ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
7 Mayıs 2024, Salı 03:27   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  murist> Forum Mesajları
    murist'e ait Toplam 808 Forum Mesajı var
<<1234567 891011121314151617...81>>


murist

murist resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >TV, Medya, Podcast, TikTok-Youtube videolar >SON ZAMANLARIN EN İYİSİ...>
  24.Haz.2009 Çar 03:30:51
          Emegine saglik,benim de begenerek izleyip  cok buyuk keyif ve  mutluluk aldigim bir tv programi...
        

        Son zamanlarda alakasiz muzik tarzlari ve bir sarki  bulup gelip sanatciliga soyunan pop muzigi yildizlari(!)ile dolu gunumuz de,boyle cevherlerin ve bizi mest eden Turk sanat ve Turk halk muziginin vazgecilmezi olan sanatcilarinin parcalarini tekrar gundeme getiren cok buyuk bir ustalikla dile getiren yaslari  kucuk ama cok buyuk kalp ve hunerleri olan bu evlatlarimiza ve boyle bir yapimda emegi gecen herkese ne kadar tesekkur etsek azdir...
Bu iki kardesimizi de anmadan gecemeyecegim.Onlarinda bu  zor sartlarda bu  ozveriyi , arzuyu ve guveni kendilerinde bulup insanlik dersi  veren canlara da Allah yardimlarini mahrum etmesin.


murist

murist resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >CC YAŞINIZ KAÇ?..VE CC DE İLK NİCİNİZ NEYDİ?..>
  21.Haz.2009 Pzr 04:46:58
CC ye yeni uye oldum eskiler de  bilmez beni..


murist

murist resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >ErteLeyemeyeceğim Tek Şeysin!>
  19.Haz.2009 Cum 01:51:09
fiogf49gjkf0d

***YALANCİ  DOSTLUK***
İnsanlara güvenin zor olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Dostluk güven gerektirir. Dostum demek zordur bu yüzden. Parmak sayısını geçemez dost sayısı.

Dostumsun dedin dostumsun dedim. Ben içten gelerek gerçek bir dost olarak demiştim ama sen yalandan dost olmuşsun.

Güvenmemek en doğrusuymuş. Bana güvendiğini düşünmüş bende sana güvenmiştim. Demek ki başından beri bana hiç güvenmemişsin.

Demek ki dostluk kavramı yalanmış. Dostluk ölsen de devam eden ölmeyen bir kavramdır. Yalancı dostluğun süresi bitmiş artık sende.

Sağlık olsun…

Ön yargılı olmaktan her zaman korktum. Belki hakkında yanılıyorum belki de bilmediğim şeyler olabilir dedim. Lâkin hiçbir açıklama yapma gereği duymadan ( önemsemeden ) gitmen aslında her şeyi açıklıyor.

Bir kez daha dostum sandığım insanı kaybettim. Bir kez daha hayal kırıklığı yaşadım. Dostluğun ve kardeşliğin var olduğuna inanmalıyım artık bilemiyorum.

Anladım ki dostum diyenden ve dost görünmeye çalışandan uzak durmalıyım. Anladım ki değer veriyorum dese de inanmamalıyım.


‘’Açık kalple konuşan düşman, İçinden pazarlıklı dosttan daha hayırlıdır.’’
Delim, gideni aramasin gozlerin,gelse bile ruhun hissetmesin varligini.



murist

murist resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Dijital Yaşam >Animasyonlar, Teknoloji Videoları >KOLBASTIdeğilŞEMMAME>
  17.Haz.2009 Çar 02:25:41
fiogf49gjkf0d
Tarih 2006 :))


murist

murist resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >İrtica eylem plani>
  16.Haz.2009 Sal 13:20:24
fiogf49gjkf0d

