ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
15 Mayıs 2024, Çarşamba 12:06   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  edmondina> Forum Mesajları
    edmondina'e ait Toplam 54 Forum Mesajı var
<<123456 >>


edmondina

edmondina resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Domuz etinin yenilmesi kesinlikle haram mıdır?>
  14.Nis.2010 Çar 14:38:20
·DimForDroptumberSim· :

Domuz eti ve domuz maamülleri haramdır!
Rakıda haramdır.Ama domuz bir başka haramdır,ayrıca rakının kokusu kötü değildir oldukça hoş bir kokusu vardır
     Damakla mamaklada alakası yoktur.
İnsan etinin dünyanın en lezzetli eti olduğunu söölerler o zaman insan eti yiyelim...
     Damak zevki olsa müslümanlar da hapurhupur yerdi.Kendi pokunu yiyen bi hayvanın eti nasıl yenir

çok cahilsin kardeş çokkkk



edmondina

edmondina resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Orhan Veli Kanık`ın Doğum günü>
  13.Nis.2010 Sal 13:58:12

Masal

Çocuk ruhum kaygılardan âzâde,

Yüzlerde nûr, ekinlerde bereket...

At üstünde mor kâküllü şehzade,

Unutmağa başladığım memleket...



Şakağımda annemin sıcak dizi,

Kulağımda falcı kadının sözü,

Göl başında pâdişâhın üç kızı,

Alaylarla Kaf dağına hareket...

   ORHAN VELİ KANIK



edmondina

edmondina resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Orhan Veli Kanık`ın Doğum günü>
  13.Nis.2010 Sal 13:55:28
İstanbul`u Dinliyorum

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhanelerıyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geciyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul`u dinliyorum.

ORHAN VELİ KANIK


edmondina

edmondina resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Domuz etinin yenilmesi kesinlikle haram mıdır?>
  13.Nis.2010 Sal 11:52:14

Acil serviste hasta bekliyordum, içeriye spor kıyafetleri ile bir beyefendi girdi, kendini tanıttı ve hastalığı hakkında konuşmadan önce bana elinde tuttuğu kitaplardan bir çift hediye etti. Normalde hastalarımdan hediyeler gelmesine alışığımdır ve onları kırmamak için kabul ederim ve de mümkünse hasta gittikten sonra bu hediyeleri etrafımdakilerle paylaşmayı severim, tıpkı şimdi yaptığım gibi.
Ancak daha önce kitap hediye eden olmamıştı, şaşırdım ama mutlu da oldum.

İlginç olacak ancak kitaba başlamadan önce aklıma gelen ve günlükte yazmak istediğim bir konuydu, kitap tam üstüne geldi diyebilirim, haberlerde görmüştüm bir gurbetçi yabancıların onlara domuz eti yedirdiğinden şikayet ediyordu. Haklı mıydı, haram mıydı, gerçekten yedirenler haksız mıydı? Bunlar gibi pek çok soru belirmişti kafamda ancak kaynak konusunda sıkıntı çekiyordum, kütüphaneye gidecek zamanımsa yoktu. Bu kitap sayesinde pek çok bilgi öğrendim hatta bu tartışmalara Elmalı Hamdi Yazır’ın da dahil olduğunu gördüm ve yorumlarını okuma fırsatı buldum. Bunların hepsini özetleyerek sizinle birazdan paylaşacağım.

1972 basımı Dr. İhsan Tekin (Dahiliye Uzmanı ve beslenme ve de metabolizma alanlarında hatrı sayılır çalışmaları bulunmaktadır) imzalı bu kitabı belirtmemde en etkin rolü oynayan satırlar okuduğum final cümlelerindedir.

“Gelecekte başka bir arkadaşım, belki de meslektaşım, bu konuyu daha yetkili ve daha olanaklı koşullarda cesatle ele alacak ve belki de koşuyu başarı ile sonlandıracaktır. Bu koşuda bir mer’halecik olsun koşan bir sporcunun, büyük bir memleket görevi yapmış olamadan ileri gelen vicdan ve iç rahatlığını, mutluluğunu şimdiden içimde duyuyorum.”

Sanırım bu durumda bir doktor olarak elimde bunu size sunma imkanı varken, paylaşmamak ve bilgilendirmemek sanırım hem kendime hem de sizlere verebileceğim en büyük zarar olurdu.

Kitabı okuduğumda temelde anladığım şu oldu ki; Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in tefsirlerinde bir sıkıntı yaşanmakta ve Türkçe tefsirlerdeki bu sıkıntı daha sonra anlam kargaşalarına yol açmakta bu da bir kısır döngüyle devam etmektedir.

Kitaba geçmeden önce kitaptan bazı ince notlar vermek istiyorum.

*İmam Tahiri mezhebinde domuz yağı haram değilken, biz de domuz ile ilgili herşey haram gibi karşılanmaktadır yani sadece eti değil, derisinden yapılan ayakkabılar ya da cüzdanlar bile ne kadar kullanışlı olursa olsun müşteri bulmazlar ya da domuz etinin tabaklanması konusunda dahi sıkıntılar bulunmaktadır.

*Domuz hayvanını insan dışkılarını yiyen bir hayvan olarak değerlendirme konusunu kitap şu şekilde aşmaktadır; tavuğun dahi önüne insan dışkısı konulsa gagalayacaktır, eğer böyle ortamlarda bakılmıyorsa ve yemlenmiyorsa bir domuzun bu konuda nasıl bir sıkıntısı olabilir, çünkü önüne ne konulursa yiyen bir hayvandır? Bunun yanında ucuz ve beslenme değeri düşük besin maddelerini yiyerek vücudunda et ve yağ gibi beslenme değeri çok yüksek olan besin maddelerine çeviren hayvan da domuzdur, sanki bir fabrika gibi.

Kitap domuz hayvanını, besin değerlerini karşılaştırarak ve açıklayarak devam ederken domuz hayvanının kötü özelliklerinden bahsetmeye başlıyor. Bunlar içerisinde en ve en önemlisi tıbbı açıdan iyi bakılmayan ve kötü çiftlik ortamlarında yetişen domuzların kaslarında bulunan trişinozis kurdudur (nematod) bu kurt eğer insana geçerse insan kaslarında da yerleşebilmekte ve yaşamını sürdürebilmektedir.

İşte diğer tüm kötü özellikler bir kenara domuzu haram kılınmasının nedeninin bu özelliği olduğundan bahsediliyor. Şöyleki Kur’an-ı Kerim domuz eti (özellike eti olarak bahsedilmiştir) böyle bir mikrop içerebilir diye yasaklamış ve haram kılmıştır ancak o zamanlar bu etin bu mikroptan arıtılması ya da hayvanın bu mikroba yakalanmaması için kullanılacak tedbirler bulunmadığı için (bir sakınca olduğunun bilinmesi ancak bu sakıncanın ne ve nasıl giderileceğinin bilinmemesinden ileri gelmekte) haram hususu çok katıdır. Ancak günümüzde iyi ortamlarda beslenen domuzlarda, gerekli önlemler alındığı takdirde bu hayvanlar bu mikrobu taşımazlar ve etleri sağlık açısından güvenle yenebilir demektedir yani şu anki bilimsel yaklaşımlar bu en önemli zararı önleyebilmektedir. Bunu şu şekilde açıklıyor;

Kitabımızda 9 hayvanın etinin yenmesi konusunda kesin haram kurallar vardır ancak bu etler haram kılındıktan sonra peşinden bir ifade gelmektedir İLLA MA ZEK’KEYTUM anlamı ZARARLI HALLERİNİN BERTERAF EDİLDİKTEN SONRA yenilebilecekleri ile ilgilidir. Bu konu El-Maide suresinin 4.ayetinde geçmektedir.

Bu esnada domuzun pis bir hayvan olduğundan bahsedilmektedir, pis kitabımızda RİCS kelimesi ile geçmektedir ve aynı kelime içki içinde kullanılmaktadır. Bu anlamda RİCS kelimesindeki pisten kasıt zarardır, yani hayvanın pislik içinde yatması vb durumlar değildir. Bu konuda halk arasında yanlış bilinmekte ve daha sonra sanki kutsal kitabımızın hayvanın pis yerlerde yattığından vs.. bahsedildiği sanılmaktadır.

Yukarda bahsettiğim 9 hayvanı sayayım;
1-) Ölmüş hayvan
2-) Kan
3-) Domuz eti
4-) Allah’tan başkası adına kesilmiş
5-) Boğulmuş
6-) Döğülmüş
7-) Yüksekten düşmüş
8-) Boynuzla susulmuş
9-) Yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanmış

işte El-maide suresinde bu hayvanlar size haram kılınmıştır. Tezkiye ettikleriniz müstesnadır.

demektedir. Burada tezkiye edilenler yani zararları ortadan kaldırılanlar yenilebilir demektedir, bugün tıbbı açıdan domuz etinin yegane zararı trişinozis kurdudur ve bu kurdun temizlenmesi ve hayvana bulaşması engellenebildiği için tezkiye edilmektedir ve yenebilir şeklinde bir fikri bulunmaktadır.

İlave bir kaynak daha var Mahmut Sadettin Bilginer’in “ALLEN C.C. VE İNSAN” adlı eserinden alınmış cümleleri aynen aktarıyorum.

“Bir Ayet’in zahiren anlamı kesin olarak belli olmasına rağmen bir hakikata muhalif olduğu görüldüğü zaman Ayet’in bu hakikata göre tev’iline izin verir.”

Bu durumda aklıma şu sorular takılıyor ve sizden de kendinize sormanızı rica ediyorum, sadece domuz eti konusunda değil komple domuz konusunda bir geri çekilme yaşamamızın nedeni nedir? Domuz derisini dahi kullanmıyoruz? Bu acaba domuz kelimesinin dilimizdeki kullanımından mı geliyor tam emin değilim ancak kutsal kitabımızda sadece domuz etinden bahsederken domuzdan komple tiksinmenin nedeni nedir? Pis hayvandır demek eğer kutsal kitabımızdaki RİCS kelimesinden kaynaklanıyorsa bu kelime alkol içinde kullanılmış ve o zaman pis şeklindeki tefsiri domuz için yanlış kullanılıyor, aslında zararlı olarak kullanılması lazım. Ayrıca ben köyde de bulundum ve ineklerin, sığırların ya da koyunların daha temiz olduğundan bahsedemem. Bir hayvanın önüne ne koyarsan yemesinden bahsedilip hayvan ötelenirken bunu kendi içinde çok değerli ete ve vitamine çeviriyor olması neden bir avantaj olarak kullanılmıyor ve hayvan bu şekilde değerlendirilmiyor? Eğer domuz etinin içindeki RİCS sözcüğünden gelen zarar kelimesi ile kastedilen trişoniz mikrobu ise bunun engellenmiş ve bugünün teknolojileri ile yok edilmiş olması yine kutsal kitabımızda belirtilen tezkiye husuna girmiyor mu aksi takdirde et içinde bilimsel olarak kanıtlanmış başka herhangi bir zarar bulunmamakta. Ayrıca içkide haram edilmiş ve RİCS kelimesi ile aynı şekilde belirtilmiş ancak sağımızda solumuzdaki barlara, pavyonlara bakarkenki tavrınızla domuz eti satan bir yere bakış açınızı değerlendirmenizi istiyorum. Arada fark varsa, siz biryerlerde yanlış yapıyorsunuz demektir. Yani içki haramken neden bu kadar tepki almıyorda domuz alıyor dediğimde bunu sosyolojik etmenlere bağlıyorum açıkcası.

Şunu söylemeliyim, benim görevim ya da amacım fetva vermek ya da sizi yönlendirmek ya da o bu zararlıdır, değildir kullanın kullanmayın demek değil. Aksine herkesin dinini kendisi için yaşadığına inanan bir bilim adamıyım ve tek amacım sormak, ölene kadar sormak ve cevaplar aramak, bulduklarımı paylaşmak. Bu bulduklarım arasında beni hayrete düşüren şeylerden biri ise şudur.

Kutsal kitabımız o zamanın teknolojisi ile bilinmesi imkansız olan bir mikroorganizmayı bize işaret etmiştir ve özellikle domuz etinden bahsederek bunun yerleşim yerini dahi vermiştir yani kasları. Ve daha sonra belkide bu yaşadığımızı yıllar ya da ilerde olabilecek kıtlık dönemleri için, bu zararları bertaraf edebilirseniz yemenizde bir sakınca yoktur dahi demiştir. İşte islamiyet böyle bir din ve burada yanlış olan ne, bu çekincenin asıl sebebi nedir çok merak ediyorum.

Bu kitap 1972 yılında yazılmış, yazar yine 1933 yılında Dr. Milaslı İsmail Hakkı tarafından yazılan “İslam dininde etlerin tezkiyesi” adlı kitabından alıntılar yapıyor. Bugün ise 2007, ben en azından o zamanlarda dahi bu tartışmalara girebilmiş, bu cesur insanlanar gıpta ile bakıyorum, bu tartışmalara girebilmişler diyorum çünkü bilgilerine ve doğruluğuna güvenmişler.

Çok korkmaya ve çekinmeye gerek olduğunu sanmıyorum, eğer domuzlar uygun hijen şartlarında beslenirlerse, gerekli koruyucu önlemler alınırsa, kesimden sonra kontroller yapılırsa, v epişirilmesinde dikkatli olunulursa yenmemesi için tek neden sosyolojik baskı gibi görünmektedir. Bunu aşmanın yolu ise zamandadır diye düşünüyorum. En azından gurbette domuz etini yanlışlıkla yemiş ve kendini çok kötü hisseden acaba çok büyük günahmı işledim diye geceleri uyuyamayan bir insandan, konuyu dini ve kaynaklar yönüyle anlamak isteyen içinde yararlı bir kaynak oldu diye düşünüyorum.

Kolay gelsin.

                              Alıntı

<<123456 >>