ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
keremcem46> Forum Mesajları | | keremcem46'e ait Toplam 14529 Forum Mesajı var
|
|
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Ben Sende Tutuklu Kaldim (·WeSta·senın için)> 1.Ağu.2007 Çar 21:50:03 | | fiogf49gjkf0d Kadar Sevmedim
Mevsimler tükendi mevsimler geçti Gözlerim yollarda haber bekledim İnsanlar nesiller yüzler değişti Bir benim gönlümde sen değişmedin
Bir çiçektin açıp soldun gönlümde Bin yıl çalıp gittin sanki ömrümde Nice yerler gezdim diyar gördümde Hiç kimseyi senin kadar sevmedim
Özleminle geçti aylar seneler Hicranla tükendi günler geceler Benim gibi sevemezki kimseler Her köşeye gül kokunu işledim
Bilmemki hangi yol sana ulaşır Hangi rüzgarlarda sesin dolaşır Her gece içimde gözlerin ışır Ay mısın güneş mi nesin bilmedim
Akan sullar denizlere erişti Dallar çiçek açtı kuşlar sevişti Hasretin hançeri bağrımı deşti Gittiğin yollarda geri gelmedin
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Ben Sende Tutuklu Kaldim (·WeSta·senın için)> 1.Ağu.2007 Çar 21:49:25 | | fiogf49gjkf0d Gözüm Kalmadı
Ne güneşim doğar, ne bahar gelir İnan hiç bir şeyde gözüm kalmadı Her sabah içimde bir ah yükselir Artık dön demeye lüzum kalmadı
İstersen rüya de geçen yıllara İster gözyaşı dök akan sulara Bir daha ne sor beni, ne de ara Kimseye diyecek sözüm kalmadı
Yalancı dünyada hep cefa gördüm Yüreği kavrulmuş toprağa döndüm Hasreti acıyı içime gömdüm Baharım kalmadı yazım kalmadı
Yaralı yollarda ömür treni Bir sonsuz acıya sürükler beni Sarın yüreğime beyaz kefeni Ölümden başka bir çözüm kalmadı
Her tufan ardında bir güz bıraktı Solan yapraklarda bin giz bıraktı Çektiğim her acı bir iz bıraktı Takatım kalmadı gücüm kalmadı
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 1.Ağu.2007 Çar 21:48:06 | | fiogf49gjkf0d Açmaya Geldim
Kanadı kırılmış yavru serçeyim Kınalı elinde uçmaya geldim Tomurcuk vermeden soldu çiçeğim Sevdalı gönlünde açmaya geldim
Sevincine hevesine kat beni Lal kesilem al sesine kat beni Seher kokan nefesine kat beni Saçına yıldızlar saçmaya geldim
Yalansız yürekten yaşamak için Düşmanımda olsa barışmak için Bir sonsuz ırmağa karışmak için Aşkın kevserinden içmeye geldim
Yalnızım yollarda bir denk oluver Gönül tellerime ahenk oluver Can Nuri dünyama bir renk oluver Seninle cennete kaçmaya geldim
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 1.Ağu.2007 Çar 21:46:58 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d İkimizin Masalı
Sen bir çiçek olsaydın sevda çöllerinde ömrümce yaş dökerdim kurumayasın diye seni yalnız güneşin aklığı güllerin sıcaklığı ile beslerdim ve mehtabın büyüsü ile süslerdim yapraklarını her sabah kızıllığında yeniden koklamak için
sen bir defter olsaydın, ben kalem olurdum seni yazardım gece gündüz şiirlere, romanlara, dağlara, bulutlara, rüzgarlara elimin ulaştığı, gözümün gördüğü heryere seni yazardım dilime destan, yüreğime mühür kazardım bir ömür seninle yaşamak, seninle yaşlanmak için
sen bir ceren olsaydın avcıların önünde sevgimi siper ederdim vurulmayasın diye yaralarını rüzgarın diliyle okşar güllerin eliyle sarardım ve seni dağların moruyla gizler pınarların diliyle seslerdim kem gözlerden, katı yüreklerden korumak için
sen bir çoban olsaydın sürüler peşinde kalbimde taşırdım hep yorulmayasın diye ve kavalını rüzgarın nefesi ile üfler çağlayanların sesiyle dinlerdim her gece ayışığında duygularını okşamak için
sen bir kardelen olsaydın dağların eteğinde ben yaprak olurdum rüzgarda titreyen dört bir yana kokular saçar dururdum her dem aşkın ile sarhoş olmak için
sen bir dal olsaydın, ben toprak olurdum sen bir göl olsaydın, ben ırmak olurdum kalbine akardım gece gündüz senden uzak kaldığımda ağlar dururdum
sen güneş olsaydın, ben dünya olurdum dönerdim ekseninde durmadan her sabah, her akşam yeniden buluşmak için
ve saçlarını gökyüzünün mavisi ile yıkardım her dem güzelliğinden sarhoş olmak için
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 1.Ağu.2007 Çar 21:41:26 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d BEYAZ GÜL
seni arıyorum kalabalık caddelerde, tanımadığım insanlar geçiyor, sen yoksun.. perişan hayallerimin başladığı yerde, sana sesleniyorum, duyuyor musun?
beyaz güller açtı bahçelerde , sevdiğin.. ya o karanfil , baygın kokulu çiçek. gel yalnızlık bahçeme beyazlar giyin, anladım ki bu ömür sensiz geçmeyecek.
odamı süsleyen ellerini uzat, hazzından dile gelsin bastığın halı.. açılsın sevincinden perdeler kat kat.. ışık ve ateş senin için yanmalı..
sonra çevir düğmesini, radyonun sevdiğin musiki dolsun odama, dinle şarkısını büyük koronun, beni düşün! beni düşün ağlama..
içimden bir ses diyor ki sabret.. sonu gelecek bu yalnızlığın, bütün aynalar gülecek elbet, açılacak kapılar ansızın..
yalnız sen varsın beyaz gülüm, evde bahçede ve sokakta, bir eylül akşamı gördüğüm , o beyaz hayalsin uzakta..
yakınsın yalnızlık kadar, uzaksın yakınmış gibi, sensiz yaşadığım yıllar bu kadar güzel değildi.
yeter.. gel artık yeter.. karanfiller açtı gel kış bahçesinde , güller beyaz güller açtı gel !!
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 1.Ağu.2007 Çar 21:40:45 | | fiogf49gjkf0d | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 1.Ağu.2007 Çar 21:38:53 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Eğer (Can Dündar)
Eğer ;
O nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz... ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin... O nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...
sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa,
ve O, her durduğunuz yerde duruyor,
her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp,
hüzünlendikçe ağlıyorsa...
dünyanın en güzel yeri O nun yaşadığı yer, en güzel kokusu
bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
hayat O nunla güzel ve onsuz müptezelse... elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü,
O nun yüzü pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...
her şiirde anlatılan O ysa... her filmin kahramanı O...
her roman O ndan söz ediyor, her çiçek O nu açıyorsa...
bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez
özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,
iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa...
iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın
O olduğunu adınız gibi biliyorsanız... mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi O na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
hem kimseler duymasın, hem cümle alem bilsin istiyorsanız...
O nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse... ayrılık ölüme,
vuslat sehere denkse...
gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de;
bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O nun yüzü suyu hürmetine...
uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim... gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı,
bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız,
sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...
...o halde bugün sizin gününüz!..
"Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.
Can Dündar | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 1.Ağu.2007 Çar 21:38:04 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d ŞİİRSİZ YAŞAMAK(Can DÜndar)
ŞİİRSİZ YAŞAMAK Nihayet sonbahar yağmaya başladı ruhumuza, bir dua gibi pencerelerde yağmur, damarlarımızda küllenmiş tanıdık bir tutkuyu kıvılcımlandırıyor. Şiir bahçedeki yaprak yağmuruyla uyanıyor yaz uykusundan. Yağmurlarla gelen mısralar, ansızın geceye sızıp can suyu veriyor kurak ruhlarımıza.
