ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
xBenguSu
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 16.May.2013 Per 14:53:36 |
| Eskisi kadar özlemiyorum seni ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlar da Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık Biraz yorgunum.. Biraz kırgın Biraz da kirletti sensizlik beni ! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama İyiyimleR yamaladım dilime Tedirginim aslında seni unutuyor olmak Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni Gel diye beklemiyorum artık Hatta istemiyorum gelmeni Nasıl olduğun konunda ufacık bir merak yok içimde. Ara sıra geliyorsun aklıma, banane diyorum Benim derdim yeter bana banane !! Alıştım mı yokluğuna ? Vaz mı geçiyorum varlığından ? Tedirginim aslında Ya başkasını seversem ? İnan ozaman seni hayatım boyunca affetmem !
| |
atarkan
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 16.May.2013 Per 20:22:09 |
|
·xBenguSu· :
Eskisi kadar özlemiyorum seni ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlar da Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık Biraz yorgunum.. Biraz kırgın Biraz da kirletti sensizlik beni ! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama İyiyimleR yamaladım dilime Tedirginim aslında seni unutuyor olmak Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni Gel diye beklemiyorum artık Hatta istemiyorum gelmeni Nasıl olduğun konunda ufacık bir merak yok içimde. Ara sıra geliyorsun aklıma, banane diyorum Benim derdim yeter bana banane !! Alıştım mı yokluğuna ? Vaz mı geçiyorum varlığından ? Tedirginim aslında Ya başkasını seversem ? İnan ozaman seni hayatım boyunca affetmem !
|
|
|
Ya başkasını seversem ? İnan ozaman seni hayatım boyunca affetmem !
iyiymişş... irkildim resmenn
| |
iribaksabmab
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.May.2013 Pzr 22:47:27 |
|
https://www.facebook.com/photo.php?v=583638488318220&set=vb.146541602168893&type=2&theater
Üşüten bir mum alevi gece… Daha sabaha kaç karanlık eklemeli ey adı yar olan ? Afedersiniz... Adınız aşk diye sevmiştim. Düşüşümü bilin diye gözlerinizin önünde yığıldım, - ‘topla kendini , kan görmeden aşk olmaz ’ – dediniz. Peki tutup yüreğimin mahrem köşelerinden, kalkmayı öğretecek yar değil miydi isminiz? Afedersiniz, ne de düşüncesizim, çünkü düşünce/sizdim… Dört duvar derisi kavlamış dehlizlere (s)açılan rutubetli hüznün kapı ardında küçük kız… Islayıp serçe parmağını topluyorken içlenmelerini örüklü dilinin kurdelaları hiç boylanamayacağım paltonuzun iç cebinde mi gizli? Lütfen pişirin içimde çöreklenen bu çare/sizliği, sizi taşıyorum! Ağzı gevşemiş bir mahfi keseyken yürek, susuşunuz kadar çığırtkan, yalnızlık boyu hafakan, söz gümüşü lutfedin gözlerime inen geceye. Kördüm… Ve gördüm. Ağlak mevsimlerin ısladığı eğreti taşlık manastırın kıyısına çıkartıp asmışsınız içinizden arta kalanları. Kendimi t/uzağınızda buldum. Uzansam edebi uykulu bir düş(üş) ardınız. Ardıma yürütsem hıçkırıkları, size sırt çevirmek her adımda çift çelme. Hem ne çok sakarım bilirsiniz, sizi de yanlışlıkla sevmiştim! kör/ebeyim suçüstü yumdum gözümü… Size yazmak mecazi fıtratların asil debdebesiydi, üzgünüm, özendim. Uzun zamandı… Yol iz yoktu. O zamanlar aşındı gönlümün felahının eşiği. Gözlerinizin önüne döktüm tüm sağırlığınızı. Kanım akmazdı , uğultum kesse nefesimin şakağını. Özledim de… Gel(me)diniz. Peki ya, saçımdan topuğuma yoklayan ölüm siz değil miydiniz ? Afedersiniz… Ben sizi üşüyorum. Elleriniz