ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
8 Haziran 2024, Cumartesi 14:45   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Mühim Mevzular > Felsefe, Din, İçsel meseleler
forum sohbet oyun basliklari
   Din ve insan
 <<1...1011121314151617181920 2122>>
Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  25.Eyl.2008 Per 02:48:24sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  14.Nis.2009 Sal 00:01:50sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Hoş geldin Efendim(Kutlu doğum Haftasi)

Prof. Dr. Selim Hancıoğlu

Hayata gözlerimi açtığımda Allah ın adıyla Senin adını bir arada duydum. Sağ kulağıma ezan, sol kulağıma kâmet okundu.

Kur ân-ı Kerim den tefe ül tutup adımı, Muhammed koydular. Güzel sesli bir hâfız Seni anlatıyordu bana: "Çevre yanuma gelüp oturdular / Mustafa yı birbirine muştular / Didiler oğlun gibi hiçbir oğul / Yaradılalı cihân gelmiş değil / Bu senin oğlun gibi kadri cemîl / Bir anaya virmemişdir ol Celîl." Dibi derin gecenin karanlığına girmeden önce bir kez daha Senin nurunla aydınlanıp âdeta Seninle vedâlaştım. Salavat getirmeyi, suyu oturup içmeyi, yemeğe besmeleyle başlayıp bitirince elhamdülillah demeyi, sağ tarafıma dönüp uyumayı, yemeği sağ elimle yemeyi, yemeklerden önce ve sonra ellerimi yıkamayı, sokakta, yolda, okulda herkese selam vermeyi, tebessüm etmeyi, dişimi fırçalamayı, tabağımdaki yemeği bitirmeyi ve daha pek çok şeyi Senin kutlu sözlerinden öğrendim. Böylece hem mutlu ve sağlıklı bir hayata kavuşma hem de Senin yaptıklarını yaparak rehberliğinin bereketinden istifade etme imkânı buldum. Yıllar geçti... Okuduğum her kitapta Seninle karşılaştım. Kitapların girişinde Allah a hamd ve senâ ile, Sana salât ve selam vardı. Bir hayat boyunca bizimle yaşıyordun. Bizim dünyamızdaki güzelliklerin ayakta kalması için âdeta bize mübarek bulutunun gölgesini salıyordun. Türkçenin güzelliklerini, Senin güzel ismini anarak öğrenmek ne büyük bahtiyarlıktı. Yunus un güzel Türkçesiyle bir daha tanıdım Seni: Yedi kat gökleri seyrân eyleyen / Kürsünün üstünde cevlân eyleyen / Mi râcında ümmetini dileyen / Adı güzel kendi güzel Muhammed (Yunus)

Hele o başımızı rüzgâra kapılan şakayıklar gibi bir o yana bir bu yana sallayarak okuduğumuz "güzel" İlâhî yok mu!.. "Canum kurban olsun Senin yoluna / Adı güzel kendi güzel Muhammed / Gel şefâat eyle kemter kuluna /Adı güzel kendi güzel Muhammed."

Muhammed ül Emin sin...

Bir avuç çocuktuk Mahalle Mektebi nde. Oturup büyük bir heyecanla Senin kutlu adını en güzel yazma yarışına girerdik. Mim ha mim dal... Muhammed den muhabbetin hâsıl olmasını sayılara döker, ebcedle bir oyuncak gibi oynardık. Temiz sinelerimize her şeyden önce Seni yerleştirdik: "Bir ismi Mustafa bir ismi Ahmed / Allahüme salli alâ Muhammed / Rûz-ı mahşerde bize eyle meded / Allahüme salli alâ Muhammed."

Şiirlerle, duâlarla, övgülerle adını binlerce kitaba yazdık. Sîreler, Mucizât-ı Nebîler, Mi râcnâmeler, Hicretnâmeler, Gazavât-ı Nebîler, Esmâ-i Nebîler, Mevlîdler, Hilyeler, Şefaâtnâmeler, Kırk Hadisler, Yüz Hadisler, Bin Hadisler.... Hoca Ahmed Yesevî ler, Mevlânâ lar, Hacı Bektaş lar, Hacı Bayram lar, Fuzûlî ler, Nâbî ler, Niyâzî ler, Gâlib ler, şiir mecmualarını Senin güzel isminle süslediler. Şair diyor ki: "Na tdan gerçi ümîd-i şu arâ / İntisâb etmedir ey şâh Sana". İşte biz de hangi vesile olursa olsun, hep Seni anmak için fırsatlar aradık; Sana bağlılığımızı ve muhabbetimizi bildirmek için yarıştık...

