ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
ALEEVVVV> Forum Mesajları | | ALEEVVVV'e ait Toplam 222 Forum Mesajı var
|
|
ALEEVVVV
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Yüreğimin Götürdüğü Yerdeyim....> 3.Eki.2007 Çar 23:43:18 | | fiogf49gjkf0d
< =text/>
< src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/show_ads.js" =text/>
|
Kristal Denizaltı... İlişkiler içinde en çok hastalıklı olanları severim, ateşimin yükselmesini, sayıklamalarımı, kabuslarımla hayallerimin birbirine karışmasını, en dokunulmaz yerlerimde hissettiğim sızıları. Hastalığının bütün kıvrımları, hastalığımın bütün kıvrımlarıyla öpüşen bir kadınla denizaltıma binip çıktığım yolculukları. Solgun bir sabah vakti insanların arasından ayrılışımı. Hiçbir yere gitmeyen bir denizaltının içinde, hiçkimsenin gitmediği yerlere gitmeyi. Birçoğumuz çıktık bu yolculuğa.Evet, sevdiğimiz hasta biri. Evet, bu ilişki hastalıklı. Ama bunu ne önemi var. Hastalıklarımız birbirini tutuyorsa,öpüşen dudaklar gibi değiyorsa hastalıklarımız birbirine... Benim de o kristal denizaltıya binmişliğim var. Süt buğusu gibi solgun maviliğin yayıldığı ıssız bir sabah vakti, dönüp dönmeyeceğini bimediğin bir yolculuğa çıkmak için ürpertilerle binip, kapaklarını kapatırsın. Eğer dönersen başka biri olarak döneceksindir yolculuğundan. O denizaltı bir yere gitmez. Giden sensindir. O denizaltının içinde tuhaf bir yolculuğa çıkarsın, o yolculukta gördüklerini, duyduklarını, hissettiklerini hiçkimseye anlatamazsın, senin anlattığını kimse anlamaz çünkü. Onlar da vaktinde o yolculuğa çıkmış olsalar bile, kimse kimsenin yolculuk hikâyesini kavrayamaz. Kristal denizaltının çevresinden geçip de senin içerde yaptıklarını görenler şaşarlar sana, şaşılacak şeyler yaparsın gerçekten. O denizaltıya binenler kendilerini bile şaşırtacak davranışlarda bulunurlar. Bir orospuya aşık olmaktır o denizaltıya binmek. Bir serseriye tutulmak. Bir çılgının peşinden gitmek. Bütün hayatını bir bencilin yanında geçirmek istemektir. Geleceğini, bir dakikasını bile kendine ayırmadan, verdiğin armağanın değerini belki de hiç bilmeyecek birine vermeye hazırlanmaktır. Seni seyredenler hastalığını düşünürler. Hastalıklı ilişkiler tanımlamasının içindesindir artık. Denizaltının dışındakiler, seni iyileştirmek için sana bağırırlar, nasihatler verirler, yardım etmeye çabalarlar. Seslerini duyar ama yalnızca gülümsersin. Fuzuli nin şiiridir artık senin duyduğun: El çek ilacımdan tabib... İyileşmek istemezsin. Yalnızca, seni hastalıklı insanların arasına atanı değil hastalığı da sevdiğini kim bilebilir ki seni seyredenler arasında. Sen artık Zelda ya tutulan Fitzgerald, Wagner e tutulan Cosima sındır. Kulağına sesler gelir. - Senin sevdiğin çirkin bir kadın, o adam bencil, güvenilmez biri senin güvendiğin, hastalıklı bir ilişki bu. Gülümsersin. Onlara şöyle demek istersin: - İlişkinin hastalıklı olması önemli değil ki, önemli olan iki kişinin hastalığının birbirine, biribiri için yaratılmış iki parça gibi uyması. Zaten hastalıklı bir ilişkinin olabilmesi, insanın o kristal denizaltıya binip bilinmez yolculuklara çıkması için, birbirine tutulan iki kişinin değil, onların hastalıklarının birbirine değmesi, o hastalıkların kıvrımlarının denk gelmesi gerekir. Seyredenler, hastalıkların uyduğunu görmezler. Onların gördüğü birbirine uymayan iki kişidir. Çirkin bir erkek ve güzel bir kadın gibi, fedakâr bir kadın ve çıkarcı bir erkek gibi, sevecen bir erkek ve sinirli bir kadın gibi iki benzemeyen insanın aynı denizaltının içinde acılarıyla ve mutluluklarıyla tuhaf bir seyahate çıkmasına şaşar insanlar. Sorarlar kendi kendilerine: - Neden bu iki insan aynı kristal denizaltının içinde. Cevap çok basittir aslında: - Çünkü onların hastalıkları birbirine uyuyor. O kristal denizaltıya binmişliğim var. Hastalıkları hastalıklarımın kıvrımlarına uyanlara rastlamışlığım var. Fuzuli nin mısraını mırıldanmışlığım var: - El çek ilacımdan tabib... İtiraf edeyim ki, ilişkiler içinde en çok hastalıklı olanları severim, ateşimin yükselmesini, sayıklamalarımı, kabuslarımla hayallerimin birbirine karışmasını, en dokunulmaz yerlerimde hissettiğim sızıları. Hastalığının bütün kıvrımları, hastalığımın bütün kıvrımlarıyla öpüşen bir kadınla denizaltıma binip çıktığım yolculukları. Solgun bir sabah vakti insanların arasından ayrılışımı. Hiçbir yere gitmeyen bir denizaltının içinde, hiçkimsenin gitmediği yerlere gitmeyi. Birçoğumuz çıktık bu yolculuğa. Evet, sevdiğimiz hasta biri. Evet, bu ilişki hastalıklı. Ama bunu ne önemi var. Hastalıklarımız birbirini tutuyorsa,öpüşen dudaklar gibi değiyorsa hastalıklarımız birbirine. Hangi sağlıklı ilişki böyle ateşler içinde yanabilir ki, hangi sağlıklı ilişki benim gördüğüm rüyaları görebilir ki, hangi sağlıklı ilişki böyle sancıyabilir ki. Ateşlerle yanarak, sancılarla kavrularak, çılgın rüyaların içinde kıvranarak, kristal denizaltımda hastalıklı ilişkilerin içinde seyahatlere çıktım. Gezdiğim sıcak sahillerin büyücüleri bana hep aynı şeyi söyledi. - Önemli olan onun sana uyması değil,önemli olan onun hastalığının senin hastalığına uyması. Dolaştığım tarih sayfaları, aşk bölümlerinde hep hastalıklı ilişkileri anlatıyordu, kayda geçmeye değer olarak yalnızca onları bulmuştu. Brahms Clara Schuman a böyle tutulmuş, Yesenin İsodora Duncan a hayatını böyle armağan etmişti. Onlar birbirlerine uymuyordu. Uyan, hastalıklarıydı. Solgun bir sabah vakti kristal bir denizlatıya biner hayatın derinliklerine gidersiniz. Dönüp dönmeyeceğinizi bilmeden. Dönerseniz başka biri olarak dönersiniz. Kristal bir denizaltıya binmişliğim var. Ateşler içinde kıvrandığım. Ve sizin ateşler içinde kıvrandığınız. Hiç iyileşmek istemediniz. En iyileşmek istediğiniz, iyileşmek için yalvardığınız zamanlarda bile istemediniz iyileşmeyi. Bir kristal denizlatıya binip gittim bir gün. Garip rüyalar gördüm... |
|
|
| | | |
ALEEVVVV
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Kendiniz veya Hayatınızı 3 Kelime İle Açıklayın :)> 3.Eki.2007 Çar 18:07:03 | | fiogf49gjkf0d ALEEVVVV
ALEEVVVVV
ALEEVVVVVV | |
ALEEVVVV
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Sen Bu Şiiri Okurken.....> 27.Eyl.2007 Per 14:04:56 | | fiogf49gjkf0d ŞAŞKINA DÖNMÜŞ...
Bin kelimeye deger bir resim
Şimdi anlıyorum ki,üç yüz milyon retinal ışık alıcımın ...
Her biri saniyenin beş yüzde birinde ,
Bir milyar ikiyüz milyon fotosunu algılıyor...
Her saniye senin beşyüz gercek
fotograf kareni...
Şaşkın
bakıp kaldım ...
vesen...
Uzaklarda bir yerlerden soruyorsun...
Ne düşünüyorsun?
Neden benimle konuşmuyorsun? | |
ALEEVVVV
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*> 25.Eyl.2007 Sal 14:15:17 | | fiogf49gjkf0d Yeliz - Gidersen Git
Gidersen git, ben buna dayanırım Gidersen git, ben buna dayanırım...
Güçlü olmalıyım, ayakta kalmalıym Başka sevdalarda yeniden doğmalıyım...
Aşk sandım, yanıldım Yanlış rüzgara kapıldım Sen arsız heveslerle, beni hiç anlamadın...
Demek ki sen o değilmişsin Sevdiğime değmezmişsin Git şimdi güle güle Bakarım başımın çaresine... | |
ALEEVVVV
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*> 25.Eyl.2007 Sal 13:33:48 | | fiogf49gjkf0d Anlıyorum ben seni,
Bana aşık değilsin ki,
Benim seni çok sevmem,
Kendimle ilgili.
Bana biraz zaman ver,
Yaralarım çok yeni,
Kabahat sende değil ki,
Bu benimle ilgili,
Ağla kalbim,
Ağla gözlerim,
Başkasını seversin,
Unut onu yüreğim.
Ağla kalbim,
Ağla gözlerim,
Başkasını seversin,
Unut onu yüreğim.
Anlıyorum ben seni,
Bana aşık değilsin ki,
Benim seni çok sevmem,
Kendimle ilgili.
Ahh bana biraz zaman ver,
Yaralarım çok yeni,
Kabahat sende değil ki,
Bu benimle ilgili.
Ağla kalbim,
Ağla gözlerim,
Başkasını seversin,
Unut onu yüreğim.
Ağla kalbim,
Ağla gözlerim,
Başkasını seversin,
Unut onu yüreğim...
Yeliz:agla kalbim...
| |
ALEEVVVV
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*> 25.Eyl.2007 Sal 11:18:24 | | fiogf49gjkf0d yaaaaa bu şarkı nasıl canımmm kankimmmm | |
ALEEVVVV
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*> 25.Eyl.2007 Sal 11:16:40 | | fiogf49gjkf0d
yalan yalan yalann yalannnn yalannn.....
gözümdeki ates kalbimi yakınca
sandımkı askımız ömür boyunca
meger bu bır oyunmus kolay oynanan
benı sewdıgın varya o bıle yalan
yalan yalan yalan yalann yalannnn......
ayrılık yok artık boyle demıstın
bılesn senı nasıl nasıl sewmıstım
oysa gercek farklıymıs uyandııgım an
anladımkı sewgi koca bır yalan
yalan yalan yalan yalan yalannnn....
soz vermıstın bana senınım dıye
baska bır ask bulmussun yıne kendıne
soyle mutlumu sımdı kalbını calan
yoksa bu yenı sewgın odamı yalan
yalan yaln yalan yalann yalannn...
yeliz.yalannnnnnnnnnnnnnnnnnn...
| |
ALEEVVVV
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*> 24.Eyl.2007 Pzt 22:47:07 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Sonbaharı bu belkide askın alısmak cok zor, ah bu yalnızlık... yalana döndü, kurtulamadik farkinda olmadan sana alıstım..
Sen baska yerde ben baska yerde... soluyoruz vay aman baska dünyada baska rüyada yasiyoruz ozaman...
hayatin kendisi bu hersey varmis icinde yollar ayrılıyormus deli gibi sevsen bileeeee...
burak kut... sonbahar | |
ALEEVVVV
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >beklenen açıklama geldi yök yok dedi !> 19.Eyl.2007 Çar 18:06:00 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d acıkcası bu konuda ne düşünecegimi şaşırmış durumdayım...benim istedigim tek şey insanın ,inandıgı gibi yaşama hakkı oldugudur eger kapanmak isterse kapanır ve okulada girmelidir.. ama bunun arkasında gizli planlar varsa diyede kormuyor degilim acaba okula başı kapalılar girip yarin bu tersine dönermi başını kapa öyle gel diyenler olurmu benim hakkımada tecavüz ederlermi...bunlar gizli bir oyun olmasın islamla yönetilen bir türkiye durumuna düşmeyelim adım adım... bunun için çok dikkat edip iyi izlememiz gerekir yapılan işleri ve degişecek anayasayı iyi ögrenipöyle vermeliyiz oyumuzu ...başörtüsüne karşı degilim okulda ...tek amacı takiye olmasın herkez özgür ve mutlu olsun isterim... umarım yanılırız ve güzel özgür bir türkiye de mutlu ve huzurlu hep birlikde yaşarız ... | |
ALEEVVVV
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >HAYAT...> 17.Eyl.2007 Pzt 18:39:36 | | fiogf49gjkf0d
< =text/>
< src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/show_ads.js" =text/>
|
KIRKINCI ODA...
Ne kadarınız gercek sizin kırk odalı şatonuzun kırkıncı odasındaki kilitler altında sakladığınız gerçek duygularınızla, gerçek düşüncelerinizin ne kadarı yansıyor hayatınıza, söylenmeyen neler var kuytularda, hani kendinizden bile sakladığınız, bir sinir kriziyle ya da büyük bir acıyla yahut da muhteşem bir sevinçle kabuğunu çatlatıp da ortalara dökülecek neler biriktiriyorsunuz içinizde...? ? ? Ne kadarınız kendi sahtekarlığınızın esiri? Sevip de söyleyemediğiniz, özleyip de açıklayamadığınız ya da sevmeyip de sevginizin eksikliğini içinize gömdüğünüz oluyor mu, korkaklıklar var mı, kalleşlikler var mı, yoksa diplerde saklanan cesaretiniz bir işaret mi bekliyor...? ? ?
Göründüğünüz insan mısınız siz, yoksa bir define arayıcısı hazineler mi bulur içinizde ya da yıkılmış bir kentin harabelerini mi taşıyorsunuz? Derununuzda neler saklıyorsunuz? Ne kadarınız gerçek sizin?
Ülkenizle ilgili düşüncelerinizi söylüyor musunuz, yoksa başınızı belaya sokmayacak kadar akıllı mısınız, gerçek düşüncelerinizi başbaşa konuşmalara mı saklıyorsunuz, açıkça konuşanları biraz aptal buluyor musunuz?
Günahlardan yapılmış hayaller var mı içinizde, günahtan korktuğunuzdan bunları saklayıp Tanrı yı mı kandırmaya uğraşıyorsunuz? Günahları sevmiyor musunuz, seviyor musunuz yoksa...? ? ?
Uzun bir yolculuğa çıkar gibi duygularınızla düşüncelerinizi denklere sarıp da içlerinizde bir yerlere mi yerleştirdiniz, bir gün yolculuk bitince açmayı mı düşünüyorsunuz aslında yolculuğun hiç bitmeyeceğini ve denklerinizi hiç açmayacağınızı bilerek... Bir gün çıldırsanız da bütün duygularınızla düşüncelerinizi açıkça söyleseniz, neler duyacağız sizlerden, gizli palyaçolar mı çıkacak ortaya, yoksa korkaklığın altında, bir istiridyenin içinde büyüyen inciler gibi büyümüş yiğitlikler mi?
Kızgınlıklarınız yok mu sizin, öfkeleriniz, isyanlarınız? Aşklarınız yok mu? Kendi sahtekarlığınıza ne kadar esirsiniz? Esaretten kurtulsanız da gerçekler dökülse ortaya, kendinize şaşar mısınız, hiç düşündüğünüz oluyor mu kırkıncı odada neler var diye, hangi unutulmaya çalışılmış sevgililer, dile getirilmeyen özlemler, söylenmeye söylenmeye birikmiş öfkeler, hangi boşvermişlikler, hangi inkar edilmiş arzular yatıyor diplerde?
Ne kadarınız gerçek sizin?
Kimselerden korkmadığınız kadar korkuyor musunuz kendinizden? Şehrin ışıklarının bulutlara yansıdığı turuncu pırıltılı külrengi bir gecede, şimşeklerle boşanan yağmur başladığında şatonuzun odalarında bir gezintiye çıkıyor musunuz, ağır ağır yaklaşıp o kırkıncı odaya açıyor musunuz kapıyı usulca, gördükleriniz ağlatıyor mu sizi, bu kadar gerçeği o odada saklayıp, hayatı yalandan yaşadığınızı farketmek nasıl bir sarsıntı yaratıyor? yoksa, ne gökyüzüne vuran ışıklar, ne yağmur, ne de ıssız gece, sizin kırkıncı odaya yaklaşmanızı sağlayamıyor mu, korkuyor musunuz kendi gerçeklerinizden, kırkıncı odanız size de mi kapalı, kendi kendinize bile mahrem misiniz?
Ne kadarınız gerçek sizin? Ne kadarınız kendi sahtekarlığına esir? Bıktığınız olmuyor mu kendi yalanlarınızdan, hiç kendinizden sıkıldığınız olmuyor mu, kendinizi bir yerlerde terkedip de gitmek istemiyor musunuz, bütün yalanlarınızdan uzak bir yere?
Şöyle rahatça bütün duygularınızı, bütün düşüncelerinizi söyleyebileceğiniz bir diyara, kendinizi bile yanınıza almadan.
Ah aslında ben onu seviyordum diye ağlayacağınız kimleri saklıyorsunuz koynunuzda, yüksek sesle eleştirip de içinizden hak verdiğiniz hangi düşünceler var, kendinizi akıllı bulurken aslında gizlice kendi korkaklığınızdan utandığınızın itirafını nerelerde gizliyorsunuz?
Ne kadarınız gerçek sizin? Ne kadarınız kendi sahtekarlığına esir?
Bunu hiç düşündüğünüz oluyor mu yoksa bunu düşünmek bile yasak mı size? Neler var kırkıncı odada? Otuzdokuz odadan yapılmış hayatınızı, kırkıncı odanın kapısını açmamak için yalandan mı yaşıyorsunuz? Niye yapıyorsunuz bunu? Açsanıza kırkıncı odayı yağmurlu bir gecede belki... Belki de hiç açmazsınız, kapalı bir odayla yaşarsınız bütün ömrünüzü, kendinizden sıkılarak...
|
|
|
|
| | | |
| |