ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
14 Mayıs 2024, Salı 03:30   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Mühim Mevzular > Politika, Tarih
forum sohbet oyun basliklari
   BU BAŞLIĞI OKUMALISINIZ
 <<1 23456>>
Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:34:18      BU BAŞLIĞI OKUMALISINIZsohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
prangaxxx :
·OzmmQ· :
  

ATATÜRK TEN;

"Bugün bilimin,tekniğin,bütün kapsamıyla uygarlığın ışık saçan varlığı önünde filan ya da falan şeyhin yol göstericiliğiyle maddesel ve tinsel mutluluk arayacak denli ilkel insanların Türkiye uygar toplumu içinde yeri yoktur.O gibilerin varlığını hiç mi hiç kabul edemiyorum.Efendiler ve ey ulus,iyi biliniz ki,Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,dervişler,tarikat öğrencileri ve kapılanmışları ülkesi olamaz.En doğru,en gerçek tarikat,uygarlık tarikatıdır.Uygarlığın buyurduğunu ve istediğini yapmak insan olmak için yeter.Tarikat başkanları bu söylediğim gerçeği ve benim ne demek istediğimi bütün açıklığıyla elbette algılayacak ve kendiliklerinden tekkelerini kapatacak,öğrencilerinin de artık olgunlaştıklarını elbette kabul edeceklerdir."

ozzm`u bir kere daha takdir ediyorum.

Ataturkculugun gurusun sen.
 
 
 
Ben bu başlığı bu mesajı okuduğumda bazı bilgi eksiklikleri bazı çarpıtmalar olduğu ve ATAMIZın bir taraflara çekiliyor olduğunu görmek için yazdım.....Bakın ATAmızı ve düşüncelerini lastik gibi çekiştirip kendi işinize geldiği gibi yorumlamak KİMSENİN HADDİNE DEĞİL.....Bunu UNUTMAYIN.....Bu bilgiler nette heryerde dolanıyor farkındayım...Bir de ATA mızın elyazısı felan filan safsataları çıkarmıslar nerden biliyim ben ATAMIZ ın el yazısı olduğunu..Günümüzde herbirşeyin sahtesi taklidi var....Bunun da onlardan biri olmadığını nerden biliyim ben.....Bana kesin bir İSPAT yapabilirmisiniz...Bakın madem öyle ben de ATAMIZ ın diğer yönünü burada paylaşıcam sizlerle...
Herkes iki tarafı da okuyup öyle düşüncelerini belirlesin...(At gözlüklüler dışında tabi...)
 
İlk olarak ATAMIZ ın aslında samimi bir din bilgisine ve inancına sahip olduğunu belirten yazılar paylaşacağım.....
 
İkinci kısımda ise GERÇEK ATATÜRKÇÜLÜK NASIL OLMALI bunu paylaşmayı düşünüyorum...
 
Umarım yine bu yazılar birilerine iğne gibi batmaz....
 
Ayrıca daha fazla paylaşımım da olup ATAMIZ ın bilinmeyen ve çarğıtılan yanları hakkında sizleri kaynak destekli olarak bilinçlendirmeye devam edeceğim bu başlıkta arkadaşlar....
 

Bizlere yani Türk Ulusu na düşen vazife ise Atamızı, onun ilkelerini, fikir ve düşüncelerini en doğru bilgilerle tanımak, halkımıza tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmaktır.

 

BUYURUN PAYLAŞIM RÜZGARINA.....

 

kiz.gif


     

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:35:02sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Atatürk ün İslamiyete Bakışı

 

 

Atatürk e göre, Osmanlı İmparatorluğu nun çöküşünü hazırlayan önemli sebeplerden birisi İslamiyet ten uzaklaşmaktı:

Türkler diyor Atatürk, İslam oldukları halde, bozulmaya, yoksulluğa, gerilemeye maruz kaldılar; geçmişin batıl alışkanlık ve inançlarıyla İslamiyet i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek İslamiyet ten uzaklaştıkları için, kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar. Gerçek İslam ın çok yüce, çok kıymetli gerçeklerini olduğu gibi almamakta inatçı bulundular. İşte gerilememizin belli başlı sebeplerini bu nokta teşkil ediyor... 4

Evet, Türk insanının yaşadığı din gerçek İslam dan uzak, hurafeler ve batıl inançlar üzerine kurulu bir dindi. Bu din, Türkiye yi karanlığa götürüyordu. Bu gidişi durdurmanın tek çaresi vardı: Gerçek İslam ın halka anlatılması... Yani hurafeleri, batıl inançları içinde barındırmayan, Atatürk ün, akla, fenne, ilme uygun... 5 dediği, dinin özünü teşkil eden Kuran ın anlatılması gerekiyordu. Atatürk bu amaçla şunları söylüyordu:

Türkler, dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kuran, Türkçe olmalıdır. 6

Türk Kuran ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu Kitap ta neler olduğunu Türk anlasın. 7

Atatürk, Kuran a olan bağlılığını onu Kitab-ı Ekmel yani (En Mükemmel Kitap)8 diye tanımlayarak dile getiriyordu. Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü ne hafızları çağırtarak sık sık Kuran okutmuş, ayetler üzerinde incelemelerde bulunmuş ve hafızlarla meal ve tefsir konularında fikir alış verişinde bulunmuştu.

Atatürk özel sohbetlerinde pek çok kez dindar olmanın gerekliliğinden, Peygamber Efendimiz in hayatından, Asr-ı Saadet ve Hülefayı Raşidin (dört halife) dönemlerinden, dinimizin yüceliğinden, Allah ın kudretinden söz etmiştir. İslam Dininin son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav) in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan Atatürk, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.

Din eğitiminin öneminin de farkında olan Atatürk, bu eğitimin okullarda verilmesi gerektiğini şu sözleriyle ifade etmiştir:

Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız. 9

Atatürk, dinimizin akıl ve mantığa uygun olduğunu da aşağıdaki sözleriyle belirtmiştir:

Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslam ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı. 10

İslam Dini hakkında bu kadar güzel fikirlere sahip olan ve her ortamda bu düşüncelerini dile getiren Atatürk, açıktır ki Allah tan korkan, Allah ın emirlerini elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalışan bir Müslümandı.

Atatürk; Peygamber Efendimizi çok iyi tanımış, onun üstün özelliklerini çeşitli vesilelerle anlatmıştır:

O, Allah ın birinci ve en büyük kuludur. O nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonuca kadar O, ölümsüzdür. 11

Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harbte bile askerî dehâsı kadar siyasî görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Hz. Muhammed (sav) bu harb sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde Müslümanlık diye bir varlık görülemezdi. 12

O nun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar.

Hz. Muhammed (sav) in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir de kazandığı zafer, fani insanların karı değildir; O nun peygamber olduğunun en kuvvetli işareti işte bu savaştır. 13

Atatürk ün Hz. Muhammed (sav) e duyulacak sevgiyi tarif ettiği sözleri ise şöyledir:

Büyük bir inkılap yapan Hazreti Muhammed (sav) e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir.14

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:36:16sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Atatürk ün Dindar Kişiliği

 

 

Vefatından bu yana Atatürk hakkında pek çok yazı ve eser kaleme alınmış, konferanslar ve toplantılar düzenlenmiş, çeşitli yorum ve değerlendirmeler yapılmıştır. Şüphesiz Atatürk; tarihin şahit olduğu en büyük komutan ve devlet adamlarından biridir. Bunu tüm dünya kabul etmektedir.

Atatürk ün saydığımız bu özellikleri, aslında onu tanımak için yeterli unsurlardır. Ancak Atatürk ün, bütün bu üstün özelliklerinin yanı sıra hayatında ve davranışlarında önemli yer tutan, onun sosyal yönünü ve karakterini belirleyen İslam ahlakından kaynaklanan pek çok özelliği bulunmaktadır. Tevazusu, hoşgörüsü, barışçı ve uzlaşmacı kişiliği, duygusallıktan uzak, akılcı yapısı, ahlak anlayışı, dinine karşı olan hassasiyeti, kararlılığı, giyim ve kuşamına, temizlik ve bakımına, sanat ve estetiğe verdiği önemi bunlar arasında sayabiliriz.

Sadece TBMM nin açılışı için hazırlattığı bildiri ya da Balıkesir de verdiği hutbe bile, tek başına Atatürk ün dindar kişiliğini gözler önüne sermek için yeterlidir.

 

TBMM nin Açılış Bildirisi

Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 Cuma günü açılmıştır. Bu açılışın 21 Nisan 1920 de tüm Türkiye ye gönderilen bildirgesi, bildirgeyi kaleme alan Atatürk ün samimi dindarlığını açıkça gözler önüne seren tarihi bir belge niteliğindedir:

1. Allah ın yardımıyla 23 Nisan Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.

2. Vatanın bağımsızlığı, yüksek halifelik ve saltanat makamının kurtarılması gibi çok önemli vazifeleri olan Meclisin açılış gününü, Cumaya tesadüf ettirmekten maksat, o günün kutsallığından faydalanmak ve açılmadan önce sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Camii nde Cuma namazı kılmak, Kuran ve namazın nurlarından faydalanmaktır. Namazdan sonra Peygamberimiz (sav) in sakalı ve sancağı el üstünde olduğu halde Meclis binasına gidilecektir. Camiden buraya kadar olan merasim için Kolordu Komutanlığı nca özel olarak askeri tertibat alınacaktır.