Erdoğan: Genelkurmay sorumlu bir tavır sergiledi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile görüştükten hemen sonra AKP grubunda konuştu. AKP e Fethullah Gülen Grubu yla Mücadele olarak kamuoyuna yansıyan belgeyle ilgili Erdoğan şunları söyledi: "AKP’yi milletimiz kurmuştur. AKP sadece kendisine gönül verenlerin, sadece kendisine oy verenlerin değil, bu ülkede yaşayan 71.5 milyon vatandaşımızın ortak ideallerini savunan bir partidir. Demokrasilerde hükümetleri millet kurar ve millet görevden alır. Milletin tercihleriyle oluşmuş TBMM’nin önünde hiçbir güç merci yoktur ve olamazda. Millet iradesini yok sayan her türlü girişim karşılarında milletimize ve onun temsilcilerini bulacaktır. Ülkemizin milletimizin gelişimine yöneldi. Kaybeden hep Türkiye oldu, milletimiz oldu. Bu ülkenin itibarı ağırlığı zedelendi. Bu ülkeye bu bedeli ödetmeye hiç kimsenin hakkı yoktur ve olamaz. Önceki hafta bir gazete partimize yönelik gizli planlar yapıldığını iddia etti. Eğer bu iddialar gerçek dışıysa devletin kurumlarını karşı karşıya getirmek gibi niyetler taşıyorsa evet bu vahimdir. Eğer iddialar doğruysa durum daha da vahimdir. Doğrusu Genelkurmay, sorumlu ve duyarlı bir tavır sergilemiştir. Belgenin sahte ya da gerçek olduğunun anlaşılması için soruşturma talimatı vermişlerdir. Belgenin doğruluğu ispat edilirse sorumluların yargı makamları tarafından cezalandırılacağına ilişkin güvencemiz tamdır denmiştir. Herkese düşen bu iddiaların neticesini beklemektir. Anayasal düzene karşı her türlü hukuk dışı müdahele, girişim halkımızın da kurumlarımızın da aynı oranda tepkisini alacaktır. Kurumlar arası güven bunalımı oluşturmaya yönelik faaliyetler tüm Türkiye’ye zarar verir. Bu iddialar karşısında sorumluluk sahibi onurlu ve tutarlı bir duruş sergilenmelidir. Bu mesele sadece AKP’nin değil bütün Türkiye’nin meselesidir. İddialar açıklığa kavuşturulmalıdır ve gerekende bir an önce yapılmalıdır. Bunu ortada bırakamayız, takipçisi olacağız. Ama inanıyorum ki hem askeri, hem sivil yargı bir an önce neticeye varmalıdır. Diğer partiler bir duruş sergilemese de, tek başına da kalsa demokrasiyi savunmak AKP’nin görevidir. Biz gelecek nesillerin karşısına gençlerin çocukların yarın karşısına alnımız ak başımız dik bir şekilde çıkmak istiyoruz. Milletimizin karşısına sizin emanetini hakkımızla taşıdık demek istiyoruz. O yüzden bu tür iddiaların sonuna kadar takipçisiyiz. Başta hukuki makamlar olmak üzere, sorumlu tüm tarafların sorumluluklarını hakkıyla yerine getireceğine inanıyorum."
******************************************************************************************************

Başbuğ irtica eylem planı ile ilgili konuştu

İrtica eylem planıyla ilgili önce askeri savcılık ardından Genelkurmay Başkanlığı açıklama yaptı hem AKP den hem hükümetten karşı cevaplar geldi. Ankara da karşılıklı açıklama trafiği sürerken, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan la yapacağı görüşme öncesinde, irtica eylem planı iddialarına ilişkin olarak Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ün sorularını yanıtladı...


Genelkurmay Başkanı, komuta, planın hazırlanması yönünde komuta kademesi tarafından talimat verildiğini iddiasına sert tepki gösterdi.

İşte Hürriyet gazetesinde yer alan haberin ayrıntıları...

Sabah saatlerinde askeri savcılıkça yapılan açıklamayı okuyunca, herkesin aklına takılan soru benimkine de takıldı.

"Böyle muğlak bir açıklama olur mu?"

"Kanaatine varılmıştır" ne anlama geliyor?

Bir belge ya sahtedir, ya da gerçek.

Kamuoyu Genelkurmay’dan netlik beklerken, yine muğlak ifadelerle bir açıklama geliyor.

Yanımda Ankara Temsilcimiz Enis Berberoğlu vardı.

Direkt Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’u arayıp soralım dedik.

Doğrusu böyle bir günde telefona çıkacağını beklemiyordum.

Telefona çıkan yetkili, "Daha sonra arayacağız" dedi.

Gerçekten de aradılar.

Böyle kritik bir günde, kamuoyunun yakından takip ettiği bir olayı, konunun birinci derece yetkilisine sormak, gazeteci için en büyük şanstır.

"AKP’yi ve Gülen’i yıpratmak için" hazırlandığı iddia edilen planla ilgili soruları bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a sordum.

İşte cevapları.

NEDEN BU KADAR MUĞLAK İFADE KULLANIYORSUNUZ

Orgeneral Başbuğ, şu cümlelerle konuşmaya başladı.

"Geçen cumartesi yazdığınız yazı bizi çok yaraladı. Size haber gönderdim, herhalde aldınız."

"Acaba Bülent Arınç haklı mı" diye başlayan eleştirel bir yazı yazmıştım.

Ben de şunları söyledim:

"Sayın Başbuğ, o yazıyı, ülkesinin ordusuna gözbebeği gibi bakan, bu uğurda çok ağır eleştirileri göze alan bir gazeteci olarak yazdım, bunu biliyorsunuz değil mi?"

"Evet onu bildiğim için sizi arıyorum. Buyrun sorun."

İlk sorum şu oldu:

"Bugünkü açıklama yine çok muğlaktı. ’Kanaatine varılmıştır’ diyorsunuz. Niye böyle muğlak ifadeler kullanıyorsunuz, var veya yok demiyorsunuz?"

O açıklama Genelkurmay’ın değil askeri savcılığın. İş mahkemeye intikal ettiği için, o ana kadar ellerindeki bilgi neyse ona göre açıklama yapıyorlar. Var veya yok diyebilmeleri için ellerinde bütün verilerin olması gerekir. O nedenle temkinli davranıyorlar.

