ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
8 Haziran 2024, Cumartesi 11:46   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Mühim Mevzular > Felsefe, Din, İçsel meseleler
forum sohbet oyun basliklari
   Din ve insan
 <<123456789101112 13141516171819202122>>
Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

TheSecrett

TheSecrett resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  4.Şub.2008 Pzt 14:30:33sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Nefsinizi  Tanıyın

Nefsinizi tanıyormusunuz? Nefsin de mertebeleri var biliyormusunuz?  Aşağıdaki yazı size nefsinizi tanımak için ışık tutacaktır.

 Nefs in yedi mertebesi vardır : Nefs-i emmare,
nefs-i levvâme, nefs-i mülhimme, nefs-i mutmainne, nefs-i râziyye, nefs-i marziyye ve nefs-i safiyye.

Nefs-i EmmareHayvani ruhun kendi yaratılışı olan sıfatı  "Nefis olanca şiddetiyle kötülüğü emreder" (2)   ayeti kerimesinin anlamınca emmaredir. Üç sınıftırlar. Bunların hepsi "Biz müslümanız" derler, ama taklit ehlidirler.

 

  • Birinci Sınıf
    • Allah ın emrettiklerinden hiç bir şeyi yapmazlar.
    • Allah ın yasakladıklarının hepsini yaparlar.
    • Biz hakikati bulduk kabilinden türlü türlü sözler söylerler.
    • Kendileri nefsin elinden esir olup cehennemlik olmuşlardır.
    • Kendi işledikleri kötü fiiilleri, günah olan şeyleri oldukça güzel görürler. Hatta onlarla iftihar ederek mutlu olurlar.
    • Bunlara nasihat fayda etmez, neticede imansız olarak ölürler.
    • Bunların yolunda gitmek caiz değildir. Tarikattan haberi olmadıkları olmadığı gibi temel dini esaslarda bile sapıklığa düşmüşlerdir.
    • İşledikleri günahları ve yaptıkları kötülükleri ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerle  yalanlarlar.
    • Bunlar dan insanlık sıfatı tamamen kalkmış, hayvanlık sıfatı ile sınıflanmışlardır.
    • Bu sıfatla yetmiş iki fırka ve bütün kâfirler sıfatlanmışlardır.
    • Bunların hepsi de: 

"Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azab onlar içindir."  (3)  ayet-i kerimesindeki manaya uymuşlardır.
    • Bunlardan insafa gelip imanı kabul etmiş  yoktur. Meğer ki hidayet erişe...
  • İkinci Sınıf
    • Bunlarda Allah ın emrettiklerini yerine getirmezler ve yasaklarından sakınmazlar.
    • Bütün haramları işlerler. Lakin harama helal demezler. Ancak haramdır diye işlerler ve derler ki,
"Kırk gün günahkâr iken bir gün tövbekâr oluruz. Allahü teala merhametlidir, affedicidir. Kulunun kusurunu affeder. Su bulanmayınca durulmaz. Bir gün oluruz ki, bunların hepsine birden tevbe ederiz.  Tevbesiz bile ölsek bize azap etmek Allah ın şanından değildir. .."

                   diyerek birbirine tesellide bulunup, geçersiz delillere ve müjdeci ayet-i kerimelere dayanarak bütün haramları işlerler.

    • Allah korkusu asla içlerine  sirayet etmeyip yaptıkları pisliklere de zerre kadar pişman olmazlar.
    • Küçük güzel bir iş yapsalar o zaman hemen sanki Allah cennetin anahtarlarını onlara vermiş gibi iftihar ederler.
    • Bu sınıftan da  insafa gelip günahlarından pişmanlık duyarak tevbe edenler yok denecek kadar azdır.
    • Bunlar da:

"Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır." (4)  ayet-i kerimesinin hükmüne tamamen uymuşlardır. 
  • Üçüncü Sınıf
    • Tarikat ehli olanların nefs-i emmare sahibi olanlardır. Bunlarda Allah ın emrettiklerini yerine getirmezler ve yasaklarından sakınmazlar.
    • Hem kusurlarını bilirler, yine yasaklanmış  fiilleri işlerler. Pişmanlıkla tevbe edip ahlaklarını ve hallerini değiştiremezler.
    •  Bu sıfatla ahirete giderlerse emmare halinde olduklarından çoğunluğu imansız ölürler.
    • Bunun ilacı,  yani emmare sıfatından levvame sıfatına dönmenin ilacı " Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz" hadis-i şerifine uyarak  kendini hesaba çekersin.  Yani:
      • Kötü bir fiil işlediğinde hemen ardından Cenab-ı Hakkın yüce varlığını hatırlayarak onun alim sıfatını düşün.  O her şeyi bilir.
      • Ceza gününün şiddetini ve işlediğin kötü fiilleri düşün ve ne kadar ağır gelsede pişmanlık duy, bir daha işlememeye kesin karar ver tevbe et.
      • Allah ın emrettiklerini yerine getirme konusundada iyice düşün ve yapmaya çalış.
      • Tevbe ederken fırsat geçerse yine işlemek fikri olursa tevbesi kabul olunmaz. Zira böyle tevbeler münafık  tevbesidir ve makbul değildir.
    • Günah işlediği zaman hemen peşinden elinde olmadan pişmanlık duyar ve yaptığı günaha ciğeri yanıp gözlerinden yaş akıtıyorsa  o vakit bilsin ki levvame sıfatı kendisine hal olmuştur.

Nefs-i  Levvâme İki sınıftır.  Birincisine ehl-i ukbâ, ahiret ehli, ikincis tarikat ehlidir.

  • Ahiret Ehli
    • Ehl-i ukba dan olanlar emr-i bil marufu mümkün olabildiği kadar yaparlar.
    • Nehy-i ani l-münkerden de sakınmaya gayret ederler.
    • Bazı kereler suyu üfleyerek içerler ve sofuluğu kimseye vermezler. Bazan da türlü türlü hezeyanlar yaparlar. Ardın pişmanlık zuhur edip tevbe ederler.  Sonra kendilerini tutamayıp türlü türlü yanlışlıklar yaparlar. Gene pişman olur tevbe ederler.
    • Bunların işledikleri günahların hepsi, emmaredeki gibi haram şeyler değillerdir.  Yani emmaredeki gibi yasakların hepsini işlemezler. Bazısından tevbe edip kurtulmuşlardır.
    • Bu halde  olan insanlar üçe  ayrılırlar:
      • İlmi ile amel etmeyen alimler
      • Sofuluğu kimseye vermeyen, ellerine fırsat geçtiğinde dayanamayıp haram işleyen, sonra pişman olanlar. 
      • Ehl-i dünya, bunlar vaaz ve nasihat meclislerinde ağlar, af dileyip tevbe eder sonra yine türlü türlü kötülük işlerler. Emmaredeki gibi Cenab-ı Hakk ın  affı ile teselli bulamazlar ve bu yüzden pişmanlıkla nefisleri levmederler.
    • İçki içmek, zina etmek, sapık ilişkide bulunmak, kul hakkı yemek, rüşvet almak ve yalan söylemek gibi günahlardan hangisi olursa olsun onu bir sebebe dayanarak fiili günah işlerler. Mesela:
      * İçki meclisinde bulunsalar, orada bulunanları kırmamak için içerler.
      * Geçim  sıkıntısı çekiyorum diye rüşvet alırlar
      * Yalan söylemeden alış veriş yapılmıyor diyerek doğruyu söylemezler
      * İnsanlar gülsün diye yalan söylerler.
  • Tarikat Ehli
    • Bunlar da tevbelerinde durmazlar. Ama günahları  eylem değil, haldir, tavırdır, davranıştır.
    • Ehl-i tarik birisi, olgun bir mürşidin elini tutunca mürşidi ile bütün haramlardan sakınmak ve bilumum farzları yerine getirmek konusunda ant içip söz keser ve ilaveten şeyh, dervişe zikir verir. Derviş levvame sıfatında ise mürşidin himmeti ile bu anlatılan  ehl-i dünya ve ehl-i ukba gibi zahiri sebebi ile o günahları işleyemez.
    • Günah işlese bile bunu sebepsiz işler. Yani sözü daha geniş söyleyim derken yalan karıştırır, söz arasında birinin gıybetini yapar veya bunlar gibi duyu organlarıyla yapılan günahları da işler.  Kalpe edilen kin, kibir, çekememe ve benzeri kötülüklerin hepsi kendilerinde mevcuttur.
  • Levvame sıfatından kurtulup mülhime sıfatına geçmek için:
    • Levvame sıfatında olanlara rabıta şarttır.  Gezip tozduğu, oturduğu kalktığı yerde şeyhini gönlünden çıkarmadan onun huzurunda, elinden tutuyormuş, hırkasını giymiş gibi veya kendine en uygun gelecek şekilde rabıtaya çalışmalı ve gayret etmelidir.  Sonra:
    • "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz" hadis-i şerifine uyarak  kendini hesaba çekmeli, kendisinde ne kadar kötü huy bulursa hepsini birer birer yazmalı, terketmek için kesin karar vermeli, tevbe etmeli o ahlakın zıddını yapmak için ısrarla çalışmalı. Mesela
* Tevbe ettiği kötü huy kibir ise evazu ile davranmalı
* Gıybet ise methetmelidir.


Bir kimsede kusur gördüğünde o kusuru kendisinde görüp şöyle demelidir:

"Ey nefis! İnsan insanın aynasıdır.  Eğer bu kusur bende olmasaydı bu kimsede bunu görmezdim. Kendi halimi bu mübarek zatın aynasında gördüm. Bu hal benim halimdir. Ey nefis! Haksız yere ona isnatta bulunursun."

Böyle söyleyip kendi nefsini ayıplayarak Allahü tealadan af dilemelidir. 

"Ya Rabbi! Kalbimde bu küstahlığın olduğunu sen bilirsin. Sen bütün sırları ve gizli olan her şeyi bilirsin. Hepimizi affedip güzel ahlaklı kıl"

Allah tan korkup o kötü ahlak kendisinden gidip yerine güzel olanı gelinceye kadar böyle yapmalıdır. Buda şöyle anlaşılırki: O nun olduğu yerde bir kimseyi bir topluluğu kötüleseler bu kimse elinde olmadan onları metheder, methetmeye gücü yetmezse kötüleyenlere buğz ederek sessiz kalır.
    • Bir daha tespit ettiği kötü huyları kendinde zuhur etmezse anlaşılır ki, mülhime sıfatı kendisine hal olmuştur.
Nefs-i  Mülhimme İki bölümdür. Birincisi ulemâ-yı amilin, âbidler ve zâhidler. İkincisi ehl-i tarik ehlidir.
  • Ulemâ-yı Amilin, âbidler ve Zâhidler
    • Herkes bu sınıfta olanlara iyi gözle bakarlar, haklarında olumlu düşünürler. Zira zahirdeki kötü hareketlerini iyi fiillere dönüştürmüşlerdir.
    • Emr-i bi l maruf ve nehy-i ani l-münkerden başka Hazret-i Resûlullah ın (s.a.v.) sünnetini de yaymaya gayret ederler.
    • Farzların, vaciplerin, sünnetlerin ve müstehapların tamamını yerine getirerek bunları dışa çıkartıp eyleme dökerler.
    • İnsanlar, zahirdeki hareketleriyle onlara zamanın kutubu gözüyle bakar. Ama iç dünyalarının bütün bütün kötü ahlakla dolu olduğunu bilmezler ve görmezler.  Bunların kötü ahlktan kurtulmaları için zikir kılıcı lazımdır. Bu da kendi kendine olmaz. Kâmil bir mürşid bulup kendini tam bir bağlılıkla ona teslim ederek onun telkin ettiği zikir kılıcı ile her gün hayvani ruhun helaki için çalışır, ta ki, kötü huyları güzel ahlaka dönüşsün.
  • Ehl-i Tarik
    • Kötü fiil ve kötü huylardan mümkün olduüu kadar kurtulmuşlardır.  Fakat varlık berzahından, tunelinden, uçurumundan, renk değiştirmekten, döneklikten, tereddüt ve döneklikten bütün işlerini Allah a havale edip  O na tam bir bağlılıkla teslim olamadıklarından kurtulamamışlardır. Yani:
* İster zengin ister fakir olsun sürekli olarak geçmişe üzülür ve geleceği düşünüp kederlenirler.
* Bugün rızıklarını yerler, sabah için acaba halimiz ne olur, diye kara kara düşünürler.
* Halleriyle Cenab-ı Hakk ın
rezzâk ismini inkar ederler.  "Şimdiye kadar Cenab-ı Hak ne aç ne açıkta bıraktı. Şimdi de bırakması şanına yakışması şanına yakışmaz" diye hiç bir yerden teselli bulamaz. 
    • İçleri devamlı surette kuruntu ve daralmadan kurtulamaz. Hep renkten renge girer, tereddütlü olurlar.
    • Dünya sevgisi ve tabii şeylere bağlılıktan kendilerini alamamışlardır
    • Bazen iç rahatlığı gelir ve ruhani safadan bir nebze olsun tad alırlar, bazan da iç darlığı, döneklik ve tereddüt ile dolarlar.
    • Bu sıfat le sıfatlanan kimse sürekli olarak Allah ın huzurunda olmalıdır. Yani, gezip tozduğu, oturup kalktığı yerlerde şöyle düşünmelidir: Cenab-ı Hak bana benden yakındır. "İhsan, senin Allah ı görüyormuş gibi ibadet etmendir. Sen onu görmesen bile o seni görür."  hadis-i şerifince hareket etmelidir.
    • Cenab-ı Hak rızkını ezelden takdir etmiştir. Yiyecek, içecek ve giyecek gibi üç husus ecel gibidir.  Hiç bir şekilde değişmez.  Her gün insanın nasibi her ne ise onu bulsa gerektir. Bunun için beyin yormak yorgunluktur. Çok düşünmekle, çok çalışmakla bir şeyin fazlası noksanlaşmaz. Bu yorgunluktan ve kalp sıkıntısından başka bir şey değildir.
Takdir-i Huda kuvvet-i bazu ile dönmez
Bir lem a ki Mevlâ yaka üflemekle sönmez

Bundan dolayı ezelde her ne ki takdir olundu ise hepsi zamanları gelince gerçekleşir. Dünya iin tasalanmak ahmaklığın ta kendisidir. Her iş olacağına varır. Senin düşünmen sadece yorgunluktan ibarettir. bu şekilde tefekkür edip zikrine ve fikrine devam etmelidir.
    • Mülhime sıfatının durumu acayiptir.  Sürekli uyanık bulunmalı, her ne suretle olursa olsun düşüncesinden zuhur edenleri şeriat terazisiyle ölçüp ona göre karşılık vermelidir. Cenab-ı Hakk ın inayetiyle nefsin mutminne mertebesi kendisine  ihsan ve hal olunur. Bunun işareti de şudur:
* Bütün kötü ahlakları güzel huylara dönüşür.
* Tam tevekkül hali gelir ki,  dünyalık  bütün işlerini Allah ın kudret eline  bırakarak tam  bir bağlılıkla teslim olur.  Kendisine bir zenginlik  elbisesi de ihsan olunur ki,  kesinlikle bundan sonra artık geleceğe bel bağlamak ve gelecek endişesiyle yaşamak ile geçmişten keder ve elem çekmek, maziye üzülmek  gibi hallerden kurtulur.
* Bugünden yarın sabahın işini düşünmez.  Gün, bu gündür. Saat bu saattir, der ve Hakk ın verdiği ilahi  ihsanlara teşekkürle onlara kanaat eder. Bundan sonra bütün dünya halkı bir taraf olsa ve "Gel yhu, bu senin ettiğin nasıl iştir? Sonra pişman olursun!" gibilerinden türlü türlü nasihatler verseler bile itikadına, inancına zerre kadar tesir etmez.
* İşte bu anlatıldığı şekil üzere böyle haller zuhur ederse o kimsenin nefsinin mutmainne sıfatı ile sıfatlandığına ve mutmainne mertebesine yükseldiğine delalet eder.
    • Bazen nefsin levvame bazen mülhime mertebelerinde olup  bu  sıfatlarla sıfatlanmış kimseye ilahi tecelliler zuhur ettiğinde kendini "iyice adam oldum" sanıp aldanmasın. Çünkü bu yer, bu derece bütün Allah dostlarının "el aman" diye çağrıştıkları bir yerdir. Allahü teala sizleri ve bizleri korusun. Bu yerden düşen nefsin emmare mertebesine kadar düşer, hatta tarikattan uzaklaştırılıp imansız olarak ölmesinden ziyadesiyle korkulur.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

TheSecrett

TheSecrett resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  4.Şub.2008 Pzt 14:32:56sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

BENCE HER ŞEY NEFSİMİZDE BİTİYOR...

AMA BAZEN ONA HAKİM OLAMIYORUZ..

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

TheSecrett

TheSecrett resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  4.Şub.2008 Pzt 14:38:56sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  5.Şub.2008 Sal 09:34:06sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Dinimiz de Uğursuzluk Yoktur..
Uğur, iyilik getirdiği sanılan şey veya belirti, hayır, iyilik, bereket.
Uğursuz, kötülük ve zarar getirdiği sanılan şey.
Uğursuzluk, bir şeyi veya bir olayı kötüye yorumlamak.

Bir şeyin, bir günün veya bir yerin uğursuz sanılması, Yahudilikte vardır. Hıristiyanlıkta da, 13 rakamının uğursuzluk getirdiğine inanılır. Dinimizde ise, bir şeyi uğursuzluğa yormak yoktur. Fakat, (Şu iş veya şu ev bana uğursuz geldi) gibi sözleri söylemekte mahzur yoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Müslümanlıkta uğursuzluk [bir şeyi kötüye yorumlamak] yoktur.) [Mektubat-ı Rabbani 3/41]

(Bir şeyi uğursuzluğa yorma, hayra yor! Sizden biriniz, hoşuna gitmeyen uğursuzluk zannettiği bir şey görünce, şöyle desin: "Ya Rabbi! İyilikleri veren, kötülükleri defeden ancak sensin. Lâ havle velâ kuvvete illâ bike.") [Beyheki]

(Yumuşak muamele uğurluluk [iyilik], sert davranmak uğursuzluk [kötülük] getirir.) [Harâiti]

(Uğuru [hayrı] ve uğursuzluğu [şerri] en çok olan uzuv dildir.) [Taberani]

(Kötü huy uğursuzluk getirir.) [Taberani]

Eskiden, Arabistan da yolculuğa çıkarken, bir kuş uçururlardı. Kuş sağa uçarsa, uğurlu sayıp, yola devam ederler, kuş sola uçarsa, uğursuz sayıp geri dönerlerdi. Peygamber efendimiz bunu yasaklayıp buyurdu ki:
(Kuşlara dokunmayın, yuvalarında kalsın!) [İ. Maverdi]

Hazret-i İkrime anlatır:
Bir kuş ötüp geçtiğinde, oradakiler yorumda bulundular. İbni Abbas hazretleri de, (Hayra da, şerre de alamet değildir) buyurdu. Bir olayı hayra yormakta ise mahzur yoktur. Çünkü Peygamber efendimiz, gördüğü şeyleri hayra yorardı. Hiçbir şeyi uğursuz saymazdı.
(İ. Ahmed)
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  5.Şub.2008 Sal 09:36:42sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Dünyadakiler birbirini yiyor
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

* Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini yiyor.

* Fıkıh bilmeden imandan bahsedilmez. Küfre düşürücü ifade kullananın imanı gider de haberi olmaz. Evli ise, nikahı da gider.

* Günah işleyince hem kalb ile tevbe ve dil ile istiğfar eyle. Tevbeyi asla geciktirme.

* Bütün ibadetlerini kusurlu bil, hakkı ile yapamadığını düşün.

* Çok yeme, az da yeme, yemekte itidal üzere ol.

* Her işte iyi niyet yap. Kalb ile halis, Allahü teâlâ emrettiği için niyet etmedikçe, hiçbir ibadete başlama.

* Faydasız, hele zararlı olan şeylerle vakit geçirme.

* Az konuş, az uyu ve az gül.

* Arkadaşlarınla lüzumlu şeyleri öğretecek ve öğrenecek kadar görüş, diğer vakitleri ibadetler ile kalbi temizleyecek şeylerle geçir.

* Dost düşman herkesi güler yüzle ve tatlı dille karşıla, hiç kimse ile münakaşa etme.

* Herkesin özrünü kabul et, kabahatlerini af et, zararlarına karşılık yapma.

* Her işi Allahü teâlâya havale et. Fakat sebeplerin tesir etmesini Allahü teâlâdan bekle.

* Hiçbir farzı kaçırma ve geciktirme.

* Hep kendini düşünme, Allahü teâlâdan başka kimseye güvenme.

* Sıkıntılı zamanlarda Allahü teâlâdan ümidin kesme, hiç üzülme.

* Evlat ve aile ile daima tatlı sözlü ve güler yüzlü ol. Onlarla da, zaruret miktarı kadar, haklarını ödeyecek kadar görüş.

* Kavuştuğun halleri herkese söyleme. Makam ve servet sahipleri ile çok görüşme. Her halinde sünnete uymaya ve bid’atlerden sakınmaya çalış.

* Sıkıntılı ve ferahlık zamanında halinde bir değişiklik olmasın. Varlık ve yokluk zamanları halini değiştirmesin. Hepsi geçicidir, her an imtihanda olduğunu unutma.

* Evliyaların hallerini, nasihatlerini oku; garipleri ziyaret et.

* Hiç kimseyi gıybet etme, çekiştirme, gıybet yapana mani olmaya çalış.

* Emri marufu ve nehyi anil münkeri, yani nasihati elden kaçırma.

* Fakirlere mücahidlere mal ile yardım et. Hayır hasenat yap.

* Günah işlemekten çok kork. Fakirlikten korkarak cimrilik yapma. Fakir olunca üzülme. Allahü teâlâ servet de ihsan eder.

* Fakirlere ve bütün din kardeşlerine hizmet et. Büyüklerimiz kendi nefsleri için değil din kardeşlerine yardım etmek için kazanmışlardır. Mürşidinin sohbetinde, yanında edepli olmaya çalış. Ondan ancak edepli olan istifade eder.

* Doğarken sen ağladın çevrendekiler güldü, öyle bir hayat yaşa ki herkes ağlarken sen gül....

* Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.

* Kul hakkından korkan ayağını uzatıp yatamaz.

* Ticaret, kaidesinde güzeldir. Ticaretin kaidesi de, dürüstlüktür. Ticaretin kaidesi, aldatmamak ve aldanmamaktır. Açıkçası kul hakkından korkmaktır, kul hakkını korumaktır.

* Müslüman dürüsttür, doğrudur, merttir. Bunlar ahir zamanda insanlarda kaybolan meziyetlerdir. Zamana uyarsak, herkesin yaptığını yapmaya kalkarsak, bunda bir fark olmaz. Farklılık inançta, farklılık dürüstlükte, farklılık insanları Allah için çok sevmekte. Çünkü Cenab-ı Hakkın yarattığı en şerefli mahlukun karşısındasın.

* Dua almak için evvela karşıdakinin sevgisini, güvenini almak lazım. İnsan sevdiğini dinler, insan sevdiğine itaat eder. Sevgiyi kaybedenler geçici bir süre için belki başarılı gibi gözükebilirler ama o kalıcı değildir. Müslüman bugünün tüccarı değil, yarının tüccarıdır.

* Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kimsedir. O yalan söyleyebilir, ama sen onun doğru söylediğine inanmalısın. O idrar, kan olabilir ama sen su olacaksın. Pislik pislikle temizlenmez, su ile temizlenir. Herkes yanındakinden verir. Herkes kendi sermayesini kullanır. Müslümanlığın tarifine göre çalış. Peygamber efendimiz (Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kimsedir) ve (İyilik edene iyilik et, kötülük edeni affet) buyurmuştur.

* Siz siz olun sakın kibirlenmeyin. Kibrin ucunda, sağında, solunda şirke doğru yol var. Allahü teâlâ bazı yetkiler, bazı imkanlar, bazı güzellikler verdiği zaman çok korkmak lazım. Bunun bir imtihan olduğunu anlamak lazım. Yoksa, mülkün sahibi Allah’tır. Gözü kaşı verdiği gibi almasını da bilir. Nitekim, mükemmel gören insanların bir müddet sonra göremediklerini hep biliyoruz. O halde göz bir nimettir. Akıl bir nimettir, akılsız insanlar da çok. Sağlık bir nimettir, hastaneler dolup taşıyor. Hürriyet bir nimettir, hapishanede insanlar çürüyor. Nimetleri kendinizden bilmeyin, ne varsa hepsi Allahü teâlâdandır, Ona çok şükredin. Günahlarınız için tevbe edin, kibirlenmeyin, yoksa helak olursunuz.

* Herhangi bir mümine, baktığın zaman, onun hakkında hiçbir endişe, hiçbir şüphe olmaksızın bütün hücrelerinle sevmelisin. Bu sevgide en ufak bir menfaatin bahis konusu olmamalı. En ufak bir çıkarın konuşulamaz, düşünülemez. Ona nasıl iyilik ederim, ne verebilirim diye, bütün canınla ciğerinle kalbinle ona teslim olmalısın. O da insan, onun da kalbi var. Karşındaki insana hiçbir endişe, hiçbir şüphe olmaksızın tam teslimiyet, muhabbet besleyince, o da haliyle karşısındakini sevecektir. Çünkü, bu sevgide ilahi bir sevgi vardır. Yani, Allah’a giden yolda sevgi var. Sonsuza giden sevgide, çarpışma olmaz. Ama, menfaatle ilgili sevgilerde, daima karşılıklı çıkarlar menfaatler bahis konusudur. Sonunda mutlak kavga olur, mutlaka geçimsizlik olur.

* İnsan, Cenab-ı Allah’ın, bir verdiklerini bir de vermediklerini düşünsün. İnsan, Allahü teâlânın emrinde ve Onun imkan dairesinde, bir köle gibidir. Hiç kimse Allahü teâlâ ile pazarlığa kalkamaz. Mümin, yaptıklarını değil, yapamadıklarını düşünmesi lazım. Yaptığımız ibadetleri değil yapamadıklarımızı düşünelim, çünkü yaptıklarımız da tevbeye muhtaç, tevbeler de tevbeye muhtaç...

Hiçbir Müslüman, hiçbir zaman, hiçbir şeyden dolayı, hiçbir şekilde, hiçbir şikayette bulunmasın. Çünkü, şikayette bulunmak nimetleri unutmaktır. O nimetler akla geldiği zaman, hemen tevbe istiğfar etmelidir. Hiçbir zaman sabrın sonu selamet olmaması mümkün değil. Sabır dönemini iyi kullanmak lazım. Eğer bu dönemin sonunu beklemezsek, bütün belalar artar, daha fazlalaşır. Eğer, o sabrı, zamanını iyi kullanırsak sonu selamet olur. Şunu iyi bilin ki, varlıkta Allah’a ibadet, daha zor. Çünkü varlıkta nefsin bütün arzuları ayakta, yoklukta zaten yok. Ama varken, nefsi frenlemek daha zordur. Dolayısıyla, hiçbirimiz ne oldum delisi olmayalım ve insanların takdirlerine kulak asmayalım, daha doğrusu aslımızı unutmayalım. Aslımız bir avuç toprak. Cenab-ı Hak, bir kullanma yetkisi, imkanı vermiş, bunu da, ya hayırda, ya şerde kullanacağız. Gelin, neyimiz varsa hayırda kullanalım. Hayırlı sonuçlar alalım. Şerde kullanırsak şerle karşılaşırız ki, bu da gayet tabii bir şey. Ahirette Cennetten Cehennemden başka yer yok, unutmayalım.

* Başarının sırrı emre itaattir. Kibirli olmayın, tevbekâr olun, emre itaat edin.

* Her Müslüman tüccardır, ancak bugünün yani dünyanın değil, yarının yani ahiretin tüccarıdır. Müslüman olup, dünya ve ahiret saadetinin sermayesini ele geçirmiştir. Ancak, ticarette gaye kâr etmektir, iflas edene akıllı tüccar denir mi? Fıkıh bilmeyen, İslam ahlakına, kul hakkına riayet etmeyen iflas etmekten kurtulabilir mi?

* Liderlik vermek sanatıdır. Almak değil.

* Evliyaların zahirleri onları tanımayanlara zehirdir. Tanıyanlara rahmettir.

* Büyükler her hatayı affeder. Fakat haini affetmez. Hain, ettiği hizmetleri sırf kendinden bilendir.

* İnsanları sonsuz saadete kavuşturmak için yani Müslüman olup imanla ölmelerine vesile olmaya çalışmak en iyi iştir.

* Doğruyu, ehli sünnet itikadını anlatmalı, yanlış çoktur. Yanlışlarla herkesin kafasını karıştırmamalı.

* Dünyanın kıymeti dünya kadar, ahiretin kıymeti ahiret kadardır. Dünya gıdası bilinen gıdalardır. Ahiretin gıdası dini ilimdir. Ahiretin kıymetinin yanında dünyanın kıymeti sivrisineğin kanadı kadar değildir. Dünya hep altın olsa bile geçicidir, ahiret ise devamlıdır, sonsuzdur. Yollar ikiye ayrılır. İman küfür, günah sevap, iyi kötü, dünya ahiret vs. Siz ahireti ve orada işinize yarayacak olanı tercih edin.

* Ehli sünnet âlimlerinin kıymetli kitaplarını okuyun, kitap okumak insanın şerefini artırır.

* Allahü teâlâ nefsi yarattığı zaman (Sen kimsin, ben kimim?) buyurunca, (Ene ene, ente ente = Ben benim, Sen sensin) demiş. Üç bin yıl. Ateşe atılmış, bin yıl orda kalmış, çıkınca cevabı yine aynı. Soğuk Cehenneme atılmış, bin yıl da orda kalmış, çıkınca cevabı yine aynı. Bin yıl aç bırakılınca, sonunda kerhen (Sen benim Rabbimsin, ben senin aciz bir yaratığınım) demiş. Bu tehlikeli ve Allahü teâlâya düşman olan mahluk içimizde. Dine imana inanmaz, gıdası haramlardır. Allahü teâlâ onu böyle yaratmıştır. (Nefsine düşmanlık et, çünkü o benim düşmanımdır) buyurmuştur. İslamiyet’in her hükmünde nefsi kırma payı vardır. Emir ve yasaklar, onu kontrol altına almak içindir. İnsanların çektikleri sıkıntıların sebebi nefsi tanımamaları, bunun isteklerini kendi isteği zannetmeleridir.

* Günah işlemek nefse tatlı gelir. Bütün bid’atler, günahlar, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsi besler, kuvvetlendirir. Her günahın işlenmesi nefsi kuvvetlendirir. Nefs, insanın en büyük düşmanıdır. İnsanın imanını yok etmek ister. Bundan zevk alır. Bu bakımdan nefsi iyi tanımak, hilelerini bilmek gerekir. Bir hadis-i şerif meali: (Nefsini tanıyan Rabbini tanır.) [Deylemi]

* Nefsi zayıflatacak birinci ilaç, İslamiyet e uymaktır. Haramların hepsi, dünya malına, mevkisine, zevklerine düşkün olmak, nefsin gıdasıdır. Onu besler, kuvvetlendirirler. Nefs kuvvetlenince, bütün iyiliklerin, güzel ahlakın ve medeniyetin kaynağı olan İslamiyet e saldırır. Din ile, iman ile, Allahü teâlânın emirleri ile alay eder. Çünkü nefsimiz Allah’ın düşmanıdır.
Allahü teâlâ buyurdu ki: (Nefsine düşmanlık ederek bana dost ol!)

* İnsandan en son çıkacak huy, baş olmak, emretmektir. Hanımına emredemezse sokaktakilere olmazsa hayvanlara emretmek ister. İnsana en zor gelen peki demektir. Hep hayır demek ister. Baş olma huyu, can çıktıktan sonra çıkar.

* Allahü teâlâ kendisine karşı yapılan günahları isyanları tevbe edilince affediyor. Ama Habibine karşı, yapılan isyan ve günahları affetmiyor. Peygamber efendimiz celis-i ilâhidir. Vârisleri de öyledir. Onlar celis-i ilâhidir. Onları üzmek çok kötüdür. Sakınmak lazımdır.

* İki şeyden çok korkmalı:
1- İmansız gitmekten.
2- Büyüklerin nazarından düşmekten. Büyüklerin nazarından düşmek yedi kat gökten yedi kat yerin dibine düşmekten beterdir.

* Ölüden ve diriden istifade edebilmek için inanmak ve sevmek lazımdır.

* Evladınıza namazın önemini anlatın ve mutlaka namaz kıldırın. Namaz kılmasına mani her şeyin, felaketine sebep olacağını bilmeli ve bildirmelisiniz. Onun istikbalini garantiye almak, iyi bir Müslüman olması ile mümkündür. Diploma ile istikbal garantiye alınmış olmaz. İyi bir Müslüman olduktan sonra diploma işe yarar. O zaman, hem kendisine hem insanlara daha çok faydalı olur.

* Dünyada saadet, ahirette Cennet, iki şeyle çok kolay olur: Biri, Allahü teâlânın bir sevgili dostuna kavuşmak ve onun tarafından kabul edilmek. İkincisi ise doğru kılınan namaz.

* Bir büyüğü tanıyan zaten namaz kılar. Hem tanımak hem namaz kılmamak olmaz. Böyle tanımak, tanımak değildir. Namazsız ahiret olmaz. Namazsız Allah a kavuşulmaz, namazsız hayat olmaz, namaz her şeyin başıdır. Namazları geciktirmeden kılın. Severek kılın. Şartlarına uygun kılın, güzel numune olun. Çocuklarınıza yemek yiyip içmekten önce, namazlarını vaktinde kılmalarını öğretin.

* Merhamet, doktorun hastasına acıması gibidir. Hakiki merhametli doktor, hastasını kurtarandır. Bir annenin, babanın şefkati de onun merhameti gibi olmalı. Namaz kılmayan çocuğa acımamak, yardım etmemek, yani bu hastalığın çaresine bakmamak hiç merhamet olur mu? Oradaki merhamet gibi görünen şey merhametsizliktir. Çocukları perişan ediyorlar. (Ameliyata giden çocuğa annesi acıdığı için gizli yemek yediriyor. Doktorlar, çocuğu ölümden zor döndürüyorlar.)

* Anne ve baba, eğer evlatlarına büyüklerin sevgisini, İslamiyet’in sevgisini veremiyorsa, onların en baş düşmanıdır. Nefsine düşkün anne ve baba, yani çocuklarını nefsi için seven anne ve baba çocuklarının en büyük düşmanıdır.

* Çocuklarınızı büyüklerin yanına götürün. Çocuklarınızı yanınızdan ayırmayın. Çocuklarınızın hem abisi hem babası olun. Alıştırın, iyi yerlere götürmeye. Çocuğunuza deyin ki: (Aman evladım, ne sen kendini yak, ne beni yak, çünkü evladın yaptığı anaya, babaya gider. Allah korusun, kendin gidersin beni de götürürsün. Yani bu kadar emekler boşa gider. Çünkü anneye ve babaya evladın yaptığı her şey misliyle yazılır, iyilik yapıyorsa iyilik yazılır. Kötülük yapıyorsa kötülük yazılır.)

* Çocuklarımıza Kur’an-ı kerimi öğretelim mutlaka. Kur’an-ı kerim okusunlar. Çocuğuna Kur’an-ı kerim okutan ana babaya da çok sevap yazılıyor.

* Mutlaka çocuklarınıza büyüklerin yani ehli sünnet âlimlerinin kitaplarından bir şeyler okuyun, onların sineleri şimdi tertemiz. Bu ruha, bu sineye şimdi ne konulsa o kalıcıdır. Onlarla beraber kitap okumadan yatmayın. Mutlaka bir şey okuyun.

* Müminin kalbini kırmak çok büyük haramdır. Bir mümin, bir müminin kalbini kırsa 70 defa Kâ’beyi yıkmaktan daha büyük günaha girer. Bunları okumak, öğrenmek lazım.

* Çocuk Allahü teâlânın emanetidir, sahiplenmeyin, İslam terbiyesi verin, dinimizi öğretin. Onlar size bir emanettir. Siz onlardan mesulsünüz. Çok Müslüman onları sahiplenerek azmalarına, yoldan çıkmalarına sebebe olmuşlardır.

* Çocuklarınızı iyi ahlaklı, dini bütünle evlendirin. Güzelliğine değil, malına mülküne değil, itikadına bakın.

* Çocuklarınıza iyi bir isim, Müslüman ismi verin. En önemlisi de dinimizi, dosdoğru öğretin. Ehli sünnet âlimlerinin kıymetli kitaplarından öğretin.

* Çoluk çocuğumuza merhamet edelim, onları ateşten koruyalım. Çırpınırız, oğlum oraya mı gitsin buraya mı gitsin, stajından kursundan helak oluruz. Tamam da, bu çocuk Cehenneme mi gitsin, Cennete mi gitsin? Önce biz bunu düşünelim. Dünya fâni. Böyle kısa bir ömür için o güzel evladı, nasıl kıyar da ateşe atarız?

* Evladına Allah’ı öğretmeyen, evladına Peygamberi öğretmeyen, evladına ateşi öğretmeyen, namazı öğretmeyen, Kur an-ı kerimi öğretmeyen, kul hakkını öğretmeyen baba, evladının hem dünya, hem de ahiret katilidir. Ve dünyanın en merhametsiz babasıdır. Veyahut da dünyanın en merhametsiz anasıdır ki, namaza kaldırmıyor. Efendim, çocuk üşümesin, falan, Allah korusun, merhamet bu değil. Doktor hastasına düşman mıdır ki, canını bıçağın altına yatırıyor. Onu o urdan kurtarmak merhamettendir. Demek ki, anne ve baba ne kadar merhametli ise, evladına o kadar dinimizi öğreticidir. Anne ve baba ne kadar merhametsizse, evladına o kadar dünyayı öğreticidir. Ahireti unutturucudur. Ölçü bu. Kaldı ki, o evlat her günah işleyişte anasına da yazılır, babasına da yazılır. O evlat, her ibadet yapışta, anasına da sevap yazılır, babasına da. Bir ağaç, ya meyve verecek yahut da ateşte odun olacak. Sen meyve mi yetiştiriyorsun, yoksa sobaya gidecek odun mu yetiştiriyorsun?

* Kalbin rızkı, din ilmidir. İnsan okumaz din ilmi öğrenmezse kalbi rızksız kalır. Günah işlemeye başlar, hasta olur ve neticede ölür. Ölmesi demek, Allah korusun kâfir olması demektir.

* Büyükleri yani ehli sünnet âlimlerini arayan, kitaplarının arasında arasın, kitaplarımızın satırları arasındayız, buyuruyorlar. Büyüklerin kitapları ilaç gibidir. İlaç kullanmayan, şifa bulamaz. Allahü teâlâ istiğfar ederseniz imdadınıza yetişirim buyuruyor. Lâ havleyi çok okuyunuz.

* Kendinize değil büyüklere tâbi olunuz, iş ve ahlakınızı düzeltiniz. Masiva ile uğraşan dolap beygiri gibi dolanıp durur.

* Baş olma sevdasına düşen, artık ibadet ve ihlastan sıyrılır.

* Huzursuzluğun kaynağı ikidir: Birincisi bilmemek yani ilmihali okumamak, öğrenmemek. İkincisi bildiğini tatbik etmemek.

* İki kişi bir araya gelince dedikodu, gıybet etmeyin, Allah deyin. Düşüncesi yalnız dünya olan kişilerle görüşmeyin dünya sevgisi size de tesir eder, zorunlu hallerde helâya gider gibi, görüşülebilir.

* Bir mümin kardeşine ait hoş olmayan, bir iş duyarsan yetmişe kadar özür kapısı vardır. [Yani bunu şu haklı sebepten dolayı işlemiştir diye yetmiş tane gerekçe bulmalı.]

* Faydasız konuşanlarla arkadaşlık etmeyin. Bid’at ehlinden haram işleyenden kaçın. İnsanların aybını görmeyin, insanların aybını gören, insanların hedefi olur.

* En büyük tehlike kendinizi tanımamaktır. Allahü teâlânın nimetlerini unutmaktır, kendinizi bir şey sanmaktır.

* Biliniz ki, nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.

* Kâfir de olsa, fasık da olsa hiç kimsenin bedduasını almayın.

* Hakkı bâtıldan ayırmak dünyada en zor şeydir. Bazıları ahirette hak diye sarıldıklarının bâtıl olduğunu görecekler ve yandık diyecekler! Bazıları hakka bâtıl diye hücum edecekler, saldıracaklar ve hüsran içinde kalacaklardır. Bazıları da bâtıla hak diye sarılacaklar ve kahru perişan olacaklar. Bu yüzden, her Müslümana öğretmek için Peygamber efendimiz buyurmuşlar ki:
“Ya Rabbi bana doğruyu doğru olarak bildir ve doğruya uymayı nasip et. Allahım eğriyi de eğri olarak bildir ve ondan kaçınmayı nasip et. Ben bâtıla hak diye sarılmayayım.”

* Katarda olan, gemide olan, uçakta olan ne ise biz oyuz! Çünkü dünya dönüyor demek hareket demektir. Hareket demek bir yere gitmek demektir. Çünkü durmuyor ki devamlı suretle ömür bir yere gidiyor. Bu katarda vakti saati gelenler iniyor gidenler biniyor. Aksi halde her gün ölenler var her gün doğanlar var. Bu katarda olanlar ister saltanatla yaşasınlar, ister üzüntüyle yaşasınlar ne fark eder? Yolcuya siz bütün saltanatı verseniz yolcunun bir şeyi değişecek mi? Ancak saltanat kalana layıktır. Kalıcı olana layıktır. Kalmalıdır da. Bu dünyada bir şey kalmıyor ki. Ne şehirler kurulmuş, ne memleketler alt üst olmuş, ne sevgililer perişan olmuş, neye yaradı? Kalıcı olana talip olmak lazımdır. Anne karnındaki çocuk doğmak içindir. Anne karnında yaşamak için değil! Dünyaya gelen çocuk; insan da ölmek için yaşatılmıştır. Kalıcı değil!

* Her şey niyetle kaim. Her şey niyete bağlı. Niyetsiz hiç bir şey olmaz. Hiç kimse levhalara bakmadan otobanlara yanlış girse ve ömür boyunca gitse, bir yere varamaz, arzu ettiği yerin yanından geçemez. Onun için niyet yol levhası gibidir. Yol levhası sizi arzu ettiğiniz yere götürür. Yoksa, sizi yol levhası bir yere götürmeye mecbur değildir. Siz bakıyorsunuz. Tercihinizi yapıp gidiyorsunuz. İşte niyette öyle. İyi niyetle yaptığımız her iş bizim için sevaptır. Kötü niyetle yaptığımız her şey günahtır. Niyetsiz yapılan da ha var, ha yok. Öyle şey olmaz zaten. Senin niyetin arzunla olmasa bile, mutlaka kalbinden bir istikametin vardır. Olmaz başka türlü, çünkü.

* Gayeniz, maksadınız yol levhası olmak olsun. Ehli sünneti göstermek için, Allahü teâlânın razı olduğu istikameti göstermek için, Peygamber efendimizin sevgisine, rızasına kavuşturmak için yol levhası olun.
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  5.Şub.2008 Sal 09:38:01sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
TheSecrett :

murist :
Bu sabah Forum sayfalarında şöyle bir göz geçirdim.Dine olan bakış,hassasiyet,verilen ehemmiyet ve önemin diğer konulara nazaran,çok geride kaldığı kanısına vardım.Anlam veremediğim durumun Din konularında olan bilgisizliğimizin mi,önem vermeyişimizin mi, yoksa çok önemli bir maneviyat olmayışından mı kaynaklı.Açıkçası buna hiç bir anlam veremedim.Bilmiyor olabiliriz ama öğrenmememiz için bir nedenimiz yoktur.Önemsemediğimizden de değildir(umarım).Ama her gün bir iki cümle kurup onu okuma,öğrenme,bilgi sahibi olma ve Dinimizin gerçeklerini görebilme,insan üzerindeki şart ve farzlarını görüp en azından kendimizin içerisinde bulunduğu konumu görebilme şansımıza çok fazla yardımcı olacağı ve kendimizi tartmamıza vesile olacağı görüşünü savunuyorum.

Murat  abi böyle bir konuya el attığın için seni bütün kalbimle tebrik ediyorum  dediklerinde çok haklısın sana katılmamak elde değil  Çok güsel bir başlık açmışsın. En azından böyle yaparak bir nezlede olsa bazı şeyleri idrak edebiliyoruz bazı şeyler aklımıza geliyor... Bizlere bazı şeyleri hatırlattığın için tekrar tşk edeiyorum Paylaşım için Teşekkürler....


Ben teşekkür ediyorum ve çok mutlu oluyorum okudugunuz için.
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Regardss

Regardss resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  5.Şub.2008 Sal 09:46:06sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

manolya41

manolya41 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  6.Şub.2008 Çar 18:33:18sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Gecti Artik...

Vaktiyle bir beldede, vardi bir müslüman
Kendi eski halini söyle ediyor beyan…
Dar yerden SIKILIRDIM kücüklügümden beri
Lakin düsünmezdim ki, pek dardir kabir yeri…


Bir villada yasardik, genis ve lüks idi pek
Yasadim gaflet ile, bir rüya görene dek…
Söyle ki o rüyada, arabamla son sürat
Giderken kaza yapip, aninda ettim vefat…


Ölüm hic hatirima gelmezdi lakin benim
Halbuki bu kadar cok yakin imis ecelim…
Cenazemi yikayip bir kefene sardilar
Ve sonra bir tabutun icine yatirdilar…


Gözlerim kapaliydi lakin görüyordum
Etrafimdakilerin sesini duyuyordum…
Diyorlardi: “Cok yazik, zavalli pek de gencti”
Garipten bir ses duydum, diyordu: “Artik gecti”


Halbuki daha pek cok isim vardi yapacak
Her birisi bir anda yarim kalmisti ancak…
Islerimi yoluna henüz koymamis iken
Ecelim ne de cabuk eristi böyle erken…


Almamistim evime odun ve kömürümü
Yazik ki gaflet ile gecirmistim ömrümü…
Rabbime kullugumu yapamadim cok yazik
Fakat namaz kilmaga baslayacaktim artik…


Iyi insan olmaya vermistim kati karar
Fakat ölüp dünyadan ayrildim apar topar…


Ah keske namazimi kilsaydim ne olurdu
O anda bir ses duydum: “Gecti artik” diyordu…


Diyordum ki: „Ah keske gecmemis olsaydi“
Hep ibadet etseydim yapmasaydim hic günah…
Nasil oldu YARABBI vuku buldu bu kaza
Hemen basliyacaktim bu günlerde namaza…


Simdi ne yapacagim aman YA RABBI aman!
Ah keske namazimi kilsaydim muntazam…
Avazim ciktiginca bagirmak istiyordum
Lakin hic bir yerimi kipirdatamiyordum…


Gerci ölecegimi biliyordum evvelden
Fakat cok ani öldüm hem de tövbe etmeden…
Az sonra beni alip insanlar omuzuna
Camiye götürdüler cenaze namazina…


Ah nicin hayattayken gitmezdim camiye ben?
Halbuki evimize yakindi pek de hemen…


Bir gün bir arkadasim rica etmisti bana
“Gel camiye gidelim bu öglen namazina”
Itiraz ettimse de o dostum etti israr
Severdim kendisini gittim, verdim karar…


Vardi o gün üstümde aldigim yeni takim
Ciktigimda baktimki burusmus pacalarim…
Gitmedim artik daha camiye bu sebepten
Ah ne gafletteymisim ve cahilmisim hepten…


Geriye dönüs yok ki telafi eyliyeyim
Bunca günahlarimla ben simdi neyliyeyim?


Hemen basliyacaktim tam bes vakit namaza
Ve tövbe edecektim olmasaydi su kaza…
Bilseydim böyle ani vefat edecegimi
Yapardim layikiyla HAKKA ibadetimi…


Böyle hayiflanirken ses duydum bir aralik
Yine ayni o sesti, diyordu: „Gecti artik“
Cenazemi kildirip sordu ki imam bizzat:
„Nasil biliyorsunuz bu sahsi ey cemaat“?


Coklari cevap bile vermedi bu suale
Ah keske düsmeseydim bu günkü kötü hale…
Haklarini yemistim cünkü ben cok kisinin
Hic iyi derlermiydi onlarda benim icin…?


Helallesmek üzere etmistim halis niyet
Lakin geldi ecelim olmadi buda kismet…
Keske daha önceden yapmasaymisim bu isi
O sesi duydum yine: “Gecti artik ey kisi”


Siddetli bir yagmurda yagiyordu o ara
Ben tekrar kaldirildim islanmis omuzlarda…
Cemaat tabutumu egik halde tasiyor
Anladim ki bu yokus mezarliga cikiyor…


Tabuttan iceriye sizmisti o yagmurlar
Sulardan kefenim de islanmisti bir miktar…


Onlar beni tasirken mezarligin yönüne
Kimi piyasadaki durgunlugu söylerken…
Kimi de bahsederdi dün aksamki filimden



Ah konusabilseydim derdim ki:
„Aman sakin“
Gaflete dalmayin ki eceliniz pek yakin
Iste ben ani öldüm tövbe bile etmeden…
Siz bari tövbe edin bu firsat elde iken


Ah keske geri dönmek mümkün olsaydi sayet…
Gece gündüz RABBIME ederdim hep ibadet
Ben böyle söylenirken duydum yine o sesi:
Diyordu: „Gecti artik, yok simdi faidesi“


Mezarliga gelince tabuttan cikararak…
Bir cukurun icine koydular tek olarak
Kabrim idi burasi karanlik dar bir mahal…
Kabre girecegimi etmezdim hic de hayal


Yer yer su birikmisti kabrimin dip kismina…
Sanki söyle diyordu girince mezar bana:
“Ey kisi bu karanlik ve dar yer senin kabrin”
Hazirliksiz geldinse yamandir simdi halin
Bilmezmiydin ölünce varacak yer burasi…
Simdi pisman olsan da asla yok bir faydasi


Dostlarim tahtalarla üstümü örttü hemen
O karanlik kabirde tek basima kaldim ben…


Diyordum „Ey Allahim bir firsat daha yokmu“?
Sana halis kul olup düzelteyim yolumu…
Asla günah islemem secdeden kalkmaz basim
Yeterki bu firsati tani bana Allahim…


Önce ses yeniden “Gecti artik” deyince
Cirpinmaya basladim kuvvetim yettigince…
Meger bu rüya imis uyandim yataktayim
Ter icinde kalmisim cirpinip durmaktayim…


Dedim: “Elhamdüllillah, ölmemisim ben meger”
Halim nice olurdu, gercek olsaydi eger?
O günden Itibaren bes vakit kildim namaz…
Cünkü bana bu rüya oldu büyük ikaz


Dedim ki: “Ey Allahim sükürler olsun sana
Kavustum bu rüyayla ilahi ikazina”
Akli basa devsirip yapmali ibadeti
Verilmez her insana böyle ikaz nimeti


Ecel ani geliyor düsünüp ibret alin
Bu dünya bir köprüdür oyalanip kalmayin…
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Harwest

Harwest resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  7.Şub.2008 Per 09:53:36sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  7.Şub.2008 Per 11:08:48sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

İNSANIN YARATILIŞ SEBEBİ

51/56: Ben cinleri ve insanları sadece Bana ibadet etsinler diye yarattım.
2/21: Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki korunabilesiniz.

İnsanları ibadet etmeleri için yaratan Cenâbı Allah, onlardan yapmakta oldukları zorunlu ibadetin dışında şuurlu ibadete geçerek kulluk etmelerini istemektedir. Gerçeği öğrenerek Allah ın kulu olduğu bilincine kavuşan insan, Cenâbı Allah a övgü ve yüceltme duyguları ile hamd ve şükür etme mutluluğuna erişir. İlâhî Güzellik ve Sevginin Kaynağı Yüce Yaratıcı sına özlem ve isteyiş ile dopdolu olan kul, Yaratan ın da karşılık vermesi ile İlâhî Mutluluk a kavuşur. Fecr 89/2730: " Ey sükûna kavuşmuş benlik! Dön Rabbine, razı edici ve razı edilmiş olarak. Gir kullarımın arasına. Gir cennetime. "

CC sohbet icin buraya
 <<123456789101112 13141516171819202122>>
Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir