ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
5 Haziran 2024, Çarşamba 04:25   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  ozhur> Forum Mesajları
    ozhur'e ait Toplam 1115 Forum Mesajı var
<<1...345678910111213 14151617181920212223...100...112>>


ozhur

ozhur resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >£lif..>
  18.Ağu.2008 Pzt 22:16:09
fiogf49gjkf0d

 

 



ozhur

ozhur resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Senin kadar özel bir kişi...>
  17.Ağu.2008 Pzr 00:12:10
fiogf49gjkf0d



Öğrencileri tarafından olduğu denli, öğretmen arkadaşları tarafından da sevilen genç bir öğretmen, birgün derste öğrencilerine, hiç de beklemedikleri bir haber verdi:
Bugün sınav yapacağım dedi. Lütfen kağıt ve kalemlerinizi hazırlayınız.
Öğrenciler, bir sınav beklemiyorlardı; o nedenle hazırlıklı değillerdi. Öğretmenin sınav sorusunu bildirmesini beklerken, hoşnutsuzlukları yüzlerindeki asık ifadelerinden anlaşılıyordu.
Öğretmen, sorusunu açıkladı:
Herkes kağıdına, sınıftaki tüm arkadaşlarının isim- lerini yazsın.
Bir süre bekledikten sonra da, sınavın ikinci soru sunu bildirdi:
Şimdi herkes, listede yer alan arkadaşlarının adının altına, o arkadaşları hakkındaki görüşlerini, düşüncelerini ve duygularını yazsın.
Ders sonunda öğretmen sınav kağıtlarını topladı ve evine gitti. Evde, her öğrencisinin adını ayrı bir kağıda yazdı ve altına da, tüm arkadaşlarının o öğrenci hakkında yazdıklarını sıraladı.
Öğretmen, Pazartesi günü derse girdiğinde, öğrencilerinin sabırsızlıkla onun dağıtacağı sınav kağıtlarını beklediklerini gördü ve gülümsedi. Sonra da, her      bir öğrencisine, kendisi için özel olarak hazırladığı     kağıtları dağıttı.
Kağıdına bakan her öğrenci birden hareketleniyor, yüzü aydınlanıyor, hemen yanındaki arkadaşıyla fısıltıyla konuşmaya başlıyordu. Arkalarda oturan sessiz bir öğrenci, Aman Tanrım! Arkadaşlarımın, benim varlığımın ayırdında bile olmadıklarını sanıyordum diye haykırdı. Oysa beni ne kadar da seviyorlarmış.
Sınıf içinde bir daha bu sınavdan hiç söz edilmedi. Öğretmen, öğrencilerin ailelerine bu sınavdan söz edip etmediklerini hiçbir zaman öğrenemedi. Ama önemli olan bu sınavın  başarıyla sonuçlanması ve amacına ulaşmış olmasıydı.
Öğrenciler, birbirleri hakkındaki düşüncelerini öğrenmiş olmaktan memnundular ve bu etkinlikle ilgili hiçbir olumsuz eleştiride bulunmamışlardı.
 
 
Aradan yıllar geçti, öğrencilerin herbiri mezun olduktan sonra farklı meslekler edindiler ve yaşamlarını farklı görevlerde sürdürmeye başladılar. Ama öğrencilik yıllarını ve arkadaşlarını asla unutmadılar.
Öğretmen, öğrencilerinden uzun yıllar haber alamadı. Birgün, bir kız öğrencisinden, çok sevdikleri arkadaşları Mark ın Vietnam da öldüğünü ve öğretmenlerinin, sınıf arkadaşlarının cenazesine katılmasını istediklerini bildiren bir mektup aldı. Cenaze töreni, iki gün sonra kasabanın merkezindeki kilisede yapılacaktı.
 
Öğretmen, öğrencisinin cenazesine gittiğinde, yoğun bir kalabalıkla karşılaştı. İlk kez böyle bir askeri cenaze törenine katılıyordu. Şaşkınlığını gizleyemeden çevreyi seyretmeye başladı. Bu genç yaşında yaşama veda eden öğrencisi Mark, biraz ileride, bayrağa sarılı tabutun içinde yatıyordu. Mark ın ailesi ve arkadaşları birer birer tabutun başına gidiyorlar ve onun için son  kez dua ediyorlardı.
Askerlerden biri öğretmenin yüzüne dikkatlice baktı ve yanına yaklaştı:
Affedersiniz dedi. Siz Mark ın matematik öğretmeni değil miydiniz?
Öğretmen, hayret ifadesi dolu gözleriyle askere baktı ve yavaş bir sesle Evet dedi.
Asker, Tahmin etmiştim dedi ve söylemek istediğini bir çırpıda söyledi:
Mark sizden o kadar çok söz etti ki! dedi.
Daha sonra Mark ın anne ve babası geldi öğretmenin yanına ve oğullarının cenazesine katıldığı için kendisine teşekkür ettiler. Sonra da onu,  Mark ın arkadaşlarıyla  birlikte yemeğe davet ettiler.
Yemekte Mark ın babası,  Size bir şey göstermek istiyoruz dedi ve titreyen parmaklarıyla cebinden çıkardığı bir keseyi öğretmene uzattı:
Bunu, vurulduktan sonra Mark ın üzerinde bulmuşlar dedi. İçindeki kağıdın size hiç de yabancı gelmeyeceğini düşündük.
Öğretmen, keseden çıkan bir hayli yıpranmış kağıdı alır almaz, içinde yazılanları hemen hatırladı. O günler gözlerinin önünde canlanmıştı. Katlanmış sayfaları titrek elleriyle açmaya çalışırken,  yanaklarından birkaç damla yaş süzüldü. Evet! O günler deki sınıf arkadaşlarının, Mark hakkındaki düşüncelerini ve duygularını yazdıkları kağıttı bu.
Size ne kadar teşekkür etsek azdır dedi Mark ın annesi. Gördüğünüz gibi onun hakkında yazılanlar  Mark ın, ömür boyu üzerinde taşıdığı değerli bir hazinesiydi.
Mark ın arkadaşları birer birer öğretmenlerinin çevresini sardılar.
Charlie başladı söze.
Ben de listemi hala saklıyorum dedi. Evdeki çalışma masamın en üst çekmecesinde saklıyorum onu.
Chuck ın eşi aldı sözü.  Heyecanlı heyecanlı konuşuyordu:
  Chuck da o listeyi düğün albümümüze yerleştirmemi istedi dedi. Hala orada duruyor onun listesi.
Marilyn karıştı söze:
Evet benimki de iki kalın kapak arasında duruyor ama dedi. Günlüğümün arasında saklıyorum benim listemi...
Öğretmenin bir başka öğrencisi Vickie ise, elini çantasına götürdü ve cüzdanını çıkarıp, içinden, büyük bölümü sararmış sayfaları çıkardı:
  Benimki de hep çantamdadır; her zaman yanımda taşırım dedi. Sanırım o günkü sınavımızın kağıtlarını hepimiz saklamaktayız.
Vickie son tümcesini söylediğinde, öğretmen artık gözlerinden taşmakta olan yaşları tutamıyordu. Mark ve onu bir daha asla göremeyecek arkadaşları için ağlıyordu.
 
***
 
Hemen hemen tümümüz, sonsuza dek yaşayacağımızı sanıyoruz. Aslında yaşam öylesine kısa ki. Göz açıp kapayıncaya dek tükenip, gidiveriyor. Hiçbirimiz ne zaman veda edeceğimizi bilmiyoruz yaşama. Çevrenizde, sevdiğiniz, değerinin ayırdında olduğunuz her kişiye, onu ne denli çok sevdiğinizi, sizin için onun ne denli çok anlam taşıdığını, hadi hemen  şimdi söyleyin. Bunu şimdi ertelerseniz, korkarız ileride bir gün söylemek için  geç kalmış olabilirsiniz. Deneyin, göreceksiniz, hiç de zor değildir Seni seviyorum diyebilmek...
Karşınızdaki kişinin gözlerinin mutlulukla parladığını, sevilmenin heyecanıyla onun, yaşama ne denli bir coşkuyla dört elle sarıldığını göreceksiniz.
Yaşam dediğimiz de zaten, bu insansal lezzetin tadına varabilmek mutluluğu değil midir?•



ozhur

ozhur resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >£lif..>
  16.Ağu.2008 Cmt 23:24:31
fiogf49gjkf0d

Aşkıma Hiçbir duygumu ertelemedim ben. Yaşayacağım hiçbir şeyi sonraya bırakmadım. Sonra diye bir şeyin olmadığını biliyorum çünkü. Hep yarına dair hayaller kurmak, gelmesi mümkün olmayacak zamanları beklemek benim işim değil. Aşk zamana meydan okur ama sen karşı koyamazsın ona. Orada durup öylece bekleyemezsin geleceği. Bir adım atmalısın, bir el uzatmalısın aşka doğru. Aşkın anahtarı cesaret değil mi? Cesur olmak gerekmez mi bir sevdayı yaşamak, bir sevdayı büyütmek için? Kaç gece yalnız geçti hesaplasana... Kaç gece bir sonraki günü düşünerek geçti. Neler yapabilirdik, neler yaşayabilirdik düşünsene... her sabahı birlikte karşılamak vardı seninle.Gözünü açar açmaz ilk gördüğün şey ben olurdum ve sen benim yüzümde mutluluğu görürdün. Bu kentin her yerinde, herkesin içinde el ele dolaşabilirdik. Girmediğimiz sokak kalmazdı. Bakışlara aldırmadan sokağın ortasında sarılıp öpebilirdim seni. Bir şarkıyı sözlerini bilmesek bile bağıra çağıra söyleyebilirdik; sonra bir filme gider, bir kitap okur, denize bakar, bir martının bir lokma simit koparabilmek için vapurların peşinden bıkmadan uçuşunu izleyebilirdik. Paylaştığımız her an beynimize bir daha çıkmamak üzere kazınırdı. Bu sürgünlüğe son vermenin zamanı geldi artık. Sana huzur vaad etmiyorum. Aşkta huzur arayan yanılır. Ben tutkunum, en koyu, en deli sevdanın sözcüsüyüm. Onlar adına konuşuyorum. Yarını olmayan zamanlarda hiçbir şeyi düşünmeden erimek adına konuşuyorum. Gözlerinin içine bakıp Seni Seviyorum demek istiyorum. aşkın akışına kapılıp hiçbir kaygı duymadan gidebildiğin yere kadar gitmek istiyorum. Kokunu içime çekmek, teninin sıcaklığıyla irkilmek istiyorum. Yaşama senin adınla anlam katmak, mutluluğu bulmak ve bir daha kaybetmemek istiyorum. Seni istiyorum, yarın, öbür gün, öbür hafta, öbür ay, öbür yıl değil seni şimdi istiyorum !

 

ALINTIDIR.

 



