ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
murist
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Kas.2007 Per 10:52:22 |
| fiogf49gjkf0d AĞLAMAK İÇİN BAHANE ARAMA..
Alsam bir dert almasan bir dert
Sevsen olmaz sevmesen olmuyor
Sevdanın en güzeli karşılıksız olanıymış anlamadım severken
Yarım kalmıyor hiçbir hayalin
Ve seni kovan olmuyor hiçbir zaman
Seven sen sevgiyi yaşayan sen olunca
Hiç mi hiç ağrına gitmiyor
Terk edişler
Vurup gitmeler canını yakmıyor
Susmuyorsun kendine
Susturan olmuyor
Seni dinlemek zorunda olan yok
Bir hayalet gibisin severken karşılıksız
Sevmenin en tatlı yanı
Sevgini inandırmak için
Kendini yakmaya çaban olmuyor
Sevdiğin zaten seni sevmiyor
Karşısızlık sevmek
Karşılık almaktan daha uzun sürüyor
Ve daha az açı veriyor
“Yokluğunda varlığını aramam gerekirken, Varlığında yokluğuna hasret bıraktın”
Murist&JaChe
| |
murist
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Kas.2007 Per 10:58:18 |
| fiogf49gjkf0d EĞER
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiç bir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namuzsuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde "Onca ayrılığın birinci dereceden failidir." denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya, canım ellerini tutmak isterse...
Evet sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
Can Yücel. | |
murist
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Kas.2007 Per 11:00:55 |
| fiogf49gjkf0d Geriye Dönen Adam
Yağmur yağıyordu... Benim saçalarımda kırağılar vardı, Onun omuzuna konmuş bir gül.
Kapıyı açtım Elinde eski bir bavul Yüzünde daha eski bir hikaye Geldim dedi, geldim işte.
Sana kendimi getirdim Belki unutmuşsundur Birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim Birkaç gömlek bir pijama altı Tuttuğum notları Serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı Elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi Gökyüzüne verdiğim dualarımı Çakmağımı sigaramı tabakamı Ve kitaplarımı getirdim Döndüm dedi, döndüm işte.
İçeri girdi, aksıyordu ayağı Oysa; nasıl da akardı bayrak gibi önümüzde Nasıl da oynardı saçları rüzgârı bulanda Bir ceylan gibi nasıl da koşardı
Ayağın, dedim... İçerde, dedi Bir bakır tas bıraktım Bir kehribar tesbih Birkaç kitap Bir kaç iyi arkadaş Tüketilmiş bir ceza Ve bir ayak Güldü sonra Dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı Ben içeride bıraktım, Kurban olsun ikimizinki de, memlekete.
Oturduk uzun uzun baktık birbirimize Onüçyıl sonra yeniden karşı karşıya Bir deli gençliği Birlikte düşürmüştük yollara Bir yüreğimiz vardı, onu koymuştuk ortaya Ben başımı onun omzuna yaslardım O tale al bedrü okurdu kulağıma Ben bazı geceler oturup ağlardım O dua ederdi hepimizin adına
Bir sonbahar akşamı ayrılmıştık Caddelerde arabalar akıyordu Yağmur yağıyordu Babalar,ekmekleri saklamış ceketlerinin altına Korkuyla evlerine koşuyordu Düdükler ötüyordu, sirenler çalıyordu Şehri kimler çalıyordu? Oysa; biz onunla Yüreğimizi koymuştuk ortaya...
Arkasından baktım Elinde bir bavul Cebinde ikimizin yüreği Şifadan ayrılık, rahmetten yoksulluk Şenolasın mapusluk!
Kaldır gözlerini yerden, dedi Onüç yıl dediğin ne ki? Bana mektup yaz Bir menekşe resmi yap Ve bir gül gönder anama Kaldır gözlerini yerden, dedi Onüçyıl dediğin ne ki?
Yürüdü Yusuf Yanıp sönen mavi ışıklar düştü gölgesine Onüçyıl bekleyecektim Onüçyıl.. Kavuşmak için Cebinde rehin götürdüğü gençliğime.
