ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
alesta83
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Ara.2006 Çar 20:15:48 |
| fiogf49gjkf0d
SÜT GRUBU |
Kalori |
Besin (244 gr) |
|
Süt, yağsız |
86 |
Süt, yağsız 1% |
102 |
Süt, az yağlı 2% |
121 |
Süt, tam yağlı |
150 |
Yoğurt, yağsız |
143 |
Yoğurt, tam yağlı |
158 |
Yoğurt, tam yağlı, meyveli
GRUBU |
Kalori |
Et (30 gr) |
|
Dana rosto, yağsız |
60 |
Dana pirzola, yağsız |
61 |
Dana eti |
79 |
Sığır, biftek |
62 |
Sığır, bonfile |
60 |
Kuzu, pirzola |
78 |
Tavuk (30 gr) |
|
Tavuk, beyaz et |
50 |
Tavuk, siyah et |
58 |
Hindi, beyaz et |
44 |
Hindi, siyah et |
53 |
Balik (gr) |
|
Mezgit (30 gr) |
40 |
Pisi (30 gr) |
49 |
Levrek (100 gr) |
93 |
Lüfer (100 gr) |
117 |
Torik (100 gr) |
168 |
Sazan (100 gr) |
115 |
Dil (100 gr) |
68 |
Uskumru (100 gr) |
191 |
Tatlısu levreği (100 gr) |
91 |
Kalkan (100 gr) |
207 |
Somon füme (28.5 gr) |
50 |
Midye (57 gr) |
43 |
Istakoz (57 gr) |
54 |
İstiridye (85 gr) |
56 |
Tarak (57 gr) |
64 |
Karides (57 gr) |
52 |
Sardalya, konserve (24 gr) |
48 |
Peynir (30 gr) |
|
Beyaz |
90 |
Kaşar |
115 |
Dil |
87 |
Tulum |
77 |
Gravyer |
115 |
Rokfor |
111 |
İsviçre |
106 |
Çedar |
112 |
Diğerleri (gr) |
|
Yumurta (50 gr) |
79 |
Ciğer, sığır (28,5 gr) |
40 |
Dil (42 gr) |
112 |
Beyin (85 gr) |
106 |
Hamburger, yalnız et kısmı (85 gr) |
224 |
Jambon (100 gr) |
306 |
Sosis (50 gr) |
124 |
Salam (30 gr) |
66
| |
233
| | |
prenses344
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 7.Ara.2006 Per 16:28:42 |
| fiogf49gjkf0d
AFFETMEYİ BİLENLER DAHA SAĞLIKLI
Amerikalı bilim adamlarına göre, affetmesini bilen insanlar hem ruhen hem de bedenen daha sağlıklı...
Stanford Üniversitesi nde görevli bilim adamı Frederic Luskin ve ekibi, San Francisco kentinde oturan 259 kişi üzerinde araştırma yaptı. Denekleri 6 kez 1,5 saatlik oturumlara çağıran bilim adamları, bu oturumlarda katılımcıların affetmeyi öğrenmesini sağladılar.
Araştırma çerçevesinde kötü anılarını konuşarak paylaşan denekler,daha sonra kendilerine zarar veren kişileri canlandırarak içlerinden onlarla konuştular.
Kendilerine zarar veren kişileri affeden katılımcıların çoğu, deney sonrasında daha az acı duyduğunu belirterek, stresten kaynaklanan sırt ağrısı, uykusuzluk ve mide ağrısı gibi ruhsal ve fiziksel belirtilerin de önemli ölçüde azaldığını kaydetti.