ozhur

ozhur resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >£lif..>
  16.Ağu.2008 Cmt 23:16:08
fiogf49gjkf0d
Bir gece ansızın gelir zalim,
Yüreğime oturur.
Yüreğime saplanır gibi,
Seyrelterek beni,
Seni bana hatırlatır.Herkesin düşleri var,herkesin rüyaları.Herkesin umutları,herkesin yaşamak istedikleri.Hani nerde dersin,olmasını istediklerim.Aslında sen nerdesin meselesidir bu, sen yanlış yerlerde mi koşuşturursun yaşamın.Ne ararsın ve ne beklersin.Nedendir bu zalim feleğin ettikleri,ağzıma çaldığı bir kaşık bal, sonrası yaşam boyunca görmediğim bir yüzü aramak.
Sen herkes gibisindir,her kes senin gibi,sen benim gibisindir,ben senin gibi.Sen ölü gibisindir hayatımda yokluğunu hatırlatarak.Ben ölü gibiyimdir,senin hayatında hatırlanmayarak.
Hep cenazelerde,mezar taşlarında ismini arar gibiyim.
İyi olan şeyler adına sen gelirsin aklıma,
Sen gelirsin bana
Yüreğini açarak,
Dokunaklı sözlerde bulurum seni,güzel şarkılarda,
Kendimi unutarak.
Düşünürüm bazen seni unutmak için.Anasına ağlayan çocuğun gözyaşlarında boğularak.
Yalın ayak koşuşturan çocukların,altına yüreğimi seripte,unutmak isterim arasıra seni.
Arasıra bakışlarımda ahengi kaybolur yaşamın,bağırmak isterim.Bağırmak isterim, yeter artık.
Zaman uzar,ölüm gelmeyecek gibi,sen gelmeyecek gibisin bana ve geceleri severim.
Seni sever gibi,seni sever gibi, geceleri severim.
Düşerim koynuna, kayan bir yıldızın ardından, kaybolan umutların ve rüyaların beni aldatışı,aldanışım gelir birden karşıma....
Hep tükendim,hiç çoğalmadım hayatım boyunca,
Kimse bilmedi,hiç kimseye söylemedim bunu,
Senden başka.
Güzel söze düşkündüm,.......şimdi sana....
Şimdi sana düştüm...bir rüyanın ardından
Bir rüyanın ardından,.............seni aradım.
Sana anlattığım,.....................anlamadığın.
Anlamadın ki beni,
Anlamadın ki,
Duymadın,
Duymadın ki beni.
Güzel söze düşkündüm,söylediğim gibi,
Şimdi düşkünüm sana,
Düşkünüm sana Akıllım.
Seni hiç görmedim,seni görmeden sevdim.Bir çiçeği sever gibi,yüreğini sevdim.
Hep rüzğarlar sana doğru, sana doğru esiyor.Sana doğru eğiliyor,yüreğimde başaklar.
Gezdiğin yerlerde gezdim.Bakışlarının dolaştığı yerlerde, bakışlarımı dolaştırdım.
Bakışlarının dolaştığı yerlerde dolaştım sensiz.
Halbu ki, sen oralarda, sen oralardaydın, sen oralarda,
Sen oralardaydın halbuki.
Seni, sen istemeden görmek istemedim ki. Sen istemeden bakışlarım sana dokunsun. Oralarda dolaştığım boş yere olsun.Olsun boş yere yakarışlarım.Hem değer bana göre, kadınca
Yüreğinden, erkekçe hayır deyişine......
Gözlerim kayıyor,uyku düşmekte gözlerime,
gece,
her gece sen düşmektesin,
sen düşmektesin düşlerime.
Oturur yüreğime,
seni hatırlamak.
Saplanırsın yüreğime,seni hatırlayarak.
Yine,
Gece saat on iki,ömrümün tam ortası.Saatler geçmiyor,bekliyorum sabahı.
Sokaklarda ışıklar,ölüm sarısı.Daha şimdiden geçti, ömrümün yarısı.
Daha ne kadar kalmış, bilmiyorum.Bana sorarsan,bilmekte istemiyorum.
Gece saat on iki,gecenin tam ortası.
Ay yok,umut yok,bu kimin hatası.
Sokaklar ölü bekliyor,sokaklar ölümü bekliyor.
Bense yok yere.
Yüreğinden başka her yerde,
Ben ağlayan çocuk, sen bir ana,
Ne olur,ne olur beni kucakla kucakla
Ölüm sarısı yapraklarda,dökülmekte yüreğimden bahar kışa çalarak.
Seher getirmez seni bana,bilirim.Baharın son çiçeği,
Gidişin,ah o gidişin yokmu,beni ağlatarak.
Hiç mi merhamet etmedin,ben ölürken.
Hiç mi merhamet etmedin beni öldürürken.
Ben yüreği ellerinde,sana gelirken.
Ben yüreğim ellerimde sana verirken.
Ben yüreğim ellerimde seni severken.
Ah zalim,ah zalim.
Sen çoook iyisin.
Sen çoook iyisin.
Neyse bir başka bahara,ben yokken gelirsin.
Rahat ve huzurla gelirsin bir başka bahara,
Yine çiçek olarak,
Yine güzel olarak gelirsin.
Ellerinde tüm renkleri yaşamın,en umut dolu yanlarıyla
Belki güzel bir rüzgar olurum sana çaktırmadan,öper gibi yanaklarından geçerim.
Belki bir yağmur tanesi,gözyaşlarından bir tane,tam gamzenin üstünde ağlarım.
Sen habersiz,sen beni unutmuş.Farketmeden beni........uzaktan bakarım sana belki,
Bir tiryaki gibi.
Yani kaybolurum dumanında sigarımın,seni içer gibi.
Ben hiç bir şeye tiryaki olmadım,sana olduğum gibi.
İnsan olmak zor,yani dürüst,yani erkek,yani O’na kul.
Yani O’nun sözüne vurgun,yani O’nun sözüne uygun.Zor yani erkekçe,dürüst konuşmak.
Ne sevmek mümkün dürüstçe,nede yaşamak.
Bir kaldı erkekçe yanlızlık,birde ölmek.
Hep sevmek görmeden,görmeden sevmek.
Ufukta kaybolan hep O’mu,bakışlardan başka yetişemeyen.
Hani ezanı dinlerdin sabah vakti,O’na çağrı,gerçeğe çağrı,
Huzuru arardın bulmak için,her sabah, gecenin kucaklaştığı,
Bu vakitlerde getirecekti huzuru sana seher.
Ne işin var,bu yaban elinde, ne bu keder.
Baş ver,
Boş ver aslanım.Boş vermede sana seher,
Sen bir yabancı,sen bir yolcu,sen bir kayıp duyğulu mavi,
Güneşe vurulmuşşun,yanmaktan başka yok çaresi,
Çaresi yok,
Aşklar acıklı bir türküdür yemen önlerinde,
Bir türküsün sen,gönül gönüle, herkesin dilinde.
Hep gidişleri düşünürüm,hep yürek yakan.
Ne gidişler var,dönüşleri olmayan.
Ah yok mu o gidişin.
Erkekçe gidişin.
Gözlerimle görmedim seni,görmeden sevdim.
Sevdim ben seni,
patlamış mısır tazeliğinde kusarak öfkemi.
Sevdim ben seni, bir çiçeği sever gibi, yüreğini sevdim.
Suyu sever gibi içmek için.....
Hep İstanbul’da düşler kurardı,düşler kurar boğaza karşı.
İnadına en güzel mavi,en güzel mavi kalarak.
Yeşile vurğun yemiş bir mavi,yanlız uyuyan kadın gibi yatarak.
Sen bana gelmezsin,ben sana gelmem.
Gelmem anasını satayım sen istemeden.
Sen dikensiz bir güldün,dikenlenmeyi öğrettim sana,
Batsın diye yüreğime istemedim.
İstemedim aslında,
Öfkeyi öğrettim ben,öfkelenmeyi öğrettim sana,
Öfkelen istemedim.
İstemedim bana,

Ah yokmu o yanık buğday başakları,yok mu denizde susuzluk sanırsın.Yok mu gecenin ta orta yerinde çığlıklar,yok mu ölülerin sesizliğinde,acıklı türküler.
Hep sürgün yaşamak artık, yüreğimde sen.Hep mahpus bakışlarım bir yerlerde, sen.
Sen bir yerlerde savrulan toz tanesi,
ben bir yerlerde kayıp mavi.
Aslında her şey boş bir kandırmaca,sen bir aldatmaca,
ben bir aldatmaca,herkes aldanmada.
Sen yoksun ki,benim için.Ben yoğum ki, senin için.
Sen benim uydurmamsın,uydurmasın belki yanlızca.
Yanlızca ben varım her şeyden başka......
Gecenin ta orta yerinde,
Ama sen yokmusun be zalim,sen yokmusun.
Yaralı bıraktın beni,acı için de kan,kan içer gibi yaşamak.
Yaşamak acı içinde,seni görmeden,gözlerimde kan,yüreğimde kan.
Kan anasını satayım,yalanına dünyanın.
Kan yalancı sevdalarına zamanın.
Kana kana içemezsin sen onun yanaklarını,göz yaşlarını silemezsin meselâ,
Meselâ bakamazsın gözlerine o istemeden,o istemeden tutamazsın ellerini.
Be zalim,
Sen çok iyisin.
Herşeye karşın,ben sana tutkun,herşeye karşın ben sana vurgun.
Her şeye rağmen ayakta ölmek,ayakta sevmek seni,
Seni yanlızca,yanlızca seni.
Bir yanımı aldın götürdün,götürdün beni de,giderken.
Giderken beni öldürdün.
Olsun be,
Ne ilk ölen ben,ne de son ölen.
Yada öyle bir şey,
Görmeden sevmek.
Öyle ölmek gibi,
Yanlız ölmek gibi bir şey.
Gecede ölüm sessiz gelir, ay çarpar yüreğime,sen çarparsın.
Gecede sen, Sezsiz gelirsin.
Başım dumanlı. Başım erciyese takılı.
Yüzünde yaşamak hayatı.
Yüzünde yaşamak sen giderken.
Olmaz olası
Olmaz olası,yüreğimde erciyes gibisin,ne gelirsin ne de gidersin.
Ne de seversin.
Bir gülü sevdim,birde seni.
Ben hiç bir şeye tiryaki olmadım,
Sana olduğum gibi.
Yok çaresi,
Ne bir ses var senden,nede bir umut,
Unut anasını satayım unut.
Aşklar acıklı bir türküdür yemen önlerinde,
Sen bir rüyasın,sen bir düş,yüreğimde gece.
Gece gece,her gece,atlılar koşturur,yüzleri olmayan gözleri olmayan.
Atlılar koşturur,ufuklara,yolları olmayan.
Atlılar koşturur yüreğimde, sen.
Sen,sen,sen,hep sen.
Gelişi olmayan,gidişi olmayan.
Sen.
Yada öyle bir şey,
Görmeden sevmek.
Öyle ölmek gibi,
Yanlız ölmek gibi bir şey.
Çok isterdim,çok istedim be kuş olmayı,bir çift kanat,bir yürek,uçmayı.
Kahrolası
Kahrolası yalan zamanın sevdaları,yalancı umutları.
Sen eski adam,sen zamanın eskitemediği,hüzünlü yanında derin denizlerinle,yorgun mavi,
Ay parlar yüzünde,yüreğinde güneş,yanarsın,
Yanarsın sende,
Beni de yakarsın.
Yan yüreğim yan,külünden belki bir anka kuşu doğacak,
Belki ay doğacak, yüreğine,yeni çocuklar besleyeceksin.
Yeni umutlar.
Yeni umutları taşıyacaksın yarınlara,
Herkes adına,O’nun adına ve onun adına,
Yan yüreğim yan,belki külünden bir anka kuşu doğacak.
Çilesi sadece yaşamın arta kalan sevdaları olmayacak.
Be hey yelkenler fora,be hey uzak denizlere,derin dalgalara sal beni,
Sal beni gecenin kucağından,al beni.
Kaldır beni,kanlı uykulardan,kanlı geçmişlerden sıyır beni.
Al beni götür,sevdiğim yaşamaktı sadece,seni yaşamaktı.
Mutlu sevmek,mutlu ölmekti.
Kelebek kanatlarında renkli rüyalar,rüyalar görmekti.
Hepsi o kadar,
Çok şeymi istedim,senin için. Mutlu olman için.
İntihar ettim yüreğinde,haberin yok.
Haberin yok ki senin,
Bir umuda yolculuktur heryerde,sevmek.
Sevmek inadına sevmek.Geceyi sevmek,gecede seni.
Seni sevmek,sevmek herşeyi.
Bilirim sen bilmezsin sevmeyi,
mahpusta gökyüzü,fakirde ekmek,çocukta ana,bende sen demeksin.
Sen bilmezsin bilirim,
görmeden sevmeyi.


ozhur

ozhur resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >AHDE VEFA>
  13.Ağu.2008 Çar 22:23:04
fiogf49gjkf0d

AHDE VEFA

Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki :

-          Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.

    

Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek :

 

-          Söyledikleri doğru mu diye sorar.

 

Suçlanan genç der ki :

 

-          Evet doğru

 

Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalım nasıl oldu diye sorar.

Genç anlatmaya başlar:

 

-        -  Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, babası
öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibaret,
dedi. Hz Ömer:

 

-          Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam. Madem suçunu da kabul ettin, dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:

 

-          Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı:

 

-         Ben memleketinde zengin bir insanım, babam, rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün içinde yerime birini bulurum, der.

 

Hz. Ömer der ki:

 

-          Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?

 

Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:

 

-          Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As dan başkası değildir. Hz. Ömer Amr a dönerek:

 

-          Ey Amr, delikanlıyı duydun, der. O yüce sahabe:

 

-          Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır.

Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine nin ileri gelenleri Hz. Ömer e çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibni As a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz derler. Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki:

 

-          Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim. Hz Amr Ibni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:

 

-          Biz de sözümün arkasındayız. Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek derki:

 

-          Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin?

 

Genç vakurla başını kaldırır ve (günümüz insani için pek de önemli olmayan):

 

-          AHDE VEFASIZLIK ETTI demeyesiniz diye geldim der. Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr Ibni As a der ki:

 

-         Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun, nasıl oldu onun yerine kefil oldun?. Amr Ibni As Allah kendisinden ebediyyen razı olsun, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir:

 

-          Bu kadar insanın içerisinden beni seçti. İNSANLIK ÖLDÜ dedirtmemek için kabul ettim, der. Sıra gençlere gelir, derler ki:

 

-          Biz bu davadan vazgeçiyoruz.

 

Bu sözün üzerine Hz Ömer:

 

-          Biraz evvel babamızın kani yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz, der. Gençlerin cevabı da dehşetlidir:

 

-          MERHAMETLİ İNSAN KALMADI DEMEYESINIZ DİYE…

 



ozhur

ozhur resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >Yusufcum (yusufT1907 ) Doğum Günün Kutlu Olsun..>
  12.Ağu.2008 Sal 22:20:54
fiogf49gjkf0d

Yusuf sevdiklerinle beraber nice güzel yıllara geçirmen dileğimle. Doğum günün kutlu olsun.

Shippe Ailesi adına ozhur



ozhur

ozhur resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Gerçekten Sevmek>
  12.Ağu.2008 Sal 22:11:54
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

bana bir aksam hazirla...
gün batimini beklemeden
o belam gözlerinle
sen baslat karanligini

bana bir aksam hazirla...
o vedasiz gidisinde
ihanetini tasiyan adimlarin
karanligin dört bir etrafinda
dolanip dursun vebalini

bana bir aksam hazirla...
ay yakamozlarla oynasa dalipta
ziyan etmesin mehtabini
ben gelene kadar
bakislarinin bir kösesinde bekleyip
neymis vurgun yemek
neymis yagip yagmalanmak...anlasin artik

bana bir aksam hazirla...
karanligin hasretin kokan tarafinda
iki kisilik bir masa olsun
sen yoklugunu gönder oraya
ben yine
gözlerimin bana emanet ettigi
resmini karsima koyup
yoklugunun alayci durusuna aldirmadan
unutulmus bir teselliye bakina bakina
yagarim yagmurlarimi

ne hallerde oldugumu görmeni istemem
merakini,sirtini sancisina dayamis
yorgun bir yarada giderip
bakislarinin bana düsen payina
biraz da olsa beni animsatir diye
mevsimlere dargin bir sonbahar perdesi cek
hersey tamamlandiginda
sen yildizlari cagír
ki ben gelecegim vakti bileyim

davetine getiren yollara
döküle döküle azalip
kalanimla aksamina adim attigimda
yastigimdan sürükleyip götürdügün
saclarini oksayislarim beni karsilasin

ben masadaki yerimi alip
diger aksamlardaki gibi
dertlerimi davete baslayinca
sen gelen istiladan korkupta
ürkütme aksamini
ve göreceksin ki
dile kolay gelsede
bir söz degilmis su kör olasi sevda

artik bundan sonrasi
yüregimle gözlerimde
ardi ardina tutusturulacak
sahnelerin vaktidir
neler neler biraktiginin
kendi aksaminda sahidi ol ki
olmayan vicdanin utansin yoklugundan

artik gönlünün diledigi kadar
eserinin yikintilarindan
param parcalari toparla sen
tek yalvarim...
yorgunluk cöktügünde
sakin gözlerini kapayipta
o dillere bir düsmeye görsün halimle
gün ortasinda birakma beni...



ozhur

ozhur resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >Serpil, Buon Compleanno!/İyi Ki Doğdun, Serpil!>
  10.Ağu.2008 Pzr 22:57:32
fiogf49gjkf0d
NİCE NİCE YILLARA CANIM KARDEŞİM. DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN.


ozhur

ozhur resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Okumanız lazım:)>
  8.Ağu.2008 Cum 16:26:02
fiogf49gjkf0d

Çok güzel bir hikaye sonu olmuş. :)



ozhur

ozhur resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >£lif..>
  7.Ağu.2008 Per 23:26:08
fiogf49gjkf0d
Siyah Gözlerine Beni de Götür...

Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum.

Pembe uçurtmalar yolladığından beri
Sarardı tiryaki menekşeleri
Sonbaharın tozlu kafeslerinde
Sevgi turnaları yakalıyorum
Turnalar gidiyor; ben kalıyorum
Avareyim, asudeyim, yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
Uyku tutmuyor karanlıkları
Yitik düşlerimi kovalıyorum
Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.

Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
Siyah gözlerine beni de götür
Baharın koynundan koparıp sana
İpek bir mendile sardığım yüreğimle
Şehzade gülleri gönderiyorum
Umutlar kalıyor; ben gidiyorum.

Bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
Kaptanları sorgulayan
Yanından geçen küheylanların
Korku tufanına yakalandığı
Siyah gözlerine beni de götür
Güneş ülkesinden gelen yiğitler
Benzeri olmayan bir dünya kursun
Cellat, ayrılığın boynunu vursun.

Usul usul intizarı çürüten
Bu hercai diken, bu çılgın arzu
Sürüklüyor imkansız muştuların
Eşiğine gönül vadilerini
Bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
Düşüyorum tanyerine
Ya topla yaralı kırlangıçları
Ya da bu vefasız şarkıyı bitir
Özgürlüğe giden tutsaklar gibi
Siyah gözlerine beni de götür.


Nurullah Genç

 
<<1...345678910111213 14151617181920212223...100...112>>