BANA BU SORUYU BİLE SORMANIZ HAKARETTİR

"Ama kamuoyu merak ediyor. Gazetenin yayınladığı belgede adı geçen albay böyle bir çalışma yapmış mı, yapmamış mı?"

İlgili şahısların ifadeleri alındı. Kendilerine soruldu. Böyle bir çalışma yapmadıklarını söylüyorlar.

"Bürosunda, evinde bilgisayarlara bakıldı mı?"

Bütün bilgisayarlara el kondu. Yapılan bütün incelemelerde, teknik bir ize rastlanmadı. Yani o bilgisayarlarda böyle bir şey yazılmamış.

"En kritik soruya geliyorum. Komuta kademesinden, yani sizlerden böyle bir çalışma talimatı verildi mi?"

Bana bu soruyu sormanız bile abestir, hakarettir. Böyle bir talimat kesinlikle verilmemiştir.

"Öyleyse çıkıp neden kesin ifadelerle ’Yok böyle bir şey. Belge dedikleri şey sahtedir’ demiyorsunuz?"

Olay mahkemeye intikal etti. On binde bir ihtimali bile dikkate alıp, çok temkinli konuşmamız doğru değil mi? Askeri savcılık kendi açısından incelemesini yaptı ve Genelkurmay’da böyle bir planın hazırlandığına dair somut hiçbir ize rastlamadı.

BUGÜN BİR KURYEYLE BELGEYİ GETİRTİYORUZ

"Öyleyse geriye ne kaldı?"

Gazetenin yayınladığı bir belge var. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda bulunduğu söylenen belge. Askeri savcılığın onu da görmesi gerekir ki, somut bir şey söylesin.

"O belge gelmedi mi?"

İstedik, bugün kurye ile gönderiyorlar. Askeri savcılık kriminal tetkikini yapacak.

"O inceleme sonunda muğlak olmayan, kesin ve net ifadelerle bir açıklama yapılacak mı?

Elbette yapılacak.

BELGE GERÇEK ÇIKARSA GEREKEN NEYSE YAPARIZ

"Ya belge gerçek çıkarsa?"

Silahlı Kuvvetler bu konuda çok ciddi ve şeffaftır. Gereken neyse onu yapacağız.

"Ya belge sahte çıkarsa?"

Ne yapacağımızı hep birlikte göreceğiz. Bütün Türkiye görecek.

"Ben bu planı gördüğüm zaman çok öfkelendim. Bu kadar feci ve deli saçması bir şeyi askerler hálá nasıl hazırlar diye düşündüm."

Konu yargıya itikal etti, ben bir şey söyleyemem. Ama sizin bu kanaatinizi paylaşıyorum.

"Başbakan’ın çıkışı hakkında ne düşünüyorsunuz?"

O siyasi konu, giremem.

KİMSE MERAK ETMESİN ASKERİ YARGI BAĞIMSIZDIR

"Bu incelemeyi askeri savcılığın değil, sivil savcılığın yapması gerektiğini söylüyorlar. Askeri savcılık işi örtbas edebilir endişesi var."

Kimsenin endişesi olmasın. Askeri yargı çok bağımsızdır. Geçmişte bunun çok örneği görüldü.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’la konuşmamız burada sona erdi.

Samimi konuştuğu kanaatine vardım.

Ama çoğu kişi gibi ben de çok muğlak ifadelerle açıklama yapılmasına takılıyorum.

İnsan böyle kritik durumlarda daha net, daha tatmin edici açıklamalar bekliyor.

Ama komutanın söyledikleri de yabana atılacak şeyler değil.

İlerde zor durumda kalmamak için mümkün olduğunca temkinli konuşuyor.

Son sözüm şu.

Genelkurmay ve askeri savcılık bu incelemeyi süratle tamamlamalı ve kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamayı bütün belgeleriyle ortaya koymalıdır.

Kamuoyu bu olayda şunu çok açıkça öğrenmelidir.

Bu, askeri bir darbe planı mı?

Yoksa sivil bir darbe planı mı?
Alintidir.



murist

murist resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >Din ve insan>
  7.Haz.2009 Pzr 19:35:10
fiogf49gjkf0d

Sen hiç ölmeyeceğini  saniyorsun.)..Yada  sanmiyorsan neden öleceksin ?İnanmadigin bir dinin kitabi herkes ölümü  tadacaktir,diye bir çok suresinde belirtiyor.Sen yoktan var oldun ve yine yok edilip tekrar dirilticeksin her canli gibi.Çinlilerin cok tanrili dine inandiğini soyledigin için degindim.Evet Bir çok cesit Peygamber topluluklara getirildi bunu benden iyi biliyorsun.Ama son din İslam son Peygamber Hz Muhammeddir bu dunyanin sonuna kadar boyle devam edecektir.Belge, kanit Kurandir değişmeyen sayfalardaki yazilari değişmeyen tek kitap.Sen o zamani gormus gibi yazdin hayret icinde okudum.Bir diğer noktada ifade ettiğin dinini  sorgulayan kisi..İnsan Allaha guvenebilir Peygamberini tanimaz Kuranina inanmaz bunlar musluman değil.
             Tam musluman, Âmentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rüsülihi vel yevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel ba sü ba del mevti hakkun. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü.(Ben Allahü Teâlâ’ya, meleklerine, kaitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere; hayır ve şerrin Allahü Teâlâ’nın yaratmasıyla olduğuna ianandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şehadet ederim ki, Allâhü Telâ’dan başka Rab yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (s.a.v) Onun kulu ve peygamberidir.)

