ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
27 Mayıs 2024, Pazartesi 17:29   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  wooy> Forum Mesajları
    wooy'e ait Toplam 353 Forum Mesajı var
<<123456789101112 13141516171819202122...36>>


wooy

wooy resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >Sağlık için ilaç üretmekten para için ilaç üretmeye...>
  20.Kas.2007 Sal 09:35:14
fiogf49gjkf0d
İLAÇ ENDÜSTRİSİ VE BİLİMSEL ÇALIŞMALAR-1   

Sağlık için ilaç üretmekten para için ilaç üretmeye...DR. HALİS ULAŞ (*)

İlaçlar, sadece tanı ve tedavi bakımından I tıp uygulamalarının bir aracı olmayıp aynı zamanda iktisadi faaliyetlerin, ilişkilerin ve politikaların çok özgün bir örneğini oluşturmaktadır. İnsan sağlığı için hayati öneme sahip olması nedeniyle ilaçlar zaman zaman diğer metalardan daha farklı bir yere konulmaktadır ve bu durum da ilaç üzerinden elde edilen kârın göz ardı edilmesine neden olmaktadır.META OLARAK İLAÇ

Tanımı ve kullanım alanı bir yana, ilaçlar herhangi bir metadan farklılık göstermez. Ancak var olan metalardan öznel olarak farklılaştığı önemli özellikleri vardır. Öncelikle ilaca olan talep esnek değildir ve tüketimi isteğe bağlı değildir. İlaca olan gereksinim fiyattan etkilenmez.

İlacın kullanımıyla ilgili karar veren, bedelini ödeyen ve kullananın farklı bireyler ya da taraflar olması, kullanım sürecini çok özel kılar. Hastanın ilaç seçiminde rolü ve etkisi yoktur, ilacın seçimi hekimler tarafından belirlenir.Etkisinin dönüşümsüz olması, ihtiyaç olduğunda anında tüketilmesi gerekliliği ve iade edilebilir bir meta olmaması, ilacı diğer bütün ürünlerden ayıran özelliklerdir.

Dolayısıyla hayati öneme sahip olan ilacın, üretim-tüketim biçimi ve süreçleri, özgün bir piyasada var olmasını sağlar (1). Bu anlamda da kar amacıyla üretilen, alınan, satılan ilaçlar dünyada önemli bir pazar payına sahiptir.DÜNYANIN EN KÂRLI SEKTÖRÜ

İlaçların dünya pazarındaki payı her geçen yıl katlanarak büyümeye devam etmektedir. IMS-health verilerine göre dünya ilaç pazarı 1998 yılında 298 milyar dolar iken, 2005 yılı verileri incelendiğinde bu miktar 602 milyar dolara ulaşmıştır.

Tablo 1 de dünya ilaç pazarının yıllara göre büyüme oranı ve miktarı sunulmuştur. Tablo 2 de ise dünya ilaç pazarının bölgelere göre dağılımı sunulmuştur. Türkiye deki ilaç pazarı incelendiğinde, dünya ilaç pazarı ile koşut bir gelişim gösterdiği görülmektedir. Türkiye de 2003 yılında ilaç ürünleri için yaklaşık 5 milyar dolar ilaç harcaması gerçekleşmişken, bu rakam 2005 te 7 milyar dolara ulaşmıştır.

Bu artışın nedenleri arasında sadece ilaçların fiyatındaki artış değil, daha fazla ilaç reçete edilmesi ve önemli oranda pahalı ilaçlara yöneliş de bulunmaktadır. İlaçların dünya pazarındaki payının yanı sıra ilaçlar üzerinden elde edilen kar oranları da oldukça fazladır. İlaç endüstrisinin 1970 yılında kar oranı %9 iken, 2000 yılına gelindiğinde bu oran °/o 11 lik bir artışla 0/o20 oranına ulaşmıştır. İlaç endüstrisinin karlılık oranı tüm diğer sektörlere göre açık ara öndedir. Diğer sektörlerin kar oranları yıllara göre dalgalanma göstermekle birlikte %3-6 oranında değişmektedir.

Bu kadar büyük pazar payına ve karlılık oranına sahip ilaç endüstrisi bu karlılığını kaybetmemek ve artırmak için çeşitli yöntemler kullanmaktadır. Kullanılan yöntemler ilacın üretilmesinden, ilaç endüstrisi desteği ile yapılan "bilimsel" araştırmalara; ilacın ruhsatlandırılarak piyasaya sunulmasından, piyasaya sunulan ilacın pazarlanmasına kadar geniş bir yelpazeyi içermektedir.BİR SERÜVEN YA DA EFSANE

Bir ilacın ruhsatlandırılarak piyasaya sunulabilmesi için yaklaşık 12 yıllık bir süre ve 500 milyon dolarlık bir bütçe gerekmektedir. Bu nedenle ilaç firmaları toplam ilaç satışından elde ettikleri gelirin yaklaşık % 15 ini araştırma geliştirme çalışmalarına ayırmaktadır (2). Diğer sektörlerde araştırma geliştirme için ayrılan pay % 1-4 arasında değişmektedir.