Deneklerin çoğu, gelecekte meydana gelebilecek benzer olaylarda tekrar affetmeye hazır olduğunu da söyledi. Deney için, fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalanlar değil, hakarete uğrayan kişiler seçildi.
cc lilerin sağlığı bizim için önemlidir.....
| |
prenses344
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Ara.2006 Cum 19:39:09 |
| fiogf49gjkf0d
Aspirin Cocuklari Zehirliyor
1 yaş altındaki çocuklarda görülen ölümlerin yarısı zehirlenme sonucu gerçekleşiyor. Zehirlenmeye yol açan maddelerin başında ise aspirin ve uyku ilacı geliyor Bir yaş altındaki çocuklarda görülen ölümlerin yarısının zehirlenmelerden kaynaklandığı bildiriliyor. Türkiye Kızılay Derneği nin yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında yayınladığı İlkyardım El Kibatı nda zehirlenmeler konusuna yer verildi. Kitapta yer alan bilgilere göre, ev ortamında özellikle küçük çocuklarda(1-4 yaş), sindirim sistemi yoluyla zehirlenme kazaları, önemli bir yer tutuyor. İstatistiklere göre, 1 yaşın altındaki çocuklarda görülen ölümlerin yarısından fazlası zehirlenme sonucu gelişiyor. Çocuklarda sıklıkla bir zehirlenmeye yol açan madde aspirin iken bunu uyku ilaçları izliyor. İlaçlar, ev temizliğinde kullanılan ürünlerin hemen hemen tümü, böcek öldürücüler, belirli gazlar ve buharlar, yangın dumanı, belirli bitki, yapıştırıcılar ve olağan olarak kullanılan ürünleri içeren uzun bir liste zehirli maddeler arasında sıralanıyor. Zehirli maddelerin vücuda girişi, önem sırasıyla sindirim sistemi ve solunum yoluyla oluyor. Zehirlenmede ortaya çıkan belirtiler ise zehirli maddenin niteliğine ve vücuda giren miktara göre değişiyor. Sindirim sistemi yoluyla zehirlenmede sık sık bulantı, kusma, karın ağrısı, şiddetli ishal gibi belirtiler görülüyor. Solunum-dolaşım sistemi zehirlenmelerinde solunum güçlüğü ortaya çıkabiliyor hatta solunum ya da dolaşım durabiliyor. Zehirlenme durumunda yapılması gerekenler şöyle sıralanıyor: • Ağızdan alınan zehirli maddeler: Hastanın/yaralının yaşamsal tehlikesi varsa, gereken önlemi alınız. Suni solunum uygulamak gerekirse ağzınızın zehirli madde ile temasını önlemek için ağızdan buruna suni solunum yöntemi uygulayın. Mümkün olduğu kadar çabuk tıbbi yardım isteyin. Hastayı kusturmaya çalışmayın. Bilincini yitirmiş kişiye ağızdan hiçbir şey vermeyin.• Zehirli madde solunması: Hastayı/yaralıyı zehirli ortamdan uzaklaştırıp temiz havaya çıkarın. Hastanın ortamı gaz kokan, yoğun dumanlı bir ortamsa belinize ucu dışarıya uzanan bir ip bağlayın. Böylece bir şey oluduğu takdirde en azından sizi kurtarabilirler. Ağzınızı ve burnunuzu ıslak bir mendille kapatarak içeri girin. Güçlü bir gaz kokusu olan ortamda kibrit, çakmak vb. yakmayın, elektrik düğmesine dokunmayın, patlama olabilir. Yoğun duman varsa çömelerek ya da yerde sürünerek ilerleyin. Hastanın genel durumunu değerlendirip bir sağlık kuruluşuna götürün.
Zehirlenmeleri önlemek elinizde
Evde zehirlenmeleri önlemek için alınması gereken önlemler ise şöyle sıralanıyor:"İlaçları, temizlik ürünlerini çocukların erişebileceği yerlerde bulundurmayın. Ya da ilaçları, temizlik ürünlerini bulundurduğunuz dolaplara emniyet kilidi takın. Yiyecek ya da içecek kaplarını zehirli maddeleri koymak için kullanmayın. Aracınızın motorunu kapalı bir yerde çalışır durumda bırakmayın. Evdeki bütün ateşli araç ve gereçleri (ısıtıcı, soba, fırın, ocak, vb) ve gaz ya da tüp donanımını düzenli olarak kontrolden geçirin. Havalandırma pencerelerini kapatmayın ya da iptal etmeyin. Eğer gaz kokusu duyarsanız elektrik düğmelerini açmayın, kibrit ya da çakmak yakmayın. Zehirlenmelerde başvurulacak Danışma Merkezi nin telefonunu (0 800 314 79 00) her zaman elinizin altından bulundurun."
cc lilerin sağlığı bizim için önemlidir.....
| |
alesta83
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Ara.2006 Cum 21:35:49 |
| fiogf49gjkf0d
Köri ve çay kilo verdiriyor
Hollanda’da yapılan bir araştırmada, birçok baharatın karıştırılmasıyla elde edilen ve Asya mutfağının vazgeçilmez baharatı köriyle çayın kilo vermeye yardımcı olduğu ortaya çıktı.
Güncelleme: 14:53 TSİ 03 Ağustos 2006 Perşembe
ANKARA - Baharatların, vücut ısısı yaratan bir doğal yağ yakma süreci oluşmasına yardımcı olduklarını belirten bilim adamları, yeşil ve siyah çayın da metabolizmayı hızlandıran benzer bir etkileri bulunduğuna işaret ediyorlar.
Hollanda’nın Maastricht Üniversitesinde fareler üzerinde yapılan deneylerde, özellikle karabiber, kişniş, zerdeçal, kırmızı biber, kimyon, zencefil ve soğanın bu sürece büyük etkisi olduğu tespit edildi.
Baharatlı yemeklerin ağırlıkta olduğu Asya mutfağından özellikle Pakistan ve Hindistan yemeklerinin, insanlarda hızlı bir doyma hissi yarattığını ve böylece az yemelerini sağladığını, aynı zamanda sindirime de yardımcı olduğunu belirten araştırmacılar, buna karşın kilo vermek için sadece köri ve çaya bel bağlamanın “hayal kırıklığı” yaratacağı uyarısında bulunarak, “Spor salonu üyeliğinizi hemen iptal etmeyin” diyorlar.
Araştırmanın sonuçları, Fizyoloji ve Davranış adlı tıp dergisinde de yayınlandı.
Köri Birçok baharatın karıştırılmasıyla elde edilen köri, Hindistan ve Güneydoğu Asya’da yaygınca kullanılıyor. Serin, kuru ve karanlık yerlerde saklanması gereken körinin içinde, kimyon, biber, zerdeçal, kişniş, karanfil, kakule, zencefil, hintcevizi, demirhindi ve acı kırmızı biber bulunuyor.
Köri, yoğurt, limon suyu ve sarımsakla bir karışım hazırlanarak kırmızı et veya tavuk yemeğinin üzerine sos olarak kullanılabiliyor. | | |
prenses344
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 10.Ara.2006 Pzr 13:04:59 |
| fiogf49gjkf0d
ALIŞVERİŞ VE ÇOCUKLAR
Dünyanın en büyük pazar araştırması şirketinden Millward Brown tarafından yapılan araştırmada, çocukların, ebeveynlerinin yaptığı alışverişi yönlendirdiği ortaya çıktı.
Millward Brown Türkiye’den yapılan açıklamada, şirketin BRANDchild adlı kitap için yaptığı araştırmaya göre çocukların, ebeveynlerinin hangi markaları satın almaları gerektiği konusunda fikirlerini aileleriyle paylaştıklarının görüldüğü belirtildi. Araştırma kapsamında, ABD, Brezilya, Almanya, İspanya, Hindistan, Çin ve Japonya’da 1920 kentli çocukla yüzyüze görüşüldü. Araştırmaya göre, 9-14 yaş arasındaki her 3 çocuktan 2’si, anne ve babalarının otomobil, moda markaları, cep telefonları gibi pahada ağır alışverişlerini etkiliyor.
İlginç sonuçlardan birisi de, çocukların yarısının son modayı takip etmeyi sevdikleri ve giyimlerinin kimliklerini yansıttığını söylemeleri. Erkeklerin yüzde 45’inin, kızların da yüzde 55’inin moda tutkunu olduğu belirlenmiş.
Millward Brown Grubu Stratejik Planlama ve Gelişim Direktörü Nigel Hollis, çocukların hane alışverişi üzerinde belli oranda etkileri olduğunu tahmin ettiklerini, ancak etkinin bu kadar büyük olmasının kendilerini şaşırttığını belirtti.
Millward Brown Türkiye Genel Müdürü Betül Khan yaptığı değerlendirmede, araştırma sonuçlarının, yerel ve uluslararası markaları pazarlama anlayışını geliştirmeye zorlayacağını vurguladı.
cc lilerin sağlığı bizim için önemlidir.....
| |
prenses344
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 13.Ara.2006 Çar 16:28:54 |
| fiogf49gjkf0d
ANTREMAN
Antrenman seansı, çalışmaya ayrılan zaman süresi olarak tanımlanır. Fizyolojik yararları üst düzeye çıkarmak için bazı kurallara uymak gerekir. Şöyle ki; bu süre ısınma (hazırlık), ana bölüm ve bitiş olarak bölünmelidir.
Isınma; gelecek olan çalışmalara organizmayı fiziksel, fizyolojik ve psikolojik olarak hazırlamayı amaçlar. Vücudun istirahat durumundan çalışma durumuna geçişini kolaylaştırır. Çalışma süresinin 1/10 bir süreyi içermelidir. Yani 50 dakikalık bir seans için en az 5 dakika ısınmak gerekir.
Şayet seans yalnızca yürüyüşten oluşacaksa ısınmaya gerek yoktur, yürüyüş organizmanın olağan aktivitesidir. Isınma eklemleri, kasları ve dolaşım-solunum sistemini uyaran egzersizleri içermelidir. Bunun için 3-4 dakikalık yavaş koşu sonrası üst üyelerden başlayan ve tüm kas guruplarına yönelik esneklik hareketleri yapılmalıdır.
İyi bir ısınma sonucu;
-kasların esnekliği artar,
-eklem hareketliliği artar,
-solunum-dolaşım sistemi çalışmaya hazır hale gelir,
-enerji üretimi için gerekli enzimlerin aktiviteleri iyileşir.
İyi bir ısınma belirtileri;
-kalp ritminde yükselme,
-solunum frekansında artış,
-hafif terleme,
-soyunma ihtiyacı.
Isınma miktar ve kalite olarak ideal düzeyde olmalıdır;
-yetersiz ısınma; yaralanma riski taşır,
-aşırı ısınma; enerji depolarının tükenmesi sonucu, yorgunluğa yol açar.
Sabah yapılacak olan ısınma seansı öğleden sonrakinden daha uzun olmalıdır. Genel olarak, yaşlı bireyler gençlere göre daha uzun bir süre ısınmalı ve ısınma hareketlerinin hızını yavaş yavaş artırmalıdırlar. Isınma bir taraftan sağlığı korur diğer taraftan sportif performans kapasitesini yükseltir.
Ana bölüm; yapılmak istenilen çalışmanın uygulanacağı bölümdür, antrenman seansının en zor aktiviteleri bu bölümde yer alır. Yürüyüş ya da çok hafif tempo (jog) koşularda göz önüne alınmaz. Fakat kas formunu kazanma ve maksimal kardiyak frekansın önemli bir yüzdesi ile koşmak düşünülüyorsa iyi bir ısınmadan sonra bu bölüme geçilir.Bu bölüm sportif yarışma amaçlı antrenmanlarda çok önemli özellikler içerir, zira orada bir çok kondisyonel özelliğin ard arda, sistematik olarak antrenesi gerekir. Sağlık amaçlı antrenmanların ana bölümü, bir yada iki kondisyonel özelliğin gelişimini hedefler; aerobi kapasite ve kas formu kazanma (kas yapma) antrenmanı.