3. O günün kutsallığını güçlendirmek için bugünden başlayarak valiliklerde, vali beyefendinin düzenlemesiyle hatim indirilecek, muhayiri şerif okunacaktır. Hatmin son kısımları Cuma namazından sonra Meclis binası önünde tamamlanacaktır.

4. Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde aynı biçimde bugünden başlanarak muhari ve hatm-i şerif okutularak Cuma günü ezandan önce selavat verilecek ve hutbede halife padişahımızın adı söylenirken, padişahımızın ve topraklarımızın bir an önce kurtuluşu ve mutluluğa erişmesi için dua edilecektir. Cuma namazı kılındıktan sonra hatim duası yapılarak yüce halifelik ve saltanat makamının ve bütün yurdun kurtulması uğrundaki milli çalışmaların kutsallığı ve milletin her bireyinin kendi temsilcilerinden oluşan Büyük Millet Meclisi nin vereceği vatan görevlerini yerine getirmesine ilişkin vaazlar verilecektir. Sonunda halife ve padişahımızın, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, mutluluğu ve bağımsızlığı için dua edilecektir.

Bu dini ve vatani törenin arkasından camilerden çıkıldıktan sonra bütün yurtta hükümet konaklarına gelinerek Meclisin açılmasından dolayı kutlama yapılacaktır. Her tarafta Cuma namazından önce Mevlid-i Şerif okunacaktır.

5. Yüce Allah tan tam başarı dileriz."

Beş maddeden oluşan bu bildirgenin her maddesi Atatürk ün samimi, dindar kişiliğinin açık birer ifadesidir.

 

Balıkesir Hutbesi

Atatürk ün din konusundaki samimiyetini ve dinine olan bağlılığını ortaya koyan diğer bir tarihi delil de onun çıktığı bir yurt gezisi sırasında Balıkesir de vermiş olduğu hutbedir. Atatürk, bu hutbeyi, 7 Şubat 1923 tarihinde Zağanos Paşa Camii nde vermiştir:

-Ey Millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe, memur ve Resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki, Kuran-ı Azimüşşan daki ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhunu vermiş olan dinimiz son dindir. Ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate uymamış olsaydı, bununla diğer İlahi ve tabii kanunlar arasında aykırılıklar olması gerekirdi. Çünkü bütün İlahi kanunları yapan Cenab-ı Hak tır.

-Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber mesaisinde iki dara yani iki haneye malik bulunuyordu. Biri kendi hanesi, diğeri Allah ın evi idi. Millet işlerini Allah ın evinde yapardı.

-Efendiler... camiler; ibadet ve itaatle beraber din ve dünya için neler yapmak gerektiğini düşünmek, yani meşveret için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihni, başlı başına faaliyette bulunmak elzemdir.

-İşte bizim burada din ve dünya için, istikbal ve istiklalimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Milli emelleri, milli iradeyi yalnız bir şahsın düşüncesinden değil, bütün millet fertlerinin arzularının, emellerinin bilinmesi neticesinden çıkarmak gerekir. Binaenaleyh benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.

-... Efendiler! Hutbe demek halka hitap etmek, yani söz söylemek demektir. Hutbenin manası budur. Hutbe denildiği zaman bundan birtakım manalar ve mefhumlar çıkarılmamalıdır. Hutbeyi irad eden hatiptir. Yani söz söyleyen demektir. Biliyoruz ki, Hazreti Peygamber zaman-ı saadetlerinde hutbeyi kendileri verirlerdi.

-Gerek Peygamber Efendimiz gerekse Hulefayı Raşidin in hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, gerek peygamberin gerekse Hulefayı Raşidin in söylediği şeyler, o günün meseleleridir. O günün askeri, idari, mali, siyasi ve içtimai konularıdır.

-İslam ümmeti çoğalıp, İslam memleketleri genişlemeye başlayınca, Cenab-ı Peygamber ve Hulefayı Raşidin in hutbeyi her yerde bizzat kendilerinin irad etmelerine imkan olmadığından halka söylemek istedikleri şeyleri bildirmeye birtakım zevatı memur etmişlerdir. Bunlar herhalde ileri gelenlerin en büyüğü idi.

-Onlar cami-i şerifte ve meydanlarda ortaya çıkar, halkı aydınlatmak ve doğru yolu göstermek için ne söylemek gerekiyorsa söylerlerdi. Bu tarzın devam edebilmesi için bir şart lazımdı. O da milletin reisi olan zatın halka doğruları söylemesi ve halkı aydınlatması; halkı, umumi ahvalden haberdar etmek son derece ehemmiyetlidir. Çünkü herşey açık söylendiği zaman halkın dimağı faaliyet halinde bulunacak, iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına olan şeyleri reddederek, şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir...

