ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
barbiexx> Forum Mesajları | | barbiexx'e ait Toplam 163 Forum Mesajı var
|
|
barbiexx
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Niçin Bu Kadar Sinirleniyoruz?> 28.Haz.2006 Çar 22:03:44 | | Neden kızarız?
Birçok nedeni olabilir. Nedenlerden biri, istediğimiz bir şeyin olmamasıdır. Bazen de birine kızarız, istediğimiz bir şeyi yapmamıştır ya da istediğimiz bir şeyin olmasına engel olmuştur.
Gitmek için hazır olmasını istemişizdir, ama olmamıştır; çocuğumuza odasını toplamasını söylemişizdir; ama toplamamıştır. Kahvaltı edeceğizdir; ama ev arkadaşımız tüm kahvaltılıkları bitirmiş ve hiç alışveriş yapmamıştır. Hızla bir yere yetişmeye çalışıyoruzdur; ama önümüzdeki araba ağır ağır ilerliyordur; iş arkadaşımız yapması gereken bir şeyi yapmamıştır. Bunlara benzer tüm durumlarda karşımızdakini suçluyoruz ve onlara kızıyoruz. Bir de kendimize kızdığımız durumlar var. Sınıfı geçmek için çalışmayan bazı çocuklar içten içten kendilerini suçlarlar. Aşırı kilolu insanlar, çok yedikleri için kendilerini suçlayabilirler; trafik kazası yapan bir şoför kendini suçlayabilir. Bütün bunların sonucunda insan önce kızar, sonra üzülür. Bütün bunlarla birlikte sonuçları da değiştiremez. (Allah bize değiştiremeyeceğiz sonuçları kabul etme gücü versin.)
Kızdığımız insanlarla ya da durumlarla ilgili temel sorun şu ki, birçok insana ya da kendimize kızdıktan sonra "affetmeyi" unutuyoruz. Karşı taraf kendini affettirecek bir şey yapmamışsa ya da kendimize kendimizi affettirecek bir şey yapmamışsak, affetmiyoruz. Sadece zaman geçiyor ve gündemden çıkıyor. Eğer konuyu hatırlatacak bir şey görürsek yeniden kötü duygular üstümüze geliyor.
Bu anlamda üstümüzdeki olumsuz enerjilerin başlıca kaynağı daha önce suçladığımız ve affetmediğimiz insanlar. Bugüne kadar kimlere kızıp affetmediysek sürekli onların yüklerini sırtımızda, gönlümüzde, ruhumuzda, beynimizde taşıyoruz.
Geçenlerde bir e-posta gelmişti. İki rahip bir nehir kenarında yarı çıplak bir kadın görüyorlar. Gözlerini kaçırmaya çalışırken kadın rahiplerden yardım istiyor. "Yüzme bilmiyorum beni karşıya yüzerek taşır mısınız?" Rahiplerden biri gözlerini kapatıp kadını kucaklıyor ve nehrin karşısına geçiriyor. Kadını bırakıp yollarına devam ediyorlar. Bir saat kadar sonra diğer rahip, kadına taşıyana hışımla çıkışıyor. "Nasıl olur da bir rahip olarak yarı çıplak kadını taşırsın?" Diğer rahip cevap verir: "Ben onu nehrin kenarında bırakmıştım. Sen hala taşıyor musun?"
Daha önce kızdığımız tüm durumlara ilişkin uzun bir listemiz var. Tanıyanlar bilirler, hoşgörülü ve her olayı, her durumu kucaklayan / kucaklamaya çalışan bir insanım ve bu affetme konusu zihinsel gündemime girdiğinde, benim böyle bir sorunum yok dedim kendime. Sonra düşünmeye başladım, affetmediğim kimse var mı diye bu dünyada. 150 ye yakın isim buldum ve çok şaşırdım. Her birini teker teker düşündüm. Affetmeye çalıştım. O kızdığım olayların iyi yönlerini görmeye çalıştım. Hem onları, hem kendimi özgür bıraktım.
