ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.May.2008 Per 00:18:55 |
| fiogf49gjkf0d
Şimdi bir akıntıdır ellerim, Ve ben sana dolar taşarım. Sen sabahlarımı taşıyan bir bulut, En derin düşüncem..
Bir yalnızlık dolar gözlerime, Sen kirpiklerimden taşarsın, Bir kaçak olurum kendime, Bir çığlık, Bir matem, Bir isyan, Ve bir ayrılık olurum. Sensiz doğan güneşi gözlerinden vururum. Belki bir rüzgara satarım kendimi, Belki de arkası yarın olurum.
Gözlerin kadar derin, Dudaklarından düşen cümleler kadar cesur değildir rüyalarım bilirsin. Hüzünlü bir şarkı değer iç tenime, Ve ben dıştan yağarım. Sen düşersin aklıma, İçimde yangınlar.
Hadi! Amansızlığını, zamansızlığını düşür içime, Ladesim ol, aklında kalayım.
Ey hayat repliklerin kimi anlatıyor! Ve kaç figüran oynuyor senin sahnende.
| |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.May.2008 Per 00:21:15 |
| fiogf49gjkf0d
Yazma diyorlar bana, yazarken canın acıyor, ağlıyorsun.. ve gelemiyorsun kendine uzun bir süre.. yazma diyor,beni tanıyanlar.. yazarsan kurtulamazsın bu aşktan...!
Yapamıyorum, yazmamayı beceremiyorum... oysa sussam bir süre.. dinlense kelimeler.. Ben sussam sen yazarsın belki.. İkimizin yerine konuşmaktan yoruldum artık...
Ben yazmazsam belki yeni anlamlar yüklenir alfabeye.. Bir harfini aldım oysa onun ben.. 28 harf kaldı geriye.. Artık seni tanıyanlar, bilemeyecekler hiç.. Adının başında hangi harfin olduğunu..
Kolay değil böyle sevilmek eminim.. Hiç seni sevdiğim kadar sevilmemiş olsamda..eminim işte.. Benim nefes almamı engelleyen bu aşk, seni de yaşatmaz,bilirim..
Bulmacaların içindeyim, ama ne olur çözme beni.. gidersen birgün dayanamaz kalbim.. bırak sırlarla kalayım..sen hep başucumda kal.. Bana hiç "gelmemiş"olsaydın.. korkmazdım elbet "bir gün gidecek"olman düşüncesinden.. Ama geldin bana, Ne de iyi ettin...!
Susamıyorum..Ne zaman susmak gelse içimde.. Gözyaşlarımla yıkıyorum yüzümü.. Çok ağlıyorum... Diyor ki bir şarkı; -ben denizden bir damlayım,o yüzden tuzludur gözyaşlarım.. Denizden doğduğum doğru.. ama artık eminim, Doğduğum yerde ölmeyeceğim...!
Ağlatmak istemezdim kimseyi.. ve sen hiç ağladın mı,bilmiyorum.. Hayatının neresindeyim ve yokluğumun büyüklügü ne kadar yer tutarsa bedelini ödemeye razıyım.. Bırak gideyim..
"Tutmuyorum zaten"diyebilirsin.. doğru.. ellerinle bağlamadın ellerimi.. Dillerinle söylemedin "gitmeleri".. Kalbimden kalbine bağlanan o kalın ilmiği sen atmadın.. Habersiz değildin ama...Sadece uyarmadın..
Bazen oturup sana mektup yazmak geliyor içimden.. Sayfalarca..renk renk.. Saçlarımı boyadığım gibi boyamak istiyorum kelimeleri.. Oturuyorum..yazamıyorum.. Boya kalemleri elimde kalıyor.. Gidip masum çocuk yüzlerini boyuyorum.. Gülüyorlar.. Birilerini mutlu etmeyi becerebiliyorum.. Az da olsa..
Kötü olabilseydim..senin için,sana karşı.. Nefret edebilseydin benden.. Denemedim mi sanıyorsun,seni sevmemeyi.. benden nefret etmeyi sana öğretmeyi.. olmadı.. ne zaman bir adım atsam senden geriye.. yüzlerce kere koştum ileriye.. Ardıma döndüğümde sen hep aynı yerdeydin.. Uzaklığımız bundandır..
Neden boğaz köprüsü var burada biliyor musun... ben mi uydurdum yoksa bu bir hikaye miydi,hatırlamıyorum.. Ama bir şehir aşık olunca diğer şehre..kuruvermişler araya köprüyü işte.. Şehirlerin dilleri yok,anlatamazlar sevdalarını.. Benim dilim var.. Ama şehir kadar saklayamam sevdamı.. Salıverirsem birgün içimden bu aşkı.. yıkılacak bu köprü.. Hiç bir seven kavuşmasın diye....!
Olmuyor..olmuyor.. Bir mektup yazsam diyorum sana.. İnsan kalbine mektup yazamıyor...! | |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.May.2008 Per 00:34:15 |
| fiogf49gjkf0d En çok özlenildiği zaman sevilir giden Özledikçe severiz, sevdikçe özlemler birikir göğsümüzün en yangın yerinde.
Sevgi varken yaşanan ayrılıklar sızılı bir masaldır. Sebep ya şartlardır, ya zamandır, ya da belki de sevginin göz alıcı, sihirli ışığına teslim olmaktan korkmaktır.
Ne olursa olsun bu masal ayrılıkların ayrılıklarla başlamadığını anlatır. "Hoşça kal" der bir yazı, ya da bir ses. Yüzünü sevgilinin yüzüne değdirmeyi kimse bu anda istemez.
Çünkü en çok o ana isyan eder belki çıldırasıya sarılma, delice öpme isteği...
("Dur gitme! Hoşça kalamaz ki kimse, ne giden ne de kalan geriye...")
Tarafların gittiği sanılır. Böyle düşünen feci aldanır. Çünkü aşk ve şiir kalır...
Bu sızılı masalda büyük bir sevgi vardır, hani aşkı da içine alan, çünkü acının bağladığı sevgiler güçlü olur... Hele bir de yarim bir masalsa arda kalan, sürgün acısını çokça yaşatan.
Bilmese de taraflardan biri, sürgün edilir sevda ilinden. Süren sürdüğünü sanır sürgünü kendinden, sürgünse istenmediğini.
Süreninse sürgünü, sürdüğünün sürülmesiyle başlar. Unutulmamalıdır ki, her süren gönüllü değildir yaptığına, sürgün edilen zaten biçare uzaklaştırılmasına.
İşte böyle garip bir sürgündür, sevgiliden sürgün, sürgün sevgiliye, nerden baksan sürgün hep sevda yerine...
(Gidenin biz olduğumuzu düşündüğümüzde hep kalan olmadık mı aslında geriye? Gittiğimizi düşünüp aynı yerde saydık hep.
Doğum günleri çoğaldı avuçlarımızda, takvim yaprakları anılarıyla düştü yüreğimize. Ne yana kaçsak aynı yerde kaldık hep.
Vakitli vakitsiz hasretler nöbeti, gece yarısı sevgilinin o güzel hayali, gözlerde lanetli bir hıçkırığın intihar eşiği...)
Sevdikçe sevilenin yürekte kalmasındandır aslında hepsi...
Oysa aslında bitmemiştir değil mi?
Sözler söylenmiş, gereği düşünülmüş, süren sürülmüştür...
Ama bir bekleyiştir, içinde taşıyan ümidi... Beklersin, neyi niye niçin beklediğini bilmeden... Aslında bilirsin, çünkü geriye sevgi ve şiir kalmıştır, terk edemez ki onları seven.
Sevgi-li ayrılıklar birazda tren garlarındaki vedalaşmaya benzer... Hüzün kokar her tren. Kırılgandır istasyonda duran her beden... Kederli bir şarkı oturur sızımızın tam üstüne tren kara dumanıyla yakınlaşırken....