-Hutbeden maksat, halkın aydınlatılması ve doğru yolun gösterilmesidir. Başka şey değildir. Yüz, iki yüz, hatta bin sene evvelki hutbeleri okumak, insanları cehl ve gaflet içinde bırakmak demektir. Hutbeyi okuyanın her halde halkın kullandığı dili kullanması lazımdır. Geçen sene BMM de irad ettiğim bir nutukta demiştim ki: Minberler halkın dimağları, vicdanları için bir feyz menbaı, bir nur menbaı olmuştur. Böyle olabilmesi için minberlerde aksedecek sözlerin bilinmesi ve anlaşılması, fenni ve ilmi hakikatlere uygun olması lazımdır. Hatiplerin siyasi, içtimai ve medeni ahvali her gün takip etmeleri zaruridir. Bunlar bilinmediği takdirde halka yanlış telkinler verilmiş olur. Binaenaleyh hutbeler tamamen Türkçe ve zamanın icaplarına uygun olacaktır.15

Atatürk ün dindarlığının önemli bir göstergesi de; elbette ki vatanın müdaafası için verdiği mücadelesidir.

Atatürk bütün yaşamını cephelerde mücadele etmekle geçirmiş, Kurtuluş Savaşı na tek başına yön vermiş, Türk Ordusunun başına geçmiş ve büyük bir zafere imza atmış büyük bir komutandır.

İslam yurdu olan güzel vatanımızın düşmanın eline geçmemesi için herşeyi göze almış ve yıllarca mücadele etmiştir. Atatürk ün önderliğinde yürütülen Kurtuluş Savaşı nı büyük bir inançla gerçekleştiren Türk Milleti nin tavrı, aşağıdaki Kuran ayetiyle büyük bir uyum içindedir:

 

Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez. (Bakara Suresi, 190)

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:36:52sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Atatürk ün Günlüğünden Bazı Notlar

Mücadelesinde destek ve yardımı her zaman Allah tan isteyen Atatürk, her fırsatta Kuran okutup dua etmeye önem vermiştir. Üstelik bu konuyla ilgili deliller Atatürk ün kendi el yazısıyladır. Gençliğinden itibaren günlük tutma alışkanlığı olan ve bu alışkanlığını Büyük Taarruz döneminde de sürdüren Atatürk ün notları, bize onun samimi inancını gösteren önemli delillerdendir. Aşağıda Atatürk ün günlüğünden konumuzla ilgili bazı bölümleri aktarıyoruz :

9 Mart 1922, Perşembe - Sivrihisar

Saat 8 e doğru (akşam) İsmet Paşa geldi. Evvela yemek. Yemekten sonra 10 Mart için program kararlaştırıldı. Siyasi durum hakkında... bilgi verdim. Ondan sonra hafıza Kur an okuttuk.

10 Mart 1922, Cuma - Aziziye

Saat 5 (akşam) Aziziye, yorgunluk hissettim... Bir saat kadar uyudum. Sonra vücudumu süngerle sildim. Yeterli istirahat etmiştim. İsmet, Yakup Şevki ve Selahattin Paşalar gelmişlerdi. Beraber yemek yedik. Bazı telgraflar gelmişti, gördüm. Hafıza Kur an okuttum. Saat 10 da gittiler. Benim notları yazıyorum. Biraz kitap okuduktan sonra yatacağım. Yarınki planımız üç tümenin teftişidir.

17 Mart Cuma - Akşehir

Tayyare bölüğünü teftiş. Fazıl Bey ve diğer bir pilot uçtu. Fransızlardan alınan 14 tayyare Adana ya gelmişti... İki tayyare uçurmak istedik. Motorları işletmek güç oldu. Biri uçabildi.

Karargaha dönüş. Saat 8 e kadar yalnız kaldım. Mustafa Abdülhalik Bey geldi. Hafıza Kur an okuttuk. İsmet Paşa da geldi. Yemekten sonra gittiler.

20 Mart Pazartesi-Akşehir

Müdafaa-i Hukuk heyeti, İhsan, Fahrettin Paşalar geldi.

İhsan Paşa (Ali İhsan Sabis) şikayet etti. Haksızdır. Açık konuştum. Otomobille gezdim. İsmet Paşa ya gittim. Beraber bize geldik. Fahrettin (Altay) Paşa ve kurmayını yemeğe davet etmiştim. Hafıza Kur an okuttuk.

24 Mart Cuma - Akşehir

Mütareke teklifini Celal Bey bildirdi. Cuma namazında hafız Ulucami de mevlüt okudu... Gece yarısından sonra saat 5 e (sabah) kadar Ankara da Bakanlar Kurulu ile görüşme yaptım..."16

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:37:28sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Atatürk Çanakkale Savaşı nın başarıya ulaşmasının

nedeni olarak Allah a ve dine olan bağlılığı göstermektedir

Çanakkale muharebelerinde Atatürk ün emrinde çarpışan, daha sonra Atatürk Anafartalar Grup Komutanı olunca onun yerine 19. Tümen Komutanı olan Albay Şefik Aker, tarihi bir anısını şöyle anlatır:

8/9 Ağustos (1915) gecesi bana 19. Fırka Komutanlığı nı teslim edip Anafartalar Grubu Komutanlığı na idareye giderken, Atatürk benim sol yanımda idi. Ağzından çıkan bir fısıltı dikkatimi çekti. O nun selamet ve başarı için Allah a fısıltı ile niyazda bulunduğunu görmüş ve anlamıştım. 17

Atatürk ün bu güzel tavrı, Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi yapayalnız ve yardımsız bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse müminler yalnızca Allah a tevekkül etsinler. (Al-i İmran Suresi, 160) ayetinde tarif edilen mümin karakterinin güzel bir örneğidir.

Çanakkale Savaşı sırasında kahraman ordumuzun da manevi gücüyle ayakta kaldığını gören Atatürk, askerlerimizin kararlılıklarını şöyle belirtmiştir:

Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur (yılgınlık) bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kuran ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler, kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren, şaşılacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesi ni kazandıran bu yüksek ruhtur. 18

Bu iman vesilesiyledir ki, Türk Ordusu Çanakkale de 250 bin şehit vermesine rağmen en ufak bir gerileme ve sarsılma göstermeden kahramanca mücadele etmiştir. Çanakkale de şehit ve gazi olan askerlerimizin bu üstün ahlakı, aşağıdaki Kuran ayetinin de bir tecellisidir:

 

Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah ı çokca zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız. (Enfal Suresi, 45)

 

Atatürk de, şehadeti ve gaziliği en büyük onur ve en yüce makam bilen kahraman Türk Ordusuna şu sözlerle hitap etmiştir:

Türk Ordusu! Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle hiçbir korkunun yıldırmadığı demir gibi temiz kalbinle düşmanı sonunda alt eden büyük gayretin için gönül borcumu ve teşekkürümü söylemeyi kendime aziz bir borç bilirim. 19

Allah tan başkasından korkmayan ve şehit olmayı en yüksek mertebe kabul eden Atamız, aynı duyguları ordumuza da aşılamıştır. Bir Kuran ayetinde iman edenlerin bu güzel özelliklerine şöyle dikkat çekilir:

 

Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun"dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir"diyenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 173)

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:37:56sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Atatürk ün İslam da Vicdan Özgürlüğü Konusundaki Yorumu

İslamiyet insanları din ahlakına uymaya çağırır. Kabul edenin mükafatı veya kabul etmeyenin cezası Allah katındadır. Müslümanlara bu konuda düşen görev, sadece insanları Allah yoluna çağırmaktır. Uyup uymamak kişinin kendi seçimidir. Atatürk ün bu konuyla ilgili olan şu sözleri, Kuran ahlakına tamamen uymaktadır:

Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz, dine saygı gösteririz. Düşünce ve tefekküre muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasde ve fiile dayanan taassupkar hareketlerden sakınıyoruz. 20

Atatürk ün söz konusu laiklik tarifi İslam ın ruhuna ve amacına tamamen uygundur. Kuran-ı Kerim de, bir kimsenin dini kabul etmesinin kendi kararı olacağı, dini kabul etmezse bunun için kendisine zorlama yapılamayacağı şöyle bildirilir:

 

Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. Bakara Suresi, 256)

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:38:21sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Bilime Verdiği Önem

Atatürk ün önem verdiği ve savunduğu kavramların dinimizle olan uyumunu hemen her alanda görmek mümkündür. Atatürk ün bilim konusundaki yaklaşımı bunun bir başka örneğidir. Atatürk, "İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur"derken21, aslında Peygamberimiz (sav) in asırlar öncesinde söylediği "ilim Çin de bile olsa alınız" buyruğuyla tamamen paralel bir prensip ortaya koymuştur.