Şayet bir antrenman seansında bu iki özellik aynı anda antrene edilecekse, sıralamada önce kas formu sonra aerobi kapasite çalışması yer almalıdır.
Bitiş; antrenman seansının sonunda ye alan 5-10 dakikalık bir "toparlanma" süresidir. Tüm seansda elde edilen fizyolojik kazançlar burada pekiştirilir. Çok yavaş olorak uygulanan rahatlatıcı jimnastik hareketlerini ya da biraz hızlı tempo yürüyüşü içerir, hızlı ve zor hareketlerden kaçınılmalıdır. Bu bölümde organizmaya bol oksijen sokularak olası oksijen açığı kapatılır, biriken laktik asit elemine edilir, bir sonraki seansa daha zinde olarak vücudumuz hazır duruma gelir; kas ağrıları oluşmaz.
Şayet seans sonu hızlı hareketler uygulanırsa, ilave laktik asit oluşacağından vücudun toparlanması gecikir.
Uyarı;
Yemek; antrenman öncesi yemek en az 3,5 saat önce yenilmiş olmalı, antrenman sonrası yemek ise 1 saat toparlanma sonrası alınmalıdır.
İçecekler; su, çalışmadan yarım saat önce bir bardak ve çalışma esnasında küçük miktarlarda alınabilir. Kilo alma konusunda, yanlış kanaat olarak, çok terleme ve su içmeme gibi düşünceler vardır. Fazla terleme ile kilo verilmez çünkü ter ile yağ atılmaz, organizmanın % 60 ı su dur, hücre faaliyetleri için su elzemdir, efor esnasında ve sonrası kaybedilen su miktarı alınmalıdır. Bu düşüncenin sonucu olarak fazla terlemek için vücuda "naylon" sarmanın da bir anlamı yoktur.
cc lilerin sağlığı bizim için önemlidir.....
| |
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 13.Ara.2006 Çar 16:54:07 |
| fiogf49gjkf0d ambulansımla hizmetindeyim prenses:)) sağlık köşemizde 7/24 görev | |
prenses344
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 13.Ara.2006 Çar 17:13:38 |
| fiogf49gjkf0d Hmm bak bu aklıma gelmemişti evet ambulansım eksik yaaaff....
Sağol arkadaşım her zaman tetikte ol.....cc bize emanet çünkü....
| |
prenses344
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 14.Ara.2006 Per 23:46:19 |
| fiogf49gjkf0d
AYAKKABI ALIRKEN TOPUĞUNA DİKKAT EDİN
Ayak sağlığının korunması için kısa ve geniş topuklu ayakkabıların tercih edilmesi gerektiği belirtiliyor.
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Baktır, ayakkabıların yeri daha iyi kavraması için mümkün olduğu kadar geniş topuklu olması gerektiğini kaydetti.
Erkek ayakkabılarında topuğun boyunun 2-3 santimetreyi, kadınlarda da 3-4 santimetreyi geçmemesi gerektiğini belirten Baktır, şu bilgileri verdi: Topuk ne kadar geniş olursa birim alana düşen yük, o kadar azalır. Bu da ayak sağlığının korunmasında önemli rol oynar. 7-8 santimetre uzunluğunda topuğu bulunan ayakkabı, birim alana düşen yükü artırır ve yükü ayak uçlarına bindirir. Bu da hallux valgus denilen çıkıntılı başparmak sakatlanmasına neden olur. Ayrıca, biyomekanik vücut dengesinin bozulmasına bağlı olarak ayakta kalıcı ağrı ve fonksiyon bozukluklarına yol açar. Topuksuz ayakkabılar ise düztabanlığa sebep olur. Baktır, ayakkabıların ayak tarak kemiğini sıkmaması gerektiğine işaret ederek, ayakkabıda ayağın yerleştiği kısmın, burun sivri bile olsa geniş olması gerektiğini bildirdi.
cc lilerin sağlığı bizim için önemlidir.....
| |
CcTiMcC
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Ara.2006 Cum 00:10:51 |
| fiogf49gjkf0d Adı=Hemoroid
Hemoroidal doku damar yumağı (anjiyo kavernöz) yapısında olan ve anüsün çıkışında yastıkçık görevi gören bir dokudur. İç ve dış hemoroid olarak ikiye ayrılır. Anüsün ciltten kalınbarsak hücrelerine geçiş bölgesinde dişli çizgi olarak adlandırılan çizginin üst kısmında olanlara iç hemoroid, alt kısmında olanlara dış hemoroid denir.
