fiogf49gjkf0d
Konunun saptırılması senin forumdaki başlık altına yorum yapmanla başlamıştı zaten. Ben sapmış bir konuyu düzeltme ve asılsız bikaç sözü çürütme çabasındayım. Efsaneler dedin...Dinlerde bahsedilen şeylerin zaten efsanelerde daha önce olduğunu söyledin...Bende senin övdüğün ve İslam ve diğer dinlerden üstün tuttuğun efsanelerde o bahsettiğin şeyin olup olmadıgını sordum.Ben senin dediğinden başka birşey sormadım değil mi?İçler acısı olan senin soruma cevap verememen... Eğer bir ortamda tartışma mevcutsa ve orada da kişiler bir takım şeyler öne sürüp kendince kesinliği hakkında yorum yapıyor ve bu yorumlarıda bazı belgelere dayandırıyorsa,orada o bahsedilen delil ve belgeleri istemek mutlaktır. Burası gayet objektif bir platform..Kimse kimseye hakaret ve küfür de edemez.İlk önce bunu bilmek gerekiyor.İkincisi ise sen bunları derken cihat ilan edilmedi de bu dediklerinin yazdıgı kaynakları bize sunacakken mi cihat ilan edilcek? Çok komik :) Kobay demek ne demek? İki taraflı yada daha fazla cephesi olan bir tartışma bu,kobayın ne işi var? Şimdi burada bir ateistte çıkıp benim dediklerimin yanlış olduğunu düşünüp karşı bir tavır sergileyebilir.Ben sırf bu yüzden susuyorsam ben samimi değilim demektir. Tekrar başa dönmek istemiyorum ama bir tartışmada savunduğun şeyler hakkında bir belge sunmanın salaklık olduğunu söylemek ne kadar doğrudur? Heleki istenilen şeyler kendi emeği haricinde çeşitli kaynaklarda mevcut bilgilerse... Tefsire gelincede;ömrünü Kur an ve Kur an ı anlamak adına onlarca sene ilim tahsili yapmakla geçirmiş alimlerin hiç işi yoktu değil mi? Onlar bilmiyordu Kur an-ı yüzeysel okuyup anladığını yapmayı? Birde tefsirin yapılmasını ticari bir iş olarak nitelendirmen çok acı.O lafınla Allah rızası için kitaplar bastırmış tek lira dahi almadan insanlara dağıtmış bütün insanlara haksızlık ettin.Ben diyorum işte;şu önem verdiğiniz başka kültürlerin özelliklerine ayırdığınız zamanın onda birini kendi kültürünüzle yada kendi kültürünüzdeki önemli insanların yaptıklarına ayırsanız burada kalkıp bu tip şeyler sözlemezsiniz. Kur an daki tüm ayetlerin açıklanması gerekir diye birşey söylemedim zaten.Yada yorumlanması...Ama sen işin kolayına kaçıyor herkesin anlama gücünün aynı olduğunu,insanların anlayış ve zeka boyutunun standart olduğunu düşünüyorsun.Sana soruyorum şimdi;ilkokulu bitirmemiş bir kişi ile Üniversite mezunu bir kişinin anlama,öğrenme,kavrama ve uygulama gibi şeyleri aynı seviyedemidir? Sen ne diyorsun yani;anlayan anlar anlayamayanın kendi bileceği iştir? Kusura bakma ama sahip olduğun kibir ne Kur anı anlamaya nede anladığını anlatmaya izin vermiyor.Kur an ı okuyup anlayan kişinin söyleyeceği kelamlar değil bunlar.Ben bildiğim gibi yaşamaya devam edicem,sende...Bakalım kimler karlı çıkacak.. Bildiklerini sandığın yanlışlar arasında Dünyadaki Müslüman popülasyonuda var.Ben senin bildim diye araştırmayı önemsemediğin bu hususu doğru bilgiler ve kaynakla açıklıyım; Hangi din ne kadar nüfusu kapsıyor Dünyada hangi din ne kadar insanı kapsıyor? Vatikan’ın yayın organı Osservatore Romano gazetesinde yayınlanan istatistiklere göre Müslümanlığın artışı neye bağlandı? Vatikan’ın yayın organı Osservatore Romano gazetesinde yayınlanan istatistiklere göre dünya nüfusunun yüzde 17.4’ü Katolik iken, Müslümanların oranı yüzde 19.2 olarak hesaplandı.
Araştırmayı yapan Rahip Vittorio Formenti, ”Dünya nüfusundaki artışla, Katolik nüfusundaki artış oranı aynı. Ancak Müslüman aileler daha çok çocuk yapıyor” dedi. Protestan, Ortodoks gibi onlarca mezhep dikkate alınırsa Dünya nüfusunda Hıristiyanların oranı yüzde 33’e çıkıyor.
DÜNYA DİNLERİ VE İNANAN SAYISI
1- Hıristiyanlık: 2.14 milyar 2- İslam: 1.3 milyar 3- Hinduizm: 781 milyon 4- Budizm: 324 milyon 5- Sihizm: 19 milyon 6- Yahudilik: 14 milyon
haber7.com
Bu arada Çin in nüfusuda 1,3 milyar:) Beni düşündüren İslamiyeti bildiğini söyleyenlerin yüz çevirmeleri sadece...İslamiyeti bilmeden ölenlerle ilgilide anlatacağım ufak bir anektod var; İslami kesim tarafından kabul görmüş birkaç alim ve ulema bir konu hakkında tartışmaya başlamışlar.Konu;bir bebeğin yada benlik bilincinin farkında olamayacak kadar küçük yaşta olan bir çocugun hiçbir şeyden habersiz olarak bir ormanın içerisinde büyüyüp yetişmesinin sonucunda,tek bir insan dahi görmeden öldüğünde bu kişiye herhangi bir din veyahut Allah bilinci anlatılmadığı için cennete mi yada cehennememi gidecektir diye sorgulanmasıymış.Alimler din değilde Allah bilincinin anşılabileceğini onunda şöyle olabileceğini söylemişler;"çocuk,kendisiyle birlikte etrafında çiçek,böcek yada hayvanların büyüdüğünü,ağacın yeşerip meyva verdiğini ve diğer canlıların onunla beslenip yaşadığını görecektir.Yaşayan canlıların birbirleriyle olan ilişkisini,gecenin olmasını,gece olduğunda yapılanların gündüz,gündüz olduğunda da yapılacakların gece yapılamayacağını görüp,bunların hiçbir tesadüfe dayanamayacağını,tüm bunları bir düzene sokan bir varlığın olduğunu anlamalıdır.Ve hiç olmazsa olan bitenin bir yaratıcının sahip olduğu kudrete dayanarak meydana getirildiğini bilmesi gerekmektedir",demişler.Daha sonra kişinin akli iradesi,yada fiziksel durumuda işin içine katıldığında o durumdaki bir kişinin yaratıcının farkına varamasa dahi Allah ın merhametine mazhar olacağını ümit etmişler.
Bu birçok konuya aydınlık getirebilecek bir tez.İşte alimlerin tefsirleri ve söyledikleri benim için bu yüzden çok önemli.Her insan cahildir.Her insanın bilmediği birşeyler vardır. Bunlarda karşılıklı istişareyle hallolur.
Her defasında üç yıllık bir araştırmadan bahsetmişsin.Bak sana İslam tarihinde kabul görmüş birkaç alimle ilgili küçük bilgiler veriyorum;
*IMAM-I GAZZALİ:Gazzâlî; Kelâmcilar, sûfiyye, bâtinîler ve özellikle yunan kaynakli felsefe dahil, devrinin bütün düsünce sekillerini olabildigince tahlil ve tenkitten geçirdi (De Boer, Islâm da Felsefe tarihi, Çev, Yasar Kutlay s. 109).
Eserleri, Islâm dini ve düsüncesinin hemen her alani ile ilgili oldugu gibi, her zihin seviyesindeki Insan a hitabedecek sekilde de hem yaygin hem yüksek bir özellige sahiptir. Baslicalari; 0hyâ ü-Ulûmi d Dîn: Sam da inzivada bulundugu sirada yazdigi, 0nanç, Ibâdet ve tasavvufa dair konulari içine alir. El-Munkiz u-mine d-Dalâl: Düsünce hayatini ve kendisinin geçirdigi ruhâ-manevî merhaleleri anlattigi eseridir. Bu eser degeri bakimindan Augustin in "Les C onfessions" (itirafla) ina; Descardes in "Metod üzerine Konusma" sina ve Rousseau nun "itiraflar" ina benzetilir (HIlmi Ziya Ülken, Islâm Felsefesi-Kaynaklari ve Tesiri, Istanbul, 1967, s. 120). Mekâsidu l-Felâsife: Felsefenin mahiyetini ve filozoflarin delillerini sergiler. Daha sonra tenkit edecegi Islâm messaî (Aristocu) felsefesinin güzel bir tanitimi mahiyetindedir.
Mi yâru l-Ilm ve Mihakkü n-Nazar: Bu Iki eser, klâsik mantigin temel problemlerini sergiler ve mantigin öneminden bahseder.
el-Iktisad fi l-i tikad, Ilcamu l-Avân an Ilmi l-Kelâm, Mizânu l-Amel, Miskâtu l-Envâr, Cevâhiru l-Kur ân, er-Risâletü l-ledunniyye Faysalu t-Tefrika, Kimyayi Saadet, Mearicü l-Kuds, el-Mustasfa isimli eserleri ise Kelâm, tasavvuf ve ahlâka dairdir. Gazzâlî, sözü geçen eserleriyle Islâm inanç ve düsünce hayatinin günümüze kadar gelen meselelerinin hemen hepsiyle ilgilendigini göstermektedir.
Bütün endisesi Islâm akidesini, buna bagli olarak da Islâm ahlâkini ve düsüncesini savunup yaymak olan Gazzâlî, din ile dogrudan ilgili bulunmayan diger ilimleri de Islâm dinini esas alarak degerlendirmistir. Bu sebeple de devrinin gelenegine uyarak bütün ilimleri, Islâm inancini esas kabul ederek bir siniflamaya tâbi tutmustur... DEVAMI
*IMAM-I AZAM:İmam-ı Azam Ebu Hanife Tam adı EBU HANİFE EN-NUMAN BİN SABİT (d. 699, Küfe - ö., 767, Bağdat, Irak), fıkıh ve kelam bilgini. İslamın hukuk öğretisi fıkhı sistemleştirmiş ve dört Sünni mezhebinden biri olan Hanefiliği kurmuştur. Kadılığı ısrarla reddederek siyasetten uzak durduğu için yönetenlerin baskılarına uğramış, hapiste ölmüştür. Kurduğu mezhep birçok İslam toplumunca kabul edilmiş, Arap ülkelerinin yanı sıra Türkiye, Hindistan, Pakistan, Çin ve Orta Asya ya kadar yayılmıştır...
İlmi Yetişmesi
Ebu Hanife Kufe de yetişti. Gençliğinde kumaş ticaretiyle uğraştı. Bu ticaret onu ilimle uğraşmaktan alıkoymadı. Onu ilme teşvik edenin Şa bi olduğu rivayet edilmektedir.
Ebu Hanife pek çok ilim halkasına katılmış ve değerli zatlardan ilim almış olmakla beraber, onun en uzun süre hocalığını Hammad ibnu Ebi Süleyman yapmıştır.
İmamı Azam Ebu Hanife nin ilmi, hocası vasıtasıyla dört büyük sahabiye dayanmaktadır. Şöyle ki; Hz Peygamber in vefatından sonra Kufe ye yerleşmiş olan Ali ibnu Ebi Talip ve Abdullah ibnu Mes ud dan ilim alan Mesruk ibnu l-Ecda (Ö. 63), Alkame ibnu Kays (Ö. 62) ve Şureyh (Ö. 80) den Şa bi ve İbrahim en-Nehai (Ö. 96) ders almışlar. Onlardan da Hammad ibnu Ebi Süleyman vasıtasıyla Ebu Hanife ilim almıştır. Ebu Hanife ayrıca Abdullah ibnu Abbas ın kölesi İkrime ve Abdullah ibnu Ömer in azatlı kölesi Nafi vasıtasıyla adı geçen sahabilerin ilimlerinden istifade etmiş, Mekke fatihi Ata ibnu Ebi Rebah (Ö. 114) tan da uzun süre ders almıştır.
Çok sayıda hadisi şerif ezberleyen Ebu Hanife büyük bir hakim ve fikir adamı olarak yetişti. Üstün bir aklı ve herkesi şaşırtan bir zekası vardı. Fıkıh ilminde imkansız gibi görünen bir zamanda benzeri olmayan bir dereceye yükseldi... DEVAMI
*IMAM-I RABBANİ:1563 senesinde Hindistan’ın Serhend şehrinde doğan ve zamanının müceddidi olan (dini bilgileri yenileyen, din ahlakına sonradan dahil edilmiş olan batıl inanış ve uygulamaları kaldıran) İmam Rabbani, yaşadığı devir ve sonrasında, Kuranın doğru anlaşılması için yazdığı eserlerle ve yaptığı sohbetlerle yüzyıllarca sürecek etki bırakmış çok önemli bir İslam alimidir. Küçük yaşta Kuran-ı Kerim’i ezberleyip hafız olmuştur. İlk olarak babası tarafından eğitilmiş ve daha sonra da yaşadığı dönemin büyük alimi Mevlana Kemaleddin Keşmiri, Kadı Behlul-i Bedahşani’den dersler almıştır.
İmam Rabbani, ilminin derinliği, feraseti, basireti ve üslubundaki samimiyeti ve hikmeti ile, materyalist felsefenin etkisiz hale getirilmesinde ve Allahın varlığı ve birliği konusunun geniş kitlelere anlatılmasında çok etkili olmuştur. Yaşadığı zamanda ittifaken İslam alimlerinin en büyüğü olarak kabul edilmiştir. Etkileri halen devam eden İmam Rabbani, Kutlu Peygamberimiz (sav)’den nakledilen hadisleri yorumlayarak aynı zamanda ahir zamana ışık tutmuştur.
Zamanının dinsizliğine, Hindistan bölgesindeki sapkın fikirlere, özellikle dönemin devlet adamlarının ehli sünnet düşmanlığına, Sihizm, Hindu milliyetçiliği, sahte mehdilik akımları neticesinde yaşanan ahlaki çöküntüye karşı Kuran ahlakını ve Peygamber Efendimiz (sav)’in sünnetlerini savunmuş, din ahlakını hurafelerden arındırmak için büyük bir fikri mücadele vermiştir... DEVAMI
Bunlar sadece birkaçı...Yazım çok uzun oldu farkındayım.Ama müslüman olsun olmasın herkesin dikkatini çekecek şeyler var bu alimlerin hayatında ve yaptıklarında. Son olarak;herkesin edep,ahlak ve tahrik gibi hususlara dikkat ederek bildirdiği görüşlere saygı duymak gerekir. "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır." Hz.Muhammed(S.A.V)
|