ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Geçmişteki savaşlar askeri güç ve ateşli silahlarla yapılmış, bu savaşların etkisi uzun yıllar devam etmişti. Tarihteki pek çok savaş, sonuçları dikkate alındığında insanlığın pek çok birikimini bir çırpıda silip süpüren türdendi. Çoğu savaş menfaat çatışmaları, zorbalık, güç gösterisi hedefli veya çılgın diktatörlerin geçici hevesleriyle yapılmıştı. Haçlı Savaşları, 1. ve 2. Dünya Savaşları bunların en iyi örnekleridir.
Geçmişteki savaşların pek azı, bir haksızlığı önlemek, masum insanların katledilmesini engellemek veya gözünü kan bürümüş diktatörleri durdurmak amacıyla gerçekleşmişti. İnsanlığa hizmet ve akan kanı durdurmak maksadıyla yapılan savaşlar döneminde, dünyada güç kontrolü “kuvvet”in elinde değil, “hak ve adalet”in elindeydi. Peygamberimizin(asm), Hz. Ömer’in, Selahaddin Eyyubi’nin, Yavuz Sultan Selim’in veya Çanakkale’de Mehmetçiğin mücadelelerini, “hak ve adalet”in gerçekleşmesi için yapılan savaşlara örnek göstermek mümkündür.
Tarihte yapılan savaşlara bakarak, geleceğin savaşları için bazı tespitler yapılabilir. Başdöndürücü değişimlerin yaşandığı, en “kaliteli ve cins” beyinlerin bile geleceğe ait tahminler yaparken zorlandığı şu günlerde, şekil değiştirmeye başlayan savaşların tablosunu çizmeye çalışacağız...
Bilgi ve Kültür Savaşları
Geçmişte harp meydanlarında, mermi, top, tüfek, tank, roket veya bombalarla yapılan savaşlar, hiç kuşkusuz gelecekte bu şekilde sürüp gitmeyecek. Ordulara lojistik destek veren en önemli öğeler cephede değil, cephe gerisinde olacak. Sadece savaş dönemlerinde değil, barış dönemlerinde yapılacak “bilgi üretimi ve insana yatırım” savaşların sonucunu tayin edecek.
Son elli yılda güç dengesinin “jeostratejik” eksenden, “jeo kültürel” eksene kaydığını dikkate alırsak, geleceğin savaşlarının hangi alanlarda olacağı kolayca anlaşılır. Bilgisayar yazılımı, bilgi-fikir-düşünce üretimi, sinema filmleri, radyo-televizyon yayıncılığı, internet kullanımının yaygınlaşması, ses-görüntü-bilgi kaydı ve iletimi, gen teknolojileri, biyoteknoloji, robot teknolojileri, mikroçipler, fiberoptik, uydu iletişimi... Bütün bunlar, gelecekteki savaşların cereyan edeceği cephelerden sadece bir kaçı. Yani gelecekte insanlık bütün kuvvetini bilgiden alacak, söz bilgide olacak, bilgi ve teknoloji, dünyanın pusulası haline gelecek. 1991 Körfez Savaşı’nda görev alan askerlerin %70’inin lise, geri kalanının üniversite eğitimi almaları; cepheyi düzenleyen 300 bin bilgisayarın cephe gerisinde _Pentagon’da olması, bu söylediklerimizin yaşanmış olduğunu gösteriyor.
Uluslararası para hareketleri
1995’te dünyadaki 100 büyük ekonomiden 49’u devletlere, 51 tanesi de uluslarüstü şirketlere aitti. Dünyanın en büyük şirketi Mitsubishi bu sıralamada 22’nci iken, Malezya ekonomisi 53’üncüdür. Bunlarla birlikte günlük hayatımızda “Microsoft, Sony, BMW, Nokia” gibi şirket isimlerinin pek çok ülkeden daha fazla bilinmesi ve hayatımızı etkilemesi, ekonominin ateşli silahlardan daha önemli olduğunu göstermez mi?
Geçmişte para dolaşımının engellendiği ülkeler, kendi vatandaşlarına yüksek yaşam standartlarını asla lâyık görmemişlerdi. Para dolaşımının serbest olduğu, bürokrasi ve kanunların para dolaşımını kolaylaştırdığı ülkeler ise, kısa sürede zenginliği tabana yayabilmişti. Sovyet Rusya, Komünist Çin ve Sosyalist Doğu Bloku Ülkeleri, uluslararası para hareketlerinin kendi sınırları içine girmesini engellemişler ve çöküp gitmişlerdi. Geleceğin savaşları da tıpkı geçmişteki gibi para üzerinde gerçekleşecek. Mermi, tank ve roketlere direnen ülkeler, para hareketlerine karşı direnemeyecek.
Para ile ilgili olarak söylediğimiz bu sözlerden “vahşi kapitalizm” taraftarı olduğumuz zannedilmesin. Bizim anlatmak istediğimiz, insanlığa kan kusturan acımasız demir perde ülkelerine ilk giren öncü müfrezelerin, uluslararası markalar olmasıydı. Bu gün Moskova veya Pekin meydanlarında Nato askerleri değil, Mc Donald’s restoranları görev yapıyor. Gelecekte vahşi ideolojiler değil, para, ticari yakınlaşmalar ve karşılıklı menfaatler daha önde olacak. Kimbilir belki de “kader” denilen esrarengiz program, medenî dünyayı para mıknatıslarıyla bir yerlere doğru yönlendiriyor... Diktatörlüklerin, zulüm imparatorluklarının dizginleri, uluslararası sermaye enstrümanlarıyla kontrol edilebiliyor.

Konsept Değişikliği Önerisi
Son yıllarda meydana gelen olaylar, terör hareketleri, ırkçı ayaklanmalar, büyük felaketler, depremler, küresel iklim değişiklikleri, fakirliğin artışı veya teknolojideki süratli gelişmeler, insanlık vicdanının uyanmasına sebep oldu. İnsanlık vicdanı tam olarak uyanamasa da, kısmen uyandı.
Tarihin değişik dönemlerinde lüzumlu-lüzumsuz bir çok savaşlar yaşandı. Çok kan aktı, gözyaşı döküldü, medeniyetlerin birikimleri yıkıldı, insanlar birbirinin kurdu oldu, diktatörler güldü, insanlık vicdanı kanadı... Yaşanan bunca acı tecrübeden sonra tüm insanlığa bir öneride bulunmak istiyoruz:
21. yüzyılın “barış yüzyılı” olması için bazı önyargıların aşılması, bazı konseptlerin değişmesi gerekiyor. Ülkeler arasındaki düşmanlıkların sona erdirilip, bunların yerine daha tehlikeli düşmanlarla mücadele edilmesi gerekiyor. Dünya barışını tehdit eden en büyük tehlikeleri aşağıda sıralıyor ve bütün ülkelerin “öncelikli tehdit konsept”lerine bunları almalarını öneriyoruz.
1) Küresel cehalet.
2) Küresel fakirlik ve bunun sebep olacağı sosyal patlamalar.3) Irkçı yapılanma ve saldırılar.
4) Tüketim çılgınlığı.
5) Ahlâk çöküntüsü, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, boşanmaların artışı, ailelerin parçalanması.
6) Çocukların asker olarak kullanımı.
7) İnsan hakları ihlâlleri, bürokrasi ve kanunların fert hukukunu ihlâl etmesi. Özel teşebbüsün ve fertlerin para kazanmalarının kanunlarla engellenmesi.
8) Terör hareketleri.
9) Uluslararası yeraltı bağlantıları, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı şebekeleri.
10) Biyolojik, kimyasal ve nükleer silahlanma yarışı