Hemoroidal dokuda atardamar ve toplardamarlar (arteriyovenöz) arası direkt bağlantılar mevcuttur. Bu yapı sayesinde kalınbarsağın en son kısmındaki sensörlerin uyarısıyla hemoroidal doku içindeki kan miktarı hızlı bir şekilde ayarlanıp istemsiz olarak anüsten sıvı ve gaz çıkışını engelleyen bir yastık mekanizması şeklinde çalışır. Hemoroidal doku bu yönüyle insan yaşamının günlük yaşam kalitesini sağlamakta önemli yere sahiptir.
Hemoroidal doku kalınbarsak duvarına Park ligamanı olarak adlandırılan bağlarla bağlıdır. Kronik kabızlık, ıkınma, gebelik ve uzun süreli ayakta durarak çalışmak gibi nedenler bağların (Park Ligamanı) zarar görmesine, bu dokunun aşağıya doğru sarkmasına, içindeki kan dolaşımının bozulmasına ve doku içinde kan göllenmesine neden olur.
Hemoroidal dokunun sarkması, çoğu kez kalınbarsak dokusunun (mukoza) anüs dışına sarkması olarak tarif edilen mukozal prolapsus ile birliktedir. Anatomik yapısı bozulan, aşağıya doğru sarkma ile kan göllenmesi olan ve büyüyen bu doku hemoroidal hastalığa neden olur. Hemoroidal hastalıkta özellikle kabızlık döneminde sert dışkının çıkışında aşağıya sarkma, kanama ve ağrı sıklıkla görülen yakınmalardır.
Hemoroidal hastalık 4 derecede incelenir. 1. derecede hemoroidal doku büyümüştür. Özellikle sert dışkı sonrasında kanama görülür, fakat sarkma yoktur. 2. derecede büyümüş olan hemoroidal doku kanama ile birlikte özellikle tuvalet sırasında şişer, aşağıya sarkar, tuvalet sonrası kendiliğinden normale döner. 3. evreye gelmiş hemoroidal hastalıkta sarkan hemoroidlerin normal pozisyona gelmesi için elle itilmesi gerekir. 4. evrede ise sarkmış olan hemoroidler elle de normal pozisyona getirilemez ve acil operasyon gerektirir.
Bunların dışında herhangi bir evrede akut tromboz denilen hemoroid dokusu içinde kan göllenmesi sonucu pıhtılaşma meydana gelebilir. Sıklıkla çok ağrılı bir durumdur ve çoğu kez acil operasyon gerekir.
Batı toplumlarındaki insanların yaklaşık %50’si hayatlarının herhangi bir döneminde hemoroidal hastalıkla ilgili yakınma yaşarlar. Hastalığın görülme sıklığı yaşla birlikte artmakta, yakınması olan bu kişilerin yaklaşık %20’sinde girişimsel tedavi gerekmektedir.
Girişimsel tedavi yapılan ya da ilaç tedavisi yapılan hastaların toplamı göz önüne alındığında tedavi maliyeti ve işgücü kaybı ile günümüz modern toplumlarının en önemli sağlık sorunlarından biridir.
Detaylı Bilgihttps://www.hemoroidnedir.com/?gclid=CKzvsrP-kokCFQzWXgodimFj7Q
Böyle Bi Başlık Açtığın İçin Tşkler Prenses
Not:pc başında saatlerce "oturmayın" | |
| |