"Gözyaşlarının gücü vardı eskiden" diyor Adnan Özer, "...ırmak yüklü adamlardık, tuz katarlarının ardınca giden / gölgemizde damlaların bıraktığı izlerden / açılırdı hayal, tuzun suda bukağısı çözülürken"...
Şiir çekip alıyor bizi gömüldüğümüz seviyesiz bataklığın kucağından...
Dizelere yapışıp ayaklanıyoruz.
Meğer ne çok olmuş O nu kovalı hayatımızdan...
Ne çok olmuş, uykuda bir sevgilinin alnına bir minik buse, sofranın kenarına bir küçük mum kondurmayışımız.
Abdülhak Hamid, kendisinden 40 küsur yaş küçük Lüsiyen ine yazdığı mektuplara "Bahar-ı Ömrüm" diye başlıyordu:
"Bahar-ı ömrüm; aşk bir maniadır ki ya aşmak veya tahrip etmek lazım; yahut da huzurunda kalmak ve yok olmak..."
Biz, tahrip ettik o "mania"yı; huzurunda kalmanın bedelini göze alamadığımızdan...
O yüzdendir "ömrümün baharı" diye başlayan mektuplar almamamız nicedir...
Sevdiğine "Yüreğim" diyen o tılsımlı zerafeti yitirdiğimizden beridir, burkulmaz oldu yüreğimiz bunca nefretin karşısında...
Gözyaşlarımız gücünü kaybetti.
Şimdi şairler ağlıyor bizim yerimize, bizim halimize...
Yeni yetmeler şarkı sözü ezberliyor artık taşlama yerine küfür, seranad yerine taciz...
Felaket haberlerine alışırken şehir, "dilsiz bir kuytuda ölüyor şiir"...
"Şiir toplumdan kopmuyor, asıl toplum şiirden kopuyor" demişti Tuğrul Tanyol, birkaç yıl önce, yaklaşan bir ihaneti haber verircesine. ..
Şiir, popüler kültür gibi lümpenleşmeyle uzlaşmamış, direnmiş ve belki de o yüzden okurunu yitirmişti.
Akın akın loto kuponu doldurmaya koşan bir kalabalığın ardından dizeler haykırmak, ancak bir şairin göze alabileceği bir soylu direniş, bir nafile çabaydı.
Duymadı toplum...
Ucuz pop şarkıları söyleyerek başıbozuk bir dere gibi akarken, önüne kattı sanattan yana ne varsa; bir tek şiir hariç...
Şiir, soylu bir çınar gibi direndi köklerini oyan bu sele... terkedilmiş bir sevdalı gibi yapayalnız ama mağrur durdu tarihin akışına inat...
Ve sonunda bir o kaldı soysuzlaşan ruhlarımızı avutacak...
Haydi bir şiir okuyun bugün...
Bunaldıysanız haberlerin aleladeliğinden, sıkıldıysanız şarkıcı dedikodularından, futbolcu fıkralarından, lotaryayla köşe dönme hesaplarından, bıktıysanız ekranların, sayfaların işportacı ağızlarından gelin, siz de şiire sığının...
...ve hatırlamaya çalışın bir zamanlar nasıl, "ırmak yüklü adamlardık, tuz katarlarının ardınca giden.. / Yağmur bir dua gibi geçerdi pencerelerden / yetim insan, toprağın vicdanıyla doyardı / gözyaşlarının gücü vardı eskiden."
