sen beni bırakıpta gitmezdin
peki o zaman ben neden seni arıyorum
neden gitmediğim her yerde oluyorsun
görmek için kapanacak gözlerim
kör bir ölümü yarım bıraktın yarsız bıraktın yar
ağlama yar bu aşk a yanma
örterimde sokakları gözlerime öyle uyurum
yastığım olur bu kentin duvarları
ocağım tütermi bilmem
gurbetin soğuk yalnızlıgında
üş...ürsen ben yanarım seni ısıtmaya
gidişin bir şey eksiltmezki yar
seni bulmaya çoğaltır beni en çok
emeğimdin yar
unutulmuş yaraalrıma tuzdur adın
kavgaydı kalbimin gözündeki fer
öfkendi çaresizliğin anladım
öfken çaresizliğindir bilirim
çaresizliğine ölürüm
K.TAZEOĞLU
|
Aynı uykuyu uyumak istiyorum aslında onunla...
Aynı anda aynı yatakta beraber uyumak değil kastettiğim.
Ayrı coğrafyalarda da olsak, ayrı mekanlarda da bulunsak
aynı uykuyu uyumak, aynı rüyayı görmek...
Göz bebekleriyle, beynin arasında gidip gelmek,
kalbindeki uykuya dalmak istiyorum.
Ve uyandığımda keşke gerçek olsa diyorum...
Kahraman Tazeoğlu
|
Martıların gözlerinden dinledim
İstanbul’un boğazı yanmış dün gece Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize Ben bu şehre yüreğimi içirmedim
Göklerden hicran yağdı, İstanbul’lu bir geceydi Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın
Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi… Utanır, intihar ederdi ölüm, Hayata rest çekip ağladığımda, Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi… Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda, Kah aşkı yağan kar tanesi Kah Leyla tüten rüzgardın Zambak gibi leylak gibi, Sigaramda duman gibi Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın
Dayadım ondörtlüyü İstanbul’un şakağına İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece Sensizken, İstanbul’da bir kez olsun gülmedim Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim
Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor Çatlayası deli yürek ‘sen sen’ diye atıyor Oy gece gözlüm oy, İstanbul seni kokuyor
Serdar Tuncer |
Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim..
Ne hissettiysem onu söyledim, onu yaşadım..
Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım.
Asla keşkelerim olmadı...
Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım...
Karşıma bazen gerçek yüzler, bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım...
Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim, ya da asla birini severken karşılığını beklemedim...
Dostluğuma değer biçmedim, sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim...
Sevdiysem sonuna kadar gittim, bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim..
Bazen çok kırıldım, bazen belkide kırdım. Ama hata insana mahsustur dedim. Affettim, af diledim.. Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim.. Onlar belki beni saflıkla yargıladılar. Belkide içten içe sinsice güldüler bana. Ama asıl unuttukları şuydu.. Ben aldanmadım. Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar..
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için.. Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için.. Oysa ben hiç insan kaybetmedim..
SADECE ZAMANI GELDİĞİNDE VAZGEÇMEYİ BİLDİM O KADAR... |
Bıraktım cümleleri, iyi ol artık diye, Daha fazla kısalmasın gündüzler diye, Yalan değil bittim ben de, paramparça kalbim, Ve söz verdim, çıkmam yoluna. Ama çok zor dayanmak, Saat sabah beş ise, Bıkmışsan ve İstanbul`daysan, Beni yakan İstanbul`daysan. içimde deprem yine, eyvah! Halim yok hiç artık eyvah, eyvah! Düşüyor sustuklarım gözlerimden, yine eyvah! Haberin yok yine, eyvah!
|