    Buna tum kalbi ile inanan ve uygulayan muslumandir.Allah vardir demek ile musluman olunmaz.Her musluman olmayan birinin musluman olmasi gibi, muslumanliği istemeyende olmayabilir ve kendi inanci biz Kuranin onderliginde ilimli yaklasiriz ve dogru yolu ogretmeye calisiriz ama asla zoraki yaptirimlar uygulamayiz.



murist

murist resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >Din ve insan>
  7.Haz.2009 Pzr 14:47:29
fiogf49gjkf0d
·HoKKaBaZ· :

murist :
Ezan bir tek dilde vardir o da islam dili arapçadadir.Herkes dilediğini  yapar ama nasil kuran namaz arapça ayetlerle okunuyorsa ezanda öyle olmalidir.Sorun şu Arapça olan bir dili hazmedemeyecek kadar irkçi olmamizdir.Bazilarina kalsa arapça olan Kurani kerim bile Türkçe okunabilir.
Kur an niçin aslından okunmalı?

Kur an-ı kerim de altı yerde “kur anen arabiyyen” ifadesi geçer. Yani cenab-ı hak, kur an-ı kerim i arapça olarak indirdiğini bildirir. İbrahim suresinin 4. Ayetinin meali de şöyledir:

“hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik. Sonra Allah, dilediğini sapıklığında bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. Onun kuvveti her şeye galiptir ve o her şeyi hikmetle yapar.”

Bu durumda kur an ın manası nasıl Allah tan gelmişse, lafzı, ifadesi ve yazılışı bakımından da ilahidir. Kur an dendiği zaman hem onun arapça olarak okunan lafzı ve kelimeleri, hem de anlaşılan manası akla gelir ve hakikatte de öyledir. Bu iki hususiyeti birbirinden ayırmak, farklı mütalaa etmek mümkün değildir. Kur an ancak kendi lisanı üzerine okunabileceği için, sadece o lisanın kendi harfleriyle yazılır, o harflerle okunur.

Araplardan başka farsça, hintçe, çince, uzakdoğu dilleriyle konuşan müslümanlar da, biz türkler de müslüman oluşumuzdan bu yana kur an ı arapça olarak yazmış, o dille okumuşuz. İslam alimlerinin de ortak görüşü, kur an ın başka dille yazılamayacağı yolundadır. Bunda ittifak vardır.

Zaten kur an ı başka bir dille yazmak mümkün olmadığı gibi, başka bir dille doğru olarak okumak da mümkün değildir. Çünkü kur an harflerinin kendisine has özellikleri vardır. Bu harflerin bazılarının karşılığı ve okunuş şekli başka dilin alfabelerinde mevcut değildir. Söyleniş bakımından birbirine benzer harfler olsa da, mahreçleri (ağızdan çıkış yerleri) itibariyle de farklıdır. Mesela, arapça için “lügat-ı dad” denir; yani fatiha suresinin sonundaki “veleddallin” deki “dad” harfi hiçbir lisanda bulunmamaktadır. Bu harfin bulunduğu bir kelimeyi başka bir lisanın ifade etmesi mümkün değildir.

Mesela türkçede sadece “h” harfi yerine arapça da üç çeşit “h” harfi vardır. Noktasız “ha” noktalı hırıltılı “ha” ve ”he”. Aralarındaki farkı küçük bir misalle açıklayalım. Noktasız ha ile yazılan “mahluk”, noktalı hırıltılı ha ile yazılan “mahluk” ve he ile yazılan “mahluk”. Her üçünün de türkçe de yazılışı ve okunuşu aynıdır. Halbuki arapça’da birincisi tıraş edilmiş, ikincisi yaratılmış, üçüncüsü ise helak edilmiş anlamındadır. İşte kur’an’ı latince yazıdan okuyan birisi bu farkları anlayamayacağından, sözgelimi Allah’ın yaratmasından bahseden bir ayeti, farkına varmadan “tıraş etmek” veya “helak etmek” manasına okuyabilecektir.

Yine kur an harflerinin içinde üç adet “ze” vardır. Biri ince “ze”, biri peltek “zel”, diğeri de “zı” dır.

Türkçe deki “s” yerine üç harf bulunur. “sin, sad” ve peltek “se”. Arapça ya has bir harf vardır ki, o da “ayın” olarak okunan harftir. Bu harf başka bir dilde pek bulunmamaktadır.

Şimdi kur an harflerini bilmeyen bir kişi, yukarıdaki harfler türkçe ile yazıldığı zaman nasıl okuyacaktır? Bu harfleri çıkaramadığı gibi, okuduğu kelime ve ayetler de birer kur an kelimesi ve ayeti olmaktan uzak olmaz mı?
Buda Hokkabaz abime:)

Murat abi, bu kopyaladığın Arapçanın Latin harfleriyle yazılmasını anlatıyor. Tefsirle alakası yok. Biz tefsiri tartışıyorduk neden bunu kopyaladın ki?


Ne demek istedigimi gayet iyi anladin Tufancigim..
Devamida aşağidaki metinde..

Tanri uludur
Tanrinin elcisidir Muhammed ....
Yukarida ki Türkçe okunan ezana istinaden bir kac bilgi  vereyim...
Allah`a TANRI Denir Mi ?


Bu konuda ilmi olmayıp kulaktan dolma asılsız verilerle "Din" hakkında hüküm veren bilgisizler topluluğu her iki sözcüğün de aynı anlama geldiğini sanıp akılları sıra biraz da sanki milliyetçilikle ilgili sanarak "Allah" ismi yerine "Tanrı" sözcüğünü kullanmaktadırlar..
Manaları birbirinden tamamıyla ayrı iki sözcük!..
Bu konuya Türkiye`de yaşamış çok değerli bir Kur`an tefsircisinin satırlarıyla açıklık getirelim.. 1940`larda yazılmış en kapsamlı ve detaylı Kur`an tefsiri olan Elmalılı Hamdi Yazır`ın Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılmış "Hak Dini Kur`an Dili" isimli eserinde bakın bu konuda ne deniyor:
"Gerek ismi özel olsun gerek ismi genel "Allah" ismi celali ile yine "Allah" tan maada hiçbir mabud anılmamıştır...
Mesela "TANRI" "HUDA" isimleri "Allah" gibi özel isim değidir!. "İLAH" "RAB" "MABUD" gibi genel mana ifade eden kelimelerdir...
Arapça`da "İLAH"ın çoğuluna "ALİHE"; "RAB"bın çoğuluna "ERBAB" denildiği gibi; Farsça`da da "HUDA"nın çoğuluna "HUDAYAN" ve lisanımızda dahi TANRILAR MABUDLAR İLAHLAR RABLAR denmiştir; çünkü bunlar haklıya ve haksıza ıtlak edilmiştir...
Halbuki hiç "Allah"LAR denilmemiştir ve denemez!.
Böyle bir tabir işitirsek söyleyenin cehline veya gafletine hamlederiz!..
"TANRI" adı böyle değildir; mabud ilah gibidir... Batıl mabudlara dahi "TANRI" ismi verilir... Müşrikler birçok tanrılara taparlardı. Filanların tanrıları şöyle falanların tanrıları şöyledir denilir...
Demek ki "TANRI" genel ismi "Allah" ismi özelinin eş anlamlısı değildir en genel bir tabirdir...
Binaenaleyh "Allah" ismi "TANRI" adı ile tercüme olunamaz!" (c:1/24-25)

Türkiye`deki en değerli Kur`an tefsirini yazan kişiye göre yukarıda okuduğunuz üzere "Allah"a kesinlikle "tanrı" denemez!..
Burada ayrıca şu çok önemli farklara dikkat etmeliyiz;
"Tanrı" kelimesi sıfatları anlatan genel bir kelimedir; "Allah" ise kendisinden gayrı hiç bir şeyin mutlak vücudu olmayan Tek Zat`ın ismidir!.
Yani olay yalnızca kelime telaffuz olayı değildir!. Kelimeler isimler arasındaki son derece büyük anlam farkıdır!.
"Tanrı" ve "tanrılık" kavramına dayalı din anlayışı batıldır!.
"Allah" isminin işaret ettiği anlama dayalı yürürlükte olan "İSLAM Dini"dir !.
"La ilahe illAllah" cümlesinin anlamı "tanrı yoktur sadece Allah vardır" şeklindedir. Ve iyi bir müslüman olmak için önce bu farkı çok iyi anlamalıyız!.
Zira "tanrı" kelimesinin anlamı ile sınırlarsak anlayışımızı "Allah" isminin işaret ettiği manadan mahrum kalırız; bu da sonunda bizi "hilafet" sırrından mahrum bırakır!..
"Tanrı" tapınılacak ötendeki bir varlıktır...
"Allah" kulluk edilegelmekte olan özündeki Hakikat`tır!..
"Tanrı" korkulası umacıdır!.
"Allah" ise ilim sahiplerinde sonsuz-sınırsızlığın yanındaki hiçliklerini kavrayış nedeniyle oluşan "haşyet"in kaynağıdır!..
"Tanrı" yeterli olmayanların kendi kafalarında hayal edip varsandıkları ötelerindeki yönetici ve yargılayıcıdır !.
"Allah" alemleri kendi varlığından meydana getirmiş ve her zerresinde esmasıyla algılanır olmuş "TEK mutlak varlık"tır; hiç bir şekilde ortağı yoktur!
"Tanrı" her devirde ve toplumda anlayış seviyesine göre sayısız özelliklerle bezenip süslenen; hayallerin karşılığının kendisinde olduğu varsayılan beşer anlayışına göre şekillenen bir balondur!
"Allah" ise "Ahad" "Samed" "Lem yelid ve lem yuled"dir!..
"İlahlar öldü artık!..
Tanrıysa can çekişmede...
HAYY Allah!.."
Diyor değerli Hakim şair Haluk Mahmutoğulları bu gerçeğe işaretle..
Öyle ise "Allah ve DİN ADINA hükmetmek" kimin yetkisindedir?..



