünmeydi;Meclis üyeleride gerçekte üç,dört cereyana bölünmüştü;en sağ cenahta çoğunluğu hocalardan meydana gelmek üzere İslamcı muhafazakarlar,sağ cenahta daha ılımlı muhafazakarlar;sol cebahta ise bol miktarda demokratlar,yani Mustafa Kemal in fkirlerini bütün sonuçları ile kabul ederek,İstanbul müesseselerini kaldırıp,halkın hakimiyetine dayalı yeni bir Türk devletinin pürüzsüz kurulmasına taraftar olanlar ve nihayet bunların daha solunda komünist etkilere azçok kapılanlar vardı.Çoğu mebuslar meclisinde olduğu gibi,bazen sağ cenahla en sol cenahın uyuştuklarıda görülüyordu.Fakat genellikle bu tür cereyanlara tabi olanların çoğu maksatlaruını ve gayelerini iyice anlayıp muhakeme ederek,bilinçli hareket etmek kudretine sahip değillerdiler;çünki siyasi bilgi ve hazırlıkları noksandı.Fikirleri işlenmiş ve açıklık kazanmış ancak 2 cereyan vardı:birisi Mustafa Kemal in devrimci halkçılığı,diğeri Hocaların bağnaz dinciliği.
Bu açıklamalardan görüldüğü üzere ,Atatürk taraftarları,daha o zaman,yani parti haline gelmeden bile,solda bir ideoloji idi.Bu ideolojinin adı devrimci hakçılıktır.
Komünistlerle bağnaz dinciler,yani aşırı solcularla sağcılar ise bazen birarada hareket ediyorlardı.Bu bile liberal sağ ile marsist sol arasındaki ittifakın temelini gösterir.Atatürk ün Ulusal Sol hareketinin karşısında,hem masrksist komünistler,hemde ılımlı muhafazakarlarından aşırı dincisine sağcılar vardı.
İttihatçılar ve itilafçılar Mustafa Kemal e karşı birleşiyor
Atatürk,kendi yerini solda tanımlamıştı gerçi ama bu solculuğun neden ulusal bir solculuk olduğu,ancak Altı Ok un ayrıntılı incelemesinde ortaya çıkar.
Burada önemli bir siyasal mücadeleden yola çıkabiliriz. Halk fırkasına karşı,Meclisteki muhalefet bir süre sonra partileşti ve Terakkiperver Cumhuritet fırkasını aldı.Fırka nın kurucuları Miili Mücadelenin önderi olmakla birlikte,cumhuriyet e açıktan muhalefet eden paşalardı.
Terakkiperver cumhuriyet fırkası,programında aynen şu geçmekteydi; parti liberalizm ve demokrasi esaslarını kabul etmiştir.
Partiyi oluşturanların içinde eski ittihatçılar ve meşrutşyey komitacılarının da yer aldığı yine Atatürk tarafından özellikle belirtilmişti.
O halde buradan ne sonuç çıkartmamız gerekmektedir:Atatürk ün karşısında,en hilafetçi olanlardan ,en liberallere,kimisi millici olarak adlandırılan ittihatçılara ve hatta hürriyetçi meşrutiyetçi komitacılara kadar bir cephe vardı.Bu cephe aslında Hürriyet ve itilaf ile ittihatın ve trakkinin,Mustafa Kemal in karşısında birleştiğini göstermektedir.
Bu, bizim açımızdan son derece önemli bir olgudur.çünki Kemalizmin ittihatçılığın bir dvm olduğu,Mustafa Kemal inde aslında ittihatçı olduğunu savunan pek çok bilim adamımız bulunmaktadır.Ancak gerçek,ittihatçılığın Mustafa Kemal in karşısında,can düşmanı itilafçılarla birleşmesidir.
Bu bile,dinciliğin ve işbirlikçiliğin,yani teslimiyetçilik ve mandacılığın Mustafa Kemal in tam bağımsızlıkçılığı karşısında nasıl birleştiğini göstermektedir.Mustafa Kemal in yolu bunlardab tümüyle farklıdır ve bunlara karşıdır.
Atatürkçülük ideojidir
Atatürkçülük,geniş bir çerçevede,kendi felsefi temelleri olan,bir ideoloji ve siyasal harekettir.
bunun siyasette kabul edilmemesi biraz mantıklıdırçünki Türk siyasetinde kimse karşısına Atatürkçü bir siyasal parti yada harekejti almak istememektedir.
