fiogf49gjkf0d
Roen teşekkürler....
Açlık çeken insanlara yardım edebileceğiniz bir kaç site
https://www.hungerfighters.com/ Ortadaki fight hungera tıklayın...
https://www.solvepoverty.com/ Her tıklanma başına sponsor siteler 5 cent bagisliyor.
https://www.pajacyk.pl/ Polonyaca olan bu sitede kuklaya tıklamanız gerekmekte..
https://www.feedsa.co.za/ Güney afrikadaki açlık sınırındaki insanlara yardım götüren bu siteye tek tıklama ile yardımcı olabilirsiniz.
https://www.hungerfighters.com/ İnsanlara tek tıklama ile bedava 1 kap yemek bağışı yapmalarını sağlayan bir iste...
https://www.thehungersite.com/cgi-bin/WebObjects/CTDSites Bedava olarak aç insanların doyurulmasına yardımcı olurken dünya açlık haritasını görebilirsiniz.
https://www.hungrychildren.com/helpachild.html Sponsor 1000 tıklama karşılığında 25$ ı aç çocuklarının doyurulması için fona aktarıyor.
|
Bir Hüzün ve Paradoks Olarak Açlığa Uyum
Açlık karşısında kahramanca “direnen” oraganizmanın en hüzünlü dönemi uzayan açlığa uyum dönemidir. Bu dönemde her şey yavaşlar ve organizma kendisini bir tür “kış uykusu” olarak tanımlanabilecek “hüzünlü” bir döneme sokar. Bu dönem biyolojik bir “depresyon” olarak da tanımlanabilir. Enerji yetmeyince bir çok dokudaki “insülin reseptörü” daha az çalışır ve organizma bu sayede tasarruf ettiği glükozu beyine göndermeye çalışır. Bu dönemde esas itibarıyla “tasarruf” ilkesi geçerlidir; başta büyüme ve metabolizma olmak üzere her şeyden tasarruf yapılmaya çalışılır. Bir başka deyişle organizma bu dönemde “azla yetindiği” gerçek bir “idare lambası” dönemine girer. Daha az ışık daha az yaşam demektir ama yine de ışıklar “kısılmak zorunda kalınır”. Uzun süreli açlık çeken organizmada bütün bunlar çıplak gözle görülebilir; çünkü insan organizmasındaki “büzülme” hemen insan davranışlarına yansır. Bu nedenle Necmi Erdoğan “ ..Yoksul bedeni aynı zamanda ezik, kısıtlanmış, kendi kendini inkar etmek isteyen bir bedendir” derken sonuna kadar haklıdır (Yoksulluk Halleri, 2002). Öte yanda bu “azla yetinen” yaşam adaptasyonu insanı zor durumlara hazırlar. Belki bu nedenle askerlikte ve savaşlarda “muhallebi çocukları” yerine yoksul köy çocuklarına daha fazla güvenilir ve bu onlar için aynı zamanda handikap olur. Bu nedenle savaşlarda en çok onlar ölür. Azla yetinen organizmanın tek handikapı bu değildir; son yıllardaki araştırmalar uzun tarihsel dönemler boyunca az besinle yetinmeye uyarlanmış bir genotip taşıyan insan biyolojisinin, insan bedenlerini bir tüketim aygıtına dönüştürmeye çalışan yaşam tarzı karşısında çaresiz kaldığını göstermektedir. Bu süreci anlamak için “azla yetinen” çöl farelerinden edindiğimiz bilgilere ihtiyacımız vardır. Son yıllarda çöl fareleri (bu fareler Psammomys obesus olarak isimlendiriliyor) üzerinde yapılan araştırmalarda , uzunca bir süre az yiyecekle yetinen ve bu nedenle de “azla yetinen genotipe” (thrifty genotype) sahip olan farelerin laboratuvar ortamında yoğun kalori içeren besinlerle beslendiklerinde şişmanlık,daha önemlisi ise şeker hastalığına (Tip 2 diyabet) yakalandıkları gösterilmiştir. Bu bulgu, hem kronik açlığın paradoksal bir sonucudur hem de “uygarlığın” insan biyolojisi üzerindeki tahripkar etkisine bağlıdır. Bu nedenle şimdi dünyanın yoksul bölgeleri bulaşıcı hastalıklardan sonra, sıklığı giderek artan şişmanlık, diyabet ve kalp hastalıkları gibi kronik hastalık dalgası ile boğuşmak zorunda kalmaktadır.
Unutulmamalıdır ki açlık ve yoksulluğa karşı uyum ve direnmede gerçek “kahraman” kadın vücududur. Kadın vücudundaki yağ dokusu fazlalığı, erkeklerin “yumuşak bir dokuya” dokunma ihtiyaçlarını karşılamak için değildir; kadınlar fazla yağ dokuları sayesinde hem kendileri hem de esas önemlisi çocukları için daha fazla enerji depolama kapasitesine sahiptirler. Bu nedenle kadınlar uzun süreli açlığa daha kolay adapte olurlar ve bunun örnekleri ülkemizde yaşanan açlık grevleri sırasında görülmüştür. Kadın vücudu “azla yetinme” yeteneği daha iyi bir organizmadır ve belki bu sayede eşitsizliklerden en çok etkilenen ülkelerde ortalama kadın ömrü erkeklerden daha fazladır. Esas önemlisi kadınlar, hamilelik sırasında kilo alırlar, çünkü bu sayede yağ hücreleri içinde bebekleri için enerji depolarlar ve emzirme döneminde kadınların yeterli süt salgılayabilmesi için gerekli günlük 700 kalori garanti edilmiş olur. Kadınlar, yoksulluk ve açlığın sonuçlarına bedenlerini siper etmelerinin ötesinde Aksu Bora nın sözleriyle “ Olmayanın idare edilmesinde” de oynadıkları önemli rollerle hanelerini yoksulluğun etkilerinden korumaya çalışmaktadırlar ( Bora, Yoksulluk Halleri, 2002 s.65).
AÇLIK ÇEKEN ÇOCUKLAR
Açlık çeken çocuklar gördüm İncecik elleri Ve bacaklarıyla Kovalıyorlardı yüzlerine üşüşen Sinekleri... Ne düşünüyorlardı Hiç belli değildi Yoksa durmuş muydu Beyinleri...
Açlık çeken çocuklar gördüm Kırılmasın diye Bir çoğunun kemikleri Dokunmaya korkuyordu Zavallı anneleri ..
Konuşacak hali yoktu Hiçbirinin Sancı duvarına Yuva yapmıştı gözleri..
Açlık çeken çocuklar gördüm Zaire de, Kongo da, Nepal de İçimde yanıp duruyor közleri ..
Mehmet ATİLLA
|