Uzun kış gecelerinde babaları cepheden bir daha dönmeyen çocuklar, dedelerinden Muhammediye yi, Ahmediye Şerhi ni, Kara Davut u ve Delâil-i Hayrat ı, Hazreti Ali nin cenklerini dinlediler. Bütün bir cemiyyet, Senin ve sahabilerinin, Hak dostlarının kahramanlıklarıyla bir diriliş şerbetine kavuştu. Ömer lerin, Hamza ların, Ali lerin birer ümit kahramanı olarak yetim çocuklara varlık ve dirlik kaynağı oldular. Tıpkı şairler gibi, tarihçiler de Senin hayatının en ince ayrıntılarını anlatmak için kaleme sarıldılar. Hattatlar, maharetlerini ortaya koyup kutlu ismini en güzel yazma yarışına girdiler. Müzehhipler göz alıcı renkler ve nakışlarla kırk hadis mecmualarını süslediler. Ve nihayet müzisyenler, na t, tevşîh, salâ, salat ve salat-ı ümmiyelerle gökkubbede "bâkî kalacak âhenk örgüleri" ördüler: "Es-salâtu ve s-selâmu aleyke yâ Habîballah / Es-salâtu ve s-selâmu aleyke yâ Resûlallâh / Es-salâtu ve s-selâmu aleyke yâ Nebiyallâh..."

Kırk Hadisler, toplum fertleri arasında saygı, sevgi ve anlayışın teminatı oldu. "Rahmetim gazabımı geçti", "İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır", "Allah, insanlara acımayanlara merhamet etmez", "Güzel sözler sadaka yerine geçer", "Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, sevindiriniz, nefret ettirmeyiniz" gibi pek çok hadis-i şerif, affı, anlayışı, sevgiyi, dostluğu, merhameti, yardımı bütün bir insanlığa ahlakî bir sorumluluk olarak telkin etti. Birbirini yok eden, insanlığa acımayan ve önüne gelen her şeyi yakıp yıkan bir dünya, bir süre sonra Senin "insanlık medeniyetine" verdiğin mesajlarla yıkandı, aklanıp paklandı. Yunus un: "Dövene elsiz gerek / Sövene dilsiz gerek / Derviş gönülsüz gerek / Sen derviş olamazsın" dediği gibi, "elsiz", "dilsiz" ve dünyaya karşı "gönülsüz" erenlerin saadet solukları bütün bir dünyayı çevreledi. Adalet, emniyet, güven ve merhamet dalga dalga yayıldı. Ama Senin soluklarından uzaklaştıkça, dünyamızı yeniden kara bulutlar kapladı. Dört bir yanda var olma mücadelesini yaşadığımız günlerde, hep Allah a dayanıp yeniden Senin şefâatini istedik. Zor günlerdi onlar. Mehmed Âkif in feryâdı ondandı: "Yıllar geçiyor ki yâ Muhammed / Aylar bize hep muharrem oldu! / Akşam ne güneşli bir geceydi.../ Eyvâh, o da leyl-i mâtem oldu!" "Allah için, ey Nebiyy-i mâsûm / İslâm ı bırakma böyle bîkes, / İslâm ı bırakma böyle mazlûm."

Ruh susuzluğunda Seni andık. Susuzluk, bütün bir cemiyetin ruh ve manâ köklerini kurutmuştu. Ellerini uzatıp sahabinin kana kana içtiği parmaklarının iştiyakını duyuyorduk: "Şimdi Seni ananlar / Arıyor ağlar gibi.../ Ey yetimler yetimi, / Ey garipler garibi! / Düşkünlerin kanadıydın / Yoksulların sahibi; / Nerde kaldın ey Resûl, / Nerde kaldın ey Nebi?" (Arif Nihat Asya)

Bir nesil, Senin uğruna geçici hayatı tepme yarışına girdi. Dost da Sendin, sevgili de Sen. Seni bir kez hayâlinde görmek isteyen âşıklarla doluydu çevren: "Hicranla yandı gönlüm hâlimi sormaz mısın? / Dil ucuyla olsun melâlimi sormaz mısın? / Bilmem ki yoksa, dost vefâsından şüphen mi var! / Lütfedip bir kere hayâlimi sormaz mısın?" (M.F. Gülen) Sultan I. Ahmed, Senin mübarek ayak izini başında taşımak için bir sorguç yaptırmıştı: "N ola tacım gibi başımda götürsem dâimâ / Kademi resmini ol Hazret-i Şâh-ı Rusülün / Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sâhibidir / Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün." Senin âşkın şairlerin şahlara, vezirlere kafa tutmasına yol açtı. Mescid-i Nebî ye yaklaşan kâfilede ayaklarını Senin mübarek beldene doğru uzatan veziri, şair şöyle azarlamıştı: "Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-ı Hudâ dır bu / Nazargâh-ı İlâhîdir makâm-ı Mustafâ dır bu." (Nâbî)