Araştırma geliştirme çalışmaları ilacın ruhsat öncesi ve ruhsat sonrası araştırma süreçlerini içermektedir. Ruhsatlandırma öncesi süreç yaklaşık 7000 aday ilaçtan, araştırmalar sonrasında sadece 1 etken maddenin ruhsat alabilmesiyle sonuçlanmaktadır. Ruhsatlandırmaya kadar geçen sürede öncelikle; etken maddelerin sentezi, bu maddelerin yapısı ve hayvanlar üzerindeki etkileri incelenmektedir.

Bu aşamalardan elenerek güvenilir olduğu kanıtlanan birkaç maddenin insanlar üzerindeki etkileri incelenmeye başlanmaktadır. İnsanlar üzerinde yapılan klinik çalışmalar oldukça kapsamlı ve maliyeti yüksek araştırmalardır. Sağlıklı gönüllüler ve hastalar üzerinde de çalışmalarla etkinliği ve güvenirliliği kanıtlanan etken madde ruhsatlandırma kurumları tarafından onaylanarak ilaç olarak piyasaya sunulmaktadır.

Bir ilacın herhangi bir hastalığın tedavisinde kullanılabilir olduğunun onaylanması demek olan "ruhsat alma" sürecindeki 1 günlük gecikmenin bile ilaç endüstrisine yaklaşık 1 milyon dolara mal olduğu düşünülürse ilaçla ilgili yapılacak bilimsel çalışmaların ve ilacın ruhsatlandırılmasının ilaç endüstrisi için önemi daha iyi anlaşılacaktır. BİLİMSEL ÇALIŞMA VE ENDÜSTRİ

Dünyada ilaç araştırmaları; ilaç endüstrisi, çalışmaları ilaç endüstrisi adına gerçekleştiren sözleşmeli araştırma kuruluşları, kamu kuruluşları ve tıp örgütleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Ancak bu kuruluşlar arasında ilaç endüstrisinin payı her geçen gün kontrolsüz olarak artmaktadır. Endüstrinin "bilimsel çalışmalardaki" rolü 1980 yılında ABD de Bayh-Dole yasasının çıkmasıyla değişmeye başlamıştır. Tek tip federal patent politikası oluşturan, üniversitelere federal fonlarla yaptıkları buluşlar için patent alma ve bunların lisanslarını özel şirketlere devretme hakkı getiren yasada amaç, üniversite ile sanayi arasında işbirliğini ve teknoloji transferini gerçekleştirmek ve buluşların ticarileşmesini sağlamaktı (3).

Bu yasadan sonra Amerika da 1981-1995 yılları arasında, en az 1 akademik araştırmacının içerisinde olduğu, endüstri destekli makale sayısı % 21,6 dan % 40,8 e artış göstermiştir. Bu artış oranının biyomedikal çalışmalarda daha fazla olduğu belirlenmiştir. İlaç endüstrisi çalışmaların süresini kısaltmak, maliyeti azaltmak ve bilimsel pazardaki karlılığını daha da artırmak amacıyla akademik araştırma merkezleriyle işbirliğini azaltarak sözleşmeli araştırma kuruluşlarına (Contract Research Organisations) yönelmiştir.

Sözleşmeli araştırma kuruluşlarının amacı ilaçların en kısa zamanda ruhsat almasını ve pazarlamasını sağlayabilmek için ilacın sahibi olan firma adına belirli sorumlulukları yüklenerek "bilimsel" çalışmaları yürütmektir. 1991 yılında ilaç endüstrisinin araştırmalara harcadığı paranın % 8o i akademik araştırma merkezlerine ödenmişken, 2000 yılında bu oran % 40 lara düşmüştür (4).

Ülkemizde de 1997 yılından itibaren birçok sözleşmeli araştırma kuruluşu kurulmuştur. Bu kuruluşların yürüttükleri araştırma sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu kuruluşlar tarafından Türkiye de tıp ve diş hekimliği alanında 1997-2006 yılları arasında toplam 1634 klinik ve 381 klinik olmayan araştırma gerçekleştirilmiştir.PARA HER ZAMAN BİLİMİ YENER!