Bugün kendinize biraz zaman ayırın; çocukluğunuzdan itibaren affetmediğiniz insanların bir listesini yapın ve onların, o olayların iyi yönlerini görmeye çalışarak affetmeye çalışın.
Niçin bu kadar sinirleniyoruz, niçin bu kadar suçlama eğilimi içindeyiz. Evrenin akışını kabul edemiyoruz, evrenin getirdiklerini kucaklayamıyoruz da onun için. Yaşamı bir bela deposu olarak görebiliriz ya da bir hediye deposu olarak. Ne gördüğünüz değil, sizin o nasıl gördüğünüz tüm anlamı değiştiriyor. Kırdığım tüm insanların da beni affetmesi dileğiyle | |
barbiexx
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >W.SHAKESPEARE den seçmeler> 28.Haz.2006 Çar 21:58:44 | | * Iyi ol fakat çok iyi olma. Birazcik huysuz ol fakat çok degil.
* Içinden geliyorsa dua et. Eger sana rahatlik veriyorsa arada bir küfür de et.
* Etrafindakilere mümkün oldugunca dostça davran, müsfik ol. Eger bir gün kötü davranmani gerektirecek bir durum karsisinda kalirsan; bagir, çagir, kir, dök ve unut!
* Her zaman ve her yerde eline geçen bütün saadeti yakala, en ufak bir parçanin bile kaçmasina izin verme.
* Yasa herseyden önce yasa ve sirf tesadüfen bu dünyaya gelmis oldugun için, laf olsun diye günlerini geçirme.
* Eger gerçek aski taniyacak kadar sansliysan; bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev!
* Hayatini o sekilde yasa ki; her an kendi elini sikabilesin ve her gün faydali olan, hiç olmazsa bir sey yap ki; gecelerin yaklasirken örtüleri üzerine çekip kendi kendine "ben elimden geleni yaptim" diyebilesin.
* Düsüncelerin neyse hayatin da odur. Hayatin gidisini degistirmek istiyorsan düsüncelerini degistir.
| |
barbiexx
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Siz Çok Özelsiniz....İnanmazsanız Parmaklarınızın Ucuna Bakın.> 28.Haz.2006 Çar 21:53:09 | | Kendimi ne zaman ise yaramaz ve aciz hissetsem, ayni hisleri hissettigim bir anda, eski bir dostun uzun zaman önce söyledikleri gelir aklima...
Yüzümü kocaman bir gülümseme sarar..
Bana: "Kendini her aciz ve ise yaramaz hissetiginde parmaginin ucuna bak," demisti... O sira o kadar üzgün ve duygularimin içinde o denli kaybolmustum ki, kendi sesimi bile taniyamaz bir halde, çok kisik bir ses tonu ile "Neden?" demistim...
"Çünkü o parmak izlerinden bu yeryüzünde baska hiç kimsede yok," demis ve eklemisti. "Sen özelsin. Inanmazsan parmaklarinin ucuna bak."
Birden sanki dirilmistim. Evet, ben özeldim...
Herkes aslinda özeldir. Ama beni o günden sonra digerlerinden ayiran tek ayirt edici özelligim -kendimin özel oldugumun- farkinda olmamdi...
Hala karamsarliga düstügümde, bazen umutsuzluklarla bogustugumda o dostumu hatirlar ve parmagimin ucuna, yüzümde büyük bir gülümseme ile bakar ve kendi kendime: "Sen özelsin. Bunlarin hepsini atlatirsin," derim.
Yine ayni dostum bir karar asamasinda oldugum bir gün bana söyle demisti, "Önce ne istedigini iyi belirle," ve eklemisti, "Sonra o istedigine ulasmak için ne gerekiyorsa yap!" Sonra da elini tam üç kez gözlerimin önünde çirpmis ve bana "Ne oldu simdi?" diye sormustu. Ben de anlamsiz bakislar ile cevap vermistim. "Ne oldu?"
"Üç saniye hayatindan uçtu gitti ve hiç birsey o üç saniyeyi geri getiremez," demisti... Ve eklemisti "Hayati istediklerine ulasmak için harca, bir gün arkana dönüp baktiginda uçup giden o saniyelerin bombos bir ömür haline geldigini görmek istemiyorsan tabii!"
Farkindasiniz degil mi? Hayatlarimiz saniye, dakika, saat dilimlerine bölünmüs, akip gidiyor. Ve biz akan bir saliseyi bile geri dönüp tekrar yasayamiyoruz. Onlari geri getiremiyoruz.
Aynaya baktigimizda her gün yeni bir beyaz saç telini ve yüzümüzde acimasizca akip giden dakikalarin izini, birer kirisiklik olarak seyrediyoruz. Peki biz hayattan ne bekliyoruz? Beklentilerimiz için varimiz yogumuz ile için savasiyor muyuz, zaman denen acimasiz düsmanla? Oysa parmaklarinizin ucuna bakin bir kez. Sonra da parmaklarinizi üç kez siklatin. Orada gördügünüz parmak izleri sizden baska kimsede yok ve parmaklarinizin ucundan çikan o ses hayatinizin bombos geçmis üç saniyesi oldu, geçti gitti iste...
Siz özelsiniz, siz yeryüzünde teksiniz... O zaman hayattan beklediklerimiz de bize layik olmali, özel olmali, ulasilmasi için savasa deger olmali. Zaman denen canavar galip gelmeden, biz hayattan beklentilerimize ulasmaliyiz ki, Geçip giden zamana ragmen, geriye dönüp baktigimizda kucak dolusu mutluluk ve beklentilere ulasmanin hazzi ile zaman zaman yüzümüzde kocaman bir gülümse ile nanik yapabilelim...
Ellerinizi üç kez çirpin, hayattan üç saniyeniz silinip gitti iste... Bugün özel bir insan olan kendiniz için ne yaptiniz? Beklentileriz için bir ugras, savas verdiniz mi? Yoksa zamanin sizi yenmesine seyirci mi kaldiniz? Mesela özel eski bir dostu aradiniz mi bugün?
Bu kisa ama çok anlamli hayat derslerini veren dostumu kaç zamandir aramadigimi düsündüm tüm bunlari yazarken...
Yerimden kalktim, Internet ten çiktim ve telefon ile o dostumu aradim. Çok mutlu oldu... "Ne zamandir sesini duymamistim, hangi dagda kurt öldü?" dedi. Ben de "Özel birini aramak istedim, aklima sen geldin," dedim ve sonra ekledim: "Ve ellerimi üç kez çirptim, geçen zamani geri getiremedigimi görünce belki de seni arayacak baska bir üç saniyem olmayacak, su anda aramazsam deyip, yazdigim yaziyi yarida birakip seni aradim," dedim. Çok mutlu oldu. Bir dostun mutlulugu ile ben de mutlu oldum. Dostumla telefon konusmami bitirip klavyenin önüne oturdugumda yüzümde kocaman bir gülümseme vardi. Özel birini arayip, dakikalari geri getiremeyecegim bir hayat içinde istedigim bir seyi yapmanin huzuru ile yani mutlu bir yürekle tekrar yazmaya basladim. Ve zaman denen sinsi düsmana bir nanik yaptim. Acimasizca akip gidiyorsun, ama ben seni hissediyorum ve istedigim hiç birseyi ertelemiyorum ve istediklerimi elde etmek için hayatla savasiyorum der gibi mutlu idim.
Siz hala ne duruyorsunuz? Kosun telefona, bir dostu arayin. Birine e-mail atin. Onu sevdiginizi hissettirin. Onun mutlulugu ile mutlu olun.