Yolcuyu da yollayanı da acıtır trenler... Sanki tren rayları içlerinden geçer...
Bazen yüreğimiz iner biz isteksiz binerken, bazen yüreğimizi bindiririz trene sevgiliyi yolcularken... Arkasına, sürekli arkasına bakan bir yolcu gibi sevgili bir işaretin, bir kelimenin yoldan caydırma ihtimali...
Taşıyamazsın çaresiz bedenini, durmadan çoğalan hasretini En çok da böyle zamanlarda sevmezsin Ne beklemeyi ne de ümidi...
Çünkü biten bitmiştir değil mi?
Ama aslında hayat kendi kucağında taşır ümidini...
Sevgi varken ayrılmak sızılı bir masaldır yarım kalan Ve bu masalda sevgi ve şiirdir vefalı olan
Evet şimdi ne zaman bir şarkı, bir söz, bir hatırlayış olsa hep bir pay bırakır bana ve sana olan sevdama...
UNUTMA BEN GİDERKEN DÖNÜP DOLASIP HEP SANA GELİYORUM ASLINDA...
Arkama baksam da bakmasam da umudum "Gitme" sözünün fısıltısında | |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.May.2008 Per 00:38:37 |
| fiogf49gjkf0d
Yaklaşan ayak sesleridir akşamın Şafaktan çıkmış bu uzun yolculuğa Bir gelen var uzaktan soluk soluğa Kapkara gözleri hüzünlü ve dalgın Akşam, rüyalarımıza giren o esmer kadin
İşte! açılmış dipdiri göğüsleri Bir vuslat gecesine çağırır bizi Ve ansızın büyüler gözlerimizi Saçlarında o yıldız yıldız süsleri Şair "hoyrattır" diyor akşam üstleri
Hoyrattır evet, o bütün aldanmışlar Yüz karası fahişeleri dünyamızın En vazgeçilmez yerinde rüyamızın Gelir, gözlerinde o vahşi bakışlar Akşam, uzak bir gölde büyüyen kamışlar
Ne hazin batması çığlık çığlığa her gün Güllerin solması ve dönmesi havada kuşların O bitmeyen hüznü, apansız akşam oluşların Affedilmez bir zamandır bu, isteksiz, ölgün Her akşam dünyamıza gölgesi düşer ölümün
Biz eli kolu bağlı insanlarız çirkin ve zavallı Kötülük kusmak için karanlığı bekleriz Kirletir geceleri türlü pisliklerimiz Bizim gibisini görmedi evren evren olalı Böyle kötü bir dünyaya bir daha gün doğmamalı
| |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.May.2008 Per 00:40:18 |
| fiogf49gjkf0d
GidiyOrum
Vakit doluyor ,gitme zamanı Doyamadın bana , yüreğinde kalsın son kurşunum Bir parça sevdayı sar bohçana , Sakla onu kızıl topraklara. Hoşçakal gözümün nuru , Karacadağda yükselen çoban ateşine yazdım son mektubumu Nameleri duman duman aksın her gece yıldızlarına.
Gidiyorum baygıngözlüm Uzaklar beni çağırır sensizliğe Soğuk ,sessiz bir toprak düşer üstüme Kırılgan bir şarkının notaları zincirlemiş beni Gözlerindeki bulutları açmaya gidiyorum Hoşçakal nefesi şiire boğulacak adam
Yarınlarına öksüz kumrular saçtım Cigara ziftleneceğin ,sessiz sokaklara yanlızlık bıraktım Gidiyorum ,yanakları yağmurlara bulanacak yarim Vakit tamam Bir aşkın fidanından çatırdayan dal gibi Ürkek karanlığın beşiğine düşercesine. Mavi gecenin dalından bir yıldız kayıyor Alacakaranlığın küskün şafağına, Hoşçakal , mezarıma sızlanıp, ağıtlara boğulacak sevdiğim !.. | |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.May.2008 Per 00:41:31 |
| fiogf49gjkf0d Kal rüyamda olduğu gibi değil de olmasını istediğim gibi sürsün her şey.. Uzun uzun ve anlaşılması zor cümleler kurmama gerek kalmasın yalnızca sen anla..
ama ..sen yalnızca..
Rüya mı bu... Orada beklerken gördüğüm sen misin... Beklettiğim ama hep beklediğim.. Garip ama değil mi erkenden olmam gerekirken orada olamıyorum.. Son dakikaya kadar bekliyorum evde gelmezsin diye çıkmıyorum evden.. Bir emin olsam geldiğine derken Geldim diyorsun bekliyorum.. Sıkışıyor kalbim kendimi boşluğa bırakıyorum zamana..
ama ..yoldayım geliyorum..
Bir siluet uzaktan üşümüş.. Elleri cebinde kulağında bir müzik.. Geçmişten kalma bir yaprak düşüyor son yaprak belki de.. o koridor o şarkı.. Beynimi yoruyor hepsi dursun bu.. Bir yara sızlıyor o an ağlatmıyor.. ağlamama izin vermiyor.. Yaklaşıyorum acıyor.. da nefes aldırmıyor
ama öldürmüyor da sanki
Yol bitiyor.. sen ve sesin: Merhaba
Bütün merhabalar uyanıyor içimde bütün duygular gidiyor.. Ben miyim bu... Neredeyim ben... Hala mı rüya.. Bir melodi geliyor derinden bakıyorum senden.. Son dinlediğin şarkı olsa gerek müziği duyuyorum da sözler yok.. Çok tanıdık oysa ay gibi dinlediğim bütün şarkılar gibi tanıdık.. Sen gibi tanıdık.. Çıkmaz sokaklarda çıkar yol aradığım her seferinde her yolun sonunda karşılaştığım enkaz kadar tanıdık.. Ama sözler karakutu gibi yok arıyorum yıkımların arasında ahh bir bulsam.. Çözülecek sanki bu rüya.. Uyanacağım.. Bu son sonrası yok sonra diye bir zaman yok.. notalarım var .. ama sözlerim...
..sözlerimi kaybettim hükümsüzdür..
İyi değilsin sanırım gel dışarı çıkalım Evet değilim hiç iyi değilim.. Sen burdasın ama ben iyi değilim kalbim.. nefeslerim.. darmadağınım.. Sanırım kuytundayım.. ama soğuk dışarısı üşüyorum.. Nasıl bir rüya bu neden saçmalıyorum.. Yanımdasın ama ben üşüyorum seni göremiyorum tutamıyorum.. Bakışlarımı kaçırıyorum.. Gözlerim sağda seninkiler solda.. Değişelim hadi ben sola sen sağa.. Sesler çoğalıyor evde gürültü çok.. Yine duyamıyorum seni kim açtı bu müziği... Bir şeyler anlatıyorsun hayatı değişenleri topladığın parçalarını bulamadıklarını .. Umrumda mı sence hayat dinliyor muyum seni.. Sus sadece sus bir şey söyleyeceğim ve gideceğim..
Efendim... Bir şey söyleyeceğim ve gideceğim.. Ortak paydada buluşuyor bir an gözlerimiz sonra sırasıyla sağa ve sola.. ayağa kalkarken söylüyorum ..seni seviyorum.. ..ve gidiyorum..
Aynı melodi başlıyor yeniden bu sefer derinden değil her yerinden bu evin.. Bütün her şey susmuş yoğun sessizlik.. Odalar küçülüyor sesler azalıyor.. Sessiz bir fısıltı var kulağımda balıksın ya sende susuyorsun.. bende balığım oysa.. Susmalıyım biliyorum.. ama ..bu şarkı..
bırakın beni bırakın uyandırmayın yanıyor canım uyanırsam ağlarım.. | |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.May.2008 Pzt 00:57:52 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Eğme başını yere,utanıyormusun sevmekten ? Utanma! Sevdiysen mertçe söylede gitt!
Ama eğme başını yere,ben senin dikbaşlılığını sevmiştim en çok kabaran gururunu,şimdi eğme başını öyle utanma sevmekten! ne çıkar sevdiysen yeniden, biz bitmişiz artık !biz iki çocuktuk büyümeye dur! Diyen ,ama ne büyüdük nede çocuk kaldık,farzet ki bir evcilik oyunun da olmayan ana babaydık kucağımızdaki naylondan çocuğa
Ve dağıldı şiddetli geçimsizlikten bir yuva daha,çocuk ise kaldı işte analı babalı kimsesiz ortada
Dönüşümü yok gelip giden zamanın, zamanlar giderken birer parçada götürmüşler içimizden,dışımızdan o yüzden eksikliğimiz tamamlanmayan yarımlığımız
Sevmeyi becerebildiysen yeniden durma hiç! Git! Ama giderken adam gibi sevdim de! Eğmeden başını yere
Dur! dersem kopsun ağzım dilim,bir damla yaş düşerse kör olsun gözlerim,ben seni sevdim!sen de beni sevdiysen çok eskiden, hiç düşünmeden gidişini ertelemeden git! Yalan söyleme bilirsin sevmem! Yılanıda yalanı da! Bahane arama sevgine eğer sevdinse! Benim seni sevdiğim gibi , utanmadan,çekinmeden git!
Ama dönüşü olmasın bu gidişinin,yanılmışlığın telafisi pişman bakışın olmasın gözlerime Gizlice olursa gidişin, işte budur asıl ihanetin ,ne ihanetinin,nede pişmanlığının hiç! affı yok! sevdiğim
Onun için söyle! eğme başını sessizce yere, mertçe! bende sevdim! sevdim işte! nedensiz de. İşte o vakit alnından öperim seni Eğme! Dik tut başını adam gibi sevmek ayıp değil ki!
Üzülme sen ben acımı da !çekerim sevdamı da! Adam gibi girdin madem kalbime adam gibi de çık git gideceksen.
Yeter ki adı ihanet olmasın gidişinin | |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.May.2008 Pzt 01:01:21 |
| fiogf49gjkf0d
Beni unutamazsın bilirim. Denizin durgunluğu gözlerimi, Coşkunluğu şaçlarımı hatırlatır. Kulaklarını tırmalar sesim. Hayatından silemezsin, Beni unutamazsın bilirim.
Bir iki yıldız ışık tutacak karanlığıma, Çaresizliğime, yalnızlığıma üzüleceksin. Kalan saçlarında anlayacaksın ihtiyarladığını, Dudaklarının pembesi solacak,
Cilası çıkmış bir mobilya gibi. Eskiyecek güzelliğin, kahrolacaksın. Ve bir gün gelecek beni anlayacaksın. Oysa vakit çok geçmiş olacak
Ama yine de sözlerime aldırma, Gözlerin zamansız ıslanmasın. Çünkü artık çocuk değilsin. Güneşin nereden doğduğunu bilirsin. Başka bir dünya olmadığını da. Ve seni nasıl sevdiğimi de bilirsin. Ama yine de gitmek istersen. SEN BİLİRSİN... | |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.May.2008 Pzt 01:09:13 |
| fiogf49gjkf0d
Yüreğimde Umutlar VardıÖzenle SakladığımSabırla Büyüttüğüm..Nice Güzellikler Vardı Yaşamaktan Korktuğum…
Seninle Paylaştım Kendimi Ruhumun En Derinliklerini..Sana Açtım Kapılarımı...Vazgeçilmezim Olman İçin..Buz Kesmişti Benliğim Aşkı Yaşamaktan Korkan Susamışlığımla...