Araştırmacı ile endüstri arasında 1980 lerde artmaya başlayan maddi bağlar araştırmacıları ilaç endüstrisi ile çıkar çatışması ve etik çıkmaza sokarken tıbbi araştırmaların güvenilirliğine de gölge düşürmüştür. Araştırmacılar ilaç endüstrisiyle yalnızca "bilimsel araştırmalar" kapsamında maddi çıkar ilişkisi kurmamaktadırlar. Bunun yanı sıra birlikte çalıştıkları ilaç şirketlerine danışmanlık vermek, para karşılığında katkıda bulunmadıkları makalelere adlarının yazılmasına izin vermek, ücret karşılığı şirket adına konuşma yapmak, adına çalıştıkları şirketin ilacını "bilimsel" toplantılarda desteklemek, araştırma yaptıkları şirketin hisse senetlerini almak, pahalı hediyeleri ve seyahatleri kabul etmek gibi maddi çıkar ilişkileri de bulunmaktadır. Her ne kadar akademik kurumlar ve bilimsel dergiler araştırmacıların çıkar çatışmalarına yönelik önlemler almaya çalışsalar da henüz yeterince başarılı oldukları söylenemez.

Örneğin Harvard Tıp Fakültesi nde ilaç endüstrisi ile "bilimsel çalışma" yapan akademisyenlere, çalıştıkları şirketlerin hisse senetlerinden 20 bin dolardan fazla satın alma yasağı konulmuştur. Çünkü çalışmasını yürüttükleri firmanın hisse senedine sahip olan araştırmacıların farkında olarak ya da olmayarak çalışmanın sonuçlarının yanlı çıkmasına ve kendi hisse senetlerinin de değerlenmesine katkıda bulunabilecekleri belirtilmektedir. Ancak fakülte yöneticileri bu sınır nedeniyle en iyi akademisyenlerinin farklı üniversitelere gittiği gerekçesiyle bu kısıtlamayı yumuşatmayı düşünmektedirler (3).

"Bilimsel çalışmalardaki" araştırmacı ve ilaç endüstrisi arasındaki maddi ilişki, meyvelerini en saygın tıp dergilerinin sayfalarında sunmaktadır. İlaç endüstrisi maddi olarak destekledikleri bir "bilimsel çalışmanın" konusunun ve yönteminin seçiminden, sonuçların yorumlanmasına ve yayımlanmasının denetimine dek araştırmaların her aşamasında müdahale edebilmektedirler. İlaç endüstrisinin bu müdahalesi de çalışmanın sonuçlarını etkilemektedir.

Bu müdahalelerin etkisi saptamak amacıyla kullanılan bilimsel yöntemlerden biri, ilaç çalışmalarının sonuçlarını finansman kaynağına göre karşılaştırmaktır. Finansmanı ilacı üreten firma tarafından sağlanan bilimsel çalışmalarda elde edilen sonuçlar büyük ölçüde firmanın ürettiği ilacın lehine çıkmaktadır. Ancak aynı ilaçla ilgili yapılan benzer çalışmalarda araştırmanın finansmanı bağımsız ya da rakip bir firma kaynaklıysa, sonuçlar ilacın aleyhine çıkabilmektedir. Kanser ilaçlarından, ağrı kesicilere; kan basıncını düzenleyen ilaçlardan, psikiyatri ilaçlarına kadar tıbbın her alanında benzer çelişkili "bilimsel" sonuçlar görülmektedir (5).DENETLEYEN DE PARA KAZANIYORSA?

Belirli bir hastalık için geliştirilen ve "bilimsel" çalışmalarda etkin ve güvenilir bulunan ilaçların piyasaya sürülebilmesi için ruhsat alması gerekmektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) ilaç ruhsatları FDA (Food and Drug Administration) tarafından onaylanmaktadır. Ülkemizde de ABD kaynaklı bir ilacın piyasaya sunulabilmesi için FDA dan alınan onay oldukça önemlidir. Ancak "bilimsel" araştırmaların finansmanından kaynaklanan taraflı sonuçlar hem ruhsat alınmasından önce, hem de ruhsat alımından sonra ilaçların istenmeyen etkilerinin yeterli düzeyde incelenmesinde önemli eksikliklere yol açmaktadır. ABD de 1995-2000 yılları arasında 9 ilaç güvenlik nedeniyle yasaklanmıştır. Önemli yan etki potansiyeli taşıyan ilaçların yeterince araştırılmadan, ticari kaygılarla piyasaya sürülmesi nedeniyle ilaca bağlı olduğu belirlenmiş birçok ölüm ortaya çıkmıştır.

Birçok insanın ölümüne yol açan ve sonrasında yasaklanan bu ilaçlar nasıl ruhsat alabilmektedir? ABD kanunlarına göre, ilaç araştırmalarının nasıl yapılacağına, hangi ilacın onaylanacağına, uyarı etiketlerine ne yazılacağına karar vermekle görevli FDA danışmanlarının bağımsız olması gerekmektedir. FDA da toplam 18 danışma komitesi ve bu komitelerde çalışan yaklaşık 300 uzman bulunmaktadır. 1998-2000 yılları arasında danışmanların % 54 ünün FDA kararlarından etkilenen ilaç firmalarıyla maddi bağlarının bulunduğu tespit edilmiştir. Bu dönemde yapılan 159 FDA toplantısının % 92 sinde danışmanlardan en az birinin, % 55 inde yarısının ilaç endüstrisi ile çıkar çatışması içerisinde olduğu tespit edilmiştir (6). Dolayısıyla bağımsız olması gereken FDA danışmanlarının ilaç endüstrisi ile çıkar çatışması içerisinde olması ilaç ruhsatlarının da güvenirliliğine gölge düşürmektedir. Etkinliği ve güvenilirliği, çıkar çatışmasının da etkisiyle, yeterince değerlendirilmeden ruhsat alarak piyasaya sunulan ilaçların kullanımı geri dönüşü olmayan ciddi yan etkilere ve ölümlere neden olabilmektedir. (*) 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

KAYNAKLAR:

1. Abacıoğlu N (2004) Sınai boyutuyla ilaç pazarı ve uluslararasılaşma. Toplum ve Hekim, 19(6). 404-430.

2. Joan Bushfield (2003) The pharmaceutical industry: Globalization and the pharmaceutical industry revisited. Intenational Journal of Health Services, 33(3); 581-605.

3. Angell M (2000) Is academic medicine for sale? New England Journal of Medicine, 342(20); 1516-1518.

4. Henderson L (2000) More AMCs finding growth from reform, Centerwatch, 7(6); 1-10.

5. Çekin MD, Yazıcı S (2000) Bir sözde-bilim olarak ilaç araştırmaları. Toplum ve Hekim, 19(2); 110-116.

6. Cauchon, Dennis. "FDA Advisers Tied to Industry," USA Today. Sept. 25, 2000.

 

wooy ®



wooy

wooy resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >***Şuan MSN Kişisel ileti Bölümünde Ne Yazıyor***>
  20.Kas.2007 Sal 09:18:52
fiogf49gjkf0d

Bir Seni Sevdim Birde Bahçemdeki İneği

Msn,deki Nick Kısmında İse; Aşk, Birtanem ve Ben

wooy ®



wooy

wooy resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Sevgili Enver GÖKÇE nin anısına saygıyla...>
  20.Kas.2007 Sal 09:16:39
fiogf49gjkf0d

Sevgili Enver GÖKÇE nin anısına saygıyla...  
 

TÜRKİYEM

Senin emekçin olaydım

şen olası türküsü

dost kokusu, dost selamı Türkiye

                             Ankara / 1945

Enver Gokce

"Şairi sevmemek okuyucuya kalır. Şairi kamuya açık yayın organlarında aşağılamak okuyucunun değil eleştirmenin işidir eleştirmenliğe soyunan da dikenine katlanır ki illa ki diken birisi bulunur."

Enver Gökçe

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Enver Gökçe (1920, Kemaliye, Erzincan - 19 Kasım 1981, Ankara), Türk şair. Toplumcu gerçekçi şiir akımının mensubudur.

Ankara Gazi Lisesi nin ardından Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1951-57 yılları arasında Türk Ceza Kanununun 141. maddesine aykırı eylemde bulunmaktan hapis yattı. Ankara daki gazetelerde düzeltmenlik ve yazarlık yaptı. Ankara da Seyranbağları huzurevinde yaşamını yitirdi.

Bazı şiirleri Ahmet Kaya tarafından bestelendi.

wooy ®



wooy

wooy resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >İlaçlarını alamadığı için 250 kiloyu aştı>
  20.Kas.2007 Sal 09:13:38
fiogf49gjkf0d

‘İlaçlarını alamadığı’ için 250 kiloyu aştı

Bolu’da obezite hastası bir kişi, “eczanelerin ilaçlarını satmak istememesi” nedeniyle vücut ağırlığının 250 kiloyu geçtiğini belirterek, soruna çözüm bulunmasını istedi.

“BOLU - Banaz köyünde oturan ve aldığı aşırı kilolarla gündeme gelen Mustafa Özacar, Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesine kontrole geldi. Özacar, Bolu’da bulunan İzzet Baysal Devlet Hastanesinden ve İzzet Baysal Tıp Fakültesi Hastanesinden “ilaç raporu” bulunmasına rağmen, eczanelerden ilaçlarını alamamaktan şikayet etti.”

 

Anadolu Ajansının 15 Kasım 2007 tarihi ile basına verdiği haberin özeti bu. İşin gerçeği ise aşağıda yer alan SGK’nın uyguladığı Sağlıkta Uygulama Talimatının içinde yer alıyor. Hastanın ilaca ulaşımında çıkarılan engeller, kendi verdikleri rapora nasıl kendilerinin karşı çıktıkları ortada. Ancak basında haber “eczanelerden ilacını alamamak” şeklinde yansıyor. Bakın adım adım inceleyelim ve hastanın ilaca ulaşımı nasıl engellenir, görelim;

 

12. Reçete ile ilaç kullanım raporu ve ilaç yazım ilkeleri

İlaç bedellerinin Kurum tarafından ödenebilmesi için, reçete yazımında ve rapor düzenlenmesinde aşağıda belirtilen hususlar uygulanacaktır.

12.1.3. İlaç kullanım raporlarının düzenlenmesi

İlaç kullanım rapor formatları konusunda Sağlık Bakanlığı düzenlemelerine uyulacaktır.

İlaç kullanım raporlarının düzenlenmesinde, Tebliğin 9 uncu maddesi dikkate alınacaktır. Bu raporlar, Tebliğde yer alan istisnalar saklı kalmak kaydıyla 9.1 inci madde doğrultusunda uzman hekim tarafından düzenlenecek olup  9.2 nci maddeye göre düzenlenen sağlık kurulu raporları da geçerli kabul edilecektir.

İlaç kullanım raporlarında, Tebliğ ve eki listelerde özel düzenleme yapılmış ilaçlar hariç olmak üzere, ilaç dozlarının belirtilmesi şart olmayıp, etken madde adının yazılması yeterli olacaktır. İlaç kullanım raporuna etken madde adının yazılmasının yeterli olduğu ilaçlar için hastanın kullanacağı ilacın etken madde miktarı ve günlük kullanım dozu reçete ile düzenlenecektir. Ancak raporda ilacın etken madde miktarının ve günlük kullanım dozunun ayrıntılı olarak belirtilmiş olması halinde belirtilen doz miktarı aşılamaz.

Hasta katılım payı muafiyeti için düzenlenen ilaç kullanım raporlarında, teşhis ve ICD-10 kodu yer alacaktır. Teşhislerde ve etken madde isminde kısaltma yapılmayacaktır.

İlaç kullanım raporları, Tebliğde özel düzenlemeler hariç olmak üzere en fazla iki yıl süre ile geçerlidir. Tebliğin yürürlük tarihinden önce Kurum bilgisayar kayıtlarına süresiz olarak girilen tüm raporlar, Tebliğin yürürlük tarihinden itibaren 2 yıl süre ile geçerli kabul edilir.

Hasta kimlik bilgileri veya ilaç adına ilişkin yazım hataları ile Tebliğ hükümlerine göre eksikliği bulunan ilaç kullanım raporları (ilacın kullanım dozu, etken madde, kullanım süresi, ilgili hekim onayı veya tedavi şeması), aslına sadık kalmak kaydıyla raporun çıktığı hastanede raporu düzenleyen hekimin kaşe ve imza onayı ile düzeltilmesi ve bunun başhekimlik mührü ve ıslak imza ile onaylanması koşuluyla düzeltmeye esas reçete tarihinden itibaren rapor süresinin sonuna kadar geçerlidir.

İlaç kullanım raporlarına dayanılarak reçete edilen ilaçlar için, hastalardan ve raporu düzenleyen sağlık kurum ve kuruluşlarından, Tebliğ ve eki listelerde belirtilen özel durumlar haricinde ek bilgi ve belge talep edilmeyecektir.

              Kullanımı sağlık raporuna bağlı veya katılım payından muaf ilaç(lar) için  2 adet sağlık raporu düzenlenir. Sağlık raporuna dayanılarak düzenlenen ilk reçete ile birlikte sağlık raporunun biri ilaçların temin edildiği sözleşmeli eczanenin faturası ekinde Kuruma gönderilir. Sağlık raporunun bir nüsha düzenlenmesi halinde fatura ekinde ilgili sağlık kuruluşu tarafından aslı gibidir onayı yapılmış rapor fotokopisi Kuruma gönderilecektir.

 

*** “Buraya kadar çıkarılan zorlamalar hastanın rapora ulaşabilmesi içindir. Bundan sonra gelecek kurallar ise burada habere söz konusu olan hastaya uygulanacak engeller, yani Obezite hastaları için uygulanması istenen engeller.”

 

12.7.18. Orlistat ve sibutramin etken maddesi içeren ilaçların kullanım ilkeleri

Endokrinoloji ve metabolizma uzman hekiminin bulunduğu resmi sağlık kurumlarınca düzenlenen en fazla üç ay süreli ilaç kullanım raporuna dayanılarak tüm hekimler tarafından reçete edilmesi halinde bedeli ödenir. Yazılan her reçeteye, hastanın bir önceki reçeteye göre kaybettiği kilo, diyet ve egzersize uyduğu, BMI değeri hekim tarafından yazılarak kaşe ve imza onayı yapılacaktır.

Daha önce dört ardışık hafta boyunca yalnızca diyetle en az 2,5 kg.lık bir kilo kaybı olmalıdır.

·         Obez hastalarda vücut kitle indeksi (BMI) ≥ 40 kg/m2 olmalıdır.

·         Bu grup ilaçlardan aynı anda sadece biri kullanılacaktır.

İlk üç ay hastaların kontrolü her ay yapılacaktır. İlaçlar birer aylık verilecektir.

Tedavinin 12 haftası sonunda hastalarda başlangıçtaki vücut ağırlığının en az %5 ini kaybetmesi halinde tedavinin devamına karar verilirse, yeni bir rapor daha düzenlenerek tedavi üçer aylık sürelerle uzatılabilecektir. 12 hafta sonunda vücut ağırlığının en az %5’inin kaybolmaması halinde tedavi kesilecektir. Bu etkin maddelerin kullanımları hastanın hayatı boyunca her şartta 2 yılı geçmeyecektir.

Söz konusu ilaçların yatan hastalar için reçete edilmek suretiyle hastane dışından temin edilmesi halinde de bu hükümler geçerlidir.

 

*** “Bu haberi bilgilenmeden basına koyanlara şimdi sorulması gereken soru şu; Hastaya ilacını vermeyen eczanemi? Yoksa ilaca ulaşımı bu kadar zorlaştıran uygulayıcılar mı?”

*** Ayrıca bu haberi tekzip etmesi gerekenler nerede?

 

 

wooy ®



wooy

wooy resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >İbretlik Olay!!>
  19.Kas.2007 Pzt 15:47:30
fiogf49gjkf0d

"Beyinsizlerin Beyni Olursan, O Beyinsizler Bir Süre Sonra Senin Beynini Kendi Beyinleri Zannetmeye Başlarlar"   Resimdeki görüntüyü kendi menfaatlerine göre yazı  düzenlemekten geri kalmayacak kadar ileri bir "DEMOKRASİ" sahibiyiz..!!

Çok İçerlenmişim Her Fırsatta Bir Yere Mesaj Gönderme Çabasındayım Sözümün Sağa Sola Çekilebilirliğini Farkettim O Gideceiği Yeri Bilir.

 

wooy  ®



wooy

wooy resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >İbretlik Olay!!>
  19.Kas.2007 Pzt 15:22:32
fiogf49gjkf0d

Bir Yandan Göğsünüz Kabarsın, Öte Yandan Vicdanınız Konuşsun..



wooy

wooy resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Cumhurbaşkanı kralın huzurunda..>
  15.Kas.2007 Per 18:31:22
fiogf49gjkf0d

Hatta ve Hatta Buyrun Üşenirsiniz Filan, Daima Karşı Taraf Adınada Düşünmek Gereklidir Değilmi



wooy

wooy resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Cumhurbaşkanı kralın huzurunda..>
  15.Kas.2007 Per 18:25:34
fiogf49gjkf0d

Her Konunun Olduğu Gibi Bu Tartışılmakta Olan Son Derece Muhim Konununda Bir Özü Var Elbet !. Eğerki Burada Okuduklarınız Kafi Değil İse Anlamadım ve/veya Saçmalıyorsunuz Diyorsanız Buyrun Sizi Politika/ Tarih Kısmında 1 inci le 11 inci Arasındaki Fark Adlı Başlığa Göz Atmanız İçin Davet Ediyorum..

 

wooy  ®



wooy

wooy resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >1 inci İle 11 inci Arasındaki Fark..>
  13.Kas.2007 Sal 13:55:21
fiogf49gjkf0d


wooy

wooy resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >KAÇIRILDIĞI SÖYLENEN ASKERLERİN GEÇMİŞİ>
  12.Kas.2007 Pzt 12:06:56
fiogf49gjkf0d
Kaçırılan askerlerin ifadeleri yayımlandı
Hakkari Dağlıca PKK tarafından kaçırıldıktan sonra bırakılan askerlerin ifadeleri basına sızdı.
Pazartesi, 12 Kasım 2007 10:16

PKK nın rehin aldığı askerler Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi nde ifade verdi. İfadeleri alındıktan ve sonra tutuklanan erlerin ifadeleri basına sızdı.

