fiogf49gjkf0d
Kuzucum bu adamla akrabalığın yoktu değil mi ,sana cevabı vermiş olamaz sanırım
Evimde eşimle çocuğumu altınlarımı sayarken görmek istiyorum demiş olmalı
Aynen böyle demiş kuzucum haklısın ve sen bu batan gemide iki kişilik bir gezi kazandın :))) Yine batar da bir daha ki sefere sorumuzun kahramanı sen mi olursun bilemiyorum Ama seni canı gönülden kutluyorum :)))
Spei teşekkür ederim sana genel kültürümü geliştirmek için yoğun bir çaba içerisine girdim ayrıca
Denizler etrafımızda dolaşırlar,Nehirler ise içimizden akarlar
|
fiogf49gjkf0d
Nefertiti585 :
Mother mı?İce 1900 lü yıllarda İngiltere de üretilmiştir.Üretimde çalışan işçilere su tankı imal ettikleri söylenmiş bu sebeple ismi tank kalmış :))İlk defa İngiliz birlikleri tarafından birinci dünya savaşında kullanıldı.
Kuzucum sor ben cevaplarım severim böyle soruları ama geziye götüreceğim kimse yok beraber gidelim mi?
|
|
|
1900’lerin hemen başında İngiliz Alb. Ernest Swinton, inanılması güç bir fikir olan tank fikriyle ortaya çıkmıştır. Tankların 20nci yüzyıla damgasını vurmasının başlıca sebebi de bu fikirdir. Tank ismi de, bilgi sızmasını engellemek amacıyla üretimde çalışan işçilere, imal edilen parçanın (gövde) ‘su tankı’ olduğunun söylenmesi ve sonrasında bu ismin kullanılmaya devam etmesiyle ortaya çıkmıştır.
Mother ismiyle üretilmiş olan ilk tank İngiliz yapımıdır ve 1915’te ilk olarak Somme’da yapılan muharebede kullanılmıştır.Resimde de ilk tank modellerinden olan İngiliz yapımı Mark I, 1916 yılında İngiltere’deki Hatfield Parkı’nda görülmektedir.
Kankam destek kuvvet olarak tankın resmini aldım geldim bir koşuda :))
Seninle geziye gitmek onur verir efendim gidelim tabii bende yalnızım çekilmez o gezi tek başına batarsak da beraber kuzucum
|
fiogf49gjkf0d Elektrik şebekesi üzerinden İnternet erişimi sağlama fikri oldukça parlak bir fikir olarak görünmekle birlikte, bu fikrin bu kadar zamandır gerçeğe dönüştürülememesinin altında üç ana neden yatıyor: Bunlardan ilki güvenlik. Elektrik hatlarının bir noktadan çıkarak birçok haneye dağıldığı göz önüne alındığında, kime hangi verinin gönderileceği ve bu verilerin meraklı gözlerden uzak tutulması ihtiyacı araştırmacıların önünde büyük bir engel. İkincisi, elektrik hatlarının veri akışında neden olduğu parazit. Fikrin ilk ortaya çıktığı zamandan beri bu konu üzerinde çalışan mühendisler, elektrik akımının veri akışı üzerinde neden olduğu parazitleri azaltacak ve elektrik hattı üzerinde akan veri sinyallerini güçlendirecek teknolojiler üzerinde çalışıyorlar. İlk denemelerde, örneğin sokak lambalarının yanıp sönmesinin bile veri akışının sağlığı üzerinde negatif etkisi olduğu söyleniyordu. Bugün bu konudaki çalışmalar bir hayli yol almış olmasına rağmen belli ki halen ekonomik bir çözüm olarak piyasaya sürülebilecek olgunluğa erişebilmiş değiller. Üçüncüsü ise, bu iki problemden daha az etkilenen ve telefon hatları üzerinden veri gönderimi esasına dayanan DSL teknolojilerinin ekonomik olarak daha verimli olması ve bu nedenle özellikle büyük şirketlerin elektrik şebekesi üzerinden İnternet erişimine imkan veren teknolojiler üzerinde çalışmayı bırakması.
Özetlemek gerekirse, bu konudaki çalışmalar bir hayli yol almış olmasına rağmen hala bir ürün olarak ne zaman ortaya çıkacağı belli değil.
Tatmin edici bir bilgi sanırım. Sence de öyle mi Nefertütü :) |
fiogf49gjkf0d
·Nehir· :
Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani.
Belli alışkanlıklarımız,düşüncelerimiz,karakterimiz,duygularımız,önyargılarımız,niyetlerimiz vardır. İyi ya da kötü baktığımız ve bunların değişmeyen türden olan alışkanlıklarımız vardır ve ne yaparsak yapalım bunlardan vazgeçemeyiz. İnsanlara,olaylara bakış açımızı değiştiremeyiz ki bunlardan zarar bile gördüğümüz olsa bile, karakterimiz bazen de yaşam tarzımız,hayata bakış açımız bizi yönlendirir. Yolun sonunda neler olacağını bilsek de devam ederiz yürümeye ya da düşünmeye;
Değişmeyen düşünceler ve karakter yapımıza kısaca
Kırk Yıllık Kani Olur mu Yani açıklamasını getiririz...
Denizler etrafımızda dolaşırlar,Nehirler ise içimizden akarlar
|
|
|
Nehir cim açıklamaların için teşekkür ederim ama benim sorduğum tarihsel bir olaydı.Çıkış Noktası yani?(Özellikle kişi olarak) |
fiogf49gjkf0d Domates neden meyvedir?
Genellikle meyveler çiğ olarak (tabii yıkandıktan sonra),sebzeler ise pişirildikten sonra yenilir. Bu da bazı yiyeceklerin meyve mi, yoksa sebze mi olduklarına dair karışıklıklara yol açar. Örneğin domates salatada çiğ olarak yenilebilir, bunun yanında tencere yemeği olarak dolması da yapılır. Bu durumda domates meyve midir, yoksa sebze mi? Genel kanının ikincisi olmasına rağmen aslında domates bir meyvedir.
Çarşı, pazar anlayışına göre, tabiatta bulunduğu şekilde yenilen ve tadı tatlı olan yiyecekler meyvedir. Çarşıda, pazarda, marketlerde elma, çilek, üzüm ve muz meyve olarak kabul edilirlerken, taze fasulye, domates, kabak ve patates, sebze reyonlarında bulunur.
Ancak bilim insanları, yani botanistler, sebze-meyve ayırımını böyle yapmıyorlar. Onlara göre meyve, içinde etli veya kuru, çoğunluğunu çekirdek diye adlandırdığımız, kendi tohumu veya tohumlan bulunan yiyecektir. Bu tanıma göre kayısı, şeftali, üzüm, taze fasulye, domates, salatalık (hıyar) ve benzeri gıda maddeleri teknik olarak meyvedir. Yani kısaca çekirdeği olan tüm yiyecekler meyvedir. Geriye kalanlar, yani patates, havuç, şalgam, soğan, sarımsak gibi bitki kökleri, lahana, marul gibi bitki yapraklan, hatta aslında bir çiçek olan karnabahar bile birer sebzedir.
Bu arada belirtmekte fayda var; biz bitkilerin değişik kısımlannı yeriz. Örneğin, maydanoz yetiştiği bitkinin yaprak kısmı iken, karabiber ağacın meyvesi, tarçın kabuğu, susam ise bitkisinin tohumudur. |