Bekleyişlerimin İçine Hapsettiğim Özlemlerim Vardı.Kimseyle Paylaşamadığım HüzünlerimSoramadığım Sorularım Hatırladığımda Yüreğimi Sızlatacak Dokunmadığım Anılarım Vardı. Şimdi Özgür Bıraktım Özlemi…. Şimdi Hüznü De Sevinci De Doyasıya Yaşıyorum...Seninle Sorular Cevabını Buluyor Anılar CanlanıyorÇünkü Sen Geldin…
Dilimden Dökülürken Sevda SözcükleriKorkularımSırlarım Ve Sadece Senin Gözlerimde Okuyabildiğin Acılarım Kayboluyor….Seni Soluyan Bir Rüzgara Kapılmışım İçime Seni Dolduruyorum... Seninle Olmanın Seni YaşamanınSenin Olmanın Eşsiz Hazzını Duyuyorum….
Bir Büyüysen Eğer Bozulma..Bir Hayalsen Kaybolma.. Bir Rüyaysan Hiç Uyandırma.. Hep Kal Nefesim Boyunca...
Sensizliğin İçinde Yaşıyorum Aşkımı… Oysa Özlemini De Seviyorum Varlığını Kusursuz Kıldığı İçin… Hayatı Da Sevdim Seninle Mükemmelini Bana Verdiği İçin... Ben Seni Sevdim Seninle Sevdim.. Seni Sevmeyi SevdimSevgi Olduğun İçin.. Sabahları Da Sevdim Yokluğunda..Her Yeni Doğan Güneş Biraz Daha Yaklaştırdı Seni Bana... Bir Bir Sabırla İşledim Günleri..
Dayanılmaz Sandığım Hasretinle.. Geceyi De Sevdim Katran Karasında Gözlerini Bulurum Diye..Her Gecenin Sabahını Her Günün Batışını Sevdim..Hasretin Sonu Vuslata Erecek Diye..Gidişini Sevdim Bana Geleceksin Diye...
| |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.May.2008 Pzt 01:11:38 |
| fiogf49gjkf0d
Uykunda ağlıyorsun... Uykunda öpüyorum seni... Korkmadan ağlıyorum seninle... Senin için bir şey yapamayışıma, seni bu dünyada yapayalnız, kimsesiz bırakışıma ağlıyorum... Senin için gerçeklik yok, bu hayat, bu hayatın kuralları yok... Kendine nasıl derinden ve katıksız inanıyorsan, bu hayata, bu insanlara da öyle inanıyorsun... Bunu sana ben anlatamam. Bak bu sensin, bak bu da hayat, bu da kuralları; bak, insanlar seni aslında nasıl görüyor, yok bu hayatta duygularının
karşılığı, diyemem. Seni sevginden uyandıramam... Yıllar önce senin olduğun yerdeydim ben de. Tam orta yerde. Benim de saçlarım sevecen bir kardeşlik kokardı. Herkese koşarken açıkta kalırdı öldürülmeye en açık, en savunmasız yanlarım. Nereme bıçak saplanırdı bilmezdim, ama hep yersiz kanayan o zavallı saçlarıma dostluklara gölge düşürüyor, diye kızardım...Umudu ürkütüyor diye yaralarıma kızardım... Ben en çok beni yaralayanlara koşar; bir suç, bir yanılgı varsa, çoğunu omuzlamak için kendimden vazgeçerdim... Sırf sevgiler bitmesin, sırf hayatın sevinci gölgelenmesin, dostlukların son günü gelmesin diye üstüme alırdım bütün günahları, bütün yanılgıları, geçmiş ve gelecek bütün kötülükleri... Sevginin umutları sürsün diye, göze alırdım kalbime akıtılacak zehirleri... Göze alırdım eksik yaşanmış bütün sevgilerin tanığı ve sürgünü olmayı... Sonra baktım kimsesiz ve tesellisiz ölüyorum... Gördüm kendimi nasılsa. Gördüm anısız ve habersiz öldüğümü... Son kez baktım etrafıma, bir yakın, bir içten ses, bir kardeş kokusu aradım kendime. Bağlanmak istedikçe öylesine kopmuştum ki insanlardan, öylesine çok sevmiş, öylesine çok inanmıştım ki, nasıl oldu bilmiyorum, içimden bir kötülük, bir acımasızlık; içimden zavallı bir intikam duygusu çıkartıp, o yaralı kendimi, beni ben yapan o kimsesiz sevgimi o boşluktan çekip aldım... Aldım onu ve korumaya başladım.. O yaralı, o parçalanmış, o kimsesiz sevgimi, kötülükle, acımasızlıkla, hırsla, kıskançlıkla korumaya başladım... O da yetmedi, yazmaya başladım sevgili. Yazmaya... Ne hissedersem, ne hissedeceksem, hayatımda ne varsa, her şeyi yazmaya başladım... Yazmak, acılardan, aşklardan, yitirişlerden, itilip kakılmalardan kurtulmanın en geçerli yolu oldu benim için... Kimse elimden söküp almasın diye o yaralı, o kimsesiz sevgimi ve bir daha o karanlık boşluğa düşmemek için yazmaya başladım... Yıllar sonra şimdi sen o boşluktasın. O yaralı, o kimsesiz sevginle bir zamanlar benim olduğum yerdesin. Saçlarındaki kan kokusunu buradan duyabiliyorum. Bu kokuyu iyi bilirim. Çünkü yıllarca, sevginin peşinden koşulsuzca koştuğum o yıllar boyunca hep kendi kanımı, hep bu kokuyu koklamak zorunda kalmıştım... Arzuladığım ne varsa her şey karşılıksız kaldı bu hayatta. Saçlarımdaki kan kokusu şimdi içimde sahipsiz bir nefrete dönüştü... Kin öyle bir şeydir ki sevgili, her şeyi; yaşanmış ve yaşanan bütün sevgileri, gerçek adına ne varsa her şeyi çamurunda gizler.. Gün gelir, artık hiçbir şey anlaşılmaz olur. Haklılar haksızlara, kurbanlar cellatlara, sevgiler nefretlere karışır... Ve bir bakarsın, sen de bu acımasız hayatın hakemliğini kabul etmişsin. O kanlı nehrin kenarına gider ve günlerce, hatta yıllarca oradan düşmanının cesedinin geçmesini beklersin... Bu bekleyişin sonu yoktur. Çünkü düşmanlarının sonu yoktur... Biri biter, diğeri gelir ardından. Ve sen düşmanlarınla uğraşmaktan bezgin ve kimsesiz sevginle uğraşmaya dayanamaz, öylece kalırsın... Yalnızlığınla birlikte düşersiniz boşluğa. O çok korktuğun boşluğa... Öyle kirletirsin ki yalnızlığını, o kirlettiğin yalnızlığını sevsinler diye, dünyanın en samimiyetsiz insanlarına, kardeşim, diye sarılırsın... Biliyor musun, sen benim o çok eski halimsin... Sana bakıyorum yazılarımı yazdığım bu soğuk, bu uzak odadan. .. Seni seyrediyorum sevgili, seni... Saçlarındaki kan kokusunu içime çekiyorum. Yıllar önceki kendi kokumu içime çekiyorum... Hayır, acımıyorum sana, sendeki kendimi özlüyorum en çok. Sendeki o çocuk cesaretini, o çıplak sevgiyi özlüyorum. Sendeki o kanayan, o kimsesiz, ama saf, o tepeden tırnağa sevgiye inanan kendimi özlüyorum... Bedelsiz, acıtmayan, hesap sormayan ve çok savunmasız bir güzelliğin vardı senin... Duygusuzlara göre çok kolaydın. Kurbanın o doyumsuz şehveti vardı sende. En kırgın, en yaralı insanları bile bir cellat yapardı o saf, o gerçeküstü sevgin... Seyrederdim seni o uzak odamda, bir şey yapamadan seyrederdim seni yazarken... Buruk bir sevinçle izlerdim cellatlarınla sevişirken aldığın hazzı. Nasıl da kıskanırlardı seni, kendilerine duyduğun sevgiyi bile kıskanırlardı... Seninle sevişirken aldığın o inanılmaz hazzı kıskandıkları gibi... Sen o çıplak, o bedelsiz sevginle bütün dengelerini bozardın onların. Aldığın o hazla kendilerine duydukları o bütün sahte güvenlerini derinden sarsardın... Senin bu sınırsız hazzı, bu çıplak sevgiyi, bu derin ve çılgın bağlanışı onca yitirişler, onca göze alışların sonucunda kazandığını anlamazlıktan gelirlerdi... Ne kadar zevk alsalar da bu kimsesiz sevginden, her yakınlığa hazır oluşundan, çabucak bağışlamandan, yine de seni kendilerine benzetmek, dahası yorulmanı, güce ve gerçeğe teslim olmanı, onları bütün o kayboluşlarında, tükenişlerinde, yani her durumda, her şekilde kabullenmeni isterlerdi... Onları her halleriyle kabul ettiğinde ise senden korkmaya başlarlardı... Çünkü öylesine korunaklı, öylesine derinlerde saklıydı ki sevgileri, seni anlaşılmaz, tuhaf, hatta bulaşıcı bir hastalığa yakalanmış, tehlikeli biri gibi görmeye başlarlardı... O çıplak, o sahipsiz sevgin yıllar önce terk ettikleri kalplerini, düşlerini, inançlarını hatırlatırdı onlara. Çekiciliğine kapılıp yanına geldikleri anda ve seni anlar anlamaz ölümcül bir ürküntüye kapılmaları bu yüzdendi... Çünkü bugünün insanı kimden korkuyorsa, kim ona yok ettiği kendisini hatırlatıyorsa onu öldürmek ister sevgili. Safı, çıplağı, koşulsuz seveni, kendisine yitirdiği insanlığını hatırlatanı öldürmek ister... Kabul et artık, kimi sevsen, kimin özgürlüğünü istesen ölümünü istemedi mi senden. İstemedi mi... Kabul et artık... Ben onlardan hiç olmadım. Ben gözümü senden hiç ayırmadım. Çünkü sen benim saf çocukluğumdun. Sen benim o yaralı, o kimsesiz gençliğimdin... Hayatı bitirdiğim yerde sen yeniden başlıyorsun.. Dokunurken içimi acıtan başında benim kanım var... Anla artık, seni değil, en çok kendimi yalnız bırakıyorum o rutubetli evde... Senin o affedemediğin kalbinde yatıyor benim tek ve gerçek sevgim... Tek umudum senin bu savunmasız halin. Senin bu kimsesizliğin... Uyumsuzluğun. Tek çıkışım senin bu deli, bu çıplak sevdan... Kötülüklerin yok muydu, yok muydu hırsların... Vardı elbet. Ama öylesine acemiydi ki hırsların; kötülüklerin bu hayat karşısında öylesine çaresiz ve öylesine masum kalırdı ki, sonunda yine sana dokunurdu zararı; karşındakileri değil seni engellerdi o kimsesiz öfken... Kötülüklerinin zararı sonunda sana dokunmasaydı, yenseydin karşına çıkanları, yenseydin kalbini, hayat senin için hiçbir zaman böyle olmayacaktı... O kutsal, o hiç sönmeyen ışık nereye gitsen ardından gelmeyecekti... O sevinçli ıstırap kalbini hiçbir zaman böylesine içtenlikle ısıtmayacaktı. Bu şehri ebediyen terk edip giderken, bana söylediğin o son sözde saklı olmayacaktı hayatımızın gerçeği: Hayatın kuralları derdin hep, biliyor musun, bu hayatta hiçbir şeyi başaramadım ben...
Tüm kalbimle sevdim ben seni, Düşler adadım yarınlarına, Kavuşmalar ekledim gitmelerine, Masmavi bir gök düşledim aydınlığında, Karanlığını ise yıldızlarımla bezedim...
Ben yandım sen yanma diye, Kahroldum üzülme diye, Tükendim sen bitme diye, Ellerinle tükettin, Hak bildim CEZAYMIŞSIN... Sevap bildim HARAMMIŞSIN... ELLERLE GÖRDÜM YA SENİ SEN EN BÜYÜK ------"YALANMIŞSIN"------ | |
| |