Ancak işni esas anlaşılmaz yanı,akdemik çalışma alanında,Atatürkçülüğün bir medrese ideolijisinie dönüştürülmüş olmasıdır.Atatürk ve Atatürkçülük üzerine yazılan binlerce eser,O nun yaşadıkalrını ve yaptıklarını tekrarlamaktan başka birşey yapmaz.Ancak O nun fikirsel dünyası bir türlü açıklanmamıştır.
Oysa Altı Ok ve atatürkçülük,kendine özgü çıkış noktaları olan,gelişim süreci olan ,ama sonuçları tüm dünyanın mazlum milletileri içni bir çok şey ifade edecek olan bir ideolojidir.Bu ideolojinin adı Ulusal Soldur.Ulusal sol un,Türkiye deki yer Atatürkçülüktür.
Bu bakımdan Atatürkçülük,daha geniş bir ideolojik çerçeve içinde ele alınarak yorumlanır.Böyle bir çaba Atatürk gerçeğini ortaya koyacaktır,hemde TÜRKİYE NİN SİYASAL sistemindeki,ezilenlerin çıkışsızlığını ortadan kaldıracaktır.
Demokrasi Yerine Cumhuriyetçilik
Ulusal sol un en ciddi sorunu,programının ilk maddesinde başlar.Çünki bugun siyasal düzene ilişkin sorunlar konusunda zemin baştan aşağı Batılaştırılmıştır.Bu batılaşma demokrasi ile cumhuriyetin birbirinden ayrı şeyler olduğunu ve bunların birbirine karşıt şeyler olduğunu ortaya koymadan düzgün bir siyasal mücadele zemini oluşturulamaz.
Türk Halkının kayıtsız şarttız egemenliğinin adı Cumhuriyettir!..Bu egemenliğe karşıt olan şeylerle mücadele etmek gerekir .İşte Türkiye Cumhuriyetçi egemenliğe ,yani halk iradesine karşıt olan bir takım kuvvetler kendilerine program olarak demokrasiyi kurmak çizgisini çekmişlerdir.
Cumhuriyet e karşı demokrasiyi kurmak !!
Türkiye siyasetinin özeti budur...
Zorla ve Sopayla
Atatürk ün Cumhuriyetçilik anlayışı,bugünün Batılı demokrasiciliğiyle bulanmış beyinlere karşın vatanın ve Türk halkının egemenliğinin laikliğinin nasıl savunulacağını açıkça ortaya koymuştur.
Atatürk,saltanat kaldırılırken hakimiyet ve saltanat kimseye ilmi icabıdır diye verilmez..hakimiyet ve saltanat cebir ile zorla alınır...bunun içinihtimal bazı kafalar kopacaktır demekten çekinmemişti.
Cumhuriyet ilan edildiğnide cumhuriyeti oy çokluğyla ilan ettiniz,ya oy çokluğuyla kaldırılmak isterlerse sorusuna ise sopayla kovalarım cevabını vermekteydi..
Türkiye Cumhuriyeti nin ve Türk Milletinin kayıtsız şartsız egemenliğinin düşmanı var mı yok mu ona karar verelim ?varsa  Bunun ilacı tereddütsüz CUMHURİYETÇİLİKTİR.Türk milli varlığının en kritik meselerinin Avrupaya ve abd ye genel olarak batıya teslim eden ise demokrassciliktir.bu yüzden ;
1- Bölücülük konusunda,demokrasi doğru tanımlama değildir.Türkiye Cumhuriyeti bölünmez bir bütündir.Türkç Milletinden ayrı etnik nufus kabul edilemez,bunlara ayrıcalık verilemez.PKK ve teröristbaşı konusunda kafalarıu kopma ihtimali göze alınmalıdır.
2- şeriatçılık konusunda demokrasi dorğ tabımlama değildir.Cumuriyet ve Atatürk düşmanlarına siyasi hak tanınamaz !Devrim yasaları düzgün uygulanmalıdır.
3- egemenliiğin paylaşılması sözkonusu olamaz.egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.sömürgecilerle paylaşılamaz.
4- ordu konusunda demokrasi doğru tanımalma değildir.ordu milletindir.tasfiye edilemez.Ordu miilli bir kuvvet olarak milli egemenlik yetkisi ile tanımlanmalıdır.
Şeriatçılık ve Masonluğa Karşı Laiklik
Türkiye de tartışılan liberal çizginin bugunkü uygulayıcısının Şeriatçı bir pati olması şaşırtıcı değil.Hele Atatürk bugunleri görseydi hiç şaşırmayacağına şüphemiz yok.Çünki Türkiye de liberal proglamla Şeriatçılık,Tanizmattan beri kol kol yürümekte..
Bugun en Şeriatçı partinin aynı zamanda en Batıcı olması uydu yapı üzerine oturan Türk siyaset kurumunun tipik bir örneği.Sonuçta son padişah_halifede ingizliz muhibiydi.
Şeriat mı Tehdit,Laiklik mi ?
Türkiye bugunkü noktaya geldikten sonra ise artık şeriatçı değil de laikliğin tehdit altında olarak algılanmasınada şaşmamalı.Çünki mevcut düzen açısından korunması gewreken Türk Devletini yıkacak kuvvetlerdir.bunalrın başında ise şeriatçılık gelir.
Şeriatçiliğin laikliği ortadan kaldırma mücadelelerine destek ise her türlü liberal çevreden çıkıyor.(yazımı yazma sebebim bu site dende çıkması =) hemen konumuza dönelim.Bunlarda laikliği çağdışı ilan ediyorlar.Laiklik,Türkiye nin avruğa birliği ve demokrasi yürüyüşünün önğnde engel oluşturan kuvvetlerin ve kurumların suni propagandası olarak sunuyor.
Bu yönde ciddi bir türban tartışması başlatıldı.Türk kadınlarının %66 sının türban kullandfığını idda edecek kadar yalana dayalı bir türban propagandası sadece şeriatçılar tarafınbdan değil ,batıcılığıyla en çok öne çıkan medya tarafından yürütlüyor.
Türk ordusunun laiklik konusundaki uyarıları ise istikrarıbozmak hatta enflasyonu yükseltmek gibi bir dolu tehditkar propagandalayla karşılanıyor.
Türk ve Müslüman Çağdaş Olamaz mı ?
Laiklik tartışmasıyla Türk haklına büyük tuzak kurulduğunu görmek gerekir.Herşeyden önce Türkiyede laikliği tasfiye eden sürecin bir batılaştırma süreci olduğu ortadadır.Türkiye kendi temel prensiplerini üzewrinde duran devletlerinin bırakmamalı ve batıya bağlanmaları önerilmektedir.
Bunun altında yatan tek varsayım ise sömürgeci BATININ dünya uygarlarınınn reddidir.Onlara göre Batı dış toplumlar çağdaş ve uygar olamazlar.Bu ,batının dünyayı sömürgeleştirmesinin gerekçesi olmuştur.
Bu çerçevede Türkler de kendi güçleriyle çağdaş bir devlet kuramazlar.!Hem türk oldukları için Hem de müslüman oldukları için.Batının kurduğu bu paradigma Türkiyede ki siyaset kurumu içinde olduğu gibi kabul edilmektedir.Aslında Avrupanın Türkiyedeyi neden içine almıyacağını açıklayan bu paradigma,Türkiyede ki siyaset kurumu tarafından da benimsenmiştir.
Liberal sağ zihniyet,Türkiye nin Avruplaı olmadan çağdaş olamayağını idda etmektedir.Şeriatçılar bile türkiye nin AB sürecinibir demokratikleşme süreci olarak ilan ederler.
İşte bu süreci engellediği ve bu paradigmayı kökünden reddetiği için Atatürk ün laiklik anlayışı hem sömürgeci Avrupanın hemde Şeriatçıların ortak düşmandır.
Aatatürk bu program ile sadece kendi milli uygarlık birikimine dayanarak,sınırları içinde halkının özgür yaşadığı ve hızla kalkındığı bir devler inşa eder.
Anti kemalist yapı,Kemalizm Düşmanları ve Kemalizme İhanet
Mustafa Kemal i ATATÜRK yapan onun mevcut toplumsal yağıya karşı mücadele eden bir devrimci Lider olmasıydı.Kemalizm,Türkiye nin toplumsal yapısını değiştirmek içn mücalede içinede gelişmiş bir programdı.Türkiye nin değişmesi ve başka bir TÜRKİYE haline getirilmesi demek,bu toplumsal yapının değişmesi demektir.Atatürk o toplumsal yapıyı değiştirdiği için Türk toplumuna mal olmuştur zaten.Türkiye ise bugun Atatürk ün yaratmak istediğinden başka toplumsal yapıya dönüştürülmek istenmektedir.
Kemalizm sol dur,Kemalime ihanet sağcılaşmaktır
Kmealizm düşmalarının ve Kemalizme ihanetin ortak misyonuTürkiye de Atatürk ün önayak olduğpu anti _emperyalist yapı değişikliğini engwellemekti.Siyasetin her 2 partiside bu noktada tek ve ortak bir programa sahiptir.Önemli olan da budur.Yıllardır iktidar bve muhalefet arasında neden uygulamada fark olmaz ?Parlementonun sağı ve solu arasınbda nedne fark yoktur ?cevapları buradadır işte.
Anti-kemalist yapının gelişimine uyarak,aşamalarla gerçekleştirilmiş bir siyasettir.Kemalizme ihanet :ilk aşamada uzalaşmadır .Toplumsal yapıyla mücadeleden vazgeçilerek onunla uzlaşılmıştır.İkinci aşama korumadır .uzlaşılan toplumsal yapı Atatürkçü kuvvetlerin müdahelesine karşın korunmuştur.Üçüncü aşama ise desteklemedir kompradorlaşma desteklenmiştir.
Kemalizme ihanet de toplumsak yapıyla uzlaşma -destekleme siyaseti olduğun için sağcılaşmıştır.Kemalizme ihanet Türkiye nin sağcılaşmasına hizmet şeklinde gelişmiştir.
Batıcılıkta Israr Gericiliği Büyüttü
Gericilik işte böyle ortamalrda güçlendi.halkın alafranga kültüre karşı tepkisini gerisi hareket örgütledi.Halk,batılaşmanın karşıtı olarak çıkan ümmetçilerin kucağına düştü.Batıcılıkla başlıyan yabancılaşma,Osmalnlıda olduğu gibi Yine gericiliği beslemiştir.Gericilik batılaşmanın alterbafiti olarak algılanmıştır.İnönü nün kültür politikası öze dönüş yerine batıcılıkta ısrar edince gericilik daha da güçlendi.
Türkiye toplumsal devrim ve atatürk E dönüş çağrısı yapan sol bir dönüşüme hazırlanmaktadır.
Kemalizm Tekrar Türk ün bağımsızlık laiklik davasını gerçekleştirmek amacıyla yola çıkan halkçı ve devrimci güçlerin örgütlenmesi bekleniyor.
Kemalizm alternatifiyim diye yola çıkan her hareket iflas etmiştir.
Türk emperyalizm karşısındaki bağımsızlığına ve bütünlüğüne bir kez daha kendi içindeki ayrık otları ve ihaneti temizleyerek ulaşacaktır....
Özetimi bitirdikten sonra hakkımda açılan karalama kampanyasına bir kaç sözüm olacak ...
çok iyi biliyoruz ki,bir olarak beraber olarak ülkemize ve cumhuriyet değerlerimize bağlı kalarak atacağımız adımlar bizi aydınlık yarınlara götürecekltir. .Türkiye bir vehimler ve korkular ülkesi olmasın bir özgürlükleer ve ideallar ülkesi olsun!!istiyoruz.Hiç kimsenin bu ülkenin vatandaşları arasında bir ayrım yapmasına,kimini yüceltirken kiminin ötekileştirilmesine müsade etmiyeceğiz.Bu ülkeye daima demokrasinin en yüksek standartlarını laik göreceğiz..Özgürlüklerin en Geniş manada yaşandığı laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak her günü bir öncekinden daha iyi tamamlıyabilmek içni çalışmak zorundayız!! Ne güzel ifadeler değil mi? Bu sözlerin sahibi T.C. Başbakan’ı…
Arakadaşlar
demokrasi sadece kağıdın üstünde kalan ilkelerle,güzel sözlerle gerçekleştirilebilecek bir rejim değildir.!!
Ne mutlu ki; Hitler, Mussolini, Pinochet, Saddam, Franco, İdi Amin, Humeyni, Çavuşesku, Salazar gibi ülkesini mahveden, felakete götüren dünya liderleri arasında bir Türk yok ve asla olmayacak… Türk Halkı buna izin vermez… Yüce Atatürk’ün ifade ettiği gibi, muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur...
Ne Mutlu Türk üm Diyene ..
| 
)herneyse..
DİMİ AŞKISI??