murist

murist resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >Din ve insan>
  7.Haz.2009 Pzr 14:45:53
fiogf49gjkf0d

Tanri uludur
Tanrinin elcisidir Muhammed ....
Yukarida ki Türkçe okunan ezana istinaden bir kac bilgi  vereyim...
Allah`a TANRI Denir Mi ?


Bu konuda ilmi olmayıp kulaktan dolma asılsız verilerle "Din" hakkında hüküm veren bilgisizler topluluğu her iki sözcüğün de aynı anlama geldiğini sanıp akılları sıra biraz da sanki milliyetçilikle ilgili sanarak "Allah" ismi yerine "Tanrı" sözcüğünü kullanmaktadırlar..
Manaları birbirinden tamamıyla ayrı iki sözcük!..
Bu konuya Türkiye`de yaşamış çok değerli bir Kur`an tefsircisinin satırlarıyla açıklık getirelim.. 1940`larda yazılmış en kapsamlı ve detaylı Kur`an tefsiri olan Elmalılı Hamdi Yazır`ın Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılmış "Hak Dini Kur`an Dili" isimli eserinde bakın bu konuda ne deniyor:
"Gerek ismi özel olsun gerek ismi genel "Allah" ismi celali ile yine "Allah" tan maada hiçbir mabud anılmamıştır...
Mesela "TANRI" "HUDA" isimleri "Allah" gibi özel isim değidir!. "İLAH" "RAB" "MABUD" gibi genel mana ifade eden kelimelerdir...
Arapça`da "İLAH"ın çoğuluna "ALİHE"; "RAB"bın çoğuluna "ERBAB" denildiği gibi; Farsça`da da "HUDA"nın çoğuluna "HUDAYAN" ve lisanımızda dahi TANRILAR MABUDLAR İLAHLAR RABLAR denmiştir; çünkü bunlar haklıya ve haksıza ıtlak edilmiştir...
Halbuki hiç "Allah"LAR denilmemiştir ve denemez!.
Böyle bir tabir işitirsek söyleyenin cehline veya gafletine hamlederiz!..
"TANRI" adı böyle değildir; mabud ilah gibidir... Batıl mabudlara dahi "TANRI" ismi verilir... Müşrikler birçok tanrılara taparlardı. Filanların tanrıları şöyle falanların tanrıları şöyledir denilir...
Demek ki "TANRI" genel ismi "Allah" ismi özelinin eş anlamlısı değildir en genel bir tabirdir...
Binaenaleyh "Allah" ismi "TANRI" adı ile tercüme olunamaz!" (c:1/24-25)

Türkiye`deki en değerli Kur`an tefsirini yazan kişiye göre yukarıda okuduğunuz üzere "Allah"a kesinlikle "tanrı" denemez!..
Burada ayrıca şu çok önemli farklara dikkat etmeliyiz;
"Tanrı" kelimesi sıfatları anlatan genel bir kelimedir; "Allah" ise kendisinden gayrı hiç bir şeyin mutlak vücudu olmayan Tek Zat`ın ismidir!.
Yani olay yalnızca kelime telaffuz olayı değildir!. Kelimeler isimler arasındaki son derece büyük anlam farkıdır!.
"Tanrı" ve "tanrılık" kavramına dayalı din anlayışı batıldır!.
"Allah" isminin işaret ettiği anlama dayalı yürürlükte olan "İSLAM Dini"dir !.
"La ilahe illAllah" cümlesinin anlamı "tanrı yoktur sadece Allah vardır" şeklindedir. Ve iyi bir müslüman olmak için önce bu farkı çok iyi anlamalıyız!.
Zira "tanrı" kelimesinin anlamı ile sınırlarsak anlayışımızı "Allah" isminin işaret ettiği manadan mahrum kalırız; bu da sonunda bizi "hilafet" sırrından mahrum bırakır!..
"Tanrı" tapınılacak ötendeki bir varlıktır...
"Allah" kulluk edilegelmekte olan özündeki Hakikat`tır!..
"Tanrı" korkulası umacıdır!.
"Allah" ise ilim sahiplerinde sonsuz-sınırsızlığın yanındaki hiçliklerini kavrayış nedeniyle oluşan "haşyet"in kaynağıdır!..
"Tanrı" yeterli olmayanların kendi kafalarında hayal edip varsandıkları ötelerindeki yönetici ve yargılayıcıdır !.
"Allah" alemleri kendi varlığından meydana getirmiş ve her zerresinde esmasıyla algılanır olmuş "TEK mutlak varlık"tır; hiç bir şekilde ortağı yoktur!
"Tanrı" her devirde ve toplumda anlayış seviyesine göre sayısız özelliklerle bezenip süslenen; hayallerin karşılığının kendisinde olduğu varsayılan beşer anlayışına göre şekillenen bir balondur!
"Allah" ise "Ahad" "Samed" "Lem yelid ve lem yuled"dir!..
"İlahlar öldü artık!..
Tanrıysa can çekişmede...
HAYY Allah!.."
Diyor değerli Hakim şair Haluk Mahmutoğulları bu gerçeğe işaretle..
Öyle ise "Allah ve DİN ADINA hükmetmek" kimin yetkisindedir?..