cebinizde ya hani, merakındayım, siz, rüzgarın yari misiniz? Gözlerimi bağladı ne çok tebdil-i suretiniz. Evvel solumdan geçmişsiniz, el yordamıyla seçilmiyor ki aşk, bilesiniz.. Gittiniz sonra… Ve lakin `‘özleyerek dönmek için’’ dediniz. G/özlediniz ne çok, gel(e)mediniz.. Siz en çok (t)uzaktan (g)özlemeyi mi bilirsiniz? Yine aşka bağlanmak üzre dilimi çözün! Heveslerimden tutun kaldırın beni, nasıl olsa düşünce/sizim… Düşümce siz. Ah efendim bir bilseniz, içimde ne çok değer/sizsiniz! Yağmur bahane, melekler sizin nazarınıza malik olmaya iniyor kente. Üsküdar’ın endamı kime sanıyorsunuz? Baksanıza, aşkın çekincesinden peçesini iğneliyor Beykoz, denizdeki aynalara göz süzerken siz. Sözlerimi dize getirin , dergahınızda daim aşka talibim. Defettim bariz isyanlarımı , dilimi üfledim de eşiğinize geldim. Ben ki na-reften sürülen pejmurde bir derviş, aşk adına yolu geceye vurdum. Gece ki öz aşkın döşeğinde inzivada... Tesbih tesbih çekiliyoruz aşk/la, otuzüç boncukta bir eksiksiniz! Yan/sızım… Heybemde kaybedeceğim hiç birşey’sizliğimle , çıplak ayak dolanıyorum mikâtınızda. Ele verdim kendimi , ele vermeyin beni! Gidecek yanım çok ancak, gözlerime Yusuf ‘un rayihasıyla gömlek sürenim yok! Yok mu ensar bir yürek? Hayli kalabalık çaresizliğim, oysa bilin ki ezelinden mahzun bir muhacir(d)im. sağım.. solum.. önüm.. ardım.. aşk! Yaradan’a işittirdim , kapıyı açın! Aşkın vahyinde hicretinize geldim…
Züleyha Çay | |
iribaksabmab
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 21.May.2013 Sal 02:49:34 |
|
SEN BU ŞİİRİ OKURKEN - AHMET SELÇUK İLKAN
Sen bu şiiri okurken Ben çoktan bu şehirden gitmiş olacağım Artık ne özlemlerimi duyacaksın bıçak yarası Ne de telefonların çalacak gece yarısı Ve bu zavallı yüreğim olmayacak artık Kaprislerinin hedef tahtası... Seni sana Beni bir akıl hastanesine Bırakıp gideceğim bu şehirden
Nasılsa kavuşamadım sana Nasılsa dudaklarının kıyısına varamadım Nedense bütün çıkmaz sokaklar adresim oldu Ve nedense bütün kırmızı ışıkları üzerime yaktın Ne yaptımsa Bir türlü sana yaranamadım Artık adressiz Işıksız Ve öylesine ıssızım Dünlerin kadar eskiyim Verdiğin acılar kadar paslıyım İşte çıkıp gidiyorum hayatından Nasılsa fark etmez senin için Belki çok şanslı Belki de en yaşlıyım... Artık Pusulam hasreti Saatim yalnızlığı Ve takvimler sensizliği gösteriyor bana Neylersin Yolcu yolunda gerek Belki bundan sonra Belki senden sonra Adam olur bu “asi yürek” Ve dersini alır da bu sevdadan Bir daha Boyundan büyük denizlere Asılmaz kürek
Yarın bu saatlerde Ben yollarda olacağım Sen kimbilir kaçıncı uykunda Masal mavisi bir rüyada Ve elbette o korsan yüreğin Yine pusuda Oysa İlk defa sesimi duymayacaksın Sitemlerin sahipsiz Soruların cevapsız kalacak Belki ilk defa içini kemirecek yokluğum Tanımadığın bir korku içini saracak Ve ilk defa kendinle hesaplaşacaksın Ne oldu? Ne oluyor? Ne olacak? Sonra Bir gözün kör Bir kulağın sağır Bir ayağın kırık Bir kolun kesik Düşeceksin yollara Yani baştan başa yarım Yani baştan başa eksik Bütün duvarlar üstüne yıkılacak Belki ilk defa “Unutuldum” diyerek için sızlayacak Ve sen bu şiiri okurken Ayrılığımız çoktan başlamış olacak Belki de son tesellin Sana yazdığım “bu son şiir” olacak Ve kimbilir Unutulmuş bir gecenin tam ortasında Başucundaki bir radyoda Uykusuz bir şair yüreğini çınlatacak Ve bir daha fısıldayacak kulaklarına Sana adanmış bu satırları
“Bütün şehirler uyur İstanbul uyumaz Ve birgün Bütün sevenler unutur seni Ama bu “şair yürek” ASLA UNUTMAZ...”
| | | | |
iribaksabmab
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.May.2013 Çar 00:13:43 |
| Severken terketmeyi kimde gördün sen..Bedirhan GÖKÇE
https://www.youtube.com/watch?v=JYLoyVRGA9E | |
iribaksabmab
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.May.2013 Çar 00:38:07 |
|
Nokta Noktam - Riza Polat Akkoyunlu
Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım Beni anlatmış sana ve sen ona "Unuttum artık onu" demişsin. Hem bu sözü gülerek, Medar-ı iftihar ile söylemişsin. Unutamazsın Nokta Noktam Unutamazsın! Çünkü unutmak için önce unutulmak gerek Oysaki sen, Hala bende esen, Eski kavak yelisin. Unutamazsın... Kan değil, tüküremezsin, Ruj değil, silemezsin Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım İki heceli erkek adımı Unutamazsın Nokta Noktam Unutamazsın! Seninle biz, hâlâ bir kabukta İki badem içi gibiyiz. Baharsın; kokacaksın Güneşsin; yakacaksın. Sabah yatağım kadar Rüya dolu Sabah yatağım kadar sıcaksın Unutamam Unutamazsın! Şimdilik bu kadar. Öbür mektubuma daha diyeceklerim var Darılma bana, gücenme sakın Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan Binlerce selam sana. Bahar başladı nokta noktam Ankara`da bahar, veriminde Toprak ana Aylar var ki sana tek satır yazamadım Oysaki şimdi mevsim bahar Ötüşlerde adın, kokuşlarda tadın var Artık yazmalıyım. Takvime baktım bu sabah, ayrılalı beş Ay olmuş. Düşün ki Nokta Noktam Beş ay denilen nesne tam yüz elli Gün eder. Bunca uzun ayrılıksa; İnan bana Nokta Noktam İnsanı, her şeye küskün eder. İnan bana... Dargınlığım herkese Ve tek hasretim sana Düşünüyorum... Âşıklar pazarına çıkan yolu düşünüyorum. Bu yolun sağında yükselen Her geçişinde penceresinden tebessümler gelen Bahçesinde iri yedi veren, kayısı gülleri açan evi düşünüyorum. Bir türlü gelmiyor düşüncelerimin ardı Ablan yanımda çorapsız gezerdi, Başörtüsüz annen. Düşünüyorum... Bu mevsimde baban, Her akşam bir yerine iki içerdi. Miyoplaşınca gözleri "Şair, iç be oğlum bahar dişidir doğurur" derdi. Bahar başladı Nokta Noktam. Ankara`da bahar, Gönül ufkunda yağmur bulutları Cennet olsa artik sevmiyorum Sevmiyorum sensiz baharı... Sen; ey yirmi dört baharın en güzel süsü! Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü! Sen; ey ilkyaz akşamları kadar güzel çocuk! Sen; ey Altın gözlerinin hisli dünyası! Ölümsüz bir yolculuk yaratan Sen; ey çıplak bir hançer gibi! Boylu boyunca gönlümde yatan Sen; ey her şeyim olan her şey! Son mektubunda söz verdin Tut diyorsun, unuttum Unut diyorsun, unutmak mı??? Güneş tekrar doğmayı unutabilir mi hiç? Gönül ferman dinlemez sözü unutulabilir mi hiç? Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü! Sen; ey her şeyim olan her şey! Bu gece Yılbaşı... Başkent`de Kar yağıyor Nokta Noktam Başkentte kar ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi hatıralar Başkent`de kar yağıyor, başkent`de kar... Bu gece yılbaşı. Bilirsin ki Nokta Noktam Yılbaşında hesaplanır Çoğu zaman insanların yaşı. Bu gece yılbaşı... Tokmaklarında yirmi dört hece Eğilip üstüme sessizce Şehrin kule saati Bilir misin Nokta Noktam? Bilir misin, bilir misin ne dedi? "Şair, kutlu olsun, yaş otuz yedi." Ve bir el saçlarımdan tutarak Kalbimi sana kadar sürükledi. Bu gece yılbaşı, başkent ayakta Çalınan Tuna dalgaları komşu plâkta. Ne de kıvrak bu vals havası Başladı yine gönlümün On yıl evvel ki kanaması Ne günlerdi o Günler cancağızım Ne günlerdi... Sen, on yedisinde sevgilerin sisinde Başı duman duman bir kız. Ben, yirmi üstünde Gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı Ölesiye bir şair, ölesiye bir delikanlı. Ne çabuk geçti zaman. Hey gidi Dünya hey... Bu gece yılbaşı Dışarıda kar yağıyor ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar Köşede bir kırlent, kırlentde bir resim. Bartın`da bahar. Elimle yapmışım "asma köprüsünden" Kocanaz deresi Sağda, ortaokul Okulda, çocukların sesi. "Çakır beylerin" elma bahçesi. Derede kayık, dümende ben. Küreklerde sen. Hava berrak, Hava ılık Hava temiz Ve sularda sarmaşan gölgemiz Bu gece yılbaşı, başkent ayakta Çalınan Tuna dalgaları değil artık komşu plâkta. Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta. Dışarıda kar yağıyor. Dışarıda kar ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi Eski hatıralar... | |
xBenguSu
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.May.2013 Çar 14:29:54 |
| Düşme Düşersen bağımsızlığını ilan eder dostların Görüş günlerin yasaklanır, gelenin gidenin olmaz Bayram eder düşmanların, düşme Düşünce bütün düşüncelerin değişir hayata dair Dostluk, arkadaşlık, aşk Yeniden şekillenir beyninde, düşme Hayatın ve dostların vefasızlığını görünce Yaralanır duyguların en derinden düşme Düştün mü ilk önce güvendiklerin vurur sırtından Kimse bakmaz yüzüne işe yaramaz adam olursun Birbir uzaklaşır dostların senden Tutacak dal bulamaz yorulursun düşme Düştün mü isyan edersin yaşadığın hayata Göz yaşlarını dökersin her gece yastığa Yılanın ne kadar masum kurdun suçsuz Çakalın çakal olmadığını anlarsın İki yüzlü insanları görünce, düşme
| |
AcEdUdE
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Haz.2013 Cmt 10:33:41 |
| Ben denize aşığım, Senin gibi sevgilim, sevgi dolu, Ve bazen senin gibi, çılgınca. Bir göçebe, bir seyyah. Bazen, senin gibi meçhul,
Bazen, senin gibi üzülmüş. Kimi zaman sessizliğe bürünmüş. Ben denize aşığım.
Ben semaya aşığım. Senin gibi, affetmeyi bilen, Mutluluk ve yıldızlarla çevrili. Dost olduğu kadar yabancı. Çünkü senin gibi, çok uzak, Ve senin gibi, çok yakın. Kimi zaman şarkı dolu gözlerle, Ben semaya aşığım.
Ben yola aşığım, Çünkü yolda tanıştık. Mutluluğumuz ve ızdırabımız, Dostlarımız ve gençliğimiz. Hani gözyaşlarımız gülerdi ya. Hani mumlar bize ağlardı ya. Dostlarımızı yolda kaybettik. Ben yola aşığım.
Ben denize aşığım, Ve semaya aşığım, Ve yola aşığım. Çünkü bunlar hayattır. Ve Sen ey sevgilim, Sen hayattaki her şeysin.
Aşka adanan mevsimleri,
Kalbimde sûr eyleyen zemheri bir çığlıktı senin adın.
Bu ağıt; ellerimde büyüttüğüm,
Yıldızlarla ismine şerhettiğim bir parantez ol diyedir sevda şerhime,
Bir sözdür bu sana, ilelebet göğsümde muskalanan.
Sevdam... Geceye...
Sen ey sevgilim,
Çünkü sen hayattaki her şeysin...
En sevdiğim şiirdir. | |
xBenguSu
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 20.Haz.2013 Per 16:42:08 |
| Mutluluk Dediğin Hergün biraz daha tedirgin halim Hayat ellerimden kaçıp gidiyor Gelene sıralı gelmiyor ölüm Rasgele birini alıp gidiyor
İçimde duygular sanki çöl gibi Git gide uzayan tozlu yol gibi mutluluk dediğin bana el gibi Üç beş gün misafir kalıp gidiyor
Gidin o zalime selam söyleyin Bıraksın yakamı azıcık güleyim Feleğin ne zoru var imiş benle Ne zaman çağırsam kaçıp gidiyor
Seyranoğlu der ki kanayan yaram Kanayan yaramın içinde derman Hayatın en büyük hırsızı zaman Üç beş gün misafir kalıp gidior
İçimde duygular sanki çöl gibi Git gide uzayan tozlu yol gibi mutluluk dediğin bana el gibi Üç beş gün misafir kalıp gidiyor
| |
Iaststation
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 21.Haz.2013 Cum 01:00:07 |
| Çok
zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.
İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı. Bir daha hiç
olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.Derken zaman diye üç parçalı bir şey
icat etti insan.Bir parçasına dün dedi, diğer parçasına bugün, öteki
parçasına da yarın. Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu.
Dünü düşünüp pişman oldu,yarını düşünüp telaşlandı; ama işin ilginç
tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar
yaşadı.Farkında olmadan rezil etti bu gününü. Oysa yarın, bugüne dün
diyor, dünde bu gün için yarın diyordu. Bir türlü beceremedi. Bir eliyle
yarına, diğer eliyle düne yapıştı. Bu günü eline yüzüne
bulaştırdı...Mutsuz oldu insan. Ve ne gariptir ki yarının telaşı da,
dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı; ama bugünü hiç yaşayamadı.Ne
yarın ne de dün!
| |
| |