Ellerinizi üç kez çirpin ve düsünün hayatinizdan üç saniye bos bir sayfa gibi koptu gitti iste. Oysa siz özelsiniz ve size layik bir hayati hak ediyorsunuz. Size layik mutluluklari hak ettiginiz gibi. Bana Inanmazsaniz parmaklarinizin ucuna bakin. | |
barbiexx
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KADIN KEŞFİ> 28.Haz.2006 Çar 21:45:25 | | Kadin denilen kayip kitayi kesfe çikan milyonlarca erkek, çogu zaman eli bos döner açik denizlerdeki bu nafile seferlerinden...
Kesfettigini sananlarsa bir süre sonra (belki birkaç sene, belki birkaç saat) ayak bastiklari kitayi bambaska bir iklime bürünmüs bulunca, Kolomb sendromuyla " acaba yanlis kitada miyim?" telasina kapilirlar.
Oysa genellikle kita degildir yanlis olan; kasifin kitayi algilayis biçimidir... Asgari topografya bilgisinden yoksun olusudur... Kita nin bazen kasife göre mevsim degistirebilen, ayni anda birkaç iklimi bir arada yasayabilen potansiyelini algilayamayisidir...
Güverteden karanin görünüsüyle, kitadan kasifin görünüsü arasindaki farki kavrayamayisidir. Bu pusula hatasindan ötürü, kaç erkek olaganüstü bir kesfin kenarindan dönmüstür, kaç kasif , henüz kesfetmedigi kitalari yok sayarak gerçek yüzölçümünü bilmeden yasadigi bir kitanin kiyisinda tüketmistir hayatini kimbilir?
...Ve kimbilir kaç kita uzaktan gülümseyerek izlemistir, çevrede kendisini arayan saskin kasiflerin nafile turlarini ... CAN YÜCEL | |
barbiexx
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Aşk Bazen Gider...Ya da siz gittigini sanırsınız> 28.Haz.2006 Çar 21:41:51 | |
Terk edildigin yerde öylece kala kalirsin...
Bir sabah uyanirsin ki gözünü açtigin ömür senin ömrün degildir...
Aynada tek parça görünen bedenin, aslinda lime limedir...
Nefes diye içine çektigin cigerlerinde parçalanmis askinin cam kiriklaridir...
Her sabah ölmeyip neden uyandigina lanet edersin...
Bazen ask gider... Önünde bir kadeh raki, küllükte bir ölüm dolusu izmarit öylece bakakalirsin arkasindan... Kulagin hiç çalmayacak olan telefondadir... Zaman dursun saatler hiç geçmesin istersin... Tanrim ne olur gerçek olmasin, ne olur günes dogmadan geri dönsün, teninde bir baska tenin kokusunu getirse bile dönsün yeter ki hiçbir sey sormam ona, bu geceyi yasanmamis sayarim,unuturum yeter ki asik olmasin... içimde durmaksizin çiglik atar dualar...
Ama bazen ask gider ve o çaresizce yalvardigin Tanri bile gider pesinden... Sonra sabah olur, günes dogar... Askin gelmez bir türlü... Bir gecede degisir ömrün... O bir türlü inanmak istemedigin kader seninle alay eder gibidir... Ömrünü adadigin, yillarini önüne serdigin askin bir gecede bir baska hayata karismistir iste... Bir gecede bir baskasinin aski olmustur... İNANAMAZSIN! ...
Bazen ask gider... Ve sen yilardir içinde yasadigin yürekten valizler dolusu anilarla kendi yalnizligina tasinirsin... Elin varmaya varmaya bosaltirsin dolaplari... Çekmeceden çikan her giysi parçasi onunla geçirdigin anilarin tarihiyle agirlastikça agirlasir... Onun kollarinda geceler boyu cennet uykularina karistigin yatak sen giderken utancindan bakamaz yüzüne... Dogmamis bebegin yerine koyup büyüttügün cam önündeki o küçük mor menekse yapraklarina kondurdugun veda öpücügüyle büker boynunu... Valizlerini kapinin önüne yigip yüzün sirilsiklam son bir sigara için yigilirsin koltuga... Gidiyorsundur iste... Askini kendi ellerinle bir baska aska teslim edip... Ömrünü onun ömrüne, hayallerini onun hayallerine, sevdani onun sevdasina ekleyip...
Bazen ask gider... Ve adresi degisir evinin... Sesinin tonu degisir, yüzünün rengi... Yastiginin sicakligi, yedigin yemegin tadi uykularin degisir... Ve rüyalarin her aksam açip girdigin kapidan baska bir sevda giriyordur artik... Her gün oturdugun koltukta o bakmaya doyamadigin gözlerin isiginda bir baska sevda oturuyordur... Yıllardir evinde agirladigin, masalarina konuk oldugun, hayatlarini paylastigin dostlarinin kahkahalari arasina bir baska ses karisiyordur artik... Senin gölgene aliskin duvarlar bile çoktan kabullenmistir yoklugunu... Her gece uyudugun yastiga bir baska sevda birakiyordur kokusunu... O öpmeye kiyamadigin dudaklarda bir baska sevdanin adi... Askinin o tek cennet bildigin uykularinda bir baska sevdanin rüyalari...
Bazen ask gider ve anilarda gider pesinden... Siz hiç o yüreginize sigdiramadiginiz askinizi bir baska sevda için aglarken gördünüz mü? ... Ben gördüm! ... Kör oldu gözlerim onunla sevdasina aglamaktan... Bir alev topu gibi onun için çiglik çiglik yanarken siz hiç askinizin önünde diz çöküp Bu kadar çok seviyorsan birakma onu, sana kiyamam ne olur git, diye yalvardiniz mi? ... Onu bir baskasinin kollarinda düsünürken siz hiç geceler boyu aklinizi kaçirmamak için kendi kendinize bagirdiniz mi: Unut onu, unut onu, unut onu ya da ÖL! ... İçinizdeki o durmak bilmeyen yanginin acisini dindirsin diye kanatincaya kadar bileklerinizi isirdiniz mi? ... Göz yaslari içinde yastiginiza gömülüp her Tanri ya siginmak istediginizde artik baska bir yürege sevdali olan askinizi ondan geri istemekten utanip dua etmekten vazgeçtiginiz oldu mu hiç? ... Siz hiç yana yana sevdiginiz bir sevgilinin yoluna gençliginizi serip güle güle baska bir aska ugurladiniz mi? ...
Bazen ask gider! ... Ama ölüm gelmez bir türlü... Ne yapsaniz öfke duyamazsiniz, giderken bir kibrit aleviyle atese verdigi ömrünün alevleri içinde eriyip giden yüzünüze, silinip giden kokunuza, kül olan yüreginize dönüp bir kez bile bakmayan o sevdaniza... Anlarsiniz asktir bu, öfkeyi bir türlü yurduna kabul etmeyen... Vefasiz bir unutusa kurban olsa da solup yitmeyen... Hayattan sogutup size ölümü özleten... Ölü bir bedende canli kalmakta direnen... Anlarsiniz asktir bu...
Bazen ask gider... Günler geçer ardindan ve aylar... Bazen de yilar... Bebekler büyür, insanlar yaslanir, insanlar ölür, esyalar eskir, evler yikilir, kurur agaçlar... Sokaklarin adi degisir... Acilar bellegin acimasizligina teslim olur... Sevilen unutur, seven yanar..
Bazen ask gider... Ya da siz gittigini sanirsiniz...
CEZMi ERSÖZ | | |
barbiexx
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >CC nin YENİ TİPLERİ KARŞINIZDA... HADİ GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLİYORUM :)> 28.Haz.2006 Çar 19:15:13 | |
Fridacım bundan alabilirmiyim acaba | |
barbiexx
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Öyle Birini Bulun ki> 28.Haz.2006 Çar 19:07:31 | |
Herkesi yeterince tanıdıgınızdan eminmisiniz,gerçekten seven herkes bunu yapabilir.Güzelligi nasıl gördügünden emin olan birisi.Birinin masum uyumasını seyretmek ne kadar güzeldir hiç denediniz mi?Tertemiz bir duygu olan geleneklerimiz içinde en güzeli olan alnından öpmeyi içten samimiyetle denediniz mi?Zor anında birinin yanında olup onu mutlu etmek ve bunu başardıgınızı hissetmek kadar güzel bir duygu var mı?Korkmadan birinin elini tutmak her zaman ve heryerde ve de sevgiyle çok mu zor?Benimle oldugu için şanslı degil ama beni önemsedigini bilmek yetmez mi ?EVET tüm bunlar aslında bir düşünün ne kadar kolay ve mutluluk verici seven herkes yapabilir yeterki sevmesini bilmeli :) | |
barbiexx
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >ÖZLEMEK> 28.Haz.2006 Çar 18:52:20 | |
Ellerine,yüreğine sağlık harwest | |
barbiexx
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >ÖZLEMEK> 28.Haz.2006 Çar 13:34:06 | |
Özlemek
Birden özleyiveriyorsunuz... Çoktan unuttugunuzu sandiginiz ya da yalnizca bir kere karsilastiginiz ve özlemek için yeteri kadar tanimadiginiz birini bir sabah çilginca özleyerek uyaniyorsunuz.
Rüyalariniz, içinizdeki o gizli, esrarini ele vermez büyücü, siz çarsaflarinizin arasinda, bütün tehlikelerden uzak, güvenle yattiginizi sandiginiz bir anda, usulca ruhunuza sokulup, sizden habersiz oralara yigilmis cephanelikleri birer birer atesleyiveriyor. infilaklarla sarsilarak uyaniyorsunuz. Hayatinizda olmayan birini hayatiniza almak, ona dokunmak, onun sesini duymak için kivranirken buluveriyorsunuz kendinizi...
Özlemek, o yakici istek, bilinen herseyi ve önem sirasini degistiriveriyor. Özlediginiz ise çok uzaklarda... Yaninda olmasini istediginiz halde yaninizda olmayan bir tek kisi, yaniniza bile yaklasmadan, hatta onu özlediginizden ve onu istediginizden haberdar bile olmadan, bütün hayati, bütün görüntüleri eritip baska kiliklara sokuyor...
Ahmet ALTAN |
|
| |
barbiexx
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >MİZAHIN KIYILARINDAN> 28.Haz.2006 Çar 13:02:32 | | 1. Mikrodalgaya giriþ şifrenizi girmeye çalışıyorsanız... 2. Üç kişilik ailenize ulaşmak için 15 numaradan seçiyorsanız... 3. Yan odada çalışan meslektaşınızı çaya davet etmek için email yazıyorsanız... 4. Email kullanmayan arkadaşlarınızdan koptuysanız... 5. Mesaiden sonra eve geldiğinizde; çalan telefona isminizi ve makamınızı belirterek cevap veriyorsanız... 6. Evden telefon açarken şehiriçi hatta çıkmak için 9’u tuşluyorsanız... 7. Evden çıktıktan sonra cep telefonunuzu evde unuttuğunuzu anlayınca paniğe kapılıyor ve çok aceleniz bulunmasına rağmen telefonu almak üzere eve dönüyorsanız... 8. Sabah uyandığınızda ilk yaptığınız şey internete bağlanmak ise... 10. Gülümserken :-) iþaretine benzemek için başınızı yana çeviriyorsanız... 11. Bu metni okurken gülümsüyorsanız... 12. Okurken; bu listede 9 numaranın eksik olduğunu görmeyecek kadar kendinizi kaptırıyorsanız... 13. Eksik numarayı eksikliğini görmek için bir saniye size yetiyorsa... 14. Bu sayfayı email olarak almış olsaydınız onu kime göndereceğinizi önceden biliyorsanız...
DEMEK MODERN DÜNYADA YAŞIYORSUNUZ. | |
| |