UZMAN ÇAVUŞ HALİS ÇAĞAN

Çok yaklaşmışlardı yoğun ateş açtılar

Ben birliğimde tim komutanı olarak görevliydim. Ayrıca komutanlık termal kamerayla gözetleme yapma görevini de bana vermişti. Akşam üzeri karşı tepelerden el feneri görüntüsü aldıklarını söylediler. Ben akşam birkaç kez termal kamera ile gözetleme yaptım. Ancak görüntü alamadım. Dinleme yapan arkadaşlar o saatlerde yoğun telsiz konuşmaları tespit etmişler. Bu konuşmaları da değerlendirmeye çalıştık. Saat 24.00 sıralarında dinleme merkezi olarak kullanılan çadırlar bölgesine uğramıştım. Tekrar gözetleme yerine gitmek için çıktığım sırada hemen döneceğimi düşünerek yanıma silahımı almamıştım. Bir anda etraftan silahla ateş edilmeye başlandı. Silahımı almaya gitmek istedim. Çok yoğun ateş vardı. 81 lik havan mevziinin orada sahipsiz bir silah ve hücum yeleği gördüm. Bunları alarak mevzi aldım. Bir süre elimdeki silahla ateş gelen kısımlara karşılık verdim. Şarjörümdeki mermi bittiğinde hücum yeleğimdeki son şarjörü taktım. Bu sırada teröristler çok yaklaşmışlardı. Sesleri duyuluyordu. İçlerinden birisi çok düzgün Türkçe ile bizim askerlere "Teslim olun" çağrısı yapıyordu. Ben bu kişiyi gördüm. Nişan alarak ateş etmek istedim ancak silahım tutukluk yaptı.

Ramazan Kürtçe birşeyler dedi

Bu arada Ramazan Yüce nin Kürtçe bildiği için teröristlere Kürtçe bir şeyler söylediğini duydum. Sanırım onlar da teslim olmuştu. Bana iyice yaklaşan teröristlere silahım tutukluk yaptığı için ateş edemedim. Bu sırada bir tanesi bana silahını doğrulttu ve "Teslim ol" dedi. Ben silahımı almasınlar diye kayalığa doğru karanlığa bıraktım.

Beni yukarı götürdüler. Termal kameranın yerini sordular. Ben termal kameranın arızalı olduğunu, çalışmadığını söyledim. Daha sonra bizi götürdüler. Teröristlerden de yaralananlar vardı. Çatışma esnasında özellikle ben ve birkaç asker teröristlere karşı yoğun tarama ateşi açmıştık. Teröristler bu tarama ateşini kimin yaptığını sordular. Ben kendimin yaptığını söylemedim. Diğerleri de söylemezler. Ben görevimi yaptığıma inanıyorum.

ER RAMAZAN YÜCE

Akşam üzeri şifreli konuşmalar kaydettik

Ben birliğimde havan nişancısı olarak görevliydim. Ancak ben Kürtçe bildiğim için komutanımız beni dinleme kestirme cihazının başında görevlendirmişti.

Gündüz ben, gece Fuat duruyordu orada. Çatışma günü akşam üzeri bazı şifreli konuşmaları kaydettik. Türkçeye çevirerek, komutanımıza bildirdim. Daha sonra görevi teslim ettim ve istirahata çekildim.

Saat 24:00 sıralarında çatışma başlayınca silahımı alarak kestirme cihazının olduğu mevziiye gittim. O bölgede çok yoğun el bombası ve silah atışı vardı. Fuat arkadaşım ve Halil uzman çavuş o mevzideydiler. Ben de kayaların arkasına siper aldım. Bir şarjör silahla ateş ettim. İkinci şarjörü taktığımda tutukluk yaptı. Silahım teröristlerin eline geçmesin diye kayaların arkasına sakladım. Şehit olan Mustafa uzman çavuş beni 81 lik havan mevzisine çağırdı. Üç sefer Mustafa uzman çavuş ile havan atışı yaptık.

Bu sırada yakınımızdaki mevzilere sızma oldu ve yoğun olarak mermi ve el bombası gelmeye başladı. Halis Uzman ve Özhan teröristlere yoğun tarama atışı yaptı. Mustafa uzman çavuş da birisinin silahını alarak teröristlere ateş etmişti. Benim bulunduğum yere düşen bir el bombasıyla elimden ve başımdan yaralandım. Bize iyice yaklaşan bir bayan terörist "Beni vurdular, beni bu tarafa atın" diye Kürtçe bağırıyordu.

İçlerinde bize Türkçe olarak "teslim olun" diye bağıranlar vardı. Ben yaralandığım için ve karşılık verecek silahım da olmadığı için teröristlere Kürtçe olarak "Teslim oluyorum" diye cevap verdim. Beni yanlarına aldılar. Kod adını daha sonra öğrendiğim Cemşid kod adlı Türkçe konuşan terörist beni silahla tehdit ederek, "Diğer askerlere söyle teslim olsunlar" dedi. Ben bunun zoruyla tepelere doğru 2-3 kez söyledim..

