ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
28 Nisan 2024, Pazar 17:39   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  ForumCC> Forum Mesajları
    ForumCC'e ait Toplam 237 Forum Mesajı var
<<123456789101112 13141516171819202122...24>>


ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Niye Anlatmıyorsunuz ?>
  9.May.2014 Cum 15:23:01

“Dillerinin nasıl çevrileceği hakkında
nasıl hemfikir olmalı kuşlarla?

Nasıl demeliyim kaplumbağaya,
yavaşlıkta onu geçtiğimi?

Nasıl sormalı pireye
yüksek atlamadaki derecesini?

Ve güzel kokuları için
nasıl teşekkür etmeli karanfillere?

Şafak atarken denizde,
hangi şirin heceleri tekrarlar hava?

Mahkumun düşündüğü ışık,
senin için parıldayanın aynısı mıdır?

Hangi dilde düşer yağmur
acılı kentlerin üzerine?”



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KARI KOCA DİYALOĞU>
  8.May.2014 Per 12:36:06

ADAM : Çorabım nerede?

KADIN : Bilmiyorum, hiç aramadı.

ADAM : Kusura bakma sevgilim, ben çıplak ayakla hiçbir espiriye gülemiyorum.

KADIN : O zaman çorabını giy, zira ben espiri yapmaya devam edeceğim.

ADAM : Bulabilsem giyeceğim.

KADIN : O halde çorabını bulunca haber ver

ADAM : Son kez soruyorum, çorabım nerede?

KADIN : Hayatım çorabını rehin almışım gibi davranma. Ne bileyim ben. Aynı evde yaşamaya başladığımızdan beri sen hep bu soruyu sorarsın ve ben hep aynı yanıtı veririm: Çoraplarının takipçisi değilim.

ADAM : Ama ben değişik bir yanıt alma umudumu umutsuzca sürdürüyorum.

KADIN : Çoraplarını birbirine sokup top yaptıktan sonra evin en ücra köşesine atmaktan vazgeçsen daha iyi değil mi?

ADAM : Lütfen şu çorap brifingine bir son verebilir misin ?

KADIN : Bu telaşının sebebi nedir acaba ?

ADAM : Geç kaldım.

KADIN : Nereye?

ADAM : Gitmem gereken yere.

KADIN : Neresi orası?

ADAM : Bilmiyorum.

KADIN : Bilmediğin bir yere nasıl gideceksin ?

ADAM : Tarif üzerine.

KADIN : Can…

ADAM : Efendim ?

KADIN : Ne oluyor?

ADAM : Yok bişey, çorapsızım ve geç kaldım hepsi bu.

KADIN : Kiminle buluşucaksın ?

ADAM : Bilmiyorum.

KADIN : Bilmediğin bir yerde tanıamdığın birisiyle buluşmaya gidiyorsun ?

ADAM : Evet. Ayrıca çorabımın nerede olduğunu bilmiyorum. Bugün hiçbişey bilmiyorum.

KADIN : Canııımmm, sinirlenmeye başlamamın senin için bir sakıncası varmı ?

ADAM : Hayır yok, zaten ben de sinirliyim.

KADIN : Nereye gidiyorsun be adam?!

ADAM : Bir okurumla buluşacağım. Beyoğlu’nda bir cafede.

KADIN : Okurunla ha ? Bir tahminde bulunmak istiyorum izninle, bu bir KADIN değil mi ?

ADAM : Bilmiyorum.

KADIN : Bir şeyi de bil be ADAM!?

ADAM : Bana ikinci kez "be ADAM" dedin. İstersen üçüncü hakkını kullanma!

KADIN : O zaman sen de biraz daha açıklayıcı konuşmaya başla istersen. Mesela bu okurunun adı ne ?

ADAM : Nurten.

KADIN : Adı Nurten ama, sen KADIN olup olmadığını bilmiyorsun?

ADAM : Canım sadece isimden bunu anlayamazsın ki. Benim bir arkadaşım vardı mesela, ismi Gülten’di. 

KADIN : Ve erkekti öyle mi?

ADAM : Hayır, kadındı ama bir sürü erkek adaşının olduğundan söz etmişti….

KADIN : Can ! Sabrımın sınırını merak ediyorsan hemen seni aydınlatıyım, tam ordayız. Yani bir adım daha atarsan sınırdışı olacaksın haberin olsun! Nerede tanıştınız bu kadınla ?

ADAM : Henüz tanışmadık, tanışmaya gidiyorum işte.

KADIN : İyi de tanışma isteğini bir şekilde belli etmiş olmalı değil mi ? Yoksa sen hiç bilmediğin birinin seninle tanışmak istediğini nerden bileceksin ?

ADAM : Bu kız ya da erkek, her neyse bana sürekli mail gönderiyordu ve hep tanışma isteğini dile getiriyordu, sonunda ben de tamam buluşalım dedim… Olay bundan ibaret .

KADIN : …..Güzelll.

ADA M : ………………

KADIN : Bir cafede ha ?

ADAM : Evet.

KADIN : Hoş bir kahve kokusu … Beyoğlu’nda olduğuna göre, entelektüel bir hava… Belki uzaktan duyulan bi pipo aroması… Dipten gelen enstrümantal bir etnik müzik… Ve bir yazarla bir okurun tadına doyulmaz edebiyat sohbeti.

ADAM : Çok güzel anlattın, bir tek şey dışında çorapsız bir yazarla bir okurun sohbeti .

KADIN : Akşam da bir bara gidersiniz herhalde.

ADAM : Saçmalama.

KADIN : Ne var bunda canım? Daha Nurten’in kadın olup olmadığı bile belli değil.

ADAM : … Başka temiz çorap da yok, Allah kahretsin.

KADIN : Canım bu kadar sıkı giyinmene gerek yok zaten. Belki de yakında soyunacaksın.

ADAM : Nasıl yani?

KADIN : Nurten kadınsa yani !

ADAM : Biraz abartmıyor musun ?

KADIN : Sevgilim eğer uygun bir bulamazsanız buraya getir, ben anneme giderim ne olcak ?

ADAM : Karıcığım ben bir yazarım ve bir okurum benimle şahsen tanışmak için yoğun bir çaba harcadı. Ben de sonunda tanışmayı kabul ettim, bütün mesele bundan ibaret; lütfen bilimkurgu hikayeleri anlatma.

KADIN : Tabi canım tabi…. O yüzden bir saattir gözünün önündeki çorapları görmüyor ve boncuk boncuk terliyosun.



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Şu Anda... Hemen... !>
  8.May.2014 Per 12:22:06


ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >EŞEKLER..>
  8.May.2014 Per 12:15:21

Her ne kadar insanoğlu türlü akılsızlıkları eşeklikle nitelendirse de en güzel gözlere sahip bu sevimli hayvan, yerine göre çoğu insandan daha akıllıdır…
Örneğin ””Eşek, iyi bir yol mühendisidir. Yokuşları en fazla % 7 eğimle ve kısa mesafelerde virajlar alarak çıkar.”” dediklerinde. .. Ben de inanmamış ve nivelman yaptırmıştım yani topoğrafik aletle ölçüm. Sonuç şaşırtıcıydı: % 7
Hani bu konuda çoğumuzun bildiği meşhur bir Anadolu fıkrası vardır:

1950”li yıllarda Amerikalı mühendisler gelmiş Türkiye”ye. Bir kısım imar çalışmalarına rehberlik ediyorlarmış. O zamanlarda yol güzergâhını belirleyecek alet yok, eleman yok. Nafı”a mühendisleri eşeği yokuşa sürüyorlar, arkasından elemanlar şeritmetre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış . Bunu gören Amerikalı mühendis, pratiği kavrayamamış ve sormuş:
- Ne yapıyorlar böyle?
- Rampada yolun güzergâhını belirliyorlar.
- Nasıl yani, anlayamadım?
- Eşek % 7 eğimin üstüne çıkmaz, biz de eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergâhı belirliyoruz demişler. Amerikalı katılarak gülmeye başlamış. Yatışınca da sormuş:
- Peki, eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?
Yetkili bozgun… Cevap vermiş:
- Amerika”dan mühendis getirtiyoruz

Eşek iyi bir kılavuzdur: Gittiği bir yolu hiç unutmaz ve o yoldan şaşmaz. Bu nedenle deve veya katır kervanlarının önüne daha önce bu yoldan gitmiş bir eşeği kılavuz olarak koyarlarmış.

Evet, eşek akıllıdır… düştüğü çamura bir daha, asla düşmez. “Eşşek bir defa çamura düşer!” Deyimi bundandır.Biz eşek miyiz diye düşündüm, genele vurursak o kadar bile olamamışız, çamurdan çıkamıyoruz…



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Niye Anlatmıyorsunuz ?>
  8.May.2014 Per 11:19:56

Ölümler geç, ayrılıklar erken varmadı mı sizce de ?
Kabuslar uzun sürmedi mi ?
Kaçtıklarınız yok mu, kaçırdıklarınız ?
Günahlarınızdan arınmak için yapmadığınız hiçbir şeyleriniz ve günaha girmek için adadıklarınız ?
Ne kadar samimiydi kahkahalarınız ?



Sahi sizin acılarınız yok mu ? Sizin kirli dünleriniz, yaralarınız, yarınsız kalmışlığınız ?

Suçlarınız yok mu ?
Sancılı geceleriniz, yürümüyor mu üzerinize yalanlarınız ?
Hiç yalan söylemediniz mi siz ?
İhanet etmediniz mi ?
Korkularınız yok mu ?
Hiç kaçmak istemediniz mi kendinizden siz ?
Varoş yanlarınız, argo kelimeleriniz, küfürleriniz yok mu lan !
Hiç iğrenmediniz mi bakarken aynalara ?
Niye anlatmıyorsunuz o rezil hayallerinizi ?

Anlatın :) Açık olun..



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Bir Anzak askerinin,Çanakkale Savaşı esnasında ailesine yazdığı mektup…>
  6.May.2014 Sal 11:47:06


Sevgili ve bir zamanlar mutlu ailem.

Gelibolu cehenneminden hepinize merhaba! Bu mektubu size yazmak niyetinde değildim. Aslında ben artık kimseyle konuşmak kimsenin, kimsenin yüzünü görmek istediğimden de emin değilim. Hem siz benim buraya cehennem dediğime bakmayın burası hakikaten güzel bir yer. Üzerleri toz toprakla örtülmeden önce zeytin ağaçlarının bolluğu, savaşa aldırmadan her yanda pıtır pıtır açan kırmızı gelinciklerin neşesi, akşamları yarımadayı kızıla boyayarak batan güneşin insanın içini acıtan güzelliği ve bir de Gelibolu bülbülleri.

Gelibolu’da hâlâ un ufak olmadan kalan küçük bir ruh parçam mevcutsa bunu bülbüller sağlamıştır. Eğer o sırada bir Türk öldürmüyor ya da Türkler tarafından öldürülmüyorsak, Gelibolu’nun muhteşem gurubunu seyrediyoruz. Ege Denizi’nin içine gömülen güneşin biraz önce Pasifik Okyanusu’ dan yükselerek Yeni Zelanda’ da ki ertesi günü aydınlattığını bilmek insanın canını acıtıyor. Fakat bu acı hissi çok kısa sürüyor, sonra yeniden katılaşıyorum.

Artık saatlerce hiçbir şey hissetmiyor ve duymuyorum. Bu arada sadece bakıyor, saklanıyor, ateş ediyor, süngü takıyor, düşman öldürüyor, bit ayıklıyor, yemek diye verdikleri kuru bisküvi, kraker, kuru et parçalarını kemiriyor, zaman olursa yatıyor, çok ender olarak da uyuyorum. Ben artık sadece bir Anzak askeriyim. Ne sevdiğim şarkılar, yemekler, kokular ne de sevdiğim insanlar… Ben artık bir sayıyım. Yaşayan bir sayı. Ölürsem o zaman da bir sayı olacağım. “Vatan uğruna kahramanca” ölmüş bir sayı. Kahramanca ve vatan uğruna! Kahramanlık mı? Hadi yaa. Kahramanlık zorla olmaz. Vatana gelince… Burası Türklerin vatanı ve bu savaş bizim savaşımız değil. Bizler İngilizlerin de söyledikleri gibi sadece “hevesli oğlan çocukları”yız. Asıl kahraman olan Türkler. “Johnny Türk” dediğimiz Türkler vatanlarını savunmak için bize karşı çok ağır şartlar altında direniyorlar ve kahramanca ölen asıl onlar.

Geçen hafta ölüleri gömmek için karşılıklı ateş kes ilan edildiğinde ilk defa Türkleri yakından ve canlıyken gördük. Türkler bize anlatılan canavarlara benzemiyordu.Onlar da gözlerinde endişe ve keder olan genç insanlardı.Onlarında arkalarında bekleyen üzüntülü aileleri, yaşlı anne-babaları, karıları belki de sevgileri vardı. Onlar da yaralanınca acı çekiyor, onlar da gencecik hayallerini bırakıp ölüyorlar. Türkler de insandı.
Bana sigara ikram eden iki Türk’e ben de konserve et verdim, ama kabul etmediler. Bu sığır etidir dediysem de inanmadılar. Aslında anlamadılar. O zaman ellerimle kafama boynuz yapıp öküz gibi böğürdüm. Güldüler. Ben de güldüm. Orada savaş meydanında etrafımız askerlerin cesetleriyle doluydu, biz düşmandık ve birbirimize gülüyorduk. Bana sigara ikram eden Türklerden bir “sen no İngiliz” diye şaşırarak sordu. “Ben İngiliz değilim” dedim. Sonra elini uzattı “ben TÜRK” dedi. Bana uzatılan eli tuttum.

Orada, Gelibolu’nun en kanlı savaşlarının yapıldığı o tepede, el sıkıştık. Ben artık bu adamla nasıl düşman olabilirdim? Ben bu adamla neden düşman olmuştum ki? Düşmanım o anda artık arkadaş Türk olmuştu.
Ben bu savaşta ölmeyi reddediyorum.
Bu benim savaşım değil.
Fakat yaşamak için de hiç isteğim kalmadı.
Tanrım günahlarımı affet.
Hepinizi çok seviyorum.

Ebediyen sizin oğlunuz…
Alistair John Taylor
Gelibolu 1915



ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >EŞEKLER..>
  6.May.2014 Sal 11:25:58


Ben eşekleri severim…
Binlerce yıl insanlara en çok hizmet ettiği halde, insanların en çok eziyet ettiği canlıdır eşek. Zaten eşekliği de buradan gelir…
*
Eşekler kulaklarını kısaltıp ayaklarını uzatırsanız ata benzerler… Hörgüç koyarsanız deveye… Boynuz takarsanız geyik olur…
Hiçbir şey yapmazsanız zaten eşektir…
*
Bence doğaya iyi bakmalısınız…
Cevap bulamadığınız her şeyin yanıtı doğada vardır…
İnsanoğlu uygarlığını, doğada olanları keşfetmekle geliştirdi…
Uçakların kuşa, gemilerin ördeğe, denizaltıların balığa, tankların kaplumbağaya, helikopterlerin sazlık kelebeğine benzemesi rastlantı değildir…
*
Adamın soyadını “eşek” koymuşlardı… Canı sıkılıyordu bu işe, sonunda eşeklikten kurtulmaya karar verdi.
Mahkemeye gitti…
Hâkim sordu:
“Ne derdin var?..”
“Bana herkes eşek diyor” dedi…
“Ya ne desinler?” dedi hâkim…
“Sıpa olsun, bari küçüktür, sevimlidir, hani biraz daha iyi…”
Hâkim katibe döndü:
“Yaz kızım, soyadı sıpa oldu… Büyüyünce nasılsa yine eşek olacak…”
*
Ben eşeği severim…
Kocaman gözleri her zaman hüzünlüdür…
Dünyanın en güzel gözleri ondadır… Kocaman ve simsiyah… Ama eşek olduğu için kimse sevgilisine “Eşek gözlüm” demez…
*
Dünyanın en güzel gözlerine sahiptir ama gideceği yeri hep başkası söyler…
İtaatkârdır eşek…
Uyumlu…
Tepkisiz…
Ve itirazsız…
Razıdır önüne konulan yola…
*
İşte…
Özel hayvandır…
Bayılırım…
Ama sonsuz razı oluşu, katlanışı, tepkisizliği, koyulduğu yolda itirazsız gitmesi, aslında onu “eşek” yapar…
İyi bakın doğaya…
Eşekten dahi öğrenecek çok şey var…


ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Günün Sözü>
  6.May.2014 Sal 11:17:51


ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Eğer yaşlıysanız, polisi nasıl çağırırsınız :)>
  3.May.2014 Cmt 11:24:06
Meridian, Mississippi’de oturan 82 yaşındaki George Phillips, yatmaya giderken,  karısı George’a yatak odası penceresinden bakarak bahçedeki kulübenin ışığını açık bıraktığını söyler.
George arka kapıyı açıp ışığı kapatır fakat kulübenin içinde hırsızların saklandığını farkeder.

Hemen polisi arar ve durumu bildirir. Polis ona hırsızların evin içinde olup olmadığını sorar. George ‘Hayır.’ der. Bunun üzerine polis ‘Şu anda tüm birimler meşgul. Kapınızı kitleyin. Memurlardan biri müsait olduğunda yanınıza gelecektir.’ der.

George ‘Tamam.’ der. Telefonu kapatır ve 30′a kadar sayar. Ardından tekrar polisi arar ve der ki ‘Merhaba, Birkaç saniye önce bahçe kulübemde hırsızlar olduğunu bildirmek için aramıştım. Bu konu hakkında daha fazla endişelenmenize gerek kalmadı çünkü az önce hepsini vurdum.’ ve telefonu kapar.

Beş dakika içerisinde, altı polis arabası, bir SWAT Ekibi, bir Helikopter, iki itfaiye aracı, bir paramedik ve bir Ambulans Phillips’lerin evindeydi ve hırsızlar suçüstü yakalanmışlardı.

Polislerden biri George’a, ‘Yanılmıyorsam onları vurduğunu söylemiştin!’ der.

George ise şöyle yanıtlar; ‘Yanılmıyorsam tüm birimlerin meşgul olduğunu söylemiştiniz!’

(Gerçek bir hikayedir)


ForumCC

ForumCC resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >TAVLA..>
  3.May.2014 Cmt 10:52:50
Eski zamanlarda Hint imparatoru, satranç oyununu yanında bir mektup ile hediye olarak Pers imparatoruna göndermiştir. Mektubunda oyunla ilgili hiç bir açıklama yapmazken şöyle bir mesaj yazmıştır:

“Kim daha çok düşünüyor,
Kim daha iyi biliyor,
Kim daha ileriyi görüyorsa
O kazanır.
İşte hayat budur…”

Pers imparatoru dönemin en alim veziri olan Buzur Mehir ile bu mesajı paylaşarak, ondan oyunu çözmesi ve kendisinin de karşılık olarak Hint imparatoruna hediye edilmek üzere başka bir oyun icat etmesini ister.
Vezir haftalarca çalıştıktan sonra gönderilen satrancın her taş hareketini ve oyunu çözer, daha sonra da on günde tavlayı icat eder ve imparatora sunar.
Pers imparatorunun baş veziri Buzur Mehir tarafından 1400 yıl önce tasarlanan tavla oyunu; dünyanın en popüler oyunlarından biridir.

Zaman kavramından alınan ilhamla tasarlanan oyunun zamana
böylesine direnmesi son derece etkileyici.
Senenin birliği olarak tavla bir tanedir.
4 köşesi 4 mevsimi,tavlanın içindeki karşılıklı 6′şar hane 12 ayı,
pulların toplamı ayın 30 gününü, siyah-beyaz pullar gece ve gündüzü,karşılıklı 12′şer hane günün 24 saatini simgeler…

Hint imparatoruna satranca karşılık olmak üzere tasarlanan tavla oyunuyla birlikte gönderilmek üzere şöyle bir mesaj hazırlanır :

“Evet,
Kim daha çok düşünüyor,
Kim daha iyi biliyor,
Kim daha ileriyi görüyorsa
O kazanır.
AMA BIRAZ DA ŞANS GEREKİR.
İşte hayat budur…”

<<123456789101112 13141516171819202122...24>>