ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
16 Mayıs 2024, Perşembe 19:43   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  barbiexx> Forum Mesajları
    barbiexx'e ait Toplam 163 Forum Mesajı var
<<12345678 91011121314151617>>


barbiexx

barbiexx resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Yalnızlık Ne Zaman Dokunur İnsana and *8230;>
  15.May.2006 Pzt 13:50:25
sabaha kadar umut dolu gözlerle uyanık kalmak..
bunu ilk yapan ben değilim evet..
belki önceki
gecelerde yapanlarda var..
ama bilmeliki
insan hep beklenen aynı kişi,
hep uğruna yapayalnız kalınan..
yalnızlık mıdır şu karşımda duran sen..
her an seyretsek bir ışığı
biran bıkkınlık gelmeyecek kapanamayan
gözlerimize...
ne kadar
aydınlık olsada bir yüz
kabrin karanlığını ışıtacak mı..
varlık, burada sahiden ses vermez iken....



barbiexx

barbiexx resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Cesaret Biterse, Esaret Başlar...>
  11.May.2006 Per 14:02:58
Mucize

Georgi nin yalnızca çok pahalıya mal olacak bir ameliyatla kurtulma şansı vardı. Fakat bunun için yeterli paraları yoktu. Babasının, umutsuz bir biçimde annesine söyle fısıldadığını duymuştu Sally

Sally, küçük kardeşi George hakkında anne ve babasının konuşmalarını duyduğu zaman yalnızca sekiz yaşındaydı. Kardeşi çok hastaydı ve onu kurtarabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı. Georgi nin yalnızca çok pahalıya mal olacak bir ameliyatla kurtulma şansı vardı. Fakat bunun için yeterli paraları yoktu. Babasının, umutsuz bir biçimde annesine söyle fısıldadığını duymuştu Sally:



"Yalnızca bir mucize onu kurtarabilir."

Bu sözleri duyar duymaz, usulca kendi odasına yürüdü Sally. Domuz biçimindeki kumbarasını gizlediği yerden çıkartarak içindeki paraları yavaşça yere dökerek saymaya başladı. Yanılgıya düşmemek için tam üç kez saydı kumbaradan çıkardığı bozuk paraları. Sonra hepsini cebine koyarak aceleyle evden çıkıp, köşedeki eczaneye gitti. Eczacının dikkatini çekebilmek için büyük bir sabırla bekledi. Eczacı çok yoğundu ve bir adama ilaçlarını nasıl kullanacağını anlatıyordu. Bu yoğun çalışmanın arasında sekiz yaşındaki bir çocukla ilgilenmeye hiç niyeti yoktu ama Sally nin beklediğini görünce

"Evet, ne istiyorsun söyle bakalım" dedi.

"Biraz acele et, gördüğün gibi beyefendiyle ilgileniyorum" diyerek yanındaki şık giyimli adamı gösterdi.

Sally "Kardeşim" dedi. Sessizce yutkunduktan sonra devam etti:

"Kardeşim çok hasta, bir mucize almak istiyorum."

Eczacı Sally e bakarak "Anlayamadım" dedi.

"Şey, babam "Onu ancak bir mucize kurtarabilir" dedi, bir mucize kaç paradır, bayım?"

Eczacı Sally e sevgi ve acımayla baktı bu kez:

"Üzgünüm küçük kız, biz burada mucize satmıyoruz, sana yardımcı olamayacağım" dedi.

Sally o kadar kolay vazgeçmek istemedi. Eczacının gözlerinin içine bakarak

"Karşılığını ödemek için param var benim, bana yalnızca fiyatını söylemeniz yeterli" dedi.

Bu arada Sally ve eczacının yanında bekleyen iyi giyimli bey Sally e dönerek

"Ne tür bir mucize gerekiyor kardeşin için küçük hanım ?" diye sordu.

"Bilmiyorum" dedi Sally.

Sonra gözlerinden aşağı süzülen yaşlara aldırmaksızın devam etti:

"Tek bildiğim, o çok hasta ve annem ameliyat olmazsa kurtulamayacağını söyledi ve ailemin de ameliyat için ödeyebilecekleri paraları yok. Ama babam Onu ancak bir mucize kurtarabilir deyince ben de paramı alıp buraya geldim."

"Ne kadar paran var?" diye sordu iyi giyimli adam.

"Bir dolar ve on bir sent" dedi Sally.

"Ve dünyadaki tüm param bu!"

"Bu iyi bir şans, küçük kardeşini kurtarmak için gerekli olan mucize için yeterli bu para" dedi, iyi giyimli adam.

Adam bir eline parayı aldı, öteki eliyle de Sally nin elini tutarak

"Beni yaşadığın yere götürür müsün lütfen ?" diye sordu.

"Küçük kardeşini ve aileni tanımak istiyorum" dedi.