ER İLHAMİ DEMİR

Etrafımız sarılmıştı başka şansım yoktu

Ben birliğimde MG- 3 nişancısı olarak görev yapmaktaydım. Çatışma başlayınca mevzilerimizde yerlerimizi aldık. Etrafımız çok sayıda terörist tarafından sarılmıştı. Ben mühimmatım bitinceye kadar üzerime düşen görevi yaptım. Ve mühimmatım bitince, çevremizi saran teröristlere teslim olmak zorunda kaldım. Benimle aynı mevzide İrfan Beyaz vardı. Ateş azalınca bizim arkadaşlardan Cüneyt Ömür, Tepe düştü, komutanlar bizi çağırıyor dedi. Biz de gerideki mevziiye doğru gitmek için kalktığımızda teröristler etrafımızı tamamen sarmıştı. Ben görevimizi yaptığımıza inanıyorum.

ER FATİH ATAKUL

Mevziilerimize el bombaları attılar

Ben çatışma başladığında 81 lik havan mermisinde tek başınaydım. Daha sonra şehit olan Mustafa uzman çavuş ile Özhan Şabanoğlu benim bulunduğum mevziiye geldiler. Teröristlere 20 civarında havan mermisi attık. Mustafa uzmanın yanında piyade tüfeği yoktu. Benim tüfeğimi alarak teröristlere ateş etti.

Bir ara kendisi bizim yanımızdan ayrıldı. Benim tüfeğimi de götürmüştü. Bu sırada bizim mevziiye el bombası atılmaya başlayınca, Özhan ve ben kayaların arkasında siper aldık. Onun piyade tüfeği yanındaydı. Özhan bir süre teröristlere ateş etti. Mermimiz bitince teröristler bizim etrafımızı sardı. Biz de mermimiz olmadığı için teslim olmak zorunda kaldık. Komutanlarımız ya da arkadaşlarımız yönünden teslim olmamız yönünde çağrı gelmedi.

ER ÖZHAN ŞABANOĞLU

Havan tutukluk yaptı tüfekle karşılık verdik

Ben birliğimde havan nişancısı olarak görev yapmaktaydım. Saat 24:00 sıralarında 106 lık havan mevziinde görevdeydim. Yanımda şehit olan Mustafa uzman çavuş vardı. 106 lık havan ile iki mermi attıktan sonra havan tutukluk yaptı. Mustafa Uzman "81 lik havan mevzisine geçelim" dedi. Bu mevzide Fatih Atakul vardı. 81 lik havan ile teröristlere 20 civarında mermi attık. Bu sırada Mustafa uzman çavuş başka bir mevziiye geçti. Bizim bulunduğumuz mevziiye teröristler tarafından el bombası atılmaya başlanınca yan taraftaki kayaların arkasında mevzi aldık. Bende HK-33 piyade tüfeği vardı. Fatih te yoktu. Ben iki şarjör mermi bitinceye kadar teröristlere karşılık vermeye devam ettim. Mermi bittikten sonra teröristlerden "Teslim olun" çağrısı geldi. Bu çağrıyı yapanların kim olduğunu bilmiyordum. Bizim arkadaşlardan ya da komutanlarımızdan "Teslim olun" diyen görmedim. Ben mermimiz kalmadığı için karşılık vermedim. Teslim olmak zorunda kaldım.

ER İRFAN BEYAZ

Tepe düştü teslim olun dediler, olduk

Ben MG- 3 nişancısıydım. Çatışma süresince teröristlere karşılık verdim. Silahımız birkaç kez tutukluk yaptı ve tutukluğunu giderdim. Atış etmeye devam ettim. En son namlu şiştikten sonra ateş edemedim. Bu esnada Cüneyt Ömür, bir an yanımıza geldi ve bizden şarjör istedi. Bizde bu sırada şarjör yoktu. Hasan Hüseyin Karabağ geldi, "Geri çekiliyoruz" dedi. Ve ben de "Biz de gelecek miyiz?" diye sordum. Hüseyin, "Geride kimse kalmadı" dedi. Ben ve İlhami ayağa kalktık ve bir iki adım atmıştık ki, teröristler geldi. Birisi üzerimizi aradı. Cebimde el bombası vardı. Bunu alarak aşağıya attı. Ben üzerime düşen görevi yaptığıma inanıyorum.

İFADESİ OLMAYAN ERLER

Er Fuat Başoda

Emre itaatsizlikte ısrar ve yurt dışına firardan 22 yıla kadar hapsi istenebilir.

Er Mehmet Şenkul

Emre itaatsizlikte ısrardan 15 yıla hapsi istenebilir.

 

 

wooy  ®

<<123456789101112 13141516171819202122...36>>