İslam da bilime verilen önem Kuran da açıkça belirtilmektedir. Kuran ayetlerinde Allah; insanları düşünmeye, incelemeye ve araştırmaya çağırır. Bir ayette şöyle buyrulur:

 

Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)

 

Gerek gökyüzü, gerek yeryüzü, gerekse bu ikisi arasında yaşayan canlılara baktığımızda her birinin kendilerini var eden Yaratıcı nın varlığını tasdik ettiğini görürüz. Evreni ve içindeki tüm varlıkları incelemenin ve Allah ın yaratmasındaki sanatı keşfedip insanlığa açıklamanın yolu "bilim"dir. Dolayısıyla İslam Dini, bilimi Allah ın yaratışındaki detaylara ulaşmada bir yol olarak benimser ve bu nedenle bilimi teşvik eder. Atatürk ün bilime verdiği önem, bu manada anlaşılmalıdır.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:39:08sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Atatürk ün Kuran Ahlakına Uygun Kişiliği

Atatürk ü, askeri dehasının ve devlet adamı vasfının yanısıra insan olarak da ön plana çıkartan birçok önemli özelliği vardır. Bu özellikler incelendiğinde ise; Atatürk ün ahlakının Kuran ahlakına pek çok yönüyle mutabık olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Atatürk ün yakın arkadaşı, TBMM nin Gaziantep vekili Kılıç Ali Paşa, Atatürk ün müşfik, anlayışlı ve kibar kişiliğini şöyle özetlemiştir:

Atatürk, çok müşfik, çok ince, çok vefakar bir adamdı. Vefasızlara, vefasızlıklara karşı son derece gücenir ve üzüntü duyardı. Yakınlarının, sevdiklerinin hususi, hatta ailevi dertlerini dinler, adeta bir baba şefkatiyle onlara çareler arar, onları teselli ederdi. İnsan onun huzuruna çıkarak dertlerini döktükten sonra rahatlar, kalbi huzur dolarak büyük bir ferahlık içinde yanından çıkardı. 22

Atatürk; çok sabırlı bir adamdı. Bazen sofrasında, kendisiyle davetlileri arasında, mebuslarla, arkadaşlarıyla mücadele şekline dökülen öyle münakaşalar olurdu ki, onun müsade ve müsamahasından cüret alınarak gösterilen taşkınlıklara sabır ve tahammül gösterebilmek için, ancak ve ancak Mustafa Kemal olmak lazımdı. Bu sabır ve tahammül ona mahsus, ona yakışan bir meziyetti. 23

Atatürk ün hassasiyetle üzerinde durduğu sabır, Allah ın uygulamamızı istediği önemli mümin özelliklerindendir. Sabretmenin önemi pek çok Kuran ayetiyle bize bildirilmektedir. Atatürk ün diğer bazı ahlaki özellikleri ise konuyla ilgili bir eserde şöyle anlatılır:

Atatürk iki yüzlü, riyakar, dalkavuk insanlardan hoşlanmazdı. Hiç kimsenin gammazlık etmesine, yahut birbiri aleyhinde dedikodu yapmasına ve bu kabil bayağılıklara müsamaha etmezdi. Böyle bir hal vukua geldiği takdirde, ilk fırsatta o iki insanı yüzleştirirdi. 24

Kuran ayetlerini incelediğimizde müminlerin şefkat, merhamet, ince düşünce, vefa, sabır, dürüstlük, hoşgörülü olma ve arkadan konuşmama gibi birçok güzel özelliğe sahip olduklarını görürüz. Bu konularla ilgili ayetlerden bazılarında şöyle buyrulmaktadır:

 

Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır. (Bakara Suresi, 263)

 

İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. (Lokman Suresi, 18)

 

Katımızdan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). O, çok takva sahibi biriydi. (Meryem Suresi, 13)

 

... Öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134)

 

Yine Atatürk ün hayatını anlatan kaynaklarda aktarıldığı üzere, "Atatürk, sofrasında dedikodu mevzularının konuşulmasına da asla müsaade etmezdi."25 Atatürk ün bu tavrı da, Allah ın insanlardan istediği Kuran ahlakına uygun bir davranış tarzıdır. Bir ayette şöyle buyrulur:

 

Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir. (Hucurat Suresi, 11-12)

 

Atatürk gerek ailesinden gerekse yetiştiği okullardan Osmanlı kültürünü öğrenmiş ve bu kültürün örnek özelliklerini üzerinde taşımış bir kişiydi. Kendini yetiştirmeye çok önem veren, sürekli okuyan, yeni fikirlere açık, nezih bir kişiliğe sahip olan Atatürk, giyimine dikkat eden, kuvvetli ve zinde bir insandı. Bulunduğu mekanların düzen ve tertibi konusunda da titizlik gösterirdi. Sofra, Atatürk ün karar ve düşüncelerinin bir nevi mihrak noktası, müdavimlerinin ise adeta feyz kaynağı idi. Atatürk ün manevi kızı Sabiha Gökçen, Atatürk ün sofrasını şöyle anlatır:

Şu bilinmelidir ki, Gazi Paşa nın sofrası asla bir işret alemi yeri, bir vakit geçirme, bir zaman öldürme yeri değildi. O, bu sofrayı adeta bir okul haline sokmuştu. Dünya sorunlarının, yurt sorunlarının, ilmin, felsefenin, sanatın, insanlık idealinin ve uygar Türk Ulusu nun geleceğinin sabahlara kadar tartışıldığı bir okuldu bu sofra... Aydınlıklarla, iyi niyetlerle dolu bir sofra. 26

Boş konuşmalardan hiç hoşlanmayan Atatürk, diğer insanların da bu konuya titizlik göstermelerine dikkat ederdi. Bu özelliğin de Kuran da belirtilen bir mümin vasfı olması dikkat çekicidir. Boş konuşmalar -hiçbir amaca yönelik olmayan, insanları düşünceden, akıldan uzaklaştıran sözler- karşısında müminlerin gösterdikleri asil tavır, Kuran da şöyle tarif edilir:

 

... Boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir. (Furkan Suresi, 72)

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:39:35sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

İstişareye verdiği önem

Atatürk ün istişare, yani farklı insanların görüşlerini alma konusuna verdiği önem bir kaynakta şöyle anlatılır:

O, harikulade zekasına, büyük görüş kuvvetine, hadiseleri tahlil derinliğine dayanmakla beraber, başkalarının fikir ve mütalaalarına da kıymet verirdi. Onun en kuvvetli tarafı, en büyük kudreti, belki istişare etmesini bilmesi ve istişareler sonunda kendi eşsiz mantığını hadiselere hakim kılmasıydı. 27

Atatürk de kendisinin bu özelliğini şu cümlelerle özetlemiştir:

Ben diktatör değilim... Çünkü, ben zoraki ve insafsız davranmayı bilmem. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim. 28

Atatürk ün söz konusu, istişare yapma ve diğer insanlara yumuşak davranma gibi özellikleri de yine Kuran da bildirilmiş mümin vasıflarıdır. Allah Kuran da Müslümanları tarif ederken "Onların iş ve yönetimleri aralarında şura iledir"(Şura Suresi, 38) buyurmaktadır. Bir diğer ayette ise, insanlara yumuşak söz söylemek şöyle emredilir:

 

Eğer Rabbinden ummakta olduğun bir rahmeti beklerken (darlıkta olduğundan) onlara sırt çevirecek olursan, bu durumda onlara yumuşak söz söyle. (İsra Suresi, 28)

 

Peygamberimiz (sav) de her zaman için etrafındaki insanlara çok yumuşak ve ılımlı davranmış, onlarla istişare edip görüşlerine başvurmuştur. Bir ayette Peygamberimiz (sav) in bu vasıfları şöyle anlatılır:

 

Allah tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.             (Al-i İmran Suresi, 159)

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prensess344

prensess344 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Haz.2008 Pzt 18:40:37sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Kararlılık

En önemli mümin özelliklerinden biri de kararlılıktır. Bir ayette zalim inkarcılara boyun eğmeyen Kehf Ehlinin kararlılığı şöyle bildirilir:

 

Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbi dir; ilah olarak biz O ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız."(Kehf Suresi, 14)

 

Kararlılık Atatürk ün de çok belirgin bir vasfıydı. O, Müslüman toprağı Türkiye yi işgal eden güçlere karşı korumak için hayatı boyunca çok kararlı bir mücadele yürüttü. Tüm zorluklara rağmen, Samsun a ayak bastığı andan Milli Mücadele nin sonuna kadar mücadeleden asla vazgeçmedi ve en ufak bir gevşeklik göstermedi. Bunun en güzel örnekleri Samsun a ayak basmasından, Erzurum Kongresi ne kadar olan dönemde görülür. Halkın ve idarecilerin büyük bir umutsuzluğa kapıldıkları anda, onun kararlılığı ve davasına olan inancı başarıya giden yolda tek ışık olmuştu. Mustafa Kemal Paşa bu zorlu dönemde bir yandan kumandanlarla temas kuruyor, yapılacak savunma konusunda onlarla bir fikir birliği sağlamaya çalışıyor, bir yandan da yorgun ve perişan durumda olan halkın moralini ve kendine olan güvenini kuvvetlendirmeye çalışıyordu. Çalışmaları bu konuda sağlam temeller atmasını sağladı ve çevresine, çalışma arkadaşlarına ve halka moral aşılamayı başardı.

Atatürk ün kararlılığının gerçek ifadesini, "Gençliğe Hitabe"sinin her satırında okumak mümkündür:

 

 

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyetini müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kast edecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır... 29

Atatürk ün kararlılığının bir başka örneği de Sakarya Meydan Savaşı ndan önce yaşanan gelişmelerde görülür.

Sakarya Meydan Savaşı ndan önce, Türk kuvvetlerine göre daha kalabalık olan, daha modern silahlara, daha çok erzağa sahip olan Yunan kuvvetleri çok büyük bir taarruz başlatmışlardır. Bu durum karşısında Türk Ordusu gerilemeye başlar. Hatta Yunan toplarının sesleri Ankara dan duyulacak noktaya gelmiştir. TBMM de bir kargaşa yaşanmaya başlamış, cepheye milletvekillerinden oluşan bir heyet gönderilmiştir. Halkta ve Meclis te oluşan havayı fark eden Atatürk, bir genelge yayınlayarak tüm halkın moralini düzeltmiş, zafere olan inancın tekrar tesisini sağlamıştır. Atatürk ün aşıladığı bu inanç ve güven duygusu kısa bir süre sonra büyük bir zafere vesile olmuştur. Söz konusu genelgede şunlar yazılıdır:

Düşmanın ilerlemesi ihtimaline karşı halkın, kesinlikle tereddüt ve kuşku duymasına yer yoktur. Düşmanın Anadolu ve içlerine doğru uzanmak isteyen kolları mezarlarına yaklaşıyor; bu yeni sefer, düşmanın ölüm yolculuğudur. Allah ın yardımı, yakın olaylar bu sonucu gösterecektir. 30

Osmanlı Devleti nin başarılı olmasındaki en önemli etkenlerden biri olarak, padişahların orduya şahsen komuta etmeleri gösterilir. Padişahın ordunun bizzat başında olması, askerlere büyük moral vermiştir. Fakat duraklama ve gerileme dönemlerinde padişahlar, orduyu vekillerine emanet etmeye başlamışlar, bu da askerin moralini olumsuz yönde etkilemiştir. Milli Mücadele döneminde ise tekrar ordu milletin lideri tarafından bizzat sevk ve idare edilmeye başlanmıştır.

Kurtuluş Savaşı esnasında sayı ve mühimmat açısından çok kısıtlı imkanlara sahip olan ordumuz, Atatürk ve silah arkadaşlarının cesaret ve kararlılığından aldığı moralle, tarihte eşi görülmemiş bir zafere imza atmıştır. Sadece Kurtuluş Savaşı dönemi değil, onun öncesindeki I. Dünya Savaşı muharebelerinde de Atatürk ün cesareti kayda değerdir. Ulu Önderimiz Çanakkale de yaralanmış, Sakarya Savaşı sırasında da kaburga kemiği kırılmıştır. Buna rağmen yaralı olarak sedye üzerinde orduyu idare etmiştir. Atatürk ün bu cesareti ve kararlılığı, inandığı mukaddes değerlerden kaynaklanmaktadır.

Atatürk ün yıllar sonra Hafız Sadettin Kaynak a Türk Ordusu için hazırlattığı hitabe; onun şehitliğe, vatan yolunda mücadeleye verdiği önemi açıkça ortaya koymaktadır.

Atatürk, ordu müfettişleri için hazırlattığı bu hitabede aşağıdaki Kuran ayetlerine yer verdirmiştir:

 

Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler saymayın. Hayır, onlar, Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar. (Al-i İmran Suresi, 169)

 

Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah ı çokca zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız. (Enfal Suresi, 45)

 

Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size eksiksiz olarak ödenir ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal Suresi, 60)

 

Ey peygamber, mü minleri savaşa karşı hazırlayıp-teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlub edebilirler. Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kâfirlerden binini yener. Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur. Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir za f olduğunu bildi. Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 65-66)

 

Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saf Suresi, 4)

 

Ey iman edenler, sizi acı bir azabdan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi?. Allah a ve O nun Resulü ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte büyük mutluluk ve kurtuluş budur. (Saf Suresi, 10-12) 31

 

Bir önceki sayfadaki ayetlerin içinde yer aldığı bir hitabenin, Türk Ordusunun müfettişlerine verilmesini isteyen Atatürk ün maneviyata ne derece önem verdiği açıkça ortadadır.

Atatürk, dindar kişiliğinin bir göstergesi olarak din adamlarına karşı da her zaman samimi bir şekilde hürmetkar olmuştur. Cumhuriyetin ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi, bu konuyu şöyle anlatır:

Ata nın huzuruna girdiğimde beni ayakta karşılardı. Utanır, ezilir, büzülür, "Paşam beni mahçup ediyorsunuz"dediğim zaman, "Din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır"buyururlardı. Atatürk, şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını sevmezdi. 32

 

CC sohbet icin buraya
 <<1 23456>>
Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir