ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
14 Mayıs 2024, Salı 09:33   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  VOGTKAYANAGIHARADA> Forum Mesajları
    VOGTKAYANAGIHARADA'e ait Toplam 139 Forum Mesajı var
<<1234567 891011121314>>


VOGTKAYANAGIHARADA

VOGTKAYANAGIHARADA resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >hayat...>
  12.Tem.2008 Cmt 12:09:06
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
FARKINDA MISINIZ?

“Farkında” olmalı insan…

Kendisinin, hayatın olayların, gidişatın farkında olmalı.

Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen…

Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli.

Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını

ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.

Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli.

Henüz bebekken “Dünya benim!”dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu,

ölürken de aynı avuçların “her şeyi bırakıp gidiyorum işte!” dercesine apaçık kaldığını fark etmeli.

Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli.

Baskın yeteneğini fark etmeli sonra.

Azraillin her an sürpriz yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan

ve ölmeden evvel ölebilmeli. ?

Hayvanların yolda kaldırımda çöplükte

ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli.

Eşref-i mahlûkat (yaratılmışların en güzeli) olduğunu fark etmeli

ve ona göre yaşamalı.

Gülün hemen dibindeki dikeni dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli.

Evinde 4 kedi 2 köpek beslediği halde

çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli.

Eşine “seni çok seviyorum!” demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli.

Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini ama arka sokaktaki komşusunun

  o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli.

Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.

Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını 60-70 yıl sonra sigara yüzünden

Azrail’e soba borusu gibi teslim etmenin emanete hıyanet sayılacağını fark etmeli.

63 yıllık ömründe

hiç karnı doymayan bir peygamber’in ümmeti olarak aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark etmeli.


Ömür Dediğin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür...


VOGTKAYANAGIHARADA

VOGTKAYANAGIHARADA resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >hayat...>
  12.Tem.2008 Cmt 12:07:08
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Can Dündar dan Evlilik

Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi
bitirdiğim bir kurum benim için..
17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son
verdiği kurum aynı zamanda da...
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de
kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde
yaşamamaktan...
Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim
seviyesinin erkeğin lehine yada en azından eşit
olması

bunların sadece ikisi...
Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yaşça büyük
olmalı ki, kadına "höt" dediğinde oturmalı kadın...

Yada yumuşatıyorlar; efendim kadın erkekten önce
çöktüğü için (hani doğum felan) küçük olmalıymış
yaşı...
Eğitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmiş
olurmuş, evde kalmakmış layıkı....
Eşim benden 2 yaş büyük; ne "höt" dememe gerek kaldı
17 senede, ne de benden önce çöktü...

Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti, "oo
Can bey kapmışınız çıtırı" esprilerine muhatap
dahi oldum.
Eşim 3 üniversite bitirdi; ben bir taneyi 9 senede
bitirdim..

Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik
baktım...
Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar
farklıdır der Halil Cibran...
Bunu unutmadık biz. Ben konuşurken o dinledi,
Ben dinlerken o konuştu 17 sene.

O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklısın
bitanem..." dedik,

Öfke bitip fırtına durulduğunda "ama bir de böyle
düşün" de dedik fikrimizi savunurken.

Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi,
aynı amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta...
Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak
cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..

Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon,
kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık da
ama...
Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve
güvenin ardına saklanmış bir "saygı" vardı daima...
Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede...

Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi
sütliman yaşayacaktık...

Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez
odamın dışında yattım bir gece, misafir odasında...
Gece yarısı kapı açıldı, eşim "ne yapıyosun burda?"
diye sordu kapının eşiğinden,
"uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle...
Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde
yastıkla... "kay yana" dedi daracık yatakta.
"ne yapıyosun?" dediğimde "benim yerim senin yanın,
sen gelmezsen ben gelirim" dedi...
Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine
kadar sürecek...
Ve bence doğrusu da bu...
Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde
kavga ettik, yatak odamız hariç..

Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin
tutmadık birbirimize...
Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41
inci çift olacaktık o listede...

Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Ne de olsa
bizim oyunumuzdu, oynanan...
Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun
bence...
Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne
de bizim sözlerimizle...
Sadece gönlünüzden geçtiğince...
Dediği gibi Ataol Behramoğlu nun;
"...Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın
mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene
karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata
sunulmuş bir armağandır.
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana..."



VOGTKAYANAGIHARADA

VOGTKAYANAGIHARADA resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >hayat...>
  12.Tem.2008 Cmt 12:05:45
fiogf49gjkf0d

Neden evlilik yüzüğü yüzük parmağına takılır
biliyor muydunuz?


Evlilik yüzüğü neden hep aynı parmağımızdadır da, neden
işaret parmağı baş parmak ya da serçe parmak değil de neden yüzükparmağı...

Evlilik yüzüğünü ilk defa eski mısır prensesi Nefertiti takmıştır...o yıllardaki tıbbın ne kadar ilerde olduğu ayrı bir tartışma konusudur ama yüzyıllar sonra anlaşılmıştır ki
direk kalbe giden tek damar evlilik yüzüğünü taktığımız parmaktadır..

Başka hiç bir parmağımızdan direk kalbe giden bir damar yoktur...



VOGTKAYANAGIHARADA

VOGTKAYANAGIHARADA resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >hayat...>
  12.Tem.2008 Cmt 12:04:09
fiogf49gjkf0d

Dünya bir ayna gibidir ...

*Meşhur piyanist Arthur Rubisnstein konserlerinden birinde küçük bir
kızın hatıra defterini imzalamakta tereddüt ediyormuş. *
*Ellerinin çok yorulmuş olduğunu ileri sürerek, *
*küçük kızı başından savmaya çalışmış.*
* Kız, tereddüt etmeden şöyle demiş: *

**
*"Ellerinizin ne kadar yorgun olduğunu biliyorum **ama *
*inanın benim ellerimde, **sizinkiler kadar yorgun." *
**
*Arthur Rubinstein anlayamamış ve nedenini sormuş küçük kıza;*
*"Alkışlamaktan.." demiş küçük kız..*


*Karşınızdaki size değer veriyorsa eğer,  **siz de ona değer *
*vermekten hiç korkmayın.*
*Ama onun için değeriniz yoksa ya da onun değer listesindeki yeriniz *
*listenin sonlarına doğruysa korkun ona değer verirken..*
**


*Dünya bir ayna gibidir; *
*siz onu gülümseyerek karşılarsanız, o da size gülümser...*

 

"Tomurcuk peşinde koşmayan ağaç odundur."
"Bilgece bir cevap istiyorsan, akıllıca soru sormalısın."



VOGTKAYANAGIHARADA

VOGTKAYANAGIHARADA resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >hayat...>
  12.Tem.2008 Cmt 12:01:39
fiogf49gjkf0d

DOKTOR KİMDİR? NE YAPAR?...

1. Eger bizi kahve makinasinin basinda ya da sigara molasinda yakalarsaniz muhakkak hastalıklarınızla ilgili bir soru sorun. Bizim dünyada zevk aldıgımız tek sey tıptır ve molayi sizin sorularinizi yanitlamak icin verdik.


2. Evdeki ilaclarınız iyi gelmiyorsa hemen bizi telefonla arayin.Telefondan teshis koymak gibi müthis bir yetenegimiz vardır.


3. Ayaküstü, merdiven aralıgında, kapı arkasında veya asansörde karsılastıgınızda hemen oranızın buranızın agrıdığını anlatmaya baslayın, biz her an sizi düsünürüz ve zaten asansöre de hastalarla karsılasabilmek icin bineriz.


4. Gazete okudugunuz asparagas tıp haberleri hakkında doktorları her fırsatta sıkıstırınız, cünkü gazeteciler her zaman tıp konularını doktorlardan daha iyi bilirler, güncel takip ederler ve her yazdıkları dogrudur. Böylece doktorun bilgisizligini ve acıklarını yüzüne vurma fırsatını yakalamıs olursunuz.


5. Doktorlar sinirsiz insanlardır, hatta insan degil robotturlar, yorulmaz, uyumaz, tatil yapmaz ve sinirlenmezler. İstediginiz kadar, hatta sonsuza kadar soru sorabilirsiniz, hatta sordugunuz soruların cevaplarını dinlemek bile zorunda degilsinizdir, doktor önceki soruya cevap vermekteyken, yeni soru sorabilirsiniz, doktor buna hic alınmaz. ÜSTELİK, doktora sordugunuz ve cevabını aldıgınız konuda doktorun dediklerini uygulamak zorunda bile degilsiniz, ama iyileşmediginizde doktorun dediklerini uygulamadıgınız halde doktora HESAP SORMA hakkınız vardır.


6. Bize kolay kolay tesekkür etmeyin. Nasıl olsa para veriyorsunuz ve köle satın alıyorsunuz.


7. Doktor olurken nasıl olsa HİPOKRAT YEMİNİ ettik ya, doktorları kızdırsanız bile onlar size sonsuza kadar köle gibi hizmet etmeye mecburdurlar. Hakaret edebilirsiniz, üstüne yürüyebilirsiniz, sikayet edebilirsiniz, sagda solda aleyhinde konusabilirsiniz, ama isiniz düstügünde hic utanmadan yine kendinizi ellerine teslim edebilirsiniz, ne de olsa hipokrat yemin etmislerdir.


8. Doktorlara danısmadan kendi kendinize her türlü tedaviyi yapabilirsiniz, hastalıgınız daha da kötüye gittiginde doktor sizi her durumda kurtarır, sorun degil.


9. İlacın acı oldugundan veya ignenin yaktıgından dolayı doktora kızmakta serbestsiniz, cünkü sizi doktor hasta etmistir ve ilacın tadını doktor ayarlamıstır.


10. Verilen ilac "kanser yapar mı?" diye sorunuz. Cünkü allahın cezası doktor sizi kasıtlı olarak kanser etmeye calısmaktadır. Hamileyseniz verdiginiz ilacın cocukta bir sakatlık yapıp yapmayacagını doktora sorun, cünkü doktor sizin sakat bir cocuk dogurmanızı istemektedir.


11. Doktorlar tüm dünya tıbbını bilirler, cildinizdeki kasıntıyı beyin cerrahına rahatca danısabilirsiniz. Sadece karsılasmıs olmanız yeterlidir, uzmanlık alanı diye bir kavram tamamen palavradır.


12. Doktorun evine telefon ederek, doktor evde yokken esine hastalıgınızla ilgili soru sorabilirsiniz, mutlaka bilecektir, doktor esidir ya, bilir.


Dr. Esat ORHON dan alintidir.

 



VOGTKAYANAGIHARADA

VOGTKAYANAGIHARADA resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >hayat...>
  12.Tem.2008 Cmt 11:59:32
fiogf49gjkf0d

ZAMAN DIYE BIRSEY YOKTU- Can DUNDAR


 
Cok zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir sey yoktu.
Insanlar günes dogup batincaya kadar yasiyorlardi hayati.
Bir daha hiç olmayacakmis gibi dolu ve anlamli.
Derken zaman diye üç parçali bir sey icat etti insan.
Bir parçasina dün dedi, diger parcasina bugün, öteki parçasina da yarin.
Sonra fesat karisti zamana ve insan bugünü unuttu.
Dünü düsünüp pisman oldu, yarini düsünüp telaslandi; ama isin ilginç
tarafi tüm telas ve pismanliklari günes dogup batincaya kadar yasadi.
Farkinda olmadan rezil etti bu gününü.
Oysa yarin, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarin diyordlardi
Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarina, diger eliyle düne yapisti.
Bu günü eline yüzüne bulastirdi... Mutsuz oldu insan.
Ve ne gariptir ki yarinin telasi da, dünün pismanligini da hep bugün
yasadi; ama bugünü hiç yasayamadi.
Ne yarin ne de dün!



VOGTKAYANAGIHARADA

VOGTKAYANAGIHARADA resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >hayat...>
  12.Tem.2008 Cmt 11:56:32
fiogf49gjkf0d


Cesaretin bittiği yerde esaret başlar...


Bir Hint masalina göre, kedi korkusundan devamli endise içinde yasayan bir fare vardir. Büyücünün biri fareye acir ve onu bir kediye dönüstürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacagi yerde bu kez de köpekten korkmaya baslar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüstürür. Kaplan olan fare,sevinecegi yerde avcidan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsin farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski halinedöndürür. 

Ve der ki, "Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüregi var.O yüzden ben sana yardim edemem." 

Ünlü yazar Shakespeare, bu konuda söyle diyor: "insanlarin çogu kaybetmekten korktugu için sevmekten korkuyor. Düsünmekten korkuyor, sorumluluk getirecegi için. Konusmaktan korkuyor, elestirilmekten korkttugu için. Yaslanmaktan korkuyor, gençligin kiymetini bilmedigi için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir sey vermedigi için. Ve ölmekten korkuyor, aslinda yasamayi bilmedigi için."



VOGTKAYANAGIHARADA

VOGTKAYANAGIHARADA resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >hayat...>
  12.Tem.2008 Cmt 11:50:34
fiogf49gjkf0d

Hepimize "güzel bakışlar" dileklerimle...

Arjantinli ünlü golfçü Robert Vincenzo yine bir ödül kazanmış ödül alıp kameralara poz vermiş. Ardından klubüne uğramış, eşyalarını toplayıp otoparktaki arabasının yanına doğru yürümüş.

O sırada yanına bir kadın yaklaşmış Vincenzo yu kutladıktan sonra ona küçük bir bebeğini olduğunu, bebeğin çok hastalandığını ve
hastane masraflarını karşılayamadığını onun her gün biraz daha ölüme yaklaştığını anlatmış, bir çırpıda.
Kadının anlattıkları Vincenzo yu çok etkilemiş. Hemen çek defterini çıkarmış ve turnuvadan kazandığı paranın bir bölümünü yazıp  imzalamış.Çeki kadına uzatmış.
O sırada kadına "umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın" demiş.

Ertesi hafta Vincenzo klupte öğle yemeğini yerken Golf derneği nin bir üyesi yanına yaklaşmış ve  "otoparktaki çocuklar, geçen haftturnuvayı kazandığınız gün bir kadının yanınıza yaklaştığını vesizinle konuştuğunu söylediler" demiş.
"Evet" demiş Vincenzo, "bunun nesi garip ?".
"Garip değil tabi ki" demiş adam, " ama size bir haberim var o kadın bir sahtekarmış. Sizin gibi zengin kişilere yaklaşıp hasta bir bebeği olduğunu söyleyip para koparırmış. Korkarım sizden de koparmış"
Vincenzo şaşkınlıkla "yani ölümü beklenen bir bebek yok mu ?" demiş.
"Yok" demiş adam.
"İşte bu hafta duyduğum en iyi haber" demiş Vincenzo.
 
İşte buna "bakış açısı farkı" diyoruz.
Kimi parasını kaybettiğine üzülür ama kimi de Vincenzo gibi ölümü bekleyen bir bebek olmamasına sevinir.
Aynı pencereden dışarı bakan iki kişiden biri sokaktaki çamuru, diğeri gökyüzündeki yıldızları görebilir.
Seçim bizlere aittir.



VOGTKAYANAGIHARADA

VOGTKAYANAGIHARADA resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >hayat...>
  12.Tem.2008 Cmt 11:35:27
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

HAYATA DAİR KÜÇÜK NOTLAR

Her gün üç kişiye iltifat et. Yılda en az bir kez güneşin doğuşunu seyret.

Bir müzik aleti çalmayı öğren. Her hangi bir konuda öğretmenlik yap.

Herhangi bir konuda öğrencide ol. Sır sakla. Sevinçlerini erteleme.

Hiç kimseden asla umut kesme mucizeler her gün oluyor.

İlk önce sen merhaba de. Olanakların altında yaşa,sık sık teşekkür ederim de.

Sana uzatılmış bir eli daima kabul et. Büyük düşün ama küçük zevklerinde tadına var.

Bir gün geriye dönüp baktığında yaptıklarından çok yapmadıkların için pişmanlık duyacaksın. Şerefini koru en büyük servetin odur. 

"Bilmiyorum" demekten çekinme, zamanı ve sözleri dikkatsizce kullanma, ikisi de geri alınmaz.

"İyi arkadaş grubun olsun" kendini değiştirebilme gücünü hafife alma, başkalarını değiştirebilme   gücüne de çok fazla güvenme!

Yeterli zamanım yok deme, büyük insanlarında günleri 24 saattir. Atak ve cesur ol. 

Hayat arkadaşını çok dikkatli seç. Mutluluğun yada mutsuzluğun %90 nı bu karara bağlıdır.

İş ve aile ilişkilerinde en önemli şeyin güven olduğunu aklından çıkarma.

Asla birilerinin umudunu kırma, belki de sahip oldukları tek şey o dur.

Yeterli paranın olmamasını asla dert etme. Sınırlı olanaklar bazen bir lütuftur. Çünkü çalışmayı başka hiç bir şey bu kadar teşvik edemez.

Olabildiğinden daha sevecen ol. Daima bir adım ileri gitmek için kendine söz ver.

Herkesin önünde öv. Eleştirilerini bir kenara çekerek söyle. Asıl savaşı kazanmak için küçük bir çarpışmayı yitirmeyi göze al.

Köprüleri atma, aynı nehri kaç kez daha geçmek zorunda kalacağına şaşacaksın.

Bir gecede olmuş gibi görünen her başarının ardında genellikle 15 yılın yattığını unutma.



VOGTKAYANAGIHARADA

VOGTKAYANAGIHARADA resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >hayat...>
  12.Tem.2008 Cmt 11:25:11
fiogf49gjkf0d

ŞU ANDA HİÇBİR ŞEY MÜMKÜN DEĞİL...

ŞU ANDA HER ŞEYDEN AYRI, HER ŞEYDEN UZAK

VE HER ŞEYDEN MAHRUMUM BEN...

ŞU ANDA SADECE YALNIZLIK VE KAHIR...

<<1234567 891011121314>>