Senin mübarek saçının bir tek telini yere düşürmeyen ve onu asırlarca saklayarak Sana olan saygısını daima diri tutan âşıkların vardı. Yıllar sonra, bu soylu milletin son sultanlarından II. Abdülhamid Han ın Medine ye demiryolu döşenirken, rûh-ı azîzine hürmeten raylara keçe döşemesi de aynı ruh güzelliğini ortaya çıkarmıştı. Âleme teşrifinle birlikte, nice şair Senin için en güzel sözleri söyleme yarışına girmişti. Söz sultanları, Senin vasfını, el değmemiş incileri manâ ipliğine dizmek için ihsan ve lütuf ânını kollamak için bir ömür boyu anlam avcılığına çıktılar. Geceleri sabaha kadar Muhammedî esintilerin ilhâmını bekleyip durdular. İnim inim inleyip: "Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Resulallah!" feryatlarıyla yeri göğü çınlattılar.

İki cihan sultanısın...

"Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammedsin efendim / Hak dan bize sultân-ı mü eyyedsin efendim." diyen Şeyh Gâlib, Osmanlı nın son derin nefesiyle, Senin aşkından döne döne inlemişti. Sen bütün imdat haykırışlarına şifasın yâ Resulallah! Hicranla yanan âşıkların sinesine devâsın yâ Resulallah!.. Sen varlık âleminin yaratılan ilk nuru ve âlemlerin yaratılış sebebisin efendim. Sıdk u vefâ madenisin, iki cihân sultanısın efendim. "Mustafa nın cânı oldu ibtidâ / Evvelinde anı yaratdı Hudâ." (Kaygusuz Abdal) diyen şairin sözündeki hakikatsin efendim. Peygamberler serveri, dinin direğisin; âlemlerin övünç kaynağı ve ümmetine imân hil atini giydirensin efendim. Şefaat sahibisin, gönüllerin tabibisin ve Hakk ın habibisin, Sen İlâhî aşkın menbâısın efendim. Alnın dolunaydır Senin, kaşın nahif bir hilâl, mübarek yüzün bir güneş ve saçın Mi râc gecesi... Yeryüzünün bütün çiçeklerinin kokusudur terin, gül-i Muhammed in usâresidir. İşte bundandır bülbülün güle aşkı, âh u figânı... Ondandır güllere üşüşmesi bülbüllerin...

Sen o gülsün, biz ise etrafında halkalanmış nâlân bülbülleriz efendim. Sen peygamberlerin sultanısın, Allah ın bize rahmetisin, nurunla kâinâtı aydınlatansın. Habîbsin, fahr-i âlemsin, habîb-i ekremsin, şâh-ı dinsin, fahrü l-mürselînsin, nübüvvet gülüsün, emînsin, ruha şifâsın efendim. Muhammed sin, Mustafa sın, Mahmud sun, Ahmed sin, Nebî sin, Şefî sin, Server sin, Habibullah sın, Hayrülbeşer sin, imân bünyâdısın, dinin metâısın, peygamberlerin hüccetisin efendim. Mübarek alnın dolunaya, kaşın hilâle benzer. Saçın mirâc gecesi, yüzün güneşe benzer. Yeryüzündeki bütün çiçeklerin kokusudur mübarek terin. Kutlu kademindeki bir toza yüz sürmek ve onu gözlerine sürme diye çekmek için şâhlar, gedâlar kapında toz toprak içinde yuvarlanmaktadır efendim.

Sen, peygamberler kervanının başısın, hakikat denizinin dürr-i yektâsısın. Hakkın nice gizli sırlarına mahremsin. Fütüvvetin tacısın, velâyetin mahremisin, nübüvvetin hâtemisin efendim. Âşıklara aşkın kaynağısın, fâkihlere nassların pınarısın, velilere hidayet rehberisin, ehl-i Hakka ilhâmsın, yetîmlere şefkat elisin, yolculara yoldaşsın, kölelere ihvânsın, dertlilere devâsın efendim. Gaziler, yalın kılıç "Muhammed e salâvât" deyip düşman üzerine Seninle yürürler. Ordular, askerlerine Senin ism-i şerifini verirler. Dâimâ Allah ın salât ve selâmı üzerine olsun. Hakkında medh ü senâda bulunan herkesin ömrü uzasın. "Her dem yeniden doğarız / bizden kim usanası" diyen şairin ağzına sağlık! Hoş geldin Efendim!..

Allah bizi onun şefkatli kollarindan uzak tutmasin..

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

scarlett3

scarlett3 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Nis.2009 Sal 02:31:36sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

 

Alemlerin Nur unu anan , ALLAH (cc.) senden de razı olsun.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  5.Haz.2009 Cum 14:33:33sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Kuran’daki din zor değil.
Kuran’daki dini, Allah’ın söylediklerini uygulamaya, ibadet etmeye çalışırken görüyorum ki, etrafımdaki insanlar “Bu senin yaptığında ibadet mi? ” diyorlar, çünkü yaptıklarımla sözde din adamlarının yazdıkları kitaplarda anlatılanlar arasında dağlar kadar farklar var. İster Kuran’dan başka her türlü mezhep kitabını esas alan insanlar olsun, ister dinle hiç alakası olmayan insanlar olsun şaşırıyorlar.

Kulaktan dolma bilgiler, her gün televizyonda denk geldikleri çok meşhur(!) ve itimat edilen hocaların ve uydurma mezheplerin kitaplarının; dinin nasıl uygulanması, ibadetlerin nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili uydurdukları, Kuran’da olmayan bir yığın zorlama, insanların gözündeki dini uygulanması imkansız bir şeymiş gibi gösteriyor. Suyun nasıl içilmesi gerektiğinden tutun, evden hangi ayakla çıkılması gerektiğine, saçın nasıl taranması gerektiğinden tutun ne renk, nasıl kıyafet giyinilmesine kadar bir yığın zorlayıcı uydurma, Allah’ın diniyle alakası olmayan ve yapılmadığı taktirde yapmayanı kafir ilan ettiren saçmalıklar var. Kuran’a göre nasıl yapılacağı aslında serbest bırakılmış bir çok durum, sınırları belirlenmiş bir yığın zorlama duruma dönüştürülüp, insanların kafasını karıştırıyor, onların gerçek dine yaklaşmasına engel oluyor.

Bugüne kadar Kuran’ın okunamayacak, uzak durulması gereken bir kitap ve bunun yanında sözde din alimlerinin uydurmaları uyulması gereken dini kaynak olarak gösterilmiş olması, bizi Kuran’dan uzak tutuyor. “Kuran okuyorum, size, kolay ve kendi rahatı için kolaylaştırılmış gibi görünen bütün bu ibadet etme şeklimi kendi kendime Kuran’dan çıkarıyorum, çünkü zaten Kuran kolaylıkla anlaşılır. ” deyince de büsbütün şaşırıyorlar. Ki anlaşılması kolay ve öğüt alınacak bir kitap olduğu Kuran’da da sıkça yer alıyor;

“Yemin olsun ki, biz, Kur`an`ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? ”
54-Kamer Suresi-17. ayet

Çünkü Kuran birinci seviyede yanına yaklaşılmaz, ikinci seviyede de yaklaşılsa bile anlaşılmaz bir şey olarak asırlarca uydurma tarikatların şeyhleri, sözde din adamları ve mezhep imamlarınca bize söylenip durdu. Kuran’ı okuyarak, ibadetlerimizi gereğince yaptığımızda da bu sefer, “Siz dini kendinize göre değiştiriyorsunuz, dinde kendinize göre reform yapıyorsunuz, dini sosyeteye, moderniteye göre şekillendiriyorsunuz. ” sözlerine maruz kalıyoruz. Halbuki bu uygulamaya çalıştığımız din moderniteye göre şekillendirme veya reform değil Kuran’da anlatılanın ta kendisi. Çünkü Allah’ın merhametiyle zaten kolay olan Kuran’daki din; ne Kuran’ı sadece musikisi için dinleyen, kendi uydurdukları zorluklara uyulmasını dine sadakat ve takva olmak gibi gören mezhepçi insanların kafalarındaki dinle örtüşüyor, ne de şu ana kadar Kuran’ı okumaya yeltenmeyip ordan burdan duyduklarını esas dinmiş gibi algılayan dinle hiç alakası olmayan insanların kafalarındakiyle örtüşüyor. İki tarafta bilmiyor ki esas dinin kaynağı Kuran.

İbadetimin kolaylığını görüp dil uzatırken aslında Allah’ın dinine dil uzatmış olan insanlara benim burda yazmaya çalıştığım cevaptan bin kat daha güzel olanı yine dinin tek kaynağı Kuran ayetlerinde var;


“... Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez... ”
2-Bakara Suresi-185. ayet

“Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez... ”
2-Bakara Suresi-286. ayet

“... Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredebilesiniz. ”
5-Maide Suresi-6. ayet

“Sana, en kolay olanı kolaylaştıracağız. ”
87-Ala Suresi-8. ayet

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  5.Haz.2009 Cum 14:37:35sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
İmani Kuvetlendirmek için ne yapmali..

İmanı kuvvetlendiren, tadını hissettiren çok şey vardır. Bazılarını bildirelim:

1- Güzel ahlaklı olmak.

2- Hep Allahü teâlâyı hatırlamak.

3- İhlaslı olmak.

4- Cömert olmak.

5- Elinde olmadan, büyük belalara maruz kalmak. (Salih kimse için)

6- Haramlardan kaçmak.

7- Küfre düşmekten çok korkmak.

8- Sevdiğini Allah için sevmek, sevmediğini Allah için sevmemek.

9- Salih olmak.

10- Namaza çok önem vermek.



Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:



(İmanı en kuvvetli mümin, güzel ahlaklı olandır. Yanına herkes kolayca yaklaşır, geleni gideni çok olur. Herkesle iyi geçinir. Çevresi ile iyi geçinemeyen de hayır yoktur.) [Taberani]

(Nerede olursa olsun, Allahü teâlâyı unutmayanın imanı kuvvetlidir.) [Beyheki]

(Allah için yaptığı işlerde kınanmaktan korkmayan, ameli ihlaslı olan, iki işten biri ahirete, diğeri dünyaya faydalı olsa, ahirete faydalı olanı tercih edenin imanı kuvvetlidir.) [Deylemi]

(Kur"an okumak ve Allah"ı zikir imanı kuvvetlendirir.) [Deylemi]

(En şiddetli bela, enbiya, evliya ve benzerlerine gelir. Kişi imanının sağlamlığı nispetinde belaya maruz kalır. İmanı sağlam ise belası şiddetli, imanı zayıf ise hafif olur.) [Tirmizi]

(Müslüman cömerdin imanı kuvvetlidir.) [Deylemi]

(Allah korkusundan dolayı harama bakmayan imanının tadını alır.) [Taberani, Hakim]

(Allah"ı ve Resulünü her şeyden çok seven, yalnız Allah"ın sevdiklerini seven ve küfre düşme korkusu, ateşte yanma korkusundan çok olan kimse imanın tadını bulur.) [Buhari]

(Üç şey imanın tadını artırır: Allah ve Resulünü her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen müslümanı Allah rızası için sevmek ve Allah"ın düşmanlarını sevmemek.) [Taberani]

(İyilik edince sevinen, günah işleyince üzülen imanlıdır.) [Taberani]



Sabah ve akşam şu duayı okuyan şirke düşmekten kurtulur ve imanı kuvvetlenir:

(Allahümme inni euzü bike min en üşrike bike şey-en ve ene a"emü ve estağfirü-ke li-ma la-alemü inneke ente allamül-guyub) [İ. Ahmed]

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  5.Haz.2009 Cum 14:50:45sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

       Herkesin bildiği ama hesabina gelmediği ölüm konusuna biraz değinmek istedim.Çok yakinimiz sevip saydiğimiz biri ölmediği süre zarfinda çoğu zaman öleceğimiz aklimiza gelmez.Oysa günde binlerce insan ölüyor ama ruhumuz bile duymuyor...Ölümden kaçis yoktur ve ölüm sonrasi herseyin hesabi  sorulacaktir.
Peki neden öleceğiz?..
      Bu soruyu düşünen ve cevabi bilenlerimizde çok ama ölmeyecek gibi umursamaz tavir takiniyoruz.Bende Kuran-i Kerimden ölüm ile alakali bir kaç ayet yazmak istedim.
 

Her insan ölümü tadıcıdır

Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı? Senin ölmenle rahata kavuşacaklarını mı sanıyorlar? (ENBİYA/34)

Allah, sizi yarattı, sonra da sizi öldürecektir. İçinizden kimi de, biraz bilgiden sonra eşyayı önceki bildiği gibi bilmesin diye, ömrün en kötü çağına kadar yaşatılır. Şüphesiz ki Allah çok bilgili ve büyük kudret sahibidir. (NAHL/70)

Sonra siz bunun ardından, muhakkak ki öleceksiniz. (MÜ MİNUN/15)

Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz. (ENBİYA/35)

Sen elbette öleceksin, onlar da elbette öleceklerdir. (ZÜMER/30)

-

Yaşatan ve öldüren Allah tır

Öldüren de dirilten de O dur. (NECM/44)

Hiç şüphesiz, göklerin ve yerin mülkü Allah ındır. O, diriltir de, öldürür de. Size O ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı. (TEVBE/116)

Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O hem yaşatır, hem öldürür. O sizin de Rabbiniz, sizden önceki babalarınızın da Rabbidir. (DUHAN/8)

Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez. (VAKİ A/60)

-

İnsan ne kadar ölümden korunmaya çalışsada kaçış yoktur

Her nerede olursanız olun ölüm size yetişir, son derece sağlam kaleler içinde de bulunsanız yine kurtulamazsınız. Onlara bir iyilik erişirse "Bu, Allahtandır" derler, bir kötülüğe uğrarlarsa, "Bu, senin yüzündendir." derler. Ey Muhammed! De ki: "Hepsi Allah tandır." Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanaşmıyorlar? (NİSA/78)

Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa (erkek veya dişi oluşunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır. (LOKMAN/34)

De ki: "Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra görünmeyeni ve görüneni bilene döndürüleceksiniz. O size (bütün) yaptıklarınızı haber verecektir. (CUM A/8)

De ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermez. Vereceğini var saydığınız takdirde de ancak pek az faydalandırılırsınız." (AHZAB/16)

-

 

İman edenler müslüman olarak ölmeyi isterler

"Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, benim canımı müslüman olarak al ve beni salih kulların arasına kat!" (YUSUF/101)

De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir. (EN AM/162)

"Senin bize kızman da sırf Rabbimizin âyetleri gelince onlara iman etmemizden dolayıdır. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve canımızı müslüman olarak al." derler. (A RAF/126)

-

İnkarcıların öleceklerini anladıkları zaman ettikleri tövbe kabul olmaz

Yoksa günah işleyip de kendisine ölüm gelince: "İşte ben şimdi tevbe ettim." diyen kimselerin tevbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır. (NİSA/18)

-

 

Allah kafir olarak ölenleri azaplandıracaktır

Muhakkak ki inkâr edenler ve kâfir oldukları halde de ölenler, yeryüzü dolusu altın fidye verseler bile hiç birisinden asla kabul edilmeyecektir. İşte dayanılmaz azab onlar içindir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur. (AL-İ İMRAN/91)

-

 

Ölümden sonra dirilme için Allah doğadan örnekler vermektedir

Rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O dur. O rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları yüklenince, onu kurak bir memlekete gönderir, sonra onunla yağmur yağdırır ve onunla her çeşit ürünü yetiştiririz. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltiriz. Gerekir ki düşünür, ibret alırsınız. (A RAF/57)

O, ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır ve toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız. (RUM/19)

Rüzgârları gönderip bir bulut kaldıran da Allah tır. Derken biz o (bulutu) ölmüş bir beldeye sevketmişizdir. Böylece yeryüzüne ölmünden sonra onunla hayat veririz. İşte o dirilme de böyledir. (FATIR/9)

Gece ile gündüzün değişmesinde ve Allah ın gökten bir rızık sebebi olan yağmuru indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârları yönlendirmesinde aklını kullanan bir topluluk için nice deliller vardır. (CASİYE/5)

Şüphesiz ki taneleri ve çekirdekleri yaran Allah tır. O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkaran O dur. İşte Allah budur. O halde nasıl yüz çevirirsiniz? (EN AM/95)

Hem bir delildir onlara ölü toprak. Biz ona hayat verdik ve ondan taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar. (YASİN/33)

Biliniz ki Allah yer yüzünü ölümünden sonra diriltir. Belki aklınızı kullanırsınız diye size âyetleri açıkladık. (HADİD/17)

Ey insanlar ! Eğer öldükten sonra dirilmekten şüphede iseniz, (bilin ki) ne olduğunuzu size açıklamak için şüphesiz biz sizi topraktan, sonra nutfeden (spermadan) sonra bir alekadan (embriodan) sonra yapısı belli belirsiz bir et parçasından yaratmışızdır. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkartırız, sonra sizi, olgunluk çağına erişmeniz için bırakırız. Bununla beraber kiminiz öldürülür, kiminiz de önceki bilgisinden sonra, hiçbir şey bilmemek üzere, ömrünün en fena zamanına ulaştırılır. Bir de yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat biz onun üzerine su indirdiğimiz zaman, harekete geçer, kabarır ve her güzel çiftten bitkiler bitirir.(HAC/5)

Allah gökten bir su indirdi ve onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat verdi. Şüphesiz ki bunda dinleyen bir millet için büyük bir ibret vardır. (NAHL/65)

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akıp giden gemide, Allah ın yukarıdan bir su indirip de onunla yeri ölümünden sonra diriltmesinde, diriltip de üzerinde deprenen hayvanları yaymasında, rüzgarları değiştirmesinde, gök ile yer arasında emre hazır olan bulutta şüphesiz akıllı olan bir topluluk için elbette Allah ın birliğine deliller vardır. (BAKARA/164)

Şimdi bak Allah ın rahmetinin eserlerine! yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphe yok ki O, mutlaka ölüleri diriltir. O her şeye kâdirdir. (RUM/50)

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  5.Haz.2009 Cum 14:57:59sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

İsraf yani savurganlik hakkinda Hadis ve yorumlar..
 
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İktisat eden zenginleşir, israf eden fakirleşir.) [Bezzar]

(Kıyamette herkes, şu dört suale cevap vermedikçe hesaptan kurtulamaz:
1- Ömrünü nasıl geçirdi?
2- İlmi ile nasıl amel etti?
3- Malını nereden, nasıl kazandı ve nerelere harcetti?
4- Cismini, bedenini nerede yordu, hırpaladı?)
[Tirmizi

(Yiyip için, giyinin ve tasadduk edin. Fakat israf ve kibirden sakının!) [Buhari]

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  5.Haz.2009 Cum 15:03:45sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Cemal Kuru - Ah Kabrimin İlk Gecesi
Kazıldıkça serin olur
İçine giren kaybolur
Ah kabrimin ilk gecesi

Kabir kurdu acı olur
Başlarının tacı olur
İlk gecesi acı olur
Ah kabrimin ilk gecesi

Sevdiklerim kabrim kazar
Baş taşımda adım yazar
Uyuyan dertlerim azar
Ah kabrimin ilk gecesi

Kabir evler sıra sıra
Kara toprak kara kara
Karanlıkta ışık ara
Ah kabrimin ilk gecesi

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  5.Haz.2009 Cum 15:09:08sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Ateş çukurunun kenarında mıyız?

DAHA isimlerini unutmadık. Hepsi birbirlerine ne de çok benziyorlardı. Bıyıkları yeni terlemiş civan, yiğit, dağ gibi delikanlılardı. Kimisinin annesi, kimisinin babası, kimisinin nişanlısı, kimisinin hanımı veya kimisinin kimsesi... Bekliyordu. Hep bekleyecekler...


Canımızı, gençlerimizi toprağa yeni verdik. Doğrudur her birinin kabrinde bir gül olacak. Bahçemsi mezarlarında kanayan rengiyle... Belki gece bülbül ağaran vakte kadar ağlamayacak ama anneleri bir ömür boyu ağlayacak. Seher olmayacak onlara, hiç seher olmayacak. Anneleri için hep zifiri bir karanlık olacak. Kahredici, öldürücü, isyan edici kurşunların vızıltısı bir ömür takip edecek. Her an gencecik vücutları vuran kurşunlar annelerin beyninde kalleşçe vızıldayacak.

* * *

Şehitlere ağlanmazmış. Şehit için ağlanmazmış. Kalleşliğe, vicdansızlığa, tuzağa, çaresizliğe ağlanırmış.

Doğrudur şehide ağlanmaz. Zira Hz. Peygamber (SAV) kucağını onlara açmış beklemektedir. Bekleyecek de. Artık O na (SAV) misafirsiniz, O nunla berabersiniz. Peygamber göğsünden sıcağı var mıdır? Bakınız sizi vuran kurşunların hemen ötesinde daha vücudunuz soğumadan Hz. Peygamber (SAV) size kapıyı açtı. "Siz benimlesiniz artık, siz bendensiniz artık" diyor. Sizler duyuyorsunuz; çünkü sizin için perdeler kalktı. Sonsuz bir rahmet bahçesindesiniz.

Bir gece yarısı uzak dağlarda vurulan bizdik. Siz değildiniz çocuklar. Siz hiç vurulmadınız. Yüreklerimizdesiniz, içimizdesiniz, duamızdasınız, dudaklarımızdasınız, gözyaşımızdasınız. Siz yaşındaki çocukların yüzüne baktığımızda yutkunduğumuz yerdesiniz.

Asil bayrağa sarılı vücutlarınız mezarlığa giderken el salladık size. Güle güle dedik. Gidin siz, arkanızdan biz geleceğiz dedik. Belki bizi görmediniz, belki de gördünüz. Ekranların başındaydık. Yutkunduk. En çok gece yarısı orada tuzağa düştüğünüz o yerde yanınızda olamadığımıza yandık. Ona gözyaşı döktük.

Toprağa gömülürken siz, Fatihalarımızı da sizinle gömdük. Şehitler ölmez ki dedik. Evet, siz şehitsiniz. Çünkü siz mazlumdunuz, asil bir niyetle oradaydınız. Annenizi, eşinizi, çocuğunuzu özlüyordunuz. Sinsice vuruldunuz. Allah ınız, kitabınız, peygamberiniz, kıbleniz, ezanınız, secdeniz, orucunuz, bayrağa aşkınız vardı. Sevdanız vardı. Vatan borcu namustur demiştiniz. Sizi böyle gömdük. Gelemezsek de mezarlarınıza. Birkaç damla su dökemesek de o toprağınıza, bilin ki yağmurları yerimize vekil kıldık. Siz ağlar mısınız yerimize o topraklara dedik.

Uşaklıydınız, Eskişehirliydiniz, Karslıydınız, Adıyamanlıydınız, Gaziantepliydiniz, Afyonluydunuz, Orduluydunuz, Konyalıydınız, yan yanaydınız... Şimdi ahirette cennet bahçesinde inşallah yan yanasınız. Çanakkale ovasındaki şehitlere ne kadar da benziyorsunuz. Oraya bir bakın hele, Ankaralı, Mardinli, Ordulu, Diyarbakırlı, Sinoplu hep yan yanalar. "Şehitler ölmez vatan bölünmez" sözünü doğrulayacak bundan daha açık belge olabilir mi?

Bugün Kur án ın şu áyetini yeniden okuma günüdür:

"Hep birlikte Allah ın ipine (Kur án a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz! (Ál-i İmran 103)"

* * *

Evet yeniden ateş çukurunun kenarına itilmek isteniyoruz. Karanlık günlere, kaosa sürüklenmek isteniyoruz. Biz zamanında kendimizi oradan kurtarmıştık. Müslüman olarak, birbirimizle kucaklaşarak, birbirimizi severek, birbirimiz için ölerek. Düşmana karşı kucak kucağa savaşarak. Bu toprağın çocukları olarak Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Gürcü, sağcı, solcu, Sünni, Alevi ve hatta başka din mensubu da omuz omuza bu bayrak uğruna kanımızı dökmüştük.

İşte Çanakkale orada, işte Kıbrıs burada. Şimdi askerimizi vuran sinsi plan işte bu müthiş birliği kırmak istiyor. Oyunlara gelmemeliyiz. Kardeş olmalıyız. Bu ülkede her aile bu unsurların iç içe olduğunun farkında olarak. Bilmek zorundayız ki bizim birliğimiz, bütünlüğümüz, sağduyumuz bütün silahlardan daha büyük bir silahtır. Kimsenin elinde olmayan en güçlü silah. Evet akıllı adamların, makul adamların, bağrı en yanık olanların, bu ülkeyi sevenlerin şu Kur án ayetini haykıracağı gün bu gündür: "Fitne (karışıklık, kaos, dedikodu, fısıltı, tahrik) cinayetten daha beterdir."
Nihat HATİPOĞLU
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

murist

murist resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  6.Haz.2009 Cmt 04:16:09sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

40 yaşındasın


Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;

Allah azze ve celle

Ya rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte
Bir yaşındasın,
Beni sa d yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor beni sa d yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık...
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında...
Hz.halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik...seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli...
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor...
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni...

Altı yaşındasın
Medine-i münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve ümmü eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, ebva da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu talip bir başka seviyor

Ya rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı ebva ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik

Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen muhammed-ül emin sin

Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var

Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak rasul bekleyenlerin...
Hadi gel ey yâr!
Nurdağına davet var

İşte
Kırk yaşındasın
Hira nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan " ah! " sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen nebiyullahsın
Sen habibullahsın
Sen rasulullahsın

Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kabe deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
" amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin " diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş arş-ı Âla
" bu koşan kimdir " diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed in kızı fatımatüz-zehra
Velilerin anası...
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
" ağlama kızım " diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni alemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
"seni bizim elimizden kim kurtaracak" diyorlardı
Sen,
Sen " allah! " diyordun
Allah azze ve celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen " allah! " diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir de " allah! " diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi :
" anam babam sana feda olsun " diyordu

Ya rasulallah
Medine-i münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar oğulları nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
" beni seviyor musunuz " diye sormuştun onlara
" seni çok seviyoruz ya habiballah " demişlerdi
Sen de:
" allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum" demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar oğulları nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun

Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak :
" görüyor musunuz ne kadar güzel " demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti :
" anam babam sana feda olsun ya rasulallah, onu bana ver "
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen " hayır " demediğini bile bile
" peki " dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun ebu hureyre nin diliyle :
" benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler "
Ve hz. enes ile paylaşmıştın özlemini
" beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim"

Sultanım!
Ey medine minberinde " ümmeti, ümmeti " diye hüznü giyen sevgili
Ey mekke mihrabında alemler hesabına " allah! " diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik

Ya rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...


Dursun Ali Erzincanlı

CC sohbet icin buraya
 <<1...1011121314151617181920 2122>>
Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir