ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
10 Mayıs 2024, Cuma 04:36   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  ALEEVVVV> Forum Mesajları
    ALEEVVVV'e ait Toplam 222 Forum Mesajı var
<<123456 78910111213141516...23>>


ALEEVVVV

ALEEVVVV resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Yüreğimin Götürdüğü Yerdeyim....>
  3.Eki.2007 Çar 23:43:18
fiogf49gjkf0d
< =text/> < src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/show_ads.js" =text/>


 
Kristal Denizaltı...

İlişkiler içinde en çok hastalıklı olanları severim, ateşimin yükselmesini, sayıklamalarımı, kabuslarımla hayallerimin birbirine karışmasını, en dokunulmaz yerlerimde hissettiğim sızıları.
Hastalığının bütün kıvrımları, hastalığımın bütün kıvrımlarıyla öpüşen bir kadınla denizaltıma binip çıktığım yolculukları. Solgun bir sabah vakti insanların arasından ayrılışımı. Hiçbir yere gitmeyen bir denizaltının içinde, hiçkimsenin gitmediği yerlere gitmeyi. Birçoğumuz çıktık bu yolculuğa.Evet, sevdiğimiz hasta biri. Evet, bu ilişki hastalıklı. Ama bunu ne önemi var. Hastalıklarımız birbirini tutuyorsa,öpüşen dudaklar gibi değiyorsa hastalıklarımız birbirine...
Benim de o kristal denizaltıya binmişliğim var.
Süt buğusu gibi solgun maviliğin yayıldığı ıssız bir sabah vakti, dönüp dönmeyeceğini bimediğin bir yolculuğa çıkmak için ürpertilerle binip, kapaklarını kapatırsın.
Eğer dönersen başka biri olarak döneceksindir yolculuğundan.
O denizaltı bir yere gitmez.
Giden sensindir.
O denizaltının içinde tuhaf bir yolculuğa çıkarsın, o yolculukta gördüklerini, duyduklarını, hissettiklerini hiçkimseye anlatamazsın, senin anlattığını kimse anlamaz çünkü.
Onlar da vaktinde o yolculuğa çıkmış olsalar bile, kimse kimsenin yolculuk hikâyesini kavrayamaz.
Kristal denizaltının çevresinden geçip de senin içerde yaptıklarını görenler şaşarlar sana, şaşılacak şeyler yaparsın gerçekten.
O denizaltıya binenler kendilerini bile şaşırtacak davranışlarda bulunurlar.
Bir orospuya aşık olmaktır o denizaltıya binmek.
Bir serseriye tutulmak.
Bir çılgının peşinden gitmek.
Bütün hayatını bir bencilin yanında geçirmek istemektir.
Geleceğini, bir dakikasını bile kendine ayırmadan, verdiğin armağanın değerini belki de hiç bilmeyecek birine vermeye hazırlanmaktır.
Seni seyredenler hastalığını düşünürler.
Hastalıklı ilişkiler tanımlamasının içindesindir artık.
Denizaltının dışındakiler, seni iyileştirmek için sana bağırırlar, nasihatler verirler, yardım etmeye çabalarlar.
Seslerini duyar ama yalnızca gülümsersin.
Fuzuli nin şiiridir artık senin duyduğun:
El çek ilacımdan tabib...
İyileşmek istemezsin.
Yalnızca, seni hastalıklı insanların arasına atanı değil hastalığı da sevdiğini kim bilebilir ki seni seyredenler arasında.
Sen artık Zelda ya tutulan Fitzgerald, Wagner e tutulan Cosima sındır.
Kulağına sesler gelir.
- Senin sevdiğin çirkin bir kadın, o adam bencil, güvenilmez biri senin güvendiğin, hastalıklı bir ilişki bu.
Gülümsersin.
Onlara şöyle demek istersin:
- İlişkinin hastalıklı olması önemli değil ki, önemli olan iki kişinin hastalığının birbirine, biribiri için yaratılmış iki parça gibi uyması.
Zaten hastalıklı bir ilişkinin olabilmesi, insanın o kristal denizaltıya binip bilinmez yolculuklara çıkması için, birbirine tutulan iki kişinin değil, onların hastalıklarının birbirine değmesi, o hastalıkların kıvrımlarının denk gelmesi gerekir.
Seyredenler, hastalıkların uyduğunu görmezler.
Onların gördüğü birbirine uymayan iki kişidir.
Çirkin bir erkek ve güzel bir kadın gibi, fedakâr bir kadın ve çıkarcı bir erkek gibi, sevecen bir erkek ve sinirli bir kadın gibi iki benzemeyen insanın aynı denizaltının içinde acılarıyla ve mutluluklarıyla tuhaf bir seyahate çıkmasına şaşar insanlar.
Sorarlar kendi kendilerine:
- Neden bu iki insan aynı kristal denizaltının içinde.
Cevap çok basittir aslında:
- Çünkü onların hastalıkları birbirine uyuyor.
O kristal denizaltıya binmişliğim var.
Hastalıkları hastalıklarımın kıvrımlarına uyanlara rastlamışlığım var.
Fuzuli nin mısraını mırıldanmışlığım var:
- El çek ilacımdan tabib...
İtiraf edeyim ki, ilişkiler içinde en çok hastalıklı olanları severim, ateşimin yükselmesini, sayıklamalarımı, kabuslarımla hayallerimin birbirine karışmasını, en dokunulmaz yerlerimde hissettiğim sızıları.
Hastalığının bütün kıvrımları, hastalığımın bütün kıvrımlarıyla öpüşen bir kadınla denizaltıma binip çıktığım yolculukları.
Solgun bir sabah vakti insanların arasından ayrılışımı.
Hiçbir yere gitmeyen bir denizaltının içinde, hiçkimsenin gitmediği yerlere gitmeyi.
Birçoğumuz çıktık bu yolculuğa.
Evet, sevdiğimiz hasta biri.
Evet, bu ilişki hastalıklı.
Ama bunu ne önemi var.
Hastalıklarımız birbirini tutuyorsa,öpüşen dudaklar gibi değiyorsa hastalıklarımız birbirine.
Hangi sağlıklı ilişki böyle ateşler içinde yanabilir ki, hangi sağlıklı ilişki benim gördüğüm rüyaları görebilir ki, hangi sağlıklı ilişki böyle sancıyabilir ki.
Ateşlerle yanarak, sancılarla kavrularak, çılgın rüyaların içinde kıvranarak, kristal denizaltımda hastalıklı ilişkilerin içinde seyahatlere çıktım.
Gezdiğim sıcak sahillerin büyücüleri bana hep aynı şeyi söyledi.
- Önemli olan onun sana uyması değil,önemli olan onun hastalığının senin hastalığına uyması.
Dolaştığım tarih sayfaları, aşk bölümlerinde hep hastalıklı ilişkileri anlatıyordu, kayda geçmeye değer olarak yalnızca onları bulmuştu.
Brahms Clara Schuman a böyle tutulmuş, Yesenin İsodora Duncan a hayatını böyle armağan etmişti.
Onlar birbirlerine uymuyordu.
Uyan, hastalıklarıydı.
Solgun bir sabah vakti kristal bir denizlatıya biner hayatın derinliklerine gidersiniz.
Dönüp dönmeyeceğinizi bilmeden.
Dönerseniz başka biri olarak dönersiniz.
Kristal bir denizaltıya binmişliğim var.
Ateşler içinde kıvrandığım.
Ve sizin ateşler içinde kıvrandığınız.
Hiç iyileşmek istemediniz.
En iyileşmek istediğiniz, iyileşmek için yalvardığınız zamanlarda bile istemediniz iyileşmeyi.
Bir kristal denizlatıya binip gittim bir gün.
Garip rüyalar gördüm...
 

 

 


ALEEVVVV

ALEEVVVV resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Kendiniz veya Hayatınızı 3 Kelime İle Açıklayın :)>
  3.Eki.2007 Çar 18:07:03
fiogf49gjkf0d

ALEEVVVV

ALEEVVVVV

ALEEVVVVVV



ALEEVVVV

ALEEVVVV resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Sen Bu Şiiri Okurken.....>
  27.Eyl.2007 Per 14:04:56
fiogf49gjkf0d

ŞAŞKINA DÖNMÜŞ...

Bin kelimeye deger bir resim

Şimdi anlıyorum ki,üç yüz milyon retinal ışık alıcımın ...

Her biri saniyenin beş yüzde birinde ,

 Bir milyar ikiyüz milyon fotosunu algılıyor...

Her saniye senin beşyüz gercek

fotograf kareni...

Şaşkın

 bakıp kaldım ...

vesen...

Uzaklarda bir yerlerden soruyorsun...

Ne düşünüyorsun?

Neden benimle konuşmuyorsun?



ALEEVVVV

ALEEVVVV resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*>
  25.Eyl.2007 Sal 14:15:17
fiogf49gjkf0d

Yeliz - Gidersen Git

Gidersen git, ben buna dayanırım
Gidersen git, ben buna dayanırım...

Güçlü olmalıyım, ayakta kalmalıym
Başka sevdalarda yeniden doğmalıyım...

Aşk sandım, yanıldım
Yanlış rüzgara kapıldım
Sen arsız heveslerle, beni hiç anlamadın...

Demek ki sen o değilmişsin
Sevdiğime değmezmişsin
Git şimdi güle güle
Bakarım başımın çaresine...



ALEEVVVV

ALEEVVVV resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*>
  25.Eyl.2007 Sal 13:33:48
fiogf49gjkf0d
Anlıyorum ben seni,
Bana aşık değilsin ki,
Benim seni çok sevmem,
Kendimle ilgili.

Bana biraz zaman ver,
Yaralarım çok yeni,
Kabahat sende değil ki,
Bu benimle ilgili,

Ağla kalbim,
Ağla gözlerim,
Başkasını seversin,
Unut onu yüreğim.

Ağla kalbim,
Ağla gözlerim,
Başkasını seversin,
Unut onu yüreğim.

Anlıyorum ben seni,
Bana aşık değilsin ki,
Benim seni çok sevmem,
Kendimle ilgili.

Ahh bana biraz zaman ver,
Yaralarım çok yeni,
Kabahat sende değil ki,
Bu benimle ilgili.

Ağla kalbim,
Ağla gözlerim,
Başkasını seversin,
Unut onu yüreğim.

Ağla kalbim,
Ağla gözlerim,
Başkasını seversin,
Unut onu yüreğim...
Yeliz:agla kalbim...



ALEEVVVV

ALEEVVVV resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*>
  25.Eyl.2007 Sal 11:18:24
fiogf49gjkf0d
yaaaaa bu şarkı nasıl canımmm kankimmmm


ALEEVVVV

ALEEVVVV resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*>
  25.Eyl.2007 Sal 11:16:40
fiogf49gjkf0d

yalan yalan yalann yalannnn yalannn.....
gözümdeki ates kalbimi yakınca 
sandımkı askımız  ömür boyunca 
meger bu bır oyunmus kolay oynanan 
benı sewdıgın varya o bıle yalan 
   yalan yalan yalan yalann yalannnn......
ayrılık yok artık boyle demıstın
bılesn senı nasıl nasıl sewmıstım 
oysa gercek farklıymıs uyandııgım an
anladımkı sewgi koca bır yalan 
   yalan yalan yalan yalan yalannnn....
soz vermıstın bana senınım dıye
baska bır ask bulmussun yıne kendıne
soyle mutlumu sımdı kalbını calan 
yoksa bu yenı sewgın odamı yalan
   yalan yaln yalan yalann yalannn...
yeliz.yalannnnnnnnnnnnnnnnnnn...


ALEEVVVV

ALEEVVVV resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*>
  24.Eyl.2007 Pzt 22:47:07
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Sonbaharı bu belkide askın
alısmak cok zor, ah bu yalnızlık...
yalana döndü, kurtulamadik
farkinda olmadan sana alıstım..

Sen baska yerde ben baska yerde...
soluyoruz vay aman
baska dünyada baska rüyada
yasiyoruz ozaman...

hayatin kendisi bu
hersey varmis icinde
yollar ayrılıyormus
deli gibi sevsen bileeeee...

burak kut... sonbahar



ALEEVVVV

ALEEVVVV resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >beklenen açıklama geldi yök yok dedi !>
  19.Eyl.2007 Çar 18:06:00
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
acıkcası bu konuda ne düşünecegimi şaşırmış durumdayım...benim istedigim tek şey insanın ,inandıgı gibi yaşama hakkı oldugudur eger kapanmak isterse kapanır ve okulada girmelidir.. ama bunun arkasında gizli planlar varsa diyede kormuyor degilim acaba okula başı kapalılar girip yarin bu tersine dönermi başını kapa öyle gel diyenler olurmu benim hakkımada tecavüz ederlermi...bunlar gizli bir oyun olmasın islamla yönetilen bir türkiye durumuna düşmeyelim adım adım... bunun için çok dikkat edip iyi izlememiz gerekir yapılan işleri ve degişecek anayasayı iyi ögrenipöyle vermeliyiz oyumuzu ...başörtüsüne karşı degilim okulda ...tek amacı takiye olmasın herkez özgür ve mutlu olsun isterim... umarım yanılırız ve güzel özgür bir türkiye de mutlu ve huzurlu hep birlikde yaşarız ...


ALEEVVVV

ALEEVVVV resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >HAYAT...>
  17.Eyl.2007 Pzt 18:39:36
fiogf49gjkf0d
< =text/> < src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/show_ads.js" =text/>

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KIRKINCI ODA...

Ne kadarınız gercek sizin
kırk odalı şatonuzun kırkıncı odasındaki
kilitler altında sakladığınız gerçek
duygularınızla,
gerçek düşüncelerinizin ne kadarı yansıyor
hayatınıza,
söylenmeyen neler var kuytularda,
hani kendinizden bile sakladığınız,
bir sinir kriziyle ya da büyük bir acıyla
yahut da muhteşem bir sevinçle kabuğunu çatlatıp da
ortalara dökülecek neler biriktiriyorsunuz
içinizde...? ? ?
Ne kadarınız kendi sahtekarlığınızın esiri?
Sevip de söyleyemediğiniz,
özleyip de açıklayamadığınız
ya da sevmeyip de sevginizin eksikliğini içinize
gömdüğünüz oluyor mu,
korkaklıklar var mı,
kalleşlikler var mı,
yoksa diplerde saklanan cesaretiniz bir işaret mi
bekliyor...? ? ?

Göründüğünüz insan mısınız siz,
yoksa bir define arayıcısı hazineler mi bulur
içinizde
ya da yıkılmış bir kentin harabelerini mi
taşıyorsunuz?
Derununuzda neler saklıyorsunuz?
Ne kadarınız gerçek sizin?

Ülkenizle ilgili düşüncelerinizi söylüyor musunuz,
yoksa başınızı belaya sokmayacak kadar akıllı mısınız,
gerçek düşüncelerinizi başbaşa konuşmalara mı
saklıyorsunuz,
açıkça konuşanları biraz aptal buluyor musunuz?

Günahlardan yapılmış hayaller var mı içinizde,
günahtan korktuğunuzdan bunları saklayıp
Tanrı yı mı kandırmaya uğraşıyorsunuz?
Günahları sevmiyor musunuz, seviyor musunuz
yoksa...? ? ?

Uzun bir yolculuğa çıkar gibi
duygularınızla düşüncelerinizi denklere
sarıp da içlerinizde bir yerlere mi
yerleştirdiniz,
bir gün yolculuk bitince açmayı mı düşünüyorsunuz
aslında yolculuğun hiç bitmeyeceğini ve
denklerinizi
hiç açmayacağınızı bilerek...
Bir gün çıldırsanız da
bütün duygularınızla düşüncelerinizi açıkça
söyleseniz,
neler duyacağız sizlerden,
gizli palyaçolar mı çıkacak ortaya,
yoksa korkaklığın altında,
bir istiridyenin içinde büyüyen inciler gibi
büyümüş yiğitlikler mi?

Kızgınlıklarınız yok mu sizin,
öfkeleriniz, isyanlarınız?
Aşklarınız yok mu?
Kendi sahtekarlığınıza ne kadar esirsiniz?
Esaretten kurtulsanız da gerçekler dökülse ortaya,
kendinize şaşar mısınız,
hiç düşündüğünüz oluyor mu kırkıncı odada neler
var diye, hangi unutulmaya çalışılmış sevgililer,
dile getirilmeyen özlemler,
söylenmeye söylenmeye birikmiş öfkeler,
hangi boşvermişlikler,
hangi inkar edilmiş arzular yatıyor diplerde?

Ne kadarınız gerçek sizin?

Kimselerden korkmadığınız kadar korkuyor musunuz
kendinizden?
Şehrin ışıklarının bulutlara yansıdığı
turuncu pırıltılı külrengi bir gecede,
şimşeklerle boşanan yağmur başladığında
şatonuzun odalarında bir gezintiye çıkıyor musunuz,
ağır ağır yaklaşıp o kırkıncı odaya açıyor musunuz
kapıyı usulca, gördükleriniz ağlatıyor mu sizi,
bu kadar gerçeği o odada saklayıp,
hayatı yalandan yaşadığınızı farketmek nasıl bir
sarsıntı yaratıyor?
yoksa, ne gökyüzüne vuran ışıklar, ne yağmur, ne de
ıssız gece,
sizin kırkıncı odaya yaklaşmanızı sağlayamıyor mu,
korkuyor musunuz kendi gerçeklerinizden,
kırkıncı odanız size de mi kapalı,
kendi kendinize bile mahrem misiniz?

Ne kadarınız gerçek sizin?
Ne kadarınız kendi sahtekarlığına esir?
Bıktığınız olmuyor mu kendi yalanlarınızdan,
hiç kendinizden sıkıldığınız olmuyor mu,
kendinizi bir yerlerde terkedip de gitmek
istemiyor musunuz,
bütün yalanlarınızdan uzak bir yere?

Şöyle rahatça bütün duygularınızı,
bütün düşüncelerinizi söyleyebileceğiniz bir diyara,
kendinizi bile yanınıza almadan.

Ah aslında ben onu seviyordum diye ağlayacağınız
kimleri saklıyorsunuz koynunuzda,
yüksek sesle eleştirip de
içinizden hak verdiğiniz hangi düşünceler var,
kendinizi akıllı bulurken aslında gizlice kendi
korkaklığınızdan utandığınızın itirafını nerelerde
gizliyorsunuz?

Ne kadarınız gerçek sizin?
Ne kadarınız kendi sahtekarlığına esir?

Bunu hiç düşündüğünüz oluyor mu
yoksa bunu düşünmek bile yasak mı size?
Neler var kırkıncı odada?
Otuzdokuz odadan yapılmış hayatınızı,
kırkıncı odanın kapısını açmamak için yalandan mı
yaşıyorsunuz?
Niye yapıyorsunuz bunu?
Açsanıza kırkıncı odayı yağmurlu bir gecede
belki...
Belki de hiç açmazsınız,
kapalı bir odayla yaşarsınız bütün ömrünüzü,
kendinizden sıkılarak...

 

 

 

 

<<123456 78910111213141516...23>>