CAN DÜNDAR | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 1.Ağu.2007 Çar 21:33:06 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d bir yağmur bulutu yaklaşıyor uzaklardan, bir hüzün buğusu kaplarken yüreğimi yine sen yoksun...
biz ki o yağmur bulutlarının kasvetini bile severdik seninle, beraberken herşeyde bir güzellik yakalardık... yağan yağmurlarla düşlerimizde, hayatımızda sıralanan hayal kırıklıklarına rest çeken benliğimizle savaşırdık.
loş olurdu odamız yağmurlu günlerde, kasvet kaplardı tüm benliğimizi biz yine de birbirimizin düşlerinden, birbirimize uyanırdık... efkarımızı içtiğimiz sigaraya katıp boğaza karşı bakan pencereden gri bulutlara emanet ederdik, başka sevdalılara yol göstersin diye. biz her seferinde yine yeniden sevdamıza sarılırdık...
ne düşsel, ne gerçek biz büyülü bir hayatın iki aşığıydık. sonra düşlerimizden uyandık, uyandırıldık. hayat gerçekliğini o kadar hissettirmeye başlamıştı ki artık. ama yinede farklıydık, mesafelere rağmen bağlıydık birbirimize...
ama artık tükenişimizin son deminde, sensizliğime, çaresizliğime yeniliyorum. seninle olmaya, omuzlarına yaslanıp gözlerimde mühür gibi izi kalan gözlerinde kaybolmaya şimdi daha çok ihtiyacım var. ama sen bakışların başka gözlere emanet yaşıyorsun, kanıtsanıyorsun o gözlerde...
bu gidişin anlam veremediğim bir boşluk dolduruyor içime, sana düşüyorum her seferinde, yeniden doğruluyorum sensizliğime...
her sensiz nefes alışımda ciğerlerime dolduruyorum artık içtiğim sigara dumanını, efkarımı içime saklıyorum. sensiz içtiğim her sigara da tekrar tekrar doluyorsun içime, efkar dolan yüreğimin kıyısına birikiyorsun. kaçamıyorum asla sensizliğin ellerinden, yakalıyorsun her seferinde siyahlığım oluyorsun...
aslında varsın, ama benimle varlığım arasındaki bir yabancısın artık... gözlerimdeki hüznün buğusundan yanaklarıma süzülüyorsun, sen oluyorsun bu sensiz günlerimde...
ve belki bu şehrin, bilmediğim bir semtinde bir yerlerde sende yağmurlardan medet umar bir halde yaşıyorsun...
beni sorarsan, bekliyorum işte birgün buğulu gözlerin takılıpta bir yağmur bulutuna, bir küçük yağmur damlasıyla geri dönersin belki diye
--------------------
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Ben Sende Tutuklu Kaldim (·WeSta·senın için)> 1.Ağu.2007 Çar 21:31:54 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Ellerim tir tir titreyerek yazıyorum bu satırları.
Arkama dönüp baktığımda, eskittiğim o kadar çok heyecan var ki... [Ama sen yoksun.]
Şimdilerdeyse yüreğimin tik takları bir soluk daha fazla alabilmek için.[Çünkü sen yoksun.]
Gerçekten yaşayan ben miydim mazimi, düşsel bir yolculuk muydu yoksa çıktığım seninle?
Neden bu kadar çabuk yaşlandım?
Hangi elimle uzansam yüreğimin yaşlarını silmek için? Elim yetişmiyor artık yüreğime. Senin dokunduğun yerler, kanıyor. Beni kan tutuyor. Bu yokluk, bu eskimişlik, bu kanamalar yoruyor.
Çıkıp gelsene!
Attığım her adımın, düşüşlerini kabullenerek yürüdüğüm yollar, kimi zaman tökezleyişlerim, kimi zaman soluksuz yetişmelerim sana. Hep sevdim ben, hep sevinerek.
Niye şimdi kullağımda aynı cümle yankılanıyor?
Geçsin zaman,
Geçsin sensizlik,
Bitsin sızım sızım sızlanmalarım...
Ellerimden tut... Son düştüğümden ellerimden tut.
Taşlar soğuk, üşüyorum. Taşlar duygusuz. Taşlar sensiz nöbetlerimin dayanağı.
Ellerimden tut... Son düştüğümden ellerimden tut.
Seni çok özlüyorum sensiz.
--------------------
| |
| |