ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 16.Nis.2007 Pzt 13:29:25 |
| fiogf49gjkf0d ahh bir anlasan
ahh bir anlasan seni nasıl sevdiğimi ahh bir anlasan seni nasıl özlediğimi ahh bir anlasan sana deliler gibi aşık oldumu ahh bir anlasan anlasan
belki bir gün anlarsın be sevgilim ama artık be anla sevgilim seni sevdiğimi artık bundan gayrı bekleyemem seni ne olur iş işten geçmeden anla be sevgilim artık beniiii...... | |
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Nis.2007 Per 00:55:01 |
| fiogf49gjkf0d Sen herşeyi süpürebilirsin; sonbaharı süpüremezsin, yalnızsa, sürekli bir sonbaharı süpürür hep.. Düşünemezsin.
Yanar sobasında yalnız ın üşüyen bakışları. Lambasında karınlığa dönük bir ışık titrer sönük-sönük. Penceresi dışına kapanmıştır, kapısı içine örtük.
Yalnız, bin yıl yaşar kendini bir an da.
Yalnız ın nesi var, nesi yoksa tümü birdenbire dir.
Yalnız, bir ordudur kendi çölünde.. Sonsuz savaşlarında hep yener, kendi ordusunu.
Yalnız ın sakladığı bir şey vardır; Boyuna yerini değiştirir, boyuna onu arar... Biri bulsa diye.
Yalnız, hem bilgesi, hem delisidir kendi dünyasının. Ayrıca; hem efendisi, hem kölesidir kendisinin. Tadını çıkaramaz görece siz dünyasında hiçbirisinin.
Yalnız, sürekli dinleyendir söylenmemiş bir sözü.
Sözünde durması yalnız ın yalancılığıdır kendisine.. Hep yüzüne vurur utancı. O yüzden gözlerini kaçırır gözlerinden.
Yalnız ın odasında ikinci bir yalnızlıktır ayna.
Yalnız, hep uyanır ikinci uykusuna.
Yalnız, kendi ben inin sen idir.
Bir sözde saklanmış bir yalanı, bir gözde okuduğundan bakmaz kendi gözlerine bile.
Her susadığında o, kendi çölündedir.
Kendi öyküsünü ne anlatabilen, ne de dinleyebilen. Kendi türküsünü ne yazabilen, ne söyleyebilen.
Bir zamanlar güldüğünü anımsar da... Yoğurur hüzün ün çamurunu avuçlarında.
Yalnız, aranan tek görgü tanığıdır yargılanmasında kendi davasının.. Her duruşması ertelenir kavgasının.
Yalnız, hem kaptanı, hem de tek yolcusudur batmakta olan gemisinin.. Onun için ne sonuncu ayrılabilir gemisinden, ne de ilkin.
Yalnız ın adı okunduğunda okulda ya da yaşamda.. Kimse, "burda" deyemez.. Ama yok da..
Uykunun duvarında başladı.. Önceleri bir toz gölgesi sanki; sonra bir yumak yün gibi. Ama şimdi iyice görüyor örümceğin ağını gün gibi.
Yalnız, duymuş olduğunun sağırı, görmüş olduğunun körüdür.. Ölür, ölür öldürür.. Öldürür, öldürür ölür. Duyduklarını unutur, duyacaklarını düşünür.
Yalnız ın adına hiç kimse konuşamaz.. O, kendi kendisinin sanığıdır.
Yalnız, önceden sezer sonra olacakları.. Paylaşacak biri vardır; anlatır, anlatır ona olanları, olmayacakları.
Her leke kendisiyle çıkar.
YALNIZLIK PAYLAŞILMAZ. PAYLAŞILSA YALNIZLIK OLMAZ.
ÖZDEMİR ASAF
| |
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Nis.2007 Per 00:59:21 |
| fiogf49gjkf0d Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi? Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi? Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı? Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz? Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız? Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız? Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç? Ve siz onu hiç kokladınız mı? Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı? Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız? Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz? Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl? Çimlere uzandığınız oldu mu? Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç? Hiç suda taş kaydırdınız mı bu yıl? Kaç kez kuşlara yem attınız? Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı? Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz? Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı? Kaç kez mektup aldınız bu yıl? Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç? Kimseyle barıştınız mı bu yıl? Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez farkettiniz bu yıl? İyi bir yılın, bunlar gibi birçok "küçük şeye"e bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü bu yıl? Yayılın çimenlerin üzerine..... Acele edin.... Er veya geç... Çimenler yayılacak üzerinize...
Can Dündar | |
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Nis.2007 Per 01:01:18 |
| fiogf49gjkf0d Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.
Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.
Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu, diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?
Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.
Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.
Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.
Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başında içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.
Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.
"Yine zamansız yağmurlar" dedim, "Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim, "Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum.
Neler yazmışım diye merakımdan.
Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.
Can Dündar | |
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Nis.2007 Per 01:19:54 |
| fiogf49gjkf0d Her İnsan Kendi İçinde Yalnızdır
Nedir yalnızlık? Bir başına mı kalmaktır sessizliğin ortasında yapayalnız? İçinizdeki depreşen duyguları hapsedip onları sindirmek midir? Yoksa kalabalıklar arasında yürürken dışarıda olanları umursamayıp kendi içimizdeki sesi mi dinlemektir?
Kimileri için hayatın ortasına konulmuş içinden çıkılması imkansız dipsiz bir kuyu gibidir o, kimine göre sessizlikle birlikte gelen ürkütücü ve korkutucu bir karanlık, kimileri için acı vericidir. Ancak kimilerine göre de özgürlük, geçici bir mutluluk, kendine güvendir, kendine yeter olmaktır, her şeye rağmen hayatla baş edebilme yetisidir. Bazıları için de bilakis yaşam tarzıdır.
Etrafımızdaki onca kalabalığa rağmen neden yalnız kalmak isteriz? Evde veya herhangi bir mekanda tek başımıza, onun verdiği rahatlıkla kendimizi en özgür kişi zannederiz geçici olduğunu bile bile. O anı doya doya yaşamak isteriz. Kısa bir sürede olsa hayatımızdaki bütün sorumluluklar, emir vakiler bir süreliğine de olsa terk etmişlerdir yaşadığımız ortamı.
Yalnızlığı severiz, çünkü bize geçici bir mutluluk vaat eder; insanın kendiyle baş başa kalması ,hesaplaşmasıdır bir bakıma. Kendinle baş başa kalmak, bir an hayatın bütün olumsuzluklardan sıyrılıp, kuytu bir köşede, hani bazılarının deyimiyle, kendine vakit ayırmak bu olsa gerek. Ama bütün bunlar olurken aklımızın bir köşesinde daima vakit ayırabileceğimiz arkadaş ve dostlarımız daima vardır.
Şairler ve yazarlar, kısaca sanatla iç içe olanlar onu daha derinden yaşar ve bizlere yansıtırlar şarkıları ve dizleri aracılığıyla. "Yalnızlık paylaşılamaz, paylaşılırsa yalnızlık olmaz" der Özdemir Asaf, şair ve yazar Attila İlhan Tek başına özgürlük ne işe yarar, suç ortağı bir sevgiliyle paylaşılmadıktan sonra diyerek yalnızlığına isyan eder adeta, Aşık Veysel "Dost, dost diye nicesine sarıldım, benim sadık yarim kara topraktır" diyerek dem vurur dostlarından.
MFÖ "Hep yalnızlık var sonunda... yalnızlık ömür boyu" diye haykırır şarkılarının arasından müziğin eşsiz ritmiyle beraber, yalnızlığın sonsuzluğunu belirtircesine. Orhan Veli yalnızlığına küsmüştür sanki: "Bilmezler yalnız yaşamayanlar/Sessizlik nasıl korku verir insana/İnsan nasıl konuşur kendisiyle/Nasıl koşar aynalara/Bir cana hasret/bilmezler."
Zaman değişiyor, değerler değişiyor, gelişen teknoloji ile birlikte insanlar arası iletişim kolaylaşıyor. Ama o hep aynı, dimdik duruyor karşımızda bir duvar gibi. Neden bütün bu şatafatın ortasında yalnızlığımızı paylaşacak birileri varken sadece kendimizle paylaşıyoruz onu, neden?
Her ne kadar bizler "Yalnızlık Allah a mahsustur" diyerek farkında olmadan onu reddetsek de, aslında her insan kendi içinde yalnızdır. | |
artemisssss
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Nis.2007 Per 01:31:29 |
| fiogf49gjkf0d Çember çevrilir, Su musluktan içilir, Ağaçlara tırmanılırdı. Bebekler bezden, Silahlar tahtadan, Resimler kömür karasından yapılırdı. Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin isimleri konulur, Saatli maarif okunurdu. Komşuda pişen Bize... Bizde pişen komşuya düşerdi. Geceler ayaz, Sokaklar karanlık, Yıldızlar parlak olurdu. Turşu, salça, mantı evde yapılır, Karpuz kuyuda soğutulurdu. Erik ağacının çiçeği, Pencere camımıza yaslanır, Güz yaprakları bahçemize düşerdi. Kardan adam yapılır, Evlerde soba yakılır, Kış gecelerinde masal anlatılırdı. Merdiven çıkılır, Aidat ödenmez Yönetici seçilmezdi. Evler badanalı, Sokaklar lambasız, Mahalleler bekçili olurdu. Ajans radyodan dinlenir, Çizgi roman okunur, Deftere kenar süsü yapılırdı. Hayat, Arkası yarın gibiydi, Kesintisizdi. Her gün yaşanacak bir şey vardı. Herkes kendi düşünü kurar, Kendi hayatını oynardı.
ŞİMDİ
Şimdi, Herkes Yoğun, Yorgun Ve Tek başına...
| |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Nis.2007 Per 11:21:36 |
| fiogf49gjkf0d alıştım
haykırsam sesimi duyan olurmu duysada bir çare bir faydası bulunurmu ben ağlamıyı unuttum gülmeyi zaten sorma böyle hayattta yaşamaya alıştım bazen şiirlerde bazen dinlediğim müziklerde bazen karanlık sokakların parlak yıldızların altında ay ışıgında seni aramaya alıştım ben de işte hayata böyle karıştım derdim yetmez gibi sözüm bitmez gibi gönlüm görmez ferman dinlemez gibi ben bu halle yalnızlıga alıştım söyle sen aklına geleni kalbim kırık nasıl olsa bir daha kırılmaz ben böyle mutsuzlugu alıştım yalnızda kalsam karanlıktada dolaşsam dertlerimle sürünmeye alıştım ben insanların içine işte böyle karıştım derdim yetmez gibi sözüm bitmez gibi şiirler yazdım öykü oldu ferhat olsada görse şu halimi perişan olurdu yaşamak değil de yaşatmak için kendi derdini unuturdu yazılanlar bir kere okunduktan sonra birer birer unutulurdu unutulsun ,ben unutulmayada alıştım...!
| |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Nis.2007 Per 11:34:45 |
| fiogf49gjkf0d ANILARDA KALDI...
Yarını olmayan günleri yaşıyordu Hayat bir nebze boyunu aşıyordu Yaşadıkları gerçek miydi şaşıyordu Tüm duyguları birbirine karışıyordu Sonu belli gibiydi biliyordu Hayat onu defterinden siliyordu Birkaç günü daha vardı idrakındaydı Bu idrak onun metanetini kırmadı Azrail onu gülümserken yakaladı Bu gülümseyişiyle toprağa sarıldı Ölümü herkesi derinden sarstı İki gün sonra yaşam kavgası ağır bastı O ve gülüşü anılarda kaldı | |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Nis.2007 Pzt 09:51:47 |
| fiogf49gjkf0d SENİ SEVİYORUM
Sadece Kim Olduğun İçin Değil, Seninle Beraberken Kim Olduğumu Anladığım İçin…
SENİ SEVİYORUM
Sadece Kendine Yaptığın İçin Değil, Bana Yaptıkların için
SENİ SEVİYORUM
Saklı Kalmış Beni Ortaya Çıkardığın İçin…
SENİ SEVİYORUM
Elini Kalbimin Üzerinde Hissettiğim Zaman Üzüntülerimi Alıp Onların Yerine Şimdiye Kadar Kimsenin Başaramadığı O Güzellikleri, O Sıcaklığı O Işığı Koymayı Başardığın İçin…
SENİ SEVİYORUM
Hayatımı Bir Tapınağa Çevirdiğin Ve Her Günümü Bir Şarkı Haline Getirdiğin İçin…
SENİ SEVİYORUM
Çünkü Sen Kimsenin Başaramadığı Şeyi ; Kendimi İyi Hissetmemi Ve Hiçbir Zaman Olmadığı Kadar Mutlu Olmamı Sağlıyorsun Sen Bunları Konuşmayla, Dokunmayla Veya İşaretle Değil,
SENİ SEVİYORUM
Sadece Kim Olduğun İçin Değil, Seninle Beraberken Kim Olduğumu Anladığım İçin…
SENİ SEVİYORUM
Sadece Kendine Yaptığın İçin Değil, Bana Yaptıkların için
SENİ SEVİYORUM
Saklı Kalmış Beni Ortaya Çıkardığın İçin…
SENİ SEVİYORUM
Elini Kalbimin Üzerinde Hissettiğim Zaman Üzüntülerimi Alıp Onların Yerine Şimdiye Kadar Kimsenin Başaramadığı O Güzellikleri, O Sıcaklığı O Işığı Koymayı Başardığın İçin…
SENİ SEVİYORUM
Hayatımı Bir Tapınağa Çevirdiğin Ve Her Günümü Bir Şarkı Haline Getirdiğin İçin…
SENİ SEVİYORUM
Çünkü Sen Kimsenin Başaramadığı Şeyi ; Kendimi İyi Hissetmemi Ve Hiçbir Zaman Olmadığı Kadar Mutlu Olmamı Sağlıyorsun Sen Bunları Konuşmayla, Dokunmayla Veya İşaretle Değil, Sadece Kendin Olmakla Yapıyorsun!!!! | |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Nis.2007 Pzt 09:55:08 |
| fiogf49gjkf0d ANILARDA KALDI...
Yarını olmayan günleri yaşıyordu Hayat bir nebze boyunu aşıyordu Yaşadıkları gerçek miydi şaşıyordu Tüm duyguları birbirine karışıyordu Sonu belli gibiydi biliyordu Hayat onu defterinden siliyordu Birkaç günü daha vardı idrakındaydı Bu idrak onun metanetini kırmadı Azrail onu gülümserken yakaladı Bu gülümseyişiyle toprağa sarıldı Ölümü herkesi derinden sarstı İki gün sonra yaşam kavgası ağır bastı O ve gülüşü anılarda kaldı | |
| |