ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
8 Mayıs 2024, Çarşamba 07:00   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Spor > Genel Spor Muhabbeti
forum sohbet oyun basliklari
   Penaltının Tarihçesi...
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  8.Mar.2008 Cmt 22:34:19      Penaltının Tarihçesi...sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
  PENALTININ TARİHÇESİ..

1891`den beri ceza sahasında yapılan 10 kusurlu hareketten herhangi birinin bedeli penaltı... Sahalarda kader değiştiren kuralın yıldönümü, malum roman "Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi"ni, hafızalara kazınmış atışları ve hayatın penaltılarını akla getirdi...
 

  Penaltı endişesinin tarihi

En meşhur galat-ı meşhur, herhalde Peter Handke`nin icat ettiği: Penaltı anında endişeli olan genellikle kaleci değildir. Ne de olsa mesafe kısadır, alan geniştir, top süratlidir. Eğer penaltıyı yaptıran kaleci değilse, topu çıkaramazsa tribün öfkesini üzerine çekmesi zordur. Böyle bir durumda, bünyeyi bir "kahraman olamama" endişesi sararsa, o başka.
Ulusalcı/muhafazakâr kapışmasına kadar Türkiye`de tartışma kültürünü besleyen yegâne zemin olan futbol programlarının sabahlara kadar sürmesine vesile olan şey, asparagas haberler, kırmızı kartlar, netameli ofsaytlar kadar, belki bunlardan fazla, penaltı kararlarıydı. Hâlâ da öyle. Yerkürenin en popüler oyunu bâki kaldıkça, öyle de olacak.


İlk teklif edildiğinde, profesyonel futbolun bu vazgeçilmez unsuruna epey tepki duyulmuş halbuki. İrlandalı tekstilci, Milford kalecisi William McCrum`un önayak olduğu teklife direnen İngilizlerin argümanı, bir "centilmen"in asla bilerek faul yapmayacağı ya da topu elle kesmeyeceği yönündeymiş ve teklifi "tipik bir İrlandalı davranışı" olarak değerlendirmişler. Aynı sene çizgiden elle döndürülen bir top penaltıyı tarihe kesin olarak armağan etmiş, kimi kaynaklara göre 3 Mart, kimilerine göre Haziran 1891`den beri, ceza sahasında 10 kusurlu hareketten biri yapılsa, cezası penaltı.

Sanayileşmenin ürünü olan futbol, o zamanlar, insanın kusurlarını da kurallara bağlamaya, aristokratik "söz"den ve "şeref"ten ziyade yargının nesnel iradesine dayanmaya başlamıştı. Son 20 yıldır "seri penaltı" diye bir şey de var: Devasa bir endüstri haline gelen futbol, en azından kupalarda, yenişememeyi, beraberliği, "dostluk kazandı"yı kaldıramıyor, illa bir kazanan arıyor.


Ve evet, hayat da futbola benziyor. Ama galiba bu durumda Handke`nin mecazı geçerli.

  Penaltı modelleri

"Penaltı deyince aklına kim gelir?" diye yönelteceğiniz bir soruya alacağınız cevapların çoğu, Handke`nin önermesini futbol bağlamında haksız kılacak nitelikte olabilir. Bizim aklımıza hemen Roberto Baggio geliyor. İtalya`nın ve dünya futbolunun görüp göreceği en büyük forvetlerden birinin o kritik penaltıyı gökyüzüne dikmesi herhalde kimsenin aklına gelmezdi. Ne var ki, 1994 Dünya Kupası finalinde Taffarel`in koruduğu kaleyi tutmayan o top, kupanın Brezilya`ya uçmasına neden oldu.

Dünyanın başka yerlerini bilemeyiz, bu topraklarda aklımıza gelen ikinci isim yine bir forvet. Ama bu sefer durduğu mevki başka. "Kadıköy Panteri" Pancu`nun Alex`in penaltısını az kaldı çıkaracak olması bile, kurtarmış sayılacak kadar zevkle hatırlanan bir olay. Bir de tabii Popescu`nun Arsenal`e yazdığı top var ki...


Dünyanın en meşhur penaltı vuruşu, topun kalecinin üstüne nişan alınması sonucu kaydedilmişti. 1976 Avrupa Şampiyonası finalinde seri penaltıların sonuncusunda Antonin Panenka`nın şutu, tam da sağ tarafına uçup "fake"i yiyen Sepp Maier`in durduğu merkez noktaya yavaşça bırakılmış ve Almanya`nın payına hüsran, Çekoslovakya`ya coşku düşmüştü. "Panenka vuruşu"nu daha sonra Totti`de, Pascal Nouma`da, Hakan Şükür`de de gördük...

  Top ne yana düşer usta?

Topa vurmanın binbir şekli var. Bir penaltı golünden sonra saha çizgilerini kokain gibi burnuna çekerek sevinen, liman işçilerinin destekçisi Robbie Fowler gibi, Metin Oktay da "penaltı değil hocam" diyebilenlerdenmiş. Derler ki, kaleyi cepheden görecek gibi ilerler, kalecinin burnuna nişanlarmış. Panenka`nın yaptığı gibi...


Pele`nin topa vurmadan önce hafifçe duraklaması artık etik haricinde sayılıyor, ama Hami, Carew, Batistuta abanmak serbest, hatta pisburun vurabilirsiniz. Ya da Socrates gibi, Sergen gibi gerilmeden vurarak kalecinin hamle imkânını azaltabilir, topu Rıza gibi kalecinin ulaşamayacağı uzak noktalara bırakabilirsiniz. İcabında Cruyff gibi paslaşmanız bile mümkün. Ama yeter ki atın. Beckham gibi futbol dersleri verebilirsiniz, ama tek bir turnuvada, 2004 Avrupa Şampiyonası`nda kaçırdığınız üç penaltı peşinizden gelir, hele Portekiz`e elendiğiniz maçta boşa giden top açık artırmaların malzemesi olur (Türkiye`ye kaçırdığı penaltı da hafızalarda tabii). Gerçi bir maçta üç penaltı kaçırmak da var. Bu üzücü, biraz da gülünç rekor, 1999 Amerika Kupası esnasında Kolombiya kale çizgisini tam üç kez geçemeyen Arjantinli Martin Palermo`ya ait.


Galatasaraylı Arif`in de penaltılarla arası hoş değildi. Hem gol koklama kabiliyetini bu soğuk vuruşta koruyamıyordu, hem de bu fırsatı elde etmek için ceza sahasında yapmadığını bırakmazdı. Ahmed Hassan, son zamanlarda Ali Tandoğan da `centilmenlik`ten nasibini pek almayanlardan. Selçuk Yula da kendini güzelce yere bırakarak penaltı yaptırmasıyla meşhurdu, ama zarif, fuleli vuruşları da en az bu huyu kadar kayda değer. Yine de, spiker Orhan Ayan`ın "Selçuk düştü, penaltı!" deyişindeki kanıksanmış vurgu, yaşı kemale erenlerin hatırında...

80`ler futbolundan penaltısever bir başka isim de herhalde hafızalarda, bu seferki hakem ama. Penaltıcı Sadık Deda`ya bir Fenerbahçe maçında Eskişehirspor aleyhinde dört penaltı düdüğü çalmasının ardından haykırılan "... Sadık, yeter artık" tezahüratları, derler ki, o maça özgü değilmiş sırf...
Futbolun güzelliği malum: Her yerde, her zaman, bir kâğıt parçasıyla bile oynayabilirsiniz. İki kişi olsanız, karşılıklı penaltı atarsınız. "Solaklar atamaz" derler, boşverin, Hagi`ye bakın.

Sahanız darsa, mahalle kurallarını uygular, "üç korner bir penaltı" der, sırtınız kaleye dönük kullanırsınız penaltıyı. Ya da bir lunapark eğlencesi haline getirirsiniz, üç penaltı şutunu gole tahvil etmeye çalışırsınız. Lunapark kalecileri kaçın kurrası tabii, ama işe bakın ki, koca Simoviç de bir nevi lunapark kalecisi gibi bitirdi: O tuhaf televizyon programını, stüdyoya kurulan kaleyi kim unutabilir?


Goycochea`dan Duckadam`a, penaltı avcısı kalecilerin damga vurduğu bir sürü kupa var. Ama İstanbul`da vuku bulan Milan-Liverpool maçının kahramanı Dudek`in kafa karıştırıcı, moral bozucu, dikkat dağıtıcı, hiçbiri diğerine benzemeyen hareketleri, penaltı esnasında kalecinin yapabilecekleri hanesine çoktan yazıldı. Yine bir Liverpool kalecisi, Bruce Grobbelaar da, özellikle 1984 Şampiyonlar Ligi finalinde Romalıları dumura uğratmasıyla, titreyen bacaklarıyla meşhurdu.


Peki kaleci penaltı esnasında aslında ne yapmalı? Peter Handke`nin kahramanı eski kaleci Josef Bloch, romanın sonunda penaltı dinamiğini güzel anlatır: "Kaleci vuruşu yapanı tanıyorsa, genelde hangi köşeyi seçtiğini bilir. Ama şu da mümkün: Penaltıyı atan, kalecinin bunu düşüneceğini hesaba katar. O zaman kaleci de, topun bugün tutup öbür köşeye geleceğini düşünür. Ama ya penaltıcı hâlâ kalecinin ne düşündüğünü izliyorsa ve topu her zamanki köşeye atacak olursa? Bu hep böyle sürer, gider..."


Dille, nesnelerle, insanlarla ilişkisi flulaşan, adeta bir boşlukta hareket ederken anlamsız bir cinayet işleyen Bloch`un cebinde birtakım Amerikan paralarıyla ki cinayetin tek ipucu da bunlardır- romanın sonunda izlediği futbol maçında top yerinden kımıldamayan kalecinin kucağında kalır. Biz de, cebimizde birtakım paralar, bildiğimiz nesneler, ilişkiler kâra tahvil edilirken, penaltıcının topu ne yana atacağını kestirmeye uğraşıyoruz.

Üstelik, seri penaltılardayız. Genellikle top kucağımıza düşmüyor, ama yine de şu kısa hayatımızda tahminde yanılmamaya çalışıyor, bazen sinir harbine dönüşen bir "müsabaka" yaşıyoruz. Ara ara penaltı atma fırsatı bize geçerse, belki de Hami gibi abanıveriyoruz topa. Ve böyle sürüyor, gidiyor...

Merve Erol

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

muratugras82

muratugras82 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  1.Tem.2008 Sal 12:44:40sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Bir dergide okumuştum. Aslında penaltı vuruşunda kullanıcının nereye vuraacağını önceden yaklaşık bir saniye önce kestirebiliyormuşuz. Bilmem kaç penaltı atışında kullanıcın tüm vücut hareketleri incelenmiş. Ve destek ayaklarına dikkat çekilmiş. Topa sağ ayakları ile vuran topcuların destek ayağına dikkati cekmişler.. Sol ayağını destek ayağı olarak topun en yakınına koyduğu anda ayak ucu solu gösteriyorsa sağa vuruyor , solu gösteriyorsa sağa vuruyorlardı... Çok ilgimi çekmişti... ve ogün bugündür o vuruşlardaki destek ayağa dikkat ederim... Bilginin zararı olmaz diyorum ve bilgilenelim güzelleşelim diyorum...

Saygılar...

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir