fiogf49gjkf0d SEVGİ ÜZERİNE.....
Dünyada sevilmek istemeyen kisi yok gibidir" diye
basliyor, Masumi Toyotome.
"Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz?" diye
soruyor..
Sonra anlatmaya basliyor...
"Sevgi üç türlüdür!.."
Birincisinin adı "EĞER" türü sevgi!..
Belli beklentileri karsilarsak bize verilecek sevgiye
bu adi takmis yazar... Örnekler veriyor:
EĞER iyi olursan baban, annen seni sever. EĞER
basarili ve önemli bir kisi olursan, seni severim.
Eger es olarak benim beklentilerimi karsilarsan seni
severim.
Toyotome "En çok rastlanan sevgi türü budur" diyor.
Bir sarta bagli sevgi.
Karsilik bekleyen sevgi... "Sevenin, istedigi birseyin
saglanmasi karsiligi olarak vaad edilen bir sevgi
türüdür bu" diyor yazar...
"Nedeni ve sekli bakimindan bencildir. Amaci sevgi
karsiligi birsey kazanmaktir." Yazara göre
evliliklerin pek çogu "EGER" türü sevgi üzerine
kuruldugu için çabuk yikiliyor.
Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine degil,
hayallerindeki abartilmis romantik görüntüsüne
asik oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler
gerçeklesmediginde, düs kirikliklari basliyor. Sevgi
giderek nefrete dönüsüyor. Ve malesef en saf olmasi
gereken anne baba sevgisinde bile "EĞER" türüne
rastlaniyor. Fakat aslinda insanlar " EĞER " türü
sevginin üstünde bir sevgi arayisi içindeler...
İkinci türe geçiyoruz. "ÇÜNKÜ" türü sevgi...
Toyotome bu tür sevgiyi söyle tarif ediyor:
"Bu tür sevgide kisi, bir sey oldugu, birseye sahip
oldugu ya da birsey basardigi için sevilir. Baska
birinin onu sevmesi, sahip oldugu bir nitelige ya da
kosula baglidir." Örnek mi?..
"Seni seviyorum. ÇÜNKÜ çok güzelsin/yakisiklisin!"
"Seni seviyorum. ÇÜNKÜ o kadar popüler, o kadar
zengin, o kadar ünlüsün ki.."
"Seni seviyorum.ÇÜNKÜ bana o kadar güven veriyorsun
ki.."
Yazar, ÇÜNKÜ türü sevginin, EĞER türü sevgiye tercih
edilecegini anlatiyor.
Eger türü sevgi, bir beklenti kosuluna bagli
oldugundan büyük ve agir bir yük haline gelebilir.
Oysa zaten sahip oldugumuz bir nitelik yüzünden
sevilmemiz, hos birseydir, egomuzu okşar.
Bu tür, oldugumuz gibi sevilmektir. Insanlar olduklari
gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük
getirmedigi için rahatlaticidir.
Ama derin düsünürseniz, bu türün, "EĞER" türünden
temelde pek farkli olmadigini görürsünüz. Kaldi ki, bu
tür sevgi de, yükler getirir insana.
Insanlar hep daha çok insan tarafindan sevilmek
isterler. Hayranlarina yenilerini eklemek için
çabalarlar. Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha
fazla sahip biri ortaya çiktiigi zaman, sevenlerinin,
artik ötekini sevmeye baslayacagindan korkarlar.
Böylece yasama, sonsuz sevgi kazanma gayretkesligi ve
rekabet girer. Ailenin en küçük kizi yeni dogan bebege
içerler. Sinifin en güzel kizi, yeni gelen güzel kiza
içerler.
Üstü açik BMW si ile hava atan delikanli, Ferrari
ile gelene içerler.
Evli kadin kocasinin genç ve güzel sekreterine
içerler.
"O halde bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?"
diye soruyor, yazar. " ÇÜNKÜ türü sevgi de, gerçek
ve saglam sevgi olamaz" diyor. Bu tür sevginin güven
duygusu vermeyisinin iki ayri nedeni daha var...
Birincisi; "Acaba bizi seven kisinin düsündügü kisi
miyiz?" korkusu...
Tüm insanlarin en az iki yönü vardir. Biri disa
gösterdikleri..
Öteki yalnizca kendilerinin bildigi...
"Insanlar sandiklari kisi olmadigimizi anlar ve bizi
terkederlerse" korkusu buradan dogar.
Ikincisi de; "Ya günün birinde degisirsem ve insanlar
beni sevmez olurlarsa.." endisesidir.
Japonya da bir kuru temizleyicide çalisan dünya güzeli
bir kizin yüzü patlayan kazan yüzünden
parçalanmis. Kiz fena halde çirkinlesince, nisanlisi
nisani bozup onu terketmis. Daha acisi, ayni kentte
oturan anne ve babasi, onu artik ziyarete bile
gitmemisler... Sahip oldugu sevgi, sahip oldugu
güzellik temeli üstüne bina edilmis oldugundan bir
günde yok olmus. Güzellik kalmayinca sevgi de
kalmamis.
Ve kiz birkaç ay sonra kahrindan ölmüs...
Japon yazar "Toplumlardaki sevgilerin çogu "ÇÜNKÜ"
türündendir ve bu tür sevgi, kaliciligi konusunda
insani hep kuskuya düsürür" diyor.
Peki o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne?
Ve iste sevgilerin en gerçegi!..
Nedir peki, gerçek sevgi.. Asil sevgi.. En güzel
sevgi?..
"Üçüncü tür sevgi, RAGMEN diye adlandirdigim
türdür" diyor yazar.
Bir kosula bagli olmadigi için ve karsiliginda birsey
beklenmedigi için,"Eger" türü sevgiden farklidir bu.
Sevilen kisinin çekici bir niteligine dayanip, böyle
bir seyin varligini temel olarak almadigindan,
ÇÜNKÜ türü sevgi de değildir bu. Bu üçüncü tür
sevgide, insan "birsey oldugu için" degil, "birsey
olmasina RAGMEN" sevilir.
Güzellige bakar misiniz?..
RAGMEN türü sevgi!..
Esmeralda, Qusimodo yu dünyanin en çirkin, en korkunç
kamburu olmasina "RAGMEN" sever.
Yakisikli ve zengin delikanli da Esmeralda ya çingene
olmasina "RAGMEN" tapar!..
Kisi dünyanin en çirkin, en zavalli, en sefil insani
olabilir.
Bunlara RAGMEN sevilebilir. Tabii bu sevgiyle
karsilasmasi sarti ile.."
Burada insanin, iyi, çekici, basarili ya da zengin bir
konum edinerek sevgiyi kazanmasi gerekmiyor.
Kusurlarina, cahilligine, kötü huylarina ya da kötü
geçmisine "RAGMEN", oldugu gibi, o haliyle
sevilebiliyor kisi.
Bütünüyle çok degersiz biri gibi görünebiliyor ama en
degerli gibi sevilebiliyor. Japon yazar "Yüreklerin en
çok susadigi sevgi budur" diyor.
"Farkinda olsaniz da, olmasaniz da, bu tür sevgi sizin
için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik,
basari ya da ünden daha önemlidir."
"Bugün yasaminizi sürdürebilmenizin nedeni RAGMEN
türü sevgiyi su anda yasiyor olmaniz ya da birgün bu
sevgiyi bulacaginiza inancinizdir."
Son sözlerinde biraz umutsuz, Toyotome:
"Bugün yasadigimiz toplumda herkesi doyuracak ve mutlu
edecek bu sevgiyi bulmak çok zor. çünkü herkesin
sevgiye ihtiyaci var ve baskalarina verecek kadar
fazlasi kimsede yok... |