murist

murist resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >Din ve insan>
  7.Haz.2009 Pzr 14:37:53
fiogf49gjkf0d
Ezan bir tek dilde vardir o da islam dili arapçadadir.Herkes dilediğini  yapar ama nasil kuran namaz arapça ayetlerle okunuyorsa ezanda öyle olmalidir.Sorun şu Arapça olan bir dili hazmedemeyecek kadar irkçi olmamizdir.Bazilarina kalsa arapça olan Kurani kerim bile Türkçe okunabilir.
Kur an niçin aslından okunmalı?

Kur an-ı kerim de altı yerde “kur anen arabiyyen” ifadesi geçer. Yani cenab-ı hak, kur an-ı kerim i arapça olarak indirdiğini bildirir. İbrahim suresinin 4. Ayetinin meali de şöyledir:

“hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik. Sonra Allah, dilediğini sapıklığında bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. Onun kuvveti her şeye galiptir ve o her şeyi hikmetle yapar.”

Bu durumda kur an ın manası nasıl Allah tan gelmişse, lafzı, ifadesi ve yazılışı bakımından da ilahidir. Kur an dendiği zaman hem onun arapça olarak okunan lafzı ve kelimeleri, hem de anlaşılan manası akla gelir ve hakikatte de öyledir. Bu iki hususiyeti birbirinden ayırmak, farklı mütalaa etmek mümkün değildir. Kur an ancak kendi lisanı üzerine okunabileceği için, sadece o lisanın kendi harfleriyle yazılır, o harflerle okunur.

Araplardan başka farsça, hintçe, çince, uzakdoğu dilleriyle konuşan müslümanlar da, biz türkler de müslüman oluşumuzdan bu yana kur an ı arapça olarak yazmış, o dille okumuşuz. İslam alimlerinin de ortak görüşü, kur an ın başka dille yazılamayacağı yolundadır. Bunda ittifak vardır.

Zaten kur an ı başka bir dille yazmak mümkün olmadığı gibi, başka bir dille doğru olarak okumak da mümkün değildir. Çünkü kur an harflerinin kendisine has özellikleri vardır. Bu harflerin bazılarının karşılığı ve okunuş şekli başka dilin alfabelerinde mevcut değildir. Söyleniş bakımından birbirine benzer harfler olsa da, mahreçleri (ağızdan çıkış yerleri) itibariyle de farklıdır. Mesela, arapça için “lügat-ı dad” denir; yani fatiha suresinin sonundaki “veleddallin” deki “dad” harfi hiçbir lisanda bulunmamaktadır. Bu harfin bulunduğu bir kelimeyi başka bir lisanın ifade etmesi mümkün değildir.

Mesela türkçede sadece “h” harfi yerine arapça da üç çeşit “h” harfi vardır. Noktasız “ha” noktalı hırıltılı “ha” ve ”he”. Aralarındaki farkı küçük bir misalle açıklayalım. Noktasız ha ile yazılan “mahluk”, noktalı hırıltılı ha ile yazılan “mahluk” ve he ile yazılan “mahluk”. Her üçünün de türkçe de yazılışı ve okunuşu aynıdır. Halbuki arapça’da birincisi tıraş edilmiş, ikincisi yaratılmış, üçüncüsü ise helak edilmiş anlamındadır. İşte kur’an’ı latince yazıdan okuyan birisi bu farkları anlayamayacağından, sözgelimi Allah’ın yaratmasından bahseden bir ayeti, farkına varmadan “tıraş etmek” veya “helak etmek” manasına okuyabilecektir.

Yine kur an harflerinin içinde üç adet “ze” vardır. Biri ince “ze”, biri peltek “zel”, diğeri de “zı” dır.

Türkçe deki “s” yerine üç harf bulunur. “sin, sad” ve peltek “se”. Arapça ya has bir harf vardır ki, o da “ayın” olarak okunan harftir. Bu harf başka bir dilde pek bulunmamaktadır.