İbrahim SADRİ | |
murist
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Kas.2007 Per 11:02:19 |
| fiogf49gjkf0d GÖZLERİN KAL DİYOR
Bu nasıl ayrılık, bu nasıl veda Gözlerin kal diyor dudakların git Bakışın anahtar, gözlerin kilit Ellerin aç diyor, dudakların git.
Ayrılık; dönüşü olmayan nehir Yalnızlık; yıkılmış bomboş bir şehir Kaç sevda kül oldu böyle kimbilir Gözyaşın kal diyor, dudakların git.
Gidersem, bir daha dönmeyeceğim Kalırsam, kalbime yenileceğim Çözemedim seni delireceğim Gözlerin kal diyor, dudakların git.
Duvardan insin mi resimlerimiz, Yabancı olsun mu isimlerimiz? Ya o, deli dolu gecelerimiz Anılar kal diyor, dudakların git.
Bu roman da biter belki birazdan Ne aşklar yıkıldı gururdan, nazdan Ağlıyor besteler yine hicâzdan Şarkılar kal diyor, dudaklar git...
Ahmet Selçuk İLKAN
| |
murist
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Kas.2007 Per 11:03:39 |
| fiogf49gjkf0d SEN
Benim GÖKYÜZÜMSÜN Benim EN SEVDİĞİM TEPESİN Benim SICAK YATAĞIMSIN Benim FIRTINADA SIĞINDIĞIM LİMANSIN Benim EN DEĞERLİ ARMAĞANIMSIN Benim EN DUYGUSAL ANIMSIN Benim SONSUZA DEK EN YAKIN ARKADAŞIMSIN Benim İLHAM KAYNAĞIMSIN Benim KADERİMSİN Benim PARILDAYAN IŞIĞIMSIN Benim GECEM, GÜNDÜZÜMSÜN Benim YÜREĞİMİN İLACISIN Benim ÖFKEMİN GİDERİCİSİSİN Benim AĞRI KESİCİMSİN Benim BAHAR ATEŞİMSİN Benim NADİR BULUNAN MÜCEVHERİMSİN Benim DUALARIMIN YANITISIN Benim KALBİMSİN, RUHUMSUN Benim HAYATIMI HAYAT YAPANSIN Benim KUTSALIMSIN Benim MORALİMİ DÜZELTENSİN Benim EN BÜYÜK ŞANSIMSIN Benim SON DANSIMSIN Benim EN İYİ VURUŞUMSUN Benim ENERJİMSİN Benim İŞTAH AÇICIMSIN Benim SABAH GÜNEŞİMSİN Benim AKŞAM EĞLENCEMSİN Benim DANS PARTNERİMSİN Benim KALBİMİN BEKÇİSİSİN Benim KAHKAHALARIMIN KAYNAĞISIN Benim SONSUZUMSUN Benim YANAN ATEŞİMSİN Benim EN BÜYÜK ARZUMSUN Benim RUHUMUN EŞİSİN Benim İNANCIMSIN Benim RÜYALARIMSIN Benim HERKESTEN ÖNCE GELENİMSİN Benim GÜVENCEMSİN Benim SAĞDUYUMSUN Ölene kadar SEBEBİMSİN BELKİ, BİLMİYORSUNDUR...
David L. Weatherford | |
murist
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Kas.2007 Per 11:06:17 |
| fiogf49gjkf0d KÜÇÜK MUTLULUKLAR
Küçük derelerdir büyük nehirleri oluşturan Küçük mutluluklar, küçük, küçücük derelerdir Büyük nehri ararken üzerinden atladığın Arkana dönüp de bakmadığın
Küçük mutluluklar; Çıtır çıtır Kızılay simitidir, çayın yanında Aniden radyoda karşına çıkan şarkı Kar yağınca tatil olan okul
Başarılı bir rejimin birinci günü Sokakta sevebildiğin kedi Yürüyen güvercinin kafası Tenekedeki fesleğen
Kurumuş çamaşırlar, bir kış ikindisi Geri gelen elektrik Hamdi nin hikayeleri Annenin yemeği Tamir ettiğin alet Yeşil t-shirtün, yatarken giydiğin Bir dostun başarısı, neler çektiğini bildiğin
Elini sımsıkı tutan minik el Dudağında ıslık yürüdüğün yol Birden çıktığın yolculuk
Sana açılan kapılar Sana kapıyı açanlar Hoş gelenler Hoş buldukların
Yalnız kalabilmek - dilediğinde Kavuşabilmek - özlediğinde
| |
murist
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Kas.2007 Per 11:08:13 |
| fiogf49gjkf0d NOKTA NOKTAM
Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım Beni anlatmış sana ve sen ona "Unuttum artık onu" demişsin. Hem bu sözü gülerek, Medar-ı iftihar ile söylemişsin. Unutamazsın Nokta Noktam Unutamazsın! Çünkü; unutmak için önce unutulmak gerek Oyasa ki sen, Hala bende esen, Eski kavak yelisin. Unutamazsın... Kan değil, tüküremezsin, Ruj değil, silemezsin Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım İki heceli erkek adımı Unutamazsın Nokta Noktam Unutamazsın! Seninle biz, halâ bir kabukta İki badem içi gibiyiz. Baharsın; kokacaksın Güneşsin; yakacaksın. Sabah yatağım kadar rüyâ dolu Sabah yatağım kadar sıcaksın Unutamam Unutamazsın! Şimdilik bu kadar. Öbür mektubuma daha diyeceklerim var Darılma bana, gücenme sakın Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan Binlerce selam sana.
Bahar başladı nokta noktam Ankara da bahar, veriminde toprak ana Aylar var ki sana tek satır yazamadım Oysa ki şimdi mevsim bahar Ötüşlerde adın, kokuşlarda tadın var Artık yazmalıyım. Takvime baktım bu sabah, ayrılalı beş ay olmuş. Düşün ki Nokta Noktam Beş ay denilen nesne tam yüz elli gün eder. Bunca uzun ayrılıksa; İnan bana Nokta Noktam İnsanı, herşeye küskün eder. İnan bana... Dargınlığım herkese Ve tek hasretim sana Düşünüyorum... Aşıklar pazarına çıkan yolu düşünüyorum. Bu yolun sağında yükselen Her geçişinde penceresinden tebessümler gelen Bahçesinde iri yedi veren, kayısı gülleri açan evi düşünüyorum. Bir türlü gelmiyor düşüncelerimin ardı Ablan yanımda çorapsız gezerdi, Baş örtüsüz annen. Düşünüyorum... Bu mevsimde baban, Her akşam bir yerine iki içerdi. Miyoplaşınca gözleri "Şair, iç be oğlum bahar dişidir doğurur" derdi. Bahar başladı Nokta Noktam. Ankara da bahar, Gönül ufkunda yağmur bulutları Cennet olsa artik sevmiyorum Sevmiyorum sensiz baharı...
Sen; ey yirmidört baharın en güzel süsü! Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü! Sen; ey ilk yaz akşamları kadar güzel çocuk! Sen; ey altın gözlerinin hisli dünyası! Ölümsüz bir yolculuk yaratan Sen; ey çıplak bir hançer gibi! Boylu boyunca gönlümde yatan Sen; ey herşeyim olan herşey! Son mektubunda söz verdin Tut diyorsun, unuttum Unut diyorsun, unutmak mı??? Güneş tekrar doğmayı unutabilir mi hiç? Gönül ferman dinlemez sözü unutulabilir mi hiç? Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü! Sen; ey herşeyim olan herşey!
Bu gece Yılbaşı... Başkent de kar yağıyor Nokta Noktam Başkentte kar ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi hatıralar Başkent de kar yağıyor, başkent de kar... Bu gece yılbaşı. Bilirsin ki Nokta Noktam Yılbaşında hesaplanır Çoğu zaman insanların yaşı. Bu gece yılbaşı... Tokmaklarında yirmi dört hece Eğilip üstüme sessizce Şehrin kule saati Bilir misin Nokta Noktam? Bilir misin, bilir misin ne dedi? "Şair, kutlu olsun, yaş otuz yedi." Ve bir el saçlarımdan tutarak Kalbimi sana kadar sürükledi. Bu gece yılbaşı, başkent ayakta Çalınan Tuna dalgaları komşu plâkta. Ne de kıvrak bu vals havası Başladı yine gönlümün On yıl evvel ki kanaması Ne günlerdi o günler cancağızım Ne günlerdi... Sen, on yedisinde sevgilerin sisinde Başı duman duman bir kız. Ben, yirmi üstünde Gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı Öylesiye bir şair, öylesiye bir delikanlı. Ne çabuk geçti zaman. Hey gidi Dünya hey... Bu gece yılbaşı Dışarıda kar yağıyor ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar Köşede bir kırlent, kırlentde bir resim. Bartın da bahar. Elimle yapmışım "asma köprüsünden" Kocanaz deresi Sağda, orta okul Okulda, çocukların sesi. "Çakır beylerin" elma bahcesi. Derede kayık, dümende ben. Küreklerde sen. Hava berrak, hava ılık Hava temiz Ve sularda sarmaşan gölgemiz Bu gece yılbaşı, başkent ayakta Çalınan Tuna dalgaları değil artık komşu plâkta. Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta. Dışarıda kar yağıyor. Dışarıda kar ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi Eski hatıralar...
Rıza Polat AKKOYUNLU
| |
murist
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Kas.2007 Per 11:10:25 |
| fiogf49gjkf0d
CADDELERDE RÜZGÂR, AKLIMDA AŞK...
Caddelerde sisli, puslu bir kış ikindisi. Ağaçlarda salkım salkım eski zamanlardan kalma anılar... Yapraklarda yere düşmeye hazırlanan yağmur damlaları... Bir yaprak kıpırdıyor işte, gümüşi bir damla usulca yere düşüyor. Sen sanki, yaprakların arasından bana müzipçe gülüyorsun. Beni her zaman şaşırtırsın zaten. Beni her zaman güldürmeyi bilirsin. Farkına bile varmadan bir şarkı dökülüyor dudaklarımdan "Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var."
Rüzgâr keskin ıslığı ile şarkıma eşlik ediyor. İstasyon Caddesi nin tenhalığı nedense ilk defa içime dokunuyor. Arabaya binsem ve birlikte gezdiğimiz yerlere gitsem, evimde şiirler okuyarak telefonunu beklesem, telefonunun gelmediği zaman seni başka yerlerde arasam. Sonra sen gelsen yanıma, yine "seviyorum" desen, ben yine senin gözlerinde sorsuzluğa mahkum edilen aşkımı görsem. Ayrıca şarkılar gerçek oldu bu kez. Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var.
Yalnızım, üşüyorum, özlediğimse çok uzaklarda. Bahçeme melekler yağıyor, hepsi de tanıdık. Senden doğan, gözlerinde hayat bulan, bizi koruyan, kollayan ve en önemlisi ikimizi bir araya getiren melekler... Son kez yine seninle gezmiştik oraları. Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.
Benimse herşeyim aynı. Geceleri bodrum katlarına yağmur daha çok yağıyormuş, bugünlerde bir tek bunu ögrendim. Bir de geceleri daha uzun sanki, bitmek bilmiyor. Bana anlatmak için neler biriktirdin içinde? Benim sana anlatacağım yeni birşeyler yok. Dedim ya, her şey aynı. Ama sanki biraz mahsunluk çöktü üzerime, bir de gülüşlerim sanki biraz azaldı. Sen olsaydın hemen anlardın. Sen benim herşeyimdin. Arkadaşım, dostum, öğretmenim, talebem, sevdiğim.
Koşulsuz bir sevgiyle sevdim seni, bağlandım. Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, Uzak bir şehrindesin şimdi. Benimse içimde kocaman bir boşluk var. Hayır, Üzülmüyorum, içimdeki boşlukta birtek özlemin yankılanıyor. Hayır, sana anlatmak için yeni şeyler biriktirmiyorum içimde, çok istesen hikayeler uydururum. Ama hikayelerimden önce itiraflarım olacak. Kendimden bile gizlediğim duygularımın itirafları. Sana aşık olmaktan delice korktuğumu, sana bakarken içimin titrediğini. Daha pek çok, sırrımı anlatacağım sana.
Gerçi anlatmama gerek yok, sen zaten hepsinin çoktan farkındasın... Sen kimbilir, belki de uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi. Bense odamda senden uzak. Hayır beni merak etme, üzülmüyorum. Biliyorum, ikimizde yoktuk bu aşk başladığında ve çok iyi biliyorum, sonsuzluğa mahkum edildi bizim aşkımız. Dedim ya, beni merak etme. Üzülmüyorum. Yalnızca biraz, biraz üşüyorum... | |
GIZLISAKLI
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Kas.2007 Per 12:58:30 |
| fiogf49gjkf0d YÜREKLERİNDE Kİ GERÇEK SEVGİYİ PAYLAŞANLARA TEŞEKKÜRLERİM OLSUN. | |
BARIS25
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Kas.2007 Per 16:43:16 |
| fiogf49gjkf0d Firûze… taşların âşiyan yüzü Tenimle canciğer, sılama düşman Aydınlıkta üşür dîvâne mevsim Gelgitler kuşağı altında zaman Firûze… taşların âşiyan yüzü.
Esrik günâhıma yeltenme sakın Ayak izlerinden tanırım seni Hayâlime batar tel tel kirpiğin Sana veriyorum bendeki beni Esrik günâhıma yeltenme sakın.
Hicrânlar kaybetti sırrını aşkın Yokluğun dokunur, kanar bir yanım Resimli acılar bırakmam sana! Vuslatları getir, sen aksın kanım Hicrânlar kaybetti sırrını aşkın.
İnsan acılarla pişer Firûze Terimi soğutma, bana aşkı sun Körler görmeden de sever Firûze Topraklar çorak ve takvimler yorgun. İnsan acılarla pişer Firûze.
Mevsimsiz hasretler getirdim sana Yarım nefeslik bahar molası Mürekkep kandan ve parmağım kalem Ölümlerden öte gül boyası Mevsimsiz hasretler getirdim sana.
Eteğinden yangın çıkar her dâim İçimde bir Yunus, ki aşka durur Su temizleyemez kalbin kirini Bütün güller Yesrib yolunda kurur Eteğinden yangın çıkar her dâim.
Yaldızlı umutlar devşiriyorum Benim de içimde bir kandil yanar Merkezine düştüm kör karanlığın Çöle ne hacet, kalp yanar, dil yanar Yaldızlı umutlar devşiriyorum.
Irmaklar denize akar Firûze Ne ölüm ne tövbe kalmaz sabâha ve Babilin asma bahçelerinde Her karanlıklı yol çıkmaz sabâha Irmaklar denize akar Firûze.
Leyâlim nurlanır tek nazarından Bilmem hangi hayâl cemâline eş Yüzünde Meryem’in bâkireliği Mevlevî hislerle elimde güneş Leyâlim nurlanır tek nazarından.
Mısralarım saklar seni şiirde Ahenksiz şarkılar çalınır dâim Ki bulurum seni deniz dibinde Almak isteyince seni bir kavîm Mısralarım saklar seni şiirde.
Aşk ki hecelere bölünmez asla Üşüyorsan eğer gözlerime bak Firûze; bir deniz kızının adı Bir Pazar sabâhı geldiğim şafak Aşk ki hecelere bölünmez asla.
Zamanın zamansız lâl şâiriyim Korkak aşklar artık tarih Firûze Baskınına uğra hayâllerimin El, ele güç katar… talih Firûze Zamanın zamansız lâl şâiriyim. | |
| |