İyi giyimli adam Dr. Carlton Armstrong du ve George için gerekli olan ameliyatı yapabilecek tanınmış bir cerrahtı. Ameliyat başarıyla sonuçlanmış ve aile hiçbir ödeme yapmamıştı. Hep birlikte mutluluk içinde evlerine döndükleri zaman hâlâ yaşadıkları olayların etkisinden kurtulamamışlardı.

Anne "Hâlâ inanamıyorum. Bu ameliyat bir mucize! Doğrusu maliyeti ne kadardır merak ediyorum" dedi.

Sally kendi kendine gülümsedi. O bir mucizenin kaça mal olduğunu çok iyi biliyordu. Tam tamına bir dolar ve on bir sent!..
 
   Hayat korkularımız,endişelerimiz,sevgilerimiz,mutlulugumuz,mucizelerimizle bütünleşen en güzel 
                                DEGERDİR
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
ders almıştı. 


barbiexx

barbiexx resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Yazdım ama başlık bulamadım (:>
  9.May.2006 Sal 13:21:13
                      çok etkileyici olmuş yüregine sağlık


barbiexx

barbiexx resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >RÜZGAR GÖTÜRECEK BİZİ>
  9.May.2006 Sal 02:24:18
Benim küçük gecemde
Rüzgar ağaçların yaprağına son kez süre tanıyor
Benim küçük gecemde viran olmanın korkusu var
Kulak ver
Karanlığın esintisini duyuyor musun?
Ben garipçe şu talihime bakıyorum, ümitsizliğe alıştım
Kulak ver
aranlığın esintisini duyuyor musun?
Gecede, şu an bir şey geçiyor
Ay kızıl ve karmaşık
Ve her an düşme korkusu yaşanan bu damda
Bulutlar yaslı kalabalıklar gibi
Sanki yağmurun yağacağı anı bekliyor
Bir tek an
Ondan sonra hiç
Bu pencerenin arkasında gece titriyor
Ve yeryüzü
Geri kalıyor dönüşünden
Bu pencerenin arkasında bir bilinmeyen
Beni ve seni bekliyor
Ey baştan ayağa yeşil olan sen
Ellerini, yakıcı hatıralar gibi benim aşık ellerime bırak
Ve dudaklarını, sıcak bir his gibi senden benim aşık
dudaklarımın okşayışlarına teslim et
Rüzgar bizi kendisiyle götürecek...
            İranlı şair furuh ferruzah böyle yazmış:)


barbiexx

barbiexx resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >ÇAGRI>
  9.May.2006 Sal 02:19:23
Çağrı
İşte karşımdasın. Başımı kaldırıp sana bakıyorum. Bakışıyoruz. Gözlerinin koyuluğuna vuruluyorum. Karanlığında apaydınlık oluyorum. İçime serinlik veriyor varlığın. Gözlerin anlamlı, gözlerin ılık, gözlerin taze, gözlerin gözlerim oluyor, gözlerim gözlerin. Bakışlarında tüm dünyanın güzelliği okunuyor. Bana tüm dünyanın güzelliğini verseler senin gözlerinin güzelliğine değişmem.
Gülümsüyorsun. Dudaklarındaki tebessüm tüm yüzüne yansıyor. Gözlerine de tabii. Bu tebessümle yaşama tekrar doğduğumu hissediyorum.
Susuyoruz bir zaman. Sana bakıyorum, seni görüyorum. Vazgeçiyorum sözcüklerden. Sözcükler bu anı bozabilir diye korkuyorum. Konuşmuyorum. Seni seyrediyorum. Senin başını eğip te düşündüğün bir zaman. Düşünceliliğinde seni seyrediyorum. Geldin, geldin işte. Geldin ve gecemin yalnızlığını böldün. Gecemin güneşi oluverdin...



barbiexx

barbiexx resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Spor >Fenerbahçe >NE GÜNDÜ beeeeeeeee:)))))>
  9.May.2006 Sal 01:55:20
               


barbiexx

barbiexx resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Eski Chatcity ajanları >Piyanist70..>
  8.May.2006 Pzt 11:42:41

                    Belki biraz geç ama olsun  herkes öyle güzel şeyler yazmış ki bunların yanına ne  eklesem az olacak,bu kadar güzel düşünceyi bir arada toplayabilmek zordur. Tüm samimiyetimle hepsine katılıyorum sevgiler:)



barbiexx

barbiexx resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >GELENEKLERİMİZ VE HIDIRELLEZ>
  5.May.2006 Cum 11:29:31
DOĞA Hızır ın İlyas ile sohbeti. İçimizdeki doğanın ve hesapsız aşkın geri dönüşü. Bir hıdrellez adağıyla korkulardan arınmak, doğayı aşkın gözüyle tanımak.


Hıdrellez coşkusu

Şu ağacın gölgesinde sevişen âşıkları seyret İlyas. Ne iyi ettik de onları buluşturduk. Özlerinde gizli olan aşkı, ayıp sandıkları bütün heveslerini nasıl da açık ediyorlar birbirlerine. Ya o yaşlı zeytin ağacına ne demeli! Bak, nasıl da koruyor onları bütün kem gözlerden. Hele kulak verelim onların sözlerine.


Rumi takvime göre 23 Nisan (Miladi takvimde 6 Mayıs) ilkbaharın başlangıcı sayılır. Baharın gelişiyle doğa uzun kış uykusundan uyanıp canlanır.

"Dallarımı sizler için eğiyorum âşıklar. Rüzgârın hışırtısı mahsustan böyle keskin yankılanıyor yapraklarımda. Bugün kararlıyım sizlerin önünde perde olmaya. Nicedir aramaktaydınız birbirinizi. Sonunda yakaladınız var olmanın en cömert hediyesini. Bu anı doya doya yaşayın. Ne dün, ne de yarın geçsin aklınızdan. Doğayla buluşmanın mutlak tadına varın, gayrısı düzmece, gayrısı yalan. Doğanın bütün güzelliği, sizin ruhunuzda gizli âşıklar. Ne olur, incitmeyin bu güzelliği."

"5 Mayıs ı 6 Mayıs a bağlayan geceydi. Kırmızı kesenin içine koyup,bir gül dalına astım dileğimi. Hızır ve İlyas görsün istemiştim içimdeki aşkı. Aşk başka, âşık başka, biliyordum. Ama âşıksız aşk meyve vermez, bunu da görüyordum. Ne bir kurban adadım, ne de bayrak senin için. Adadığım kendim, adağım sendin. Adağım olduğuna göre, al, bütün varlığım, ikimizindir şimdi."

"5 Mayıs ı 6 Mayıs a bağlayan geceydi. Ateş yaktım, üstünden atladım, içimdeki ateş sönsün diye. İlk yaz günü salıverdim ninemin okuduğu 101 zeytin yaprağını körfeze. Güller açıyordu, mukallitler şakımaktaydı bağ bahçelerde. Yandım dedim, yandım Allah, kor oldum içimdeki aşktan. Ey Hızır, ey İlyas, yetişin gayrı imdadıma. Bir âşık yok mudur, beni adak yapacak içindeki aşka? Hadi gel şimdi, çok daha sıkı sarıl bana. Bütün varlığım, ikimizindir şimdi. Bizi kucaklayan bu büyü hiç bozulmasın. Hem geçmiş, hem gelecek, hepsi şu anda."

Ne güzel konuşuyorlar, ne tatlı sözler söylüyorlar değil mi? İçlerindeki doğayı keşfetmek için buluşmuşlar sanki. Keşke bütün insanlar aşkı onlar gibi doya doya yaşasa. Bir de bak şu güzelim ikindi vakti bir köşede tek başına duran ruh yalnızına. Kafası ne kadar da karışık.

"Bir aşkın ilk günleri ne demek, anlıyorum şimdi. Anladıkça daha da büyük bir boşluğun içinde buluyorum kendimi. Ama asla kımıldamıyorum bu boşlukta. Öylece duruyor, hiç kımıldamıyorum. Olanların içine girmek ve yaşamak için dolup taşsam da, sanki aynı zamanda olayın hep dışında kalarak olup bitenleri bir pembe roman okuru gibi dışarıdan izliyorum. Roman kahramanlarından biri benim, diğeri de o. Romanın içinde olsam da, kitabı istediğim zaman kapatabileceğimi sürekli hatırlatıyorum kendime. Çünkü korkuyorum. Güvende kalmak istiyorum. Kendime ördüğüm yalnız ama güvenli kozadan çıkarsam, parçalanacağımı düşünüyorum. Eğer romanı istediğim zaman kapatabilme gücünü kendime vermezsem, başkalarının, hatta âşığımın bile benden habersiz kapatabileceğini düşünüyorum. Bu güvensizlik beni çileden çıkarıyor. Bir romanın içine giriyorum, bir okuyucu oluyorum."

Ne yazık! Bu ruh yalnızına kimse söylemedi herhalde, korkunun her türlüsünün aşkın en büyük düşmanı olduğunu. Oysa bütün varlıklar, güçleri ne olursa olsun, yazgılarının tutsağı değil midir İlyas? Öyleyse korkmanın faydası ne? Eğer bu yolda giderse kendi doğasının güzelliğini asla keşfedemeyecek. Çünkü yüzünün sudaki korku dolu yansımasını âşkı sanacak.

"Bütün korkulardan arınıp geldim sana. Hesabı, kitabı, yazılmış bütün yazıları, çıkardığım bütün dersleri fırlatıp attım. Seni içimdeki eksikliği kapatmak için değil, kendi doğamı ve doğanın sırlarını keşfetmek için istedim erenlerden. Ne bir şey kazanmak, ne de kaybetmek için buradayım. Sana rastladım. Adaklarım kabul oldu. Artık alabildiğine karışmak ve dönüşmek zamanı. Söyle bana, ruhumun renklerini görebiliyor musun?"

"İlk yaz sabahı körfezden yansıyan gölgemde, yüzümü değil, senin o korkusuz ruhunun renklerini gördüm. O zamandan beri ne güven arıyorum, ne de macera. Evet, anladım ki doğada her şey gelip geçici, ancak, tıpkı bir gökkuşağı kadar zenginmiş bir ruhun renkleri. Yaşarken dönüşmeye seninle devam etmek, ruhundaki bütün renkleri görebilmek ve yeni renkler üretebilmek istiyorum şimdi. Tepeden tırnağa gelecek korkusuyla örülmüş bu dünyada, içimdeki doğallığı kim gösterebilir bana senden başka? Ne geleceğimizi düşünüyorum, ne de kim olduğumu. Söylenmiş ve söylenecek bütün sıfatlar, feda olsun senin aşkına."


Hıdrellez, 6 Mayıs ta kutlanır. Geleneğe göre, gül dalına asılan veya toprağa gömülen çeşitli sembollerle mutluluk dileklerinde bulunulur.

Görüyor musun İlyas, korkulardan arınmış bir ruhun nasıl da yüceldiğini? Her şey bu kadar yalın aslında. Kazanma tutkusuyla sarhoş olmamak ve kaybetmekten korkmamak. Açık olmak, aşk içinde ve yalın yaşamak. Bir hıdrellez gecesi, doğanın çağrısına kulak verip uyanmak mesela. Yarin adına iki göz oda adamak, ya da kurutulmuş bir gül yaprağından medet ummak. Safça dilemek, sadece dilemek. Kavuşmak için ateş yakmak ve üstünden atlamak aslolan, elde etmek uğruna yakıp yıkmak değil.

Bir şeyi yürekten istemek yerine bin bir tezgâhın içinde kaybolmuş insanlar görüyorum İlyas. Sahip olmadıkları bir şeyi, yani geleceklerini güçlendirmek için, sahip oldukları en değerli şeyi, yani şu anı korku içinde geçiriyorlar. Hatta bazen bu düzenin içinden sıyrılmayı başarmış birkaç duygudan birini, yani aşkı bile bu uğurda harcayabiliyorlar. Nice kanlı canlı hıdrellez aşkını, gelecek tutkusuna kurban ediyorlar.

Sakın bana en azından yazılanların güzel şeyler öğütlediğinden bahsetme şimdi. Yazılanlar başka, gördüklerim bambaşka. Bütün ders kitapları sevgiyi ve hoşgörüyü salık verir, ama nedense savaşlar hiç bitmez. Milyonlarca yıldır kime sorsam, paylaşmak iyidir, horgörüyse felaket getirir... Öyleyse neden hâlâ bunca sefil ve aç insan var ortalıkta? Yaratılmış her şey haktandır, parayla pulla ölçülemez söylenenlere göre. Peki satılığa çıkmamış kaç metrekare doğa kaldı bu dünyada?

Bana sorarsan, biz gene içindeki doğayı hatırlayan âşıklara mutluluk vermeye devam edelim. Karışmayalım kuru kalabalığın yalnızlığına. İnsanoğlu bu ne de olsa. Her şeyin teorisinde iyidir ama, yaya kalır icraat başladığında.

Bunların imdadına artık Hızır bile yetişemez be İlyas...
 
(Kaynak bilinmiyor.)
 


barbiexx

barbiexx resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SEVGİ ADASI>
  28.Nis.2006 Cum 12:31:22
fiogf49gjkf0d

Sevgi Adası   -  Sevgi ve Barış

Adaya Giriş


 
Genel Duyuru Sevgi kimi zaman karşılık beklenmeden duyulan karşılıklı beslenen duyguydu.Kimi zaman fedakarlıkların,uykusuz gecelerin adı..Kimi zaman iki damla gözyaşıydı, en samimi şekilde dökülen.Kimi zaman öfkeyi içine atabilmekti;sessiz çığlıklardı sevgi.

Bazen birilerine verilendi.Bazense ismi bir yerlere verilen....


İşte genç adam bu ismi önceleri insanlardan kaçmak için yerleştiği geç keşfettim diye kendine kızdığı bu adaya vermişti. İnsanlarda alabildiğince kaçıyordu genç adam onların kendisine zarar vereceğini düşünüyordu belki.Ama biliyordu burası da bir gün kalabalıklaşacaktı.Şimdiden başlarda kervan geçmez kuş konmaz olan bu ada yavaş yavaş hareketlenmeye başlamıştı bile.
Sık sık kendine köşe bucak bir yer bulur herşeyden kendisini soyutlardı.O gün yine bir ağacın üstüne çıkmış derin düşüncelere dalıp;gayri ihtiyari agacın yapraklarını koparırken,birden duyduğu ince bir sesle irkildi.


-Merhaba yakışıklı nasılsın Ben Hayal

Sesi duyar duymaz ne olduğunu anlayamayan genç adam bir anda üzerinde bulunduğu ince daldan düşecek gibi oldu.Dengesini kaybetti toparlandi..Aşağıdaki sesin sahibi bir eliyle hafif bir şekilde noktayı andıran dudaklarını kapatır gibi olduğunu tatlı bir tebessüm ettiğini görür gibi oldu.Aşağıda dünya güzeli bir kız vardı.Yazın sonbahara dönmeye hazırlandığı bu günlerde kızın üzerinde ince pembe bir abiye başında üzerinde çiçek figürlerini andıran bir başlık,elinde henüz yeni toplandığı belli olan kır çiçekleri vardı.

Bu masum dünya tatlısı sese, ne olduğunu anlayamayan genç adam kısık çok ta anlaşılmayan bir sesle cılız bir merhaba diyebildi.

Kendini hayal olarak tanıtan bu sevimli kızın çok sıcakkanlı olduğu herhalinden belliydi. Daha fazla dayanamayan konuşmak için acelesi varmış gibi görünen kız iki ellerini biribirni çenesi hizasında kavuşturarak devam etti.

-Burası çok güzel.Cıvıl cıvıl.Şu kuşlar ne kadar da güzel şarkı söylüyorlar,çiçekler ne kadar güzel dans ediyorlar.Bende yaşayabilirmiyim burada ne dersin yakışıklı?
-Sen burda yenisin sanırım
-Evet canım az önce geldim.
-Bu kadar kısa sürede nasıl söyleyebiliyorsun bunları?
- Gördüm hissettim çok güzel burası mutlu oldum birden.Hislerime güvenirim
-Görünüş yanıltıcı olabilir;bunun kararını vermek için erken...-
Sevdim sevdim işte.Başka bir şey söyleyemiyorum ki.Burası beni çok mutlu edecek inanıyorum buna..
-Bende bir zamanlar yaşamanın güzel bir şey olduğunu sanırdım ama değil.Gördüğüm kadarıyla safça konuşuyorsun.
-Bir şeyleri sevmek saflıksa çok sevmek saflıksa safım işte safım.. Ben değil
-Kimsin nerden geldin?
-Ağaçtan insen öyle konuşsak oluy mu? Utanma
-Böyle daha rahat.Konuşmakla ağacın çok ilişkisi olduğunu sanmıyorum.
-Yüz yüze konuşmak istersin diye belki..
-Ne fark eder ki.. Sağır olmadığına göre...
-Aşağı ineysen daha rahat kırarsın beni belki..Kulaklarım da anten gibi çok şükür ayrıca kepçe olduğunu söylemen için yakından görmen gerekmez mi. tatlı Şey Ama Allahıma çok dua ediyorum sağlıklı ikiside canlarım benim...[/B]

Hayal sırt çantasından urgan çıkarmaktadır.

-Bana yardım edermisin?
-Ne için?
-Salıncak kurmak sallanmak istiyorum...
-Edemem üzgünüm.Sende deliliklerini başka yer de yap..
-Evet deliyim mapiyim.Şimdi bütün hastane peşimdedir.Canın sağolsun yakışıklı tatlı Şey


Kendi çabalarıyla Hayal biraz uğraştıktan sonra beceremez.morali bozulur.Gözleri dolar gibi olur.Eliyle gözlerini ovuşturur...

Ve birden yüksek sayılabilecek bir sesle.Hiç bir şey olmamış gibi...

-Güzel Ağaçcıkne güzel bir ağaçsın sen.Güzel olmasan üstünde olurmu o?Yerim ben seni yerim.Üzerinde yakışıklıya söyle beni kırsın kötü şeyler söylesin ama üzülmesin mutsuz olmasın olurmu?.Şey o düşer diye korkuyorum ondan in dedim ona söyle oluymu?Lütfen iyi bak ona.Onu sana emanet ediyorum senden Allah a emanetsin.

Ağaca öpücük kondurup uzaklaşmaya hazırlanırken Hayal ismindeki bu sıradışı kıza dayanamayıp genç adam agaçtan atladıktan sonra seslenir:

-Hayal bir dakika...

Hayal sesini yalnızca kendinin duyabileciği bir şekilde

-Allahım ismimi söyledi öleceğim Allahım heyecandan...
-Nerden geldin sen buraya..

-şehir dışında evim.
-Ne işin var burda?
-Burasını daha öncede görmüştüm hatta senide.Ve yerleşmek yada sık sık gelmek istiyorum buraya.
-Ne için?
-Şiirlerimi burda yazacağım..Hayallerimi burda kuracağım..
-Şairmisin?
-Hayır değilim ama çok severim şiir yazmayı.
-Salıncak kurmak istiyordun değil mi?
-Evet ama beceremedim ..Senide rahatsız ettim.Ne beceriksiz kızım ben..
-Şiir yazabildiğine göre sanmıyorum beceriksiz olduğunu
-Sağol canımmm tatlı Şey

-Ver şu urganı bakayım..

bir süre geçer..

-Evet işte oldu...
-Bitanesinn yakışıklı tatlı Şey Biliyodum biliyodum senin iyi yürekli olduğunu
-Ağaçcık beni sallaymısın? Ağaçcık köklerinden kurtulamiyor ki çok üzgün
Tamam ben sallarım seni merak etme..


Sırtından hafifçe öne doğru iterek sallamaya başladı genç adam.Kız mutluluktan uçuyordu sanki.Yüzü gülmeyen bu adamın yüzünde de bir tebessüm belirir olmuştu.

-Yakışıklı şeyyy birazda önden sallarmısın?-Neden?
-Yüzünü göreyim değilmi ama?
-Peki.
Tamam yeter bu kadar başın döner daha fazla sallarsam..
-Biliyormusun Agaçcık daha salıncağımı kuranın ismini bilmiyorum ne kadar aptalım?
-Hayal! İsmim OnuR


Hayal hemen OnuR un baş harfleriyle çok kısa sürede bir şiir yazar.Onur ağzı açık hayretler içinde seyreder.Ve Hayal devam eder...
-Çok güzel bir isim OnuR...Bende Sinem ama Hayal der herkes bana.Sende Hayal de...
-neden?
-Hayaller kurarım hep hiç bir zaman gerçekleşmeyecek hayaller olsun mutluyum yinede.Şiirlerim hikayelerim o kadar mutluyum ki...Hayat çok güzel...
Bu hayat dolu kız etkiler OnuR u.Yaşam sarılması pozitif olmasına imrenerek bakar...

OnuR evden merak ederler vakit geç oldu ben gideyim şimdi...
Yine gelecekmisin?
Gelirim tabi gelmezmiyim istermisin?
-E ıı şey evet isterim tabi.


Hayal aniden OnuR un yanağına öpücük kondurur.OnuR ne olduğunu anlayamaz.Bütün gece Hayali düşünür..Ne değişik bir kız olduğunu

Yarın Ertesi gün ve daha sonraki günler Her gün artık hayal oraya gelmeye başlar.O ağaç altı mesken tutulur olmuştur rutin buluşmalara..

Hayal buluşma yerinde seslenir....

-OnuR ordasın mı? OnuR ordasın mı?

-Burdasıyım canım burdasıyım..

-Öyle koyktumki orda değilsin diye..Gün ışığım nasılsın bugün?

-İyiyim hayalim..Sen nasılsın?
-Nasıl iyi olmam yanındayım tatlı Şey
-Biliyormusun sen bir perisin...
-bilmem öylemiyim? Utanma Değilim ama..-
Öylesin..Şiir perisisin.Ve senden dilek dileyeceğim..
-Dile OnuR um Ama ben dilek perisi değilim ki.ben dilek perisine söylerim.

-Ne yapmam lazım.Yastığımın altına şeker koysam olurmu?
-Gözlerini kapa sol elini kalbine koy ve bütün samimiyetinle dile..İnşallah olur Allahım OnuR umun dileği..
-Ne dilediğim söylenmez değil mi?
-Söylenmez bitanem....kabul olmaz yoksa..
-Belkide senin dilediğini
-Belkide evet...


-Sana hayal dedikleri doğruymuş.Sen hem hayalsin hem gerçek...Sen gerçek olamayacak kadar güzel bir düş,sen bulutlarda yürümek gibi, hiç bir şeye ihtiyaç duymadan uçmak gibi bir hayal, ellerimi uzatıp ellerine değecekmişim gibi sana dokununca seni hissedecemişim gibi seni görünce hissetiğim her güzel şey gibi gerçeksin.sen umutsuz bir karanlıkta içeri firar eden bir ışık sen tutanacak bir dal sen bir yaşama sebebisin.
-OnuR günışığım çok utanıyorum.. Utanma
-Ne yeşil gölgeli çamlar,ne ormanlar senin gözlerin kadar yeşil ne bulutlar ne gökyüzü senin yüzünden parlak...

Kısa zamanda gitikçe kalabalıklaşan adada Hayal herkesin vazgeçilmezi
olur.Bitkiler hayvanların bile sevgilisi olmuştur.

Hayal başından beri aşıktır akla hayale gelmeyecek insan aklını zorlayacak inanılmaz saf ve büyük bir duygusallıkla şiirlerini yazmaya devam eder.Bütün şiirleri O harfiyle başlar R harfiyle biter giydiği elbiselerde yediği içtiği her şeyde yaşadığı her an aldığı her nefeste o vardır.Başka bir şey yoktur...

OnuR bu inanamdığı yoğun sevgi karşısında uzun süre ne yapacğını bilemedikten sonra Hayainde son günlerde üst üste gelen kendisini sevip sevmediği konusundaki sorularda bunlara eklenince Hayalle olamayacağını söyleme karar verir. Çünkü o gözle bakamamıştır.Çok sevsede öyle bir duygu besleyememektedir.

Hayal yine bir şiir yazmıştır...


Bana gel deme sevdigim
Gelemem..
Silemem onca ya$ananlari bir anda
Unutamam yaptiklarini

Bana gel deme sevdigim
Gelemem..
Kalbimi hapsettim nefretime
Duygularim zincirlenmis ofkeme

Bana gel deme sevdigim
Gelemem..
Birakamam yüzüstü gururumu
Hiçe sayamam kirdigin onurumu



Bunu hayale söylemek üzeredir.Hayalde az çok bunu bilmekte bunu belli etmektedir.OnuR bir gün hayalin ömrünün az olduğunu onun kalp hastası olduğunu öğrenir.Yıkılır mahvolur bu dünya güzeli kız bu dünya iyisi melek nasıl olurda böyle acımasız bir kadere mahkum olur.Kabul edemez isyan eder...

-Bana acıma Onur olur mu acıma beni sevme isteme istersen git de giderim yeterki sen iyi ol ama acıma bana.ben işte o zaman gerçekten ölürüm.bana acırsan ölürüm ben... çok üzgün

-Susss sus diyorum.acıdığım yok.bişey olmiyacak sana yanındayım senin sürekli her zaman her an senle oalcak.sana bir şey olmicak.seni bırakırmıyım başka bir yere.ölmiceksin hep bizle olacaksin.

-üzülmüyorum ki kaderim bu benim.bana bu kadar ömür biçilmiş.Allah bana bu kadar ömür yeter demiş.Ben sensiz kalacam ona üzülüyorum...

-Sus diyorum suss ne olur öyle söyleme ölmiceksin ne olur sus dedim delirtme beni delirtmeeee

-İsyan etme Onurum günaha girme onurum kaderin önüne geçilmezki bu dünyada hiç gülmedim hiç mutlu olamadim bir hayal olarak geldim bir hayal olarak gideceğim.Doktordan geldim az önce ilerlemiş hastalığım.Artık hap atmayıda kes dediler.Gerek yokmuş.Öleceğim tarih bile hesaplandi biliyomusun?
- Sus yalvarırım suss ne olursun deme bunları çok üzgün

-Beni unutma oluymu? Ama benim için üzülme ben her yürek atışında seninle olacağım Seni yukardan seyredeceğim.Ben kalbinin attığı her yerdeyim.İnan üzülmüyorum. inan.. Bir burukluk var sadece içimde.
.-bana mı?

-Sana kızamam kıyamam Onurum.Çok mutlu olsun Onurum çok mutlu edecek birisi çıksın diye dua ediyorum her gün..Benim kırgınlığım kaderime..küçükken arkadaşlarım dışarda oynarlardı doyasıya.Koşarlardı sokaklarda.Ama benim dışarı çıkmam yasaktı.Koşmam yasaktı.Kalbim en ufak bir harekette yorlurdu ve ölümcül oalbilirdi.Pencereden seyrederdim sadece...
çok üzgün


Günler günleri kovalar.Hayalin hastalığı ilerlemektedir..OnuR bir türlü hayale acıdığı için ona destek verdiği düşüncesini sinem in kafasından silemez.bu onu çok üzmektedir.Sinem in daha fazla üzüldüğünü görmektedir..Hastalığının ilerlemesine katkıda bulunduğuna inandığı için OnuR hayalden uzaklaşır..Hayal bu süre boyunca şiirler yazmıştır ama ne yazıkki o şiirler OnuR a çok geç ulaşacaktır..

OnuR o gün hayalle son konuşmasını yapacaktır.Bu konuşmasında sineme son derece soğuk davranan OnuR son zamanlarda sineminde kendisine kırılan gururu yüzünden olsa gerek diye düşündüğü bir şekilde soğuk ve umurusamaz davranmasından memnundur.Kendisini unutmasını ve yaşama dönmesi gerektiğine inanır.O ağacın altında son bir kez daha konuşurlar.Ve bir daha adaya gelmez olur Sinem..

Onur yolunu gözler endişelenir oturduğu evi bilmiyordur.Çok geçmeden acı haber gelir..Dehşet içindedir herkes.Kuşlar ötmez çiçekler açmaz olmuştur.O yoktur herkesin çok sevdiği herkesin taptığı hayal yoktur artık.Ölümün soğuk yüzü kendini göstermiştir.Altı ay kendine gelemz onur.Büyük bir vicdan azabı duyar.Günlüğünü bulur ve okur.Her yerinde kendisi vardır.Resimlerini duvarlara asmış elbisilerine bile basmıştır sinem..Bir şiirini bulur yine...


Gittin mi sevdigim..
Yarali bir sokak çocugu gibi
Ardindanmi biraktin beni
Gittin mi sevdigim
Her unutmaya çalistigimda
Aklima gelsin diye
Son bakisinimi biraktin bana
Gittin mi sevdigim


Ve yine konuşmadıları zamanlarda yazılmış sayısız şşiirden biri daha...

NEDEN GÜNES DOGMADI BÜGÜN
GÜNDÜZLERIM NEDEN BU KADAR KARANLIK
NEDEN KOKUN YOK DUVARLARDA
HÜZÜN BULUTLARI
KAPLAMIS HERYERI
ICIMDE EV KADAR BOS
SENSIZ ÖLECEGIMI UNUTUPDA
GITTINMI YOKSA...
Kokunu söktünmü duvarlardan
Gözlerini sildinmi aynalardan
Yoksa bakipda kahrolayim diye
Hayalinimi biraktin bana..
.


Sayfayı çeviririr çok geçmeden başka bir şiirle karşılaşır....

Sensizlik bir kara bulut olmus
Heryanimda kapli
Kalbim senin yalan sevgine köle olmus
Kamçilandikça sahlaniyorum
Birtanem..
Her yolun sonunda buldum seni
Her hayalin bitiminde
Her gunun son bulu$unda..
Yada buldugum sandim..
Yalan askina aldandim
Kimbilir..
Ve kaybetmek..bilirmisin
Yarim kalir hayaller
Dü$ler..Umutlar
Güne$ dogmaz, gunler isyanda


Kendisi için ettiği duaları okur.ve o mutlu olsun ben gerekirse görünmem gözüne diye yazmıştır her yere..


Kac kez agladim senin icin
Biliyormusun..
Kac kez isyanlar ettim sensizlige
Kac kez vazgectim bu sevdadan
Ve kac kez dondum sozumden
Biliyormusun..
Yanliz kuytu ko$elerde
Kac kez sorguladim sevdami

YaLaNMiYDi PeKi GiDeRKeN üZGüN oLuSun
DöNeCeGiM DeRKen YaLaNMi SöYLeDiN
DüSüNMeDiNMi BeKLeYeCeGiM SeNi GüNLeRCe
uMuDuMu KaYBeTMiSKeN ÇiKaR GeLiRSiN DiYe
GeCeYe BeS KaLa DuYMaDiNMi ÇiGLiKLaRiMi
GöRMeDiNMi GöZüMDeKi ÇaGLaYaN aKaRSuLari
HaDi GeL aRTiK SöZ VeRMiSTiN
NeRDeYSeN HeR KiMiNLeYSeN
ÇiK GeL..
Hayallerinize Tutunun. .
.


Kendisini bu ölümden dolaylı olarak sorumlu tutan hastalığında ilerlemsinde katkısı olan OnuR 1,5 yıl sonra nanılmaz tüyler ürpertici bir gerçeği öğrenir...Hayal aslında hastalığı ağırlaştiğindan değil artık yaşamanın bir anlamı kalmadiğinı düşündüğü onursuz bir hayatın manasız olduğunu etrafına söylediği ve iki kutu dolusu hap içtiği için intihar etmiştir.Bu gerçek saklanmıştır...

Mezarını ziyarete gider.Onun huzuruna çıkar..Mezar taşında "sen artık yalnızca bir hayalsin" yazmaktadır.Tüyleri ürperir.Gözyaşları içerisinde ne diyeceğini bilemeden kalakaldiği derin bir ızdıraptan başka bir şey hissemediği ayakta zor durduğu yerde birden diz çöker.beyninde sinem in sözleri yankılanmaktadır.

"İnsanlar kırmızı güllerin büyüsüne kapılıp ayakları altında ezdikleri kır çiçeklerini görmezler.Oysa gül dikenlidir onu eline aldığında sıktığında elini kanatır.Buna rağmen baştacı edilir.Ama kır çiçekleri ayaklar altında ezilir"


elindeki kırçiçeklerini onun üstüne serper gözyaşları eşliğinde...Kir çiçeğim affet affet beni diye derinden bir ah çeker.Haylin ruhu onu serpe seren bu toprak onun sesi söyledikleri şiirleri beyninde döner durur.Aklını kaybedecek gibi olur..

Konuşmaz bir şey söyleyemez hıçkırıklarını saymazsak, isyanlar eder ellerini semaya açarak..Yoğunlaşır tuhaflaşırr sus işareti yapar gayri ihtiyari.Sonra hissediyorum ruhunu hissediyorum seni der.Gözleri bir aklını kçırmış bir delinin gözlerinden farksızdır.Aklı var ile yok arası hayat ölmek ile direnmek arasıdır artık.

Sonra titreyen elleriyle güç bela cevirebildiği onun günlüğünün ölmeden biraz önce yazdığı son sayfasını çevirir..
Ve okur...


Bana gel deme sevdigim
Gelemem..
Yanlizligi ve sensizligi
Kendime arkada$ seçtim
Sevdigim ben sensiz öldüm
Sevdigim ben sensiz öldüm
Ölürkende seni ve sevgini kalbime gömdüm


"Ölüm bir kere vicdan azabı her gün ölümdür.."
 



barbiexx

barbiexx resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Çok Şekeeeerrr:)))>
  26.Nis.2006 Çar 18:10:26
            yerim ben onu nolur azıcık sıkıştırsam sankii KOCAMANNNNNNNNNNNNNNN ÖPTÜÜÜÜMMMMMMMMMMM
<<12345678 91011121314151617>>