Şimdi kur an harflerini bilmeyen bir kişi, yukarıdaki harfler türkçe ile yazıldığı zaman nasıl okuyacaktır? Bu harfleri çıkaramadığı gibi, okuduğu kelime ve ayetler de birer kur an kelimesi ve ayeti olmaktan uzak olmaz mı?
Buda Hokkabaz abime:)


murist

murist resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >Din ve insan>
  7.Haz.2009 Pzr 13:37:39
fiogf49gjkf0d
               GUzel kardeşim  byledzeppelin·Sana kimse zorla oku yada okumalisin diye diretmedi,eger Allahin varliğina Hz.Muhammedin onun elçisi olduguna inaniyorsan ki,bu hakikatler senin gormezden geldiğin  Kurani kerim de zaten açikça dile getirilmiştir."Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resuluhu" "Ben şahadet ederim ki Allah dan başka ilah yoktur ve ben şehadet ederim ki Hz. Muhammed O nun kulu ve Resulüdür."Amentu ayetinde.

           Çinin çok tanrisi ne yapmis?Tek bir örnek vereyim ölüme neden mani olmuyorlar?:))Yapabiliyorsa neden ölümlere mani olmuyorlar ve yine seni tatmin etmeyen  Kurani Kerimde Ali imran suresinin 185nci ayetinde
(Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir.)
           Enbiya suresi 35nci ayetinde
(Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.) 
          Ve yine Ankebut suresi 57nci ayetinde (Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz).
Açikça dile getirmiştir.(burada demek istediğim Kurani kerimin hakikat kitap oldugudur madem hakikat o hakikatlere her muslumanin uymasi zorunludur arapça olma nedeni de Hz Muhammedin arap olmasindan irk soy yada toplum ayirmadan ileri  kaynaklanmiyor)"Biz onu, anlayasınız diye Arapça bir Kur an olarak indirdik."
(Yusuf, 2 ),
" İyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur an yaptık." (Zuhruf, 3)
          Herkes anladigi dilden okusun diye her dile tercümesi zaten yapilmiştir akli olmayan disinda.İngilizce öğrenmek için ingilizce  kitaplarini okuyoruz biz müslümanlar neden Dinimizin kitabini arapça öğrenmeyelim?Öğrenmek isteyen çok kolay hiç zorlanamdan da öğreniyor.Ezanlar neden Türkiye de yada Arap dişi bir ulke de yine Arapça okunuyor çünkü arapça indirilmiş Kitabimiz ve o şekilde uygulamamiz istenmiştir.
Dinimizi ögrenmek için Dini merciler mevcut Diyanet işleri baskanligi adi altinda Camiilerimiz de gorevli  din adamlarimiz ve en onemlisi her muslumanin ornek ve yol edindigi Kurani kerim de apaçik dile getiriliyor yanianlayacagin çevreden ögrenen kimse yok senden baska):)Dinde yazan şeyi her muslumana bir vazife bir borc ama herkes kendi nefsinden sorumludur.Bakara suresinin 256nci ayetinde buyurur ki..(
Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir.)
           
Herkes ne yaptigini  gayet iyi biliyor ve görüyor gizlisakli hiç birsey yok.Burada yazilanlarin coğu elbbete kişisel yorumlar mevcut ama her denilen Kurani kerimde net bir sekilde görülüyor.Kişisel yorum ve bilmeden yazanda sensin degerli  arkadasim  ve senin için Kurandan bir kaç ayeti yazip okumani isterim ki;kişisel yorum olmadigina da kanaat getirmen açisindan(umarim)

           İşte bazı âyet-i kerime mealleri:

(Allah’a ve Resulüne itaat edin!) [Enfal 20]

(Resulüme uyun ki, doğru yolu bulun!) [Nur 54]

(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]

(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(De ki, “Allah’a ve Peygambere itaat edin! Eğer [uymayıp] yüz çevirirlerse, [kâfir olurlar] Elbette Allah kâfirleri sevmez.) [Al-i İmran 32]

(Allah ile resullerinin arasında farklı bir yol tutmak isteyenler kâfirdir.) [Nisa 150,151]

(Biz her peygamberi kendisine itaat edilsin diye gönderdik.) [Nisa 64]

(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]

(Allah’a ve Resulüne inanmayan [kâfir olur] kâfirler için de çılgın bir ateş hazırladık.) [Feth 13]

(Allah’a ve Resulüne karşı gelen, apaçık bir sapıklıktadır.) [Ahzab 36]

(Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve Peygambere çağırıldıkları vakit: Müminler, “İşittik, itaat ettik” derler, işte kurtuluşa erenler bunlardır.) [Nur 51]

(Allah’a ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki, Allah’ın azabı çok şiddetlidir.) [Enfal 13]

(Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.) [Ahzab 36]

(O Peygamber, güzel, temiz şeyleri helal, çirkin, pis şeyleri haram kılar.) [Araf 157]

(Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) [Haşr 7]

(O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]

<<1234567 891011121314151617...81>>